KÖRDÜĞÜM

By Blacksendrom

78.9K 3.4K 1.1K

A:"Kalbinin neden öyle attığını biliyor musun baş belası?" Aniden gelen sesle sıçrayarak arkama döndüm ve kor... More

İlk Bölüm
3..Anlaşma
4....Oyun
5...Sahte
6...Korku
7..Hastahane
8...Bar
9...Senin Yüzünden
10...Gerçekler
11. Aşk mı? Nefret mi?

2...Baş Belası

8.8K 502 151
By Blacksendrom

Başımdaki feci ağrı yüzünden gözlerimi açmak zorunda kalmıştım. Bu acının tarifini yapamazdım çünkü öyle bir acıydı ki, sanki matkap ile beynimin tam ortasını birileri delmeye çalışıyor gibiydi. Gözlerimi açtıktan sonra birkaç saniye nerede olduğumu algılamaya çalışmıştım. Şuanda kendi evimde, kendi odamda ve tek parça olarak kendi yatağımda yatıyor bir vaziyetteydim. Ama nasıl? Asıl soru ise beni buraya kim, ne zaman ve nasıl getirmişti. Çünkü kendimi karanlığa bırakmadan hemen evvel son hatırladığım tek şey kafama gelen darbeden dolayı bayılmadan önce bana vuran pisliğin ikinci kez bana vuracağı sırada nereden ve kim tarafından geldiğini anlamadığım yumruk ile yere düşmesi idi. Sonrası ise benim için dengemi koruyamayıp düştüğümden dolayı karanlıktan ibaretti.

Elimi ağrıyan başıma götürünce ise kafamın ortasında pansuman olduğunu fark ettim. Ağrıyan başıma aldırmadan yattığım yatağımdan yavaşça kalkmaya çalıştım. Başım dönmeye başlayınca duvardan destek alarak odamdan çıktım ve merdivenleri de yavaş adımlarla inmeye başladım. Hala buraya nasıl geldiğimi , daha doğrusu beni o halde eve kim getirdiğini, beni kimin son anda sarhoş pisliğin elinden kurtardığını fazlası ile merak ediyordum. Evdeki ışıkların kapalı ve etrafın da sessiz olmasından yine evde yalnız olduğunu anlamıştım. Zaman geçtikçe evdekilerin dışarıda vakit geçirmekten daha fazla keyif aldıkları için ev çoğunlukla sessiz oluyordu. Ailemin işleri yüzünden iş gezisinde olduklarını da hesaba katarsak. Merdivenlerden indikten sonra midemin açlık yüzünden savaş ilan etmişçesine başlayan gurlamasından dolayı ayaklarım mutfağa gitmek için dirense de ilk önce salona girdim ve salonun ışıklarını açtım. Salonun ışıklarını açıp  arkamı dönmemle birlikte çığlık atmam sadece birkaç saniye içinde gerçekleşmişti.

M:'Sen, Sen kimsin lan! Evimde ne işin var? Nasıl girdin içeriye sen!''

Benim bağırarak konuşmama tezat tam salonumun ortasında bir bacağını diğerinin üzerine atmış, yüzündeki sinirli ifadesi ve siyah takım elbisesi ile birlikte bana öldürecekmiş gibi bakmaya ve susmaya devam ediyordu. Ve o benim sorularıma cevap vermeyerek sakin kalmaya devam ettikçe ben daha fazla delirmeye  başlıyordum sinirden.

M:''Konuşsana! Sana diyorum. Dingonun ahırı mı ya burası ne o ellerini kollarını sallayarak evime girmeler, salonumda oturup bana afralar tafralar yapmalar? Ne oluyor burada!''

Benim ikinci kez bağırarak sormam üzerine beyefendi oturduğu koltuğumdan kalkarak yavaş adımlarla bana doğru yaklaşmaya başladı. Hele havalara bak havalara. Sanırsın film çekiyoruz burada.

X:''Demek Miray çetin sensin öyle mi ufaklık!. Kendisinin iki katı olan adamları kandırmayı başarıp, adamlarımı peşinden koşturmanın ardından ondan daha güçlü olan birisini yaralarayarak bayılttıktan sonra elimizdeki adamı serbest bırakan ve benim işlerimi bölen yaramaz baş belası sensin. Şimdi bana senin yüzünden yarım kalan işimizi nasıl tamamlayacağımızı söylemek ister misin baş belası ha? KONUŞSANA LAN DİLİNİ Mİ YUTTUN!''

M:"Evet dilimi yuttum! Sen eşkiya mısın da izni olmadan bir insanın evine giriyorsun bu bir! Evet senin adamlarını oyuncak gibi oynatarak oradaki adamı kurtaran benim ve iyi ki de o adamı oradan kurtarmışım. Bu da iki! Ve son olarak eğer yanında gezdirdiğin adamların onlardan fiziksel olarak güçsüz görünen bir çocuk ile bile baş edemeyecek kadar akıldan ve zekadan zayıflarsa bunun için benim yapa bileceğim her hangi bir şeyim yok adını bilmediğim dağ ayısı. Git de hesabını mağara adamlarına sor!''

Bağırarak sarf ettiğim cümlelere ek olarak en sonda söylemiş olduğum söz yüzünden yüzü sinirden renk değiştirmeye başlamıştı.

X:''LAN SEN KİMİNLE KONUŞTUĞUNUN FARKINDA MISIN! O DİLİNİ SÖKER BAHÇEMDEKİ KÖPEKLERE YEM EDERİM ANLADIN MI SEN BENİ!''

Yüzüme doğru bağırarak konuştuğu için ürkmedim değil ama bende Miraysam asla bu laflarının altında kalmazdım. Biraz sonra beni burada öldüre bileceğini fark etsem bile asla onun laflarının altında kalamazdım.

M:''Yapsana! Hadi gel kopar kopara biliyorsan benim dilimi de sonra köpeklerine yem edersin. Ne o, beslemiş olduğun egonu şişiren adamlarının zayıflığını hazmedemeyip benden mi çıkarmaya geldin yapamadıkları işin acısını!?''

X:"SEN KİMSİN DE BENİM İŞİME O KÜÇÜK BURNUNU SOKUYORSUN! ŞİMDİ NASIL İŞİMİ BATIRDIYSAN AYNI ŞEKİLDE DE YENİDEN SEN DÜZELTECEKSİN ANLADIN MI LAN BENİ!''

Ne işinden , ne yeniden düzeltmesinden bahsediyordu bu manyak herif. Allahım millet deliye hasretken ben kendi hayatımda yemin ederim akıllıya hasret kaldım artık. Yaratıyorsun ama takip etmiyorsun bu gerizekalıları da sonunda hepten delirip millete sarkıntılık yapıyorlar bunlar. Sabır dilemekten taş olsam çatlardım yemin ederim.

M:"Ya sen anlatmayı bilmiyorsun, ya da ben senin düşük zekanı algılayamıyorum. İki saattir o işi mahvettin, yok böyle asarım yok şöyle keserim diye şekilden şekle giriyorsun da derdin ne ya senin benimle!''

X:"Anladığın dilden konuşayım öyle mi! YA YAPTIĞIN HATAYI DÜZELTİR ELİMİZDEN KAÇMASINA NEDEN OLDUĞUN ADAMI BULARAK EMANETİ GERİ ALMAMIZA YARDIM EDERSİN, YA DA 5 MİLYON DOLARI ÖDERSİN! ANLADI MI O ZEKİ BEYNİN BENİ ŞİMDİ!''

M:''Ha şöyle. Böyle açık ko-NE! NE 5 MİLYONUNDAN BAHSEDİYORSUN SEN!?''

X:''Ne oldu? Algılayamadı mı akıllı beynin benim söylediklerimi? Ya adamı bulursun, ya da parayı ödersin ve seninle olan işimiz de böylelikle biter.''

M:''Bakın mafya bozuntusu beyefendi. Anlatamıyorum galiba. Ben ne o adamı tanımıyorum, ne de size verecek 5 milyonum var bu yüzden de şimdi buraya geldiğiniz kapıdan nasıl geldiyseniz aynı şekilde gitmenizi diliyorum. Ve ayrıca sizi tanımıyorum ve bir daha yüzünüzü dahi görmek gibi bir niyetim asla yok!''

Yanından ayrılarak evimden çıkıp gitmesi için evimin dış kapısını işaret ederek beklemeye başladım. Adam put gibi durmuş yüzüme bakmaya devam ediyordu.

X:''Sana sadece iki gün veriyorum Miray Çetin! Eğer o iki günün sonunda sana sunmuş olduğum iki seçenekten birisini kabul etmemiş olursan ve yaptığın yanlışı düzelmeye çalışmamış olursan günün sonunda ailenin ve o çok sevdiğin arkadaşlarının yaşaması için bana yalvarmış olacaksın. Seçim senin baş belası. TİK TAK TİK TAK zaman senin aleyhine akmaya başladı bile. Umarım o üstün zekan seni yarı yolda bırakmaz!''

Adam yanımdan ateş gibi geçerek kapıdan çıkmış, geride kalan beni ise söyledikleri ile yakarak kül etmişti. Bu adamın blöf yapmadığını ve söylediklerini yapacak birisi olduğunu anlamamak aptallık olurdu sadece. Onun adamlarından da zaten şans eseri kurtulmuştum geçen akşam. Kapıyı kapattıktan sonra beynimin içinde savaş gardlarını kaldıran seslerimi susturmak için salondaki koltuğa oturdum ve bu sefer nasıl bir duvara tosladığımı anlamaya çalıştım. Ben şimdi ne bok yiyecektim acaba. Eğer iki gün sonra o adamı bulamazsam neler ola bileceğini tahmin etmeyi bile istemiyordum. Ben bunları düşünmekle kendimi yiyip bitirmeye devam ederken sessizliğin ortasında çalan kapı zili ile birlikte ağzımdan isteğim dışı bir çığlık kaçmıştı. Ayağa kalktım ve kapıyı açmadan hemen önce vazoyu elime alarak dış kapıyı bir anda gözlerimi kapatarak açtım. Kapı açıldıktan sonra gözlerimi açmamla karşımda şaşkınlıkla bir elimdeki vazoya bir de bir gözü kapalı bana bakan arkadaşlarımı görmüştüm. Elimdeki vazoyu hızlıca yere indirdim ve kapının önünden hemen kenara çekildim. En sonunda deliriyordum sanırım.

X:''Miray bu nasıl bir karşılama bizi? Bizi mi öldürecektin Allah aşkına!''

M:''Can ne öldürmesi ya. Şey.. ben az önce korku filmi izledim de o yüzden bir anda kapının zili çalınca korktum bir anda''

C:''Miray güzelim kimi kandırmaya çalışıyorsun sen ? Bu odadaki her kes senin tüm korku filmi serilerini bitirdiğini ve bunları tek başına karanlıkta izlediğini iyi biliyor. Şimdi söyle bakalım ne o elindeki vazo?''

Tam ağzımı açıp durumu izah edecektim ki Işıl bir anda yanıma geldi ve başımın arkasındaki yarayı fark etti.

I:''Miray senin halin ne böyle? Seni sadece bir gün yalnız bıraktık Allah aşkına yine başına nasıl bir bela açtın? Kafan yarılmış resmen! Zaten dünden beri telefonlarına da cevap vermiyordun. Bu beni iyice şüphelendirmişti. Anlatacak mısın neler olduğunu artık?''

Salonda koltukta oturarak yüzüme endişe ile bakan arkadaşların aksine Emre yine her zamanki gibi yanımda durarak yaranın acıyıp acımadığını inatla sormaya devam ediyordu.

M:''Arkadaşlar ben iyiyim gerçekten fazla abartmadınız mı ya? Can'ın da söylediği gibi ben hep başımı belaya sokarım bunu biliyorsunuz. Dün yolda gelirken mahallede kavga eden çocukları görünce dayanamadım, en sonunda kafama taş gelince böyle oldum. Yani başka bir şey yok gerçekten. Ayrıca bana öyle bakmayı keser misiniz? Kendimi kurbanlık koyun gibi hissetmeye başladım .''

I:''Peki madem sen bir şey yok diyorsan bize de sana inanmak düşer değil mi arkadaşlar? Zaten sakladığın neyse çıkar yakında onunda kokusu ortaya''

Acaba Emreler nasıl bir belaya bulaştığımı öğrenirlerse tepkileri nasıl olurdu? Sanırım o adamdan önce beni kendileri öldürürlerdi. Onlar televizyondan film açmış izlerlerken bende mutfakta atıştırmalık bir şeyler hazırlıyordum. Beynimdeki düşüncelere o kadar dalmışım ki bana seslenen Işılı fark etmemişim. En sonunda omzuma dokununca bir anda refleks olarak çığlık atmıştım ve elimdeki bardak yere düşerek parçalara ayrılmıştı.

İ:"Miray! İyi misin? İki saattir sana sesleniyoruz içeriden ama sen duymadın en sonunda yanına geldim ama yine duymadın beni. Neye bu kadar daldın sen yine?"

M:"İyiyim, iyiyim Işıl sadece dalmışım öylesine. Bir şey mi istiyordunuz?"

İ:"Sadece öylesine daldığına emin misin? Baksana rengin beyazlamış senin. Ne oluyor sana bu günlerde? İki gündür garipsin sen."

M:"Bir şey olduğu yok canım gerçekten, sadece dersler ve geçen günkü maçın yorgunluğunu hala atamadım da üzerimden."

İ:"Bu dediklerin hiç inandırıcı gelmedi ama hadi öyle olsun bakalım. Zaten anlarız sana olanları yakında. Hadi gel içeri gidelim seni bekliyoruz filmi izlemek için."

İçimdeki beni yiyip bitiren endişeni saklayamayan bir gerizekalı olduğum için arkadaşlarımın da başını belaya sokmamak adına belli etmemeye özen göstererek Işıl ile beraber salona geçip Emrenin yanında oturdum. Can Deniz ve Işıl ise koltuklarda yayılarak filmin başlamasını bekliyordular. Biz ise Emre ile yerde oturmuştuk. Yine korku filmi, yine aynı saçma korku efektleri altında ve sesler ile korkutulmaya çalışılması. Tüm korku filmi serilerini bitirdiğim için bana fazla sıkıcı gelmişti. Can ve Deniz ise merakla filmi izliyor, Işıl sanırım korktuğu içi Denize sarılmıştı. Emreye baktığımda ise filmi izlemekten çok aklının başka yerde olduğunu anlamak hiçte zor değildi. O sırada telefonuma gelen mesaj ile endişe yeniden tüm bedenimi sarmaya başlamıştı.

X: ''Bakıyorum da arkadaşların ile eğlenmeyi ve onları çok seviyorsun baş belası. Ve umarım o arkadaşların senin doğru karar vermende sana yardımcı olacaklardır. Onlarla yeniden bir araya gelmek istiyorsan ne yapacağını biliyorsun''

Evet işte, gerçekten endişelerimin doğrulandığı o andı. Ben ne yapacağımı bilemez bir halde elimdeki telefon yere düşerken endişe ile arkadaşlarıma bakmaya başladım. Onların benim yüzümden başlarına bir şey gelmesi düşüncesi bile benim için ölümden beterdi. Korku tüm bedenimi ele geçirirken bizi nereden ve nasıl gördüğünü anlamamıştım o psikopatın. Oturduğum yerden ayağa kalkarak salondan ayrıldım direk olarak balkona doğru çıktım. Balkon kapısını açarak balkona çıktım ve karanlık sokağı aydınlatan sokak lambasının altında duran siyah arabaya baktım. Lanet olsun ki manyak adam peşimi bırakmamakta ve sanırım dediğini yaptırmakta da kararlıydı. Ama ben buna izin vermeyecektim. Balkonun kapısını kapatarak içeriye girdim ve hiçbir şey olmamış gibi arkadaşlarımın yanına gittim. Gece saat ilerlerken artık film de bitmiş ve çocuklar da kendi evlerine gitmek için ayrılmışlardı. Saat 12 ye gelirken daha fazla oyalanmak istemediğim için ve evde de yalnız olduğum için matematik test kitaplarını elime aldım ve kendime içecek bir şeyler de hazırlayıp salondaki masaya oturdum. Böyle stresli zamanlarda matematik ile uğraşmak hem odaklanmama hem de saçma düşüncelerimden kopmamda bana fazlasıyla yardımcı oluyordu. Matematik problemini çözmek benim için hobi gibi bir şeydi sanırım. Sayılar, onlar benim için en mükemmel detaylardı bu hayattaki. Sayıların çözemediği işlem ve problem olmadığına emindim. Ne kadar test çözdüm, aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama telefonumdaki saatime bakınca saatin gece 2 olduğunu görünce masadan kalkarak gerildim. Fazla oturmaktan dolayı tüm kemiklerim ağrımaya yüz tutmuştu artık. Masadan kalkarak kendi odama doğru ilerledim ve üzerimi değiştikten sonra yatağıma girip uyumak için uykumun gelmesini beklemeye başladım fakat düşünceler beynimin içinde o kadar fazla olmaya başlamışlardı ki delirmek üzere hissediyordum kendimi. Kahramanlık yapmaya çalışmayıp kendi yolum ile gitseydim şuan ne kimseye bir borcum olmazdı, ne de beni ailem ve arkadaşlarımın hayatı ile tehdit eden bir psikopat. İşin içinden nasıl çıkacağımı o kadar merak ediyordum ki şuanda. Ama beynimdeki düşüncelere daha fazla kulak vermeden uykunun o güzel kollarına kendimi bıraktım. Zilin beyin ağrıtan sesi ile uyanarak uyku sersemliği ile birkaç dakika etrafıma bakmaya başladım. Uykudan yeni uyanınca beynim sanki tüm düşünme yetisini kaybediyordu. Okula gitmeden önce ferah bir duş aldıktan sonra okul üniformalarımı da giyinerek aşağı kata, mutfağa indim. Kardeşim de masada oturmuş kahvaltısını yapıyordu.

X:"Günaydınlar dünyanın en güzel ablası."

M:"Günaydın ablasının şekeri.. Bakıyorum da bu sabah bir farklı enerjiksiniz. Ağzınızdan bal damlıyor resmen Onur beyim."

O:"Ablaların en güzeline de iltifat etmeyelim de kime edelimm."

Onun bu sözleri beni öyle mutlu etmişti ki tüm endişelerim toz olup havaya karışmıştı sanki. Servis geldiği için kahvaltısının ardından evden çıkmıştı. Ben bugün yürüyerek gitmeyi tercih etmiştim okula. Ama bilin bakalım ne olmuştu yolda giderken. Okula yaklaşacakken önümde hayvan gibi duran siyah araba yüzünden etraf toz dumanı olmuştu. Magandaların sayının fazlalaştığı bir dönemde bu artık maalesef ki normal bir durum olmuştu. Araba durduktan sonra içinden çıkıp yanıma gelen adam hem sinirimin hem de korkumun yine yükselmesine neden olmuştu.

X:''Bakıyorum da beni gördüğün için hiçte memnun olmadın baş belası? Beni görmeyi beklemiyordun sanırım ha?''

M:''Ne bekliyordun? Senin gibi bir manyağı görünce kırmızı halılar mı serecektim önüne?''

X:''Bende seni görmekten hazetmiyorum baş belası ama seninle halletmemiz gereken bir işimiz var hatırlarsan''

M:''Ve hatırlarsan bende sana senin hiçbir işinde sana yardım etmeyeceğimi kesin bir dille söylemiştim. Anlama kıtlığın mı var?''

X:''Senin de hem kendi hayatın ile hem de arkadaşlarının hayatları ile ilgili zorun var sanırım. Dik başlı davranmaya devam ettiğin sürece hayatlarının nasıl olacağı konusunda düşüncelerimi her saniye daha da değişmesine neden oluyor''

M:''Sana arkadaşlarımdan ve ailemden uzak durmanı söylemiştim. Ve ayrıca senin adamların bir tane işi benim yüzümden beceremeyecek kadar da güçsüzlerse eğer onun benimle ne gibi bir alakası var acaba?''

X:'Ne gibi bir alakası olduğunu anlaman için sen şuanda bizim ile beraber elimizden kaçmasına neden olduğun adamdan bilgi almaya geliyorsun''

M:''Aklınızı kaçırdınız her halde. Ben sizinle hiçbir yere gelmiyorum!''

Daha benim birşey söylememe bile izin vermeden kolumdan tutarak arabaya doğru sürüklemeye başlayınca sesimi çıkarmak istesem bile sırtıma bastırılan silah tüm bunlara engel olmuştu. Beni arabaya bindirdikten sonra kendisi de yanıma oturarak öndekilere başı ile işaret vermişti. Araba yol alırken yanımda bana gözlerini dikip bakan psikopat yüzünden nasıl harekete edeceğimi şaşırmıştım resmen.

M:''Beni nereye götürüyorsun? Ben kimseyle konuşmayacağım bunu o kalın kafana sok artık!''

X:''Eğer biraz daha o sesini bana karşı yükseltmeye devam edersen cehenneme ilk seni yollamakla başlayacağım!''

Tehditleri ve sinirli ses tonunun yanında etrafındaki adamlarda da olan silahlar onların ne kadar tehlikeli tipler olduklarını haykırıyordu resmen. Araba durunca ilk yine öndeki adamlar, ardından ise yanımdaki inmişti arabadan. Benim ise arabadan inmek değil de direk buradan kaçmak gibi bir fikrim vardı. Fakat ne yazık ki bunu yapmak için zamanım ve kaça bileceğim güvenli bir alanım yoktu. Arabanın benim tarafımdan olan kapısı açıldıktan sonra yine kolumdan tutarak beni zorla arabadan indirmişti. İnmekte direnmemin bir faydası olmayacağını bildiğim için bu sefer karşı çıkmadım ve onun peşinden önünde durduğumuz bar tarzı alana doğru ilerledik. İçeriye girdiğimiz anda ciğerlerime dolan sigara ,alkol ve karışık parfüm kokuları midemi bulandırmıştı. İlk kez değildi sigara ve alkol içilen ortamda bulunmam fakat buranın havasızlığı içerisini fazlasıyla ağırlaştırmıştı. Etraf koyu tonlarda dekore edildiği içinde kasvetliliği daha da artmıştı. Oturduğumuz onlar için ayrılan masalarda bir kendime, bir de burada olan diğer kızlara kaymıştı gözlerim. Ben okul formasında ve gözlerinden uykusuzluk akan çocuk, onlar ise ışıl ışıl kıyafetler içinde. Ve cidden ben böyle süslenmelere ne kadar uzak olduğumu bir kez daha iyi anlamıştım. Dışarıdan fazlaca komik duruyordum ki bu sinirlendiriyordu beni. Biz oturmaya devam ederken yanımıza gelen bir adam ve yanındaki iki kız tam önümüzde durmuşlardı. Adam uzun boylu sarışın, iki kolun da giren kızlardan birisi uzun siyah saçlı diğeri ise kumraldı ve çok güzellerdi. Acaba böyle bir mal ile ne işleri vardı.

X:"Oo Ateş bey bakıyorum yolun yine düşmüş buralara, yanındaki ufaklık kim? Yeni kızın mı?''

Dediği şey ile sinirden gözlerimin dönmesi saniyeler almıştı.

Yep yeni bil bölümle karşınızdayım bebeklerim🤍❤️‍🔥 sizi çok özledim ve yazdıklarımı yeniden sizinle paylaşmanın sevincini yaşıyorum. Umarım bana destek olur, düşünce ve beğenilerinizi esirgemezsiniz. Bölümleri de aksatmadan atmaya devam edeceğim❤️‍🔥 Keyifli okumalar şimdiden

Continue Reading

You'll Also Like

ASYA By Su

ChickLit

661K 38.7K 58
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız...
354K 21K 21
Falcı numarası yerine Rus Mafyasına yazmak hayatın bana oynadığı bir oyun muydu? Belki de aşkın tatlı olmayan bir tesadüfüydü... Mafya Bey; Küçük bi...
24.5K 1.2K 23
Normal bir gerçek aile hikayesidir Dünyaca ünlü bir beyin cerrahı olan Laçin Çağla Bektaş , ailesinin Ünlü aile olan 'Çınar' ailesi olduğunu öğrenir...
43.9K 2K 14
Bir sabah uyandığınızda evcil kedinizin insana dönüştüğünü görseydiniz, ne yapardınız..?? Muhtemelen böyle bir şeyin gerçek olduğuna inanmazdınız, de...