Bölüm 20

93.2K 5.6K 273
                                    

Instagram: utarit5 🥑

Bölüm 20

Sanırım hayatım boyunca en özenerek hazırladığım kahvaltı sofralarından biri buydu. Tabii, anneler gününde anneme yaptıklarımı saymazsak. Kendi kendime gülümseyerek meyve sularını bile özenle doldururken Neşe abla şen bir kahkaha attı.

"Tamam yeter yeter kusursuz oldu. Hadi sen git uyandır."

Kucağındaki Arsu, elindeki ses çıkaran oyuncağını emmek ve salyalarını akıtmakla meşguldü. Neredeyse hoplaya zıplaya Toprak'ın uyuduğu ikinci misafir odasına giderken, onunla birlikte geçirdiğimiz bir ayı düşündüm. Onu ilk çağırdığımda gelmemekte ısrar etmişti ama Arsu'nun bu zamanlarda babasıyla birlikte olması gerektiğinden bahsettiğimde gelmişti ve burada kalmaya başlamıştı. Neşe abla neler olduğunu pek anlamasa da karışmak istemediği için hiçbir şey sormuyor sadece yapması gereken şeylere bakıyordu...

Her şey tamamıyla değişmişti; biricik Arsu iyice büyümüştü. Yaz artık her yönü ile kendini hissettiriyordu.

Kapıyı tıklattığımda içeriden "Girebilirsin." sesi gelince, içeri girdim.

Çalışma masasında birkaç şeye göz atmaktaydı. Bu kadar çalışkan olmasına şaşırdım, ne ara uyanmıştı?

"Kahvaltı hazır." dedim gülümseyerek. Kafasını kaldırıp bir dosyayı kapatarak bana baktı. Çatılan kaşları aniden inmişti ve gülümsemesi ile birlikte, her zaman olduğu gibi yanakları çukurlaşmıştı.

"Geliyorum."

Gülümsemeye devam ederken kapıyı kapattım ve salona geri döndüm. Tıpkı yakın birer arkadaş gibiydik. Ona gerçekleri söyleyeceğim zamanki tepkisini merak ettim. Benden nefret eder miydi? Bebeği elimden alır mıydı? En çok da bundan korkuyordum zaten. Yalanlar yüzünden kaç bedel ödeyecektim?

Masaya oturduğumda, Neşe abla Arsu'yu salıncağına koydu ve masaya oturdu. Çayları çoktan koymuştu.

Çok geçmeden Toprak da takım elbisesini giymiş olarak yanımızdaydı. Tam karşıma oturduğunda "İş görüşmesine mi gideceksin?" diye sordum.

"Evet, eğer şanslıysam bu sefer olabilir."

"İnşallah olur." dedim ona güven verircesine gülümserken.

"Senin gibi birini işe almazlarsa onlar kaybeder hem." Toprak bir kahkaha attı bu dediğime.

"Keşke hepsi senin gibi düşünse..."

Uzun süredir bir iş arıyordu, üniversitesine devam edebileceği bir iş. Bu sefer kendi şirketlerinde olduğu konumdan farklı bir konumda çalışmak istiyordu. Ben onun iyi olacağına kalpten inanıyordum.

Kahvaltıdan sonra Toprak'ı yolcu ettikten sonra halimize güldüm. Tıpkı evli çiftlerde olduğu gibi, eşlerini yolcu eden kişilere benziyordum. Bu komik değildi ama yine de sırıtmadan edemiyordum işte. Belki de delirmişimdir...

Annemden bir mesaj gelince hızlıca açtım.

Ne zaman geliyorsun kızım?

Bugünlerde kendimi bu kadar iyi ve rahat hissetmemin bir diğer nedeni ise, annemle aramın iyi olmasıydı. Anneydi o sonuçta, bir annenin duygularından iyi anlardı. Benim Arsu'yu kaybetmekten ne kadar korktuğumu anladığı zamanki o bakışını asla unutmayacaktım.

Anneme birazdan çıkacağıma dair bir mesaj attıktan sonra mutfağı temizleyen Neşe ablaya seslendim.

"Neşe abla ben anneme gidiyorum, sen de çık istersen."

Duru Bir UmutWhere stories live. Discover now