Psikopat Sevgilim

By besteeda

812K 24.7K 1.5K

Yüzüme sıçrayan cam parçalarının açtığı kesiklerden,kanlar akıyordu. Artık buna daha fazla katlanamazdım. Hı... More

Psikopat Sevgilim
Önsöz
Ayrılık
Arslan
Fena Kandırıldık
İtiraf
Kırmızı Güller
Bana Neler Oluyor?
Arslan'ın Sırları
Yasak Meyve
Siyah Gül
Yalanlar
Lütfen
Deniz'im
Gitme
Seninle Ne Yapacağım?
Üzgünüm
Elveda
Aptal Kalbim
Buraya Kadarmış
Umut
Haberin Yok Ben Ölüyorum
Yeni Kitap

Neredesin Arslan?

19.1K 709 12
By besteeda

-Yeter artık Deniz! Baban duyacak.
Gözyaşlarımı sildim.
- Elimde değil,Yaprak. Hala olanlara inanamıyorum.
-Deniz.Sence gördüklerin gerçek miydi?
- Ne demek istiyorsun?
- Yani,bana biraz abartı gibi geldi.
- Bak olayı olduğu gibi anlattım ve ben ne gördüğümü gayet iyi biliyorum. Ayrıca Rüzgar da yanımdaydı.
- Peki tamam,sinirlenme.O zaman ne yapmayı düşünüyorsun?
- Gitme meselesini mi diyorsun?
Başını salladı.
- Gitmeyeceğim.
Yüzü aydınlandı. Gülümsedi.
- Gerçekten?
- Evet. Tabi Rüzgar da beni evine kabul ederse.
- Tabi ki edecektir,bunu sen de biliyorsun. Ama sence Arslan'ı hergün görmen sorun olmayacak mı?
- Bak,Arslan olayı benim için bitti.O yokmuş gibi yaşayacağım.Zaten bana zarardan başka bir şey vermedi.
- Yani onu unutmaya çalışacaksın?Bu zor olacak gibi görünüyor.
- Yanılıyorsun,onu unutmayacağım çünkü zaten nefret ettiğin birisini hatırlamak dahi istemezsin.
- Yani gerçekten bu kadar mı sevmiyorsun artık?
- Hem seviyorum hem nefret ediyorum. Ama sanırım artık daha çok nefret var kalbimde,ona karşı. Onları gördüğümde yanımda olsaydın ne demek istediğimi anlardın.
- Peki Deniz.Bu konuyu babanla ne zaman konuşacaksın?Açıkcası bu kez seni burada bırakmaya niyeti yok gibi. - Evet ama onu ikna ederim,ben. İstediği sözü verebilecek durumdayım.
- Nasıl yani?
- O benden Arslan'dan uzak durmamı isteyecektir. Ve ben de bunu yapmak için zaten can atıyorum.
Başını salladı.
- Anlıyorum. Peki canım birazdan kahvaltı hazır olur.
- Gelirim.
Dün gece etrafa saçtığım kitapları topladım.
Gerçekten ondan nefret ediyor muydum? Evet. Böyle bir şeyi nasıl yapabilmişti bana? Onu nasıl sevdiğini biliyordu ama beni aldatmıştı. Tam olarak aldatma sayılmaz,dedi içimdeki ses. Sonuç olarak ayrılmıştık.Ama hayır. Bana başkasının olduğunu zaten söylemişti. Ne kadar aptal bir insandım ben?Neden onun gerçek yüzünü göremiyordum ki? Onun gibi bir psikopattan ne bekliyordum?
Hiç mi sevmemişti beni acaba? Aptal Deniz. Seni sevseydi terk eder miydi? Hadi onu da geçelim o kadınla birlikte öyle bir durumda... Neyse. Artık Arslan benim için bitmişti.
Onun için hiç mi değerim yoktu ki ayrıldıktan birkaç saat sonra onu o durumda bulmuştum? Beni ve duygularımı bu kadar mı önemsemiyordu?
Dolan göz yaşları tuttum. Hayır, daha fazla onun için ağlamayacaktım. Aynanın karşısına geçip gece boyu ağladığım için şişen kırmızı gözlerime baktım. Makyaj malzemelerimi çıkarıp biraz kapatıcı ile gözlerimin altındaki mor halkaları kapattım.Makyaj çantamdaki siyah eyeliner dikkatimi çekti.
Makyajımı bitirip üzerimi giydim. Aşağı indiğimde babam dahil herkes masada beni bekliyordu.
- Meleğim bugün ne kadar güzelsin.

Rüzgar ağzındaki lokmayı güçlükle yutup şaşkın yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.
-Kesinlikle efendim.Bu sabah mükemmel görünüyor.
- Tıpkı annesi gibi.
Dedi babam kendi kendine.Ama hepimiz onu duymuştuk.Bana baktı.
- Ahh.Hadi bir an önce kahvaltınızı yapın da sizi okula bırakayım.
- Tamam.
Dedim.Babam ilk defa annemden söz etmişti. Bu oldukça tuhaftı. Babam asla annemi anmazdı.Yaprak ve ben göz göze geldik. O da bu duruma anlam verememiş gibiydi.
Yemekten sonra bizi okula bıraktıktan sonra babam alışveriş yapmak için ayrıldı.
Rüzgar bir anda durunca Yaprak o koca gövdeye çarptı.
-Seni aptal! Burnumu kırıyordum! Neden durdun?

Bize döndü ve baktı.
- Kitabımı arabada unuttum!
- Bu mu yani?!
Dedi Yaprak sinirlenerek.
- Tamam sakin olun ya.

Dedim ama gülmeden edemiyordum. Yaprak'ın,kıpkırmızı olan burnuna baktım.
- Palyaço gibi görünüyorsun!
Bir kahkaha attım.
Hepimiz gülüyorduk. Gözlerimi açtığımda karşıda,uzakta bir iki kişiyle duran Arslan'ı gördüm. Göz göze geldik. Hemen bakışlarımı  kaçırdım.Ancak yine de bu süre zarfında onun gayet iyi olduğunu görme fırsatı yakaladım.Bunca şeyden sonra nasıl iyi olabiliyordu?
Aptal Deniz! O adam zaten iyi her zaman.Kimseyi umursadığı yok! Burada üzüntüden ölen biri varsa o da sensin.
Derin bir nefes aldım. Rüzgar ve Yaprak'ın gözleri üzerimdeydi. İyi olduğumu anlasınlar diye hafifçe başımı salladım.
İçeri girdim,onu görmezlikten gelerek.
Okul derslerini artık dinliyor ve notlar alıyordum. Kendime yazık etmiştim,dersi dinlemeyip hep onu düşünürken. Ne kadar aptalmışım ben böyle?
Ders çıkışında Rüzgar yanıma geldi.
- Yaprak birazdan gelir.Birlikte sinemaya gidelim diyoruz.Ne dersin?
-Kesinlikle gidelim.
Artık O'nu düşünmemek için elimden geleni yapmaya kararlıydım. Yaprak'ı dışarıda beklemeye karar verdik.Bir ağacın altındaki banka oturduk.
- Bugün gerçekten de çok hoş görünüyorsun,Deniz.
- Teşekkür ederim,Rüzgar.
Dedim ve gülümsedim. Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde Yaprak yerine Arslan'ı gördüm. Bana bakıyordu, o ölümcül bakışları ile.
Bakışlarımı tekrar Rüzgar'a çevirdim.
- Okulun dışında bekleyelim mi?
- Neden?
- O'ndan rahatsız olduğunu görüyorum.
- Hayır, burada bekleyelim. Onu umursadığım falan yok.
Başını salladı. Güneşin ışıkları saçlarında dans etti. Yeşil gözleri daha açık renkli göründü.
-Yaprak geldi.
Dedi ve ayağa kalktı. Ben de kalktım ve üçümüz birlikte yürümeye başladık. Kapıdan çıkışta tam sağ tarafımdan hızla Arslan çıktı. İleride motosikleti ile onu bekleyen Görkem'in yanına gitti ve hızla uzaklaştılar.
- Bu da neydi böyle?
Dedi Yaprak.
- Sanki...
Sözünü kestim.
- Her neyse boşver. Artık yaptığı hiçbir şey beni ilgilendirmiyor.

Sinemaya gittikten sonra akşama doğru yemek yemek için bir yere oturduk. Siparişleri verdikten sonra Yaprak ruj sürmek için yanımızdan ayrıldı. Bu kız çok süslüydü. Neymiş efendim böyle şık bir yerde bakımlı olmak lazımmış, ayrıca aşkın nerde bulunacağı belli olmazmış; hazırlıklı olmak lazımmış... Tipik Yaprak.
- İyi misin Deniz?
- Evet,elbette.
- Yani onu görmek seni gerçekten rahatsız etmiyor mu?
- Hayır, etmiyor.  İstemeyen kendisiydi,Rüzgar. Ayrılmak isteyip beni terk eden kendisiydi. Ona zaten yeterince hatta gerektiğinden fazla değer verdim.Ondan kaçarak kendimi küçük düşürmeye niyetim yok. Eğer rahatsız oluyorsa kendisi gitsin.
- Anlıyorum. Sen gerçekten de değiştin.Eski Deniz olsa kabuğuna çekilir ve dünyaya küserdi.
- Haklısın. İnsan yaşadıkça değişiyor. Olaylar insanlara daha fazla güç veriyor.Ne kadar çok kırılırsan,ne kadar çok yara alırsan o kadar çok güçleniyorsun.
- Ben..Ben yaptıklarım için özür dilerim. Seni incitmek istezmedim.
- Önemi yok, Rüzgar. Onlar geçmişte kaldı.
- Evet ama geçmişte kalmayan tek şey hala seni sevdiğim.
Cevap vermedim.
-Senden bir şey beklediğim yok,Deniz.Sadece bilmeni istedim.
Başımı salladım.
- Yaprak da geldi.Biz seni unutmuştuk.
Dedi Rüzgar gülümsedi ve bir yudum su içti. Kızarmıştı.
Yıllar boyunca kurduğum hayal şimdi gerçek olmuştu. Rüzgar beni seviyordu.Ama bunun hala bir önemi var mıydı?
Ona baktım. Yaprak ile konuşuyordu. Yeşil gözleri her zamanki gibi huzur dolu bakıyordu. Güven veriyordu.
Benim değiştiğim doğruydu ama o hep aynıydı. Hem aynı Rüzgar'dı. Arslan gibi dengesiz bir psikopat değildi. Her zaman verdiği sözü tutar ve insanlara çok değer verirdi.Peki neden seni Arslan'ın önünde küçük düşürdü Deniz? Dedi içimdeki ses.Ama o bunu sinirlendiği için yaptığını söylemişti.Kendine göre haklı sebepleri vardı.
Ona tekrar baktım. Gülüyordu. Arslan gibi değildi. Onun gibi ketum değildi. Sıcak ve sevgi doluydu.Ve çevresindekilere kendilerini rahat hissettiriyordu.Evet aradağım kelime buydu; rahat. Rüzgar'ın yanında kendimdim. Arslan'ın yanında ise kendinden ödün veren korkak Deniz.Evet,her ne kadar Arslan'ı sevsem de ondan ve yapabileceği deliliklerden hep korkmuştum. Sadece bunu açığa vurmamayı tercih etmiştim.Ama Rüzgar ileyken korkmama gerek yoktu.Ve yine Arslan'ın aksine duygularını belli etmekte çok daha başarılıydı. Aslında onun yıllar boyunca bunu dile getirmeyişini de atlamamak lazımdı. Ama yine de Rüzgar Arslan'dan daha iyiydi. Tamam,nokta.
Yemekten sonra eve geçtik. Babam henüz gelmemişti. Odama çıktım ve ödevlerimin başına oturdum.Bir saat sonra kapım tıklatıldı.
- Gelebilir miyim?
- Gel,Rüzgar.
Elindeki tepside portakal suyu ve kurabiyeler vardı.
-Zihnin açılır.
Dedi ve masama bıraktı.
-Nasıl gidiyor?
- İyi ama hamlamışım.
Güldüm.
-Yardımcı olabilirim,istersen.
- Sağol. Sorum olduğunda getiririm.Senin nasıl gidiyor?
- Gayet iyi. Notlarım buraya geldim geleli daha da düzeldi. Sanırım seni tekrar bulmamdan kaynaklanıyor.
Dedi gözlerimin içine bakarak.
- Sensiz gerçekten hiçbir şeyin tadı kalmamıştı.
- Sağol,Rüzgar.
Saçını karıştırdı.
- Neyse.Sonra görüşürüz. 
- Görüşürüz.
Dedim ve ödevlerime döndüm. Kurabiyelerden birini alıp yemeye başladım. Telefonum çaldı. Bilmediğim bir numaraydı. Açıp açmamakta kararsız kaldım ama açtım.
- Efendim?
-...
Ses yoktu.
- Alo?
Yine cevap yoktu.
- Konuşmayacak mısın?
-...
- Peki o zaman.
Dedim ve kapattım.
Bir de sapıklar çıkmıştı, başıma.
İki saat sonra aşağı indim. Babam gelmişti ve benimle konuşmak istiyordu.
- Gel,otur.
Dedi,yanını işaret ederek.
- Ne konuşmak istiyordun?
- Deniz benimle gelmeni istemek zorundayım.
- Baba ben burada kalmayı istiyorum.
- Hayır, o çocuk buradayken...
- Baba biz ayrıldık.
Yüzünden şaşkınlık geçti ama konuşmaya devam etti.
- Yine de benimle gelmelisin.Orada neler kaçırdığını bilmiyorsun. Ve seni çok özlüyorum.
- Baba üzgünüm ama ben gelmek istemiyorum.
- Deniz.
- Bak baba ayrıldık ve tekrar ona döneceğim falan yok.Burada Rüzgar ve Yaprak ile kalmak istiyorum.
- Ama Rüzgar...
Sözünü kestim.
- Hayır, baba. Artık o bana eskisinden de iyi davranıyor. Beni kıracak,üzecek bir şey yapmayacağını biliyorum.
-Emin değilim. Arslan'ın seni rahatsız edeceğinden korkuyorum.

Derin bir nefes aldım. Ve güçlükle konuştum.
- Baba.Terk eden oydu.
Yüzünden bir hüzün dalgası geçti.
- Üzgünüm.
- Hayır, bunda samimi olmadığını biliyorum.
-Evet.Ama biliyorsun ben...
- Beni düşünüyorsun,anlayabiliyorum.Ama artık geri dönüş yok,baba.Bitti.Ve o bitirdiği için de beni rahatsız edeceğini sanmam.Zaten beni umursadığı da yok.

Gözlerim doldu. Gerçekten biraz bile değerim yoktu,onun için.
Babam bana sıkıca sarıldı. Alnımdan öptü.
- Her şey düzelecek. Sadece sabırlı ol.

Babamın kollarında ağlayarak uykuya dalarken son duyduğum şey 'Üzgünüm, Deniz.' oldu.

Görkem'in Ağzından;

Telefonum çaldı. Arayan Yıldız'dı.
- Efendim abla?
- Arslan yanında mı canım?
Elimde olmadan duraksadım.
- Evet abla.
- Verebilir misin?Kendisini de aradım ama duymuyor sanırım.
- Veremem abla.Ders çalışıyoruz. Bilirsin,ders çalışırken rahatsız edilmek istemez.
Yıldız derin bir nefes aldı.
- Peki.Eve gelmeyince merak etmiştim.
- Okul çıkışında bize gelmiştik,bana ders çalıştırıyordu. Geliyorum, Arslan! Üzgünüm abla,beni çağırıyor.
- Peki canım. Size iyi çalışmalar.

Aptal çocuk!  Yine hangi barda sızmıştı,kim bilir?!
Hemen motosikletime atlayıp hep takıldığı bara gittim.
İçerisi çok loştu.Her yere baktım ancak onu bulamadım. Aptal! Bu çocuk gerçekten de aptaldı!  Başını belaya sokmaması için dua ederken bir yandan da onu aradım ama açmıyordu. Bardan çıkıp motosikletime bindim.
Birkaç bara ve Ekin'in evine gittim ama hiçbir yerde yoktu. İki saat boyunca aramama rağmen onu bulamamıştım.Bir evin önüne oturdum ve soğuk duvara yaslandım.
Saatler ilerledikçe endişem daha da artmıştı. Başımı ellerimin arasına aldım.
- Neredesin Arslan?

Okuduğunuz için teşekkürler :)
Lütfen listenize eklemeyi unutmayın.
Yorumlarınızı bekliyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

706K 22K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1M 14.2K 36
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
1.4M 55.5K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
20.9K 606 6
Sert,kaba acımasız bir mafya Aşık olursa ne mi olur ? İşte bu kitapta bunun cevabını alacaksınız