İKİ AŞK BIR KADIN

By canankaykun_1

57.7K 3.3K 2.9K

Tezgahtar olarak çalışan Deva kendi haline baskıcı ailede yetişen,onu hor gören bir Babanın kızı idi.Bir gün... More

Tanıtım Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Part 2
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15

Bölüm 12

2.8K 252 363
By canankaykun_1


Hepinize merhaba;

Yeni bölüm sizlerle lütfen bölüm sonundaki açıklamayı okumadan geçmeyin..

Bölümle ilgili düşüncelerinizi bekliyorum.

Kota sınırı; 200
Yorum da; 200 olsun bence siz başarırsınız.

Keyifle okumanızı dilerim 💐 çiçek gibi okuyucular..

Bir kadının en büyük talihsizliği;

Arkasında duramayan bir erkeğe aşık olmasıdır,düşmanıma dilemem.

Sevilmediği, önemsendiği bir evde büyüyen çocuklar sadece kendilerini değil içinde bulundukları bu dünyayı da, diğer insanları da sevmez ve güvenmezler.

En kötüsü de budur ya, doğduğun, büyüdüğün, ve aile olarak bildiğin, benimsediğin insanlar tarafından sevilmemek,sevgi görmemek. Tıpkı Deva gibi...

O içine doğduğu aileden sevgiyi sadece ablası ve Deniz abisinden görmüştü. Demir ağabeyi, aynı babası gibi onu horlayan, ona iğrenç bir varlıkmış gibi bakarken, babasının Deva'yı görmeye bile tahammülü olmazdı. Annesi Seher hanım, sevmek ve sevmemek arasında arafta akalın tek kişiydi. Oysa öyle çok seviyordu ki Deva'yı, kıvırcık kızım kara kuzum der dururdu. Ama Deva'ya duyurmadan, ne zaman şöyle içten bir sevesi gelse hep Osman bey denk gelir onu sevdiğini görünce o gece Seher kadına etmediğini bırakmazdı. Zavallı kadın da sevgisini içten yaşamış belli bir zaman sonra , o sevgiyi de almıştı...

İnsanı en çok ailesi yıpratır, bir de ikinci ailesi diye kalbine aldığı insan.

Deva bugün hayatında bir ilki yaşayacak sorgusuz sualsiz kendine verilen para ile harcama yapacaktı. Bu yaşına kadar böyle çok parayı bir arada sadece maaşını aldığı zamanlarda görürdü, onun da hepsini babasına teslim edene kadar. Bugün özgürce harcama yapacak istediği herşeyi alacaktı. Onu bekleyen araba ve şoför ile birlikte daha önce çalıştığı mağazanın da içinde bulunduğu avm'ye geldiğinde şoför Aydın bey'e;

"Aydın abi sen gidebilirsin, ben işim bitince seni ararım."deyip yalnız olmak istediğini dile getirdi. Özgür olacaktı, tek başına kalabilmeyi kendi başına bir şeyler başarabildiğini ispatlamak istiyordu.

İyi ama bunu kime ispat ediyordu.? Tabiki kendisine. O bu AVM de çalışırken sadece mağazaların vitrinine bakıp geçen bir kadındı. Keza o mağazalardan alış veriş yapmaya asla gücü yetmezdi. Zaten almak istese de cesaret edemezdi. İşte bugün o cesareti gösterecek alabilmenin ne olduğunu öğrenecekti.

Yüzünde açılan goncalar, derince belli olan çukurları ile avm de ağır ağır yürümeye başlamıştı. Bütün mağazaların vitrinine göz atıyor hoşuna gideni içeriye girip deniyordu.
Daha sonra bir mağazanın önüne geldiğinde oranın, kendi çalıştığı mağaza olduğunu bildiği halde bulduğu özgüven ile içeriye girdi...

Deva'y dı bu içinde bulunduğu saf dıygulardan asla kötülük beslemeyen, kötü duygularla beslenemeyen tertemiz kadındı. Fakat etrafındaki insanlar için aynı şeyler geçerli değildi.

Mağaza kapısından girdiği anda onu gören diğer arkadaşları dudaklarını büzmüş ona tepeden tırnağa küçümser bir bakış ile süzmüşlerdi. Arkadaşlarını gördüğü gibi yüzünde yeniden yeşeren gülümseme ile onlara doğru adımladığında içlerinden birinin sesi yükselmiş Deva'nın adımları olduğu yerde kalmıştı...

"Ooo kızlar bakın kim gelmiş, bizim sümsük Deva, bu şimdi hanım efendi oldu da alışverişe falan mı geldi dersiniz." Diyen kızın sesi, genç kadını yerin dibine sokar gibi rencide etmişti. Herkesin attığı kahkaha genç kadının kulaklarına dolduğunda yine içinde bir şeyler kırılmışdı. Anlaşılan oydu ki bu kızlar onunla bile isteye alay ediyordu, ama onlara bu eğlenceyi vermeyecek kırgınlığını da belli etmeyecekti. Madem ki onlar onu küçümsüyordu o da gerekeni yapacaktı...

Konuşmaları hiç duymamış gibi reyonlar da gezmeye başlamıştı, Arkasında dönen fısıltıların farkıydaydı. Gözleri bir an o konuşanların arasında en sevdiği arkadaşı Selen'i arıyordu. Kızlar içinde Selen yoktu ama kimseye sormaya cesareti de yoktu.
Neyse deyip tekrar alışverişine döndüğünde kendine bir kaç parça kıyafet seçmekteydi, ama nedendir ki eline aldığı her kıyafetin etiketine bakmaktan kendini alıkoyamıyordu. Pahalı etiketleri gördüğü elbiseleri reyona geri bırakırken bir den ensesinden bir fısıltılı ses duyarak yerinden şıçramıştı.

"Hala mı etiket fiyatlarından korkuyorsun Deva hanım?" Diyen kişi arkadaşı Selen'di. Selen tek kaşı havaya kalkmış ellerini arkasında birleştirmiş halde bu saf arkadaşına içten içe kızıyordu, insanı gerçekten hayrete düşürürdü. Koskoca Bayraktarların gelini olmuş yetmemiş bir de çalıştığı mağazaya alışverişe gelmiş, daha da fenası hala etiket fiyatı düşünüyordu.

Peki Deva düşünmesinde ne yapsın dı? Bunca yıl çalıştığı süre zarfında ordan tek bir parça alıp giymeye gücü yetmemiş,ki yetse de parayı elinde görmemiş, şimdi elinde parası var diye har vurup harman mı savursaydı.

"Selen.."dedi gözleri mutlulukla parlamış arkadaşını gördüğüne çok sevinmişti.

"Selen ya.. Hayırsızsın sen." Arkadaşına o kadar içten, o kadar sıkı sarılmıştı ki Selen, sanki yaşadığı bütün herşeyi bir anlığına unutsun istiyordu. Öyle ki kimse ne olup bittiğini bilmese de Selen çok iyi biliyordu. Kolay şeyler değildi Deva'nın yaşadıkları. Dışardan bakan herkese toz pembe görünen hayatın bir de altında yatan gerçekler vardı. Zamanında Babasından az çekmeyen kız üstüne bir de hiç beklemediği yerden sevdiğinden, darbe yemiş aklına gelmeyecek isim Ali Sarper ile evlenmişti. Deva'nın yerinde kendisi olsaydı aklını kaybeder di diye düşünüyordu.

"Deva'm canım arkadaşım, nasılsın, iyi misin?" Bazen çok basit olarak sorulan soruların verilecek cevabı ağır olurdu. Ağızlara sakız olan nasılsın sorusuna hep kaçamak cevap iyiyim.

İnsan kendi bile nasıl olduğunu bilmediği bir soruya verecek yanıtı ne olurdu ki?

"İyiyim, çok iyiyim." Klasikleşmiş dile pelesenk olmuş cevap bu olsa gerekti. Hoş kötüyüm dese neyi değiştirecekti. ? Onu kim anlayacaktı, sadece anlıyormuş gibi yapacaklar kafa sallayıp geçeceklerdi. İyi olduğunu, dik durduğunu, yılmadığını göstermenin tek yanı buydu.

İki arkadaş ayak üstü sıcak sohbetine devam ederken arkalarında onları dinleyen eskiden beri Deva'ya fesatlık besleyen Nisa'nın gelişi ile ikisi de konuşmalarını yarıda kesip onlara ima ile bakan kıza aynı karşılığı vererek baktılar.

Nisa'nın dudaklarından alaycı bir gülümseme geçerken hiç soluk almadan içinde tuttuğu konuşmayı da dile vurdu.

" Ne o Deva, yakışıklı Zengin adama kendini yamadın, şimdi de gelip adamın parası ile hava mı atıyorsun.?" Dedi. Deva pervasızca konuşan bu küstah arkadaşına dolan gözleri ile baktı. Dudaklarına hüzünlü histerik bir gülme yerleşti. İnsan hazmedemediğini kusarmış, demek ki Deva'nın yerinde kendisi olsaydı o gözle bakacaktı.

"Nisa bıkmadın değil mi Deva'yı kıskanmaktan."diyen Selen Deva dan önce davranmış Nisanın kolunu parmakları arasına alıp morartırcasına sıkmıştı. Ardından;
" Sanane lan,sanane kocasının parası değil mi? Senin yapamadığını yaptığı için nasıl geberiyorsun fesatlıktan." Deyip Nisa'yı geriye doğru ittirdi. Herkes haddini bilecek, durması gereken yeri öğrenecekti. Kadın parası olmadığında almıyordu derdi bunlaraydı, şimdi parası ile alıyor derdi yine bunlaraydı.

"Deva hadi bacım gerekirse git mağazayı satın al, doya doya alışverişini yap. Hatta dur bak." Diye bir kaç adım ileriye doğru gidip erkek reyonundan düz siyah renkte parlak kumaşı olan, üzerinde hafif gri çizgiler ile hareketlendirilmiş erkek gömleğini Açarak havaya kaldırıp Deva''ya doğru gösterdi. Sesini herkesin duyacağı tonda yükselterek;

"Bak bu gömlekte kocan Ali Sarpere fena yakışır. Adam manken gibi ne giyse cuk oturur.Allah sahibine bağışlasın." Diye avaz avaz mağazanın içinde bağırmış diğerlerine nispet yaparcasına söylemişti. Haksız da sayılmazdı doğrusu, gömleğe de şöyle bir bakınca hem onun tarzı hem de yakışacak gömlekti...

Deva arkadaşı Selen'in yaptığına sessizce kıkırdarken dudaklarını mest olmuş şekilde biçimlendirmiş kafası ile alıyorum onayı vermişti.. Kendine de bir kaç parça daha aldıktan sonra ödemeyi yapmış Selen ile de vedalaşıp çıkmıştı...

Aheste aheste geziniyordu, gördüğü tüm ürünlere bakıyor ama bir türlü almaya eli varmıyordu. Neden almazdı ki?

Ali Sarper onun adına çıkartılmış bir kredi kartı ve yüklü miktarda para bırakmıştı. Ama Deva gerçekten harcama yapmanın ne olduğunu bilmiyordu,bu sebeptendir ki aldıkları ile yetinmeyi tercih ediyordu. Avm'nin çıkışına doğru ilerlerken kapıdan giren adamı görmesi ile birlikte başından buz gibi sular dökülmüş elleri ayakları titremeye başlamıştı..

Gördüğü adam Babası...

Onunla burada karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Haftalar sonra ilk defa karşısında duruyordu. Ne büyük tesadüftü ama. Babası da onun üzerinden aldığı paraları istediği gibi harcamaya gelmişti.
Dolu dolu olan gözlerine engel olamayan Deva buğulanan bakışalrı arasında...

"Ba..Baba.." dedi. Sanki o kelimeyi söylemeye hasretmiş gibi..
Ne çok isterdi şimdi burada karşılaşmış koşarak Babam diye sarılmayı.

Belki de yapabilirdi, belki Babası ona karşı değişmiş yumuşamış olabilirdi. Nihayetinde o evde yaşayan biri değildi artık...

Ayakları çamur balçığına batmış, adım atmaya zorlanır hali olurdu ya insanın Deva'nın adımları da tıpkı öyleydi.

"Baba sen_"demi buradasın diyecekti. Fakat babasının havaya kalkan eli kelimeleri boğazına tıkamıştı. Değişmeyen o korkunç bakışları yine yerini almış, buruşan yüzü kızını gördüğüne memnun olmamanın ifadesiydi.

İstemiyordu,onun ağzından Baba kelimesini duymayı istemiyordu. Keza Deva'yı görmeye tahammülü dahi yoktu.

Yine yanılmıştı, insanın yapısı fıtratı değişir miydi?

"Bana Baba deme." Diyen Osman beyin sesi adeta bir buz kütlesinden farksızdı.

Her seferinde bu kızın canını yakmayı nasıl başarıyorsa, başarıyordu.

"Üstünde ki urbalar ( kıyafetler) değişmiş ama içindeki aynı uğursuz." Adım mesafelerle dolu sesi genç kadının kulaklarında uğuldamış babasının o çirkin sözlerini duyan bir kaç insan da etrafta izlemeye koyulmuştu. Kimse ne olduğunu bilmiyordu ama sanki film izliyormuşcasına dikkat kesiliyordu.

"Baba Deme öyle, ne olur söyleme. Bak herkes bize bakıyor." Utancından sesi dahi zor çıkıyordu Deva'nın.

Hangi Baba yapardı kızına bunu? Bunca insanın olduğu yerde bu kadar kin tutma,nefret dolu bakışları hangi Baba yapardı.?

Osman bey yapardı...

Osman'ın yüzüne pis bir sırıtış yerleşdi. Herkes onlara bakıyorsa bu Osman'ın sorunu değildi.

"Herkes beni tanımıyor uğursuz. Ama seni tanıyorlar değil mi?" Deyip baş parmağı ve işaret parmağını birleştirerek iki yana doğru açmış ardından devam etmişti.

"Koskoca Ziya Bayraktar'ın gelini, varoş mahalle kızı Deva." Sesini duyurmak için daha gür çıkartıp Ziya beyin adını da bilerek telafüz etmişti.

Etrafta onları izleyenler duysun diye yapan adam amacına ulaşmıştı. Herkes elini ağzına kapatmış şok olmuşcasına sesler çıkarmamaktaydı.

"Senin kızın Deva Baba. Senin kızınım ben." Diye isyan dolu sesi ile bağırdı Deva. Bu adamın iğrençliğine dayanılacak gibi değildi.

Az önce adımları ağırlaşan Deva'nın hayal kırıklığına uğramanın azabı ile attığı adımlarını tam Babasının karşısında durdurdu. Onu yeterince rezil etmişti, daha fazlasına izin vermeceyecekti. Derin bir nefes alıp başını yukarı kaldırdı. Omuzlarını dikleştirdi, kendini bu adamın karşısında acizleştirmeyecekti.

"Biliyor musun? Senin kızın olmaktan utanıyorum. Senin gibi bir Babaya sahip olmaktan utanıyorum." Elinde tuttuğu bütün çantaları yere bırakıp iki kolunu yanlarına doğru açtı.

"Söylesene Osman Devran, benden neden bu kadar nefret ediyorsun? Az önce beni küçümseyerek Ziya Bayraktarın gelini olduğumu ilan ediyordun. Sen de bana karşılık Ziya baba dan para alan adam değil misin? Konuşsana.." Madem babası onu rezil etmek için uğraşıyordu, o da karşılığını vermeliydi. Son kelimeyi avazı çıktığı kadar haykırınca Osman Bey'in sabrı taşmış avm'nin ortasında elini havaya kaldırarak Deva'nın yüzüne indirecekti. Lakin o kalkan eli inmeden havada asılı kaldı. Babası ile olanları kapıdan içeriye girdiğinden itibaren izleyenlerin arasındaydı Doğu. Akşama Begüm'ü istemeye gideceklerdi, gitmeden evvel genç kıza hediye almaya gelmişti. Fakat buraya gelirken böyle bir görüntü ile karşılaşacağını hiç düşünmemişti.

Duydukları genç adamı yerle bir etmişti. Demek ki Babasıydı Deva''ya karşılık para isteyen, hani baba kız anlaşmalıydı. Ali Bey'in oğluna söylediği yalan adeta ulu orta çürüğe çıkmıştı.

"İndir lan o elini." Dişlerini birbirine bastırarak öfke dolu sesi ile konuşmuştu.

"Sen kimsin ulan.?" Bu adam yaşına başına bakmadan önüne gelene kafa tutmayı huy edinmişti galiba.

Aslına bakılırsa sorduğu soru da doğruydu. O kimdi ki? Ne diyecekti şimdi? Deva'nın sevdiği adam, o adam bendim senin yüzünden bu haldeyiz mi diyecekti.?

Doğu'nun cevap vermesine fırsat kalmadan onu gören Deva şaşkınlık dolu bakışları ile:

"Doğu..sen." dedi. Babası görmeyi beklemeyen genç kadın Doğuyu görmeyi hiç beklemiyordu.

Bir insan ne kadar şansız olursa genç kadın da bugün o kadar şansızdı. Evren bile Deva''ya karşı cephe almış gibi bugün herşeyi üst üstte yaşatıyordu.

" Yoksa sen."? Diyen kişi Osman bey, Doğuyu ilk defa gördü. Ama daha önce aile içinde adının geçtiğini hatta şöyle ki Deva ve Sarperi evlendikten sonra bu iki adamın kızı yüzünden bir birine düştüğünü öğrenmişti. Nitekim öğrendi de çokta umrunda olmadı.

"Bu adam da kuyruk sallayıp birbirine düşürdüğün adam mı? Ya sen düşmana bile dilenmeyecek kadar yüksün be."

"Yüksün"

"Yüksün."

Deva'nın gözlerinin içine bakıpta söylediği kelime kadını yerle bir etmişti.

Başını belli belirsiz iki yana salladı Deva. Bu Baba sıfatını taşıyan adamın karşısında ne kadar dik durabilirdi ki? Durmaya gücü yetmiyordu. Onu her kelimesi ile param parça ediyordu.

Kahretsin ki bugün buraya gelmemeliydi. Keşke evden dışarı çıkmasaydı da bunları yaşamasaydı. Kendini bu kadar aciz ve savunmasız duruma düşürmeseydi. Gerçi savunmazsız kaldığı kişi ki ? Babası...
İnsan Babasının karşısında kendini böyle hisseder miydi? Hayır hisstememeliydi, o babası idi. Onu koruyan, kollayan, ona kalkan olan güvendiği dağ olmalıydı.

Şu acizliği karşısında ilk defa ama ilk defa onu koruması, ona kalkan olması için Ali Sarperi yanında istediğine yemin ederdi. Hayatı boyunca güven duyduğu tek adam Deniz abisini bile değil,Sarperi istiyordu.
Aklına tükürseydi de şoföre sen git demeseydi...

Oysa şoför oradaydı..

Deva'nın gidebilirsin dediği şoför Aydın, Sarper den aldığı talimat gereği gitmek yerine genç kadını uzaktan uzağa gizlice seyrediyordu. Olanları gören Aydın, müdahale etmek yerine Sarperi aramayı daha uygun gördü. Zira kendisi müdahale ederse Doğu'nun karşısında güçsüz kalırdı. Diğeri de Babası idi. Sarperi arayıp durumu bildirdiğinde genç adam.

"Ayrılma oradan geliyorum." Deyip ışık hızı ile telefonu kapatmıştı.

&&&&&&&&

Aldığı haber üzerine kimseye haber vermeden hızla şirketten çıkıp arabasına bindi Sarper. Gaza olabildiğince yükleniyor, hızının ne olduğuna bakmıyordu. Şu an istediği sadece bir an önce yetişebilmekti. Deva'nın düştüğü durum gözünün önüne geldikçe hırsından direksiyonu yumrukladı. Nasıl böyle bir aptallık yapıp karısının tek başına gitmesine izin vermişti. Vermemeliydi ama ne zamana kadar onu dört duvar arasında tutacak tutsak hayatı yaşatacaktı.? Düşündükçe çıldırıyordu genç adam. Ayağını gazdan çekmeden çevre yolunda adeta makas atarak son sürat gidiyordu.

"Aptalsın lan sen aptallll. Neden kendi başına bırakırsın ki kızı." Kendine savurduğu küfürleride ilave ederek kan ter içinde sağ salim Deva''ya ulaşmak için çaba sarf eden adam oraya vardığında ne ile karşılacaktı...

&&&&&&&&&&

" Benim ahım boynuna vebal olsun, beni yük olarak gören sen, dilerim ki son nefesinde muhtaç olduğun tek kişi olayım. Seni Allah'a havale ediyorum Ba_" acı ile yutkundu Deva, o mükemmel kelime bu adamın sıfatına yakışmıyordu. Hatta değmiyordu bile...

Osman beyi ceketinin yakasından tutup geriye doğru ittirdi Doğu. Daha fazla burda durmaya değmez adamın tekiydi. Osman bey burnundan soluyan öfkesi ile çıkıp gitti oradan. O Deva'yı hayatından çoktan çıkarmıştı, hoş zaten hayatında yer vermemişti ki. Geriye seyirci olarak kalan insanlarıda;

"Gösteri bitti, dağılın lan sizde."deyip kalabalığın dağılmasına sebep oldu. Bu kadar şow yeter di. Bir tanesi çıkıp "ulan madem kızın ne diye böyle konuşuyorsun." Demek yerine çekirdek çitlemedikleri kalmış durup izliyorladı.

"Deva, gel şöyle otur. İyi görünmüyorsun." Deyip Deva'nın kolundan tutmuş az ötedeki banka oturması için yardımcı olmaya çalışıyordu Doğu. Ancak Deva'nın onun yardımına ihtiyacı yoktu. Yardım etmesini isteyeceği en son kişi olarak kalsındı. Kolunu genç adamın parmakları arasından hızla çekerek çantasından telefonunu çıkardı. Rehberden aradığı isimi tuşlayıp telefona kulağına götürdü. Boşta kalan elinin tersi ile boncuk boncuk dökülen göz yaşlarını sildi.

Aradığı telefonun açılması ile;

"Deva." Diye duyduğu ses ilk defa ona ihtiyaç duyduğu sesti..

"Ali Sarper, beni almaya_" gelir misin? Diyecekti. Ağlamaktan bitap düşen sesi genç adamın kulağına dolduğunda sözlerini tamamlamasını beklemeden.:

"Geliyorum, geliyorum bir kaç dakikaya yanındayım." Dedi Sarper.

Sarperin onu görmediğini bildiği halde refleks olarak başını aşağı yukarı salladı Deva. Titrek sesiyle "tamam."deyip telefonu kapattı.

Deva'nın bu yaptığını anlamsızca seyrediyordu Doğu. Şaşkınlık içinde kalmıştı, Deva gerçekten yaşadıkları herşeyi silip atmış mıydı? Onu görmezden gelerek Ali Sarperi mi aramıştı.?

Pes'ti doğrusu...

Bu kadar çabuk hiçe sayılacağını düşünmemişti. Alaycı bir gülümseme yerleşti yüzüne, cidden şu an yaşadığının şaka olduğunu söylemesi lazımdı birinin.

"Way be ne çabuk kabullenmişsin Sevgili kocanı. Kocan." Diye bastıra bastıra ima etti. O kadar emindi ki Sarperin Deva''ya dokunmadığına henüz karı koca gerçekliğine varmadığına. Peki nasıl bu kadar emin olurdu.? İnsanı en olmadık zamanlar da en güvendiği insanlar yaralardı. Hatta öyle ki bildiği sırları yerine göre kullanmayı iyi bilirdi. Yeter ki karakteri olmayan insanlara sırtınızı dönmeye görün. Doğu da o tarz insnalardan biri olmuştu. Sarper ile ilgili bildiği bir gerçek varsa, o adamın Haptofobi (dokunmaktan korkan) hastalığı vardı. Böyle bir fobiye sahip olan bir adam muhakkak Deva''ya da dokunmamıştır.

Oysa o fobi yıllar öncesinde kalmıştı. Semiramis ile geçirdiği kazadan sonra travma yaşamış bir süre herşeye dokunmaktan korkmuştu. Aldığı psikoloji desteği ile böyle bir tanı konmuştu. Bu yüzden di yıllardır Doğunun Sarper'e herkese bacın gözüyle bakıyorsun diye dalga geçmesi.

Aptal dı bu kız gerçekten aptaldı. Oysa onu her türlü uyarmıştı ama bu kadar çabuk kabulleneceğini düşünmemişti.

"Deva sen hep mi böyleydin? Hani daha bir kaç gün öncesine kadar sevdiğin adam bendim ya, dur ya yoksa dedikleri gibi servet avcısı mıydın?" Öfkesinden gözü dönmüş adamın pervasızca savurduğu sözler ağzından çıkanı kulağı duymayacak nitelikteydi...

Deva zaten Babası ile yaşadığı kaosun üzüntüsü içindeyken bir de bu korkak adamın söyledikleri ile iyice zıvanadan çıkmaya ramak kalmış haldeydi. Gözleri ağlamaktan küçülen kadın kısık bakışları arasında kafasını kaldırıp baktığında karşısında duran adamın söylenecek tek bir kelimeyi hak etmediğini düşünüyordu. Ki madem öyleydi.;

"Servet avcısıydım doğru, en azından senin kadar korkak değildim. Babasının dedesinin sözünden çıkmayan aşkına sahip çıkamayacak kadar aşağılık değildim. Defol git başımdan,"deyip elini beline koyarak devam etti.: "sen hala beni mi takip ediyorsun." Diye sordu. Burada olmasının başka ne açıklaması olabilirdi ki.?

Doğu bulunduğu alanı yankılatırcasına gür bir kahkaha attı.;

"Takip etmek ha." Yüzünde ki gülümsemeyi hızla sonlandırıp Devanın kolunu parmakları arasına alarak farkında olmadan sıkıyor genç kadının canını yakıyordu.

"Keşke seni olacaklardan korumama izin verseydin. Haklısın bazı şeyler için geç kaldım, ama senin için yaptıklarım geleceğini kurtarmak içindi. Sana o saati gönderdim neden biliyor musun? Ali Sarperin sana zarar verebilme ihtimalini düşünerek küçük bir sinyal cihazı olarak gönderdim. Sen ne yaptın.?" Dedi gözünde acının harmanlandığı hüzün ile. Gidip saati Ali Sarpere söylemişti.

Doğru muydu bu adamın söyledikleri? İyi ama Sarper ona neden zarar versin ki? Zarar vermek yerine olabildiğince yakın davran mıyor mu?

"Yalan söylüyorsun, Sarper bana neden zarar versin? Senin verdiğin zararları,açtığın yaraları kapatmaya çalışıyor." İnanmak istemiyordu Deva, Sarper bu adamın söylediği kadar cani biri değildi. Belli ki kendisi ile karıştıryordu.

"Bırak kolumu canımı yakıyorsun." Kolunun acısı ile tekrar gözünde biriken yaşlar süzülmeye yüz tuttu.

"Sarper, sevgilisi Semiramis'in ölümüne sebep olan adam." Diye yine lüzumsuzca konuştu. Söylediği yalana kendisi bile inanmazken Deva'nın inanmasını istiyor, onun aklını karıştırmak için elinden geleni yapıyordu..

Deva'nın bakışları değişmiş göz bebekleri hissizleşmişti. Yine o ismi aklına sokuyordu. Onun öğrenmek istemediği geçmişi sürekli kafasına kazıyordu.

"Banane geçmişten, biz bugüne bakıyoruz, biz evliyiz." Artık Sarpere ait bir kadın olduğunun farkına varmışken bu dengesiz adamın da farkına varmasını istiyordu.

Evliydi, hangi evlilikten bahsediyordu bu kadın? Öfkeden iyice gözü dönen Doğu, olmadık anda söylenmemesi gereken gerçeği açıkladı.

"Evlisin, söylesene Sarper sana dokundu mu?" Devanın kaşları çatılmışdı. İyice terbiyesizleşmiş özel hayatına da müdahale eder olmuştu.

"Niye soruyorsun daha düğün günü bana ifti_" atmadın mı diye soracaktı. Söylediği yalan hava da kalmıştı değil mi? İyi ama öyle miydi? O geceyi tam olarak hatırlamıyordu ki.

Deva'nın sözlerini yarıda kesmişti Doğu. Tabiki kendisi de biliyordu yalan olduğunu. Sarper ona dokunmasın diye bir önlemdi kendince.

Nerde kalmıştı bu Sarper, neyi bekliyordu?

Deva dan cevap alamayan Doğu histerik bir gülme ile:

"Ben söyleyeyim. Sarper sana dokunmadı, dokunamadı, dokunamaz da. Çünkü onun_"

"Doğuuuu.!" Diye bağıran, bütün avm'yi ayağa kaldıracak şekilde inleten Sarperin sesi Doğunun sözlerini ağzına tıkadı.

Zavallı Deva Sarperi gördüğü gibi Doğunun parmakları arasından kolunu çekip aldı. Aldı almasına ama yüzünde de yanlış anlaşılmanın korkusu belirdi.

Hüzün hayatına bir sarmaşık gibi sarılırken geçmişi ve geleceği o sarmaşığın altında çığlık çığlığa feveran ediyordu. En kötüsü ise o çığlıklarını kimse duymuyordu. Şuan yanında geçmişi, tam karşısında da geleceği duruyordu.

Doğunun yaptığı aptallığa bir de böcek gibi yapışması eklenmişti. Ya şimdi Sarper onu yanlış anladıysa kendini nasıl ifade edecek, gördüğü o görüntüyü nasıl izah edecekti?

Sarper geleli bir kaç dakika olmuştu. Geldiğinden bu yana ikisi arasında yaşanan diyalogları olanı biteni seyrediyordu. Lakin iş yıllar önceki sırrı, yaşadığı rahatsızlığın karısına söylenmesi olunca daha fazla sabrı kalmamıştı.

Ali Sarper zemini dövercesine attığı adımlarını karısının dibinde durdurmuş. Az önce duyduğu konuşmalara karşı Doğuya inat, karısına sarılarak;

"İyi misin? Sana zarar verdiler mi?" Deyip Deva'nın saçlarının üzerine küçük küçük öpücükler kondurdu. Karısının titrediğini sarıldığı bedeninden hissediyordu.

"Tamam güzelim geçti, ben buradayım." Diye telkinler verip onu sakinleştirmeye çalıştı.

Kocasının yaptığı bu harekete Deva bile şaşırmıştı. Kesinlikle böyle bir sarılma beklemiyordu. Lakin hoşuna gitmedi de değildi.

Öfke dolu bakışlarını Doğuya sabitlediğinde

"Deva arabaya geç." Dedi emrivaki bir ses tonu ile.Gözleri öfkeden kızarmış Karısına bakmadan Doğunun gözünün içine bakarak konuştu. Deva'nın orada olmasını istemiyordu. Zaten yeterince saçma sapan şeylerin içinde kaldığı yeterdi.

"Sarper birlikte gidelim."dedi Deva. Eğer onları yalnız bırakırsa iyi şeyler olmayacağına emindi.

Sarper karısına karşı yumuşattığı bakışları ile Deva'nın yüzünü avuçları arasına alarak;

"Şimdi senden tek bir şey istiyorum. Arkana bakmadan kapıdan çık, arabaya bin, beni bekle."dedi.

Az önce ipsiz sapsız konuşan Doğu, Sarperin Deva''ya dokunuşlarını gördükçe gözleri yuvasını terk edecekti. Dokunmaz dediği adam bayağı bayağı sevdiği kadına dokunuyordu. Oysa ki bilseydi Deva'yı yağmurlu havada yatağına aldığını onu sarıp sarmaldığını. İnsanoğlu bu kadar bu işte. Gözüne hırs perdesi indiğinde ilk yapacağı şey geçmişi karıştırmak olurdu. Şayet bazı insanlar geçmişini dürüp büküp çöpe attığında çöpü ancak böyle aciz durumda kalanlar karıştırır gün yüzüne çıkarırdı. Doğunun karıştırdığı geçmişte onu rezil etmiş beş para etmediğini bir kez daha göstermişti.

Arkadaş dediğin iyi günde de kötü günde de yanında olan olmalıydı. Bazı şeyler gelir geçerdi ama aynı bardaktan su içtiğin, aynı havaya soluduğun, aynı yılları,aynı sıraları paylaştığın dostluk yara alsan da baki kalmalıydı. Bir kahvenin bile kırk yıl hatrı varsa bir dostluğunda mezara kadar hatrı olmalıydı. Ancak bazılarının ipliği pazara kadar dı...

Deva kocasının dediği yaparak oradan uzaklaşıyordu, ama gözleri arkaya baka baka gidiyordu. Deva'nın biraz uzaklaştığını gören Sarper iki eli ile Doğunun yakasına yapıştı. Günlerdir içinde biriktirdiği öfkesi, içten içe tuttuğu kin, şimdi yüzleşerek gün yüzüne çıkacaktı.

"Nasıl iyi baktın mı? Deva''ya nasıl dokunabildiğimi gördün mü? Ulan ben senin adamlığını s*im. Ciğeri beş para etmezin tekisin." Deyip gözlerini kıstı. Eğer aklından geçenler olmasaydı bu adamı burda öldüresiye dövmek vardı ama yapmayacaktı. Çünkü onun asıl rezilliğini akşam görecekti. Dişlerini birbirine bastırıyor gıcırtı sesi dışından duyuluyordu.

Doğu'yu derinden bir yutkunma aldı. Korkmuyordu, fakat Sarperinde gözü döndüğünde neler yapabileceğini iyi biliyordu. Tabi bilse de onun karşısında geri adım atacak değildi.

"Sen çok adamsın değil mi Sarper? Deva''yı benim sevdiğimi bildiğin halde koynuna aldın. Anlatsana beni sevdiğini bildiğin halde onunla birlikte olmak nasıl bir duygu." Dediğinde Sarperi nereden vuracağını biliyor inadına damarına basıyordu.

Bunları söyleyen adamın sevgisi gerçekten sorgulanmalıydı.

Sevgi böyle değildi.!

Sevmek böyle değildi.!

Erkek adam sevdiğini dillere sakız etmezdi.!

Sevdiği kadının üzerine iddia oynamazdı.!

"Ulan yavşak, sen sevmenin ne olduğunu bilseydin, o gün sana burada iddia'ya girelim en fazla üç ay beraber olursun dediğimde benimle alay ettin üç ay'ın bile fazla olduğunu dile getirdin. Şimdi benimle evlendi diye Deva'yı takıntı yaptın. Biliyor musun Doğu? Şu suratının ortasına bir yumruk indirip benden bir damga kalmasını isterdim ama yapmayacağım. Neden biliyor musun?" Dediğinde elleri arasında olan gömleğin yakalarından sirkeleyip geriye doğru ittirdi.

Doğu tek gözünü kırpmış merakla vereceği cevabı bekliyordu.

"Hani akşama kız istemeye gideceksin ya, Sarrafoğlu ailesinin karşısına benim mühürümle çıkmanı istemem." Deyip alaycı bir nitelikte dudağı yana kıvrıldı.

Hayretle baktı Sarpere. Nerden biliyordu Sarrafoğlu ailesine gideceklerini? Bu meseleden kimsenin haberi yoktu.

İşler iyice sarpa sarıyordu, biri intikam ile bileyleniyor, diğeri ise adeta yüzleşiyordu. Fakat ikisinin de bilmediği vahim bir durum vardı ki, Deva arkalarında herşeyi duymuştu.

Kendisinin resmen ikisi arasında bahis konusu olduğunu Doğunun seviyorum deyip kız istemeye gideceğini harfi harfine herşeyi duymuştu.

Şimdi bu durumdan kim karlı, kim zararlı çıkacaktı.? Olan kime oldu.?

Deva''ya mı?

Ali Sarper'e mi?

Doğu'ya mı?

Yaktılar Deva'yı, yıktılar Deva'yı, can evinden vurdular Deva'nın...

"Ali Sarperrr.!!" Diye avazı çıktığı kadar bağırdı Deva. Karısının sesi kulaklarında uğuldayan adamın yüzü anında bembeyaz oldu. Günlerdir Deva bunları duymasın üzülmesin diye elinden geleni yapmıştı. Yine herşey yüzüne gözüne bulaştı.

Diye düşünerek yaşadığı, hüzün bulutları kaplayan gözleri ile arkasına döndüğünde.

" İnsan çekeceği çileye aşık olurmuş derdi annem, şimdi anlıyorum mesele sevmek değilmiş. Baksana sorsan herkes Deva'yı seviyor. Asıl mühim olan güzel sevmek miş sen beni güzel sev olur mu Sarper? Beni kırma, beni dökme, beni bu iğrenç dünya da tek başıma bırakma." Diye sesini duyurmak istercesine bağırdı. Babası tarafından bile sevilmeyen bir kız çocuğunun sevgiye hasret masumiyeti vardı sesinde.

Artık düzen değişmeliydi. İyi insanların karşısına iyi insanlar çıkmalı Biraz da kötüler yalnız kalmalıydı. Üzerine bahis oynayacak kadar kötüler.

Sarper'in gözlerinde umut dolu pırıltılar yer edinmiş dudakları kendiliğinden iki yana kıvrılmıştı. severdi, Deva yeter ki istesin ona kalbinin bütün kapılarını açardı.
Arkasında şok olmuş halde duran Doğuya bakmadan hızla karısının yanına gelerek uzattığı elini Deva'nın parmakları arasından geçirip birlikte o lanet olası alanı terk ettiler.

Sarper biliyordu ki Doğu bundan sonra daha da hırs yapacak daha çok raydan çıkacaktı. Lakin onun da bilmediği bir şey vardı ki, Sarper hep bir adım önde olacaktı.Herşey yeni başlıyordu...

"Eve gidelim Sarper, evimize gidelim."...

Açıklama;

Öncelikle sitem dolu sözlerinizi geriye doğru atın, bölüm ile ilgili yorumlarınız yazın. Burda neden bitti diye sormadan ben size hemen güzel haberi vereyim. ( Bölüm çok çok uzun olacaktı ama bazı sebeplerden dolayı kesmek zorunda kaldım. Sizleri bekletmek istemediğim için bölümü burada kestim ama çok kısa bir süre azıcık minicik zaman diliminde bölümü part 2 olarak size sunacağım. Vallahi çok kısa süre de verceğim.) Anlaşınız için teşekkür ederim.



Continue Reading

You'll Also Like

107K 9.5K 21
Ailesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.
241K 20.7K 41
Binbaşı Ömer KURT... Anne ve babası şehit olduktan sonra yetimhane de büyüyen Ömer, vatanım için son kanıma kadar savaşacağım diyerek asker olur. Kal...
Lavin By Elifnur

General Fiction

180K 10.5K 33
İntikam uğruna kaçırılmış Lavin. Dedesi tarafından hayatı cehenneme çevirilen Lavin. Babası ve annesi tarafından sevilmeyen Lavin. Bebek iken diğe...
1.2M 66.7K 45
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...