3 DELİ (Tamamlandı)

By fatmaosh

332K 18.9K 2.3K

Miray,Yağmur ve Ecrin bu üç delimiz okullarına yeni gelen Bora ve Efenin gazabına uğrayacaklar. Acaba sınıfın... More

Tanıtım
3D-1
3D-2
3D-3
3D-4
3D-5
3D-6
3D-7
3D-8
3D-9
3D-10
3D-11
3D-12
3D-14
ÖZEL BÖLÜM
3D-15
3D-16
3D-17
3D-18
3D-19
3D-20
3D-21
3D-22
3D-23
3D-24
3D-25
3D-26
3D-27
3D-28
3D-29
3D-30
FİNAL
KASEM
100 BİN ŞEREFİNE

3D-13

9.3K 616 27
By fatmaosh

Düzenlendi

3 DELİ AİLEME KUCAK DOLU SEVGİLERİMLE💞💞

Sınıfın bana katılmasının verdiği mutlulukla tüm sınıf kantine indik ve hepsine çay ısmarladım. Evet öğrenciyim ve anam gebertecek ama olsundu. Değerdi canlarım için...

"Hepinizi çomçok seviyorum.
İyiki varsınız." dedim gülerek.

"Sende iyiki varsın ya! Bizim için yaptıklarınızı hala unutmadık. Bir nevi ödemiş bulunduk." dedi Ayla.

"Sırf sınıfın sınav notları düşük diye o kadar risk altında değiştirende sizdiniz. Bizim sınıfta ezikleneni koruyanda sizdiniz." dedi Fatih başkan. Aynen aslında. Bizim sınıfın kimya notları berbattı. Bizde kızlarla gizlice müdürün odasına girip değiştirmiştik. Kimyacı izinli olduğundan ruhları bile duymadı. Aslında kim olsa yapar bence.

"Neyse kadına iyi bir ders oldu." dedi ecrin. Herkesden evet nidaları yükseliyordu.
"Çaylarımızı içelim soğuttuk be!" dedi yağmur gülerek. Bizim sınıf böyleydi aslında bizim okul böyleydi. Özel okul falan değildi. Mahallemizdeki güzel bir anadolu lisesiydi. Elbet kötüler vardı. Ama onların hepsi de gitti.

"Lan ben tam on iki saattir cips yemiyorum şimdi hatırladım." dedim kafama vurarak. Ben kendi ağzıma sıçıyım be! Paramda bitti artık eve kadar dayanacaz. İnş bayılmam.
"Hadi bizim yelloz gitmiştir. Ders edebiyat sınıfa geçelim. Adam bi bakacak sınıfta kimse yok zaten yaşlı hepten gider." dedi giray ve gülerek sınıfa çıktık.
Berkay hala oturuyordu yerinde. Hemen bende yerime oturdum.
"Müdür kızdı mı sana?" dedi bora. Sen beni mi merak ettin? Ay annesinin kuzusu seni!
"E tabi azıcık yani bide ceza verdi. Yerleri silicem bir hafta boyunca." dedim saçlarımla oynayarak. Ben niye saçlarımla oynuyorum. Kendine gel miro!

"Hımm kötü olmuş." dedi ama sanki bir şey diyecekmiş gibi duruyordu.
"Sana bir şey mi oldu?" dedim sorgulayarak.
"Şey ha? Yok ya nediyosun yok yok."

"Tamam sen bilirsin." dedim ve kollarımı sırada birleştirerek kafamı koydum ve uyumaya başladım. Amma velakin bir türlü uyuyamıyordum.
Birden kalkıp
"Öf beee! Daraldım yeminle!" diye bağırdım. Ama bizim edebiyatçı duyamadığı için anlayamadı.

"Noldu? Korkuttun beni eşek." dedi yağmur. Ecrine baktığımda girayla baya baya eğleniyorlardı. Ohh! Karışmıyım en iyisi. Ruh eşini bulmuş valla. Birden kafama bir kağıt değdi. Efeyle yağmur kağıdı alıp bakmamı istiyorlardı. Ama su maymunu gibi şekilden şekile giriyorlardı.
Kağıdı yerden alıp yazılanlara baktım.

Boranın iki gün sonra doğum günü... Sende yardım etmek ister misin? Zorla yapmıyoruz.

Yazıyordu ve bir kağıda bir de boraya baktım. Şimdi bilemedim ki. Artık 'düşman' kavramına da girmiyoruz bana göre. Bence olur ama olmayadabilir. Kararsız bir kişilik olmaktan nefret ediyorum. Ama o belki mutlu olursa bizde oluruz düşüncesiyle gülümsedim ve efegile sessizce tamam dedim.

"Miray sessiz ol!" dedi edebiyatçı. İşte bu da böyleydi. Hayvan gibi bağırsam bir şey demez. Sessiz konuşsam hemen uyarırdı. Değişik... Vee zil çaldı. Öğle arasına girdik ve hemen ben koşa koşa yemekhaneye gittim. Bu olaylar beni hayliyle acıktırmıştı. Yemekhaneden yemekleri aldıktan sonra hemen bir yer buldum ve kızları bekledim.

"Bizi beklesen olmaz yani demi?" dedi ecrin.
"Napıyım ölüyom açlıktan. Siz bilmezsiniz." dedim gülerek.
Ardından yemeye başladım.
Giray efe borada bizim masaya oturdular.
Giray oturduğu andan beri ecrinle şakalaşıyordu.
"Allah muhabbettinizi artırsın." dedim gülerek. Galiba böyle demiş olmama karşın kendilerini düzelttiler hemen geri.
"Biz böyle bir grup iyi olduk aslında." dedi yağmur efeye bakarak. Bunlar çok fenalar yeminle.
Bana da söyletmeye çalışıyorlar.

"Evet ya. Çok iyi oldu." dedi ecrin bana bakarak.
"He ya he he." dedim sıkılarak.
"Demi bora?" dedi efe boraya bakarak.

"Siz bir şeyler mi karıştırıyorsunuz?" dedi bora bize bakarak.
"Ya nolacak işte düzgün sordular iyi bir grup olduğumuzu. Turşu musun lan!" diye bağırdım sonuna doğru.
"Başlatma turşuna lan! " dedi bora. Kavga için yer arıyor besbelli.
"Hıyarsın işte olum kabul et!" dedim yemeğimi bırakıp.
"Miray ama boranın üstüne gitme." dedi efe bana uyarıcı bir tonla.

"Ne üstüne gitmesi be! Resmen kendi kavga çıkardı ya!" dedi yağmur efeye bağırarak.

"Yağmur ses tonunu yükseltme ya." dedi ordan giray.

"Sana noluyo ayrıca yani?" dedi ecrin girayı susturarak. İş baya büyümüştü. Borayla birbirimize baktık ve o da anlamış olacak ki susturmaya başladık.
"Tamam tamam. Susun ya." dedim yorgunlukla. Ben bunları nasıl susturabilirim ki?
Tabikide haftada bir gelen kükreme sesimle. Derin bir nefes aldım ve bağırdım.

"Ya bi susun!!!" diye cırladım. Kaldılar öylece. Yağmurun eli efenin saçında ecrini ağzı az daha ısırılacak olan girayın kolundaydı. Hemen yerime oturdum.
"Bana bakın eğer susmayın ağzınıza bu tabaklarla vururum delirtmeyin lan beni!" dedim.

"Kız haklı." dedi bora gerinerek. Ve yumruklarımızı tokuşturduk. Hepsi ağzı açık bir şekilde bakıyordu.
"Ama şimdi siz kavga yani-..."

"Aynen aynen hadi yemeye devam." dedim girayı susturarak.
Ve yemek yemeye devam ettim.

...






Okuldan çıkmış kızlarla bizim eve doğru yürüyorduk ve misafir çocuklarını sayıyorduk.
"Ya şimdi firuzenin iki tane onun kardeşide gelir ki onun çocuğunu Allah durdurur anca." dedim başıma vurarak.
"Ne bok yiyecez?" dedi yağmur bana bakarak.

"Nezahat için bakar mısın bir mahalle geliyor. Kızıyla oğlu küçük mü acaba?" dedi ecrin. Aynen ya küçükse onlada uğraşamazdık.
"Yok oğlan heralde aynı bizle de kız yani ablası üniversite okuyor antalyada. Bide bunların kuzenleri annesi falan gelecekmiş. Bugün sizin ev yıkılmazsa iyidir." dedi yağmur bana bakarak. Toplamda 60'a yakın insan vardı be!
Yağmurda başımıza iyi dedikoducu oldu onu da unutmadım.

"Sen iyice annenle beraber olmaktan başımıza nezahat 2 mi olacan?" dedim dedikoducu kadınlar gibi kollarımı belime koyarak.

"Napıyım. Kıramıyorum tatlış annemi." dedi ve sonunda eve vardık. Amma hiç gitmek istemiyordum.
"Kendine çeki düzen ver miray o saçlar ne?" dedi ecrin ki haklıydı. Dedikodusu önemli değildi aslında. Benim daylan gibi anam öldürürdü beni.
Bende kafamla tamam deyip saçlarımı toplayıp sıkı bir topuz yaptım ve formalarımı düzelttim. Bizimkilere baktığımda onlarda düzeltiyorlardı kendilerini.
Bahçeden içeri girdik. Hanımlarda orda oturuyorlardı. İzmirin sıcağında içeri oturulamazdı.

"Hoşgeldin miraycım." dedi annem bana sarılarak. Annemden beklenmeyen hareketler!

"Hoşbulduk annecim sizde hoşgeldiniz." dedim kadınlara bakarak.
"Ayten teyzecim senin kız mı bu?" dedi tanımadığım bir abla.
"Evet canım. Miraycım nezahat ablanın kızı merve." dedi bana göstererek. Sarışındı ama mavi gözlü değildi aslında çakma sarışındı ve buna karşın fiziğiyle taş gibiydi mübarek.

"Memnun oldum." dedim ve o da diğerleriyle olan eski sohbetine geri döndü.
"Yağmur ecrin haydi birkaç yemek alalım da benim odaya geçelim." dedim kulaklarına fısıldayarak. Hemen masada duran börek olsun garnitürlü makarna börek çörek ne varsa koydum ve bizimkilerin elini tutarak yavaşça odaya çıktık.
"Oh be! Hemende kurtulduk." dedim sevinerek ve misafir çocuklarının salonu dağıtmasını görmezden gelmeye çalışarak odama çıktık ki çıkmaz olaydık. Daha kapıyı açmadan odanın ağzına sıçtıklarını anladım.
"Üzülme kardeşim." dedi ecrin omzuma dokunarak. Odanın kapısını açtığımda 21933839237 şoku yaşadım.
"Kızlar yanlış yere geldik burası benim odam değil." dedim ve kollarından tutarak çekiştirmeye başladım.
"Şş! Sakin olsana azıcık. Düzelecek her şey. " dedi yağmur beni tutarak. Size şu andaki manzarayı anlatayım. Yatağım yere sürüklenmiş ve ısırılmakta duvarlar boyanmış ve benim canıım mavi duvarlarım şu anda iğrenç iğrenç şekiller çizilmiş bir durumda ve laptopum...
Allahım yarabbim o yan yatmış ve kapağı kırılmış bir halde... Laptopuma üzülmemde tam dört buçuk saat ayakta beklememe sebep olan imzalı doctor who posterim yırtılmış durumda... Uyuyan devi uyandırdınız sizi küçük veletler...

"Hangi gerizekali aptal manyak öküz turşu yaptı bunu!!!!" diye bağırdım avazım çıktığı kadar.

"Kanka çık çık!" diye yatağımın altından ses geliyordu. Hemen gidip baktım ve iki tane benimle yaşıt veledimsiler vardı.
"Kalk ulan!!!" diye bağırdım ve ikisi hemen kalkıp hazır duruma geldiler.
"Kim yırttı bu posteri?" dedim iki hayvana bakarak.

"Ben yırttım nolacak." diye arkadan yani dolabın arkasında saklandığını takip ettiğim bir meteorumsu varlık geldi. Ama doctor who'nun posterini hele de sayılı posterini yırtması değil daş obamanın oğlu olsa beni ilgilendirmez.

"Küçük müsün lan veled. Kimsin ayrıca! Ne hakla yırtarsın?" dedim ona bakarak.

"Ya zaten kötüydü iyiki de yırtmışım." dedi gülerek ve bende dayanamadım olan oldu. Yağmurgilin kulaklarını kapaması bana bakan oğlanın geri tepip kaçması derken kafayı yedim.

°∆°∆°∆°∆°∆°∆°∆°∆°∆°∆°∆

"Miray tahmin edemeyeceğin kadar çok cezalısın kuzum." dedi annem sakin sakin. Son olanları hatırlayamıyorum. Şaka şaka! Neler oldu şöyle bir özetliyim size. Oğlanın gözüne yumruk çakıp aşağı kadar sürükledim yani merdivenlerden yuvarladım bir nevi. Laptopumu kıran veledi kendi odamda sıkıştırıp ağız burun daldım. Yağmur ve ecrin sadece beni izliyorlardı. Diğer arkadaşları kaçtı heralde. Annem geldi o an. Meğerse nezahatin oğlu ve kuzenleri bunlarmış işte. Ondan sonracığıma annem baya girişti bana. Hatta sırf nezahatten olduğu için daha beter etti beni. Ne yani mahallenin başının oğlunu ve kuzenlerini dövmüşüm çok mu? Onlar da küçüklermiş gibi odamda saklambaç oynayıp duvarlarımı çizip laptopumu kırmaları yetmiyormuş gibi posterimi pişkince yırtmışlardı.
"Anne laptopumu kırdılar." dedim ve bir yandan sabır çekerek annemi dinliyordum.

"Bir laptop yani nolacak." dedi omuz silkerek.
"Anne tam 7 ay yemeden içmeden aldım ben onu bu kadar da kötü olma. Yetmiyormuş gibi posterimi yırttılar ki sen o posterin tozunu bile alırken narin narin alıyorsun. Onlar ne hakla yırtıyorlar ya! Sende bir şey desene baba." dedim babama bakarak.

"Miray haklı annesi. Misafir olsa bile bu kadarını kimse beklemezdi. O bilgisayar için çok çırpındı ve şu anda susmaması normal." dedi canım babam. Ulan şerefsizler ben onun için yemek paramdan kestim. Düşünün 7 ay hayatımın anlamı Olan yemekten az az yedim. Bunun elbette bir bedeli vardı.
"Tamam miray. Pes ediyorum şimdi ararım nezahatı söylerim." dedi ve telefonunu aldı. Allahım ya arasa nolacak? Bi bok değişecek mi? Kendi kendime düşünürken anama kulak verdim.

"Alo nezahatcım. Nasılsın canım?

"Ah evet. Kusuruna bakma sen bizim kızın."

"Ama canım senin yeğenlerin ve oğlun da laptopunu kırmış kızın."

Haydi anam benim! Destekle beni seni terlikli şovalye!

"Bence de bu ceza iyi bir ders olur onlara." dedi anam. Ne cezası lan?

"Haydi görüşürüz." diyip kapattı.

"Eee noldu?" dedim hemen hızlı hızlı söyleyerek.

"Nezahatla şöyle bir anlaşma yaptık. Onlar senin laptop paranı ödeyecek. Ama sende melek gibi kalmayacaksın tabi. Zaten az bir süre kalacakları için gezdireceksin onları." dedi annem. Ben? Onları? Gezdiricem? Nah!

Continue Reading

You'll Also Like

144K 7.5K 37
"Beni bu şehre sor, de ki; bu adam daha önce birisine böyle sevdalanmış mı? Sor. Bu adamın sol yanı benden önce hiç aşktan yanmış mı?" "Sen ilk defa...
196K 10.3K 16
Karşımda DNA testi ile ilgili zırvalayan doktora hiç dikkat kesilmedim.Bir anda kızın sevinç nidaları ile abime sarıldığını duydum.Abim ise beni yumr...
97.3K 5.2K 25
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...
3.8M 67.9K 21
[Bir ömür uçsam ufkun ötesine, Bazen yalnız bazen birlikte] *Olamayan Hayalin Karekteri bu kitap senin için. "Aynı yeryüzünde değil,aynı gökyüzündeyi...