Küçük Melez

By simensis

48.6K 2.8K 403

Sonsuza kadar yaşarsan, ne için yaşayacaksın? ❄16.10.17❄ More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm

12. Bölüm

1.6K 108 8
By simensis

Gözlerimdeki ağırlığı aldırış etmeden açmaya çalıştım. Birkaç denemeden sonra ancak başarılı oldum diyebilirim. Gözlerim biraz bulanık gördüğü için nerede olduğumu anlayamamıştım. Gözlerimdeki bulanıklık gidince etrafta detaylıca göz gezdirdim. Burası berbat kokmasına karşın iğrenç görünüyordu. Yüzümü buruşturmadan edemedim. Klasik kötü çocuk, masum kız hikayelerindeki yerlerle alakası yoktu. Işık bile almıyordu doğru düzgün. Bileklerim ağrımaya başlayınca nerede oturduğuma baktım. Klasik tahta sandalyeye oturtmuşlar beni. Ya insafsızlar, bari gemici halatıyla falan bağlasaydınız, zincir ne ya?

"Bakıyorum da uyanmışız."

Sesin geldiği yöne baktığımda karşımda benden daha büyük bir kurt duruyordu. Konuşuyor mu o, bana mı öyle geliyor? Pis koku kafa yaptı herhalde. Konuşmaz canım. Niye konuşsun? İnsanlar... Ah, pardon. Vampirler ve dönüşmemiş kurtlar varken.

"Konuşurum ben. Az önce cevabını kendin söyledin üstelik."

Ne dedim ben ya? Hem bu neden benim düşüncelerimi okuyor? Hiç hoş değil. Ayrıca itici.

"Konuşmayacak mısın?" Hayır. Konuşmayacağım işte. Sen sesimi duyma diye. Hem sen kimsin de beni kaçırıyorsun? Benimle ne sorununuz var? Konuşarak anlaşabiliriz. Gerçekten bak. Sen şimdi insan görünümüne dön, öyle konuşalım. Hem böyle ciddi anlamda iticisin!

Düşüncelerimi tekrar okumuş olacak ki; dönüşmesine başladı. Kısa süre içinde dönüşüp gözlerini gözlerime dikti ve konuşmaya yeltendi.

"Oldu mu?"
Bir şey dememiştim. Yüzünde o günkü adam gibi siyah bir maske vardı. Şu maskeler hep moda diye mi giyiyorsunuz anlamıyorum ki.

"Maskemle ne sorununuz var, küçük hanım? Ayrıca beni tanırsan iyi olmaz." Küçük hanım?

Bunu o kızsız sınıfa girdiğimde bana Kevin söylemişti. Yerimi sorduğumda cevabında geçmişti. Yoksa, düşündüğüm kişi mi?

"Bilmem. Ayrıca ben sana bir kere 'ilgilendirmez' dedim. Zorlamamalısın. Her neyse," diyerek aldığı nefesi dışarı bıraktı. Gözlerini gözlerimden ayırıp o minik ışığın geldiği pencereye dikti. "Katherina... Seni neden kaçırdığımı biliyorsun. Ancak sadece yarısını."

"Aa. Diğer yarısı da mı var?" dedim sahte bir şaşkınlıkla. Düşüncelerimi okumaktan sesimi duymadığı için gerilemişti. Kısa süre sonra konuşmasına aynı şekilde devam etti.

"Edward," dedi çenesi kasılırken. Başını tekrar ışık kaynağına doğru çevirdi. "O benim düşmanım değildi. Kesinlikle tanımıyordum. Onu, sen tanıştırdın benimle, Katherina."

"Şahsen ben tanıştırmadım. Kendiniz tanıştıysanız benim sorunum değil."

"Aptal kız," dediğinde yüzünde tebessüm oluşurken söylediklerimi pek takmamış gibi duruyordu. "Ancak şifreli konuşmazsam anlamı kalmaz."

Ne saçma ya. Bana ne sizden? İstemiyorum ben burada kalmak falan. Hatta bileklerim acıdı. Ne kadar da kabasınız. Galiba sadece siz değil, bütün erkekler kaba. Kaçırmalar, bağlamalar, maskeyle konuşmalar falan. Şimdi, aynı yaşta çıkarız bir de!

"Senin ne biçim düşüncelerin var öyle? Ayrıca doğru bildin. Aynı yaştayız."

"Her şeyden çok merakımı gidermelisin. Yoksa çıldırabilirim."

"Giderelim bakalım."

"Sen kimsin? En azından adını söyle."

"Sana ısrar etmemen gerektiğini söylemiştim."

"Lütfen." dedim bir umut.

"Gelin." Kime dediğini anlamadığım için anlamaz gözlerle ona baktım. Hemen sol çaprazımda duran siyah ve kirli kapı açıldı. İçeri iki kadın cadı girdi. Onların yüzünde maske yoktu. Fazlasıyla çirkin duruyorlardı. Birinin yüzü kar kadar beyaz ve tek gözü yoktu. Gözü olmadığı için orayı sarmış. Kıyafetleri yırtık pırtıktı. Üstelik ayakları da yoktu. Savaştan çıkmış gibi bir halleri vardı. Elleriyle yürüyordu. Diğeri, yine bembeyaz ve çatlak çatlak olan bir yüze sahipti. Uzun boyluydu. Onun vücudunda herhangi bir sorun yoktu ancak burnu kanıyordu.

"Melez mi? Olamaz, hayır! Koruma lazım."

"Gerek yok. Zararsız."

"Melez olduğumu nereden anladın?"

"Kokundan. Kurt, vampir ve cadı kokun karışmış."
Vay canına. Ciddi anlamda korkmalı mıyım acaba?

"Ne yapalım, efendim?"

"Kızın üstünü değiştirin."

"Hayır! Bir dakika. Kim olduğunu söylemedin."

"Kevin değilim. 'Küçük Hanım' demem Kevin olduğum anlamına gelmez. Seni aldık çünkü sen bizi kurtaracaksın."

"Kimden?"

"Cadı avcılarından. Bizi öldürmek isteyen iğrenç insanlardan koruyacaksın bizi."

"Henüz güçlerimi kullanmayı bilmiyorum ve... Ve yapamam."

"Sana güveniyorum. Sen de bana güvenebilirsin. Unut Edward'ı."

Cadılar yanıma yaklaşmaya başlayınca hafiften bir korku sardı bedenimi. Sandalyeyle birlikte beni odadan çıkardılar. Ben ise çırpınıyor ve maskeli adama bağırıyordum.

"Bırakın beni!"

Cadıların ikisi de koyu bir kahkaha attılar. Bunlar asla ak cadı olamazdı. Hepsinin kara cadı olduğuna kalıbımı basardım. Bana zarar verirler mi, bilmiyorum. Ancak ciddi derecede korkmaya başladım.

"Ne yapacaksınız bana?"

"Üstünü değiştireceğiz sadece, korkma."

Bana güven verici cümlelere inanmak istesem de yüzündeki alaycı ifade bunu bozuyordu. Birbirlerine bakıp gülmeleri artık hepten sinirimi bozuyordu. İyi de ben onlara ne yapabilirdim?

Beni yere koyduklarında biraz sarsıldım ancak kendime gelebildim. Kocaman bir kapının önünde durmuştuk. İki yanımdaki cadılar kapıyı ittirdiler. Kapı açıldığında içeride yüzlerce cadı gördüm. İnanılmaz farklı ve gariplerdi. İnsanlarla, vampirlerle ya da kurtlarla alakaları yoktu. Onlar da böyle yaratılmıştı. Farklı yaratıklardı...

"Üstümü..."

"Soyun."

"Ne?!"

Bağırmamla bana sinirli bir bakış gönderdiler. Üzerimi çıkardıklarında iç çamaşırımla kalmıştım. Altımı çıkarmamı işaret ettiklerinde ellerimin bağlı olduğunu gösterdim. Uzun boylu olanın eli düğmeme gittiğinde hiçbir şey yapamadım. Altımı da çıkardıklarında artık sadece iç çamaşırlarım kalmıştı. Herkesin önünde beni soyuyorlardı. Olacak şey değil!

"Ne giyeceğim?"

Soruma cevap gelmemişti. Fazla üstelemek istemiyordum. Bende bıraktım. İki-üç cadıya elleriyle işaret yaptılar. Bir süre beni çamaşırlarımla beklettikten sonra cadılar ellerinde bir kıyafetle geldiler. Daha çok baş cadıların giydiği kıyafete benziyordu. Zincirlerimi çözdüklerinde bileklerimi ovaladım.

Beni giydirdikten sonra önüme boy aynası verdiler. Kendime baktığımda gerçekten baş cadılara benzemiştim.

"Maskeli adamın yanına gidelim mi artık?"

"Maskeli adam mı?" diyerek birbirilerine baktılar. Tabii ya, o sadece benim kuruntumdu.

"Şey... Efendim, diye hitap ettiğiniz kişi." dediğimde anlamış gözlerle bana baktılar. İkisi de kollarıma girip beni götürmeye başladılar.

"Ben gidebilirim." Tekrar çırpınmaya çalıştığımda garip sesler çıkarmaya başladılar. Kızdıklarını sezmiştim, bu sebepten usluca(!) yürümeye başladım.

Durduğumuzda geldiğimizi anlayıp kafamı kaldırdım. Kaldırmam pekte işe yaramadı. Kapı zaten bacak boyum kadarmış. Her yer iğrenç kokuyordu. Üstelik pislik içinde nasıl yaşıyorlar, anlamış değilim. Burada nefes dahi alamam ben. Gerçi onlar alışmıştır artık. Bunca zamandan sonra.

Cadılar iki kez kapıyı tıkladıktan sonra içeriden, "Gel." sesi gelmişti. Bacak boyum kadar olan kapıyı açıp beni içeri attılar. Yere yapışmamla ufak bir çığlık attım. Kalçamdaki ağrı dinince kafamı kaldırıp maskeli adama baktım. Yüzünde hiçbir ifade yoktu.

"Giyinmişsin."
İçimden 'görmüyor musun, hala çıplağım' demek geçse de bunu yapmadım. Ayaklanarak ona yaklaştım. Bana söylediği cümlenin hesabını soracaktım tabii ki.

"Kusura bakma. Kanlı dolunayı bekleyeceğiz."

"O ne demek? Ayrıca Edward'ı unutamam."

"Edward. Ah, cansız vampir. Saatli bir bomba gibi. Her an patlayabilir. Ancak... Seni ona bırakmam."

"Seni anlamıyorum."

"Şöyle anlatayım; öleceksin ak cadı. Kanlı dolunayda öleceksin!"

Continue Reading

You'll Also Like

2.2M 218K 31
"Hoşuma gidiyorsun ama seni öldürürüm."
2.6M 124K 47
"Bir şey söylemeyecek misin?" Aidan'ın bunu demesiyle gözlerimi ona çevirdim. Gözleri kırmızıya dönmüştü. Söyleyeceğim sözcüklerin harfleri birbirine...
260K 13.8K 24
Ben Ayda; Babamın ölümünün üstüne 7 yıl geçmişti.. Annem biri ile tanışmış ve bana evlenmek istediğini açıkladı.. -Nee!! evleneceğin kişinin 2 oğlu m...
4.5K 396 36
İnsanları denek olan kullanan bilim adamı yanlış adamı esir almıştır. Kendi eliyle bir canavar yaratmıştır. Bir mafya bu canavarı esir alıp aşık olmu...