~Hümeyra~

By Gazmnm

11K 791 173

" Beni buradan çıkar lütfen." dedim fısıltıyla. Beni duyar duymaz, anlaşılmaması için yalancı bir gülümseme t... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm.
25 Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm-FİNAL

33.Bölüm

260 20 0
By Gazmnm


İYİ OKUMALAR

------------------&&&------------------- 

" İzin vermezler Yiğit. Hakkım yok ki "

" Babam? O isterse kalabilirim " demesiyle gözlerim Savaş'ı aradı. Gül onu aramamış mıydı? Bana bakan Gül'e çevirdim gözlerimi. 

" Gül? Savaş? " 

" Aramadım. Aklıma ilk sen geldin " Yanımda duran Yiğit'i tek kolla tutarak cebimden telefonumu çıkardım. Savaş ilk sıradaydı. Hemen arama tuşuna basıp kulağıma dayadım. Kısa sürede açmıştı. Ona hemen Gül'ün evine gelmesini söylemiştim. 

Endişelense de çabucak geleceğini söyleyip kapatmıştı. 

Telefonu tekrar cebime koyacağım anda Türkan hanım ve Ömer denilen adam yanıma geldi. 

" Torunumu ver bana " dedi sert sesiyle. Yiğit anında arkama geçmişti. Bu onları biraz daha sinirlendirirken ılımlı olmaya çalışarak konuşmaya çalıştım. 

" Bakın Türkan hanım. Yiğit biraz korkuyor sizden. Eğer sakin olursanız-" 

" Ne sakinliğinden bahsediyorsun sen? Kızımın emaneti evine gelmek istemiyor. Bu durumda nasıl sakin olabilirim?"

"Bağırmayın Türkan hanım. Çocuk korkuyor görmüyor musunuz? " 

" Çekil be kenara " diyerek kenara itti. İtmesiyle zor ayakta kaldım. Tam o anda ani bir fren sesi duyuldu Savaş gelmişti büyük ihtimalle. Arabadan inip koşarak yanımıza geldi. Onu gördüğüm için hiç bu kadar mutlu olmamıştım. 

Yanımıza gelir gelmez beni ve Yiğit'i arkasına aldı. 

" Ne oluyor burada Türkan teyze? " 

" Bir şey olduğu yok Savaş. Torunumu alıp gideceğim" 

" Yiğit sizinle gelmek istemiyor ama" dedi bastırarak.

" Onu elin eline mi bırakayım? " 

" El dediğin senin kızından daha iyi baktı. " Onlar aralarında tartışırken Ömer girdi araya. 

" Bak senin konuşmaya dahi hakkın yok. Bırak yiğenimi gidelim " 

Savaş öfkeyle kısmış gözlerini Ömer'e çevirdi. 

" Sen kes sesini. Dün ki vukaatın hala aklımda " 

" Oğlumu tehdit etmeyi bırak Savaş. Buraya torunumu almaya geldik. Daha fazla sorun çıkmadan bırak gidelim " Savaş tekrar Türkan hanıma dönüp bir adım atarak yaklaştı ona. 

" Senin torununsa benim de oğlum. Ve ben istemezsem onu hiç bir yere götüremezsin " 

" Şimdi mi aklına geldi?"

"Hayır " dedi kafasını iki yana sallayarak. " Eğer zamanında söyleseydi ne olursa olsun hem Hale'ye hem de oğluma sahip çıkardım. Ama o bir korkak gibi sakladı bende. Yani Türkan teyze, Yiğit burada kalmak istiyorsa burada kalacak" 

" Savaş-"

" Sizinle gelmek istemediği de belli olduğuna göre size iyi yolculuklar " diye araya girdi. Türkan hanım sinirden çatlayacak gibiydi. Savaş'ı da karşısına almak istemiyordu sanki. Arada kalmış gibi bir Yiğit'e bir de Savaş'a baktı. 

"Madem sizi seçti. Bizi de sonsuza kadar unutsun " diyerek resti çekince ben dahil herkes şaşkınlıkla baktı ona. Nasıl bir kadındı bu? Kendi kanından birini, üstelik küçücük bir çocuğu silebiliyordu. 

" Merak etmeyin. Şimdiden sizden kaçıyorsa, bir kaç güne adınızı dahi unutur " deyince tebessüm ettim. Son zamanlarda çok kötü şeyler yaşasak da Savaş her zaman gurur duyacağım bir adam olmuştu. 

Türkan hanım bozulan ifadesiyle oğlunu alıp gitti. Komşularda yavaş yavaş dağılınca yine biz bize kalmıştık. Yiğit hala arkamdaydı. Yüzümde ki tebessümü silmeden ona doğru döndüm. 

"Yiğit?" 

Ağlamaktan şişmiş gözlerini bana doğru çevirdi. Eğildim onunla aynı boya gelmek için anında sardı kollarını boynuma. 

" Teşekkür ederim Hümeyra. Söz asla üzmeyeceğim seni" 

" Hop hop Yiğit efendi. Seni biz kurtaralım burada sen yine Hümeyra'ya sarıl " dedi alınganlık yapmış gibi davransa da eğlendiği belliydi. Yiğit benden ayrılıp bu defa Savaş'ın yanına gitti. Savaş hiç sorun çıkarmadan eğilip onunla aynı boya geldikten sonra küçük kolların boynuna sarılmasına izin verdi. 

Bunca zamandır ilk defa bu kadar yakın davranıyorlardı birbirlerine. 

" Teşekkür ederim baba. Beni bırakmadığın için. "

Yüzünde oluşan tebessümle Savaş da sarıldı ona. 

" Ee her şey tatlıya bağlandığına göre hadi içeri o zaman " dedi Gül. Gül Yiğit'i alıp içeri girerken Savaş ifadesini bozmadan kafasını bana doğru çevirdi. 

" Çok korktun değil mi? " diye sordu. Kafamı salladım. Yanıma gelip elini yanağıma yasladı. " Yine de çok teşekkür ederim Hümeyra. Tek başına korumaya çalıştın " 

" Önemli değil Savaş. Asıl sen yetişemeseydin çok üzülürdüm. Yiğit onlardan çok korkuyor. Belli ki iyi şeyler yaşatmamışlar ona" 

" Geçti ama. Artık bizimle " dedi. Bir kez daha kafamı salladım. Hala eli yüzümdeydi. Yanağımı sevip yüzünü yüzüme yaklaştırdıktan sonra anlıma uzun bir öpücük bıraktı. 

" Bu gece bir kez daha anladım doğru kişiyle evlendiğimi " demesiyle yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Elini bıraktırıp uzaklaştım. 

" İçeri gidelim artık soğuk oldu " 

Bozulur sandım ama o sadece gülümsedi. Yana geçerek önden geçmemi istedi. Şaşırsam da tepki vermedim. Ben önde o arkamda içeri girip kapıyı kapattık.

--------------------&&&--------------------

Yine sabah olmuştu ve bize yine iş yolu görünüyordu. Sonumuz ne olacak bilmesem de artık kendi evime geçme zamanım gelmişti. Bugün Mehmet amcayla konuşup Melek teyzenin izin verip vermeyeceğini öğrenecektim.

Tabi ilk olarak sağlık durumunu soracağım. Hazırlanıp çıktım odadan. Ve yine Savaş'la göz göze geldik. Yine karşılaştığımız için kendimizi tutamamış gülmüştük. 

O sesli gülünce uyarmak zorunda kalmıştım ." Sessiz ol uyanacaklar " 

" Tamam tamam " dedi fısıldayarak. 

Ses çıkarmadan çıktık dışarı. 

" Önce kahvaltı yapalım " 

" Savaş- " 

" Hadi be kızım. Her gün her gün yorma beni" Bende hiç yorulmak istemediğimden bindim arabaya. Yine aynı pastaneye getirmişti. 

Bu defa poğaça istedi canım. Bana iki tane poğaça ve çay, kendine de börek ve çay söyledi. Hızlı hızlı yiyip kalkmak istedim. Tabi beyefendi kendi bitirmeden kalkmadı. En az 5 dakika bitirmesini bekledim. Sonunda bitirmesiyle çıkmıştık. 

Beni lokantanın önüne bırakırken lokantayı açan Barış'la göz göze geldik. Anında gerilmiştim. Bu adam beni neden bu kadar rahatsız ediyordu bilmiyorum. 

Savaş'a belli etmeden topladım yüz ifademi. 

" Akşam alırım seni. Bir şey olursa ara mutlaka " 

" Tamam " dedim aynı anda da kafamı sallıyordum. Son kez bir bana bir de Barış'a bakıp arabaya bindikten sonra gitti. 

" Günaydın" 

" Günaydın Hümeyra" 

" Mehmet amca yok mu? " 

" Yok. Nuran teyze biraz rahatsızlanmış hastaneye götürecek onu. "

" Ciddi bir şey yok ya?" 

" Yok. Yani sanırım " dedi. Emin değildi. Lokantayı açar açmaz içeri girip mutfağa girdim. Onunla ne kadar az muhattap olsam o kadar iyiydi benim için. 

İşime döndüğüm anda kapının önünde belirdi. 

" Hemen başladın mı? Kahvaltı etseydik?" 

" Teşekkür ederim. Kocamla ettik kahvaltımızı" Şu durumda bunu söylediğim için kendime kızamazdım hiç. 

'Kocam' lafını duyunca bozulmuştu. 

" Ayrılmak üzere olduğunu sanıyordum? " 

" Kızmıştım ona. Ondan ayrılmak istedim. Ama yanlış yaptığımı anladım. Hem seviyorum ben kocamı. " 

" Anladım" dedi kafasını sallayarak. Umarım artık benimle uğraşmazdı. O gidince tekrar işime döndüm. Bir saat sonra Yasemin gelmişti. Onu gördüğüme çok sevinmiştim. Barış'la kalmak geriyordu beni. 

Lokanta yeniden kalabalıklaşırken ara ara yardıma çıktım. Mehmet amca gerçekten sevilen bir adamdı. Yemekleri için zaten söylenecek bir söz yoktu.

Bütün gün Mehmet amcayı bekledim gelsin diye ama gelmemişti. Ev işini yarına bırakacaktım artık. Saatler hızla ilerlerken çıkma zamanım gelmişti. Ellerimi silip üzerimde ki önlüğümü yerine astım. 

Çıkarken sadece Yasemin'e söyledim. Çok iyi bir kızdı. Bilmediğim ya da yanlış yaptığım her şeyi içtenlikle anlatıyordu bana. 

En son kabanımı giyinip çantamı taktıktan sonra son kez gülümseyip çıktım. Savaş geleceğim demişti ama hiç bir yerde görünmüyordu. Beklemekle gitmek arasında kalmıştım. En iyisi biraz beklemekti. 

Bir iki dakika geçmesiyle biri yanımda durdu. Tedirginlikle kafamı çevirmemle bana gülümseyerek bakan Emre'yi görmem bir oldu. 

" Emre?" 

" Hümeyra?" dedi benim gibi yaparak. Gülümsedim hareketine. 

" Ne işin var burada?" 

" Kocanı özledim. " demesiyle neredeyse kahkaha atacaktım. 

" Gelir birazdan " dedim güldü. 

" Gelsin gelsin. " aynı anda kafasını sallaması endişelenmeme neden olmuştu. 

" Emre sorun yaşanmasın artık lütfen. Zaten kaç gündür sürekli sorun yaşıyoruz" 

" Ya inan bende istemiyorum ama o durmuyor. Kendine bakmadan seni suçlaması beni aşırı sinirlendiriyor " 

" Ben kabullendim " 

" Kabullenme " dedi bastırarak. Kaşlarını çatmış bir adım atarak yaklaşmıştı. " Kocan da olsa ezdirme kendini ona. Bir şey olursa da hemen beni ara. Avukat değilim ama en iyi avukatları tanıyorum. Ruhu bile duymadan boşarım seni ondan " 

" Teşekkür ederim " dedim gülümsemiştim. O da gergin yüzünü bozup gülümsedi. 

" Ya aslında ben başka bir konu için daha gelmiştim " deyince hafif kaşlarım çatıldı. 

" Kötü bir şey yok ya?" 

" İyi mi? Kötü mü bilmiyorum " 

"Sorun ne?" 

" Sorun Gül  "dedi kaşlarım daha da çatılmıştı. 

" Gül mü? " 

" Evet. Ya Hümeyra ben senin bu arkadaşını aklımdan çıkaramıyorum. İlk beğeni sandım ama değil. Yani değil sanırım. O günden sonra neredeyse 2 aydır göremesem de aklımdan bir an bile çıkmadı. Sence ona karşı bir şey hissediyor olabilir miyim?" diye sormasıyla istemsiz gülümsemiştim. 

" Aklından çıkmıyor öyle mi? " 

" Öyle valla " dedi tebessüm etmişti. Utanıyordur galiba. 

" Konuşmak ister misin?" 

" Nasıl konuşacağım ki? Çok sinirli. Dinlemiyor bile beni" 

" Sinirli değil aslında. Sadece fazla korumacı. Normalde çok eğlenceli enerjik bir kız. Konuşsan anlarsın sende zaten" 

" Konuşayım yani? " 

" Konuş tabi " dedim. Gülen yüzümü görünce biraz rahatlamıştı. 

" Olur konuşayım " diye telkinde bulundu kendi kendine. Tam o anda yine ateş saçan gözlerle karşılaştım. Arabanın yanında durmuş ellerini sıkarak bize bakıyordu. 

"Neyse Emre ben gideyim artık" 

Tedirginliğimi anlayan Emre benden sonra kafasını baktığım yere çevirdi. 

" Oo Savaş bey de gelmiş " 

" Emre?" diye soludum. Artık kavga etmelerinden yorulmuştum. Savaş çatık kaşlarıyla Emre'ye doğru yöneleceği anda hızlı adımlarla aralarına girip önüne geçtim. 

" Eve gidelim " 

" Daha kaç defa karımdan uzak dur diyeceğim lan sana?" 

Emre'nin " Hümeyra benim arkadaşım istediğim gibi görüşürüm onunla " demesiyle tutamamıştım onu. Beni kenara itip atıldı Emre'ye doğru. 

" Ondan uzak duracaksın. İster seve seve. İster- Anladın sen onu "

" Durmayacağım. Sende bunu anlayacaksın" Kelimelerini bastıra bastıra söylemesi Savaş'ı daha çok sinirlendiriyordu. Bütün gücüyle itip onu duvara yapıştırdı. 

"Ölmek istemiyorsan karımdan uzak dur " 

" Sen mi öldüreceksin beni?" 

" Emre ne olur sus artık. " Araya girmeme izin vermedikleri gibi beni duymuyorlardı. " Savaş bırak adamı" 

Zar zor ayırdım onları. Tekrar Savaş'ın önüne geçtim. Saldırmasın diye ama hiç duracak gibi değildi. 

" Sen ona buna saldıracağına kendine bak. Yanında ki kadın senden daha düzgün. Kendine bakmadan karından şüphe etmeyi de bırak" demesiyle Savaş tekrar hareketlenirken tuttum yine. 

" Emre lütfen. Bak burası benim iş yerimin önü. Rezil olmak istemiyorum " dedim. Sinirle soluyarak bana bakıp kafasını salladı.

" O konuyu bir ara konuşalım Hümeyra. Önemli benim için " 

Bu defa ben kafamı salladım. Benden onay alıp gitmişti. Yine Savaş'la baş başa kaldık. 

" Ne konusu? Ne konuşacak o it seninle " 

" Sana ne bundan?" 

Artık kavga edemeyeceklerine göre onu bırakıp uzaklaşabilirdim. Daha arabaya yönelmeden gelip kolumu tuttuktan sonra beni kendisine doğru çevirdi. 

" Bak beni sınama. Zaten sinirden delireceğim. Gider gebertirim o iti" 

Bütün gücümle kolumu çekip ittim onu. 

" Git öldür ya. Allah aşkına git öldür. Sonra da içeride çürü. Nasıl olsa bakacağın iki evladın yok senin değil mi?"  Bir anda sinirli yüzü değişmişti. Haklı olduğumu biliyordu çünkü.

" Sende seninle ne işi olduğunu söyle o zaman bana? " diye ılımlı bir dilde sordu. 

" Gül'den hoşlanıyormuş yardım istedi benden oldu mu? " 

" Gül'den mi hoşlanıyormuş?" 

" Evet Savaş bey. Gördüğün gibi benlik bir şey yok. Durup durup saldırma adama " Onu beklemeden tekrar arabaya yöneldim. Bu defa engellememişti beni. Allahtan araba açıktı. Yoksa bütün havam boşa gidecekti. 

Kapıyı açıp bindikten sonra gürültüyle kapattım. Kızması umurumda değildi şuan. Kısa süre sonra o da gelip bindi. 

" Bunu görmezden geleceğim ama bir sonrakini affetmem" demesiyle neyden bahsettiğini anlamamıştım. Kızgın ve çatılmış kaşlarımı ona doğru çevirdim. Bir kaç dakika önceye göre sinirli halinden eser kalmamış aksine gülümsüyordu. 

" Ne diyorsun anlamıyorum?" 

" Arabanın kapısını diyorum. Nasıl çarptığını gördüm. Bir kez daha yaparsan bedelini dudaklarınla ödemek zorunda kalırsın" Yanaklarım hafiften allanırken hemen çevirdim kafamı. 

" Çok beklersin" dedim. Sesli güldü. 

" Olsun. Beklemeye değeceğine eminim " dedi. 

Hala taşınacağımı ona söylememiştim. Vereceği tepkiyi az çok tahmin ediyordum ama Savaş'tı bu her şey olabilirdi. 

Karanlık sokaklarda sessiz bir şekilde giderken " Ben kendime ev tuttum " dedim. Duyar duymaz arabayı ani frenle durdurmuştu. Öyle sert durdu ki kemer olmasa ön cama uçabilirdim. 

Buna da şükür edip hala önüne bakan adama çevirdim kafamı. Şaşkınlıktan mı? Bilmem konuşmuyordu bir türlü. Bir kaç saniye sonra kafasını bana doğru çevirdi. 

" Ne?" 

İki kelimelik sorusunda çok şey barındırıyordu sanki. 

" Ev tuttum " dedim bir kez daha. 

Yine sessizleşti. Sadece gözlerimin içine bakıyordu. Dakikalar artıkça vereceği tepki beni daha çok korkutmaya başladı. Normalde çoktan bağırıp çağırması gerekiyordu çünkü.....

----------------&&&------------------

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :) 

      


Continue Reading

You'll Also Like

3K 165 2
"Alperen... Bırakma beni" dedim gözyaşları içinde, karşımda ki adama bakarak. "Selen... En güzel hatam, pırlantam... Dayanamıyorum. Ben bu aşkı kald...
78.4K 2K 36
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle "Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"ded...
54.7K 4.9K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."
7.7K 748 23
Emanetlerin en güzelinin emanet ettiği emanete bakamamaktan korkan bir genç adamın hikayesi bu... . 24 Aralık 2020 - Perşembe günü açılış yapılmıştır...