Tutkuyla Harmanlanmış Bedenler

By redndyellow

5.2M 167K 32K

Acar Devran, kendini bozguna uğramış gibi hissediyordu. Yaklaşık 7 saattir yatağındaki güzelliği seyrediyordu... More

0.0: "Karşılaşma"
0.1.1: "İddia"
0.1.2: "Bu Kız.."
0.2: "Yüzleşme"
0.3 "Gerçekleri Öğrenen Bezelye Beyinli Koala"
0.4 "Geçmişe Bakış"
0.5 "Sen Hep Benimdin Demek"
0.6 "Gelmemi Mi İstersin?"
0.7 "Kabusun Tozları"
0.8 "Acar Devran'ın Vikipedisi"
0.9"Devran Yalısı'nda Elvin Rüzgârı"
1.0: "Seviyor mu? Sevmiyor mu?"
1.1 "Fırtınadaki İnciler"
1.2: "Bumerang"
1.3: "O'na Dokunma"
1.4 : "Kül"
1.5 : "Sana Geldim Yiğidim!"
1.6: "Hediye gibi geldin, hoşgeldin"
1.7: "Seni Anan Benim İçin Doğurmuş"
1.8: "Galata Kulesi Tepesinde"
1.9: "Gecede Bir Damla Okyanus"
2.0: "Sağ Kalanlar"
2.1: "Hep Kadın Gibi"
2.2: "Seni Yaratana Ölünür."
2.3: "En Derin İlk Adam"
2.4: "Yarişkimi"
2.5: "Karadeniz Güzeli"
2.7: "Bencil"
2.8: "Çabala Devran"
2.9: "Ne Diyorsun?"
3.0: "Sahil"
3.1: "Atılgan Rus'a Dövüş Çiçeği"
3.2: "Yeni Yılda Yeni Kararlar"
3.3: "Karabasan ve Düş Kapanı"
3.4: "Mangal Sonrası Nişan"
3.5: "Hazırlıklar&Düğün Bohçası"
3.6: "O Zaman Dans!Renk!"
3.7: "Köprüden Önceki Son Çıkış"
3.8: "Thinking Out Loud"
3.9: "Lady D."
4.0: "Hafızadan Silinen Bir Gece"
4.1: "Güçlü Kadının Güçlü Adamı"
4.2: "Eve Dönüş "
4.3: "Sarı Gül Buketi"
4.4: "İkiz"
4.5: "Ev Alışverişi"
4.6: "Ağva"
4.7: "Hat Trick"
4.8: "Kapan"
4.9: "Gün Gelir Devran Döner!"
SAVAŞ DEVRAN: "Dolmasın O Güzel Yeşillerin"
5.0: "Aden"
DUYURU
BADE
5.1: "1 Çilek 2 Erik"
5.2: "Mutlu Ailenin İlk Resmi"
5.3: "Bir Aşüfte Sorunsalı"
5.4: "Affet Kız, Yükün Azalır!"
5.5: "O Benim!"
5.6: "Eksik Resim"
5.7: "All Of Me"
5.8: "Büyüyen Minikler"
DUYURU
5.9: "Krallık"
6.0: "Elmalar"
6.1: "Yama"
6.2: "EN GÜZEL HEDİYEM-FİNAL"
ÖZEL BÖLÜM-1: "Afet-i Devran ve Devran Erkeği"
ÖZEL BÖLÜM-2: "Bayramlar"
ÖZEL BÖLÜM-3: "Nabız"
Acar&Elvin: "Başka Bir Dünyada"

2.6: "Defile"

63.4K 2.2K 465
By redndyellow

(29 Kasım 2016/ 18:15 tarihinde yayımlanmıştır.)

3.GÖZ
Elvin odasında elinde buzlu limonatasıyla oturmuş dergi karıştırıyordu. Bardağı yarılamışken telefonundan bildirim sesi geldi.

"Ben de özledim."

Yarım saat sonra "Seni özledim." mesajıma cevap veriyor, diye düşündü genç kız. Hafif tripli bir şekilde yanıtladı.

"İyi, özle."

Aslında genç adam da bu sıralar tripliydi.

Elvin ve Asu'nun mücevher çalışmaları mükemmel bir şekilde işlemişti. Bir de üstüne Rize'de de Asu'nun kendi moda evi için bol ilhamla çalışmışlar, kıyafet koleksiyonu da çizmişlerdi.

Birkaç gün içinde diktirileceklerdi. 3 gün sonrasına da defile, mücevher ve kıyafeti birleştirerek yapılacaktı.

Yarın Elvin, bütün bunlar için İstanbul'a gelecekti. Gelecekti gelmesine ama amcasının evinde kalacaktı.

Acar, kıskançlıktan birkaç gün boyunca sürekli spor yapmış ve de yürümüştü.

Mert ile o evde nasıl kalsındı?

Acar ölsün müydü?

Alp er tunga kalsın mıydı?

Mümkün değildi böyle bir durum!

Şimdi de Elvin'i sinirlendirmişti işte.

Gözü dönmüştü.

Yok! Bu böyle olmayacak, dedi sesli bir şekilde. "Mert ile bu konuyu bugün konuşacağım."

Hemen araba anahtarlarını alıp Mertlere doğru sürmeye başladı. Sonunda vardığında hızla yürüyerek, zili çaldı.

Kapıyı açan kızı umursamadan geçtiğinde:

-Acar Bey..." diyişini duymamıştı bile.

-Mert nerede? " dediğinde arkasından bir sesin bağırdığını duyunca, merdivenlerden inen kadına baktı.

Ada'nın annesine.

-Senin...Senin ne işin var burada?!" Dedi kadın hala çıkarmadığı gecelikleri, elindeki peçete ve resimle birlikte. "Sen hangi yüzle geliyorsun buraya adi herif!!!" Diye bağırdı.

Kızına olan her şeyin sorumlusu tutuyordu Acar'ı. Ona göre Ada'yı delirten şüphesiz ki Acar'ın aşkıydı. Her ne kadar kanıtı olmasa ölümünün sebebi de o'ydu ona göre...

-Bakın, ben..." Acar'ın açıklamasına fırsat bile vermeden yanına geldi kadın. Onu iteklemeye çalıştı. Başarılı olamamıştı.

Elindeki resme baktı. Ada'nın çocukluk resmine.

-Gencecik..." dedi "Minik prensesim." Öfkeyle Acar'a döndü:

-Sen ne hakla gelirsin buraya?"

-Ben Mertle..."

-NE HAKLA?!"

-Ben Mertle görüşmek için geldim. "

-Niye onu da mı delirteceksin ha! Onu da öldüreceksin, bitireceksin! Mahvedeceksin! Ne için ha ne için? Ne istiyorsun çocuklarımdan? Ne?... Elvin'inin canını alsaydın da kızıma dokunmasaydın!" Diye bağırınca kadın, artık dayanamamıştı.

Hele Elvin isminden sonra.

-Kızınız o sandığınız prenses değil! " diye öfkeyle bağırdı genç adam. "Siz de bu hikayedeki kötü kraliçe rolünüzü bırakın da, biraz olsun..." dedi öfkesine hakim olmaya çalışıp derin nefes alarak "Biraz olsun iyi olun artık...Yeter! Elvin'e bu şekilde kafayı taksanız bile, ona.....kimsenin...dokunmasına...İZİN VERMEM." Şeklinde haykırarak ve üzerine yürüyerek son verdi sözlerine. Kadın genç adamın gözlerinde gördüğü öfkeyle sendeledi.

-Acar, biz seninle dışarıda konuşalım." Diyen Mert son anda yetişmiş, Acar'ın da onaylamasıyla evden çıkmıştı.

Kalamaz, diye düşündü Acar. Mert de değildi tek sorun, bu kadın Elvin'in psikolojisini bozardı.

-Gel şöyle bahçeye geçelim." Diyen Mert ile bahçedeki koltuklardan birine oturdu.

-Bak Mert...Ben direk konuya girmek istiyorum." Kafasıyla onayladı Mert.

-Ada benimle konuştuğunda, senin...Senin Elvin'e karşı bir hislerin olduğunu...Onu sevdiğini söyledi işte." Mert'in yüzüne odaklanıp ifadesini ölçtü.

Mert ise tepkisizce Acar'ın yüzüne baktı.

-Ve? Yani?" Acar durumu garipsese de sert ses tonuyla soru sordu.

-Seviyor musun?" Mert cebinden bir sigara çıkarıp yaktı. Bir nefes alıp, dumanını yavaşça bıraktı.

-Seviyorum." Acar, derin bir nefes verdiğinde omuzları gerçeğin ağırlığını yüklediğinden çökmüştü. Ama toparladı.

-Sevmeyeceksin." Mert güldü komik bulmuş gibi. Kafasını onaylayarak salladı hala dalga geçer tavrını devam ettirerek.

-Mert, siktirtme belanı sevmeyeceksin diyorum." Diyerek ayaklandı Acar. Mert tıkanmıştı artık.

-Ne sıfatla diyorsun lan puşt ne sıfatla?!" Aralarında santimler vardı ve birazdan kıvılcımlar yangın çıkarabilirdi.

-Ne sıfatla mı? Soruyor musun?" Dedi bu sefer Acar gülerek.

-Sen" dedi Mert "Sen Adayla beraber dışarı çıkarken, yemeklere gidip, klüplerde eğlenirken ben evde Elvinle film izlerdim." Acar'ın üstüne yürürken Acar sabrının kalan son kırıntılarıyla, geri adımlar attı yavaş yavaş.

-Sen kız kardeşimle oyuncak gibi oynarken, ben Elvin'i seviyordum lan! O kız benim omzumda ağladı babası öldüğü gün!" Eliyle omzundan ittirdi Acar'ı. "Ben, o kızı gördüğüm günden beri seviyorum. Şimdi bana gelip vazgeç mi diyorsun it!!" Acar'ın yüzüne yumruk attı. Acar hiç etkilenmemiş gibi, Mert'e de öküz gücüyle bir yumruk geçirdi. Mert sendelese de devam etti.

-Ben onu hep sevdim, seveceğim de. Seninle olsa da, senin o hevesin geçse de, ben onu seveceğim anladın mı? Belki hiçbir zaman olmayacak ama başka çıkarı yok bunun anlıyor musun? Zarar vermeden...Uzağımda da olsa seveceğim." Acar'a en çok koyan buydu işte.

Ona "Sevme." Dese bile değişmezdi.

Elvin'e onun gözüyle bakabilmişti, onu görebilmişti demek yıllar öncesi.

Kendine lanet etti o zamanlarda engel olamadığı için. Kendini suçladı.

Şimdi nasıl vazgeçirebilirdi Mert'i? Elvin'i sevmemesi için yalvarmak istiyordu tam şuanda. Dünya kadar para verip vazgeçirmek..Kendini yeşilçamdaki kötü adamlar gibi hissetti.

-Sevmeyeceksin." Dedi son olarak. "Bunu aklına iyice sok. O bana ait...Her hücresiyle...Her zerresiyle... Bitir içindekini. Takıntı yapma...tıpkı...kız kardeşin gibi." Sözünün bitimiyle yüzüne gelecek ikinci yumruğu engellemiş, kendi elini havaya kaldırmıştı ki Cihangir Duru'nun sesini duydu.

-Oğlum?" Hemen elini çektiği sırada yaşlı adam kapıdan yanlarına girmişti.

-Acar sen de buradaymışsın, hoşgeldin. " yaşlı adamın yanında, oğluna vuramazdı. Zaten adamın daha da çökmüş halini görünce içini tarif edilemez hisler kaplamıştı. Bu yüzden:

-Hoşbuldum Cihangir amca, ben artık gideyim." Dedi.

-Yemeğe kalsaydın." Diyen adamı cevapladı:

-Yok, teşekkür ederim. Afiyet olsun." Adam içeri yönelirken kendisi de kapıya yöneldi.

Mert'e döndü:

-Kafana sok." Bunu söylerken işaret ve orta parmağını birleştirip sağ şakağına 2 kere vurmuştu.

Ve sonrasında arabasına binip uzaklaşmıştı oradan.

Mert bu hareketine öfke dolmuştu. Hayat adil değildi.

Kendisi Elvin'i başından beri sevmişti.

Evlerine adım attığı ve ona hafifçe tebessüm ettiği an...O gamzelerin hep kendisine çıkmasını dilemişti. Kuzeniydi, istemeden kalbi o anda onun için atmıştı işte.

Ama çok görmüştü hayat ona.Olmayınca olmuyordu.

Yine de zararı yoktu sevgisinin...

Rahmetli kardeşi gibi Elvin'e kin besleyip, zarar veremez veyahut kızın zaten bugüne kadar düzgün gitmeyen hayatını asla mahvetmezdi.

Ama şimdi adamın biri, hele bu kişi ölen kız kardeşinin eski sevgilisiydi, Elvin'i sevmeyi bırakmasını emredebileceğini sanıyorsa yanılıyordu.

Bırakmayacaktı. Ama söylemeyecekti de.

Suskun bir şekilde yaşayacak, bu şekilde ölecekti.

Elvin'in onunla konuşurken rahatsız olmasını istemiyordu çünkü. Onun hayal kırıklığı ve bir akrabasını daha kaybetmiş bakışıyla karşı karşıya kalmayı hiç istemezdi. O'na,Elvin'e, güveneceği bir daldı.

Sabri amcası Mert'e emanet etmişti Elvin'i. Ağabeylik yap demişti. Mert bu yüzden de bahsetmemişti aslında hiç sevgisinden. Elvin üzülsün istemiyordu. Onun için, ondan vazgeçmişti.

İleride yuva kurup kuramayacağından emin bile değildi ama kimseyi onu sevdiği gibi seveceğini düşünmediği zamanlardı.

***

Elvin DURU

İş, koşuşturmaca derken İstanbul'da 5 günü geçirmiştim. Dikim yapılırken başta duruyor müdahale ediyorduk. Mücevherler zaten hazırdı. Anlayamadığım şey Acar'daki gariplikti.

Mert ile aralarında bir anlaşmazlık vardı. Sebebini bilmiyor muydum, bilmek mi istemiyordum anlamamıştım. Yine de Acar rahatsız olmasın diye Asu'dan, amcamlarda yanımda kalmasını rica etmiştim.

Zaten Acar da buna mutlu olmuştu. Aynı zamanda hiç beklemediğim halde Ada'nın annesi benden kızı adına özür dilemişti. Ona çok üzülmüştüm. Kadın tam anlamıyla çökmüştü.

Cihangir amcamla çok iyi vakit geçiriyordum, işleri anlatıyor bir şekilde konular hakkında konuşuyor, beraber televizyon seyrediyor ve az da olsa gülüyorduk.

Mertse ayrı bir garipti. Asu anlayışla karşılamamı söylemiş geçiştirmişti ama ben anlamıştım. Konuşurken güldüğümde, yüzüme daha fazla dalıyor; gözlerine baktığımda gizli kalan bir olaylar hissediyordum.

Her şey ortaya çıkardı bir gün. Bu da çıkacaktı nasıl olsa.

Acar'ı çözemesem de sabah kalkıp Asuyla Devran yalısına gitmeye karar verdik.

Mini beyaz bir elbise ve kenar detayları gözüken ama hoş bir uyum sağlayan dantelli bir sütyeni giyerek, saçlarımı dağınık bir topuz yaptım.

Babetleri giydikten sonra, tabii yanıma bir çift siyah bantlı topuklu ayakkabıları almıştım, sadece nude toprak tonlarında bir ruj sürüp, rimel çekip çıkmıştım. Yaz ayındaydık ve yüzüme güneş koruyucu hariç bir şey sürmüyordum.

Beraber yalıya gittiğimizde ayakkabıları giydikten ve herkese selam verdikten sonra Acar'ın çalışma odasında olduğunu öğrendim. Acar'a hazırlanan kahveyi alarak yukarı çıktım.

Kapısını açtığımda:

-Şuraya bırakır mısın abla?" Dedi beni Nevin teyze sanarak. Ben de tam yanına koydum. Koltuğunda oturmuş masasında dosyayla uğraşırken bakmamıştı bile. Kollarımı boynuna doladım:

-N'aber ablam!" Şaşırarak döndü:

-Elvin?" Yüzüne daha yakındım artık.

-Acar'ıım." Suratıma tam anlamıyla ibne gülüşü atarak, belimden tuttu ve çekerek beni dizine oturttu.

-Aa her kahve getirene böyle yapıyorsan." Güldü o da.

-Sadece mini beyaz elbise giyip, güzel olanlara." Ben de güldüğümde bir anda sinirlendi:

-Bir dakika lan bu elbise?"

-Ne olmuş?"

-Elvin arabayla geldiniz değil mi?" Onayladığımda yüzü normal haline döndü.

Siyah bir pantalon ve beyaz bir tişört giyinmiş, siyah bir saat takmıştı. Adam ne giyse yakışıyordu resmen. Gözümde ondan yakışıklı bir erkek yoktu. Fazla mı seviyordum bilmiyordum ama David Beckhamla Acar Devran aynı kapıdan girse, bakacağım isim şüphesiz Acardı.

-Ee sizinle miyim?

-Ne?" Dedim anlamsızca.

-Süzdün ya, moda programındayız diye dedim."

-Bak bak laflara bak böyle mi davranılıyor artık? " Sol eli döner sandalyenin kolluk kısmında belimi tutarken, sağ elini sol üst bacağıma koymuştu.

Ben de bir elimi boynuna yakın bir yerlere, diğer elimi bacaklarımın üstüne koymuştum.

-Böyle davranılıyor." Dedi kucağımdaki elimi alıp parmaklarımı eklem yerlerinden tek tek öperek.

-Bak yaa." Elimden biraz çekerek omzumu, oradan boynumu ve yanağımı da öptü.

-Böyle...böyle ve de böyle." Dudaklarımı öptüğünde bende karşılık verdim ve yine andan kopuş yaşadık.

Beni hiç bırakmak istemiyor gibi tutuyordu ve öpüşünde bunu hissetmiştim. Kesinlikle öğrenmem şarttı. Ona böyle hissettiren neydi?

Başımızda bir tehlike mi vardı?

Elimi saçlarına sokup kendime daha da bastırdığımda dilini ağzımda daha derinlere ittirdi. Bacağımın üzerindeki eliyle bacağımı sıkıp okşadıktan sonra istemsizce inlememle bir anda beni gelini eve sokar gibi kucaklayıp, masaya yatırdı.

Nefes almam için bıraktığında yüzüme bakıp önüme gelen saçlarımı iteleyerek tekrar öpmeye başladı. Bu sefer daha sertti ve dudaklarımı acıttığını itiraf edebilirdim.

-Ağab....Tihiiiiiiiii!!" Sesiyle beraber kopup o sahneyle kapıya baktık.

Asu'ydu.

Evet kapının ordan bakınca pozisyonumuz tam olarak görünüyordu ve ben Hadise'nin yaz günü klibi gibi masanın üzerindeydim.

Hemen Acar'ı ittirip, masadan atladım.

Acar hafif kalkan eteğimi eliyle düzeltip, diğer elini dudaklarına bulaşan kahve ruju silmek için kullandı.

-Gençler bölüyorum ama..." dedi Asu çok sevimli bir gülümsemeyle. Resmen çok utanç vericiydi. Asu bunu "Sana soracağım." Bakışıyla açıkça belirtmişti.

-Yapmadığın şey değil Asucuğum." Dedi Acar yapmacık kocaman bir gülümsemeyle "Biz yaklaşınca...senin radarlar çalışıyor! Gel otur burada da en azında bölünme gibi bir sorunumuz kalmaz. Kaç odalı yalıda beni nasıl buluyorsan artık! " Utansam da Asuyla beraber ben de kahkahamı tutamamıştım. Bunu küçük bir çocuk gibi mızmızlanarak söylemişti.

-Elinden şekerin alınmış gibi davranıyorsun ama ağabey!" Bana baktı:

-Çünkü alındı. " Gülerek ona baktığımda, dişlerine ses çıkartacak bir şekilde ısırma hareketi yaptı bana dönerek. Bir tazmanya canavarına benziyordu. Aman yarabbi!

-Şey ben size bir şey diyecektim." Dedi Asu olağanüstü bir sempatiyle odanın içinde şeker kız gibi bir o yana bir bu yana yürüyerek anlatmaya başladı.

-Şimdi bütün kadın ve erkek mankenler hazır. Biliyorsunuz erkek manken kıyafetleri başka bir şirketle olan projemizden. Ama bütün bu işleri birleştirince çok büyük bir organizasyon oldu. Ve ben bir elbiseyi bıraktım, aynı zamanda tasarlanan bir takımı. Erkek kıyafetlerinden, iri kıyım bir takım elbiseyi." İkimizin arkasına, ortaya geçti.

-Ve tanıdığım çok güzel bir yengem ve büyük bir ağabeyim var! Ne diyorsunuz?" İkimizde ortamızda duran Asu'ya döndük.

-Yok artık."

-Hadi oradan." Ben şaşırsam da Acar zerre ciddiye almamıştı.

Asu büyük bir üzüntüyle kapıya ilerledi.

-Ben...Bu işin altından kalkmak istiyorum." Dedi. Bir anda hıçkırık sesleri ve kesik nefesleri gelince ağlamasından endişelenip yanına gittim.

-Ne olur çıksanız iki sevgili ya n'olur n'olur! Hem zaten defile sonunda çıkacaktık Elvin! Fazladan 1 elbise giyeceksin lütfen lütfen!" Bunu ellerini yüzüne kapatarak söylese de anlamıştım.

-Tamam güzelim, tamam halled..." hemen elini çekip kollarını boynuma doladı ve yanağımı öptü. Aslında ben bir çaresini buluruz demek istemiştim.

-Ahh sen harikasın, evet sizi çok seviyorum. Siz her ne...işte anlarsınız, ne yapıyorsanız devam edin! Görüşürüüüüz." Ağlamamıştı bile. Acar'ın neden ben ağladığını sanıp yanına geldiğimde, yanına gelmediği belliydi. Kapanan kapıya hala bakakalırken söylendim:

-Ne oldu şimdi?" Arkamdan iki el iki omzumu kavradı. Sağ üst yanımdan Acar'ın kafası çıktı. Ve yanağımdan öptü.

-Kandırıldın lokum. Podyumdayız.

****
Defile günü gelmişti. Her şey hazırdı. Sonunda kuaför makyajımı da bitirdiğinde, elbiseyi üzerime geçirip ayakkabıları giyindim. Elbiseye bayılmıştım. Asu ne de güzel çizmişti, bana yaptığı kelebekli takımdan yola çıktığını söylemişti.

Elbiseye ek olarak tasarlanan pırlanta ve incilerden oluşan ince şerit bir saç bandı, ve iri incilerle tasarlanan büyük bir yüzük mücevherlerini takacaktım.

(Çaktırmayın Asu Sherri Hill 😂)

Sonunda hazır olup çıktığımda Acar'ı gördüm. Takım elbise ne de yakışmıştı. Birkaç saat izleyedebilirdim. Hiçbir erkeği süzen, çok erkek eleştiren bir kız olmamıştım. Bu benim için ilkti.

-Bebeğim, ışıldıyorsun." Yanıma gelip dudaklarıma uzanıp öpecekken ortaya elimi koydum. Elimi öpmüş oldu.

-Hay...

-Küfretme kaygısız, rujum var!" Birkaç görevlinin seslenmesiyle derin bir nefes alıp çıktım odadan. Ayrı iki yerden gelip, beraber yürüyecektik podyumda. Zaten sonrasında bütün mankenlerin de son kez yürümesiyle bitecek ve podyumda gösterilen ürünlerin tanıtımından sonra biz Asu ile kapanışı yapacaktık.

Kendi tarafımdan çıktığımda son derece ışıklandırılmış podyumdaydım. Karanlıkta kalan insanların sesleri uğultu gibi gelirken kendi tarafından çıkan Acar'a doğru yürürken oda bana doğru yürümeye başladı.

İkimizde tam kesişme yerinde ben sola o sağına döndüğünde uzun podyumda yürümeye başladık. Yürüyüş dersleri bile almıştım, resmen Uğurkan Erez'im eksikti.

İkimizde tam karşımıza bakıp dümdüz yürürken Acar'ın elini elimde hissetmemle şaşırmadım desem yalan olurdu.

Yine de elimi kenetleyerek o şekilde yürüdüm. Podyumun sonuna gelip gülümsediğimde, o da seksi diyeceğim bir bakışla bakıp ceketini düz olduğu halde bilerek çekiştirmişti.

Tam dönecekken tuttuğu elimden beni çekerek düşürmüş, belimden yakalayıp tutarak tam yere yakın yatay bir pozisyondayken burnumun ucunu öperek geri kaldırmıştı.

Salonda bu hareket büyük beğeni, gülüşme ve alkışla karşılanırken ben kalp çarpıntısından ölmekle, kusma arasında kalmıştım.

Neyseki ölmeden, ve de kusmadan, beni kaldırdı ve etrafımda döndürerek elimi tekrar tutup, orta kapıdan sahne dışına çıkarmıştı.

Bu anı asla unutmayacaktım. İkimizin ailesi de orada olduğundan burnumdan öpmüş, ama Allah'ın devesi beni düştüm triplerine sokmuştu.

Dengesizdi ve bunu seviyordum! İçime yaşama isteğini aşılıyordu. Sevinci de aşkı da bulaşıcıydı.

***
Sonunda defile bittiğinde ve ürünlerin hepsi büyük beğeni aldığında ben normal kotumu ve tişörtümü giymiş, Acar'ın da giyinme odasından çıkmasını bekliyordum.

Saat 23.56 ydı. Sonunda Acar'ı beklerken dikkatimi komodinin üzerine koyduğu telefon ve cüzdan çekmişti.

Cüzdanına üstün körü biraz bakıp kendi resmimi gördüğümde gülmüş, sonra kimliğine bakmıştım. Gerçekten Rusmuş.

Gördüğüm detayla inanamayıp bir de telefondan tarihe baktım.

5 dakika sonrasında Acar'ın gelmesiyle, tam anlamıyla sersemlemiş bir şekilde çıkmıştım odadan onunla.

Allah aşkına Acar'ın doğum gününe 8 gün mü kalmıştı?!?

******

2200 kelime! Huuh! Ne diyorsunuz?

Neler olacak?

Bana özelden yazabilirsiniz, bazı okuyucularım var belli başlı konuştuğum onları çok çok seviyorum. Gelecek bölümlerde bir şeyler vaar!

Sevin sevilin. ❤️❤️❤️ öpücükler kalpler 😘

Continue Reading

You'll Also Like

104K 6.9K 6
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.
191K 1K 8
2.1M 91.5K 24
Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi b...
109K 5.8K 20
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...