Büyük Patron (!)

By ZeynepDefne

1.1M 42.9K 5.9K

*TAMAMLANDI* Bir genç kız hayal edin. Yirmi bir yaşında, hayatının baharında bir genç kız. Şimdi o kıza bir... More

1/ Megolomanyak Karşıyakalı!
2/ Vicdan Azabı
3/ İki Cambaz Bir İpte Olmaz!
4/ Gargamel Burun!
5/ Ve Gözde Sahalarda!
6/ Mahmut Tuncer Tarzı
7/ Mantı Krizi!
8/ FBI Lale
9/ İçimdeki Dexter Morgan
10/ Yalan Haber!
11/ İstifa Ediyorum
12 / Batsın Bu Dünya
13/ İzmir' in Kızları
14/ Ayak Fetişi Mi?
15/ Manken Manken Manken!
16/ Furkan?
17/ Sana İhtiyacım Yoktu.
18/ Yamyam Gözde
19/ Dörtlü Aşk Karesi
20/ Rüya
21/ Cihangir Ailesi
22/ Deja Vu
23/ Operasyon: Sakat Kaçırma!
24/ Arslan, Kim Bu Kız?
26/ Alparslan Cihan
27/ Mahşerin Üç Görücüsü
28/ Olağan Üstü Hal!
29/ Son Pişmanlık Neye Yarar?
30/ Samara Çakması Judith
31/ Bayrağı Kap!
32/ Arslan Denen Zıttırık
33/ Çılgın Mehmet Arslan'ı Coşturuyor!
34/ Yolun Sonu Andropoz Be Dedem!
35/ Yeşilçam Klişesi...
36/ Karşıyaka Pastanesi
37/ Yeni Moda Tülin Teyze!
38/ Düğün Dernek
39/ Seyirlik Değil Ömürlük Olsun
40/ Biz Çıkalım Kerevetine
41/ Evleniyorum!
Final/ Ömür Boyu Birlikte
SON SÖZ/ TEŞEKKÜRLER
Cevapsız Sorular/ Diğer Kitaplar
1/ Özel Bölüm

25/ Hakan Altun Kafası

19.2K 790 43
By ZeynepDefne

Multimedya; "Gözde ve Arslan'ın "Kız İsteme Töreni"nde giyecekleri!

Keyifli okumalar dilerim. En sondaki açıklamaları okuyunuz.

←→←→←→

Yok arkadaş! Hem suçlu, hem güçlü!

Ya, sen git elin kızına taviz ver, sonra seni manitan suç üstünde bassın, ama sen ne ara ne sor!

Yok arkadaş yok! Ben bu masaldaki yüzsüz kız değilim, gururlu kızım! Fakir, öğrenci, sakat ve gururlu bir kız!

Asla aramam o hıyarı. Hem ben neden arıyorum be? Yapan o, eden o, basan ben, madur ben!

Madurum da, madurum! Çok madurum, madurum!

İçimden Yahşi Cazibe'deki Simge çıktı. Elimde bir tane Fino köpeğim eksik sadece!

Ya da bir adet Hakan Altun... Hani şu, telefonun başında çaresiz bekliyorum. Bekliyorum ama çalmayacak biliyorum. Yüreğim diyor ki; "Boşuna bekleme Gözde, aramaz korkusundan!"

Bendeki Hakan Altun Kafası'da böyleydi işte. Gurur yapan taraf bendim. O olamazdı! Haksız mıyım? Değilim tabi ki be!

Neyse düşünmüyorum Arslan falan... Hem, bugün benim ameliyat günüm!

Anlayacağınız, iki gündür Arslan beni aramıyordu. Bi ara dedim ki; "Lan ayrıldık mı biz acaba?"

Cidden dedim bunu kendi kendime... Sonra korktum. Ulan ya ayrıldıysak? Vallahi Roxanna mıdır nedir saçlarını yakarım ulan o kızın! Gebertirim o sıçan suratlıyı!

Sabah yine saat ona gelirken, annem odama daldı. Uyanık olduğumu görünce şaşırıp, "Ne ara uyandın kız?" Diye sordu.

"Oldu heralde on dakika."

"Çabuk kahvaltıya geliyorsun. Hemen!"

"Ya anne valla aç değilim-"

Annem kapıyı kapatıp ayağındaki terliği çıkardı. "Seni döverim Gözde!"

"Sakatım ben!" Diyerek elimi kaldırdım.

"Ameliyattan sonra döverim o zaman!"

"Ay anne ya!" Diyerek kalktım. "Hadi eşyaları hazırla, bende elimi yüzümü yıkayayım. Daral geldi valla."

"Getireceğim ben sana o daralı göreceksin sonra."

Banyoya geçip tek elimle elimi yüzümü yıkadım. Sonra da kuruladım.

Banyodan çıktığım da annemin küçük bir çanta hazırladığını gördüm.

"Tamam mısın?" diye sordu.

Üstümde ki pijamalara baktım. "Değilim sanırım."

"Of Gözde!"

Annem dolaptan bir elbise çıkardı. "Gel de giydireyim şunu."

Annemin yanına küçük bir çocuk gibi gittim.

&

"Ya bir şey sorabilir miyim?"

Hasta odasında, yatakta ameliyat kıyafeti ile uzanıyordum.

"Yine ne var Gözde?" Dedi annem.

"Niye kimse benim yanıma ameliyatta destek olmak için girmiyor? Ya masada kalırsam?"

"Kötülere bir şey olmaz." Dedi Esra.

"Müge bari sen-"

"Kız deli misin? Korkarım ben!"

"Sinan?"

"Ben doktor sevmem güzelim."

"Erdem?"

"Beni kan tutar."

"Ceyda?"

"Biliyorsun ben doktorlarla geçinemiyorum."

"Aman be!" Diye bağırdım. "Gelmezseniz gelmeyin!"

Zaten babam da gelmemişti. Abim ve yengem bugün sabahtan gitmişlerdi. Annem etik olmaz deyip duruyordu.

"Ya ben korkarım," diye itiraf ettim. "Yazık değil mi bana ya?"

"Değil annecim," dedi annem gülümseyerek. Bir yandan da saçlarımı toplayıp, ameliyat bonesini kafama geçiriyordu.

"Ya ben vaz mı geçsem acaba?" Dedim kendi kendime.

"Vazgeçemezsin," dedi annem. "Her şey hazır, birazdan anestezi doktorun gelecek."

"Ya of," diyerek dudaklarımı büzdüm. "Anne telefonuma baksana arayan yok mu?"

"Otuz kere baktım kızım. Arayan falan yok," dedi annem otuz birinci kere bakarken.

"Kızım az sus da motorun soğusun," dedi Esra. "Bu ne ya? Vır vır tepemizdesin!"

"Aman iyi be sustum! İnşallah ameliyat masasında kalırım da bir sesimi duyamazsınız!"

Hepsi bir ağızdan tövbe tövbe çektiler.

Gözlerimi devirdiğim esnada içeriye bir adet Anestezi Doktoru girdi ve herkes dışarıya çıktı.

"Merhaba Gözde," dedi gülümseyerek. "Ben anestezi doktorun Şule Surel."

"Merhaba," dedim gülümseyerek.

"Nasıl gidiyor? Nasılsın?" Bana bunları sorarken o elindeki dosyadan bir şeyler okuyordu.

"İyi diyelim iyi olalım."

"Bileğin nasıl kırıldı peki?"

"Saldırıya uğradım,"

Dosyadan bakışlarını çekip bana çevirdi.

Başımı yukarı aşağı salladım.

"Polise falan-"

"Adam şu anda içeride."

"Anladım." Dosyayı kenarıya bıraktı ve "Bölgesel anestezi istediğini beyan etmişsin," dedi. "Neden?"

"Tamamen uyumak istemiyorum."

"Daha önce ameliyat oldun mu hiç?"

"Hayır."

Ve daha bunun gibi nice sorular ve cevaplar.

En sonunda, "Korkulacak bir şey yok, her şey güzel olacak. Ben yanında olacağım." Diyerek içeriye iki kişi girdi ve yatağımı yerlerinden çıkarıp götürmeye başladılar.

Koridor da bekleyen benimkiler, "Oldu da bitti maşallah! Nazar da değmez inşallah!" Diye tezahürat yapıp benim sinirlerimi bozarak güldürüyordular.

"Gidişim sakat olabilir fakat dönüşüm efso olacak!"

&

Ameliyathaneye girişimin ikinci dakikasında üşümeye başlamıştım bile. Burası niye bu kadar soğuktu be?!

"Pardon," diye sordum birine. "Burası neden bu kadar soğuk? Biraz kaloriferleri açabilir misiniz?"

Soruma geri cevap vermediler. Hatta beni, takmadılar.

"Şule Hanım nerede ya" diye sordum. "Biri beni takabilir mi?"

Ameliyathaneye yüzünde maskeli, kafasında boneli ve baştan aşağı yemyeşil giyimli bir doktor girdi.

"Bu hasta neden takılmıyor?" Diye sorduğun da, bu ses...

"Arslan!" Dedim şaşırarak.

"Sevgilim," diyerek yanıma geldi ve maskeyi yüzünden çekti.

"Ya senin ne işin var burada?" Diye sordum.

"Sana destek olmaya geldim," dedi ve sırıttı. "Sevgilin olarak!"

"Yattığım ameliyat masasında doğrulup, "Sen git Roxanna'nın slikon meme ameliyatın! gir!" Diye bağırdım. Koluma hangi ara bağlandığını bilmediğim serum aniden doğrulmam ile canımı yakmıştı!

"Doktorcum!" Diyerek bizimle zerre ilgilenmeyen adama seslendim. "Lütfen şu adamı dışarıya atar mısınız?"

"Atamayız, burada refakatçi olarak adı var." Diyerek kağıdı gösterdi. "Arslan Cihangir. Anneniz imzalamış."

"Ay bana ne!" Diye çemkirdim. "Ben mi imzalamışım? Hayır! Annemin ameliyatlarından birine girsin!"

"Gözde saçmalama hayatım," dedi Arslan. "Hadi barışalım."

"Ben seni affetmeyeceğim!"

İçeriye kendi doktorumla beraber iki kişi daha girdi.

"Gözde Hanım? Hazır mısınız?"

İçimdeki ses, inadı bırak! Diye bağırarak beni tokatlıyordu. E yani tokatlanmayacak gibi de değildim.

"Hazırım," dedim burun kıvırarak. Gözlerim, az ötede ki ameliyat aletlerine ulaştı. Onları gösterip, "Beni onlarla mı kesip biçeceksiniz?" Diye sordum.

Gevşek doktorum, "Hemde ne kesmek," diyerek güldüğün de elimin tersini alınma koydum.

"Ay bana bişeyler oluyor!"

Arslan omuzlarımdan tutup beni yatırdı. Hemşire yeşil örtüyü örterek kolumu görmememi sağladı. Anestezi doktorum da geldiğin de ben hariç herkes hazırdı!

Arslan Cihangir sağlam olan elimi tutup, "Aşkım bak ben yanındayım, bitecek sonra gideceğiz," diyerek telkinler veriyordu.

"Yılışma," diye kızdım.

Gözlerini devirdi.

Anestezi doktorum Şule, elindeki kocaman iğneyi gösterdi. "Gözdecim, hazırsan iğneyi yapıyorum."

"İğneyi yaptığınızı hissedecek miyim?" Diye sordum.

"E tabi kızım," dedi Arslan.

"Aynen, hissedeceksin." Dedi Doktor Şule.

"Ya ben o zaman hazır değilim."

Tabi bütün doktorlar şok!

Arslan, "Hatun manyak mısın?" Diye fısıldadı.

"Ya ben korkarım iğneden!"

Doktor Şule, "O zaman Arslan Bey sizin elinizden tutsun, siz de buraya bakmayın?" Deyince, "Olmaz!" Dedim.

"Gözde Hanım, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, alt tarafı bir iğne canım ne olacak!" Diyen kendi mal doktoruma bakıp, "Nağber lan cerrraaam?" Diye haykırmak istedim.

"Olmuyorum ben ameliyat falan!" Diyerek yeniden doğrulmaya çalıştığım da, Arslan "Aman be kızım, sünnet olan çocuklar yapmıyor senin yaptığını!" Diyerek beni yine sinirlendirdi.

"Yahu korkuyorum!"

"Korkunun ecele faydası yok!" Arslan ellerini omuzlarıma koyup beni kalkamayacağım şekilde bastırdı.

Kendi doktorum, "Şule Hanım! Sokunuz iğneyi!" Dediğin de gözlerim irice açıldı.

Ben kolumu kurtarmaya çalışırken hemşire de kolumdan yakaladı.

"Ayol insan öldürüyorlar!" Diye bağırarak debelenirken o iğne koluma... Kol gibi girdi ULAN!

"ALLAAAAH!" diye haykırdım. O iğne girdi. Canımı yaktı. İğnedeki sıvı canımı yakmaya devam etti. Kolum yandı. Gözlerimden resmen yaş geldi.

Ama hepsi beş saniye sürdü.

Benim anırmam bittiğin de, herkes derin bir nefes alıp geriye çekildi.

Kendi gerizekalı embesil doktorum, "Sonunda sustu." Dediğin de hepsi birden kahkaha attılar.

Kolumu kıpırdatmaya çalıştım fakat... Lan kolum yoktu!

"Arslan!" Dedim panikle. Tabi Arslan hemen dibime girip, "Efendim Aşkım?" Dedi.

"Arslan kolum yok!" Dedim.

"E sevgilim kolunu hissetme diye yaptılar zaten?"

"Gelecek ama geri kolum demi Arslan?"

Arslan doktorlara bakıp, "Bu narkozun etkisi beynine de vurmuş olabilir mi?" Diye sordu.

Doktorum elinde neşter, bir yandan kolumu keserken anırdı. Ulan bu adam... Ya bu adam nasıl bir doktor?!

"Arslan Bey, bu hastanın doğal hali değil mi?" Diye sordu.

Arslan da gülüp başını salladı.

"Ay tövbe tövbe," diyerek kaşlarımı çattım. "Ya ben ne günah işledim de bunlar başıma geldi?"

"Ya sen bırak günah sevap sorgulamayı," dedi Arslan. "Affedecek misin beni?"

"Bi düşüneyim," diyerek gözlerimi kıstım. Sonra da gülümseyerek, "Hayır!" Dedim.

Doktorum heralde bizi dinliyordu ki, "Hayırdır? Ne oldu?" Diye sordu.

"Beyfendiyi mekanda kızla bastım!" Dedim sinirle.

"Hadi canım?" Diyerek şaşırıp kanlı aleti havaya kaldırdı doktor.

Gördüğüm alet ile resmen başım döndü. Roxanna'yı falan unuttum. "O, benim kanım mı?" Diye sordum midem bulanırken...

"E senden başka kimi kesiyoz?" Dedi doktor. "Tabi senin kanın kızım! Na bak bu da," Böyle cımbıza benzeyen bir aletle kanlı bir kemik gösterdi. "Senin kırdığın kemik!"

Gözlerim dönerken, "Arslan, bana bir şeyler oluyor," dedim. Ardından "Yok ben bu sefer gidiyorum..." diyerek gözlerimi kapattım.

"Gözde?" Diyerek elini yanağıma vurdu Arslan. "Bitanem kendine gel. Alt tarafı kemik?"

"Ay, valla bu sefer tamamen gidiyorum," dememe kalmadan bayılmışım!

&

Gözlerimi açtığım da normal odadaydım.

Başımda Arslan bekliyordu.

"Uyandın mı?" Diye sordu elimi yanağıma koyup okşayarak.

Başımı sallayıp gülümsedim.

Uzanıp alnımı öptü.

"Ben bayıldıktan sonra ne oldu?" Diye sordum.

"Ameliyat devam etti aşkım, bir şey olmadı. Şimdi iyisin, doktor başarılı bir ameliyat olduğunu söyledi. Elinde üç dikiş var. Ama dikişler bir hafta sonra alınacakmış. On güne kadar iyileşeceksin."

Başımı salladım. "Ben niye bu kadar yorgun hissediyorum kendimi?"

"Bilmem." Diyerek başını salladı. "Eve gitmek ister misin?"

"Açıkçası hayır." Diyerek başımı iki yana salladım. "Burada uyuyalım mı?"

"Uyuyalım mı?" Diyerek kaşlarını kaldırdı. "Beraber?"

"Fikrimi değiştireyim-"

Arslan oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve sağ tarafıma uzanıp beni göğsüne çekti.

"Barıştık mı?" Diye sordu.

"Eğer bir daha böyle bir şey olursa, yüzümü göremezsin." Dedim. "Çünkü seni öldürürüm. İçimde."

"Valla yapmayacağım bir daha." Diyerek alnımı öptü. "Yemin ederim."

"Seni seviyorum." Diyerek yüzümü ona doğru kaldırdım.

Dudaklarımı dudaklarına bastırıp uzunca öptü. Sonra da çekilip, "Eyvallah." Dedi.

"Pisliksin," diyerek güldüğüm de eliyle burnumu sıkıştırıp gülmeme eşlik etti.

Eh, biz erdik muradımıza, siz çıkın kerevetine...

(...)

Hastaneden çıkıp malesef evimize gitmek yerine Arslan ve annemle beraber Çiçek'in kız isteme töreni ve nişanı için elbise almaya bir alışveriş merkezine gittik. Hastane de uyuduğum iki saat ile ayakta dururken Arslan'ın koluna girmiş ve ağırlığımı ona vermiştim.

"Lütfen beni fazla uğraştırmayın, ikiniz bir mağaza seçin ve bir şeyler beğenin."

Onlar da benim dediğimi yapıp en büyük mağazalardan birine girmişlerdi. Ben koltukların birinde oturmuş onları beklerken, aradan geçen yarım saat sonunda Arslan, annem ve elleri dolu iki görevli kız yanıma geldiler.

"Haydi, dene bakalım!" Diyerek beni kabine yolladılar. Bir görevli kızı da yanıma verdiler.

Elbisemi çıkarıp o elbiselerden birini üstüme giydim. Yeşil tonlarında uzun bir elbiseydi.

Kabinden çıktığım da annem ve Arslan diğer kıyafetlere bakarlarken beni gördüler.

"Korkunç olmuş," dedi annem.

"Beğenmedim," dedi Arslan.

Oflayarak kabine geri döndüm. Bu elbiseyi çıkarıp, siyah bir elbise giydim. Mini bir elbiseydi.

Arslan, "Hayatta olmaz." Dedi. Annem de "Bencede." Diyerek onu destekledi.

Şu anda annemi kaynanam, Arslan'ı da görümcem olarak görüyordum!

Bu sefer şeker pembesi balon etek bir elbise giydim ve kabinden çıktım.

"Ayol çocuk gibi olmuş," dedi annem. Arslan da başını sallayarak onu onayladı.

Sinir kat sayım artarken kabine geri döndüm.

Bu sefer de gümüş rengi, straplez, mine, iğrenç ötesi bir elbise giydim.

Arslan sırıtıp, "Seni Cem'in mekanına disko topu diye asmak lazım," dedi.

Annem de, "İğrenç." Diyerek yüzünü buruşturdu.

Kabine geri döndüm.

&

Annem ve Arslan seçtikleri on beş elbisenin on beşine de bir şey uydurup beğenmemişlerdi.

Anlamıyorum yani, kendileri seçip kendileri nasıl beğenmiyorlardı?

Bu sefer, "Lütfen siz oturun." Diyerek elimi kaldırdım. "Kendi elbisemi kendim seçeceğim."

Onlar da tamam diyerek gitmemi izlemişlerdi.

Ben daha çok, asil, sade, şık, gösterişli... Aman ya! Beğendiğini deneyip alan bir tiptim. Benim için çok da önemli değildi. Üstümde güzel durması yeterliydi.

Bu yüzden beyaz, kalın askılı, kısa, dantel motifli bir elbise buldum ve aşık oldum.

O elbiseye uyacağını düşündüğüm beyaz, dolgu topuk bir çift ayakkabı seçtim.

Ve bir de havalı beyaz çerçeveli, siyah camlı bir Nurella gözlüğü seçtim.

Takı olarak altın rengi tatlı bir küpe ve onun takımı bilezik tarzı tatlı bir saat seçtim.

Hepsini birlikte görevliye teslim edip kabine doğru yürüdüm.

Elbiseyi ve ayakkabıları giyip, takıları ve gözlüğü takarak dışarıya çıktım.

Ellerimi elbisenin tatlı ceplerine koyup, havaya doğru bakarak annem ve Arslan'a bir poz verdim.

Annem, "İnanmıyorum." Diyerek gerçekten inanmadığını gösterdi. "Nereden yaptın bu kombini?"

Karizmamı bozmadan, "Aklımdan," dedim.

"Harika olmuş," dedi Arslan.

"Biliyorum." Diyerek başımı yana eğip dudaklarımı büzdüm.

"Hadi alalım," deyip kalktı annem.

"Şey, Filiz Teyze," dedi Arslan. "Bunu ben almak istiyorum."

"Asla olmaz!" Dedi annem. "Burada ben varken olur mu canım?"

"Hediye olarak kabul etseniz?"

"Olmaz oğlum, duymamış olayım."

Annem, Arslan'ın bozulduğunu görünce, "Ama çok istiyorsan, biz de sana bir hediye alırız?" Dedi.

Ya kimin annesi be!

"Olur," dedi ve gülümsedi Arslan.

Ben kabine girip üstümü değiştirdim.

Annem ve Arslan önden giderlerken bende kendimi bu günün prensesi ilan etmiştim!

Yahu insanın sevgilisi ve annesi kanka olunca, hayat güzel oluyordu be!

Arslan'a hediye almak için, bu sefer ben bir mağaza seçmiştim.

Tabi ki ben annem ve Arslan gibi zevksizlik yapıp bulduğum on tane elbiseyi Arslan'a "Giy!" Diye vermeyecektim. Onlar birer kahve içerken, ben takımlar arasında dolaşmaya başlamıştım.

Ben beyaz giyiyordum. Arslan da siyah giymeliydi. Nedense Arslan'a siyahı çok yakıştırıyordum.

Bu yüzden simsiyah bir takım seçtim. Siyah kravat, ceket, pantolon ve ayakkabı. Onların tam zıttı da beyaz bir gömlek seçmiştim.

Çünkü uyumlu olmak...

Tüm seçtiklerimi görevlinin kabine götürmesini rica edip annem ve Arslan'ın yanına gittim.

"Haydi bakalım Arslan Bey," diyerek kolumu omzuna koydum.

Elini belime koyup oturduğu yerden kalktı. "Gideyim bakalım,"

O giyinmek için giderken, bende onun yerine oturdum.

"Birazdan kabinden efsane bir yakışıklı çıkacak," diyerek sırıttım.

Annem sadece gülümsemiş ve "Şaşkaloz." Demişti.

Ve Arslan iki dakika sonra kabinden çıktı.

Gördüğüm bu yakışıklı Adem oğlu ile yüzüme bir gülümseme yayılırken eridim. Ayaklarım birbirine dolanırken o da bana sırıttı.

Seviyorum seni adam.

(...)

Sonunda kendimi evimin huzurlu topraklarına atmam ve balkona çıkıp bir sigara yakmam bütün yorgunluğumu almıştı.

Abim, yengem ve Efe'nin yokluğu evde çok belli oluyordu. Bu beni üzse de beş saniye kadar sonra hiçbir şekilde tartışma yaşamadığım bir abimin olmaması beni mutlu edip, biten sigaramı söndürmemi sağlamıştı.

Odama geçip rahat pijamalarımı giyip salona geçmiştim. Babamın, "Ameliyat nasıl?" Diye sorması ile, "Ay babacığım bilmiyorum ki, ameliyatın beşinci dakikası bayıldım." Diyerek yanıt vermiştim.

Babam, "O it ayıltamadı mı seni?" Diye sorduğun da bakışlarım irileşti.

Annem ile göz göze geldiğim de, "Ne bakıyorsun yahu? Babana kendin söylemiştin ya?" Diye söylendi.

Son anda aklıma gelince, "Ya ben sen kabul etmezsin, diye düşünmüştüm." Diyerek kıvırmaya çalıştım.

"Kıvırma," diye kızdı.

"Peki," diyerek alt dudağımı ısırdım.

"Bey," dedi annem ve sevimli bir şekilde gülümsedi. Anneme kaş göz yaptığım da bana sus işareti yaptı.

"Ne yumurtlayacaksınız yine?" Dedi babam homurdanarak.

"Ayla illa tutturdu, Çiçek'in kız isteme merasimin de Arslan da olsun diye,"

Anneme iri gözlerle baktım. Yürek mi yedi kız bu hatun?!

Babam da benim gibi iri gözlerle baktı.

Annem konuşmaya devam etti.

"Karşı taraftan damadın kuzenleri gelecekmiş Mehmet!" Dedi Annem. "Bakma bana öyle! Kız seviyor çocuğu, çocuk da kızı seviyor. Şimdi biri görür Gözde'yi beğenir falan... Gerginlik çıkmasın. Sen de inat etme, tamam de."

"Ulan valla katil edeceksin beni kadın!" Dedi babam. "Kim benim kızımı görecek beğenecek ya!"

E yani, kız çirkin olunca- Tamam vurmayın!

"Herkes!" Dedi annem. Oha egoya bak. İyi ki doğurdunuz Filiz Çevik! "Yahu sen acımıyor musun o oğlana? Ölüp bitiyor Gözde için. Bırak çocuk gelsin, çocuğun niyeti de belli zaten! Ayol hala çocuk diyorum. Adam yahu adam!"

"Gözde git bana kolonya getir!" Dediğin de babam oturduğum yerden ışık hızıyla fırladım. İçeriden kolonya getirip babamın yanına oturdum. Babam kolonyayı açıp her yerine sürmeye başladı.

"Hiç bana kalp krizi numaraları yapma!" Dedi annem. "Ben bilirim senin krizlerini!"

"Anne," diyerek araya girdim. "Sakin olsana biraz, Arslan'ı yücelteceksin diye babamı gömeceksin şimdi."

"Sus sen!" Dedi annem. Sonra babama, "O çocuk yarın gece bizimle gelecek!" Diyerek son noktayı koydu. "Ve sen de o çocuğa insan gibi davranacaksın! Ayıp değil mi Mehmet? Yarın bir gün bizim kızımız da o aileye gelin gidecek. Ya senin çocuğuna öyle davranırlarsa?"

"Öldürürüm hepsini!" Diye gürledi babam.

Ayol bunlar ortada fol yok, yumurta yokken Cihangir ailesine savaş ilan edecekler. Ay ben nerelere gidem?!

"O zaman, yarın gece geldiğinde çocuğa mesafeli ol ama insan gibi muamele yap!"

"Gözde," dedi babam. "Sen seviyor musun bu çocuğu?"

Bir anneme, bir babama, bir de duvara baktım. En sonunda bakışlarımı halı desenine diktim.

"Seviyorum..."

Salona bir sessizlik çöktü. Şimdi babam "Sevemezsin o it oğlu iti!" Diye gürleyecekti.

"İyi gelsin," dedi babam. "Arayacaksan ara şimdi, yarın edebiyle gelip elimi öpsün, özür dilesin!"

Başımı kaldırıp, "Gerçekten mi?!" Diye sevinçle bağırdım.

"Kendine gel," dedi babam. "Gerçekten."

Kollarımı babamın boynuna sarıp, "Oy canım babam!" Dedim. "Çok çok çok seviyorum seni!"

Babamdan ayrılıp anneme sarıldım. "Ya sen ne müthiş bir annesin ya!"

Ve sonunda koşa koşa odama gittim.

Allah'ım, sonunda bitecekti Arslan'a it oğlu it diye sövmeleri! Yaşasın be, yaşasın!

←→←→←→

Ay hiç içime sinen bir bölüm olmadı. Çünkü resmen Deja Vu yaşadım. Gözde gibi benim öz kardeşim de ameliyat olma derecesine geldi, tabi her şey hayallerdeki gibi olmadığı için çok cebelleştik ve bölüm geç - kısa geldi. Çok özür dilerim... Bu yüzden yeni bölümü en kısa sürede yazacağım!

Arkadaşlar yeni ve değişik kitabım, değişiklik sevdiğim için ve benim gibi sevenler için, "Cinayet Şube" ye göz atmanızı bol tavsiye ederim!

Continue Reading

You'll Also Like

95.9K 9.4K 45
Altay yanlış bir numaraya mesaj atmıştı, bu kadar doğru hissettireceğini bilmeden. Hikaye argo, cinsellik, şiddet ve küfür içerebilir, rahatsız olaca...
345K 3.5K 28
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !
MAFYA By Su

ChickLit

3.2M 96.6K 55
Tanışmaları değişik olmuştu biraz.Adamın düşmanının kendisine yaptığı saldırı sonucunda,sıyrılan kurşunun biri denk gelmişti genç kıza. Yan komşuları...
75.3K 11K 35
Güzel, genç bir kadın.... Onun hayatına hiç beklemediği anda giren bir adam.... Genç adamın hayatından çıkmak istemeyen eski sevgili.... Yeni bir çev...