cookookie: hyung
orda mısın?
mrkimtae: ben burdayım da
sen neden bu saatte burdasın?
cookookie: kabus gördüm
ve biraz korktum.
mrkimtae: yalnız mısın?
cookookie: evet
normalde de yalnız yaşıyorum.
mrkimtae: hm
o halde ışıkları aç ve yorganın altına gir.
cookookie: beraber girsek?
mrkimtae: şapşal.
cookookie: hyung
seni arayabilir miyim?
sesini duymak istiyorum.
mrkimtae: şimdi mi?
cookookie: evet
sorun olur mu?
mrkimtae: hayır.
cookookie: o zaman arıyorum
ama bir isteğim var.
mrkimtae: neymiş o?
cookookie: seni arayacağım ama sadece sen konuşacaksın.
mrkimtae: neden sadece ben?
cookookie: çünkü senin mükemmel sesin karşısında benim ki sönük kalıyor.
mrkimtae: saçmalamayı seviyorsun.
cookookie: hatta o mükemmel sesinle bana şarkı bile söyleyebilirsin
gerçekten çok mutlu olurum
tabi istersen.
mrkimtae: şarkı mı?
cookookie: evet
seni şarkı söylerken hayal ettim de
tanrım gerçekten mükemmelsin.
mrkimtae: kes şunu
egomu tavana mı çıkaracaksın?
cookookie: sanırım :')
neyse söyleyecek misin?
mrkimtae: bilmem
söylemeli miyim?
cookookie: kesinlikle evet.
mrkimtae: tamam ama istek almıyorum
ona göre.
cookookie: peki
nasıl istersen.
Biten konuşmanın ardından profilin sağ üst köşesinde yer alan arama butonuna basarak beklemeye başladı küçük olan. Hyung'u ile konuşacağı için oldukça heyecanlıydı.Bu onun sesini ilk kez duyuşu değildi.Ama şarkı söylerken ilk defa duyacaktı.Gittikçe artan heyecanı tüm vücudunu sararken farkında olmadan açılan telefonun sesini duyduğunda ne diyeceğini bilemedi.
"Alo?"
"Jungkook?"
"Heyy, konuşsana."
"Konuşmayacağım derken bu kadarını da beklemiyordum doğrusu."
"Bir 'alo' deme zahmetinde bulunsaydın keşke."
"Oh! üzgünüm hyung."
"Seni düşünürken, seni unuttum."
Hattın diğer ucundan gelen kahkaha sesini duyan jungkook'ta ister istemez gülmeye başlamıştı.
"Severek dinlediğim bir şarkı var. Sana onu söyleyeceğim."
"Sakın yine bayılmaya falan kalkma."
Hyung'unun söylediklerini işiten ufaklık kafasını salladı. Ama büyük olan bunu göremiyordu ne yazık ki.
"Orda mısın?"
Duyduğu ses karşısında afallayan çocuk titrek bir sesle cevap verdi;
"E-evet hyung."
"Güzel. O halde başlıyorum."
Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atan çocuk büyük olanı beklemeye başladı. Heyecanı gittikçe artıyordu.
Derin bir nefes alıp başladı büyük olan;
"it hit me like a heart attack, when you finally loved me
beni sonunda sevdiğin zaman bu beni kalp krizi gibi vurdu
i thought i never want you back
seni asla geri istemiceğimi düşünmüştüm
but i dont wanna live in a world without you
ama sensiz bir dünyada yaşamak istemiyorum
i dont wanna live in a world without you
sensiz bir dünyada yaşamak istemiyorum
never really noted, its all the little things you did
gerçekten hiç farketmemiştim tüm bu yaptığın küçük şeyleri, yaptığın şeyleri
i didnt think i miss you, now i'm feeling like a fool
seni özleyeceğimi düşünmemiştim, şimdi afallamış gibi hissediyorum
it hit me like a heart attack, when you finally loved me
beni sonunda sevdiğin zaman, bu beni kalp krizi gibi vurdu
i thought i never want you back
seni asla geri istemiceğimi düşünmüştüm
but i dont wanna live in a world without you
ama sensiz bir dünyada yaşamak istemiyorum
i dont wanna live in a world without you
sensiz bir dünyada yaşamak istemiyorum."
[song: enrique iglesias - heart attack.]
5 dakika sonra
mrkimtae: beğendin mi?
açıkçası ben beğenmedim.
cookookie: DALGA MI GEÇİYORSUN!?
HARİKAYDIN
TANRMSKJWİRFHSBCLPTİENSNXNEJW!!!!
mrkimtae: sakin ol ufaklık skjdhfhruejs
cookookie: tamam
SAKİNİM!
mrkimtae: emin misin?
cookookie: gibi...
herneyse
çok teşekkür ederim hyung
sayende rahat rahat uyuyabileceğim.
mrkimtae: bencede uyu artık
çok geç oldu
bende uyuyacağım şimdi.
cookookie: beraber uyusak?
mrkimtae: ağır ol bakalım!
cookookie: alışsan iyi edersin güzellik dmdjjdsjd.
mrkimtae: neden bilmiyorum ama şu aptal kelimeyi söylemeni özlemişim.
cookookie: sen yeter ki iste
hep söylerim djjdkdkd.
mrkimtae: tamam sözümü geri alıyorum
zıbar artık.
cookookie: nsnskkskskd
iyi geceler, güzellik.
mrkimtae: sana da, şapşal.