Kapı Komşum

Autorstwa okyanus0624

452K 20.5K 2.6K

Ey kanadı kırık gül yaprağı. Hem umudum ol , hem de acım. Sonsuz dokunuşlarda ruhumu buladığım. Ansızın çıkıp... Więcej

Tanıtım《☆☆☆》1
Tanıtım 《☆☆☆》 2
Tanıtım《☆☆☆》3
2. Bölüm《☆☆☆》 Şüphe
3. Bölüm 《☆☆☆》Hey Seni Yerler
4. Bölüm 《☆☆☆》 Eyvah Basıldık
5. Bölüm 《☆☆☆》 Bana Abi Dedi!
6. Bölüm 《☆☆☆》Bana Öyle Bakma !
7. Bölüm 《☆☆☆》Küçük Oyunbaz
8. Bölüm 《☆☆☆》Organize İşler
9. Bölüm 《☆☆☆》 Aşk Kapıyı Çalınca
10. Bölüm 《☆☆☆》 Arkadaş
DUYURU
11. Bölüm 《☆☆☆》İlk Adım
12. Bölüm 《☆☆☆》 Tuzlu Kahve
13. Bölüm 《☆☆☆》 Alışveriş!
14. Bölüm 《☆☆☆》Nişan
15. Bölüm 《☆☆☆》Ruh Bağı
16. Bölüm 《☆☆☆》 Aşk-ı Diyar
17. Bölüm 《☆☆☆》Yeni Bir Hayat
18. Bölüm 《☆☆☆》 İhanet
19. Bölüm 《☆☆☆》 Yaralı Kalbim
20. Bölüm 《☆☆☆》 Yangın Yeri
21. Bölüm 《☆☆☆》 Saman Alevi
22. Bölüm 《☆☆☆》 Öfke
23. Bölüm 《☆☆☆》 Senden Vazgeçmem!
24. Bölüm 《☆☆☆》 Gazap Ateşi
25. Bölüm 《☆☆☆》Aşkın Ateşi
26. Bölüm 《☆☆☆》Yorma
27. Bölüm 《☆☆☆》Bir Sebebi Var!
28. Bölüm 《☆☆☆》Bi Küçük Nikah Meselesi!
29. Bölüm《☆☆☆》Güzel Kadın
30. Bölüm 《☆☆☆》Karavan
31. Bölüm 《☆☆☆》Oğlan Bizim Kız Bizim
DUYURU
32. Bölüm 《☆☆☆》Kötü Zamanlar
33. Bölüm 《☆☆☆》 Bazen Pes Etmek Gerekir

1.Bölüm《☆☆☆》 Yeni Komşu

27.2K 1K 100
Autorstwa okyanus0624

Yanımda sürekli çıktığımız yokuşun dikliğinden yakınan ve koluma yapışarak bütün ağırlığını bana veren arkadaşıma yan yan bakınca , yüzümün aldığı hali bakmadan tahmin edebiliyordum. Çünkü eli ateşe değmişcesine tenime değen elini çektiğinde , gülmeden edemedim. Bu kızın sürekli hayatımın ortasında oluşu bazen beni deli etse de , çoğu zaman onun gibi bir dosta sahip olduğum için kendimi şanslı sayıyordum. Ben yeniden eve geç kaldığımız için adımlarımı sıklaştırınca , arkamdan ciyak ciyak bana bağıran kıza öfkeyle dönüp ağzımdan tükürük saçarak konuştum. Yokuşun tam ortasında beni durdurması ve her defasında ona söylememe rağmen aynı şeyi yapması sabrımı taşırmıştı o anda.

"O koca kıçını kaldır biraz Nesrin. Senin yüzünden eve geç kaldık. Annem daha kapıdan girmeden saçıma yapışırsa , bütün hırsımı senden alırım haberin olsun. "

Ellerini beline atıp tepemizden bize sıcaklığını cayır cayır yanan tenimle gösteren güneşin altında , baştan aşağı beni hiç acelesi yokmuşcasına süzen kıza gözlerimi devirip arkamı dönerek yürümeye başladım.

"Ay sen de amma pimpiriklisin ya. Bir şey demez Güllü Sultân bize. Ben onun o kırmızı yanaklarını sulu sulu öpünce , bütün siniri geçer. "

"Bok geçer. " Bu sözleri ağzımın içinden fısıldasam da, benim daha bir bakışımla bile ne demek istediğimi bilen kızın arkamdan kıkır kıkır gülmesiyle sesimin ona da ulaştığını anladım. Yolun bittiğini müjdeleyen elektrik trafosunun yanına geldiğimde , sırtımdan aşağı akan terin bedenimi alev alev yakması ile sıcaklığın öldürücü derecede olduğunu fark ettim. Başımı çevirip arkamdaki arkadaşıma baktığımda , sanki ben onca sözü başkasına söylemişim gibi sallana sallan gelişini izlerken onun bu pervasızlığı hem tepemde olan cinlerimin ayağa kalkmasına , hem de içimde atmak için bekleyen kahkalarıma sebep olmuştu. Trafonun yanındaki kaldırım taşına oturup onun gelmesini bekleyene kadar bir süre soluklanırken , karşımda bütün Ankara manzarasını gözlerimin önüne seren ve sıra sıra dizilmiş rengarenk gece kondularıyla bizi lüks apartman dairelerinden ayıran mahalleme göz attım. O anda içimde yükselen mutluluğa anlam veremedim. Bazı gençlerin aksine benim o lüks villa veya apartman dairelerinde zerre kadar gözüm yoktu. Doğduğum andan beri içinde büyüdüğüm bu kocaman aile, benim için en büyük variyetten bile daha önemliydi. Belki burada doğup büyümemin verdiği bir durumdu bu bilmiyorum ama seviyordum burayı. Her sokağı , her evi ve her insanıyla kendine özgü bir mahalleydi yaşadığım semt. Öyle içten ve öyle sıcak bakışlara sahipti ki buranın insanları , en parlak giyimli bir sosyete bile onun o sıcak gülümsemesinin benim için değerini asla değiştiremezdi. Burada yaşayan insanlar yarım ekmeğini bile birbiriyle paylaşır , hem derdinde hem sevincinde yan yana , sırt sırta destek olurdu birbirine. Asla senin derdin denmez herkesin derdi kendi derdi görülür , sıkıntısı el ele vererek giderildi. Burjuva takımının aşağı kesim diye adlandırdığı bizler , onlara göre kenar mahalle insanı olarak anılsak da , buranın bir tek taşını bile onların koca villalarına değiştirmezdim. Bu düşünceler ile gözlerimi kapatıp başımı ateş saçan güneşe çevirdiğimde , yeniden sol yanıma gelip oturan o mutluluğu keyifle karşıladım. Bir süre sadece yoldan geçen arabaların ve yokuş aşağı koşturarak inen küçük çocukların sesini dinledikten sonra gözümün önüne gelen gölge ile tepemde kimin durduğunu da anladım.

"Hayırdır kız pollyanna? Yine hangi rüyalar alemine daldın? "

Ellerimin üzerine yaslandığım için çakıl taşları batan ellerimden ağırlığımı kaldırıp gözlerimi kısarak tepemde duran arkadaşıma bakıp dilimi çıkardım. Onun o güldüğünde güneş açmışcasına parlayan yüzüne baktım. İki elimi birbirine vurarak toprak kalıntılarını temizledikten sonra hızla yerimden kalkıp yanıma bıraktığım alışveriş çantasını aldıktan sonra eve gitmemizin son adımları olan küçük yokuşu çıkmaya başladım. Yanımda sessizce yürüyen Nesrin ne düşündüğümü anlamak istercesine hafifçe eğildiğinde , siyah saçları yüzünü kapatınca , dikkatimi onda topladım.

"Dalgınsın bugün hayırdır? "

Her zaman alaycılığıyla ön planda olsa da, ciddi durumlarda kendini toparlamayı bilen bu kızın , anı anını tutmayan bu halleri beni serseme çevirse de , hafifçe gülümseyerek ona baktım.

"Eve gidince ne söyleyeceğimi düşünüyorum. Yalan söylemekten nefret etsem de , her defasında onlara yalan söylüyorum. "

Önüme geçip beni durduran kıza suratımı asınca , iki eliyle yüzümü kavrayıp kendine çevirerek içtenlikle konuşmaya başladı.

"Benim yüzümden. Gerçekten özür dilerim Zeliş. Her defasında benim yüzümden yalan söylüyorsun ailene. "

"Salak salak konuşma kızım. Sen ben mi var?... Biz biriz. "

Onun vicdan azabı duymasını istemediğim için her zamanki gibi çıkışarak dikkatini dağıtmaya çalıştım. Dediği gibi aileme yalan söylememin sebebi o olsa da , bu benim tercihimdi ve onun bu yüzden üzülmesini istemiyordum.

"Ayrıca artık sizde evleniyor musunuz , nişanlanıyor musunuz... Ne halt yiyorsanız yiyin. Bir gün yakalanacağız valla hepimiz okkanın altına gideceğiz , haberin olsun. "

Genç kızlığa adım attığımız ilk zamanlardan bu yana birbirlerine deli bir aşk ile bağlanan Nesrin Ve Önder... Aynı mahallenin çocukları olsalar da bir türlü ailelere durum açıklanmadığı için , böyle kaçak göçek görüşerek aşklarına devam ettikleri için çoğu zaman onların buluşması için evden birlikte ayrılıyor , onlar görüştükten sonra da yeniden eve birlikte dönüyorduk. Bu sebeple de çoğu zaman sırf arkadaşım için ailelerimize yalan söylemek durumunda kalıyorduk.

'Arkadaş arkadaşın pezevengidir' sözü aklıma geldiğinde kıkır kıkır gülmeye başlayınca , bana delirmişim gibi bakan kıza , elimi ağzıma kapatıp başımı salladım. Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırıp beni süzdükten sonra o da bana eşlik etti. Gülüşümüz sıcaklıktan dolayı kendini eve kapattıkları için kimsenin olmadığı boş mahallede yankılandı. Bir tek bakışımızdan bile ne düşündüğümüzü anladığımız için benim beynimdekileri anlayan kıza sarılıp kol kola yürümeye devam ederken , hâlâ kıkır kıkır gülmeye devam ediyorduk. Evin önüne geldiğimizde , her zamanki yerinde oturan annem ve Nesrin'in annesine gülümsediğimizde , bana bakan keskin gözlerin , sonra hesaplaşırız uyarısını da fark ettim. Annem ne kadar öfkeli olursa olsun , kimsenin yanında bana el kaldırmasa da , eve gittiğimde saçıma yapışıp her geç kaldığım saniye için hesap soracağını biliyordum. İçimden bildiğim bütün duaları etmeye başladığımda , yanımda fısır fısır konuşan arkadaşıma odaklanamamın sebebini ise başımı çevirdiğimde anladım.

Bakışlarımı mahalleye giren koca nakliye kamyonuna çevirdiğimde , yanımda kolumdan destek aldığını sanan ama resmen bir yengeç gibi derimi yüzen kız arkadaşıma öfkeyle tısladım.

"Kızım sülük gibi yapıştın ya. Kopar kolumu da , sen de rahatla ben de. "

Kahverengi gözlerini şaşkınlıkla bana diken, benden birkaç santim uzun , simsiyah saçları omuzlarından aşağı bir şelale gibi dökülen ve yuvarlak yüz hatları ile mahallemizin güzel kızları arasında parmakla gösterilen Nesrin , sanki bütün sözleri ona söylememişim gibi dudağını alayla büküp konuştuğunda , gözlerimi devirmeden yapamadım.

"Ayy sen de ne hanım evladı çıktın başıma lan. Sanki etini kopardık. Dur da kimmiş yeni taşınanlar bir bakayım. Amma bıdı bıdı ettin ya. "

Onun bu pervasız sözleri karşısında dişlerimi sıkıp giydiği tişörtün açıkta bıraktığı kolunu iki parmağımla sıkıştırdığım anda attığı çığlık bütün mahalleyi inletirken , ben küçüklüğümün bir arada geçtiği ve kendimizi bildiğimiz o dönemden bu yana bağlarımın kopmadığı yaygaracı arkadaşıma gözlerimi kısarak baktım. Bu kızın bunca sesi o narin bedeninden nasıl çıkardığını bir türlü anlayamıyordum.

"Oha Nesrin oha... Yemin ediyorum yılın oscarını sana verecekler kızım. Amma oyuncusun sen ya. "

İnce kollarımı bir erkeğin iki elini birleştireceği kadar küçük belimde birleştirdiğimde , karşımda kahkahalarla gülen arkadaşıma hayretle baktım. Ciddi ciddi kız bütün mahalleyi ayağa kaldırmıştı ya. Biz birbirimizle laf dalaşına girmişken , bizim evin önündeki alanda yere serdikleri kilimin üzerinde oturan annemin, o beni kemiklerime kadar korkutan sesi kulağıma dolduğu anda durduğum yerde zıpladım.

"Kız Zeliş. Hemen eve gel... Yolarım o saçını başını. "

Başımı çevirip annemin öfkeden koyulaşmış gözlerine baktığımda , sözlerindeki tehdidin boşa olmadığını anladım. Ben bir yengeç gibi ona doğru yürürken , arkamdan gelen kız arkadaşımın fısır fısır söylediklerini de haliyle duymadım. Birkaç saniyede annemin yanındaki yerimi aldığımda , az önce Nesrin'in tuttuğu yerden tutunca , orasının akşama kesin moraracağını da garantilemiş oldum. Beyaz tenim öyle hassastı ki , küçücük bir sertlik bile o bölgenin morarmasına yetiyordu. Beni sertçe kendine yaklaştıran anneme masum bir kedi yavrusu gibi bakmamın bir işe yaramadığının ise bana ağzının içinden konuşmasıyla farkına vardım.

"Kız gözün kör olmasın senin. Eşşek kadar oldun , hâlâ sokak ortasında erkek çocuğu gibi kavga ediyorsun. Başıma kalacaksın bu gidişle belli oldu. " Ben bana milyonuncu defa evde kalacağımı söyleyen anneme gülerek bakınca , beni fırçalama işlemine kaldığı yerden devam etti. Yanında bizim bu halimize bakıp kıkırdayan Nigar Teyze ise kızı gibi alaycılığı ile beni sinir etmeye yetiyordu o anda.

"Yok valla bu kız adam olmaz Nigar. Şu kılığa , şu biçime bak. Hangi aklı başında adam alır bunu? "

Nesrin arkamda kıkırdarken , hırsla ona döndüğüm anda arabadan inen silüetle yerime çakıldım. Benim bu ani hareketim karşısında Nesrin de arkasını döndüğünde , dudaklarından kopan kelimeye kahkaha attım.

"Oha. "

Tembel adımlarla bize gelen , uzun boyu ve giydiği beyaz tişörtün bile gizlemeyi beceremedigi kasları ile gücün ve ihtirasın kemik bulmuş hali olan bu adama bakarken , yutkundum. Ben şaşkın bakışlarımı onun üzerine dikmiş bakarken , o sanki ben yokmuşum ve hiç var olmamışım gibi anneme yaklaşınca , bu adamı daha önce hiç görmediğime emindim.  Ondokuz yıllık hayatımda bu yürüyen kasıntı ile tanışmış olsam , mutlaka hatırlayacağımı biliyordum. Baştan aşağı süzdüğüm adamın üçgen vücudu ve kol kaslarındaki damarları incelerken , resmen kendimden geçtim. Ben ki öyle her erkeğe ilgi duymamışken , bu adamın beni neden bu kadar etkilediğini anlayamıyordum. Hayatım boyunca tek ilgi duyduğum biri olmuştu onda da benim ve onun korkaklığı ile hiç bir zaman bir isim konulmamıştı. Sanki insanlığın kurtuluşu misali gözlerimle onu yerken , kulaklarıma dolan erkeksi ses ile gözlerimi kapattım. Genizden gelen hırıltılı sesi ile sanki karşısındaki kıza binlerce vaad barındıran bu adamın , normal bir insan olmadığı şüphesi ile yanıp tutuştum.

"Merhaba Güllü Teyze. " Annem adının bu adonis tarafından bilinmesinin şaşkınlığı içerisindeyken , ben de aynı şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. Tek kaşımı kaldırıp onun karşısında biraz kendimi daha güçlü göstermek istesem de , ben asla o çok istediğim hareketi yapacak kadar becerikli olmamıştım. Nesrin bana defalarca bunun nasıl yapılacağını öğretmeye çalışsa da , bu konularda beceriksizliğin Türkiye Şubesi gibiydim. Ben kendi içimde bu saçma düşüncelere dalmışken , annemin sesi ile toparladım.

"Tanıyamadım oğlum. " Annemin ses tonu benim içimde yaşadığım şaşkınlığın yansıması gibiydi. O anda kuzguni gözlerini bana çeviren ve baştan aşağı beni süzen adamın neden bana bu kadar dikkatle baktığını anlayamamıştım. Anlık bu bakıştan sonra yeniden anneme çevirdiği grilerini o bir anlık zaman diliminde fark etmemle feleğim şaşmıştı. Bu adamın bir tek eksiği bile olmaması ilginç bir şekilde sinirlerimi bozmuştu. Hırsla kafamı çevirdiğimde , Nesrin'in bana pür dikkat bakmasıyla ağzımın içinden homurdandım. "Ayy bu ne böyle be. Eğer bir yunan tanrısı var ise kesin o , bu. " Ben arkadaşımın bu sözlerine dudak bükünce , onun gözlerime derin derin bakıp benim umursamaz tavrıma rağmen etkilendiğimi anladığını belirtmesi , kasılan sinirlerimi ayyuka çıkardı. Biz aramızda sessiz bir anlaşma içerisindeyken beni bir bahar rüzgarı misali titreten o sesin sahibi yeniden konuşmaya başladı.

"Beni tanımadın değil mi Güllü Teyze. Ben Tekin. "

"Tekin mi? Hangi Tekin? " Nesrin ile aynı anda birbirimize bakarak bu soruyu sorarken , annem bize bakıp başını öfkeyle sallarken , adının Tekin olduğunu öğrendiğim adonis bizim bu siyam ikizi halimizle alay edercesine güldü. Ben annemin bakışlarından sonra yerimde toparlanınca , yanımıza yaklaşan diğer silüetin de konuştuğunda farkına vardık.

"Ay hangi Tekin olacak komşum. Benim oğlanı tanımadın mı? "

"Ayy kız Fahriye... Allah canını almasın. " Annemin cırlayan sesi mahallede yankılanırken , sanki dünyanın en önemli icadını bulmuş gibi yanında, kilimin üzerinde oturan Nigar Teyze'ye dönüp dizlerine vura vura konuşunca , kıkırdamadan edemedim. "Kız Nigar. Görüyor musun bak? Komşumuz dayanamadı geldi yine. " Biz Nesrin ile olayın anlamını kavrayamadığımız için mal mal birbirimize bakarken , onlar çoktan birbirleri ile sarmaş dolaş olmuş , hayret nidaları ile ne kadar şaşırdıklarını vurguluyorlardı.

"Lan sanki Prenses Diana geldi mahalleye. " Nesrin kulağıma eğilip bu sözleri söylerken , benim gözüm hâlâ kollarını göğsünde birleştirmiş ve hiç hareket etmeden hafifçe başını yana eğmiş , annemlerin bu neşesini izleyen adamdaydı. Bu hareketiyle kol kaslarındaki damarlar tamamen bana göz ziyafeti sunarken , allak bullak olan aklım ise yerinde değildi. Dalgınlıkla onu onaylarken bir an grilerini bana çeviren adamın bu tek mimik barındırmayan kasıntı hali giderek sinirlerime dokunmaya başlamıştı. Öyle bir bakışı vardı ki , kendimi onun karşısında bir böcek gibi hissetmem kendime öfke duymama sebep oluyordu.

"Ay bu Nesrin mi yoksa? " Adının Fahriye olduğunu öğrendiğim orta boylardaki zayıf ve taktığı baş örtüsünün kenarlarında beyazlamış saçları belli olan kadın yanımdaki arkadaşımı gösterdiğinde , ben de refleks olarak yanıma baktım. "Evet o " diyen Nigar Teyze gülümseyerek bize baktığında , baştan aşağı arkadaşımı süzen kadının bir süre sonra bakışları beni bulduğunda , rahatsızca yerimde kıpırdandım.

"Bu erkek kılıklı kim peki? "

Bana kullandığı bu sözler üzerine suratımdaki gülümseme bir anda dondu kaldı. Bir genç kız gibi giyinmediğimi biliyordum ama bunun yüzüme vurulması bir tokat gibi çarptı suratıma. Yanımda kıkırdayan Nesrin'e sert bir dirsek geçirip öfkeli gözlerimi karşımdaki kadına sabitlediğimde , annemin yakınması ile bende film koptu zaten.

"Ayy kim olacak bacım. Benim o Erkek Fatma. "

Annemin bu sözlerinden sonra başımdaki spor siyah şapkayı çıkarmak istesem de , son anda kendime engel oldum.

Ben ne zamandan beri başkalarının sözlerine alınır olmuştum ki?

Bu sözler ilk değildi ve son da olmayacaktı. Küçüklüğümden bu yana asla kız gibi giyinmemiş ve erkeksi hareketlerimle mahallede adımın Erkek Fatmaya çıkmasını önemsememiştim ama şimdi neden kırıldığımı bir türlü anlayamıyordum. Yanıma gelip ellerimden tutarak kollarımı kaldıran ve beni bir kasap dükkanındaki et gibi süzen kadının ellerinden ellerimi çekmemek için direndim. Eğer bunu yaparsam annemin evde benim etlerimi büke büke morartacağından emindim.

"Kız Zeliş. Bu ne böyle, anan sana hiç yemek vermiyor mu? Sopa gibisin. " Koluma astığım alışveriş poşetini karşımda beninle alay eden kadının kafasına geçirmemek için kendimle büyük bir mücadele verirken , daha fazla tepkisiz kalamayıp hızla ellerimi çekerek , ayaklarımı yere vura vura eve doğru ilerledim. Arkamdan pek çok gözün bana baktığını iliklerime kadar hissettim. Birkaç adım atmıştım ki kolumu kavrayan bir el ile arkama döndüğümde , az önceki adonisin alay edercesine bana bakıp sırıtması sabrımın son kırıntılarını da alıp götürmüştü.

"Hey ufaklık. " Tehlikeli bakışları alay etmesinin etkisiyle yumuşayan adam beni baştan aşağı süzüp gözlerimde takılı kaldığında , artık sinirden dolan gözlerimi saklamak için çok geç kaldığımı anladım. Fakat o sanki benim bu halimi umursamıyor gibi benimle alay edercesine konuşmaya başladığında , öfkem küçük bedenimden adeta dışarıya taşmıştı.

"Etrafta hiç erkek yok. Şu eşyalara bir el at da taşıyalım. " Dudağının kenarını ısırdığında , resmen benimle alay ettiğini anladım. Az önce anasına geçiremediğim poşeti onun beyninde patlatmak istesem de , tek yaptığım arkamı dönüp eve ilerlemek oldu. Dudaklarımdan dökülenler ise ondan ne kadar nefret ettiğimi gösteriyordu.

"Pis kasıntı... Gerizekalı. "

★ ★ ★

Ve size yepyeni hikayemin ilk bölümü ile merhaba diyorum meleklerim :*

Medyada başta anlattığım mahallenin uzaktan çekilmiş bir resmi bulunmakta.

Bol yorum ve beğeni bekliyorum sizlerden :)))

Yeni karakterlerimiz hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum gerçekten :))

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

114K 5.4K 14
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
1M 56.9K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
113K 6.1K 17
"ya siz kafayı mı yediniz çocuk daha o çocuk iki gün önce papucu yırtıldı diye ağlayan kızı gelmiş bana koynuna al diyorsunuz o yetmezmiş gibi bid...
170K 15.7K 44
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız