EXO'nun Asistanı ✔

cekirdeksiz द्वारा

1.1M 60K 24.6K

En iyi skor: EXO #1 KPOP #1 Düşünsenize en yakın arkadaşınız, dert ortağınız Sehun olmuş~ Xiumin gibi Suho gi... अधिक

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm
58. Bölüm
59. Bölüm
60. Bölüm
61. Bölüm
62. Bölüm
63. Bölüm
64. Bölüm
65. Bölüm
66. Bölüm
67. Bölüm
68. Bölüm
69. Bölüm
70. Bölüm - FİNAL -
Kapanış Konuşması
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3
~ The End ~

17. Bölüm

15.3K 812 228
cekirdeksiz द्वारा

Gözlerimi yavaşça araladığımda yabancı bir tavan beni karşıladı. Burnuma çok keskin kokular geliyor, neresi burası?

"Kübra iyi misin?"

Chanyeol'ün sesini mi duydum az önce? Başım dönüyor, gözlerim açık olsa da her şey o kadar bulanık ki hiçbir şey göremiyorum.

"Doktor! Uyandı, hasta uyandı!" diyen bir ses sanki Kai'ye ait.

Ahh sonunda bulanıklık gitmeye başlıyor ve HD görebiliyorum. Şu anda içime girecek kadar yakın duran bu iki kafa kime ait ayırt edebiliyorum. Chanyeol ve Sehun.

Sehun: "Sista~ beni duyuyor musun?"

Chanyeol parmaklarıyla V yaparak : "Bu kaç? Söyleyebilir misin? Bence söyleyemiyor. Göremiyor sanırım! Kübra kör olmuş olabilir! Yoksa ikiyi hatırlamayacak kadar hafızasını mı kaybetti?"

Sehun heceleyerek konuşmaya başladı:

"Ben Se-hun-um. Ha-tır-la-dın-mı? Duymuyor mu yoksa?"

"Beyler sizi görüyorum da duyuyorum da" diye güç bela ağzımdan çıkardığım cümlem ikisini de mutlu etti.

Sehun: "Çok şükür hala Kübra."

"Nerdeyiz biz?"

Chanyeol: "Hastanede. Hatırlamıyor musun? Bayılmışsın. Zehirlenmişsin dedi doktor. Mideni yıkadılar."

"Ne? Zehirlenme mi? Kim getirdi beni? Siz mi?"

Sehun: "Kızım bir seferde kaç vitamin almışsın öyle? Doz aşımı olmuş."

Chanyeol: "Seni buraya Kai getirdi. Mideni yıkayacaklarını söylediklerinde tek başına olduğu için endişelenip bizi aradı. Çok değil üç saattir bekliyoruz uyanmanı."

Sehun: "Kai bizi ilk arayıp da ilaç yuttuğunu söylediğinde nasıl korktum haberin var mı? İntihar ettin sandım. Hem de daha bu sabah birlikte bovling oynamıştık. Sanki bizle vedalaşmak için oynamışsın gibi oldu. Ruhum çekildi o an."

"Başınızı ağrıttım özür dilerim" derken eğilmeye çalışınca kolumdaki serumu fark ettim.

Kai uzaktan seslenip: "Ya~ çok oynatma kolunu! Serum düzgün akmaz!"

Sol tarafa dönüp de bana doğru yürüyen bu insanlık abidesini görünce kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Yanaklarım yanmaya başlıyor. Bu hissi hatırlıyorum. Dünden beri böyleyim ben. Birinin alarmı mı çalıyor? Neden bip bip diye sesler duyuyorum?

Chanyeol: "Kai! Doktoru çağır! Makine ötüyor! Kübra'ya bir şeyler oluyor!"

Ben de dönüp cihaza baktım ve kalp sembolünün yanında sürekli değişerek 135-140-137... yazdığını gördüm. Bu da ne demek?

Hemşire koşturarak gelip cihazları kontrol etmeye başladı. Ve sonunda konuştu:

"Bir sorun yok, hastamızın kalp atışları hızlanmış sadece. Lütfen onu heyecanlandırmayın."

Sehun'un önce bana sonra Kai'ye baktığını gördüm. Bir şey söylemedi.

Chanyeol: "Tamam, heyecan yok Kübra. İyisin bak, ölmemişsin. Bundan sonra çok fazla ilaç almak yok. Heyecan da yok tamam mı?"

Sehun'un bakışlarında bir tuhaflık vardı, dalıp gitmişti, telefonu çalınca irkildi hatta.

"Alo? Hyung? Evet, Kübra uyandı. İyi iyi merak etmeyin. Ne zaman mı? Ben burada kalırım da Chanyeol ve Kai'yi bilmiyorum."

O niye burada kalıyormuş ya? Yazık sevgili abime! Ne mecburiyeti var! Müdahale etmem lazım:

"Sehun-a! Ben iyiyim merak etme. Siz gidebilirsiniz. Arkadaşlarımı ararım ben."

Kai: "Kimmiş arkadaşın? Bunca zaman birinden bahsettiğini duymadık."

Chanyeol: "Bence arkadaşı olmadığı için intihar etmek istemiş olabilir."

"Hayır ya! Ne intiharı! Uykusuzdum, ayakta kalabilmek için üst üste vitamin aldım!"

Kai: "Tamam sakin ol, heyecan yok dedi hemşire."

Sehun telefonu kapatıp bana döndü:

"Ara o zaman arkadaşlarını! Hem bu vesileyle tanışmış oluruz!"

Şöyle bir etrafa bakındım ama çantamı göremedim. Bugün olanları düşündüm de ahh~ tabii ya uyumak için odadan çıkarken telefonumu masada bırakmıştım.

"Şey telefonum şirkette kalmış sanırım."

Kai: "Ehh biz de arkadaşlarının numarasını bilmediğimize göre demek ki bugün gelemeyecekler."

Sehun: "Kai siz gidin. Ben buradayım."

Chanyeol: "Bence de gidelim çünkü albüm çıkarılacak gibi bir şey dediler bugün. Neler olduğunu öğrenmek lazım."

Kai: "Evet ben de duydum. Comeback yapıyoruz galiba."

Bu da nerden çıktı şimdi? Çocuklar daha Luhan'ın gidişini atlatamamışken yeni albüm çıkartmak da ne demek? Overdose promosyonları bile bitmedi. Üstelik iki ay içinde ödül törenleri olacak. MAMA - Daesang gibi törenler de yaklaştı. Hepsinde de sahne alacaklar. Ne ara dinlenecek bu çocuklar?

"Ne comeback'i ya? Bu da nerden çıktı? Olmaz! Sizin dinlenmeniz lazım! Ben konuşurum timcang-nim'le."

Sehun: "Tamam, konuş. O da hemen 'Olur Kübra hanım, siz nasıl derseniz öyle olsun' der değil mi?"

"Ya ama bu çok saçma comeback'in sırası mı şimdi?"

Chanyeol: "Bence şu an tam da sırası. Comeback haberi yayınlanır ki millet son mevzuyu unutsun."

Kai: "Katılıyorum. Fanlar çok öfkeli şu anda. Biz ne kadar şoktaysak onlar da o kadar şokta."

Sehun: "Neyse gidin siz hadi."

Kai: "Bekleyebiliriz aslında. Serum bitince son kontrolü yapıp taburcu edeceklerini söylediler."

Chanyeol: "E serumun bitmesine az kalmış, bence de kalabili- Kübra iyi misin? Kalp atışların yine yükseliyor! Bakın bakın 120 oldu!"

Neyim var benim böyle? Neden Kai konuştukça heyecanlanıyorum ben? Sehun neden böyle gergin?

"İyiyim ama biraz sıcak bastı." (Gülümsemeye çalış hemen!)

Sehun: "İyi iyi merak etmeyin! Gidin hadi! Ben getiririm onu!"

Kai: "Peki sen iyi misin Sehun? Derdin ne?"

Sehun: "Ne derdim olacakmış?"

Kai: "Bilmem. Bizi yollamaya çalışır gibi bir halin var!"

Sehun: "Ne güzel işte! Git bir yerlerde uyu diye müsaade ediyorum!"

Chanyeol: "Kai-ya! Hadi biz gidelim! Yolda sana tavuk alırım."

Kai: "Neyse, tavuk için değil ama gidelim madem. Kübra biz gidiyoruz. İyi olacaksın tamam mı?!"

Yanaklarım yanıyor yine. Ağzım kurudu. Bence doktorlar beni tam muayene edemedi. Tekrar bakmaları lazım.

"Tabii~ Gidin lütfen! Yarın dimdik ayakta olacağım!"

Kai: "Yarın şart değil de yani dimdik ol tabii!"

Onlar gittiler ama ben kapıdan gözlerimi hala çekemiyorum. Sehun'un bana baktığını hissedince kendime geldim:

"Sehun-a bir şey mi oldu?"

"Kübra! Kai'den hoşlanıyorsun!"

"Ne?"

"Yalan söylemeye kalkma! Makine gösteriyor kalp atışlarını, yakalanırsın."

"Ne yalanı ya? Niye yalan olsun! Ortada öyle bir şey yok ki yalanı olsun!"

"O zaman ne bu haller?"

"Sehun ne demek istediğini hiç anlamıyorum!"

"Kızım bende şahin gözü vardır. Bir bakışta anlarım! Bovlingte de bir şeyler sezmiştim de tam mana verememiştim. Şimdi heyecanlandığını görüyorum da..."

"Ya neden sesin yükseldi? Sen neden öyle sinirlendin ki? Yok diyorum sana! İnanmıyor musun? Ben yok dedikten sonra kimin lafına inanabilirsin hem?"

"Sinirlenmedim. Sadece... eğer... hoşlanıyorsan... üzüldüm..."

"Niye üzülüyorsun ya? Hoşlanmıyorum ben! Üzülme!"

"Yok öyle bir şey değil mi?"

"Yok!"

(Göz ucuyla makinaya baktım, atışlarda herhangi bir yükselme durumu var mı diye. Yoktu. Ohh şükür! Niye baktım ki ben? Yalan söylemiyordum ki! Neden kalp atışlarım artsın?)

"Ohh ya~ Rahatladım. Seninle abi kardeş düzgünce konuşalım diye yolladım onları. Eğer Kai'den hoşlanıyorsan..."

"Hayır dedim uzatma tamam!"

"Sonuçta böyle bir şey varsa üzülen sen olursun. Onun kız arkadaşı var çünkü."

"..." (gulp)

Neden yutkundum ben? Kız arkadaşı mı varmış? Kimmiş? Ben neden bilmiyorum? Hiç görmedim ki! Bunu neden sorguluyorum hem? Banane varsa var!

"Yani eğer ondan hoşlanıyorsan duyguların büyümeden bitsin diyecektim."

"Aman da abim benim için endişelenmiş mi? Merak etme kesinlikle öyle bir şey yok!"

"Ohh ya! Bir an kalbime inmişti! Mina nuna hastanede olduğumuzu duyunca buraya gelmek istedi. Hatta çocuklar gitmese muhtemelen gelirdi de. Kai'yi o yüzden yollamaya çalıştım aslında. Eğer ondan hoşlanıyor olsaydın kalbin kırılırdı."

"Ya ne hoşlanması! Tamam deme artık öyle!"
(Mina kim be? Sanane kızım!)

"Kai geçen aylarda Mina nunayla-"

"Tamam Sehun! Tamam! Hoşlanmıyorum dedim! Kai hakkında konuşmamıza gerek yok."

(Mina kimmiş banane! Üstelik o ikisinin nasıl tanıştığını hiç mi hiç merak etmiyorum. Nuna dediğine göre yakınlar galiba. Bir dakika ya! Nuna dediğine göre Kai'den büyük mü? Ohaa! Kim bu kadın be!)

"Sen bana kızdın mı yoksa?"

"Hım? Ne? Ne dedin? Haa...Yok sana ne kızacağım canım! İyi ettin söylemekle. Abi dediğin kardeşinin iyiliğini düşünür."

"Evet. İyi düşündüm değil mi? Ah! Serum bitiyor. Ben doktoru çağırayım. Gidelim."

**

Sehun ısrar etse de kendi evime gitmem gerektiğini söyledim. Önce şirkete uğrayıp eşyalarımı aldık. Beni tek bırakamayacağını söyleyince korktum. Gece benimle mi kalacaktı bu çatlak? Hemen okuldan arkadaşım Hana'yı aradım. Sehun beni onun evine bıraktı.

Ay ben bu ikisini mi baş göz etsem yoksa? Hana pek güzel kızdır! Ama bizden iki yaş büyük. Ottoke?

Yatağa uzanınca Hana'dan kovalar dolusu fırça yiyeceğimi düşünmemiştim. Hiç susmadı! Ama bir yandan da kıyamadığı için bunları dediğini bildiğimden çok da sesimi etmiyordum.

Sabah uyanır uyanmaz kendi evime gitmek üzere hazırlandım. Arkadaşıma not yazıp teşekkürlerimi ilettikten sonra konukevine doğru yol aldım.

Yıkanıp paklandıktan sonra şirkete gitmem gerektiğini hissediyorum. Ortalık baya karışmıştır kesin. Timcang-nim akşam geçmiş olsun dışında hiç aramadı ama olsun.

**

Şirkete vardığımda bir gündür ortalıkta olmadığımı fark ettim. Özlemiş miyim neyim? Bu iş ne zamandan beri bağımlılık yaptı? Asansöre binince birinin:

"Asansörü tutun!" dediğini işittim ve hemen kapıya ayağımı koyup durdurdum. Kim ki diye düşünmeme kalmadan Kai olduğunu gördüm.

Nedense sinirlenmiştim. Sabah sabah şirkette ne işi vardı? Sevgilisi var madem, gidip onunla gezsin, ne diye şirkete geliyordu? Ay bundan bananeydi!

"Aa! Kübra! Günaydın! Ne işin var senin burada?"

"Asıl senin ne işin var?"

"Efendim? Şey ben...hani...hastasın ya...dinlen diye..."

"Ay pardon sesim yükseldi bir an! İyiyim ya! Şirkete gelince daha iyi hissettim. Sen neden erkencisin?"

"Dans etmek için tabii ki! Bugün comeback haberi yayınlanacak biliyor muydun?"

"Yok hayır! Kesin comeback var yani?"

"Evet duyarsın birazdan. Ah ben bu katta iniyorum. Hadi görüşürüz."

Madem bir kat çıkacaktı niye asansöre bindi ki? Asansöre binen diğer insanların yüzünden çocuğa hoşça kal bile diyemedim. Niye diyecektim ki? Ya bana yine sıcak bastı!

Sehun'un dedikleri kafanı karıştırmasın. Ondan hoşlandığın falan yok! Sevgilisi var hem! Sevgilisi olmasa işler değişir miydi? Bilmiyorum.

Daha dün kalbim küt küt attı diye niye elin Korelisi için böyle şeyler düşünüyorum ya? Elin Korelisi değil o, Kai! Ay iç sesim ne olur sus! Asansördeki insanlara rezil oluyorsun! Umarım kimsenin zihin okuma yeteneği yoktur! Susacak mısın artık?

"Bakar mısınız?"

Al işte! Olamaz! Biri okudu! Zihnimi okudu! Kapat gözlerini çabuk! Daha fazla okuyamasın! Gözlerimi kapatınca zihnim de kapanacak sanki!

"Pardon? Hanım efendi~"

Nefesini tutma Kübra! Boğulacaksın! Konuş artık bir şey söyle!

[Bitiş Şarkısı: EXO - Lotto]

- To be continued -

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

1.9K 142 12
"Konu hedefime ulaşmaksa senden daha inatçı olabilirim Tsubasa Ozora."
140K 12.7K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
796 157 41
Bir kaza... 6 kişinin hayatını değiştirebilir mi? Mahveder mi bizi her zaman yaktığımız canlar? Mahveder mi bizi can yakanlar? Her şey çok güzel olac...
98.2K 4.1K 31
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!