DADI

Por Blacamba

535K 18.1K 2.2K

Herşeyi henüz unutmuşken, tekrar bir erkeğe güvenebilir mi? Dadılık yapmaya gittiği evde, bakılacak bir çocu... Más

0.0
0.1
0.2
0.4
0.5
1K
2K
0.6
0.7
0.8
Yine Bir Değişiklik :D
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
Wp Grubu?
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
-Dönüş Notu-
Merhaba
2.2
ACİL??

0.3

26.1K 951 73
Por Blacamba

Sabah gözlerimi yüzümdeki büyük gülümsemeyle açtım. Telefonumdan saate bakınca henüz alarmın çalmadığını fark ettin. Ne bu mutluluk ne bu heyecan?

Neyse diyerek kalktım ve amaçsızca halıya bakmaya başladım. Uzun zamandır koşmadığımı fark edince spor taytımı ve üstümü giyinip saçımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Kulaklığım ve telefonumu da aldığımdan emin olduktan sonra odamdan sessiz olmaya özen göstererek çıktım.

Kapıyı aynı sessizlikle kapatırken, hareketli bir müzik seçip sahil yoluna doğru koşmaya başladım. Gelirken gördüğüm kadarıyla sahil on dakika uzaklıktaydı. Yani, sanırım. Yaklaşık beş dakika sonra sahil görününce gülümsedim ve koşu yoluna doğru yönlendim.

Dalgalar kıyıya vurdukça, mis gibi bir koku yayılıyordu. Deniz kokusunu çok severdim ve şuan cennetteymiş gibi hissediyorum.

Koşmaya devam ederken gözlerim dalgaya takılı kalmıştı. Önümden gelen kişiyi fark etmezken çarpışmamız kaçınılmaz olmuştu.

Çocuğun -çocuk dediğime bakmayın, bayağı benim kadar- elindeki dondurma yeri boylarken, son anda geriye sıçrayıp ayakkabılarımı kurtardım ve şaşkınlıkla kafamı kaldırdım

"Özür dilerim, dalmışım." diyip mahçup bir gülümsemeyle yüzüne baktım. Sıcak bir gülümsemeyle bana baktı

"Önemli değil, ama dondurmamı isterim. Daha tadını çıkaramamıştım" üzgünce konuştuğunda kıkırdadım.

"Tamam, ama ben burayı bilmiyorum. Nerede dondurmacı var?" kocaman gülümsedi ve parmağıyla gerisinde bir yerleri işaret etti

"Orada." kafamı onaylarcasına sallayıp ilerlemeye başladım. Dondurmacıya ilerleyene kadar konuşmuş, adının Deniz olduğunu öğrenmiştim.

Denize dondurmasını alırken taytımın belinde titreyen telefonumu elime aldım

Kimden:Bilinmeyen Numara

Gece, nerdesin?

Kime:Bilinneyen Numara

?

Kimden:Bilinmeyen Numara

Ben Rüzgar, numaranı CV'den aldım. Ece seni uyandırmaya geldi yoksun. Nerdesin?

Kime: Rüzgar Bey

Ben erken kalkınca koşmaya çıktım. Saatin farkında değilim. Geliyorum.

Telefonu eski yerine koyup Dondurmayla boğuşan Deniz'e döndüm

"Deniz, patronum mesaj attı. Gitmem gerek." ağzının kenarını silip bana baktı

"Sorun değil. Bırakmamı ister misin?" gülümseyip kafamı iki yana salladım

"Gerek yok ev yakın zaten. Sonra görüşürüz, yani sanırım." el sallayıp arkamı dönecekken kolumdan tuttu

"Şey, Gece. Yanlış anlamazsan, numaranı alabilir miyim?" gülümseyip numaramı verdim ve el sallayıp eve doğru koşmaya başladım.

Nefes nefese kapıya vardım ve vakit kaybetmeden zili çaldım. Nazife Sultan kapıyı açar açmaz derin bir nefes verdi.

"Gece çok merak ettik seni, geç içeri." derin bir nefes verip içeriye geçtim.

"Gece abla!" Ece sevinçle bağırıp bana doğru koşarken onu yakaladım, kucağıma aldım ve sarılışına karşılık verdim.

"Gittin sandım." gülümseyip ona daha çok sarıldım. Birkaç günde nasıl bana bu kadar alışmıştı?

"Hiç gider miyim ben? Vallahi kovulmadan gitmeye niyetim yok." dediklerimle ikimiz kıkırdarken bakışlarım Rüzgar Bey'e takıldı.

Yüzündeki büyük rahatlama ifadesinin anlamını çok iyi biliyordum. Nasıl olduğunu bilmesem de alışmıştı işte Ece bana. Bir kere terk edilmişti zaten, bir tanesini daha kaldıramazdı.

Rüzgar Bey'e güven vermek istercesine gülümsedim. Karşılık verince bakışlarım tekrar Ece'ye döndü.

"Ohoo, sen daha pijamalarınlasın. Hadi bakalım, ilk durak oda!" diyip onu havaya kaldırdım ve bir tur döndürdüm. Merdivenlere koşar adım ilerledim ve odaya doğru ilerledim.

Odadan içeri girince Ece'yi yatağa bıraktım ve dolaba ilerledim. Hava sıcak olduğu için bir şort ve kolsuz bir gömlek çıkardım.

Çıkardıklarımı yatağın üzerine bırakıp Ece'nin yanına oturdum.

"Gece Abla." elimdeki gömleğin düğmelerini açmayı bırakıp Ece'ye baktım.

"Efendim, canım." utangacça ellerine baktı ve ardından kafasını bana çevirdi

"Sen, beni bırakıp gitmezsin dimi?" dedikleriyle kanım çekilmiş gibi hissederken donup kalmıştım. Bakışlarımı zorlukla Ece'ye çekerken konuşmak için kelimeleri bir araya getiremiyordum.

Onu kucağıma alıp sıkıca sarılırken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Boynuma sarılırken

"Gece abla, sen hiç gitme olur mu? Babam kovsa bile gitme. Gerçi, babam seni kovmaz ki. Çünkü sen diğerleri gibi değilsin." 'diğerleri gibi'den kastı neydi bilmiyordum, ama beni mutlu ettiği kesindi.

Yanağından kocaman öpüp yüzünün önüne gelen saçları geriye ittim.

"Senin baban beni kapıdan kovsa bacadan girerim." kıkırdayınca ben de kıkırdadım ve burnumu çektim.

"Hadi bakalım. Üstümüzü giyinip aşağıya inelim." Ece'nin pijamalarını çıkarıp üstünü giydirdikten sonra onunla beraber kendi odama ilerledim.

Dolabımdan bir şeyler seçip üzerime geçirdikten sonra Ece'yle beraber aşağıya indim. Herkes mutfağa geçtiği için mutfağa doğru ilerledim. Eceyi yerine oturturken yanına oturdum ve tabağına kahvaltılıklardan koymaya başladım.

Herkes yemeğini yerken her zamankinin aksine sessiz geçiyordu. Görkem aniden sandalyeden kalkıp oynamaya başlayınca şaşkınca ona baktık

"Bir taş attım pencereye tık dedi. Anası çıktı kızım evde yok dedi vay vay!" aynı anda türkü de söyleyince kahkahalarımızı tutamamış, gülmeye başlamıştık.

"Oturmaya mı geldik gençler! Hobaa!" kahkahalar da uçuşurken gözüm Rüzgar Bey'e takıldı. Gülümseyerek bana bakıyordu.

Aman canım, ne bakacak bana. Saçmaladım iyice. Ece'dir o Ece, bana baksa hissederdim.

Görkemin şaklabanlıkları sayesinde ailenin eski neşesi yerine gelmiş, yüzler gülüyordu. Bu benim de neşelenmemi sağlarken iyiden iyiye buraya alıştığımı hissettim.

***

"Nazife Sultan, biz çıkıyoruz." Kahvaltıdan sonra Nazife Sultanla mutfağı toplamaya başlamıştık.

"Gece kızım, sen git bak şu oğlanlara. Rüzgar oğlum bağlayamaz kravatını. Görkem oğlum da şapşaldır,ceketinin diğer kolunu kovalar durur." kendi söylediklerine kıkırdarken ben de ona eşlik ettim ve ellerimi kurulayıp salona doğru ilerledim.

Kapının oraya ilerlediğimde gerçekten de durumun vahim olduğunu gördüm. Görkem ciddi ciddi ceketini kovalıyordu ve Rüzgar Bey kravatını düğüm gibi bir şey yapmıştı.

Onlara doğru ilerleyip Görkem'i durdurdum ve ceketini giymesine yardım ettim. Yanağımdan bir makas alıp gülümsedi

"Sağol fıstık. Kuyruğumu kovalıyodum resmen yaa." kıkırdadım

"Önemli değil." Rüzgar Bey'e dönünce içimde kıpırdaşan şeyleri anlamlandıramamıştım. Ona doğru ilerlerken avuçlarımı kotuma sildim ve gergince gülümsedim.

"Şu kravat işini bi beceremiyorum. Liseden beri Nazife Sultan sağ olsun hallediyorum." kıkırdadım ve kravatı kavradım.

"Aslında çok kolay, bakın şimdi" kravatın nasıl bağlandığını anlatmaya başladım -yazar da bilmiyo çaktırmayın yazamıyorum nasıl olduğunu- kravatı bağlama işini bitirdikten sonra son kez kravatı sıktım ve gömleğinin yakalarını düzelttim. Ceketin yakasını da düzeltip gülümsedim

"İşte oldu." kafamı kaldırıp Rüzgar Bey'e bakınca gülümseyerek bana baktığını gördüm.

Utanç vücudumu sararken alt dudağımı dişlerim arasına aldım ve başımı eğdim.

"Şey, size iyi günler. Akşam görüşürüz." gülümsedim ve kapıyı açtım. Rüzgar Bey gülümsedi ve arabasının anahtarlarını alıp kapıdan çıktı. Görkem yanağımdan makas alıp Rüzgar Bey'in peşinden arabaya ilerledi.

Kapıyı kapatıp Ece'nin yanına ilerledim. Resim defterine çizdiklerine bakarken gülümsedim.

"Gece abla, güzel olmuş mu?" kafamı salladım ve yanağını öptüm. Çizdiği figürleri daha dikkatli inceledim. Küçük sarışın kızın elinden tutan iki kişi vardı ve hepsi kocaman gülümsüyordu. Onların kim olduğunu tahmin edebiliyordum.

"Çok güzel olmuş. Bunu akşam olunca babana göstermeliyiz. Sevineceğine eminim." gülümsedi ve heyecanla bana baktı.

"Beğenir mi gerçekten." kıkırdadım ve kafamı salladım

"Neden beğenmesin? Sonuçta sen çizdin." sevinçle ellerini çırptı ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım.

"Gece abla sen de babam için bir şey çizer misin? Yarın onun doğum günü. Birlikte çizdiğimiz resimleri veririz." yarın doğum günü müydü yani?

"Tabii ki de çizerim. Baban ve seni çizmeme ne dersin." sevinçle ellerini çırptı ve çığlık attı. Bu kız neden sürekli ellerini çırpıyor?

"Bende bizim bir sürü fotoğrafımız var!"

********

Birkaç saat boyunca Ece ile resimler çizmiş ve oyunlar oynamıştık. Sonunda Ece heyecanla beni odasına çekiştirmiş ve heyecanla bol bol konuşmuştu.

Beni şifonyerin önüne götürüp çerçeveleri eline aldı. Yatağın üzerine ilerleyip oturdu ve yanına gitmemi bekledi. Yatağa ilerleyip oturdum.

"Bak bu resim benim ilk doğduğum günlerden." Rüzgar Bey, anlını henüz minicik olan Ece'nin anlına yaslamış, huzurlu olduğu her halinden belli olan bir ifade ile gülümsüyordu.

Elimde olmadan ben de gülümserken çerçeveyi elime alıp yakından inceledim. Bir dakika, sanırım bunu çizebilirdim. Evet, evet. Hem anlamlı, hem de seveceği bir şey.

"Ece, bu fotoğrafı çizmek için alabilir miyim?" Ece gülümsedi

"Tabiiki de! Beni de mi çizeceksin?" kıkırdadım ve yanağından makas aldım.

"Ay sadece babanı çizecek değildim ya. Ben senin için buradayım, napıyım ben senin çirkin babanı" Allah'ım affet yarabbim.

"Gece hanım, açıkçası size çok kırıldım." korkuyla yerimde sıçrarken ayağa kalkıp çerçeveyi arkama sakladım

"Hangi konuda?" deyip 32 diş gülümsedim.

"Ne kadarını duydun?" Ece bir ajan edasıyla babasına ilerleyip gözlerini kısmıştı ama bozuk aksanı yüzünden korkuncun aksine sevimli olmuştu.

Rüzgar Bey kıkırdayıp Ece'yi kucağına aldı ve öptü

"Vallahi Gece bana çirkin dedi, ben oradan katıldım." Başımı eğdim ve dudağımı ısırdım.

"Rüzgar Bey, biz Ece'yle konuşurken bir anda çıktı ağzımdan. Üzgünüm." çerçeveyi hala arkamda tutuyordum ve umarım fark etmezdi. Ne? Hediyeler sürpriz olurdu, değil mi?

"Gece, senin arkanda bir şey mi var?" gözlerimi büyütüp çerçeveyi pantolonumun beline taktım ve ellerimi iki yana açtım.

"Siz yanlış görmüşsünüzdür Rüzgar Bey" gülümseyip rolümü devam ettirdim. İlk önce kaşlarını çatıp şüpheyle baksa da vaz geçip konuştu

"Gece, bana sürekli Rüzgar Bey demek zorunda değilsin. Burda biz bizeyiz. Görkem bana Bey diyo mu?" hak verircesine kafamı salladım ve gülümsedim

"Peki Rüzgar Be-" kaşlarını çatınca ufak bir düzeltme yaptım

"Tamam, Rüzgar" Rüzgar demek tuhaf hissettirmişti, sonuçta patronumdu. Rüzgar Ece ile birlikte kapıdan çıkarken seslendim

"Rüzgar Be-Rüzgar yarın Ece ile birlikte dışarı çıkabilir miyiz? Birkaç şey almam gerek." Rüzgar gülümsedi ve kafasını salladı.

"Görkem'i sizi alması için göndereyim mi?" gülümsedim. Ne çok güleç olmuştum ben?

"Gerek yok. Benim arabam var zaten. Yine de sağ ol."

Gülümseyip odadan çıkınca derin nefes verip çerçeveyi arkamdan çıkardım ve odama gitmek için hareketlendim.

**Rüzgar'ın Anlatımı** (sonundaa kdwmnxnwx)

Arkasında çerçeveyi sakladığını tabii ki de biliyordum . Ve konuşmayı da duymuştum. Tamam, bana sinsi diyebilirsiniz ama değilim.

Bana neden Rüzgar demesini istediğimi bilmiyordum. Ama bir şey biliyordum ki o da bu sabah az daha bayılacağım idi. Neden bilmiyorum ama bu kız yakınlarımda iken kendimi tuhaf hissediyorum ve hiç iyi değil.

Zaten dün saçmalamıştım ve umarım bir daha olmazdı.

Ece kucağımda salona indim ve mutfağa geçtim. Görkem ve Nazife Sultan bizi bekliyolardı. Masaya oturdum ve Ece'yi yerine oturttum

"Rüzgar oğlum, ben sana bir şey soracaktım." devam etmesi için kafamı salladım ve bekledim

"Yarın doğum günün biliyorum. Sonraki gün,ben birkaç günlüğüne köye gitsem olur mu?" kaşlarımı çatıp bakışkarımı ellerime indirdim.

"Olur tabi Nazife Sultan." tamam hep yanımızda değildi belki ama, biz yazlığa gittiğimizde giderdi. Annem ve babam bile bana sırtını dönerken o valizini toplayıp benimle gelmişti. O olmasaydı ben Ece'yi zor büyütürdüm. O olmadığında hala panik yaptığım doğrudur.

"Rüzgar oğlum, sen merak etme. Gece kızım var. Ben çok sevdim onu, hem Ece de sevdi. O size çok iyi bakar ben eminim." kafamı salladım ve gülümsedim.

"Sen merak etme Nazife Sultan, biz bakarız bi çaresine." Gece de gelince yemekleri servis ettiler ve akşam yemeğini de neşeyle yedik. Yarın neler olacağını gerçekten merak ediyordum.

Hey hey hey, şuan bölümü köy gibi bir yerden paylaşıyorum ve annemin internetine bağlıyım. Bir süredir sıkıntı vardı ve sonunda çözüm buldum. Oy ve yorumlarınız önemli. Teşekkür ederimm :))

Seguir leyendo

También te gustarán

363K 22.2K 44
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
151K 7.4K 19
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
1.1M 15.3K 38
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
Peyda Por Herkes Yalan

Novela Juvenil

884K 61.4K 36
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...