Kapı Komşum

By okyanus0624

452K 20.5K 2.6K

Ey kanadı kırık gül yaprağı. Hem umudum ol , hem de acım. Sonsuz dokunuşlarda ruhumu buladığım. Ansızın çıkıp... More

Tanıtım《☆☆☆》1
Tanıtım 《☆☆☆》 2
Tanıtım《☆☆☆》3
1.Bölüm《☆☆☆》 Yeni Komşu
2. Bölüm《☆☆☆》 Şüphe
3. Bölüm 《☆☆☆》Hey Seni Yerler
4. Bölüm 《☆☆☆》 Eyvah Basıldık
5. Bölüm 《☆☆☆》 Bana Abi Dedi!
6. Bölüm 《☆☆☆》Bana Öyle Bakma !
7. Bölüm 《☆☆☆》Küçük Oyunbaz
9. Bölüm 《☆☆☆》 Aşk Kapıyı Çalınca
10. Bölüm 《☆☆☆》 Arkadaş
DUYURU
11. Bölüm 《☆☆☆》İlk Adım
12. Bölüm 《☆☆☆》 Tuzlu Kahve
13. Bölüm 《☆☆☆》 Alışveriş!
14. Bölüm 《☆☆☆》Nişan
15. Bölüm 《☆☆☆》Ruh Bağı
16. Bölüm 《☆☆☆》 Aşk-ı Diyar
17. Bölüm 《☆☆☆》Yeni Bir Hayat
18. Bölüm 《☆☆☆》 İhanet
19. Bölüm 《☆☆☆》 Yaralı Kalbim
20. Bölüm 《☆☆☆》 Yangın Yeri
21. Bölüm 《☆☆☆》 Saman Alevi
22. Bölüm 《☆☆☆》 Öfke
23. Bölüm 《☆☆☆》 Senden Vazgeçmem!
24. Bölüm 《☆☆☆》 Gazap Ateşi
25. Bölüm 《☆☆☆》Aşkın Ateşi
26. Bölüm 《☆☆☆》Yorma
27. Bölüm 《☆☆☆》Bir Sebebi Var!
28. Bölüm 《☆☆☆》Bi Küçük Nikah Meselesi!
29. Bölüm《☆☆☆》Güzel Kadın
30. Bölüm 《☆☆☆》Karavan
31. Bölüm 《☆☆☆》Oğlan Bizim Kız Bizim
DUYURU
32. Bölüm 《☆☆☆》Kötü Zamanlar
33. Bölüm 《☆☆☆》 Bazen Pes Etmek Gerekir

8. Bölüm 《☆☆☆》Organize İşler

15.8K 769 73
By okyanus0624

İçimde kabaran öfkenin etkisi ile hızlı adımlarla yokuşu tırmanırken , hiç düşünmeden hareket ettiğimi biliyordum. Yaptığım şey çocukluk olsa da , o egoistin iyi bir derse ihtiyacı olduğunun da farkındaydım. Hele hele beni öptüğü o günden beri , onun bende büyük bir takıntıya sebep olduğunun da bilincindeydim. Günlerdir bayram için hazırlık yapıldığından pek dışarı çıkmadığım için bu kadar takıldığımın farkında değildim ama ona olan sinirim yeniden su yüzüne çıkmış ve yapmamam gereken bir şeyi yaptırıyordu bana.

"Zeliş yavaş olsana kızım. Daha yeni yemek yedik. Nefesim kesildi valla ya. " Nesrin arkamda söylenirken ben bir an bile yavaşlamadım. Çünkü tek bir geri dönüşüm tamamen vazgeçmem demekti. "Kızım sen valla iyice manyaklaştın. Bu Tekin sana iyi gelmedi. Adam mahalleye geldiğinden beri bir tuhaftın , öpünce iyice raydan çıkmış trene döndün he. "

Boşboğaz arkadaşımın bu sözleri aniden durup yeniden yönümü ona dönmeme sebep olduğunda , şokla yanında bir ona bir de bana bakan Gül'ün surat ifadesinde takılıp kaldım. O anda sert bakışlarım Nesrin'i bulduğunda , bu sözlerin bilinçsizce ağzından kaçtığına bana bakan mahçup bakışlarından sonra emin oldum.

"Bir dakika... Bir dakika... kim kimi öptü? Ne öpmesi? " O bu soruları şaşkın bir surat ifadesi ile Nesrin'e yöneltirken , ben de bu işten nasıl sıyrılacağımın planlarını yapmaya başlamıştım beynimde. Bu defa yanımdaki kızdan cevap alamayacağına emin olduğunda , radarlarını pür dükkat bana çevirdi. " Bana hemen bir açıklama yapmanı bekliyorum. Ne zaman oldu bu olay? Ve sen ne zamandır benden sır saklıyorsun? " Öfkeli gözleri yeniden Nesrin'i bulduğunda cümlesini düzeltti. " Daha doğrusu siz ikiniz... Ne ara benden sır saklar oldunuz? "

Onu daha fazla sinirlendirmemek adına gerçekleri söylemeye karar verdim. Yavaş adımlarla yanına gittiğimde , gözlerinde hâlâ şüphe kıpırtıları fır dönüyordu.

"Eğlence yaptığımız gece. Beni evin arkasındaki aralığa sıkıştırdı. Aniden oldu. Utandım sana söylemeye. Nesrin anlamasa ona da söylemeyecektim. İnan hiç suçum yok Gül. Ben istemedim , kendi kendine öptü. " Ben mahçup bir ifadeyle ona kelimelerimi sıralarken , onun yüzünde tek bir kas dahi oynamıyordu.

Bir süre sonra alayla bana bakıp güldüğünde neden rahatladığımı bile bilmiyordım.

"Senin ondan o gün suratın al aldı dimi? Seni sinsi seni. Çocuğu kafeslemiş haberimiz yok. " Onun bu pervasız sözlerine koskocaman gözlerle bakarken , o kahkaha atınca tepem attı. "Kız afferim sana. Cillop gibi çocuğu o Buse kaşarına kaptırsaydın , yolardım saçını başını. " Ben bu sözlerle şoktan şoka girerken , o hâlâ işin dalgasındaydı. Bir süre sonra hedef değiştirip Nesrin'e yöneldiğinde , ancak ona bakmayı akıl ettim. İkisi benim dumura uğramış ifademe bakıp kahkaha atarken , arkamı dönüp sabırla başımı yukarı kaldırdım.

Bir tane akıllısı beni bulmaz mıydı arkadaş?

Kızlar beni ayıplar diye günlerdir karın ağrısı çekerken , dostumun dert ettiği şeye hafifçe gülmeden edemedim. Manyaktı bu kız ya. Asıl olayı atlamış , mahallemizin sülüğü için keyiflenmişti. O anda onun Tekin ile konuşmasını hatırladığımda , suratımı buruşturdum.

Bizim öpüştüğümüzü duysa ne hissederdi acaba? Nasıl da morarırdı ama.

Onun o surat ifadesi gözümün önüne geldiğinde kıkırdadım. Benim bu halimi gören arkadaşlarımın alayla laf atması ile kendimi toparladım.

"Tabi sırıtırsın öyle pişmiş kelle gibi. Kaptın daşş gibi çocuğu. Gül bakalım küçük hanım. " Her ne kadar kendimi toparlamaya çalışsam da , hâlâ yüzümde neşeli bir ifade barındırdığımı biliyordum.

Ona deli gibi kızmam gerekirken , neden bu şekilde hissediyordum peki? Benden ilk öpücüğümü almış bir adamı yumruklamam gerekirken , o gün neden kendimi onun etkisine kaptırmıştım? Neden bu adamın yanında bambaşka bir kız oluyordum? Neden ona sert tepki veremiyordum?

Kafamın içinde bumerang gibi fır dönen düşüncelerle uğraşırken , bu defa Nesrin'in sözleri ile kendime geldim.

"Kız Zeliş gel vazgeç şu planından. Olan yine bana olacak. Önder bir duyarsa bu işte parmağım olduğunu , yemin ederim gözümün yaşına bakmaz , bitirir bizi. " Nesrin panik dolu hareketleri ve sevimli bir çocuk gibi gülümseyerek bana bakması bile beni yumuşatmamış , inadım tutmuştu. Bugün o kasıntının huzurunu bozmazsam uyuyamayacağımı biliyordum. Başımı olumsuzca sallayıp bu defa tepeden aşağıya yürümeye başladığımda , el mahkum kızlar da benimle geldi. Bentderesine doğru giden yokuşu hızlı hızlı inerken , kız arkadaşımın beni vazgeçirme çabalarını da kulak ardı ediyordum. Yolun tam bitimindeki karakolun önünde durduğumda , onların da seslerinin kesildiğini fark ettim. Çünkü yıllardır birbirimizi öyle iyi tanıyorduk ki , bu noktadan sonra vazgeçmeyeceğimi biliyorlardı.

Kapıda duran polis memuruna hafif bir baş selamı verdiğimde , sorgularcasına bana bakınca , konuşmak zorunda kaldım.

"Necip Baba içeride mi? " Benim başlarındaki memura baba demem onun da bana başka bir gözle bakmasına sebep oldu.

"İçeride kendisi. Kim diyelim? "

Temkinli haline gülmemek için yanağımı ısırdım.

"Sen ona Zeliş de yeter. " Kendimden emin halimin sebebi Necip Babanın bizlere evladı gibi davranmasının sonucuydu. Normalde beni kaale almayacak olan genç adamın da beni önemsercesine baştan aşağı süzmesiyle rahatladım. Olumlu anlamda başını sallayıp bize baş işareti ile geçmemizi söylediğinde , gülümseyerek içeri girdim. Aklımda hain planım , yanımda kızlar ile kendimi mafya babaları gibi hissetsem de , bu boy ve cüsseyle imkansızlık abidesi olduğumun da bilincindeydim.

Hızlı adımlarla Başkomiser yazan tabelanın önünde durduğumda , son bir gayretle beni vazgeçirmeye çalışan Nesrin'e alaycı bir bakış attım.

"Kız bari Önder'i katmayaydın iyiydi. Onu arayıp , oradan uzaklaştırsam olma mı? "

"Olmaz Nesrin... En ufacık satışında silerim seni haberin olsun. "

Benim sözlerime suratını buruşturunca , tercihini benden yana yaptığını anladım. Gerçi aynı seçimi ben yapsam ben de onu seçerdim ama yine de bunu bilmek sebepsizce sevinmeme sebep oldu. Dostum dediğim bu kızlar benim için nasıl ilk sıradaysa , onlar için de aynı yerde olmak güzel bir duyguydu.

Kapıyı vurup içeriye girdiğimizde , Necip Baba üzerinde resmi üniforması , hafif kırlaşmış saçları , uzun ince yüzü ve benimkine benzeyen keskin mavi gözleri ile bakışlarını bana çevirdiğinde , o sert ifadesinin bir anda yumuşadığını gördüm.

"Oyy benim kızlarım gelmiş. Hayırdır bela çetesi? Sizi hangi olayın rüzgarı attı buraya? " Bizim mahallede ailevi dostluklar kadar , kavga da eksik olmadığı içindi bu espirisinin sebebi. Ee tabi biz de bir paratoner gibi belayı çektiğimiz için ya bir taraf olarak , ya da soru sormak adına birkaç defa geldiğimiz için Necip Baba da bu sözleri alayla dile getirmişti. Gerçi çok şükür şimdiye kadar öyle kötü bir kavgaya karışmışlığımız yoktu ama mahalledeki her olaydan haberdar olduğumuz için çözemediği konularda bizi sıkıştırırdı bu yaşlı kurt.

"Aslında senden bir şey rica etmek için geldik biz. " Temkinli adımlarla yanına gidip hafifçe yanağından öpünce , o gür sesi ile attığı kahkahadan isteyeceğim şeyin onu keyiflendirecek bir durum olduğunu fark ettiğini anladım.

"Hayırdır ? Kim o zavallı? " Bu adamın bu kadar zeki olmasıydı buralara gelmesinin sebebi belli ki. Bir insanın suratından her hissettiğini anlayabilme özelliği onu Necip Baba yapmıştı. Bizim mahallede herkes ona baba olarak seslendiği için Başkomser yerine Baba diye bilinirdi buralarda. Onun sayesinde bu kadar rahat ve huzurluydu mahalleli. Yıllardır tek bir kötülük bile onun bu hassasiyeti sayesinde girememişti bizim aile dediğimiz sokaklara. Bir süre bekledikten sonra masasının önündeki siyah deri koltuklara ilişip onun bize ısmarladığı çayları yudumladıktan sonra mahcubiyetle sıraladım sözlerimi.

"Senden isteyeceğim şey biraz ağır bir şaka ama bunu yaparsan sana ömür boyu her konuda yardım ederim. " Peş peşe sıraladığım sözleri oturduğu koltuğun arkasına yaslanıp , hafifçe gülümseyerek başını sallamasıyla sözlerimi dinlediğini anladım. "Necip Baba seni zora sokacaksa valla vazgeçerim ama bana yardım edersen de inan çok mutlu olurum. " Ben masum bir kedi yavrusu gibi yüzüne bakınca , elini saçlarına daldırıp hafifçe kaşıdığında , düşündüğünü fark ettim.

"Neymiş istediğin şey Zeliş'im? " Görüntüsü bir orduyu dize getirecek kadar sert olsa da , bu sözlerle hafifçe yerimde silkenip ona doğru eğildim.

"Bizim mahallenin gençleri var ya? Onlar beni çok kızdırdı. "

"Vah zavallılar. " Alaycı sözleri üzerine yüzümü assam da haklı olduğunu biliyordum. Her ne kadar mahallede Pollyanna olsam da , öfkelendiğimde gözümün karardığını da biliyordum.

"Şimdi mesain de bitti. Senden istediğim mesai içinde olmadığın için başını ağrıtmaz. "

Ben konuşmaya başladığımda , pür dikkat beni dinlediği için konunun dikkatini çektiğini anladım. Uzun uzun , her detayıyla planımı ona aktarırken , ara ara gülse de sonundaki bakışları ile kolay kolay ikna olmadığının farkındaydım.

"Zeliş'im iyi hoş da , bu sıkıntı yaratır. Gençlerden biri şikayet etse işimden olurum güzel kızım. " Öfkem yavaş yavaş geçtiği için bir de mantıklı düşündüğümde , Necip Babaya zarar verdiğinin farkına vardım.

"Haklısın baba. Ben düşünemedim. Kusura bakma rahatsız ettim. " Ben kızlarla göz göze gelip ayaklandığımda , arkamda seslenen adamın alaycı gülüşü ile ben de ona karşılık olarak bütün dişlerimi gösterdim. "Kaç kişi bu haytalar? "

"On "

O masanın üzerindeki şapkayı alıp ayaklandığında , ben sırıtarak kızlara baktım. İçimden samba dansları yapsam da kızların yüzü asıldığı için onlara sevimcimi göstermeye çekindim. Nesrin'in endişesini anlıyordum ama Gül neden somurtuyordu çözememiştim.

Mahallenin girişinde biz ekip arabasından inerken , Necip Baba hafifçe göz kırpıp yola yürüyerek devam ettiğinde , ellerimi cebime atıp alayla gülerek köşeye çekildim. Tekin'in gözlerindeki endişenin sebebini anlayamasam da yanımdaki memurları gördüğünde , yüzündeki panik ile o cool görüntüsünden eser kalmadığını da fark ettim.

"Hayırlı akşamlar gençler." Necip Baba o tok sesi ile gayet kendinden emin bir halde bu sözleri sıralarken , ben kıkırdadım. Erkekler şaşkın şaşkın birbirine bakıp onun selamını alırken , Tekin pür dikkat bana bakıyordu. Anlaşılan olanlar kafasını oldukça karıştırmıştı. Ben onu süzerken , yeniden yaşlı adamın sesi doldu kulaklarıma. "Valla biz bir ihbar aldık. Doğrusunu söylemek gerekirse oldukça da şaşırdım. Sizi tanıdığım için ihtimal vermedim ama biz de görevimiz gereği bunu yapmak zorundayız. " Bu sözler üzerine Önder önce yanımdaki sevgilisine sonra da Tekin'e bakınca , onun da bela çeken bir paratoner olarak bu duruma hazırlıklı olmadığı aşikardı.

"Hayırdır Necip Baba. Ne ihbarı aldın ki? " Sözleri de bu düşüncemi destekler nitelikteydi.

"Aranızda uyuşturucu satışı yapan varmış. Sizi karakola götürmeye geldim. Dediğim gibi görevimiz çocuklar. İşimizi yapmak zorundayız. "

Bu sözler ortamda uğuldamalara sebep olurken , tek sesini çıkaran Tekin oldu.

"Uyuşturucu satışı mı? "

O yüzünün her santiminden okunan şaşkınlığı ile bu kelimeleri dile getirirken , karşısında duran adamın oyunculuğuna şapka çıkarma arzumu bastırdım.

"Bu suçlamayı yaparken umarım elinizde kanıtınız da vardır memur bey? Aksi takdirde suçsuzluğumuz kanıtlandığında , sizinle mahkemede görüşeceğimize emin olabilirsiniz. "

Onun bizden çok farklı çalışan beyni ve yetiştiği ortam sanki buraya ait olmadığını çığlık çığlığa bağırıyordu. Necip Baba tedirgince bana baktığında , gözlerimle ona yalvarırcasına baktım. Çünkü onu çok fazla tanımasam da , Tekin bunun bir şaka olduğunu öğrendiğinde ve içinde benim parmağım olduğunu anladığında , zarar görmemem için hapis bile yatacak kadar gözü kara bir adamdı. Bana olan hislerine tam olarak güvenemesem de , kötü olmadığını yüreğim sanki beynime mıhlarcasına bana anlatıyordu. Ben bana bakan adama güven verircesine gözlerim ile işaret verdiğimde , devam etti.

"Bunca kalabalıkta bir sen itiraz ettiğine göre önce sorguya senden başlamamız gerekecek. Ne dersin genç adam? "

Sesi sert çıksa da , tedirginliği tonundan belli oluyordu.

"Hay hay... Benim alnım açık memur bey. Buyrun gidelim , konuşalım. Korkacağım bir durum olmadığına göre şöyle alayım sizi. "

Kendinden emin tavrı beni delirtse de duruşundaki o sarsılmaz hava içimde bir yerlerin hareket etmesine sebep oldu. Öyle yıkılmaz ve öyle güçlü göründü ki gözüme , sanki bir masal kahramanı gibiydi.

Onlar arabalara doluşurken , evlerden bizimkiler çıkınca yaptığımın ne kadar büyük bir hata olduğunu fark ettim. Ben öfkeyle onlara ders vermeye çalışırken , annemleri unuttuğum için kendimi tekmelemek istedim. Babamlar panikle Necip Babanın yanına geldiğinde , sessizce bir köşeye çekildim. Mahalleli karmaşanın arasında benim tedirginliğimi görmese de , Tekin'in bütün dikkati benim üzerimdeydi. Onlar memurlarla konuşurken , savaş alanına dönen mahallede yavaşça yanıma yaklaşıp fısıldadığında , her şeyi nasıl bir bakışta çözdüğünü anlayamadım.

"Oynadığın oyunun sadece bana zarar vermediğini anlamışsındır umarım fındıkkurdu. Yaptığını beş yaşındaki çocuk yapmaz. Ben sana ufaklık dediğimde kızıyorsun bir de. "

O alaycı bir şekilde bunları söylerken , ben suçlu suçlu dudağımı ısırdım. Her ne kadar deli gibi suratını dağıtmak istesem de , haklıydı. Ondan intikam almak isterken , tüm mahalleyi birbirine katmıştım.

"Ne alakası var olayın benimle? Koskoca Başkomiser benim lafımla mı sizi karakola çekecek? "

Ses tonumun şekli sanki suçluyum der gibiydi. Ya da hissettiğim vicdan azabından bana öyle gelmişti. Tekin alayla yanımda gülerken , sert bakışlarımı ona diktim.

"Şu belayı atlatayım , oyun nasıl oynanır görüşürüz küçük hanım. "

O tembel hareketlerle elleri ceplerinde yanımdan uzaklaşırken , ben aptal aptal arkasından baktım. Şimdi benim ne kazancım olmuştu bu durumdan? Adam yine bana meydan okumuş , üstüne bir de alay etmişti. O da yetmezmiş gibi düşman etmiştim kendime.

Ahh Zeliş... Kafana tüküreyim senin.

Bütün mahalleli karakolun önünde tedirgince bir o tarafa bir bu tarafa giderken , ben mutfaktan ciğer aşırmış kediler gibi bir köşeye sinmiştim. Olayın kargaşası ile kimse ne olduğunu anlamasa da , bu işin bu kadar büyüdüğüne inanamıyordum . Babamlar mahallenin erkekleri ile bir köşede şaşkınlıkla aralarında sohbet ederken , annemin o tedirgin bakışı ile ne kadar korktuğunu anlayabiliyordum. Kızlar da yanımda suçlu suçlu sessizce beklerken , bu olay açığa çıktığında ne yapacağımı bilmiyordum. Kendi başımı yaktığım yetmezmiş gibi bir de onların başını belaya sokmuştum. Bir anda bizim mahallenin gençleri kapıda göründüğünde , kendimi toparladım. Abimler güle oynaya çıkarken benim gözüm tek bir adamı arıyordu. Herkes tek tek çıkanları sorguya çekerken , aklım tamamen beynimden firar etmiş gibiydi. Korkudan elim ayağım buz kesmiş , bu sıcakta titremeye başlamıştım. Annemin abim ile konuşması ile kendime geldim.

"Neymiş oğlum bu iş? Ne esrarı , ne satışı? " Ses tonu ne denli yıprandığını gösteriyordu . Küçüklüğümüzden beri öyle otorite içinde büyümüştük ki , en ufacık kötü kelimemiz bile yoktu duyulan. Biz örnek gösterilen bir mahalleyken , bu şekilde burada bulunmak belli ki herkesi yıpratmıştı.

Hem de benim yüzümden.

"Telaşlanma anam. Yok bir şey. Belli ki birileri yanlış bir ihbarda bulunmuş. Herkes aklandı , telaşlanma. " Abimin bu sözleri üzerine şaşkınlıkla bakışlarımı ona çevirdiğimde , o sırıtarak annemin yanaklarını avucuna almış öpüyordu. Ben yanımda duran kızlara baktığımda , onların da benden aşağı kalır yanı yoktu. Bu defa Önder ve diğerleri de çıkıp kalabalığa karıştığında , pür dikkat kapıya diktim gözlerimi. Bir süre sonra Tekin gayet rahat bir tavırla çıktığında , neden derin bir nefes çektiğimi anlayamadım. Fahriye Teyze de telaşla oğlunun yanına geldiğinde , bütün alıcılarımı o ikisinin üzerine diktim. Ortada dönen bir şey vardı ve benim dışımda gelişiyordu her ne ise.

"Ayy oğlum ne oldu Allah aşkına? Vallahi kalpten gideceğim şimdi. " Bu sözler üzerine resmen kendimi parçalara ayırmak istedim. Benim şımarıklığım kaç tane insanı üzmüştü. Bir öfkenin bedeli bu kadar ağır olmamalıydı.

"Telaş yapma annem. Yok bir sorun. Belli ki birilerinin canı sıkılmış. " Son sözleri bana bakarak söyleyince , mahçup bir şekilde bakışlarımı bana bakan keskin grilerden kaçırdım.

"Nasıl bir yer burası böyle. Ne biçim bir şaka anlayışı bu? " Mümtaz Amca sert ses tonu ile bunları dile getirirken , ortam bir anda buz kesti. "Ne beklenir ki başka böyle bir yerden. " Bizi aşağılarcasına kullandığı kelimelerden sonra arabasına atlayıp giderken , herkes gergin bir şekilde birbirine baktı. Tekin bile sinirle oynayan yanak kasları ile babasının arkasından öylece bakarken , içimde oluşan kine anlam veremedim. Bu adam bizi hakir görürken , neden aramızdaydı peki? Herkes sessizce evine dağılmak için arabalara doluşurken , öylece olduğum yerde kaldığımı annemin sözleri ile fark ettim.

"Kız Zeliş hayırdır? Nöbet mi tutuyorsun orada? Sallanma , yürü hadi. "

Ben dalgınca ona baktığımda , o beni kolumdan çekiştirerek götürdüğünde bile sanki bir kabusun ortasında gibiydim. Fahriye Teyze ısrarla bizi Tekin'in arabasına bindirdiğinde bile kendime gelemedim. Onlar kısa yolculuğumuzda günün olayını konuşurken , ben dalgınlıkla boş sokakları seyrediyordum. Bir ara gözüm aynadan beni izleyen adama takıldığında , onun da benim kadar durgun olduğunu fark ettim. Evin önüne geldiğimizde , kendimi resmen arabadan atıp tam birkaç adım atmıştım ki , sert ses tonundaki emrivaki sözlerle durakladım.

"Güllü Teyze Zeliş'e bir şey sormam lazım müsade edersen. İş arıyordu ya , onunla alakalı. " Ben şaşkın gözlerle arkamı dönüp ona bakarken , onun tek hedef noktası annemdi. Annem şaşkınca önce bana sonra da ona baktıktan sonra olumlu anlamda başını salladığında şok oldum. Beni dedikodu olmasın diye düğünlere bile zar zor götüren kadın , bugün resmen mahallenin meteoru ile beni başbaşa bırakmıştı. Ona kullandığım kelime suratımı buruşurmama ve kendi içimde derin bir sorgulamanın zamanı geldiğinin bana sinyalini gönderirken , isteksizce ona doğru ilerledim.

"Neden yaptın? " Aslında sorusunun cevabını çok iyi biliyordum ama bilinmezlik en iyi silahımdı şu anda.

"Ne yapmışım bilmeden yine? Ne saçmalıyorsun? "

"Zeliş benimle oyun oynama. Senin şımarıklığın koca mahalleyi yangın yerine çevirdi. Görmüyor musun yol açtığın felaketi? Bugün suçsuz yere birisi içeri girebilirdi. Masum birinin canı yanabilirdi. Sen çocukluk yaparken , gencecik bir genç senin yüzünden lekelenebilirdi. Bu oyunu oynarken bunlar aklına gelmedi mi? "

Her ne kadar ona deli gibi öfkeli olsam da , her kelimesinde haklıydı. Tek söz etmeden başımı önüme eğdiğimde , derin derin solukları doldu kulağıma. O kadar yakındı ki , parfümünün o cezbedici kokusunu iliklerime kadar hissediyordum. Onun bu egzotik kokusu düşünme duyumu tamamen köreltiyordu. Sessizce yanımdan çekip giderken bile aklım onun sözlerinde , yüreğim karmaşık düşünceler içinde savruluyordu. O anda aslında bir gerçeğin farkına vardım. Bu yabancı adam ruhuma işlemişti kısacık zamanda.

☆ ☆ ☆

Aradan geçen iki gün de mahalleli yine eski telaşına dönmüş , o gece olanlar unutulmuştu. Sadece gençlerin alay konusu olarak kalmıştı yaşanılan. Ben ise yaptığım hatanın altında gün geçtikçe ezilip büzülürken , keşfettiğim yeni gerçekle yüzleşmeye çalışıyordum. Elimden geldiğince onunla karşılaşmamak için uğraşsam da bugün mutlaka görüşeceğimi de biliyordum. Sabah ezanı okunurken gözlerimi odamdaki yatağımda açtığımda , sırt üstü tepemdeki tavanı izlerken , aklımdan geçenler bunlardı. Ellerim başımın altında , ayılmaya çalışırken , bir anda odanın kapısı kırılırcasına çalınca , yerimden sıçradım. Abim o bed sesi ile böğüre böğüre kapının önünde konuşurken , oflaya puflaya ayaklarımı yerdeki peluş pembe halıya koydum.

"Kız kalk. Bayram sabahı yatılır mı? "

Homurdanarak üzerimdeki askılı sort takıma aldırmadan kapıyı araladığımda , o alaycı koyu kahverengi gözleri girdi görüş alanıma.

"Sabah sabah ne böğürüyorsun abi ya? "

Elindeki gömleği suratıma fırlatınca , yarı uykulu gözlerle zar zor yakaladım bez parçasını.

"Şunu hemen ütüle bayram namazına yetişcem. Yeniden uyursan bir sürahi suyla geliyorum haberin olsun. " Hızla yanımdan uzaklaşırken , bir ona bir de elimdeki buz mavisi spor kısa kollu gömleğe bön bön baktım. Ağzımın içinden saydıra saydıra odanın karşısındaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki şişkin aksime baktım. Bugün tamamen düzenimiz değişmiş , ramazan bitmişti ve ben yeni düzenime alışmadan sabahın köründe abim denen azmanın sesi ile güne merhaba demiştim.

Ütü masasını kurup gömleği ütüledikten sonra onlar namaza giderken , ben de annemle evi temizlemeye giriştim. Babamlar gelene kadar bütün evi düzene koymuş , bayram kahvaltımızı da bahçedeki ağacın altına kurduktan sonra onları beklemeye koyulmuştuk. Annem telaşla bir içeri bir dışarı çıkarken onun bu panik haline gülmeden edemedim. Günlerdir evi dipten köşeden temizlemiş , bayram için tatlı ve dolma sarılmış , bu özel güne eksiksiz hazırlanmıştık ama ben de yorgunluktan artık bitap düşmüştüm. O anda kesin kararımı vermiştim ki asla evlenmeyecektim. Bir evden sorumlu olmak ne zor bir sanattı Allah'ım.

Annem bağıra çağıra içerden seslenirken , aklım bu düşünce denizinde boğulup gitmişti.

"Zeliş kız gel bak şu tatlının şerbeti iyi mi? Dün ağzım kapalıydı bakamadım. Akşam da telaştan unutmuşum. "

"Anne sabah sabah tatlı mı yedireceksin ya? Daha kahvaltı yapmadım. Kendin bak. "

"Gel kız buraya delirtme beni. Oturmuş oraya kadı gibi. Kaldır o kıçını. "

Resmen şamar oğlanına dönmüştüm ya. Önüne gelen beni çekiştirip istediği yere getiriyordu. Ayaklarımı sürüye sürüye eve girdiğimde , o hâlâ mutfakta telaşla o yana bu yana aceleyle dolanıyordu. Köşedeki koca yemek tepsisinin içindeki baklavaya göz gezdirip ucundan küçük bir lokma aldığımda , annem pür dikkat beni izliyordu. Ağzımın içine yayılan tereyağı ve nefis el açması hamurun tadına bakarken , gözlerimi kapatıp inledim. Onca söylenmiştim ama baklava beni kendime getirmişti.

"Senin o baklava açan ellerini kemiririm kadın. Sen bir dahisin valla. Seni keşfetmeyenler ne kaçırdıklarının farkında değiller. İnsan mısın kadın sen? Bu nasıl güzel bir lezzettir? "

Ben anneme metiyeler düzerken , o elime vurup homurdandı.

"Hadi ordan zevzek . Bir de dalga geçiyor. "

Ben yanına gidip ellerini öperken , babamın sesi ile kendimize geldik.

"Bizsiz başladınız he bayramlaşmaya? "

Gülümseyerek bize bakan adama yaklaşıp uzun boyundan dolayı kollarımı göğsüne doladım. Başımı göğsünün üzerine koyduğumda , içimde oluşan sıcaklıkla gözlerimin dolduğunu hissettim. Ne kadar şanslı bir çocuktum ben. Şükürler olsun ki annem de babam da sağdı ve abilerimle , mutlu bir aileye sahiptim. Bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu anladım. Kim bilir bilmediğim annesiz babasız ne çok çocuk vardı? Bu özel günlerde sadece onların mezarıyla avunan ne çok yetim vardı. O anda içimde bir tsunami gibi dalgalanan hisse anlam veremedim.

Ben şanslı bir çocuktum. Şansızlığına rağmen ayakta kalan , o yetimlere inat.

Klasik bayramlaşmamız için babamlar her zamanki sırasına geçtiğinde , yine evin küçüğü olarak en sonda kaldığım gerçeği de yüzüme tokat gibi çarptı. Önce annem ve babam birbirleri ile bayramlaştıktan sonra yan yana durduğunda , sırayla büyük abim ve küçük abimde onların elini öpüp yanlarına geçti. Ben hepsini tek tek öpüp sona geçtiğimde , bombayı patlattım.

"Valla madem evin en küçüğüyüm. Harçlığımı isterim herkesden. Elimi öpecek kimse olmadığına göre , pamık eller cebe bakalım. "

Onlar sözlerime kahkahalarla gülerken , ellerini de cüzdanlarına atmayı ihmal etmediler. Cebe indirdiğim paralarla keyfim yerine gelmiş , annemle kurduğumuz sofraya oturup neşe ile kahvaltımızı yapmıştık. Daha sofrayı yeni kaldırmıştım ki , bizim evin her bayramda olduğu gibi akrabalarca baskına uğraması ile benim de bayram maratonum başlamış oldu. Önce dayımlar annem en büyükleri olduğu için bayramlaşmaya gelmiş , oturup çaylar eşliğinde sohbet etmeye başlamışlardı. Ben telaşla mutfakta servisleri hazırlarken , günün konusu benim okulumdu. Dayım çok kitap okumasının verdiği bilinçle onları bilgilendirirken , ben de pür dikkat onları dinliyordum. Kararımı vermiştim. Hem okuyup hem de aileme destek olmak adına bayramdan sonrası için iş aramaya başlama kararı almıştım. Bu defa amcamlar da gelince ev tam bir curcunaya dönmüş , sabahın erken saatlerinde ben kan ter içinde mutfakta onlara ikramlıkları hazırlamaya başlamıştım.

Bir süre sonra saate baktığımda öğlen olduğunu görünce şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. Misafirler öğlen yemeği yeyip ayaklandığında bulaşıkları makinaya yerleştirip , sığmayanları da elimde yıkadıktan sonra kendimi bahçedeki sedire attım. İnleyerek anneme söylenirken , o da bana hüzünle bakınca halime acıdığını anladım.

"Ayy valla karar aldım bayramlarda kendimi kömürlüğe kilitliycem. Yemin ederim pestilim çıktı. "

İnleyerek bu sözleri dile getirirken , annemin sözleri üzerine suratımı buruşturdum.

"Söylenme söylenme. İki iş yaptın hemen dedikodu et. Misafir evin bereketidir. Homurdanırsan evin bereketi kaçar. "

Güllü Sultandan günlük dersimi de aldıktan sonra duş almak üzere eve yöneldiğimde , Nesrin ve Gül'ün sırıtarak bize yaklaştıklarını fark ettim.

"İş bitti gelirsiniz tabi. Aynasızlar gibi olay yerine her şeysen sonra gelin zaten. "

Ben onlara söylenirken , kahkahaları tüm bahçeyi doldurdu.

"Anlaşılan Güllü Teyze seni bugün çalıştırmış. " Gül alayla bunları söylerken , gözlerimi devirip eve ilerledim. Kızlar peşimden gelirken de bir an bile dönüp bakmadım. Odama girdiğimde onlar sanki kendi yataklarına yığılırcasına yatağın üzerine oturduğunda , gizlice gülmeden edemedim. Böyleydi işte bizim aramızdaki yakınlık. Ne bir davet , ne de yap demek vardı. Kendi evimizde nasılsak birbirimizin evinde de aynıydık.

"Kızlar ben bir duş alayım siz takılın. Bu şekilde dışarı çıkamam , yapış yapış oldum. "

Onlar kıkır kıkır gülerken direk banyoya girip duşun altına girdim. Bedenim yorgunluğun etkisi ile sızlarken , içimde o küçük çocukların bayram sevinci vardı. Şimdi genç bir kız olsam da , eski zamanlarda ne kadar da mutlu olurduk bayram geldi diye. Şimdi de mutluydum ama o çocuk saflığı ile yaşadığım sevinç bambaşkaydı. Aklım bu düşüncelere kaymış giderken , üzerime havlu sarıp odama ilerledim. Kızlar bilgisayar başında bir şeylerle uğraşırken , gardırobun önünde durup ne giyeceğime baktım. Önce elim kot pantalona gitse de bu sıcakta onu giymenin pek mantıklı olmadığına kara verip askılıktaki , çiçek desenli diz hizasındaki elbiseye uzandım. Uzun zamandır ilk kez elbise giyeceğim için tuhaf hissetmiştim ama bugün bayramdı ve biraz özen göstermenin iyi bir fikir olduğunu düşündüm. Üzerimdeki havluyu atıp elbiseyi düzeltirken de sessizce giyinmeme devam ettim. Kızlar neye odaklanmışlardı bilmiyorum ama onların sessizliği de hiç normal değildi. Arkamı döndüğümde şaşkınlıkla ekrana baktım. Tekin'in sayfasını açmış bön bön bakarlarken , benim asıl takıldığım nokta o kasıntının yanında samimice duran kızdı. Yavaşça yanlarına geldiğimde onların da bakışlarından şaşırdıklarını anladım.

"Kız bunlar sevgili mi? Kızdaki samimiyete bak. Resmen içine düşmüş adamın. "

Yüreğime saplanan o sancının sebebini gayet iyi bilsem de bunu dışıma yansıtmamaya kararlıydım. Tekin de ona bakarken farklı görünüyordu.

Sanki sahiplenir gibi , sanki ona ait gibi.

Bu düşünceler canımın acımasına sebep olurken , dolan gözlerimi saklamak adına hızla arkamı döndüm. Kendimi ihanete uğramış gibi hissediyordum. Kandırılmış ve oynanmış.

Peki neden öpmüştü beni? Neden ısrarla bana umut vermişti? Neden ben ondan kaçtıkça inadına üzerime gelmişti?

Hepsi bir oyun muydu? Sadece eğlenmek için miydi söyledikleri?

Yüreğim bir bıçak oyulurcasına derin derin kanarken , Zeliş olmaya karar verdim. Zeliha olmak bana göre değildi. Zeliha'yı herkes yenebilirdi ama Zeliş asla yıkılmazdı.

O kasıntı artık umurumda bile değildi. Ben Zeliştim ve o benim için yalnızca bir komşu oğluydu.

☆ ☆ ☆

Up uzun bir aradan sonra merhaba meleklerim. Bir aydan fazla bir zamandır görüşmüyoruz ve ben sizleri çok özledim. Bölümlere yaptığınız yorumları tek tek okudum ama cevaplamaya malesef netim yoktu. Nasıl oldu diye sorarsanız inanın ben de bilmiyorum :))) Memelekette sıkıntılıydı internetim.

Tüm bu zaman içerisinde anlayış gösterdiğiniz için hepinize teşekkür ederim :*

Ayrıca bütün bu ayrı geçirdiğimiz süreçte her an yanımda olan ve bölümleri sizlerle buluşturan birtanem , canım ve kardeşden öte gördüğüm aşkım kbraltnsy a da nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Biliyorum okurken bana bu sözlerim için kızacak ama yine de emeğine sağlık kuzum. Az kahrımı çekmedin. Gerçi hep çekeceksin orası ayrı ama :)))

Diğer yandan bana her anlamda destek olan ve Kübra'ya yardımlarını esirgemeyen diğer meleklerime de teşekkür ederim.

Medyadaki resim için MahiHuma adlı aşkıma da teşekkür ederim.

Ayrıca ben köydeyken benden bir ricada bulunan küçük bir meleğimin doğum gününü kutlayamamıştım. Biraz geç olsa da sana da mutlu yıllar merimarirnd Aşkım. Rabbim hep yüzünü güldürsün.

Bugün açıklanan ösy sonuçlarında güzel haberlerini aldığım diğer kardeşlerimi de tebrik ediyor. Hayata adım atacakları bu son dönemeçte Rabbim yardımcıları olsun diyorum.

Biraz fazla mı konuştum ne :))))) Ee hadi o halde Rabbim ayırmasın sizlerden. Sağlıkla kalın meleklerim :*

Continue Reading

You'll Also Like

3M 162K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
21.8M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 101K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
68.3K 1.1K 40
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.