~Hümeyra~

By Gazmnm

7.5K 472 161

" Beni buradan çıkar lütfen." dedim fısıltıyla. Beni duyar duymaz, anlaşılmaması için yalancı bir gülümseme t... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm.
25 Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm-FİNAL

29. Bölüm

202 14 8
By Gazmnm

İYİ OKUMALAR 

----------------&&&------------------

Bir kaç saniye şaşkınlığımı atamadım. O da gözlerimizi ayırmadan yanıma gelip karşımda durdu. 

" Tam da layık olduğunun yerdesin " 

Küçümseyici bakışları devam ederken onu duysam da bozmadım kendimi. 

" Hoş geldiniz " dedim. Gülümsemesini genişletti. Yanımda geçip boş bir masaya oturuşunu izledim bir süre. Kilitlenmiş gibiydim. Ne ses çıkarıyor ne de hareket edebiliyordum. En son Yasemin geldi yanıma. 

" İyi misin Hümeyra?" İyi miydim? Emin değilim. 

Zar zor kendime gelmeye çalışıp kafamı salladım. Tam da karşımda ki masaya oturmuştu. Gözlerim ondan sonra oğluna çevirdim. Aynı Savaş gibi kara gözlere sahipti. Sakin bir yapısı vardı. Bunu sürekli durgun duran yüzünden anlamıştım. 

Artık kendime gelmem lazımdı. 

Yavaş yavaş işlerime dönmeye çalışacakken " Garson " diye bağırdı. Kafamı çevirince göz göze geldik. Direk bana seslenmişti yani. 

İşim için deyip yanına doğru yürümeye başladım. 

" Buyurun ne alırdınız? " 

" Sen ne tavsiye edersin garson?" deyince atılıp saçlarını yolmamak için kendimi zor tuttum. 

" Okuma yazmanız yok sanırım? Önünüzde menü var " dedim. Bozulacağına sadece gülümsedi. 

" Benim var da senin yok herhalde? Farkındaysan tavsiye istiyorum senden? Yoksa bunu da yapacak kadar beceriksiz misin? " Yok öldürecektim ben bu kadını. 

Dişlerimi sıkarak masaya eğildim.

" Benim sabrımı taşırma Hale. İşten atılmayı umursamadan seni yerde sürüye sürüye atarım dışarı" 

" Ah doğru öyle şeylerinde var. Malum varoşluğun hat safa da. Savaş senden ne buldu anlamadım? Yazık adamı da çocuğunu göstermemekle tehdit ediyorsun herhalde  boşanamıyor bile "

Bilerek yapıyordu biliyorum. İşe ihtiyacım olduğunu bile bile kışkırtıyordu beni. 

Ama düşmeyecektim oyununa. 

Sinirli yüzümü bir anda gülümsemeye çevirdim. 

" Doğru ama göstermemeden değil benden ayrılmak istemediğinden. Daha sabah zor ayrıldık. " Biraz daha eğilip fısıldayarak devam ettim." Mahallenin ortasında dudaklarıma yapıştı da " dedim. Öyle bir bozuldu ki, keyfim dört köşe olmuştu resmen. 

Şimdi işime dönebilirdim işte.

Yaseminden onun masasına bakmasını rica edip diğer müşterilerle ilgilenmeye başladım. Yemekleri almak için mutfağa girerken Yaseminde benimle aynı anda girdi. 

" Ay ne gıcık kadın ya. Bir türlü ne istediğini anlayamadım " Kimden bahsettiğini biliyordum sanırım. 

" Takma. Boş ver" dedim kafasını sallayıp siparişlerini verdi. Usta başına. O geleli neredeyse 1 saat olmuştu. İstemesem de ara ara gözlerim onların masasına kayıyordu. 

Özellikle oğluna. Gerçekten de Savaş'a çok benziyordu. Ve bu beni üzmekten başka bir işe yaramıyordu. O yüzden bir daha bakmamaya karar verdim. O da kalkmaya başlamıştı zaten. 

Önce oğlunun montunu giydirdi. Sonra kendi kabanını giyinip elini tuttuktan sonra kasaya doğru yürümeye başladı. Ödemesini yapmış bana doğru yürümeye başlamıştı. Söyleyeceği her şeye hazırlık yapmalıydım. 

Yanıma kadar geldi. 

Ben bir şeyler söyleyecek sandım ama o sadece bakıp gitti. Savaş'ın beni öpmesi çok ağrına gitmişti galiba. Umursamamaya çalıştım. Yıllar sonra gelip kocamı almak isteyen oydu. Omuzumu silkeleyip işe dönecekken sert bir fren sesi duyuldu. 

Ardından çarpma sesi geldi. 

Lokanta yola açık bir yerdi. Ve dışarıda olan bir çok sesi duyabiliyorduk. Herkes telaşla camlara ya da kapıya koşunca bende çıktım. 

Araba birine çarpmıştı. Önce yarım topuk ayakkabılarını gördüm sonra kana karışmış yüzünü. 

Hale! 

Hale'ye araba çarpmıştı. Oğlunu aradı hemen gözlerim. Karşıya geçmiş korkulu gözlerle annesine bakıyordu. İnsanlar Hale'yle ilgilenirken ben küçük çocuğun yanına gittim. 

Annesinden gözlerini ayırmadığı için geldiğimi de fark etmemişti. Hemen önüne eğilip kollarından tutarak kendime doğru çevirdim. Biraz daha bakarsa ömür boyu unutamayacağı bir travma olacaktı çünkü. 

" Korkma tamam mı? Annen iyi olacak" 

Beni tanımadığı için cevap vermedi. Ya da Savaş'tan dolayı benden nefret ediyor. Bilmiyorum şuan. Sessiz kalmasını fırsat bilerek kucağıma aldım onu. Ambulans gelmiş Hale'yi götürmüştü. Bende oğluyla arkasından gidecektim ama nasıl izin alacaktım bilmiyorum. 

Kucağımda çocukla kapıda olayı anlamaya çalışan Mehmet amcanın yanına gittim. 

" Mehmet amca. Bu çocuk araba çarpan kadının oğlu. Ben tanıyorum onu. Yani baya uzaktan. Çocuğu annesine teslim edip gelsem olur mu? " 

" Olur kızım. Git sen" dedi. Gülümseyip kafamı salladıktan sonra çocuğu Yasemine bıraktım. Önlükle hastaneye gidemezdim. 

Giyinip geldim. Çocuk hala olduğu gibi duruyordu. 

" Çok korkmuş belli ki. Bıraktığından beri hiç ağzını açmadı. " 

" Normaldir. Kötü bir şey atlattı" 

" Doğru. Neyse sen hastaneye mi gidiyorsun? "

" Evet. Annesine ya da yakını falan varsa ona bırakacağım. " Gerçi babası vardı ama. Sahip çıkar mıydı bilmiyorum. 

Yaseminle vedalaştıktan sonra bir çıktık yola. Neyse ki çok da uzak bir yere götürmemişlerdi. Bir yandan da Savaş' ulaşmaya çalışıyordum. 

Çalıştığı yer çok gürültülüydü. Ve telefonunu duyması çok zordu. Son kez aramak için tuşladım. Arama başladı. Çaldı. Bir kez daha çaldı sonunda açıldı. 

" Hümeyra? " 

Onu aradığım için şaşındı. Kucağımda oğluyla yürüdüğümden yorulmuş, nefes nefese kalmıştım. 

" Savaş? " 

" Hümeyra ne oldu? Sesin neden böyle geliyor?" Telaşlandı hemen. 

" Savaş? Hale- Hale'ye araba çarptı. Hastaneye götürdüler şimdi. Oğlu da kucağımda. Hastaneye gidiyoruz. Sen izin alıp gelebilir misin?" 

" Hale'ye araba mı çarptı? " 

" Evet Savaş lütfen çabuk gel" dedim. Beni onaylayıp telefonu kapattı. Hastaneye geleli 1 saat olmuştu. Savaş da hala gelmemişti. Oğluyla oturuyordum öyle. Hale için de bir şey söylemiyorlardı. 

Sadece ameliyata aldıklarını söylemişlerdi.

Mecburen bekleyecektik yani. Yanımda hiç konuşmadan duran çocuğa çevirdim kafamı. Aynı bıraktığım gibiydi. Asık yüz ve yere bakan gözleriyle hiç hareket dahi etmiyordu. 

" Seninle de tanışamadık. Adın ne bakalım?" dedim. Sonunda kafasını kaldırıp baktı bana. 

" Yiğit" demesiyle gülümsedim. 

"Ne güzel adın varmış senin. Benim de Hümeyra " Ben ona gülümseyerek bakarken o kafasını hafif sallayıp tekrar eğdi. Gerçekten de aynı Savaş'a benziyordu. O da üzgün olduğundan kapatırdı kendisini. 

Sessizlikle yarım saat daha geçirmiştik. Savaştan da haber yoktu. Gelmeyecek miydi anlamadım ki? 

Biraz daha bekleyip aramayı düşünecekken koşa koşa yanımıza geldi. 

" Hümeyra? " 

Ayaklanıp karşıladım onu. 

" Nerede kaldın ya ?" 

" Trafik- Trafik vardı. Hale nasıl? " 

" Bilmiyoruz ki. 1.5 Saat önce ameliyata aldılar hala çıkan olmadı" dedim. Kafasını sallayıp oturdu. Yiğit acıkmış mıydı acaba? Tekrar yerime oturup ona doğru kafamı çevirdim. 

" Acıktın mı? Bir şeyler alayım mı sana kantinden?"

Onunla konuştuğumu görünce kafasını bana doğru çevirdi. 

" Acıktım. Ama annemi yalnız bırakmak istemiyorum " demesiyle şaşırıp kalmıştım. Yaşına göre oldukça akıllıydı. 

"Annen iyi olup gözlerini açtığında senin aç kaldığını öğrenirse üzülebilir. Hadi bir şeyler yemeye gidip gelelim " dedim Bir bana bir de ameliyat kapısına baktı. 

" Üzülür mü gerçekten? " 

" Üzülür tabi.  Hadi " Elimi uzattım ama tutar mıydı? Emin değilim. Son kez annesinin olduğu kapıya bakıp kafasını salladı. Ayaklanıp elimi tutmuştu. Biz Yiğit'le el eleyken Savaş bize şaşkın gözlerle bakıyordu. 

Neden öyle bakıyorsa? 

Küçücük çocuğa da kin tutacak değildim. Hem annesi de yanında değildi. Yalnız bırakmak doğru olmazdı. 

" Savaş biz acıktık "  Çocuk yanımda diye ılımlı olmaya çalışsam da hala şaşkın şaşkın bize bakması sinirlendirmeye başlamıştı.

" Savaş?" dedim dişlerimin arasında. " Açıktık biz" 

" Ta-tamam tamam. İnelim kantine buluruz bir şeyler" 

Sonunda ayaklanıp bizimle birlikte aşağı inmişti. Yiğit ve ben masaya otururken Savaş üçümüz için birer çorba getirdi. Mercimek olması iştahımı açmıştı resmen. Ama önce Yiğit'e yedirmem gerekiyordu. 

" Yiğit? Seversin değil mi mercimek çorbasını?" dedim

Kafasını olumlu anlamda salladı. Sandalyesini masaya yaklaştırıp bir parça ekmek kopardım. Yemesi için uzatıp uzatmamak arasında kalmıştım. Belki yemek istemezdi. Şansımı denemek için uzattım anında açtı ağzını. 

Bu beni sevindirirken çorbayı da hemen arkasından verdim. Yedi ikisini de. Çorbasını bitirene kadar devam ettim. En sonunda bitince ağzını da sildim. Doyduğu için geriye doğru yaslanmıştı. 

" Doydun mu? " Belli olmaz. Çocuk sonuçta. 

" Doydum " dedi aynı zamanda da kafasını sallıyordu. Savaş'ın hala çorbasına dokunmadığını görünce kafamı ona doğru çevirdim. 

Gözlerinde garip bir parıltı. Dudaklarında hafif bir gülümseme vardı. 

Neden bakıyordu ki bana öyle? 

" Bir şey mi oldu? " diye sordum gülümsemesini genişletip kollarını masanın üzerinde topladı. 

" Gözümde daha ne kadar güzelleşebilirsin bilmiyorum" 

Baba-oğul beni şaşırmak için sözleşmiş gibilerdi bugün. 

" Ne-ne diyorsun? Çocuğun yanında " dedim. Yüzüm kızarmaya başlamıştı. Güldü hem de en içten bir şekilde. 3 yıllık kocam olsa da güzel bir şey söyleyince yüzüm kızarıyordu. Ona bakmayıp önümde ki çorbayla ilgilenecekken hemşire geldi yanımıza. 

" Merhaba Hale Soykanın yakınları siz misiniz?" diye sorunca Savaş ayaklandı. 

" Merhaba evet " dedi. 

" Doktor bey sizinle görüşmek istiyor. Odasında şuan" 

" Hale? O nasıl?" diye sorunca yüzü düşmüştü. " Doktor bey size gerekli açıklamayı yapacaktır. Buyurun lütfen " Savaş, bir şey olduğunu hissetmiş gibi bir bana bir de Yiğit'e baktı. 

" Siz burada kalın. Ben öğrenip geleceğim " 

Amacı, durumunu Yiğit'ten önce öğrenmekti. Kafamı salladım. O da hemşireyle birlikte gitti. 

" Annem iyileşecek değil mi Hümeyra? " 

Şimdi ne olduğunu bilmediğimden tedirgindim. Ama bunu Yiğit'e yansıtmamamız lazımdı. Gülümsemeye çalışarak dizlerimin üzerine oturup kollarından tuttum. 

" İyi olacak Yiğit. Annen çok iyi olacak. Merak etme tamam mı?" dedim kafasını salladı. Çok uslu ve akıllı bir çocuktu. Her şeyini Savaş'tan aldığı o kadar belliydi ki. Zamanında DNA testi istemişti bir de. 

Ne gerek varsa? Sadece gözlerine bakınca bile anlaşıyordu onun oğlu olduğu. 

Savaş gittikten sonra tekrar masamıza oturduk. Çorbam da soğumuştu. Tekrar da isteyemezdim. Açtım. Mecburen bir kaç kaşık aldım. 

" Sıcak mı? " diye sordu Yiğit. Ne demek istediğini anlamamıştım. 

" Ne dedin Yiğit? " 

" Çorban sıcak mı? Neden yavaş yiyorsun?" Akıllı çocuk demiş miydim? 

" Hayır çok soğuk. Soğuk çorba sevmem " dedim. Kafasını salladı. Bir anda elini cebine atıp 200 tl çıkardı. Şaşırmıştım. Küçücük çocukta o kadar para ne arıyordu acaba? 

" Sana çorba alayım mı? " diye sordu parayı sallayarak. Şaşkınlığım daha da artmıştım. Zor da olsa kendime geldim. 

" Teşekkür ederim. Bu çorba yeterli. Sen paranı sakla istediğin bir şey olduğunda da bana söyle tamam mı? " dedim kafasını salladı yine. 

Savaş gideli 15 dakika olmuştu. Meraklanmıştım artık. Bir baksak iyi olacaktı. Yiğit'i kaldırıp elinden tutarak yukarı çıktım. Tam ameliyathanenin önüne gelecekken Savaş bir tane odadan çıkmıştı. Gözleri yerde dalgın dalgın yürüyordu. 

Bizi görmemişti bile. Kaşlarım hafif çatılırken ona doğru yürümeye başladık. 

" Savaş " dedim bizi görmesi için. Sesimi duyunca kafasını kaldırmıştı. Bir dakika? Neden gözleri kanlıydı? 

Bir süre bende durduktan sonra kafasını Yiğit'e çevirdi. Uzun uzun baktı. Baktıkça da gözleri doldu ve ilk damlası süzüldü yanağından. Onu ağlarken görünce dayanamayarak yanına gittim. 

" S-Savaş? Hale?" diye sordum kanlı gözlerini bana çevirdi. Sert bir şekilde yutkunmuştu. Neden bu haldeydi bu adam? Hale'ye bir şey mi olmuştu yoksa? 

" Savaş ne oldu? Hale iyi mi? " 

Dolu gözleriyle kafasını iki yana sallayarak " değil " dedi. 

" Ne-Nesi var? Ameliyat mı iyi geçmemiş? " ikinci damla da yanağından süzülürken bir kez daha kafasını salladı. 

" Hale-" Konuşmakta zorlanıyordu. " Hale ölmüş Hümeyra. A-Ameliyattayken kalbi durmuş. Bir daha çalıştıramamışlar " dedi. Bugün dördüncü defa şaşıp kaldım. 

Yiğit'e 'annen iyileşecek' demiştim. Şimdi nasıl bakacaktım yüzüne? Nasıl 'annen öldü' diyecektim? En önemlisi bu çocuk ne olacaktı?.... 

------------------&&&--------------------

Evet! Kötü karakterimizi gitti. Bununla ilgili düşüncelerinizi bekliyorum :) iyi okumalar..






Continue Reading

You'll Also Like

79.3K 4.2K 31
Hikayenin başlarında Gece Kuşu 'Robin' hiksyemin 33.bölümüyle çok fazla benzerlik göreceksiniz bu konuda bilgi vereyim. Evet hikayede kopya çektim am...
33.3K 856 22
Herkes tarafından sevilen, güzel ama kendine bakmayan ve bakımsızlıktan çirkinleşen bir genç kız ya kendisiyle dalga geçen yakışıklı ve popüler birin...
3.6M 132K 73
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
342K 11K 39
İstanbul'da yetişmiş, parlak bir gelecek hayali olan bir genç kız. Mutlu bir evliliği, çok sevdiği bir karısı olan bir adam. Onların yolları birbir...