God's Gift • İrwin

By pieceoffheaven

12.4K 620 122

"Sen bana Tanrı'nın gönderdiği hediyesin Ashton.." *text-* 07/09/2016 More

• God's Gift •
• 1 •
• 3 •
• 4 •
• 5 •
• 6 •
• 7 •
• 8 •
• 9 •
• 10 •
• 11•
• 12 •
• 13 •
• 14 •
• 15 •
• 16 •
• 17 •
• 18 •
• 19 •
• 20 •
• 21 •
• 22 •
• 23 •
• 24 •
• 25 •
• 26 •
• 27 •
• 28 •
• 29 •
• 30 •
• 31 •
• 32 •
• 33 •
• 34 •
• Final •
• Özel Bölüm •
• Özel Bölüm 1 •
• Özel Bölüm 2 •
• Özel Bölüm 3 •
• Özel Bölüm Son •

• 2 •

743 27 3
By pieceoffheaven

Şuan kafamda hiçbir kurgu yok. Doğaçlama aklıma ne geliyorsa yazıyorum, okumanız dileğiyle.

İyi okumalar...

Sessiz ve sakin bir yolculuktan sonra hiç beklemediğim bir ev karşıladı beni.

Ashton'dan 'saray' diyebileceğim bir yerde oturmasını bekliyordum. Oysaki gördüğüm ev iki katlı minik gri hoş bir evdi. Minik bir bahçesi vardı gördüğüm kadarıyla. Hevesle başımı Ashton'dan tarafa çevirdim. Tanrı şahidim olsun ki o mükemmel olan dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı. Ama hemen düzeldi.

Alt dudağımı ısırıp giriş kapısına doğru ilerlemeye başladım. Adım seslerini bile duyabiliyordum. O bile o kadar mükemmeldi ki!

Ah pekala, sakinim.

Kapının önüne geldiğimde kapıyı açması için biraz kenara kaydım. Göz ucuyla ona baktığımda onunda bana baktığını gördüm. Nefesim kesilmişti. Gözlerinde takılı kaldım. Ne kadar geçmişti bilmiyorum ondan gözümü alamıyordum. En sonunda uyarırcasına öksürdü. Ona anlamsız bakışlar attıktan sonra, çenesiyle kapıyı gösterdi.

"Geçmeyi düşünüyor musun? Yoksa akşama kadar gözlerinle sikmeye devam edeceksin?" gözlerimi büyütebileceğim kadar büyüttükten sonra kızaran yüzümü kapatırcasına önüme döndüm. Alt dudağı dişlerken içeri girdim.

Girişin üç metre kadar ilerisinde yukarı doğru çıkan düz merdivenler vardı. Kafamı sola çevirdiğimde beni minik bir salon karşıladı. Duvara monte edilmiş bir televizyon onun tam karşısında üçlü koltuk. Sol tarafında iki adet tekli koltuk vardı. Sağ tarafında ise ikili koltuk. Gri renkteydiler. Salonun sağ tarafında mutfak vardı. Her zaman sevdiğim amerikan mutfağı... Hemen önünde ise altı kişilik yemek masası.. Sevmiştim. Gerçekten ev çok güzeldi. Yani gördüğüm kadarıyla...

"Etrafa bakmayı kestiysen bana yemek yap." şaşkın bakışlarımı Ashton'a gönderdim. O ise beni takmadan üçlü koltuğa kendini yatarcasına attı.

"Ah. Şeyy.. Imm. Ahh. Demek istediğim şey... Ne yemek istersin?"

Salaktım. Cidden salaktım.

"Fark etmez." dedi buz gibi bir sesle.

Mutfağa yönelirken durup Ashton'a baktım. Gözleri bacaklarımda oyalanınca yavaş yavaş yüzüme çıkardı bakışlarını. Sonra orta sehpahadaki kumandayı alıp spor kanallarını gezdi. Onu fazla izlediğimi düşünüp mutfakta kendime yer edindim. Ashton'ın deri ceketini arabadayken çıkarıp ona vermiştim. Mutfak önlüğü aradım ama yoktu. Gözlerimi devirdim. Ashton İrwin'in eviydi. Mutfak önlüğü ne arasaydı ki! Tekrar düşündüm. Burası Ashton'ın eviydi. Güldüm. İnanılmazdı.

Baharatın yoğun olduğu ve inanılmaz bi lezzet kattığı tavuk yapacaktım. Dolaptan gerekli malzemeleri alıp tavuğu yapmaya başladım.

•••••••••••••••

Yaklaşık 1 buçuk saat olmuştu. Tavuğum ve hazırladığım salata çok lezzetli duruyordu. Derince bir nefes alıp verdim. Ashton'a baktığımda beni izlediğini gördüm. Utanıp başımı eğdim.

"A-Ashton.. Imm yemek h-hazır."

"Tamam."

"Ben gitsem iyi olacak" dedim ve Ash'e baktım. Kafasını iki yana salladı. Çenesiyle hazırladıklarımı gösterip konuştu.

"Sen de ye, Daisy." başımı sallamakla yetinip kendime de servis hazırladım. Ash'in karşısına oturdum.

Hazırladıklarımı begenmesini istiyordum. Beklentiyle yüzüne baktım. Çok da küçük olmayan bir tavuk parçasını ağzına attı ve çiğnemeye başladı. Kaşları yukarı doğru kalktı ve bana baktı.

"Lezzetli." tebessüm ettim dediğine. Beğenmişti. Kalbim sanki olabilirmiş gibi daha da çarpmaya başladı.

•••••••••••••••••

Yemeğimiz bittiğinde lavabonun nerede olduğu sordum ve merdivenlerden yukarı çıktım. Lavabo ya girip işimi hallettim. Aşağıya indim.
"Ash ben gitsem iyi olacak." diye Ash'e yöneldim.

"Daisy. Gitme." fısıldayarak söylemişti. Kalbim inanılmaz derecede hızlı atıyordu.Yanıma geldi.

"Gitmem gerek."  lütfen gitme de. Lütfen yine gitme de. Tanrı şahidim olsun gitmem. Gitme de.

"SİKTİR YAPMA BUNU SENDE HERKES GİBİ GİTME DAİSY. GİTME!! SİKEYİM...lütfen, lütfen gitme." başta kükreyip sonlara doğru sesi fısıltı halde gelmişti. Bana 'lütfen' demişti. Çok , masumdu...

"Tamam." tek bir kelime çıkmıştı ağızımdan.

Sertçe yutkunduğunu duydum. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı sonra verdi. Elimi tutup yukarı çekiştirmeye başladı. Bir kapının önüne geldiğimizde kulpunu aşağıya indirip odaya girdi. Bende arkasından.

Oda... Her şey griydi. Bir tek yatak çarşafı siyahtı. Geniş bir odaydı. Amlamıştım. Burası Ashton'ın odasıydı. Şuan yaşadıklarım inanılmazdı.

Okulun en popüler,ulaşılmaz, en yakışıklı ve en sert çocugun evdindeydim. Ona yemek hazirlamistim. Ve şuan yatak odasindaydık. En önemlisi de ona aşıktım.

Dolaptan gri bir eşofman siyah bir tişört verip bana uzattı.

"Bunları giy. O bir karış bile olmayan şeylerle rahat değilsindir." homrudandım. Sonrasında ise güldum. Banyoya girip uzerimdeki  gerçekten rahatsiz olan şeyleri çıkardım. İç çamasırlarımla kalmıştım. Aynada kendime baktım. Aslında güzel bir kızdım.ilk defa yaptığım makyaja tiksinerek baktım. Yüzmü yıkadım. Rahatlamıştım. Ölürümde bir daha makyaj yapmazdım.

Ashton'ın verdiği tişörtü üzerime geçirdim. Ufak tefek bir şey olduğum için, tişört dizlerimin bir karış kadar üstüme gelmişti. Eşofmanı giymeye gerek bulmadım. Zaten hava sıcaktı.

Odaya girdiğimde Ash üzerini değiştirmiş bir şekilde yatakta yatıyordu. Altında kasıklarının tam altında biten bir siyah eşofman giymişti üzerinde ise bir şey yoktu. Geldiğimi duyduğunda bana baktı. Aşağıdan yukarı doğru süzerken gözleri yine bacaklarımda takılı kaldı. Sertçe yutkundu. Yataktan kalkıp yanıma geldi ve kolumdan tutup yatağa attı. Arkadan belime sarıldı ve kafasını saçıma gömdü.

"Lütfen hiçbir şey sorma, Daisy. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamıyorum . lütfen bir şey sormadan, uyu." bedenim kasılmıştı, o çok yakınımdaydı. Bu belki yaşadigim son güzel şey olabilirdi. Anı bozmadım ve gözlerimi yumup uykunun bedenimi ele geçirmesine izin verdim...


Hello! Nabersiniz;D Çok uzun yazıyorum kendimden beklemezdim. Herneyse, umarım begenmişsinizdir...

İyi günler..

Continue Reading

You'll Also Like

151K 13.7K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
11.9M 581K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
2M 96.7K 54
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi...
302K 11.8K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi