Kuşkularla Dans #wattys2018

By iamOkyanus

10.6K 3.3K 3.7K

"Sen?" bir soru dökülürken aslında tanıdığını belli ediyordu. "Ta kendisiyim." diyen adam elinde ki kabloyu k... More

1.Bölüm-Tanıtım Destek olur musunuz?
2.Bölüm-Düşman karşında
3.Bölüm- Altın Vuruş
4.Bölüm-Boğaz yakan sıvı
ACİL BAKAR MISINIZ ?
AŞIRI ÖNEMLİ
5. Bölüm- YEM
Her şey sizde :)
6.Bölüm-Burası cehennem.
7.Bölüm- Serzenişlerin Dalga Dalga Çarpıyor kıyıya.
8.Bölüm- Kum taneleri yüreğime dökülüyor
kesit
9.Bölüm-Uçurtmaları sever misin?
10.Bölüm-Yanlış Zamanda Bulunan Doğru Kız
11.Bölüm-Şüphelerin geçmişi
12.Bölüm- Anlaşmanın Kırıntıları
13.Bölüm-İşgal edilmesi gereken bir şehir
15.Bölüm-Kutsal Ten
16.Bölüm-Bu His Çok Farklı Ütopya
17.Bölüm-Hayaller bir girdapta kaybolmaya hazırlanıyor.
18.Bölüm-Öfkenin bıraktığı körlük
19.Bölüm-Kuralsız
20.Bölüm-Beyaz kağıtta ki siyah leke
21.Bölüm-Hesaplaşma
22.Bölüm-Bir anlık kaybediş
23.Bölüm-Yangın her iki bedende
24. (Desteğe ihtiyacım var :)
25.Bölüm "Seçim hakkı"

14.Bölüm- Tilki Avı

285 82 78
By iamOkyanus

6K olduk!!!. Herkese çok teşekkür ederim ♥♥ bu sayı belki bazılarınıza az gelebilir ama benim için çok önemli :)
şimdi    yeni bölümle karşınızdayım.Severek yazdığım bir bölüm daha !
3903 kelimelik bir bölüm.Oy ve yorumları unutmayınız lütfen. Seviliyorsunuz :))

Bölüm şarkısı: Manuş baba- ben sana vurgunum. (Söylenen yerde açınız)

"Kutsal tene sahip olarak günahlarımdan arınmak istiyorum ütopya"


Aradan geçen iki günün sonunda Ateş bu sefer bir buluşma ayarladığını belirten aramayı yaptı. Tılki'nin kim olduğunu babasının eski sekreterinden öğrenmişti adam.Akşama Tilki denen Taner Çakır ile bir buluşma olacaktı. Adam bir şekilde konuyu o davaya getirerek doğruları öğrenecekti.

Adam iki gün boyunca Taner Bey ile buluşmak için çabalamıştı. Ilk önce Taner Bey'in holdingini bulmuş daha sonra numarasına ulaşmıştı. Ardından Taner Bey'e ulaşıp onun babasıyla iş yaptığını,kendisini merak ettiği ve belki yine bir ortaklık kurabileceğini söylemiş buluşma teklifi etmişti. Taner Bey'in ise yeni bir iş teklifi duyduğunda gözleri parlamış buluşmayı kabul etmişti.

Kısa siyah elbisesi sade ama şık duruyordu. Sırtında olan boşluk teninin göz önüne seriyor,alt kuyruğu yaptığı saçları kürek kemiğinin ortasında sonlanıyordu. Uzun bakımlı saçları sırtında ki detaydan gözüken esmer teninin üstünde hoş bir lekeye sahip olmasını sağlamıştı.
Siyah topuklu ayakkabısının üstüne siyah yandan çantasını almıştı. Gözlerini ortaya çıkaran göz makyajı ile vahşi bir kadın gibi duruyordu. Dudaklarını kırmızılaştıran bir parlatıcı sürmüş,bakışları gözlerine çekmişti.

Üstüne aldığı paltosu ile soğuktan korunacaktı. Odasından çıktı ve aşağıda onu bekleyen arabaya gitmek için hareketlendi.

Soğuk rüzgar çıplak kalan tenine değerken aldırmadan arabaya doğru ilerledi kız.. Siyah takım elbisesi giyinmiş olan adam,karşısında siyahlara bürünmüş bir şekilde gelen kadına bakıyordu. Uzun ince parmakları becerikli bir şekilde ceketine gitti ve orta düğmesini ilikledi. Arabanın kapısını açarken ona yaklaşan kızın arabaya binmesini bekledi.

Kız,karşısında ki adamı süzdü. Esmer tenine zıt bir şekilde gözüken beyaz gömleģinin yakasının üstüne yine jilet gibi iliklenmiş ceketlerinden birini giyinmişti. Ilk iki düğmesi açık olan gömleği ile sert göğsü ortadaydı. Kesik bi nefes çekti ciģerlerine Duru. Yağmur tek tük atıyor,birazdan yağacak olan şiddetli yağmur için haber veriyordu sanki.

Gittikçe adama yaklaşıyor olmak onu heyecanlandırmıştı fakat belli etmemeye çalışıyordu.

"Merhaba"

Adamın kirli sakallarına inat kırmızı dudaklarının arasından çıkan tek kelimelik bu sözcük gergin havayı dağıtmıştı. Kız kafasını aşağıya indirip küçük bir baş selamı verdi ve ardından konuştu.

"Merhaba"

Adam elini uzattı ve kızı arabaya yönlendirdi. Elbisesine dikkat edecek bi şekilde arabaya oturan kızın kapısını kapatıp yerine geçti Ateş.
Genç kız arabaya oturduğu an kemerini taktı. Adam uzanarak ısıtıcıları açtı ve genç kızın ısınmasını diledi.

Hava soğumaya çoktan başlamıştı. Kızın o kısa elbisesi ile üşüyor olabilmesi çok doģruydu. Kaşlarını çattı adam. 'Ne diye bu kız bu kadar kısa giyiyor ki ? ' diye kendine sorarken istemsizce bir dürtü onu sinirlendirmişti.

Kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı Ateş ve konuştu.

"Mekan yakın,orada dikkatli olmanı istiyorum. Gerekmedikçe konuşmasan daha iyi olur.".

Arabasını daha çalıştırmayan Ateş torpitoya uzanırken Duru'ya yaklaşmış ve onun o kokusunu ciğerlerine yollayarak bir bayram sevinci yaşatmıştı. Ateş'in torpitoya uzanması ile kendisini histerik olarak koltuğa daha fazla bastırdı Duru. Bunu farkeden Ateş aradığını hemen bularak kırmızı kutuyu çıkarttı ve yanında olan kadına baktı.

"Nişanlımsın"

Tek kelimeden sonra kutuyu kıza doģru yöneltip yavaşca kutuyu açtı. Son derece gösterişli olan bir yüzük kızın görüş alanına girerken,kaşlarını çatmış bir şekilde duruyordu,Duru.
Tektaş yüzüğe bakmayi kesip,kaşını kaldırdı ve Ateş'e döndürdü.

"Bu ne?"

Adam yüzüğü iki parmağı arasına aldı ve kutuyu arka koltuğa fırlattı
Kehribar rengi gözleri kızı hayranlıkla süzüyor,onu delicesine istiyordu. Elini uzatarak kızın elini tuttu ve o narin ellere dokunduğunda oluşan bu bomba etkiyi yok sayarak konuştu.

"Çünkü Tilki seni nişanlım olarak biliyor.Şüpheli görülen bi ölümün baş araştırmacısı olarak deģil"

Gözleri kızın gözleriyle buluşurken arsızca sırıttı.
"Müsade edersen?"
Kızın eline bakarken yüzüğü hafifçe havaya kaldırdı ve ardından cevabı beklemeden yüzük parmağına geçirdi kızın.
Yüzüğün büyüsü o an adamı sarmalamıştı. O an kızı adamın parmağında olan yüzüğe baktı ve elini adamın yüzüğüne getirdi.

"Hazırlıklıyız yani ?" Diye mırıldanırken gözleri yüzükteydi.

Ama o sırada adamın aklı bir hayalin başında kalmıştı. Böyle bir anın gerçekte yaşanmasını isterdi. Tepki vermeyen adama bakıp çekti elini Duru. O anda kendine geldi Ateş sonra başını koltuğa yasladı ve karşısında ona bakan kıza baktı. Başının yan tarafını koltuğa dayamış,belden yukarısını kıza doğru döndürmüştü ve birden kelimeler firar etti dudaklarından.

"Sevdiğin biri var mı ?"

Gelen soruyla kaşlarını tekrar birleştiren Duru,òfkeli bir kedi gibi anında tırnaklarını göstermişti.
"Seni ilgilendirmez. Artık şu arabayı sür de gidelim"
Görüşünü bu sefer yola çevirdi Duru.

Yutkunan adamın adem elması yine yerinden oynamıştı.
"Varsa çok şanslı biri. Umarım bunun farkındadır"

Huzursuca yerinde kıpırdayan kız "Geç kalacağız!" Diye sitemli bi ses tonuyla konuştu.

Görüşü yine dışarıda olan kız,gözlerini adama bahşetmiyor ve onun azap çekmesine sebep oluyordu. Dişlerini o kadar çok sıkıyordu ki Ateş,bir betonu andırıyordu çenesi.
"Hislerin son derece önemli senin. Ve sen,birisini seçerek tüm kutsallığını ona bahşedeceksin."

Tamamen önüne dönen Ateş arabayı çalıştırıyordu ki devam etti konuşmaya.
"Kutsal tene sahip olarak günahlarımdan arınmak istiyorum ütopya"

Sesini dahi çıkartmayan Duru,camda ki silik yansımasıyla göz göze geldi. Kalbinin hızlı çarpmasının sebebini anlamsız bulurken bu adamın ne diye bunları düşündüğünü anlamıyordu. Tamamen bir anlamsızlığın içerisindeydi. Kafasını bir an bile Ateş'in olduğu tarafa çevirmemişti.

Son derece lüks olan bir restuarantın önünde araba durmuştu. Bir sahil kenarında olan bu yer,gòsterişiyle etrafa meydan okuyordu. Arabayı park ettiler ve yavaşca indiler. Otoparktan asansöre ilerlenirken genç adamın eli kızın bel girintisinde yerini almıştı.

Sesini çıkartmadan yürüyen bu insanların içi gürültüyla kaplıydı. Tenlerini birbirine tam olarak temas etmesede kızın omuzlarında olan paltosunun üstünden bile o ateşlik hissediliyordu.

Asansöre binildiğinde genç adam 5. Katın düğmesine bastı. Aynadan bakışlar birbirileriyle buluşurken adam iki elini cebine sokmuştu. "Güzel olmuşsun" ani itiraf sonucunda genç adamı süzdü kadın. İlk tanıştıkları gün gibi takım elbise giyinmiş olan adam,yakasına küćük beyaz bir mendil yerleştirmişti. Ama gözleri bu akşam onu ilk gördüğünde de dikkat ettiği sert göğsündeydi. Göğsü o kadar sert duruyordu ki spor yaptığı her halinden belliydi. Kirli sakallı yüzü uzamış saçları ve kemikli burnu ile nefes kesiciydi. Bunu itiraf edebilirdi. Peki ama bu nefes darlığı onun görünüşünden miydi yoksa adamın tarifi zor kokusundan mı bilemedi kız.

"Şık duruyorsun" diye mırıldandı. Adam muzipce baktı ve ardından 4. Kata gelindiğini belirten ses ile hızla konuşmaya başladı.
"Içeride çok dikkatli ol ve pek konuşma. Bana bırak,yeter."
Kadın tam itiraz edecekti ki asansör açıldı ve genç adam aynı anda genç kızın elini tuttu. Narin eller,iri ellerin arasında ne kadar gözükmese de,güven veren bir hali vardı. Adam başını eğerken Duru'nun duyabileceği bi sesle konuştu.

"Bana güven, ütopya"

Genç kız kesik bir nefes aldı, etrafa bakarken tek bir masada duran adamı farketti. Orta yaşlı bir adam oturmuş onun başında ise iki adam ayakta durmuştu.
Adam yüzünü camdan kenara döndürmüştü. Elinin biri bastonundaydı. Merakla bakmıştı Duru,nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Aynı şekilde elinde olan baskıyla bakışlarını yan tarafa çevirdi. Ateş buzdan bir yapıya bürünmüştü. Kaşlarını çatmış,gözlerini kısmış bir şekilde doģrudan karşısına bakıyordu. Adem elması yine ön plandaydı. Masaya yaklaştıkça kalp ritmi dengesini bozmuşcasına hızla atıyordu. Elini tutan adam elini hafif sıktıģın da ise aynı şekilde karşılık vermişti Duru. Masaya geldiklerinde tamamen kel olan adam bakışlarını onlara dikmişti.
Yaşlı olduğu her halinden belliydi. Göz çevresinde oluşan kırışıklıklar,bıyıģının tamamen beyaz olması bunun göstergesiydi.

Paltosunu alan garson uzaklaşmış  adam ise elini sandalyeye uzatarak oturmalarını işaret ederken

"Buyrun" diyerek konuşmuştu.

Ateş,önünde ki sandalyeyi kendisine çekti ve bakışlarıyla kıza otur emrini verdi. Ona itaat etti Kız ve yavaşca oturdu. Aynı anda Ates ise yanına oturmuş ve karşısında olan adama bakmaya başlamıştı.

"Merhaba Taner Bey" Ateş'in gür sesi boş olan mekanda duyulmuştu.
"Hoşgeldiniz."

Elini havaya kaldırıp parmaklarını birbirine sürtüp ses çıkardığı an garsonlar peş peşe gelmeye başlamıştı bile. "Babamın arkadaşını bir ziyaret edeyim dedim. "

Kafasını olumlu anlamda sallayan Taner Bey,elinde ki bastonu sıkı tutuyordu. "Başın sağolsun. Haberi aldım,severdim kendisini üzüldüm doğrusu."

Ateş babasının hatırladıği an ićinin burkulduğunu hissediyordu.
"Dostlar sağolsun"

Önüne konulan yemeye baktı Duru. Kocaman tabakta iki üç dilim et ve boş soslardan başka bir şey yoktu. Gözlerini devirmemek için kendisini zor tutuyordu doğrusu. Bu kadar az yemekle doymazdı ki!  Hoş yiyebileceğini de sanmıyordu. Kaç gündür hatta aydır doğru dürüst beslenmiyor yediği şeyleri genellikle çıkartıyordu.

"Yanında ki hanımefendi kim evlat?"
Ateş'e sorulan soruyla gözlerini Taner Bey'e dikti Duru. Ateş masanın üstünde duran Duru'nun elini tuttu ve arkasına yaslanırken tuttuğu elini dizine koydu. "Tanıştırayım,Duru. Nişanlım olur kendisi"
Adam başıyla selam verirken aynı şekilde Duru'da karşılık vermişti. Kısaca memnun olduğunu belirtirken iki tarafta,yaygın bir şekilde oturan adamın bacağında kızın eli sabit bir şekilde durmaya devam ediyordu.

"Buyrun başlayın,gece uzun nede olsa" yaşlı adamın öksürükle karışmış olan kahkahası ile Ateş oturduğu yerde dikleşti ve aynı anda Duru elini çekti.
"Başlayalım tabi bayım."

Duru bir an bi korkunun içine düşmüştü. Adama bir türlü ısınmamıştı ve bunu kolay kolay yaşamazdı. Hoşlanmadığı kişilerde genellikle bişeyler çıkardı. Üstelik belki de tek suçlu bu karşısında ki yaşlı herifti. Midesine giren ani kramplara karşı yüzünü buruşturmamak için çabalasa da ailesini yok eden kişi ile aynı masada oturuyor olabilmek onu içten içe kahrediyordu. Açlığı bir an da Yok olmuştu sanki. Tek düşündüğü önünde bulunan bıçağı adamın kalbine batırmaktı. Kafasını belli belirsiz hayır anlamında sağ sola sallarken derince yutkundu. Hırsının,öfkesinin ve azminin kurbanı olmayacak her şey ortaya çıkana kadar bekleyecekti.

"Babamı severdiniz sanırım?"

Elinde ki bıcakla eti kesen Ateş alttan bir bakışla karşîsında ki adamı süzdü. Şarap bardağından bir yudum alan adam bıyıklarını bir peçeteye silmişti. Masanın ucunda bulunan şapkasının kenarında peçeteyi bırakmış ve arkasına yaslanmıştı. Yaşına raģmen kendisine ne kadar baktığı belli oluyordu. Siyah kareli takım elbisesi ise yaşına uygundu.

"Severdim ya nasıl sevmeyeyim. Bir çok işimizi birlikte yapmışlığımız vardır. Az para kazanmadık onunla"

Para lafını duyan Duru kaşlarını çatmıştı. Sorulan ilk soruda paradan bahseden bir adam ne kadar aç gözlü olduğunu kanıtlıyordu. Para için herşeyi yapabilecek güçteydi. Gözü kara birisi olduğu belliydi. Yılların tecrübesi vardı adamda bunu anlayabiliyordu.

"Babamın kaç yıllık bu çalışma hayatında bir çok başarısı oldu" Ateş oturduğu yerden öne doğru eğildi ve dirseklerini masaya koydu. "Ama işte bir kara leke sürülmek istendi,duymuşsunuzdur."

Duru daha dikkatli bir hâle bürünürken,karşısında ki o yaşlı adama daha da dikkatli bakmaya başladı. Taner Bey'in yüzü donuklaştı ve boğazını temizledi.
Duru gibi Ateş'de adamı izliyor herhangi bir korku arıyordu yüz ifadesinde.

"Evet,duydum"

Ateş yüzüne bir üzgün ifade taktı. Küçükken oynadığı tiyatrolar aklına geldi. Rol yapmakta zorlanmayacaktı.

"Babamı son gününde çok üzdüm. Vicdan azabı çekiyorum"

Gözlerini sabit bir yere odaklayan Ateş,gözlerini yaşarmasına sebep olmuştu. Yaşlarla dolmuş olan gözbebeklerini Taner Bey'e çevirmişti. Adam aģzında ki eti yavaşca çiğnedi ve yuttu. "Neden evlat?". Sesi babacan biri gibi çıksada,ona sürekli 'Evlat' diyen bu adamın dişlerini kırmamak ve o dilini kesip köpeklere atmamak için kendisini zor tutuyordu.

Dalgın bir bakış ekletti yüzüne,dolmuş gözlerini adamın gözlerine dikmişken konuştu. "Ona inanmadım. Bir çocuk nasıl olurda babasına inanmaz?"

Kafasını iki yana salladı ve önünde ki şaraptan bir yudum aldı. Bakışları bu sefer yan tarafında,tüm güzelliğiyle ona bakan kızdaydı. Duru şaşkınca bakıyordu. Dudakları aralanmış,öylece dişlerini sıktığı her halinden belli olan adamın ne yapacaģını bir türlü kestiremiyor,anlamıyordu. Ne yaptığını tam olarak anlamasada kısa bir süre sonra istediģini elde edecekmiş gibi duruyordu.

"Ne diye ona inanmadın ? " Ateş iri elleriyle çenesini sıvazladı daha sonra dudağının altında işaret parmağını dayayıp öylece durdu. "O adamla karısını gerçekten öldürmüş olacağını düşündüm. Düşünmekle kalmadım ve ona sordum"

Kafasını olumsuz anlamda salladı ve devam etti. "Kendimi çok kötü hissetmiştim. Bu sorudan iki gün sonra onu ölü olarak buldum"

Duru gözlerini adama dikmiş ve bakmaya başlamıştı. Elini nereye koyacağını bilememiş olan Taner Bey paniklemişti. En sonunda kadeh bardağını sarmalamış ve adama daha da odaklanmıştı.

"Neden böyle şüphe duyuyorsun ki evlat? Aradan onca zaman geçmiş ne diye tekrar o dosyayı açıyorsun ? "

Adam baya paniklemeye başlamıştı. Karşısında ona bakan bu çiftin bir anda farklı amaçların olduğuna inanmıştı. Ateş'in babası Orkun bey ile bir çok anlaşma yapmıştı. Ama bu son işte, Cenk Atahan'ın bir türlü çekilmediğu o davada herşey ters gitmişti.

Ateş ağzına bir lokma et attı ve hızla çığnedi. Her çiğnemesinde şakaklarından bir damar ortaya çıkıyordu.

"Vicdan azabı çekiyorum. Doğruları ortaya çıkararak bu şüphelerden kurtulacak ve babamın suçsuzluğunu ortaya çıkaracağım"
Taner Bey içtiği sudan mı yoksa karşısında olan bu çocuğun söylediklerinden mi bilemeden öksürmeye başlamıştı. Elini ağzına götürüp bir kaç kere daha öksürdükten sonra ağzını peçeteyle sildi.

"Kusura bakmayın yaşlılık işte"
Öksürmesini yaşlılığa baģlayan adama alayla bakıp "Önemi yok" diye karşılık verdi Ateş.

Duru gecenin başından beri konuşmadığını yeni farkediyordu. Konuşulanlar karşısında ne diyeceğini bile bilmiyordu. Beyni sürekli bişeyler düşünüyor,bir yandan konuşmaları sindirmeye bir yandan da Ateş'in yüzünü ezberlemeye çalışıyordu.

"Ne diyorduk ? Hah! Boşuna kapanmış bir dosyanın kapaklarıni açmaya kararlısın yani ? "

Tek kaşını kaldırmış olan Taner Bey,karşısında ki adamın kararlılığını ölçmeye çalışıyordu.
"Aynen öyle. Gerçekleri öğrenmek ve herkese öğretmek hakkım. Sonuçta o benim babam,idol aldığım bir insan"
Taner bey kafasını salladı.

"Hakkın tabi. Zaten gerçekler gün yüzünde. Babanın bir suç yok. Hatırlarsan Cenk Atahan'ın orospu kızi Zeynep dava açmıştı."

Güldü Taner Bey,sonra şen bir kahkaha attı. "Sonra ağzının payını aldı."

Orospu kelimesi genç kızın beyninde dönüp duruyordu. Bu karşısında ki adam ablasına o kelimeyi nasıl yakıştırırdı? Aynı anda elini masanın altından tutan Ateş'in elini hissetti. Ona baktığını hissedebiliyordu ama onun bakışları hâlen gülen Taner'deydi.

"Orospu derken?"

Ağzından çıkan bu kelimeyle gecenin başından beri ilk kez konuşmuştu. Taner bey gülmesini kesmiş ve konuşan kıza bakmıştı. "Kücük hanımın dili varmış,ben yuttu sanıyordum"

Adam kendince yaptığı cıvık espiriyle Ateş'e bakmış ve gülmeye devam etmişti. Duru'nun ellerini sıkan iri eller,ona bakmasını belirtiyor gibiydi. Genç kız öfkeli bir şekilde tekrar konuştu.

"Boş konuşmak yerine gerekli zamanlarda konuşmak daha uygun buluyorum.
Ayrıca sorduğum sorunun cevabı bu değildi"

Genç kızın bu asiliğine şaşırmıştı Taner Bey "Sakin olunuz küçük hanım,ağzımdan kaçan bir kelimeydi. Rahatsız olduysanız kusuruma bakmayın"

Duru tam konuşacaktı ki Ateş lafa girdi.
"Nişanlım öyle laflara alışkın olmadığından böyle bir tepki verdi"

Eli daha da sıkılırken bu sefer bakışlarını Ateş'e çevirdi Duru.

Aynı anda Ateş'in o kehribar rengi gözleri kızın mavi gözleriyle buluştu. Kızın ne kadar sinirlendiģini anlayabiliyordu. Ona susma zorunluluğu vermiş ve onu siniriyle baş başa bırakmıştı. Taner Bey yine bir kahkaha attı ve konuştu.

"Anladım. Kusura bakmayın küçük hanım"

Ateş diğer eline aldığı telefonuyla işaret verdi ve aynı anda telefonu çaldı genç adamın. Bakışlarını ekrana yönelten Ateş kaşlarını bilerek çatmıştı.

"Bakmam gerek kusura bakmayın" diye söylendi Ateş ve masadan kalkmadan telefonu açtı. "Efendim?"

Bir süre karşı tarafı dinlerken telefonun ses düzeyini arttırmış ve sesin etrafta rahatlıkla duyulmasına izin vermişti. Telaşlı seslerin sonunda "tamam geliyorum" diye konuştu Ateş. Ardından telefonu kapattı.

"Hayırdır evlat? "

Ateş yalandan bir şekilde güldü. "Arkadaşım. Liseli gibi kavga çıkartmış ve benden yardım istiyor."
Taner bey bir kahkaha attı. Ateş'le birlikte kalkan Duru' da omuzlarına Ateş'in paltosunu geçirmesine izin vermişti.
Adamın eli kızın belindeyken hızlı adımlarla ilerlemeye başlamışlardı
Asansöre bindiklerinde Duru sessizliği bozdu.

"Ne oldu? Ne kavgası ?"
Ateş genç kıza döndü "sadece gecenin erken bitmesi için yapılan bir plan"
Diye mırıldandı. Ardından asansör açıldı ve Adam önde elinde tuttuğu Duru ise arkadan çıktı.

(Şarkıyı açabilirsiniz)

Genç kızın evinin önüne gelindiģinde sokak tamamen karanlık ve sessizdi. Adam arabayı durdurduğunda yan dönerek,tıp kı kızı evden aldığı zaman ki gibi kafasının yan tarafını koltuģa yaslamış ve kıza bakmıştı.

"Yorucu bir akşamdı doğrusu" Kızın isyanına gülerek karşılık verdi adam. Kız o sırada parmağında ki yüzüğü çıkardı. Iki parmağıyla tutup adama yönelttip "Bir anlamı kalmadı sonuçta,alabilirsin" dedi

Ateş'in kaşları yine çatılırken öfkeyle baktı. Hayaller kurarak aldığı yüzüğe böyle demesi bir ukteye sebep olmuştu.

"Bir yangının çıkmasına sebep olma,Duru"
Gözleri kehribar rengi gözlerle buluştu Duru'nun. Adam son derece keskin bakışlarını kendisine dikmişti.
"Ne demek oluyor o şimdi ? " Adam derin bir nefes verdi ve yasladığı kafasını kaldırdı.
"Ben küçük bir yangınım. Sense yangınımı körükleyecek rüzgar. Dikkat et savurup durma rüzgarını bana"

Adamın söyledikleri genç kızın kalbinin yine dengesizce atmasına sebep oldu. Avuçicleri terlemeye başlamıştı bile. Bu adam ne diye böyle cümleler kurup onun aklını karıştırıyordu.?

"Saçmalamayı kestiysen ben eve gideceğim" Ateş tam olarak vücudunu kıza çevirdi.

"Daha yeni başlıyoruz güzelim. Kaçma,kaçmak seni zayıflatır"

Adam uzandı ve arabanın tavanında olan ışığı açtı. Aniden etrafı aydınlatan sarı ışık gözlerini almıştı Duru'nun. Dik duruyor ve boynunun uzunluğunu ortaya seriyordu. Dudakları büzülmüş bir şekilde gözlerini kırpıştırıyordu.Kirpikleri, öpülüp güven duygusunu hissettirmesi için harika bir yerdi. Üsten vuran ışık kirpiklerini yüzüne sermişti. Kızdan cevap alamayan adam dudaklarını yalayarak devam etti.

"Sana her baktığımda neden yandığını anlamadığım bir meşale kalbimin içinde yanıyor ve benim tek istediğim senin rüzgarın"

Aniden nefesinin kesildiģini hissetti kız. Ense kökünden soğuk bir sıvının aşaģıya doğru aktığını düşünüyordu ve aynı anda ürperdi. Gözleri kocaman olmuş bir şekildeyken kelimeleri toplamayı ve cevap vermeyi düşünüyordu.

"Benim rüzgarım senin yönergen doğrultusunda esmez. Sen en iyisi yangınına ortak olacak birisini bul. Zira benden sana yaprak dahi kıpırdamaz."
Derin bir soluk verdi adam.

"Bir yaprak kıpırdatsan bana inan sana rüzgarı hissettiririm"

Adam, bunca geçen sürenin ardından birden bire gecenin sonunda hissettiklerini,düşündüklerini kıza sunmuştu. Neden yapmıştı o da bilmiyordu. Sonuçta o sıradan bir kız değildi ve şuan ona sunduğu duyguları istemediğini de biliyordu. Ama içinin bir yanı kızın kendisinin olmasını istiyordu.

"Benim şuan senin yanında olma sebebim anne ve babamın ölümünden senin babanı sorumlu tutmam ve bunun gerçek olup olmadığını öğrenmek istememden kaynaklı. Aksi takdirde burda bir an bile durmak istemiyorum."

Söylenen her bir kelimeyi tek tek zihninden süzüp sindirdikten sonra,kızın dudaklarına baktı.

"Sen bu işin sonunda gitmek isterken ben bir kuşkunun üzerine gidip babamdan şüphe ettim. Ve biliyorum sen bu işin sonunda babam suçlu çıkarsa gidiceksin. Ben senin kutsallığını yaşamak isterken seni kaybetme korkusuyla bu anlaşmayı yaptım."
Adam dudaklarını yalayarak kestiģi cümleleri sonunda tamamlamışken dik bir şekilde oturan kıza biraz daha yaklaşmıştı.

Kız kaşlarını çattı. Gòzleri kısık,dudakları aralık,biraz sinirli biraz süpheli ama bir o kadar da meydan okuyan bir ifade.. Ah! Adam şuan kızı tutup öpmek için delirsede buna hakkının olmadığını biliyordu. O yabancı bir toprağa ait bir bedenken,Ateş'in işgalci tavrı her an o toprakları fethedecek kudrete sahipti.

"Evet bu işin sonunda gideceğim. Ama beni kaybetmek için önce kazanmalısın. Ve ben sana ait bir rüzgar değilim. Bizimkisi bir çıkar ilişkisi Ateş"

Pembeleşmiş,dolgun dudaklardan gözlerini alamayan Ateş, şu an şu dakika şu saniye; ay gökte onları izlerken kızı öpmek için canını verebilirdi. Ona dönmüş bir şekilde meydan okuyan kız hırslıydı.
Bu nasıl bir girdaptı ki kızdan uzaklaşamıyordu adam ? Tutamadı kendisini ve fethetmeye başladı kızı öperek

Göz açıp kapatıncaya kadar hızlı bir süreyle kızın yüzüne sağ elini koyup onu kendisine çekerken aynı anda kendisini ona itti ve dudaklarını birleştirdi. Bir tutku gibiydi bu. Dudaklarının arasında olan dudaklar nefes gibiydi ve buna Ateş'in ihtiyacı vardı.

Dolgun dudaklarını hapseden dudaklar beraberinde hem büyülenmeyi hemde kafa karışıklığını getirmişti. Yüzünde olan el yavaşca boynuna inerken öpüşüne karşılık alamayan adamın içi burkulmuştu. Ama vazgeçmiyor ufak bir dudak kıpırtısı bekliyordu. O kadar hızlı bi süreyle oluyordu ki yaşanılanlar kız kendisini geri çekme bildirisini bile gerçekleştiremiyordu.

Uzun kemikli elleri kızın boyun girintisine gelirken İşaret parmağı kızın köprücük kemiğinin üzerinde durmuştu. Kız bir tepki veremiyor sadece öylece duruyordu. Adam dudaklarını kızın dudaklarına sürtmüş ve daha daha sonra çenesini öperek boynuna inmişti. Işığın etkisiyle de gördüģü kızın köprücük kemiğinin çukurunda olan lekeye küçük bir öpücük kondurdu.

Kızın göğsü hızla inip kalkıyordu. Boynuna değen nefesler arasında cümleler bir uğultu gibi geliyordu kulağına.

"Daha ilk günden sende olan ateşle,ateşimi yaktın. Ve bunun farkında bile değilsin."
Adamın dudakları  kızın boynuna kısa kısa öpücükler kondururken şah damarının üzerine bir kaç saniye daha fazla öperek bekledi.

"Benim ateşim ufak bir yangındı ütopya. Sen,o yangının tüm bedenimi sarmalamasına neden oldun."

Kendine hakim olamayan adam dudaklarının altında atan nabzı hissetti ve ardından beyaz dişlerini esmer tene geçirdi.

"Bunu düzeltmelisin"

Kız irkilip derin soluklarının etrafta duyulmasına izin verirken genç adam geri çekilerek karşısında ki gözleri dolu dolu olan kıza baktı. O kadar şey söylemişken en azından bir gülüşü hak ettiğini düşünüyordu.
Elini kaldırıp kızın çenesine dokunduğu an kızın kafasını eğmesi ve derin bir ağlama sesini duyması bir olmuştu. Ne olduğunu anlamadan karşısında ağlayan kızı görmüş olan Ateş,bir an çok sert mi ısırdım diye düşündü ve hemen ardından dövüşcü bir kızla karşı karşıya kaldığını hatırladı.
Kızın kolundan tutup kendisine çekmek isterken kız kolunu savurdu ve aynı anda yüzüne bir tokat patlattı.

"Benim rüzgarım senin ateşine fazla gelir hayvan herif! "

Ağlama daha şiddetlenirken kızın söyledileri boğuk çıkmış ama anlaşılmıştı.
Kiz ellerini yüzüne kapatıp ağlarken adam yanağında ki acıyı umursamadı ve kıza yaklaşıp onu kendisine çekti.

"Şhh,sakinleş."

Sakinleştirici ses tonu adamın dudaklarından çıkıp etrafta duyulurken Duru uzun sürenin ardından kendisini geri çekti.

Öfkeliydi. Pembeleşmiş dudaklarına nazaran göz makyajı gözaltlarına akmıştı bile.

"Hangi cüretle beni öpebiliyorsun sen Allah'ın cezası!?"
Büyük bir sitemle karşısında ki adama bakıyordu. Dudakları tuzlu gözyaşlarının sıvısına bulanmışken,elinin tersini gözyaşlarına götürüp hızla sildi.
Adam ise şaşkınca bakıyor ve öylece duruyordu.

"Ben,seni.." Kıza öfkeyle sözünü kesti Ateş'in.
"Sen kim oluyorsunda benim hayallerimi çalacak cürette bulunuyorsun? Bu nasıl bir saygısızlık! Sana öp diyen olmuş muydu ?!"

Bağırmaya başlamıştı Duru.Köprücük kemiğinin çukurunda olan beni hep sevdiği adamın öpmesini dilemişti. Aynı şekilde dudakları sevdiģi adamın dudaklarıyla dans etmesini istiyordu.Işte o zaman o adama ait olduğunu hissedecek,inanacaktı.

" Ben sana anlatıyorum kim olduğumu,kabul etmeyen sensin."

Gözyaşları sessizce yüzünden akıp giderken karşısında ki adamın küstahlığı onu deli ediyordu.

"Bu beni ilgilendirmiyor hayvan herif! Bitti.! Seninle bir anlaşma falan yapmayacağım. Anlaşma kuralının dışına çıktın ve bende artık yokum.!Karşıma çıkma daha!"

Kızın dudaklarından çıkan kelimeler bir kurşunmuş gibi genç adamın vücuduna saplandı. Kız canını yakmıştı adamın ama bunu zerre kadar düşünmemiş,hırsı,siniri,hayallerinden birinin çalınmış olmanın verdiğı mutsuzluk kızı bu davranışa itmişti.

Yanaklarını bir kez daha sildikten sonra eli kapı kulpuna gitmişti. Kapıyı açtı,tam iniyordu ki kolunun sertçe tutulması ile olduğu yerde kalmak zorunda kaldı.

"İnanıyorum ki; Birgün gelicek ve ikimizin ateşide birleşecek. İşte o zaman bu kainat ilk defa bu kadar büyük bir volkan görecek. Sana yemin ediyorum ki,olacak. Istesende,istemesende.."

Kız bi an bile arkasını dönüp bakmamış sadece sessiz gözyaşları ile söylenenleri dinlemişti. Dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra devam etti adam. "Şimdi git ve uyu. Yorucu bir geceydi. Anlaşma iptal falan değil,gitmeyi o kafandan çıkar,unut"

Son söylenenlerin sonunda öfkeyle döndü kız. "Gideceğim.Buna engel olabilecek biri değilsin. "

Kızın kolunu tutan adam,daha sıkı kenetlemeye başladı tuttuğu kolu.

"Gidemezsin,izin vermem buna.!"
Dişlerini sıkan adamın şakaklarında ki damar daha belirgindi. Siniri,kıza mıydı yoksa kendisine mi ? Ne diye izin vermeyecekti ki ? Kız onu bir dakika bile dinlemeden çekip gidebilirdi.

"Ne hakla gitmemi engeleyeceksin sen? Benim gözümde kimsin ki !? Bu kadar özgüven fazla! "

Kızın kolununu kendine çeken adam kızın savrulmasına sebep olmuş ama bunu umursamadan konuşmaya devam etmişti.

"Eğer gitmek bu kadar istiyorsan, dene ve gör olacakları."

Gözleri kızın gözlerini tararken konuşmaya devam etti.
"Seni bulur,yanıma getirir ve sana farklı bi Ateş Kılıç'ı gösteririm. İnan ki bu hiç iyi olmaz"

Bir hırsla kolunu savurdu Duru. Adam parmaklarını 'Kutsal Ten' olarak adlandırdığı kızdan çekti.
Duru arkasına bile bakmadan arabadan indi ve evine doğru sessizce akıttığı gözyaşları ile birlikte ilerlemeye başladı. Aynı anda adamda arabadan indi ve hızlı adımlarla kıza doğru ilerledi.

Çantasından anahtarı çıkarmaya çalışan Duru'nun önüne geçti.
Kafasını kaldırmadan duran kızın önünde elleri ceplerinde bir şekilde bakıyordu.

"Bak bana"

bunu söylemesini bekliyormuşcasına eğik olan kafasını dikleştirip karşısına; Ateş'e, baktı Duru.

"Bu gece kelimelerin özgürce dans etmesine izin verdim. Ve bu özgür dansın sonu güzel bitmeli."

Derin bir soluk verirken karşısında ona kaşları çatık olan kızın dudaklarındaydı gözleri. Hızlıca eğildi kızın dudaklarına dudağını değdirdi ve hemen geri çekildi.
Kızın kaşları daha da çatılırken durmayan gözyaşlarından biri daha çenesinden aşağı düşerek intihar etti.

"Seni zorlamıyorum ütopyam ama bir daha gitmekten bahsedersen seni kimsenin bulamayacağı bir yere kitler ve ömrünün geri kalanını benimle geçirmeni sağlarım. Benim diğer yüzümü görmek istemiyorsan bana itaat et. Yoksa canını yakmaktan başka bi şansım olmaz."

Kızı orada,soruların kargaşası arasında bırakıp giderken gür bir sesle bağırdı.
"Iyi geceler,ütopya."

Lütfen oy ve yorumda bulunuz.

Ateş ne diye böyle cümleler kurarak kafa karıştırıyor ?

İlerleyen zamanlarda birbirilerine karşı tutumları nasıl olacak acaba ?

Tilki ile sonunda tanışabildik sizce tek o mu yaptı bu cinayeti ?

Okuduğunuz için teşekkürler :)

Continue Reading

You'll Also Like

703K 26.1K 43
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
576K 37.1K 65
"Ondan şikayetçiyim memur bey! Bu kız insanları dolandırıyor!" Şu an nerede miydim? Saat gece on bir suları, mekan polis merkezi. Yanımda tanımadığım...
332K 22.8K 33
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
324K 8.4K 49
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!