Tutkuyla Harmanlanmış Bedenler

Oleh redndyellow

5.2M 167K 32.1K

Acar Devran, kendini bozguna uğramış gibi hissediyordu. Yaklaşık 7 saattir yatağındaki güzelliği seyrediyordu... Lebih Banyak

0.0: "Karşılaşma"
0.1.1: "İddia"
0.1.2: "Bu Kız.."
0.2: "Yüzleşme"
0.3 "Gerçekleri Öğrenen Bezelye Beyinli Koala"
0.4 "Geçmişe Bakış"
0.5 "Sen Hep Benimdin Demek"
0.6 "Gelmemi Mi İstersin?"
0.7 "Kabusun Tozları"
0.8 "Acar Devran'ın Vikipedisi"
0.9"Devran Yalısı'nda Elvin Rüzgârı"
1.0: "Seviyor mu? Sevmiyor mu?"
1.1 "Fırtınadaki İnciler"
1.2: "Bumerang"
1.3: "O'na Dokunma"
1.4 : "Kül"
1.5 : "Sana Geldim Yiğidim!"
1.6: "Hediye gibi geldin, hoşgeldin"
1.7: "Seni Anan Benim İçin Doğurmuş"
1.8: "Galata Kulesi Tepesinde"
1.9: "Gecede Bir Damla Okyanus"
2.0: "Sağ Kalanlar"
2.1: "Hep Kadın Gibi"
2.2: "Seni Yaratana Ölünür."
2.3: "En Derin İlk Adam"
2.4: "Yarişkimi"
2.5: "Karadeniz Güzeli"
2.6: "Defile"
2.7: "Bencil"
2.8: "Çabala Devran"
2.9: "Ne Diyorsun?"
3.0: "Sahil"
3.1: "Atılgan Rus'a Dövüş Çiçeği"
3.2: "Yeni Yılda Yeni Kararlar"
3.3: "Karabasan ve Düş Kapanı"
3.4: "Mangal Sonrası Nişan"
3.5: "Hazırlıklar&Düğün Bohçası"
3.6: "O Zaman Dans!Renk!"
3.7: "Köprüden Önceki Son Çıkış"
3.8: "Thinking Out Loud"
3.9: "Lady D."
4.0: "Hafızadan Silinen Bir Gece"
4.2: "Eve Dönüş "
4.3: "Sarı Gül Buketi"
4.4: "İkiz"
4.5: "Ev Alışverişi"
4.6: "Ağva"
4.7: "Hat Trick"
4.8: "Kapan"
4.9: "Gün Gelir Devran Döner!"
SAVAŞ DEVRAN: "Dolmasın O Güzel Yeşillerin"
5.0: "Aden"
DUYURU
BADE
5.1: "1 Çilek 2 Erik"
5.2: "Mutlu Ailenin İlk Resmi"
5.3: "Bir Aşüfte Sorunsalı"
5.4: "Affet Kız, Yükün Azalır!"
5.5: "O Benim!"
5.6: "Eksik Resim"
5.7: "All Of Me"
5.8: "Büyüyen Minikler"
DUYURU
5.9: "Krallık"
6.0: "Elmalar"
6.1: "Yama"
6.2: "EN GÜZEL HEDİYEM-FİNAL"
ÖZEL BÖLÜM-1: "Afet-i Devran ve Devran Erkeği"
ÖZEL BÖLÜM-2: "Bayramlar"
ÖZEL BÖLÜM-3: "Nabız"
Acar&Elvin: "Başka Bir Dünyada"

4.1: "Güçlü Kadının Güçlü Adamı"

60.8K 2K 612
Oleh redndyellow

(Bölüm 17 Ocak 2017/ 02.13'te yayımlanmıştır.)

ACAR DEVRAN'dan

Gözlerimi yavaşça aralayarak, yatağı yokladım.

Minik sincap yine erken uyanmıştı.

Evet, o yanımda uyanıyordu. Allah'a şükür.

Benimle evliydi. Allah'a tekrar şükür.

Vücudumu gerip, hızla yataktan kalktığımda banyoya yöneldim.

Küvetin içindeki güzelliği kapıya yaslanarak izlemeye başladım.

Bir kadın bu kadar seksi olabilir miydi?

Tatilde aldığı bol güneşten dolayı en az benim kadar esmer olmuş, bronzlaşmıştı. ( Tabii "Üstsüz güneşleneceğim." Tartışmamızdan sonra tekne kiralamam, derinlere açılmam ve teknenin en üstünde çırılçıplak güneşlenmesine izin vermem konusunu geçiyordum.)

Ve esmerlik kimseye yakışmadığı kadar ona yakışıyordu.

Elindeki köpüğü üfleyerek, şarkı söylemeye başladı.

-Çekirgeyi salııııverdim, çekirgeyi salıııverdim.Çeeekirge çekkkirge..." söylediği şarkıyla kahkahamı tutamadığımda irkilip bana döndü.

Seksi bir ingilizce şarkı beklemiyordunuz herhalde? Manyak bir kadındı bu.

Ellerini zaten köpükten ve çiçeklerden dolayı çok belli olmayan göğüslerine götürdü.

-Ah! Bir centilmene yakışmayan hareketler!" İşaret parmağını kaldırıp sağa sola sallarken, gözlerini kapatmıştı. "Tı tı tı! Ne ayıp beyefendiciğim! Bir duş alamıyoruz." Oyun saatiydi sanırım.

Gözlerini kapatmasından ve yerinden doğrulmasından fırsat bularak, baksırımı çıkarıp küvete girerek yanına sokuldum.

-Hiii!" Dedi gözlerini belerterek bana bakarken.

-Kese atayım mı yavrum?" Dedim banyo lifini alarak. Bu sefer o kahkaha attı.

Bacaklarımın arasında bana sırtı dönük otururken, vücudunu ters çevirip göğüslerini göğsüme yasladı.

Bu yapılır mı be?

-Ben sana kese atayım!" Dedi elimdeki lifi alıp duş jelimi çoktan bocalarken.

Bu sırada göğsümden kalkmış, bağdaş kurarak oturmuş ve son derece işine odaklanmıştı.

Küçük kız çocuğu gibi değil miydi şuan? Öyleydi. Kız çocuğu demişken..

Elvin'den bir çocuğum olmasını istiyordum.

Bunu dün Paris sokaklarının tadını çıkarıp, Eyfel'e giderken gördüğümüz bir çocuğun Elvin'i annesi sanıp bacağına sarılması sırasında farketmiştim.

Adının Lucas olduğunu öğrendiğimiz çocuğun annesinin, Elvin sevmek için izin istediğinde izin vermesiyle Elvin çocuğun kendisinden minik ellerini öpmüş, saçlarını karıştırmış ve kovalayarak oyun oynamıştı.

Çocuk Elvin'in kucağından annesi çağırana kadar inmemiş, kafasını Elvin'in göğsüne koyup durmuştu.

Böyle resimlerini çekmiştim ama bu resmi ben biliyordum sadece.

Elvin'i Lucasla gördüğümde içimde daha önce de farkında olduğum bu his filizlenmişti.

Onun benim çocuğumu doğurmasını, onunla oyun oynamasını, çocuğumun annesinin çok sevdiğim göğsünde uyumasını görmek istiyordum.

Bu konuyu nasıl açacağımı bilmiyordum ama.

Korunmazsam hamile bırakabilirdim aslında ama Elvin'i bir kadın olarak bu şekilde aşağılayıcı bir hareket içine, hele ki o istemiyorsa asla sokmazdım.

Annesi olmadığı için konuyu açmaktan da çekiniyordum.

Ya kendini bu konuda yeterli görmezse diye.

Onu üzmeden bunu anlatmak en iyisiydi. Bunu kısa zamanda söylemeyi düşünüyordum.

Sonunda omzumda sert bir "çitileme" hissettiğimde Elvin'in kesesi başlamış oldu.

Annem 5 yaşımdayken, beni böyle yıkamamıştı ulan!

-Güzelim derimi yüzdün!" Dizlerinin üstüne kalkıp, topuzundan çıkan bir iki tutama nefesini üflerken elini sırtıma doğru götürüp sol bacağımda oturdu. İşine devam ederken cevapladı beni:

-Kir çıktı Acar kir çıktı!" Bir süre daha beni çitileyip, özel bölgeye geldiğinde gözlerini tavana doğru kaldırıp üstünden hızlıca geçmişti.

-Aaa ama çabucak geçtin...kir çıkmadı?" Dedim piç piç gülerek.

-Ordan da çıkmayıversin, sen çitile." Dedi lifi bırakıp geri çekilerek. Bu sefer ben yaklaştım yanına. Göz ucuyla bakıp kafasını sola çevirdiğinde, ağzına bir üzüm attı.

-Ben de seni yıkayayım gel." Dedim kollarımı karşımdaki güzelliğe uzatarak.

-Yok ben liflendim, sağol prensesim." Dedi elini hayır anlamında sallayarak. Prensesim mi?

Kollarının altından tutup kucağıma oturttuğumda çığlık atmıştı.

Paris'ten daha güzeldi bu kadın.

-Madem liflendin, ben üstünden geçeyim yavrum." Dedim elime duş jeli dökerek.

Ağzı açık kalmış bir şekilde bana bakarken, kanat gibi sık, uzun ve gür duran koyu kirpiklerine baktım.

Ellerimi boynundan başlayarak, ayak parmaklarına kadar her yerine dokundurduğumda etkilendiğini göğüslerinden kolaylıkla anlayabiliyordum.

Benden sadece yanına yaklaştığımda bile etkilenmesini seviyordum, çünkü ben ondan bin misli etkileniyordum.

Üzerine doğru gittiğimde kollarımın arasında minicik kalıyordu ve durum böyle olunca sanki bana ait minik bir yumak gibi görüyordum onu.

-Acar..Mm..Bence bu kadar yeterli." Dedi kalçalarında duran ellerime ellerini koyarak.

Ellerimi çektiğimde sırtını göğsüme yasladı. Köpüklü olan sol ve sağ elindeki yüzüklere dokunduğumda yumuşak yanağına bir öpücük kondurdum.

Gülümsediğinde gamzelerini bir kere daha öptüm.

-Ne gülüyorsun kızım?" Dedim kulağına doğru sokularak. Daha da kikirdeyerek, kafasını omzuma doğru arkaya yasladı.

-Hiiç, öyle." Dedi ağırlığını bir bacağıma verip, yüzünü ve vücudunu bana çevirerek.

-Ne zaman dönüyoruz?" Diye sordu saçlarımla oynarken.

-Sıkıldın mı benden?" Dedim gözlerimi kısarak baktığımda.

-Hayır, hayır...Sadece özledim bizimkileri öyle."

-Bu pazartesi NBA'e gidince görüşeceğiz yavrum. Oradan da Türkiye'ye döneriz." Dediğimde kafasını salladı.

-Elvin..Ben seninle bir şey konuşmak istiyorum." Kafasını göğsümden kaldırıp yüzüme baktı. En kısa zamanda konuyu açacağımı söylemiştim.

Hiç bakmayın öyle okurlar.

-Tabii." Beni ciddi görmek onu şaşırtmıştı sanırım.

Onun yanında tam bir erkek çocuğu olduğumu kabul etmeliydim. Yaşı benden ufak olunca içimdeki çocuk onunla ortaya çıkıyordu çünkü.

-Seninle..Çocuğumuzun olmasını ister miydin?" Saçlarımla oynayan elinin durduğunu hissettim.

-Acar...Ben bir gün seninle çocuğumuz olmasını isterim, ama şuan buna hazır değilim. Ben, annelik nasıl olur daha bilmiyorum bile.." Saç tutamlarını kulak ardına atarak cevapladım:

-Tamam, açmadım say. Olur mu?" Dedim lafını kesmiş olsam da. Bir süre ikimiz de sessiz kalırken ifadesizdik.

Yerimde biraz dikleşirken, gözlerinden yaş aktığını gördüm.

-N'oldu bebeğim? Neden ağlıyorsun?"

-Seni kırdım değil mi Acar? Ben annelik nasıl olur bilmiyorum...Özür dilerim ben, sadece şuan...Şuan hazır değilim, seni üzmek istemedim. Bencillik mi ediyorum?" Dedi hıçkırıp ağlamaya devam ettiğinde. Ve ben bu konuyu açıp, onun yarasını deştiğim, onu üzdüğüm için kendime lanet ettim.

Yüzünü ellerimin arasına aldığımda gözaltlarını sildim.

-Elvin'im..Ağlama sakın, kendini falan suçlama. Seninle çocuk doğurman için evli değilim ki sen bencillik yapasın. Seninle olmak benim için zaten tarifsiz bir şey..Bak yüzüme bak lütfen..." dedim kafamı ona biraz daha eğerek. Burnunu çekerek kafasını bana doğru kaldırdı.

Ağlamasından nefret ediyordum. Ağlamasına neden olunca, kendimden de.

-Yaranı deştim, zamanı değildi. Ben özür dilerim. Sen ol yeter bana.." dedim göğsüme çekip sarılarak.

-Şuan hazır değilim. Ama ben de istiyorum Acar. Çok istiyorum hem de. Sadece ona iyi bir anne olamazsam diyorum. Benim çevremde ailem olan pek kimse yoktu. 17 yılımı kimsesiz geçirdim ben. Yalnız. Sahiplenemedim hiçbir şeyi. Güçsüz düştüğüm anlarda bile tektim." Dediğinde ilk defa duygularını bu kadar akıtmış, yorgun düşmüştü karşımda.

-Artık..." dedim belindeki elimi daha da bastırarak. "Artık hep ben varım. Kimsesiz değilsin. Asla olmayacaksın."

Ve o küvetten geçmişin acılarından, üzüntülerinden arınarak; Elvin'in yüzünü güldürüp, beraber duş alarak çıktık.

Onun hep gamzelerini göstermesini istiyordum.

İncilerinin dökülmesini değil.

Belki gamzelerinin bolluğundan dökülebilirdi o inciler. Anca mutluluktan ağlamaya hakkı vardı onun.

Çünkü gülümseyen bir Elvin, çocuktan ve tüm servetlerden daha kıymetliydi benim için.

O gülsündü yeter ki.

****

Yediğimiz güzel yemek ve sokak ressamının resmimizi çizmesi sonrasında Elvinle Lüksemburg parkında el ele yürüyorduk. Elimde resmimizle beraber.

-Hadi İstanbul'a dönünce yapacaklarımızı konuşalım!" Dedi kafasını bana çevirip elini kolunu sallayarak.

-Tamam, başla bakalım."

-Mesela...Evimize güzel pofuduk koltuklar almak istiyorum. Sen?"

-Ben..." dedim biraz düşünerek. Aklıma bir şey gelmiyordu ki. Elvin vardı, Elvin dışında bir şey de istemiyordum. Yine de 2. İsteğimi söyledim "Hep gittiğimiz ocakbaşına gitmek istiyorum."

-Aaa evet." Dedi bana aniden dönerek. Ellerini ağzına götürüp konuştu bir yandan parmaklarıyla dudağına vururken "Kebaplar,köfteler...Ayy ağzım sulandıııı!"

-Sen?" Diye sordum topu ona atarak.

-Hımm...Evimizde güzel bir yemek hazırlamak istiyorum ailemize, sevdiklerimize falan...Hayal etmiştim." Dedi gözlerini başka yerlerde gezdirip bana bakmadan. Durup, elimle yüzünü kendime çevirdiğimde:

-Neyi hayal ettin cadı? Anlat bakalım." Dedim. Israrcı olduğumu sesimden anlayıp diğer eliyle de elimi tutarak cevaplamıştı.

-Ne bileyim, öyle bize ait bir evde bizim misafirlerimizi ağırlayacak olma fikri çok güzel geliyor. Kiii ben misafir çok severim!" Dedi lafını bitirince zıplayıp yanağımı öperek.

-Ne güzel hayallerin var senin öyle." Dedim ben de. "Naza çektin ama sen de benimle evlenmeye can atıyormuşsun." Gözlerini kocaman açıp, gür kirpiklerini kırpıştırarak bana baktı:

-Kiiiim? Ben miiii?" Kafamı aşağı yukarı sallayıp önde ilerleyerek onu arkamda bıraktım.

Bir süre ilerleyip gelmediğini fark edince arkama döndüm.

Kollarını bağlayıp durmuştu daha deminki yerinde. Yanına yürüyüp yüzüne baktım ama yüzünü çevirdi.

-Pişşt, baksana bi.." omzunu silkip bana bakmamaya devam etti. Bacaklarından tutarak omzuma aldığımda çığlık atıp sırtıma vurdu.

-İndir beni seni yaban domuzu!"

-Yaban domuzu mu?"

-Kunduz koca! Gergedan!.." bir süre ses gelmemesiyle yoklamak için:

-Elvin?" Diye seslendim. "Hı?" Diye bir ses çıkardığında uysallaşmasına şaşırsam da sordum:

-Neden sustun?"

-Uykum geldi..." dedi mırıldanarak. Kedi gibi değil miydi şuan?

-Acar?"

-Efendim güzelim?"

-Ne güzel popon varmış. Squat felan yapıyor musun sen?" Dediğinde güldüm.

-Bunu daha önce sorman gerekmez miydi Elvin'im? Tırnaklarını geçirirken falan."

Şuan utandığı için cevap vermediğinden bir süre cevap alamamam normaldi.

-Özür dilerim, güzel bir popon var." Dedi suskunluğunu bozduğunda. Kahkahamı durduramamıştım.

-Seninki kadar değil." Mırlayarak belimle kısa bir kucaklaşma yaşadı. Galiba tersten sarılmıştı.

-İstanbul'a gidince sana su böreği açacağım." Dedi sırtımda şekiller çizerek.

Konudan konuya atlama potansiyelini de seviyordum. Kafasındakini anında söylüyordu.

-Hatırlatırım bak. Bana 1 tepsi yetmez."

-Olsuuun." Dedi u harfini uzatırken. "Ben de 3 tepsi açarım o zaman."

Elvin'in elinden su böreği yiyeceğini bilmek de güzeldi.

Baş aşağı durmasından dolayı başı dönmesin diye indirip, önüne eğilerek omuzlarıma aldım bu sefer onu.

-Acar neden daha demin yerimde durdum sen yürüyüp giderken biliyor musun?" Diye bir soru yöneltti bu sefer.

-Ergenlik triplerinden mi?" Dedim olmayacağını bilsem de.

-Hayır, yürümeye halim yoktu. Senin geri dönüp, beni taşıyacağını biliyordum canım bineğim." Diyerek elleriyle saçlarımı karıştırmıştı tepemde.

Bu kadın çok tehlikeliydi. Çok da zeki.

Onun bineği olmak da hem yorucu, hem de gurur verici bir şeydi.

Başımın üstünde yeri vardı tabii. Tam şuan olduğu gibi.

Zaten dünya üzerinde omuzlar üstünde taşınacak kadın varsa bu benim için ya Elvin ya annem olurdu.

***

-Acar ya.." dedi Elvin elindeki croissanttan bir ısırık alarak.

-Hıh?"

-Bu croissant da iyi hoş da bir tel kadayıfın yerini tutmuyor he!" Bir ısırık daha alıp kahvesini içti. Yanına oturup açıkta kalan omzuna öpücük kondururken:

-Onun yerini tutabilecek bir şeyler biliyorum gibi..." dedim anlaması için yüzüne bakarak.

Dudağının kenarındaki çikolatayla bana bakıp işaret parmağını kaldırdı:

-Ahaaa doğru....fırında sütlaç!"

Gerçekten aklımı okudun Elvin.

Evet kesinlikle fırında sütlaç.

Sahiden fırında mı sütlaç?

-Bu mudur yani?" Dedim gözlerimi devirerek. Kendisi de gözlerini devirip cevapladı diğer croissantına geçerken:

-Acarcığım, beni hayvan gibi yediğin için.." demişti morlukları eliyle belirterek "o kastettiğin, yaptığımız şeyde ben seni yemiş olamıyorum. Seni yemek için bir yol var, kaldı ki onu yapacak mideyi kendimde bulamadım henüz." Dedi oral yolu kast ederek.

Anlamıştı işte.

Beni bir bakışımla anladığını biliyordum. Dedikleriyle kahkaha attığımda yanağını öperek kalktım yataktan.

-Nereye?" Diye sordu.

-Kendi işimi kendim göreceğim duşta. Bilirsin..." dedim tepkisini ölçmek için.

Tabiki ergenler gibi tatmin olacağımı düşünmediniz değil mi? Karizmayı çizdirmeyiz.

Ağzı açık kalarak birkaç saniye baktı. Göz kırpıp, banyoya girecekken seslendi:

-Açık sözlülükte son noktasın Acar...Ne yapacaksan...Yapmaa! Ben o küveti seviyorum! Iykk! İğrenç, gel burayaa..." peşimden banyoya girdiğinde odanın kapısı tıklatılmıştı.

Onu bekletip kendim kapıyı açtığımda sipariş ettiğim koca, beyaz gül buketini aldım.

Odaya girdiğimde Elvin'e uzatıp boynuna bir öpücük kondurduktan sonra banyoya girdim.

Ben bile taşırken büyük gelirken, Elvin'e verdiğimde güllerin ayakları varmış gibi duruyordu.

Elvin'in gülü değil de gülün Elvin'i varmış gibi.

-Yaaaaaaaaa!! Yayayayayayayy!!!" Seslerine gülerek üstümdekileri çıkarmaya başladım. Pantalonumla kaldığımda banyo kapısından Elvin'e baktım.

Güllere kafasını sokup derin bir nefes aldıktan sonra gülün yapraklarını yavaşça, zarar vermemek için dikkat ederek okşamıştı.

Elvin'e çiçek aldığımda çok mutlu oluyordu.

Kendisinin zaten çiçeklere bayılan biri olduğunu beni mayıs ayında sabahın 7 sinde kaldırıp, fide siparişi için uyandırdığında çok iyi anlamıştım.

Tüm gününü bahçede geçirmiş, ağaçlara tırmanmış, her çiçeği ayrı ayrı okşayarak dolaşmıştı.

Annemle de bu konuda çok anlaşıyorlardı. İkisi de deli gibi çiçekseverlerdi.

Çiçekleri su dolu vazoya koyduktan sonra, benimle göz göze geldi. Yanıma doğru yaklaşıp yanağıma zıplamamak için göğsüme öpücük kondurdu.

-Teşekkür ederim çok güzeller.."

-Yine senin gibi,beyaz.." dedim teşekkür etmemesini gülleri kendisine benzettiğim için aldığımı belli ederek.

Gülümsediğinde gözleri küvete kaydı.

Sabah yaptığımız duş konuşması aklına geldiğinden olsa gerek yüzü asılsa da bana çaktırmamaya çalışıp, ki bu imkansızdı Elvin'i her saniye inceleyen bir insandım, gülümseyerek odaya girdi.

Şimdi duş alma fikrimden vazgeçmiştim. Odaya tişörtümü geçirdikten sonra, yanına gittiğimde gözlerinin dolduğunu farkettim çiçekleri okşarken.

Kırgın durmak bu sıcak cennet çiçeğine zerre kadar yakışmıyordu be!

Yanına kadar eğildiğimde dolu gözlerine rağmen benim için gülümsedi, gamzelerini sunarak.

Baş parmağımla gamzelerini okşadığımda, gözlerini kapatmıştı.

Kapattığı an gözünden düşen bir damla yaşa dudaklarımı uzatarak, dudağıyla yanağının birleştiği o kenardan öptüm.

-Bu kadar içerleyeceğini bilsem, çocuk konusunu açmazdım. Böyle yaparak beni üzüyorsun asıl Elvin. Beni üzmek istemediğini düşünüyordum? Yanılıyor muyum bal?" Kafasını sağa sola salladığında dudaklarının biraz titrediğini farketmiştim.

Elini yanağıma koyup bakışlarını güllere çevirerek devam etti:

-Sen beni bu kadar sevip, benim için her şeyi yaparken; benim çocuk konusunda böyle yapmam, bencillik gibi geliyor Acar. Kendimi suçlamayı dur..." ayağa kalkmamla beraber yanağı elimden çekilmiş, lafı kesilmişti.

Şimdi sinirlenmiştim işte.

-Elvin, çocuk iki taraflı alınan bir karardır...Ben istiyorum diye senin istemediğin bir şeyi yaptıracağımı mı düşünüyorsun? Ben sana bir şeyleri, kendi isteklerimi yaptırmak için yapmıyorum! İçimden geldiği için yapıyorum!" Dedim sonlara doğru sesimi gerçekten yükselterek.

-Ben öyle demek istemedim. Sadece dünyada çocuğu olmayan, olmasını istediği halde olmayan o kadar insan varken benim sadece geçmişteki travmam yüzünden bu şekilde davranmam doğru değil gibi geliyor." Yumuşasam da sert konuşmadan duramadım.

-Ya da benimle bir çocuğunun olmasını istemiyorsun." Ağzı bir süre açık bir şekilde durduktan sonra ayağa kalktığında arkamı dönmüştüm bile.

Tam hızla banyoya ilerlerken sesiyle ve dediği şeyle olduğum yere mıhlandım:

-Acar..Lütfen bana sırtını dönme..." arkamı döndüğümde, omuzları sarsılarak ağlamaya başladığını görünce hızla yanına gidip kendime çektim onu.

-Şşşt..Ağlama bakayım, çirkin oluyorsun vallahi bak." Aslında güzel oluyordu ama ağla ağla, güzel oldun diyecek halim yoktu.

-Lütfen, kapat artık şu konuyu Elvin. Ben seni yanlış anladım. Saçmaladım, sen de istiyorsun çocuğumuz olmasını ya bu bana yeter...Hem bazı kadınlar gibi acı çekmek istemiyorum, çocuk sorumluluğu istemiyorum, vücudumun bozulmasını istemiyorum sebeplerinden yapmıyorsun. Kendini henüz yeterli görmediğin, sevgiye tam anlamıyla sarılamadığından bu." Nefes alışverişleri düzene girdiğinde kafasını göğsümden kaldırıp, önünde diz çöktüm gözlerini daha yakından görebilmek için.

-Sana yemin ediyorum, ölene kadar da olsa beklerim. Sen üzülme, ben sen olduğun sürece senden gelen,gelmeyen her şey kabulüm. Sen olduğun sürece. Tamam mı? Bir daha kendini bu konuda üzdüğünü görürsem o zaman asla kendimi affetmem. Ben sana asla sırtımı dönmem, sana sırtımı dönersem gidecek yönüm kalmaz." Saçlarıma ellerini koyup okşarken yanağıma eğilerek öptü. Cevabı kısa ve özdü:

-Söz, bir daha açmam. Üzülme, ben de üzülmeyeyim. Seni çok seviyorum." Sarıldığında boyun girintisine kafamı sokarak kokusunu içime çektim.

-Acar?"

-Söyle yavrum." Geri çekilip yüzüme baktı.

-Saçımla oynayıp sonra duşa girsen olur mu?" Kafamla onaylayıp, sırıttım.

Sakallarımı yüzüne sürttüğümde küçük bir çığlık atıp gülmeye başladı o da.

Uyuyana kadar saçlarını okşayıp, gül buketinden bir gülü burnuna yakın koyarak duşa girdim.

Duştan çıktıktan sonra, yanına uzandığımda kokumu almış gibi kafasını hemen göğsüme koyup tek koluyla sarılmıştı.

Bu kız benim evimdi.

Şunu bir türlü kabullenmemişti ama insan evine sırtını nasıl dönebilirdi ki?

Ben aklı başında bir adamdım ve ailem olsa da asıl olan ailem, hayatımın geri kalanını geçireceğim kadın Elvindi.

Bana, bağlılığıma ve aşkıma hala tam olarak güvenmemesi kadar doğalı yoktu bana göre.

Kendime inandıracak, ona sırtımı asla dönmeyeceğime ikna edecek kadar vaktim olurdu inşallah.

Tek dileğim buydu.

Bir gün ben olmasam bile, Elvin'in sevgiden asla yoksun tek bir anı bile olmaması, onu gerçek sevginin hala var olduğuna inandıracak kadar yaşamam.

Zaten onun gerisinde kalan tüm kalabalık bu bize ait bir çocuk dahi olsa, sadece sesti.

Ben Elvin'i seviyordum. Olduğu gibi.

Benim için bir şeyler yapmasını beklemeden.

Sevsindi, bir adam olarak fazlasında gözüm yoktu.

Tüm servetimi onun için tek kalemde harcar, isterse tüm işimi gücümü bırakır bambaşka bir meslekte hayat dahi kurardım.

O olduktan sonra her zorluk aşılmayacak gibi değildi çünkü. Güçlü bir kadındı ve bana aitti. Ben de onun güçlü adamıydım.

Cennet çiçeğinin, fırlama Rus oğlanı.

***

Bölüm Sonu😘😘😘 yazım hatası varsa belirtin lütfen.

Acar'a yorum?

Elvin'e yorum?

Çocukları olacağından çok emindiniz vallahi şaşırıyorum 😀 ve bir konuda konuşmak istiyorum:

Hayatımda çok mutlu bir şekilde ilerlerken, buraya girince artık mutsuz oluyorum.

Yeni bölüm soran kitleye cevap veriyorum hep, kızmamışımdır da hiç.

"Yazmadım." "bilmiyorum kuzu." "Yarısını yazdım." "yarın atıyorum bebeğim." Gibi cevaplarımı eminim çok görmüşsünüzdür. Bazen ard arda "yb" yazdığınızda bile tek tek hepsini cevaplamışımdır.

Ama belki de en iyisi bu yorumlara dahi cevap vermemek, ki insanlar "Çok az atıyorsun." Demesinler.

Ben baştan savma, robot gibi yazamıyorum arkadaşlar.

Hayatımı da burada yaşamıyorum.

Kaldı ki şu bölümü dahi uykumdan kesip veriyorum. Boş vaktimden değil.

Bundan sonra kendimi yoracak bir pozisyona kesinlikle sokmayacağım ama.

Bölümü canım ne zaman isterse o zaman yazacağımı açık yüreklilikle belirtiyorum.

Ki neredeyse bütün yazarlar EN AZ bir bölümü bir haftada atıyor.

Kaç yazar yeni bölüm sorusuna cevap veriyor?

Ben başta cevaplamayanları başta kendi içimde eleştirdim, ama Allah yaşatıyor işte.

Demek ki en doğrusu buymuş.

Bir şeyleri en başından yanlış yaptığım hissine kapılıyorum.

Şikayet almaktan da ayrıca bıktım.

Cinsel içerik var diye belirtiyorum, bunu şikayet etmekteki sorunlu mantık nedir acaba sorabilir miyim?

Dünya kadar saçma sapan cinsel hikayeler, tecavüz hikayeleri varken 40 küsür bölümün sadece 2-3 bölümü cinsel olan(ki onu da belirtiyorum rahatsız olan okumasın diye) bir kitap mı sizin ahlakınızı bozuyor Allah aşkına ya?

Bütün bunlar, hevesimi sömürmüş ve kursağımda bırakmışken gerçekten istekli olanların hatrına devam ediyorum.

Bu bölümü de onlar için yazdım.

Yoksa yazmayı gerçekten kesecektim. Gerçekten de sinirlendiğimi kabul ediyorum.

Yorum yapından kastım "Az bölüm atıyorsun daha çok at." Değil. Kesinlikle bunu istemediğimi belirteyim tekrar.

Tabi bunları bile okumayan vardır eminim. Artık bölüm sonu yazılarımı da yazmayacağım gerçi.

Can okurlara teşekkür ediyorum.

Onlar kendini biliyor ve her zaman yeni bölüm sorabilirler. Özelden yazabilirler.

Musmutlu, bol kalpli, güzel olmasını umduğum günler. Mutluyum, huzurluyum.

Her zaman derim size, hala da diyorum:


Sevin, sevilin.❤️❤️❤️

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

58.1K 1.3K 31
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
1.8M 80K 63
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
366K 32.5K 29
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da...
699K 14K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...