Duru Bir Umut

By utarit5

6.1M 181K 17.4K

• Wattys 2016 "Yazarın İlk Eseri" kategorisi kazananı. • Genç kız Edebiyatı #1 • Başlangıç: 03/06/201... More

Duru Bir Umut: Tanıtım
Duru Bir Umut: Tanıtım 2
Duyuru: Duru Bir Umut Yeniden Yayınlanıyor!
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24

Bölüm 14

102K 6K 481
By utarit5

Bölüm 14

Aradan haftalar geçtikten sonra Toprak nihayet işlerini toparlamıştı. Planladığımız tatil için son hazırlıklarımızı tamamlamıştık. Toprak bu tatil konusunda ciddiydi ve oldukça aceleci davranıyordu. Zaten iyice dolmuş olan ve ağzını kapattığım bavula daha ne koyabilirim diye düşündüm. Sanırım bize lazım olabilecek her şeyi koymuştum. Toprak kucağında Arsu ile odaya girdi. Gülümseyerek ne yaptığıma bakıyordu.

"Hazır mısın?"

"Evet." diyerek kafamı salladım ve bavulu büyük bir gürültü ile yere indirdim.

"Hadi gidelim."

Toprak bana doğru yaklaştı ve bebeği kucağıma tutuşturdu.

"Ver şu bavulu bana."

Yanakları gülümsediği için hafifçe çukur halini almıştı. Arsu ile girişte bizi bekleyen Neşe ablanın yanına gittim. Üzerini giymiş bizi bekliyordu. Tatile gideceğimizi söylediğim zaman gelip bizi yolcu etmekte ısrar etmişti.

"Duru kızım, dönünce aşısını vurdurmanız gerekiyor unutmayın."

İşin en sevmediğim kısmı da buydu, Arsu'nun her iğne vurulduğunda kulağıma dolan o tiz sesi içimi paramparça yapıyordu. Mutsuzca kafa salladım. Kapı çaldığında doğruldum ve açtım, gelen kapıcımız Hasan abiydi.

"Alayım Toprak Bey." dedi ve Toprak'ın elindeki iki bavulu da alarak dışarı çıktı. Hep birlikte aşağıya indiğimizde, kendi kendime gülümsemeden edemiyordum. Resmen Toprak ile birlikte, gerçek bir aile gibi tatile çıkıyorduk! Sırlar ile dolu Selin'i, her şeyden habersiz Sima'yı ve hala doğruyu söylemediğim annemi düşünmek bile şu anki mutluluğumu bozmuyordu. Fazla pervasız davranıyordum sanırım ama buna bir türlü engel olamıyordum.

Hasan abi bavulları bagaja yerleştirdikten sonra, ben de Neşe ablanın iki yanağına da sulu öpücük bırakıp Arsu'yu aldım. Arka kapıyı açıp Arsu'yu, ana kucağı modeli koltuğa bırakıp kemerini taktım. Bunu bugün Toprak almıştı yol için ve ben de birkaç sallanan oyuncağı üstüne bağlamıştım. Toprak da onlara birkaç şey söyledikten sonra, sürücü koltuğuna bindi ve yola koyulduk.

"Ee, nereye gidiyoruz?" diye sordum emniyet kemerimi takarken.

Toprak'ın dudağı yukarı doğru kıvrılırken "Sürpriz..." dedi.

"Fazla uzak değil." Orta kısımdan Arsu'yu kontrol ettikten sonra tekrar önüme döndüm. İçimde tarif edilemez bir heyecan vardı. Kafamı cam kenarına yasladım, titrese de aldırmadım. Sarsıntı hiçbir şekilde içimdeki mutluluğu zedeleyemiyordu.

Bir saatlik bir yolculuk sonunda, ormanlık bir yerin derinliklerinde bir siteye giriş yaptık. Önünde durduğumuz ev müstakil bir yerdi, geniş bir bahçeye sahipti. Arsu'yu alıp içeriye girdiğimde, evin arka kısmının bir göle baktığını farkettim. O kadar huzur vericiydi ki...

Toprak kendi valizini de girişe koyduğunda, kapıyı kapatarak derin bir nefes aldı.

"Burası çok güzel." diye fısıldadım.

Açık bahçe kapısından gölün ilerisinde, batmakta olan güneşin bıraktığı kızıllığı görebiliyordum.

Toprak "Hadi yemek yiyelim, çok acıktım." dedi bir kapıdan içeri girerken. Merakla peşinden gittiğimde gördüğüm şey şaşırmamı salladı. Mükemmel bir şekilde hazırlanmış sofra karşımda tüm güzelliğini sergiliyordu.

Toprak elini mutfakta acelece yıkadıktan sonra, ahşap bir sandalye çekti.

"Valizleri sonra yerleştiririz hadi."

"Bu nasıl oldu?" diye sordum usulca bir sandalyeye otururken. Toprak tabağına birkaç şey alırken "Bu da benim sırrım." dedi gülümseyerek. Hangi ara hazırlatmıştı bu kadar şeyi?

Arsu'yu kucağımda oturturken eline çantadan çıkarttığım bir oyuncak verdim. Anında kavrayıp ağzına soktu. Zamanla ona alışmıştım. Artık neyi isteyip istemediğini biliyor, acıktığı zaman anlayabiliyordum ve onunla birlikte rahat bir şekilde hareket edebilmeyi de öğrenmiştim.

Boşta kalan elimle tabağımı doldurdum. Sessizce yemeğimizi yedikten sonra Toprak bana evi gezdirdi. Sonra o mutfağı toparlarken, ben de o sırada bebeği uyutup yatağa koydum. Yatağın etrafını, düşmesin diye yastıklarla donattım. Bebeklerin en hareketli olduğu aylar bu aylardı. Hoş hareketli olmayı bırak çoktan emeklemeye başlar diye düşünmüştüm ama Arsu bu konularda oldukça yavaştı. Ama bazı bebeklerde durum bu şekilde olabildiğinden bunu çok da kafaya takmıyor ve akışına bırakıyordum.

Salona geri döndüğümde Toprak televizyon ile ilgileniyordu ve masanın üzerinde birkaç atıştırmalık vardı. Geldiğimi farkedince, çömelir vaziyette bana doğru dönerek elindeki DVD'yi gösterdi.

"Film izleriz diye düşündüm."

Kararsız bir ifadesi vardı, bu yaptıklarından emin olamıyor gibiydi. Onu rahatlatmak için gülümsedim.

"İyi düşünmüşsün."

Yanıma geldi ve benimle aynı koltuğa fakat en ucuna oturdu. Pekala, bu durum biraz tuhaftı. Başlayan film 'Babadan Oğula' filmiydi. Ve tabiki anı bozmamak için filmi izlediğimi çaktırmadım. Ryan Gosling'in bu filmi en beğendiğim filmler arasındaydı. Toprak bir cips kasesini kucağına alıp filme odaklandığında, tıpkı küçük bir çocuk gibi görünüyordu.

Onu izlemekten vazgeçip filme yöneldim. Odaklanmam gereken o değildi. Film bitmek üzere sıcaktan iyice mayışmış ve koltukla bir bütün haline gelmişken Toprak'a baktım. Ve o anda göz göze geldik. O zaten bana bakıyordu.

"Ne?"

Toprak kendi kendine düşüncelerini dağıtmak istiyorcasına kafasını iki yana salladı.

"Yok bir şey."

Filmin bitiş müziği çalıp ekran karardığında, Toprak öne doğru eğildi.

"Üniversite ne durumda?" dedi elleri ile dizilerinden destek alırken.

"Artık bu sene gireceksin herhalde...''

''Ah evet...'' Sınav komple aklımdan uçup gitmişti. Hoş son aylarımı çalışarak geçirmediğim için girmek istememiştim ama Ezgi'nin ısrarları sonucunda denemeye karar vermiştim.

"Bilmiyorum, bakacağız." dedim iyice geriye yaslanırken.

Toprak "Anlıyorum." diyerek kafasını salladı.

O an aklıma tek gelen şey Toprak'ın Duygu ile ne yaşadığıydı. Ne olmuştu da aniden çok sevdiği kadından uzaklaşmak istemişti?

"Ben bir şey sormak istiyorum." dedim çekingen bir şekilde.

"Tabi."

"Biliyorum haddim değil ama Duygu ile aranda ne geçti?"

Toprak bir anda kaskatı kesildi.

"Anlatmak zorunda değilsin." diye fısıldadım.

"Beni tam anlamıyla terketti."

Pür dikkat onu izledim.

"Hayatından defolup gitmemi ve yüzümü bile görmek istemediğini söyledi."

Dudakları düz bir çizgi halini aldı.

"Onu sonsuza kadar kaybettim, yapacak bir şeyim kalmadı."

"Umudunu kaybetme Toprak." dedim içim acıya acıya. İlk defa birine karşı böyle hissediyordum.

"Belki seni affeder."

Ve onda Toprak usulca bana yaklaştı. Sıcacık elleri ile benim heyecandan terlemiş ellerimi kavradı.

"Artık kızımdan başka bir şeyi düşünmemeye karar verdim.''

Kalp atışlarım hızlandı. Kulaklarım bana ihanet etmemişti değil mi? Doğru duyuyordum! Sessizce yutkundum ve tek kelime etmeden ona baktım.

"Artık hayatımda sadece siz varsınız. Sen ve kızım."

Hiçbir duygu belli etmiyordu yüz ifadesi, gözleri karanlık bir kuyu misali içine düşmeni sağlıyordu. Ağzımı açtım ancak hiçbir şey söyleyemedim. Bir insan bu durum karşısında ne diyebilirdi ki?

Aramızdaki bu yoğunluğu bozan şey ise telefonumun zil sesi oldu. Heyecanla ellerimi birden geri çekip yerimden kalktım.

"Şey..."

Ağzımdan çıkan bu saçma kelime eşliğinde ellerimle garip haraketler yaptım. Sanırım bir an önce yanından ayrılsam iyi olacaktı. Hızlı adımlarla onun yüzüne bakmadan Arsu'nun uyuduğu odaya girdim. Zavallı bebek yorgunluğun etkisi ile mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu. Acelece ekranı yanıp sönen telefonumu çantamdan çıkardım. Annem yazısı telaşlanmama neden olsa da derin bir nefes aldım ve telefonu cevaplayarak bahçeye çıktım.

"Alo kızım."

"Annem." dedim özlemle. Bir yandan gelmesini istiyor bir yandan da olacaklar için gelmesin diye düşünüyordum.

"Nasılsın?"

"İyi annem sen?"

Annem konuşmadan önce boğazını temizlediğinde önemli bir şey söyleyeceğini anladım. "İyi kızım, ben aslında şey için aramıştım. Bir haftalığına seni görmeye geleyim.''

"Ne?"

Bu ses tonum sevinçten çok şaşırdığım içindi.

"Süper." dedim. Ancak sesimdeki korkuyu ancak ben farkedebilirdim.

Annem geldiğinde, ne yapacaktım ben?

Continue Reading

You'll Also Like

284K 3.6K 17
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
790K 36.3K 33
"Ahu." dedi ve duraksadı. Saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Aşiret ağası olsam ne yazar. Kalbimin ağası sen olduktan sonra." ##########################...
70.7K 624 6
Doğruluk mu cesaret mi?? Kitabın ismini değişeceğim! İddia sonucu bu ismi koymak zorunda kaldım
1.3M 29.2K 42
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...