Efkar-ı Dem (Düzenleniyor Dev...

Bởi yalniz-ruhlu-kiz

426 50 27

Hayatın çok farklı hallerini anlatan, hem gerçek yaşantılardan alınmış hem de kurgulanılmış bir şekilde önünü... Xem Thêm

Önsöz
Efkar'ın -geliyorum hali..
Geçmişteki Kabus..
Beyaz gözüken siyah..
Sürprizimsi -belirsizlik geçişi..
Geçmişle gelecek arasında..

Derin gece ve Yaşam'ın -oyunları

41 4 0
Bởi yalniz-ruhlu-kiz

 Genç kız, bir perşembe günü her zamanki gibi dersi bittikten sonra kaldığı yurda gelmişti.. Yemekhanedeki yemeklerden tabağına kattırıp, ne kadar şey varsa silip süpürmüştü.. Yine bütün gün bir şey yememişti, üstelik saat 17.00' ı gösteriyordu.. 

Tabağını görevlilerin önündeki tezgaha bırakıp merdivenlerden çıkarak tek kişilik ufacık, bir kişinin bile zar zor sığdığı odasına girdi ve yatağa uzanıp biraz uyudu.. Gözlerini açtığında saat daha 19.00' dı.. Cep telefonundan İnternet'e bağlanarak memleketi için olan seferlere baktı ve annesini arayıp konuşarak gitmeye karar verdi.. Bir gün sonra ortak seçmeli olan Trafik dersi vardı ama gitmeyecekti.. 

'' Bir - iki devamsızlıktan bir şey olmaz.. '' dedi kısık sesle..

Otogara gidip saat 21.00 otobüsüne bindi.. 

Otobüslere akşam binmeyi seviyordu çünkü gece yolculukları onu daha da hayran bırakıyordu.. 

Camdan baktığı ışıklar ve karanlık her zamanki gibi onu içine çekiyordu.. Bir taraftan da akşam yolculuklarında az kişi olduğundan muavinler'i etkilemeyi seviyordu.. Her seferinde muavinler kendisine hayran hayran bakıp iç çektiğinde karşılık vermiyor ama içten içe eğleniyordu.. Özellikle kimseyi takmıyor havasıyla her seferinde dışarıya, yollara yada ışıklara bakıyordu.. 

Muavin gelmiş ve o bilinen soruyu sormuştu;

'' Yiyecek yada içecek bir şey alır mısınız hanımefendi? ''

Mina'nın cevabı her zamanki gibiydi; 

'' Hayır teşekkür ederim, bir şey almayacağım.. '' dedi o tatlı ve yumuşak sesiyle.. 

Sesinin gerçekten narin, tatlı ve etkileyici olduğunu biliyordu, çünkü bu zamana kadar tanıdık, tanımadık çoğu kişiden buna dair iltifatlar duymuştu.. 

Sanal'dan konuştuğu erkeklerden sadece sesini duyanlar bile fazlasıyla etkileniyordu ki bir de minyon, beyaz tenli ve hem sevimli hem de tatlı yüzünü görenler bir türlü mesaj atmayı kesmiyorlar en sonunda kurtulmak için başka çözümler arıyordu.. 

Nihayet üç saat sonra yolculuk bitmiş ve memleketindeki otogara gelmişti.. Otogardan çıktı ve her zamanki  gibi ağabeyi Doğa'nın kendisini almasını bekledi.. Hep bekletiyordu.. 

Ve yine otogarın önündeki erkekler kendisini süzmeye başlamıştı.. 

Sonunda ağabeyinin arabasını gördü ve bir şey demeden bindi.. Sonradan fark etti ağabeyinin yanındaki ön koltukta yengesi Gizem de vardı.. 

'' A merhaba yengeciğim, görmemişim kusura bakma.. '' dedi..

Yengesi; 

'' Önemli değil Mina'cığım, nasılsın? İyisindir inşallah.. ''

'' İyiyim yengeciğim, teşekkür ederim.. Sen nasılsın? Ev buldunuz mu? '' 

'' Hayır kuzum.. Daha bakıyoruz ya bakalım.. '' dedi.. 

Sonrasında Doğa'nın son ses açtığı müzikten başka çıt çıkmadı arabada..

Gizem, Doğa'nın nişanlısıydı.. Tanışalı 1 ay olduğunda Doğa hemen evlenme teklifi etmişti genç kıza.. 

Üstelik Gizem, Mina'dan sadece 3 yaş büyüktü.. 

Mina, sırf Gizem kendisine yenge demesini istediği için yenge diyordu.. 

Mina, arabanın camından sokakların ışığını izlerken düşünmeye başladı;

Aklına yine Serdar gelmişti.. 

'' Offf, hayır artık düşünmek istemiyorumm.. '' dedi içinden ama nafileydi.. Beyni her kareyi ona hatırlatmaya devam ediyordu.. 

Doğa, Gizem'e evlenme teklifi ederken Mina da dahil birkaç arkadaşlarını da alarak çok güzel bir restorana götürmüştü.. Masada güller vardı.. Yemek yendikten sonra şömine kenarındaki başka bir masaya geçmişlerdi.. Serdar ile Mina o zamanlar da ayrılmamışlardı daha.. Ve yine kavga etmişlerdi.. Serdar yine '' gitmeyeceksin, ağabeyin mabeyin ben anlamam.. '' demiş kızı üzmüştü.. Yine de ailesinin ısrarı üzerine gitmişti.. Üstelik o gün yılbaşıydı, aynı zamanda yengesinin doğum günüydü.. 

Doğa, Gizem'i ilan-ı aşk şarkısında dansa kaldırdıktan sonra evlenme teklifi etmişti.. Ama o sırada Mina ile Serdar mesaj da kavga ediyorlardı.. Kız daha fazla dayanamayıp lavaboya gitmiş ağlıyordu.. Serdar aramıştı; '' O müzik ne? , iyi ben burada yılbaşını sensiz geçireyim, sen orada eğlen.. '' diyerek daha da ağlatmıştı kızı.. 

Genç kız arabada '' Yeter artık düşünmeyeceğim.. '' dedikçe daha da inadına hatırlıyor, beyninden kovamıyordu.. 

Doğa, Gizem'i istemeye gittiklerinde de aynı şeyi yapmıştı Serdar.. 

Yine üzmüştü kızı.. 

Sonunda eve vardılar ve Mina, annesiyle biraz sohbet ettikten sonra kendisini uykuya attı.. Çok yorgundu, ertesi gün en yakın kız arkadaşlarından biri olan Sena ile buluşacaktı.. Kendisi hem lise'den arkadaşı hem de çok eskiden sevgili olduğu Ahmet'in kuzeni Taner'in sevgilisiydi.. 

Taner'le Sena sevgiliyken, yaklaşık üç - dört yıl önce Taner'in kuzeni Ahmet'i Mina ile tanıştırmışlardı.. Bu sayede sevgili olmuşlardı ama Mina çocuğu hiç umursamıyor, çocuksu buluyordu.. Bu yüzden bir hafta sonra ayrılmıştı.. 

Yarınki buluşmada Ahmet, Sena, Taner ve Mina olacaktı.. Tekrar buluşturacaklardı yani.. Mina henüz yeni bir yelkene hazır değildi ama sadece buluşmayı düşünüyordu.. Çünkü Serdar kafasını karıştırmaya yeterince yetmişti.. Kendisini sudan çıkmış balık gibi hissediyordu.. 

Göz kapakları tekrar ağır geldi ve kendisini fazlasıyla bitkin bir halde uykuya bıraktı.. 

(ERTESİ GÜN) :

Mina, her zamanki gibi kahvaltısını yaptıktan sonra sabah erkenden hazırlanmaya ve süslenmeye başlamıştı.. En sonunda Sena ve diğerleriyle dışarıda çarşıya yakın bir yerde buluştu.. 

Ahmet, Minayı yıllar sonra yeniden gördüğünde ona tekrar ateşli ve aşkla dolu gözlerle bakıyordu sanki.. Mina bunu hissetmişti..  

Perçemli sarı - karamel saçları, buğday teni ve minyon yüzüne ayrı bir hava katıyordu.. Normalde saçları lüle lüleydi ama o gün fön çekmişti.. Ahmet ise olgunlaşmış, daha yakışıklı olmuş ve etkileyici bakışları ile yüzüne yakışan sakallarıyla Mina'yı etkilemeyi başarmıştı.. Mina oldu olası hep sakallı erkekleri daha çekici bulurdu.. Ve o ilk bakışmada ikisinin de gözleri buluşmuştu;

Mina, Sena, Taner ve Ahmet bu dört sıralamada Cafe'lerin olduğu caddeye doğru yürümeye başlamışlardı.. Derken Ahmet yavaşça arkadan Mina'nın yanına doğru geçti ve; 

'' Görmeyeli çok güzelleşmişsin, yani zaten çok güzeldin de.. Daha da güzel olmuşsun.. '' diye genç kızın kulağına fısıldadı kimsenin duymadığı şekilde..

Kız, bunun üzerine hafifçe gülümsedi ve; 

'' Sende çok değişmişsin, baya olgunlaşmışsın.. '' dedi o tatlı sesiyle.. 

Tam Cafe'ye yeni oturmuşlardı ki Ahmet'i telefonla dışarıdan bir arkadaşı arayarak iki dakikalığına çağırdı.. Genç adam gitmeden önce; 

'' Ben hemen geleceğim.. '' dedi.. 

O sırada ise bu sefer genç kızı ağabeyi Doğa aradı ve; 

'' Mina, neredesin ağabeyciğim? Bizim yengenle yarım saatliğine dışarı çıkmamız gerek, bir yarım saatliğine benim oyuncak dükkanına bakabilir misin? ''

Genç kız içinden ne kadar '' offf '' dese de kıramadı ağabeyini.. 

'' Peki tamam geliyorum.. '' 

Her seferinde o memleketindeyken ağabeyi genellikle işi olduğunda, oyuncak dükkanına bakması için onu çağırıyordu.. 

Tam kalkacakken Ahmet geldi ve şaşkın bakışlarla kıza baktı.. Kız ise bakışlarına cevap olarak; 

'' Ağabeyim aradı, gitmek zorundayım.. Yarım saat sonra gelmeye çalışırım.. '' dedi.. 

Ahmet'in suratı düşmüştü ama kız mecburi bir şekilde Doğa'nın oyuncak dükkanına gitti.. 

O gün, değil yarım saat, 1 buçuk - 2 saat sonra gelmişti Doğa.. 

Genç kız bu huyuna sinir oluyordu.. '' Madem geç gelecek, neden yarım saat diyor? '' diye kızıyordu içinden.. 

Tam çıkacaktı ki, ağabeyi;

'' Eve gidiyorsun değil mi Mina? ''

'' Bir arkadaşlara bakayım, hoşçakalın da diyemedim. Az durdum yanlarında.. Bir hoşçakalın diyeyim bari.. '' 

'' Geç oldu ama bak hava karardı.. '' 

Yengesi Doğa'yı dürter ve; 

'' Karışma kıza, genç kız o.. Hadi git canım sen.. '' der..

Kız içten bir sevinçle yolda giderken ayağını burkar ve bir banka oturup Ahmet'e mesaj atar.. Mina'nın numarasını daha önce Sena Ahmet'e verdiği ve Ahmet mesaj atmaya başladığı için Mina, Ahmet'in numarasını kaydetmişti zaten.. 

'' Ayağımı burktum, gelemiyorum.. Otobüs duraklarının karşısındaki bankta oturdum.. ''

Saniyesinde cevap gelir; 

'' Tamam, hemen geliyorum.. '' der ve iki dakika geçmeden Ahmet, Taner'le kızın yanına gelir.. 

Mina, Taner'e bakarak;

'' Sena nerede? ''

'' O eve gitti.. '' der o sırada Taner'i Sena arar ve kenarda konuşmaya başlarlar derken Ahmet Mina'nın yanına oturur.. 

Kız her zamanki gibi ceketini yanına almamış ve üşümeye başlamıştır.. 

Bunu Ahmet anlar ve o sırada Mina'ya kendi ceketini giydirir..

'' Ama sen üşürsün, buna gerek yoktu.. '' der kız şaşkın bakışlarla.. 

Ahmet ise; '' Bana bir şey olmaz.. '' der  ve devam eder..

'' Mina, sana bir şey söylemem gerek.. Aslında bunu Cafe'de söyleyecektim ama gidince söyleyemedim.. Ben seni hiç unutamadım.. Ve benimle sevgili olur musun? '' 

Kız şaşkın bir şekilde bir dakika boyunca Ahmet'in gözlerine bakar ve; 

'' Ben bunu bugün hiç beklemiyordum, ya tamam anlamıştım ama sence de çok erken olmadı mı? '' 

'' Eğer ayrılmasaydık bizde şuan Sena ve Taner gibi dördüncü yılımıza girecektik.. Aksine telafi etmemiz gereken çok gün var.. '' der..

Kız yine de tedirgindir;

'' Biliyorum ama yaşadıklarımı biliyorsun, Sena sana anlatmış, üstelik ben de anlattım Serdar olayını.. Daha kendimi toparlayabilmiş değilim.. Bak bazı şeyleri algılayamıyorum.. Sudan çıkmış balık gibiyim hala hiçbir şeyin farkında değilim.. '' der..

Genç adam yine de ısrar eder ve; 

'' Biliyorum ama atlatabiliriz.. Ben daha fazla beklemek istemiyorum.. İki gün sonra Üniversite için yine gideceksin.. O yüzden cevabını şimdi duymak istiyorum.. '' der.. 

Ve kız kendi ağzından çıkan kelimelere anlam veremediği halde;

'' Tamam, deneyelim bakalım.. '' der.. 

Ve Ahmet kızın elini tutar, ona sarılır ve onu otobüse bindirerek eve gönderir.. 

Kız ise otobüste düşüncelere dalar ve bir iç savaş yaşar;

'' Ne yaptın kızım sen ya? Daha toparlayamadın bile.. Bu ne şimdi ya? Ne yapıyorum ben? Allah'ım iyi mi yaptım kötü mü? Off ya aynı şeyler olursa? Ya yine üzersem ya da üzülürsem? Umarım bu sefer öyle olmaz.. Aferin Mina, aklın zaten karışıktı şimdi daha da karıştı, çorba oldu.. Tebrik ederim seni.. '' diyerek bir yığın düşünceyle birlikte otobüsten iner ve eve varır.. 

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

1.3M 91.2K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
584K 21.4K 50
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
2M 75.8K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
235K 14.6K 27
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...