MUSTAFA HAKKINDA HER ŞEY- DEV...

By Huzunbaz

154K 6.7K 4K

"""Gerçek Hayat Hikayesi""" En son ne zaman bir kadını sevdin? Ama öyle öptün, sarıldın, uyudun falan değil... More

1. Bölüm Mustafa'nın Defteri
2. Bölüm Küçüklüğümün Korkusu
3. Bölüm Ortaokula Başlarken
4. Bölüm ilk Aşk
5. Bölüm Ortaokul Bitiyor
6 Bölüm Yaz Tatili!
7. BÖLÜM UZUN YAZ
8. Bölüm HÜZÜNBAZ
9 - Sigaramın Dumanına...
10. Bölüm Heybeli de bir pazar
11. Bölüm Aşk Yeniden
12. Bölüm Lise 1 ve Yeni Başlangıç
13. Bölüm Lise 1 Her Şey Yolunda
14 Bölüm Yeni Çocuk
15. Bölüm Sinem
16. Bölüm Basket Seçmeleri
17. Bölüm Sinem'in Gözyaşı
18. Bölüm Sırt Sırta
19 Bölüm Baba Hasan
20 Bölüm Basket Turnuvası
21. Bölüm Basket Başarısı ve Sonrasındaki Hüzün
22. Bölüm ÜVEY ANNE SUDE
23. Bölüm SİNEMA Sinem ile Baş başa
24. Bölüm Sinem'sizlik
26 Meltem ile Randevu
27. Bölüm Zeliha Abla!
28. Bölüm "ÖMER"
29 Sözlü Sınav ve Yaz Tatili Başlar
30- Tersane ve Ben
31. Tersanede Son Gün
32.Yolculuk İçin Hazırlık
33.Sinem'e Yolculuk
34.Sinem'in Köyünde
35.Sen Giderken
36.Son Veda
37.Sinem'den Mesaj
38.Bafra'da Sinem ve Ben
39.Sinem ile Son Kez!
40.Bafra ve Sinem'sizlik
41.İSTANBUL
42.SEHRIN DELİKANLISI KİTAP OLUYOR
43.Duyuru

25. Bölüm Katran Gecesi Geceler

4K 169 83
By Huzunbaz

"Hayat her şeye rağmen devam ediyor, unutursun" herkes aynı şeyi söylüyor. Öyle mi gerçekten. Tamam okula gidiyorum derslere giriyorum , hiç bir şey yapmak gelmiyor içimden. Okuldan direk eczaneye geliyorum. Bir nebze olsa oyalanıyorum eczanede. Ya eczane kapandığında kim yardım edecek bana. Her akşam saat 6 dan sabaha kadar kim ben çekyat ta bir o yana bir bu yana dönüp duruyorken yanımda. Artık sahile de gitmekten vazgeçtim.

          Ne yapabilirdim ki. Sinem gitmişti artık ne tek bir haber alabiliyordum, ne de haber yollayabiliyordum. Yasemin ile bir kaç kez daha görüştüm bu arada. Yasemin:

" Mustafa sen onu unut. Mutlu o. Sen de mutlu ol" diyordu her seferinde. Ama ben yapamıyordum.

Yasemin'e kolay tabi. Ben de mutlu olmak istiyorum. Ama nasıl, olamıyorum ki. Bir şey eksik yarımım.

          Günler geçip gidiyordu. Son sınavlar da bitti. Dersler bitti bitecek. Devamsızlık için devam ediyoruz okula. Hafta sonu da güçlü bir rakiple basket maçımız var. Öğle arasında son antrenmana çıkacağız. Emrah ve ben zaten bir önceki ders boş olduğu için basket sahasındayız.

          Emrah'ın canı sıkkındı. Bahar ile kapışmışlardı muhtemelen. Başka bir şey onun canını bu denli sıkamaz.

           Takılıyoruz , birbirimize pas atıyoruz. Koç geldi:

" Beyler erkencisiniz" dedi. Biz kendi havamızdayız cevap bile vermiyoruz ona. Hava sıcak ve üzerimizdeki atletler ıslak. Benim atletim sırtıma yapışmış halde. Koç sırtıma hafifçe vurdu dikkat çekmek için. Sert bir şekilde döndüm:

" Hayırdır koç bir sorun mu var" dedim sinirli bir şekilde. Zaten Sinem'den haber alamıyorum ve herkese çatmak için yer arıyorum. Emrah geldi yanıma :

" Hayırdır kanka. Koç bir derdin mi var senin"

" Hayır siz devam edin" diyerek uzaklaştı koç. Biz yine takılıyoruz sahada. Çoktan unuttuk koçu. Sonra okul duvarından dolayı gölge olan kısma bağdaş kurdum Emrah'ta yanıma gelip çömeldi. Elini omuzuma koydu.

" Kanka yok değil mi bir sorun. Sinem'in gittiğini biliyorum. Bana söylemeni bekledim ama söylemedin"

" Kanka evet gitti. Uygun zaman bekledim"

" Ne uygun zamanı lan o kadar hukukumuz var oğlum seninle. Söylemen gerekirdi. Seni yargılayacağımdan mı korkuyorsun. "

          Beni kızdırmaya çalışıyordu belli ki onun da canı sıkkın. Gökhan yanında bir kızla yanımızdan geçerken imrenerek baktım onlara. Emrah ayağa kalktı. Bir sorun çıkacağını sanıp kalkmak üzereydim. Emrah otur sorun yok gibi bir hareket yaptı. Konuşmadan da anlaşabilecek kadar tanıyorduk birbirimizi. Cebinden para çıkarıp Gökhan'a bir şeyler söyleyerek verdi. Bir kaç dakika sonra gelen döner ve kolaları şakalaşarak bitirdik. Öğle paydosu olmuştu bile. Basket takımı toplanıyordu.

          Koç gedi takım tamamen toplanmıştı. Antrenman bire bir pas ile potaya gitmeyi hedefleyen bir çalışmaydı. Emrah bir kaç pasımı kaçırdı. Koç:

"Emrah kendini topla toplamayacaksan çık git sahadan. Takım ruhunu yok ediyorsun" dediğinde Emrah hocanın üzerine yürüdü. Koç geri geri adım atarak uzaklaşırken Emrah:

" Değmezsin hoca. İşine bak" dedi.

" Takımdan atıyorum seni"

" Sen atamazsın hoca sen kendini kim sanıyorsun, ben kendim çıkıyorum takımdan" dedi. Koç yerdeki topu alıp bana attı ben tutmak yerine tekme attım topa.

" Benim arkadaşım yoksa ben de yokum. Bizde arkadaş satılmaz koç haydi eyvallah" dedim Emrah'ın peşinden gittim. Emrah benim geldiğimi görünce bana kızdı:

" Sen neden bıraktın lan. Göbeğimiz bir mi kesildi"

" Bir kesilmedi tabi ki ama anca beraber kanca beraber unuttun mu. Senin olmadığın takımda işim ne benim"

" Tamam lan tamam. Zaten canım sıkkın kafa ütüleme sende"

          Kesin Bahar ile kapışmıştı belli. Ne zaman kapışsa zaten bizim ilçeden başka ilçeye kaçardı. Bu bazen bizim ilçenin köyleri olurken bazen komşu ilçenin sahilleri oluyordu. Ruh haline göre bir yere gidiyordu. Basket takımından atılmıştık. Hocaya yaptığı çıkış belki Bahar'a yapacağı çıkış olacaktı ama her zamanki gibi Bahar'a değil başkasına yapıp , başkasının kalbini kırıyordu. Bahar'a duyduğu aşk ya Emrah'ı adam eder ya da öldürürdü. Öyle demişti bir defasında çok sarhoşken.

" Kanka bu aşk ya beni adam eder ya da öldürür."

          Kimseye çaktırmıyordu ama tek önemsediği şey o kızdı. Benim Sinem'e olan aşkım gibi. Okuldan çıkmış beraber yürüyorduk bir anda yan ilçeye gideceğini söyledi. Ben de onunla gittim aslında hiç gitmek istemiyordum ama onu da bu durumda tek başına yollamak ta istemedim. Hep her şeyi içime atıyordum. Doya doya bağırmak, kavga etmek, isyan etmek geçiyordu içimden. Fakat hiç birini yapamıyordum.

           Beraber Emrah'ın tanıdığı bir arkadaşının pastanesine gidip oturduk. Emrah her zamanki gibi tokalaşıp, öpüşüp, şakalaşıp konuşurken ben ise çekingenliğimden dolayı uzaktan bakıyordum. Birinin bana otur demesini bekliyordum. Bir anda Emrah'ın :

" Haydi şuraya oturalım" demesiyle kendime geldim.

          Emrah her zamanki gibi bana bir şeyler anlatıyordu. Ben ise kulağım onda aklım Sinem de onu dinliyormuş gibi yapıp "aynen aynen" deyip geçiştiriyordum. Emrah bir anda sinirlenerek:

" S*kecem lan senin aynen aynenini. *mcık madem dinlemeyeceksen neden geldin buraya. Şu Sinem davası değil mi. Oğlum baksana etrafındaki kızlara hepsi Sinem, hepsi Bahar. Bu kadınlara aşık olunca kendilerini vazgeçilmez zannediyorlar. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Ya kendine gel artık ya da s*ktir git. Adamın asabını bozma" dedi. Benim nasıl kızdığımın farkındaydı. Bile bile yapıyordu. İçimdeki aşkı bilmiyordu sanki. Zaten bilse de onun için fark etmezdi.

          Benim iyiliğim için beni kırmaktan asla çekinmezdi Emrah. Kimseyi kırmaktan da çekinmedi zaten. En iyi arkadaşım olduğunu bilmesem " Ulan sen kendine bak Bahar'a köpek oldun" der o masadan kalkar giderdim. Ama benim için çok kıymetli olduğu için onu kırmak istemiyordum. Gerçek düşünceleri de değildi zaten. Asıl düşündüğünü söylemiyordu beni üzmemek için. Beni sinirlendirip kızdırıp ayağa kaldırmaya çalışıyordu. Pek başarılı olduğu söylenemez ama yine de beni sinirlendirmeyi her seferinde başarıyordu. Ve ben sinirlenince kendimde inanılmaz öz güven hissediyordum. Sakinken yapmayı bile hayal edemediğim bir çok şeyi sinirlenince gözümü kırpmadan yapabilirdim. Bunu da en iyi bilen Emrah, en iyi yaptığı şeyi yapıyordu. Beni manipüle ediyordu. Konuşmasına bıkmadan usanmadan devam etti.

" Oğlum ben Bahar'la bitirdim artık. Bahar'la işim olmaz."

" O yoluna ben yoluma"

" Bundan sonra alayına giderim ben"

"Gencim, yakışıklıyım, kızı keser kopyalar ve yapıştırırım"

" Şu etrafına bak bi lan"

" Şii sana diyorum köylü. Şu kız bir saattir seni kesiyor sen de yerdeki parkeyi."

          Kızın varlığını bile fark etmemiştim. Kafamı çevirip baktığımda benim için sıradan bir kızdı. Sinem'in bir saç teli dahi etmezdi. Fakat ortalamanın üzerinde bir kızdı doğruyu söylemek gerekirse.

Emrah masadan ani bir hareketle kalktı ve kızların masasına doğru gitti.

" Hanımlar kusura bakmayın. Arkadaşım çok dertli. Yazdığı gönül defterindeki çeki karşı cins tarafından karşılıksız çıktı. Bize eşlik etmek ister misiniz?"

Kızlardan biri " sen salak mısın" diye Emrah'a çıkıştı. Emrah:

" Oradan buraya bakınca buraya bakınca salak gibi gözüküyorsam salağımdır"

"Buradan tam Mustafa'nın oturduğu yerden bakınca da yanındaki oturan kızın Mustafa'ya karsı bir ilgisi olduğu gözüküyor"

" İnsanların seçimine saygı duyarız Mustafa ile beraber di mi Mustafa" diye bana seslenince :

" Eyvallahımız olmaz kimseye kanka" dedim.

          Bana bakan kızın birden bana gülümsediğini gördüm. Çok mucizevi bir şey oldu. Bu gülümseme sanki o kıza ait değil Sinem'e aitti. Sanki o gülümsemişti bana. Emrah ve kızlar bir şeyler konuşmaya devam ettiler. Ne konuştuklarını duymadım. Emrah'a sorduğumda o da hatırlamıyor. Neyse.

          Bir baktım ki kız karşımda oturuyordu. Fakat kız Sinem'e hiç bir şekilde benzememesine rağmen kızın kendi yüzünü değil Sinem'i görüyordum. Elim ayağım titriyordu. Konuşamıyordum bile. Ayaklarım zangır zangır titriyordu. İyice kasmıştım kendimi. Lavaboya doğru gidip elimi yüzümü yıkadım. Ne oluyordu bana, bu gördüğüm gerçek değildi. O Sinem değildi. Beynim bana oyun oynuyordu. Acımasız saçma bir oyun. Toparlanmaya çalısıyordum ama toparlanamıyordum. Emrah bir anda geldi omzuma dokundu.

"Oğlum nerede kaldın yarım saat oldu"

"Hadi kızlar içmek istiyor kayalıklara iniyoruz"

"Ne o kalkmıyor mu lan yoksa"

" Takılacaksak takılalım takılmayacaksak s*ktir edelim"

"Nazlanma yeni gelin gibi"

"On numara kız işte"

"Bu sıfata baktığına şükret"

Emrah yine beni sinirlendiriyordu.

          Çok canımı sıkıyordu aslında. Ama kalbi kırılmasın diye hiç bir şey demiyordum. Belki de benim iyiliğimi istiyor hayata döndürmeye çalısıyordu. Haksız da sayılmazdı Sinem gittiğinden beri ruh gibiydim. Ona kızamamama rağmen her defasında beni sinirlendirmeyi başarıyordu. Bir anda dışarı çıktım. Bana bakan kız benim yanımda yürürken Emrah'a salak diyen kız ise Emrah'ın yanında yürüyordu. Emrah ile o kız gülüşüp konuşurlarken ben ise başım öne eğik kızın yanında ağır ağır yürüyordum. Sonra tekelden kendimize toplamda on tane bira aldık. Emrah ve yanındaki kız bir tarafta biralarını yudumlarken ben de diğer kızla baş başa kalmıştım.

           Kız beni tanımaya çalısıyordu. Sürekli soru soruyor ben ise sadece cevaplıyordum. Kısa cevaplar. Soruların ardı arkası kesilmiyordu. Belli ki benden etkilenmişti. Ama yanlış zamanda yanlış insanla yanlış yerdeydi. Ben de kızla arkadaşça konuşmak istiyordum ama içimden gelmiyordu. Kıza ayıp olmasın diye içimden gelmeyerek ve istemeyerek ben de ona sorular soruyordum. Sonunda en can alıcı noktayı kız bana sordu.

"Kız arkadaşın var mı"

          Benim kız arkadaşım var mıydı. Kız arkadaşım neredeydi kiminleydi aç mıydı açıkta mıydı en önemlisi mutlu muydu. O da benim özlediğim gibi beni özlüyor muydu. Benim hissettiklerimi o da hissediyor muydu. Yoksa beni çoktan mazinin sayfalarına bir anı olarak eklemiş miydi. Kız hala benden cevap beklerken ben bunları düşünüyordum. Kıza ne söyleyeceğimi bilemedim.

"Evet kız arkadaşım var " çıktı ağzımdan. Kız bozuldu biraz.

" Hmm anlıyorum dedi"

          Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur hesabı kovmuştu beni güzergahından. Pek aldırış etmedim. Pek te umurumda değildi zaten. Biraz daha konuştuktan sonra kız anladı ki dünyamız farklı . Emrah'ın da dediği gibi

" Tip ile karakter aynı orantıda değildir."

          Tipini beğendiğin bir kadın veya bir erkeğin karakterini sevmeyebilirsin ve en önemlisi de o beğendiğin erkeğin bir gönül yarası bir acısı olabilir" bunları bilmeden öğrenmeden birinden hoşlanmak saçmalığın daniskasıdır.

          Kızlar ayrıldı yanımızdan. bakmayın Emrah'ın öyle dediğine. Bana öyle laflar ettiğine Emrah benden de beter. Kızla arkadaş gibi konuşup büyük ihtimal o da yolu gösterdi kıza. Kızlar birer tane bira içmişti geri kalanı Emrah'la beraber içiyorduk. Her zamanki gibi kaldık yine iki kişi.

          Emrah'ın göstermek istediği şey aslında çok önemli bir şeydi. Kendi için pek yapamasa da benim için dilemeye çalısıyordu.

          Vermek istediği şey hayatın devam ettiği tekrardan sevebileceğimiz ve bizi beğenenlerin olduğunu göstermekti. Emrah elinde birayla ayakta dikilirken ben ise oturuyordum. Baba Hasan'dan etkilenip dik dik konuşurdu :

"Oğlum bu hayatta kimseyi önemsemeyeceksin kimseyi sevmeyeceksin" dedi. Kimseye eyvallah etmeyeceksin bu kim olursa olsun"

" Bu dünyada hayatımız var oldukça devam edeceğiz"

" Ya Sinem'le ya Bahar'la ya Sinem'siz ya Bahar'sız benden Bahar giderse bir mevsim, senden Sinem giderse belki iki mevsim eksilir. Tek mevsimimiz kış ta olsa sonuna kadar yürüyeceğiz ve asla yalnız yürümeyeceksin ben oldukça. "

Ben de kalktım ayağa sendeleyerek.

" Kanka ben oldukça da sen yalnız yürümeyeceksin. Sakın ölme lan" dedim. Benim de kafam iyice olmuştu. Ayakta zor duruyordum, geri doğru düşecekken tuttu beni ve ikimiz birden düştük. düştük derken oturmak gibi yavaşça.

Omuzuna elimi koydum :

" İyi ki varsın lan. Ulan bunu ben yazsam günlüğüme olur mu" dedim.

Emrah:

" Günlüğün başlığına da şunu koy kanka GECELER KATRAN KARASI GECELER" Emrah başladı gülmeye. Ben de gülüyordum.

" Bir şey soracağım" dedim.

" Bana söylediğin şeylerin yüzde kaçını Bahar'a karşı uyguluyorsun kanka"

" Sen benim dediğimi yap. Yaptığımı yapma , yaptığım bok benim"

          Bayağı eğlenmiştim. Sinem'in gittiğinden bu yana ilk defa bu kadar mutluydum belki yalan bir mutluluktu ama yine de yüzüm gülüyordu. Emrah:

" Hafta sonu Meltem'le hafta sonu takılsana " dedi ve birden elimden telefonu kaptı.

" Bir şeye bakıcam moruk hemen vericem dedi"

          Meltem'e mesaj atmış. Cumartesi gezmeye gidelim mi diye benim adıma . O da olur neden olmasın deyip gülücük yapıp göndermiş.

Sonra bana mesaj gelince sırıttı. Şeytani bir sırıtması vardı.

"Al " dedi , "sana randevu ayarladım"

" Of kanka of istemiyorum niye üstüme geliyorsun" dedim. Çok sinir olmuştum aslında. Ne alakaydı şimdi baş başa Meltem'le. Sevgili değiliz olamayız da.

Eliyle saçımı okşayarak Kemal Sunal'ın Hababam Sınıfında yaptığı gibi

" İstersin anam istersin Meltem'i de istersin Aybüke'yi de istersin" diyerek pis ve sulu şakasını bana yaptı. Öyle bir şeytandı ki atsan atılmıyordu satsan satılmıyordu. Sevimliydi kerata kızamıyordum. Şimdi Meltem'e desem benim arkadaşım mesaj atmış diye. Kırılacaktı sen benimle dalga mı geçiyorsun diyecekti. Gelemiyorum işim çıktı desem yine kırılacaktı. Emrah yapmıştı yine yapacağını. Tabiri caizse ağzıma s*çmıstı. Mecbur buluşacaktık. Kaçarım yoktu. Ama illaki bunun rövanşı olacaktı.

GECELER KATRAN KARASI GECELER

Ellerim tütün kokar gecelerde
Geceler, olmaz olası geceler
Açılır yelkenleri yalnızlığın
Vurur dalga sesleri yüreğimde

Geceler yarı yar
Dört duvar efkar
Geceler yarı yar
Başımda sevdan

Vurulur zincirlere
Çareler gecelerde
Bir damla bir damla daha
Düşer zindanlara
Gözyaşlarım

Geceler yarı yar
Dört duvar efkar
Geceler yarı yar
Başımda sevdan

....

Arkadaşlar merhaba. Bir hafta aradan sonra yine sizlerle yeni bölüm ile beraberim. Umarım beğenirsiniz. Bu kitabı yazmakla yazmamak arasında kitaba başlamadan önce girdiğim ikilemi yenip yazmaya başlama ve kitap fikrini bana kabul ettiren SehrinDelikanlisi Emrah'a en yakın arkadaşıma teşekkür ediyorum.  Kitabı yazıyorum. Bir hafta önceki bölüme bakıyorum. 200 okuma ve 22 beğeni. Ya ben yazamıyorum ya da benim hayat hikayemi okuyan arkadaşlarım beğenmiyor. olmuyorsa devam etmeyeceğim. Yorum beğenilerinizin önemini bir kez daha hatırlatmak isterim. Keyifli okumalar.

Huzunbaz Mustafa

Continue Reading

You'll Also Like

8.9K 578 62
Yaralasar serisini çok sevdiğim için bu hikayeyi yazıyorum
904K 62.5K 78
[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı...
1.9M 86.4K 46
🇹🇷 Hikaye Başlangıç Tarihi < 20.07.2018 > Hikaye Kurgulanma Tarihi < -.04.2016 > 🇹🇷 'Özel Mermi Timi' Türkiye'nin en iyi askerlerind...
37.9K 4.7K 48
"Bana metal bir kol verdiler ve geriye kalan her şeyimi benden aldılar. Ama Marin, o; içinde kaybolduğum karanlıkta tek umudum, tek aydınlığım oldu...