Boşanma Sendromu Nasıl Atlatı...

By tugcaa

2M 107K 11.2K

Neva öğretmen olan genç bir kadındır. Aşık olarak evlendiği adamın kendini aldatması üzerine bir boşanma olay... More

Giriş
0•1
0•2
0•3
0•4
0•5
0•6
0•7
0•8
0•9
1•0
1•1
1•2
1•3
1•4
1•5
1•6
1•7
1•8
1•9
2•0
2•1
2•2
2•3
2•4
2•5
2•6
2•7
2•8
2•9
3•0
3•1
3•2
3•3
3•4
3•5
3•6
3•8
3•9
Final

3•7

32.1K 2K 67
By tugcaa


2015, Kış

El frenini çekip anahtarı çevirdim. Aşinası olduğum pastanenin tabelasına baktım gülerek. Kırmızı arabamdan hızla indim ve arabayı kilitledim. Büyük adımlarla pastaneye girdim. Bu adımların bir nedeni dostlarımı çok özlememdi,  diğer nedeniyse havanın kuru soğuğuydu. İki dakika dışarıda kalan donuyordu.

Geldiğimi gören Açelya,  "Hoş geldin Neva!"  dedi neşeyle. İkimiz de güldük. Açelya temiz beyaz önlüğü üstünde, yanıma geldi. Samimi ve sıkı bir sarılma yaşadık. "Hoş geldim canım. Sinem gelmedi mi daha?"

"Birazdan gelir. Bebek sevmeye hazır mısın?"

Bu soru içimde biraz burukluk oluştursa da, derin bir nefes alarak bunu atlattım. "Evet. Arka arkaya iki çocuk yaptı deli kadın."

İlk bebekleri Onur henüz bir yaşını yeni geçmişken, Sinem bir kez daha hamile olduğunu anladı. Sonra Demet ona fazlaca güldü ve aynen şunu söyledi. "Geceleriniz çok ateşli geçiyor herhalde. Bebek bile sizi engelleyememiş baksana!"

Koray ile çocuğumuz olursa ne diyeceğini merak ve şimdiden başlayan bir utançla bekliyorum.

Pastane çok sakindi bugün. En sevdiğim köşeye oturdum. Tam karşımdaki masada Koray ile deli gibi pasta yediğimiz aklıma geldi ve gülümsedim. Benim inatçı kocam.

"Ay kızlar, alın Onur beyi!" diyen ses Sinem'e aitti. Hemen ayağa kalktım ve burnu kırmızı olmuş bebeği kucakladım. "Merhaba küçük adam."  Açelya da henüz iki aylık olan bebeği dikkatle kucağına aldı. Sonra Sinem'e güzelce sarıldım.

"Anne olmak sana yakışıyor."

"Anne olmak herkese yakışır Neva. Ama bu iki canavar beni çok zorluyor," dedi Sinem. Sonra soluklandı ve bir sandalyeye oturup iç çekti. "Demet yok mu?"

"Sorma, evlenme teklifi aldı biliyorsun. Çeyiz bakıp duruyor kendine. Demet ve çeyiz çok tuhaf bir ikili bence," dedi Açelya göz devirerek. Gerçekten öyleydi ama. Demet aldıklarını hep bana gösteriyordu üstüne.

Yavaşça kucağımdaki bebeğe baktım ve onunda merakla bana baktığını gördüm. "Sinem, şapkasını ve atkısını çıkarayım mı?"

"Olur canım. Ben bir tuvalete gidip geleyim kızlar."

Küçük adam Onur'un önce şapkasını çıkardım ve sarımsı kahve saçları boy gösterdi hızla. Sonra atkısını çıkardım. "Çok tatlısın sen. Adın ne senin?" Ağzında bir şeyler geveledi ve bunu yaparken de çok tatlıydı.

"Teyzesi bak prenseste çok güzel," dedi Açelya kucağında uyuyan bebeği göstererek. Göz kapakları pembe, parmakları ve elleri minicik, küçük dudaklı, güzel bir kız. Her baktığında mucizelere inanmak için bir neden. "Kardeşini seviyor musun Onur?"

Onur başını olumlu anlamda sallayınca şaşırdım. Dediklerimizi anlıyordu demek ki. Sinem yanımıza geri gelince küçük kızı aldı kucağına, Açelya bize çay ve yiyecek getirmeye gitti. "Senin evliliğin nasıl gidiyor Neva? Koray ile her şey yolunda mı?"

"Evet, oldukça iyi gidiyor. Evimizde bir tek bu küçük şeyler eksik," dedim parmağımı tutan ele bakarak. Sinem gülümsedi ve oğlunun başını okşadı. "Olur elbet. Sabır her şeyin anahtarıdır."

Daha ne kadar sabretmem gerekiyor o zaman? Koray,  Timur'a dönüşünceye kadar mı?  Koray beni sevmeyinceye kadar mı? Ne kadar?

"Ee üçüncüyü ne zaman yapmayı düşünüyorsunuz?"  dedim Demet'in yokluğunu aratmayarak. Sinem'in kulakları yavaşça kızardı. Bakışlarını kızına çevirdi. "Dinlenmeye ihtiyacım var. Arka arkaya iki normal doğum çok basit bir şey değil."

Açelya kocaman bir tepsi ile yanımıza geldi. "Evet herkes burada olduğuna göre haberi verebilirim. Demet şansına küssün," dedi keyifle. Sonra gözleri Sinem ile benim aramda gidip geldi. "Ben hamileyim!"

"İnanmıyorum!  Tebrikler Açelya!  Mükemmel bir şey bu!" dedim kucağımdaki bebek ile ayağa kalkarak. Açelya'ya sarıldım yeniden.

"Tebrik ederim güzelim. Taktik istersen buradayım. Ama ilk önerimi şimdiden vereyim. Kendine yardımcı al, pastane senin için büyük."

Açelya bir yıl önce evlenmişti sevgilisi ile. Zaten çok yakışıyorlardı ve herkes evlenmelerini bekliyordu onların. Evlendiler ve şimdi tam bir yıl sonra bebekleri olacağı haberi geldi. Ne güzel bir aile oldular değil mi?

° ° ° ° °

Kapıyı kapatırken üçüncü kattaki pencereye baktım. Perdeleri açıktı. Bu annemin evde olduğunu söylüyordu. Haftasonu olduğu için Tuğra da evde olmalıydı. Zili çaldım ve kapı sanki bunu bekliyormuş gibi anında açıldı. Elimde Açelya'nın ısrarla verdiği kurabiye kutusu ile içeri girdim. Dediğim gibi hava buz gibi.

Asansöre binince telefonuma bakmak geldi aklıma. Koray iki kere beni aramıştı. Asansör üçüncü kata geldi, gümüş gri kapıları açıldı. Hemen sağda, açık olan kapı ile telefonumu cebime koydum yeniden. "Annem!"

Anneme sarıldım kocaman. Tabi elimdeki kutu buna biraz engel oldu ama olsun. Eve girdim ve o tanıdık temizlik kokusu burnuma doldu. "Oo Neva Tekin hanım gelmişler," diyen kardeşim sayesinde güldüm.

"Oo haylaz haylaz evde dolanan bir Tuğra bey varmış burada da."

"Hafta içi hayvan gibi çalışıyorum abla, ne haylazı ya." Tuğra sözünü bitirir bitirmez kollarımı açtım ve bana sarılmasını izledim. Benden uzun olduğu için ağabeyim gibi duruyordu ama yaşı da ruhu gibi küçüktü.

"Bunu Açelya yolladı," dedim kutuyu anneme vererek. Sonra cebimdeki telefonu alıp ceketimi askıya astım. Koray'ın hızla mesaj attım.

"Annemlerdeyim. Akşam yemeğini burada yiyelim mi?"

Kolunu omzuma atan kardeşim iç çekti.  "Anlat bakalım, enişte üzüyor mu seni?" Sanki ciddi gibiydi ama değil gibiydi de. Anlayamıyorum bu çocuğu.

"Hayır. O harika bir adam. Sen anlat bakalım, evlenmek gibi bir planın yok mu?  Sonsuza kadar annemle mi yaşayacaksın?" dedim onu köşeye sıkıştırdığım için gülerek. Sonra mesaj geldiği için telefonum titredi.

"Harika olur. Özledim anne yemeğini ;)"

Bir mesaj daha.

"Alınacak bir şey olursa mesaj at güzelim."

Telefonu masaya koyup dik dik Tuğra'ya baktım. Kesin tüm mesajları okudu saygısız. "Cevap bekliyorum koçum!"

"Anne, ablam beni sıkıştırıyor," dedi Tuğra çocuk gibi. Kim bu adama yirmi sekiz yaşında der ki? Ender ile aynı yaşta ama aradaki farka bak. "Anne, yemeğe buradayız. Yapacak bir şey var mı?" diyerek mutfağa gittim. Tabi ki yoktu. Annem her zaman yemeğini önceden hazırlardı.

Yine de salata yapmama izin verdi. Ben de ona Açelya'nın hamile olduğundan bahsettim. Gülümsedi ama torun sevmek istediğini biliyordum. Beni üzmemek için söylemiyor ama ben biliyorum. "Koray işten çıkmıştır. Alınacak bir şey var mı?"

"Yok kızım. Ekmek alınacak ona da içerideki eşek gitsin. "

"Dediğini duydum anne! Gidiyorum," diyen Tuğra ile kıkırdadım. İki dakika sonra gelen kapı sesi ile gittiğini anladım. Normalde erkekler belli bir yaştan sonra ayrı eve çıkmak isterdi ama Tuğra inadına annemle kalıyordu.

Anneme Demet'in son gönderdiği fotoğrafları gösterirken zaman akıverdi. Kapı çaldığında ve kapıyı açtığımda karşımda iki tarafı adam duruyordu. Ama biri fazla yakışıklıydı. "Hoş geldiniz."

"Hadi sarıl kocana, hadi," dedi Tuğra ve yanımdan geçip gitti. Bende dediğini yapıp kocama sarıldım. "Günün nasıl geçti?"

"Artık daha güzel sevgilim."

Koray ceketini bana verdi ve annemin elini öptü. Onlar içeri geçerken masayı kurdum bende. Eskiden evim buraya yakın olduğu için annemleri daha sık görürdüm. Şimdi evime ters yönde oturuyorlar bu yüzden görüşme sıklığımız azaldı. Onları özlüyorum.

"Neva git kocana yardım et. Geri kalanını ben hallederim kızım," dedi annem bende neye yardım edeceğimi bilmeden onay verdim ve eski odama girdim. Koray yatağa oturmuş beni bekliyordu. "Neye yardım edeceğim anlamadım."

"Bana enerji vermen gerek," dedi kocam ve ayağa kalktı. Dik dik ona bakarken kollarını belime doladı ve beni kendine çekti. "Bunu anneme nasıl söyledin, utanmaz."

"Bir şey konuşacağımızı söyledim," dedi Koray ve sırıttı. Yavaşça yüzünü avuçladım ve iyice kavrayarak kendime çektim. Dört saniyelik bir öpücük kondurdum dudağına. "Gidelim, yemekler çok güzel."

"Gidelim sevgilim. Sen de güzelsin."

Hiç çaktırmadan mutfağa gittik ve karşı karşıya oturduk. Annemle birlikte servisleri yaptım. Tuğra boş boş konuştu yine. Koray onu dinleyip güldü. İlk günden beri ikisi iyi anlaşıyor. Tuğra kocama büyü yaptı bence.

"Anne yok mu bu oğluna bir talip?" dedim kardeşime bakarak. Tuğra da bana baktı ve gözlerini kıstı. "Annemle yaşadığım için kıskanıyor musun beni?"

"Hiçte bile. Kadın sana bakıyor durduk yere," dedim ve omuz silktim.

"Üzgünüm abla ama erkekler, üstüne alınma enişte, otuz yaşını geçmeden evlenmek istemezler. Yani daha iki koca yılım var."

Koray dudaklarını büzüp kardeşime baktı,  kardeşim bana,  ben kardeşime. "Kim demiş bunu?"  dedi Koray ve ona bakmama neden oldu. "Bence birini seven, aile kurma sorumluluğuna hazır her erkek evlenmek ister. Sen birini sevememişsin ya da sorumluluk alamıyorsun dostum."

Tuğra kızarmadı ama morali bozuldu. Koray ile bana baktı ve, "Siz ikiniz çok uyuz bir çift oldunuz ha," dedi.

"Çocuklar yemeğinizi yiyin hadi," diyen annem ile herkes sustu ve sessizce yemeğini yedi. Yemekten sonra annemle bulaşıkları makineye dizdim. Annem çay içmek için ısrar edince oturduk çay içtik bir de. Bana akrabalardan evlenenleri anlattı. Başkasına kaçan, aldatanlar da bu listeye dahildi. Koray tüm akrabalarımızı bilmese de, ki ben bile bilmiyorum bazılarını, bildikleri hakkında yorum yaptı ve bu beni çok keyiflendirdi. Evlilikte iki insan ile birlikte iki aile de evlenirdi sonuçta.

Evden ayrılırken annemlere el salladık, bu soğukta cama çıkmıştı.  Eve iki arabayla geldiğimiz için, ayrı arabalarla kendi evimize döndük. Aslında Koray önümde giderken ben onu takip ettim. Bazen arabalarımız yan yana durdu ve kocam camdan hareketler yaptı bana. Öpücük yolladı ve bu bile onu keyiflendirmeye yetti.

"Çok yoruldum," derken kolu omzumdaydı. Kapıyı ben açtım ve Koray hızla içeri girdi. Evde soğuktu. "Ben kombiyi çalıştırayım," diyerek mutfağa gittim. Dediğimi yaptıktan sonra yukarı çıktığımda üstündekilerle yatağa uzanmış bir Koray gördüm.

"Doktor bey, önce kıyafetlerini değiştirsen nasıl olur?" dedim ışığı açarak. Koray gözlerini açtı ve beni izledi. "Kolumu kaldıramıyorum Neva. Yemekte uyku hapı mı vardı acaba?"

Yanına oturdum ve saçını okşadım. "Kocamı çok yormuşlar bugün. Devlete geçmeye ne dersin artık?"

Koray dudak büzdü ve yardımım ile doğruldu. Yarı çıplak kalana kadar,  sadece iç çamaşırı ile, soyunmasına yardım ettim. Sonra bende soyundum ve pijamalarımı giydim. Işığı kapatıp her zamanki yerime uzanınca Koray hiçte yorgun  durmayan kuvveti ile beni kendine çekti ve sarıldı.

"Ev hala soğuk. Bu şekilde ısınalım."

Sessizce uyudu. Bir süre onu izledim. Horlamaması harika bir olaydı. Minik kulakları ve burnu vardı. Aslında çok zarif bir bedeni vardı. Ruhu gibi. Ona çok yakışıyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

280K 14.6K 30
Hayata bembeyaz bir sayfa açmak ister çoğu zaman insan... Ama bir gün açtığınız bir sayfayı önceden bir başkasının kullandığını görseniz ne hissederd...
272K 13.1K 38
Nehir Özbey işkolik bir kadındı ve bu durumu sorgulamayı uzun bir süre önce bırakmıştı. Özel hayatında da patron gibi davranmaya alışmıştı. Her alan...
417K 23.4K 93
Hayatta bazı anlar vardır ki , hayatınızın dönüm noktası o anlardır. Daha ne olduğunu anlayamadan yaşanır tüm o hayatınızı değiştirecek, iyileştirece...
67.5K 7.7K 159
Kalp tutulmuştu bir kere... Vazgeçmeye çalışsa da o çekik gözleri söküp atamıyordu kalbinden.