SUPER HERO✔ [JEON JUNGKOOK]

By ftmnur97

90.2K 7K 3.7K

Ansızın çıka gelen Jungkook, SaeJin'in hayatını değiştirir. Saejin bütün korkularını onunla yener ve onu haya... More

TANITIM
BİR
İKİ
ÜÇ
DÖRT
BEŞ
ALTI
YEDİ
SEKİZ
DOKUZ
MEYDAN OKUMA
ON
ONBİR
ON İKİ
ONÜÇ
ON DÖRT
ON BEŞ
ON ALTI
ON YEDİ
ON SEKİZ
ON DOKUZ

YİRMİ (FİNAL)

3.9K 277 189
By ftmnur97

Soo'nun   alarmıyla  apar topar hastaneye gittik. Jin telaştan  tüm bilgileri yanlış doldurmuştu. Jungkook duruma el koyup belgeleri doldururken ben sedye de bağırmakta olan Soo Jungla  meşguldüm. Ona sakin  olup derin nefesler almasını söyledikçe o daha çok sinirleniyordu. O içeri alınırken Jin bebek çantasını kontrol ediyordu. Hayır yani çantadakileri dışarıya dökmemesi daha mantıklı olurdu ama aklı yerinde değildi. Çantayı elinden alıp eşyaları yeniden içine koyarken, Jungkook Jini koltuğa oturttu ve ona sakin olmasına  dair bir şeyler söyledi. Dakikalar sonra doktor içerken çıktığında Jin yerinden kalkıp heyecanla neler olduğunu sordu. Doktor yanlış alarm olduğunu doğum falan olmadığını söylediğinde derin bir nefes almıştık. Ancak doğum her an başlayabilirdi. Bu yüzden hastanede kalması gerekiyordu. Yolda haber verdiğimiz Jinin ve Soo Jungun ailesi de gelip bizi soru yağmuruna tutmaya başladığında. Lanet ederek bir köşeye sinip  oturdum. Nihayet herkes sustuğunda doktor içeri girebileceğimizi  söyledi . Onlar içeri girdiğinde Jungkook ve ben kapıda beklemeyi tercih ettik.

"Kendimi yaşlanmış  hissediyorum" dedim.  Tüm enerjimin  bitmiş olduğunu belli ederek.

"Bende öyle " dedi Jungkook da sesinden tüm enerjisinin bittiğini belli ederek.

Soo Jungun bağırtısı  tüm hastaneyi tutarken Jin özür dileyerek ailesini dışarı çıkarıyordu.

"Gerçekten fena bu kız " diyip kalktım.

Odaya doğru giderken aileleri dışarı çıkıyordu. Soo'nun  yanına gittiğimde beni gördüğüne sevinmiş gibiydi.

"Neden bağırdın?" Diye sorduğumda yeniden sinirlenip

"Gerizekalı ebeveyinler . Jinin annesi neden yanlış alarm olduğuna dair salak salak konuştu.  Benim annem de üstüne laf sokunca çıldırdım işte. Ben burda canımla uğraşıyorum. Kadının tek derdi keyfi aishh ! Cidden çıldırcam. Ailesi olmayan bir eşinin olması en iyisi Sae Jin"

"Belki de öyle.." diye mırıldanırken Jin ve Jungkook içeri girdi.

"Ben burda kalırım. Siz gidin hadi " dedi Jin.

"Ya yardıma ihtiyacın olursa. Olmaz bizde burda kalıcaz. Hem ben arkadaşımı bu günde yalnız bırakamam" dedim

"Neden ama gitseydik iyi olurdu ben.."

"Ya Jungkook!" Diye çıkıştığım  da Jungkook sustu ve hiçbir şey söylemedi. Git gide Soo'ya  benziyordum.

**
Gözlerimizi iki dakika yummuştuk, sadece iki dakika ama Soo'nun  cırıltılarıyla  uyandık. Bu sefer gerçekten geliyordu. Ve ben çok heyecanlıydım.  Jin yeniden deli gibi dolanırken, Jungkook onunla ilgileniyordu.

Saatler sonra kapı açılmıştı ve hemşire elindeki bebekle yanımıza gelmişti. Şaşkınlıkla bebeğe bakarken kız elime bebeği bıraktı. Nasıl tutacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu, ya canını yakarsam diye çok endişe etmiştim. Ama bu konuda fena değil gibiydim.

"Merhaba " dediğimde o an gülümsemişti. Yeni doğan bebeğin gülebileceği hiç aklıma gelmezdi.

Jin karşımda durduğunda ona bakıp

"Kızına merhaba de" diyip ona uzattıp. Gözleri dolmuş bir şekilde kızını kucağına aldı. Bu an gerçekten kalbime dokunmuştu . Bu duygunun bu kadar değişik olabileceğini  düşünmemiştim.

Bir de anne olduğumda nasıl bir his olacağını gerçekten merak ediyordum..

**

5 yıl sonra

"Jungkook sana kaç defa dedim!"

"Jin şunu al yerden artık. Sabahtan beri üzerine basıp geçtin. Döküntülerinden  bıktım "

"Yaa Jungkook! Gel diğer yemeği karıştır "

"Jin kalkta  oğlumuza bak görmüyor musun temizlik yapmam gerek"

"Jungkook al şu çocuğu ağlıyor duymuyor musun?"

Bu ve daha da çok söylenerek geçiyordu evliliğimiz.

Evet evliliğimiz .

Biz de artık Jungkook ile evliydik. Nasıl oldu dersiniz?

-
Jin ve Soo kızları Seon Ah'nın  doğumundan sonra hayatımız tamamiyle  değişmişti. İlk olarak benim kucağıma verildiği için mi bilmem ama ona beslediğim çok başkaydı. Önceden ona bakma düşüncesinde bile değilken günün 24 saati onun güzel kokusunun yanından ayrılmak istemez olmuştum. Jin yokken Soo'ya  ben yardımcı olmuştum. Birlikte tüm yazı bitirmiştik. Ardından Soo okulu bırakıp kızını tek başına büyütmeye başlarken biz o sıkıcı okul günlerine Jungkookla  devam etmeye başladık . Öyle ya da böyle biz okuldan mezun olmuştuk. Jin ve Soo bir ebeveyin  gibi  mezuniyet törenimize  katılmıştı. Komik bir durum olsa da güzeldi..

Mezun olduktan sonra Jungkookla  günümüzün çocuğunu yeni evimizde geçirmeye başladık. Ben bir kafede çalışırken. Jungkook amcasının yanında bir işe girmek zorunda kalmıştı. Zamanla evi güzel bir şekilde dizayn etmiştik.

Seon  Ah 4 yaşında olduğunda ise Soo'nun yeni bir bebek haberini almıştık. Bu doğuma daha tecrübeli olmamız fazlasıyla iyi olmuştu. Woo Jin dünyaya geldiğinde. Soo Jungu yine yalnız bırakmak istememiştim. Bu yüzden Jungkookla yeni ev fikrini bir süre askıya almıştık.  Ancak bu arada hesaba katmadığım  bir şey olmuştu.  Jungkook bana evlenme teklifi etmişti. Hemde beni kayalıklardan  suyun derinliğine  iterken. Evet cevabımı aşağıya inerken vermiştim. Daha sonrası zaten dünyanın benim için yok olduğu zamandı . Benim için harika bir evlenme teklifi olmuştu. Deniz benim için en önemli varlıklardan biri olmuşken bu güzel anı orda yaşamamız ayrı bir güzeldi..

Evleneceğimizi  anneme söylediğimde  tepki vermedi. Aksini bizi tebrik etti ve çok mutlu olduğunu söyledi. Yaptıklarından duyduğu  pişmanlık hala bitmek bilmiyordu.

Sade bir törenle evlendikten sonra Jungkookla  yeni evimize taşınmıştık. Aynı evde yaşamış  olsakta evli olmak farklı hissettirmişti. Başlarda Jungkook romantik sürprizler yapıyordu. Ancak bir yılı geride bıraktığımızda tüm sürprizler çoktan bitmişti. Aslında pekte itirazım yoktu. Sonuçta ben onunla sürprizleri için evlenmemiştim .

Ve bir gün ben o güzel haberi almıştım. Bitmek bilmeyen bulantılarımın  nedeninin aslında hamile olmam olduğunu öğrenmiştim. Jungkook'a bunu nasıl söylemem gerektiği konusunda çokça düşündükten sonra.

Elime aldığım biri pembe biri mavi ayakkabıyı Jungkookun eline koymuştum. İlk başta ne olduğunu anlamayarak elindekilere  bakarken. Diğer elini alıp karnıma  koydum.

"Biz bir aile oluyoruz. Hamileyim" dediğimde gözlerinin yavaş yavaş dolduğunu görmem benim için unutulmaz anlardan biriydi.

Beni kollarının arasına alırken gözyaşlarına boğulması  beni de ağlatmıştı. Yarım saat sevinçten anıra  anıra  ağlamıştık. Gerçekten tam da öyle ağladık.

"Sen harika bir anne olucaksın. Seni seviyorum Sae Jin" sözleri hala dün gibi aklımda dururken.

Çoktan o gün gelmişti. Biz bebeğimiz Jeonsan'ı  kucağımıza almıştık. O kadar değişik bir duyguydu  ki tarifi zordu. Bizden oluşan bir şeydi bu. Anlamı o kadar büyüktü ki o kadar özeldi ki . Ben daha önce böylesine anlamı büyük olan bir hediye almamıştım.

O günden sonra biz her ne kadar farklı evde yaşasakta. Her dakika birbirimize gidip asla ayrılmaz olmuştuk. Bebeklerimiz  birlikte büyümüş ve kocaman olmuştu. Her yaş günlerini hep birlikte kutlayıp. Git gide yaşlandığımızı  dibine kadar anlar olmuştuk. 

O an anlamıştım. Hayatımın asıl evresinin  şimdi başladığını..

**
Jungkook yarı çıplak bir şekilde kucağında Jeonsan'la  beni karşılaşmıştı.

"Jungkook, ikinizinde şuan giyiniyor olması gerekirdi" Diye söylenerek içeri girdim.

"Durmuyor  ki velet!" Diyip Jeonsan'a  gıcık olmuş bakışlar attı.  Jeonsan  da ondan geri kalmıyordu.

"Babam telefonuyla  uyraşmaktan  baya bakmıyoy anne" dilinin yeni yeni kelimelere dönmeye başladığı zamanlarda bu velet daha da sevilir oluyordu.

"Pis baba ! Sen onu boşver oğlum gel ben seni giydiririm " diyip Jeonsan'ı  alıp odasına ilerledim. Odasından kıyafetlerini alırken.

"Ya Saejin ne giyinicem  gel bana bir şey bul" Diye seslendi çok sevgili kocacığım. Elimdeki kıyafetlerle yatak odamıza girdim. Jeonsan'ı  yatağa bırakıp kıyafetlerini yanına bıraktım. Jungkookun  yanına gidip dolaba kısa süreli göz attım. Ardından beyaz bir gömlek ve dizleri yırtık bir kot çıkarıp ona uzattım.

"Sen böyle mi geliceksin?" Diye sorduğunda üzerime baktım. Siyah kot ve siyah bir tişörtün nesi vardı?

"Evet" dediğimde.

"Ne o cenazeye  gider gibi kutlama yapıcaz  Saejin . Sende şu beyaz elbiseni giy hadi " dedi.

"Doğru. Tamam oğlumu giydireyim  değişirim " diyip beni yatakta bekleyen Jeonsanın  yanına ilerledim.

Minik beyaz gömleğini giydirip üzerine  bahçıvan model kahverengi kıyafetini giydirdim. Lacivert renk ayakkabılarını da giydirip yine lacivert renk onu daha da tatlı gösteren papyonunu  taktım. Saçlarını da güzel bir şekle soktuktan  sonra başına bir öpücük koyup.

"Şimdi anne giyinsin' diyip kalktım. Bu sırada Jungkook hala aynaya bakıp oyalanıyordu.

"Giyin artık be adam! " diyip dolabıma ilerledim. Üzerimdeki  siyah tişörtü çıkarıp katlarken. Jungkookun bakışlarını hissettim. Hala yarı çıplak bir şekilde bana doğru gelirken. Hormonlarım  anında devreye girmişti.

Parmaklarını  belime yerleştirip beni kendine çektiğinde

"Yaa! Çocuğun önünde rahat dur. Gitmemiz gerek hemen giyin"

"Bu gece oğlumuzu Jinlerde  bırakıp dönelim olur mu?" Diye sorduğunda gülümsedim.

"Bunu düşüncem. Şimdi giyin"

**
Jungkook Jeonsanı  alıp ilerlerken ben de bebek çantasını almıştım. Kapıyı çaldığımız da Soo ve Jin açmıştı. Seon Ah

"Teyzee" Diyerek bacaklarıma sarılırken. Elimdeki çantayı kenara bırakıp onu kucağıma aldım.

"Benim güzel yeğenim ne kadar da güzel olmuş  hani öpücük" diyip yanağımı uzattım. Uzunca bir öpücük koyduğunda  onu yere koyup.

"Hadi gidip anneye yardım edelim" dedim.

Jungkook Jeonsan'la  ilgilenirken. Jinde Woo Jine bakıyordu. Şükür ki daha fazla veletimiz  yoktu. Seon Ah bize gücü yettiği kadar masa kurmamızda  yardım ediyordu. Bu kız gerçekten ideal gelin adayına tamamiyle uygundu. Şimdiden talibi olursa şaşmazdım. Bu kadar becerikli olması aslında normaldi..

Masayı donattığımızda  yerimizi alıp Soo Jungun yapmış olduğu yemekleri midemize  indirdik. Ardından pastayla arkadaşlık günümüzü kutladık. Evet bugün  Jin Soo ben ve Jungkookun resmi olarak dörtlü olduğu gündü. Ve biz bu günü bile atlamadan kutluyorduk.

Geriye baktığımda Jungkook gibi bir eşe sahip olduğum kadar iki güzel dostta da sahip olmuştum. Bu dünya da iki şey zor bulunurdu. Biri sana gerçekten sadık olup seni ölümüne seven bir insan bulmak. İkincisi ise sana gerçekten ihanet etmeyen sonsuza dek arkadaşın olucak iyi yürekli insan bulmaktı.

İkisi birleşince hayat gerçekten de daha yaşanır bil hal alıyordu...

**
Jeonsan Jungkookun kucağında kıvrılıp  uyurken. Ben kapıyı açtım ve içeri girdik. Güzel geceyi ardında bırakırken Jungkook Jeonsanı  yatırmak için girmişti. Ben de kendimi koltuğa bırakıp boş boş tavana baktım. Jungkook döndüğünde başımı kaldırıp yanıma oturuşunu  izledim. Yanıma oturduğunda beni kollarının arasına aldı. Başımı göğsüne koyup gözlerimi kapattım.

"Saejin !"

"Hı"

"Sence de artık ikinci çocuğun vakti gelmedi mi?" Diye sorduğunda gözlerimi anında açtım. Bir şey dememe fırsat vermeden beni kucaklarken.

"Bunu sen doğurursan olur. " dediğimde büyük bir kahkaha attı.

"Ciddiyim. Hamilelikte aldığım kiloların hatti  hesabı yok"

"Ya Saejin! Boşuna nefesini tüketme. Birazdan yeterince tükenicek'

"Yaa! Pis sapık "

"Kocanım  ben senin kadın!"

"Kes sesini de bir an önce çık şu merdivenleri. Beyaz gömlek sen de fazla seksi duruyo bir dahakine kendime hakim olmak için bu gömleği yasaklamalıyım"

"O halde bu gömleği bundan sonra asla üzerimden çıkarmam"

***

Bu ne biçim soooonnnn  dediğinizi duyar gibiyim. Daha iyisi ne olurdu bilmiyorum...

Aslında ben sevdim gibi umarım siz de sevmişsinizdir.

Öncelikle hikayenin başından beri benimle olan yorumlarını oylarını eksik etmeyen tüm okuyucularıma  kocaman teşekkürlerimi sunuyorum.

Sizleri seviyorum
Sevgilerimle

Continue Reading

You'll Also Like

20.6K 2.4K 27
"Hastanın kanında yayılan zehirin etkisini azaltmak için panzehiri enjekte eden doktor düşün. Ancak, Jeon, zehir de, doktor da sendin." [ Rosékook ] ...
17.5K 703 27
❝ 𝗦𝗲𝘃𝗲𝗻𝘁𝗲𝗲𝗻 𝗫 𝗥𝗲𝗮𝗱𝗲𝗿 ❞
12.7K 1.2K 30
Kimsenin görmediklerini görmüştüm.. Yaşamak için tutunacak bir dal arar olmuştum. Korkuyordum.. Yalnızdım.. Yine ve yine.. Fakat şunu öğrenmiştim kıs...
91.9K 9.8K 32
Kiraz çiçekleri açıyor sanırım Kış sona yaklaşıyor Ben seni özlüyorum #SpringDay