küçük ayı ve büyük ayılar

由 Althalimain

506K 45.4K 18.4K

abilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! Yᴇɴɪᴅᴇɴ ᴅᴏɢ̆ᴅᴜᴍ ʟᴀɴ! Tᴜ̈ɴᴇʟɪɴ ᴜᴄᴜ ʙᴏᴍʙᴏᴋ ʙɪʀ... 更多

⁰- Tanıtım Tadında
¹- Küçük ayı ile Büyük ayıların ilk karşılaşması
²- Kapıya teslimat
³- Sevgiye aç çocuk
⁵- Depresyona giriş
⁴- Kaos
⁶- Arzu
⁷- Büyük ayılarla anılar
⁸- Hayal kırıklığı
⁹- Sığamamak
¹⁰- Bakıcı
¹¹- Korku
¹²- Araf
¹³- Feza ve Eflatun ikizleri
¹⁴- Kim bu s*k?
¹⁵- Banyo
¹⁶- Bog!
¹⁷- Oda
¹⁸- İstek Parçalar
¹⁹- İstek Parçalar 2
²⁰ sezon finali
²¹- İç sıkan gelişme
²²- Moyuk Mujo
²³- Dilli Eyen
²⁴- Özür Dilerim
²⁵- Abilerle anılar
²⁶- Dilli Eyen 2
²⁷- Dilli Eyen 3
²⁸- Çaçi çaçi çaçiçaaaavv! Çaçi çaaauuvv!
²⁹- Eren'e ne oldu!
³⁰- Küçük Yavru Ayı ve Onun Kahramanları
³¹- Tetiklenmeler
³³- Diklenmeler
³⁴-Sorular, Cevaplar ve Yeni Sorular
³⁵- B.
³⁶-Yüzük sorunu
³⁷- Özür dilerim 2
³⁸-Tekrardan Can Olmak

³²- Romantik kıro kedi Erendiz

9.1K 1.1K 329
由 Althalimain

Ben yine kontrol etmedim 👉🏻👈🏻

32. Bölüm - Romantik kıro kedi Erendiz


Şu an. Çok. Fena. İyiyim.

Ohh. Biraz da şuray-

Ah! Her yerim tutulmuş valla. Bu yeniden doğma işi gerdi beni.

Eflatun biraz da buraya buraya!

Eriyorum galiba...

-"Oyh..." Ağzımdan kaçan rahatlama sesiyle arkamda ki Eflatun'dan bir kıkırtı duydum.

Beni sulu bir şekilde öptüğü için trip atıp geceyi ona zindan edecektim fakat adam huyuma nasıl gideceğini biliyor arkadaş. Resmen her türlü kapatma tuşumun yerine hâkim! Kaotik bir ruh halinden sonra en iyi terapiyi veriyor bana yavrum. Sıcak suyun kaslarımı rahatlatması ve abimin yaptığı masajların beyin kaslarımı gevşetmesi ile ne derdim kaldı ne kederim. Jakuzide yaptığımız buharlı masajla resmen kendimden geçtim lan!

-"Ohh! Rahatladı mı benim paşam!"

Evet lan! Eline sağlık! Yemin ediyorum kaç yıldır yaşıyorum böyle konforlu olduğum bir an hatırlamıyorum. Eflatun her şeyiyle ilaç gibi.

He unutmadan bir alt yazı da geçeyim. Aklımın bir köşesine not ettiğim gibi nihayet Eflatun'u da çıplak görmüş bulunmaktayım. Muhahahah! Saçmalamayın lan, şu an beni bacaklarının arasına oturtup omuzlarıma ve sırtıma masaj yaparken tabi ki de iç çamaşırı üzerinde! O bölgeyi görecek cesaretim yoktu asla da olmaz. Fakat alt yazının da altına bir yazı geçmem gerekirse beton yetmez arkadaşlar...

Alt yazı bitmiştir.

Dönün önünüze. Konudan uzaklaşmadan ana odaklanalım.

Tahmin ettiğim gibi abimin her yerinde dövme vardı. Kollarını, bacaklarını, göğsünü ve karnını görmüştüm zaten. Şimdi ise üst bacağında ve kasıklarında olduğu da tescillenmiş oldu. Hatta dikkatli bakıldığında saçları arasında bile görünüyordu bir iki tane küçük şey. Adam yürüyen resim defteri resmen.

Bende yaptıracağım!

Çünkü neden yaptırmayayım? Çok güzel duruyor amık!

Muhahaha-

Bu gülüş buraya uymadı. Neyse.

-"Efyaa." Dedim iyice mayıştığımı hissederken.

-"Efendim."

-"Effyaaa." Dedim tekrardan. O beni mutlu ediyor bende onu ediyorum işte. Karşılıklı bir alışveriş bu.

-"Efendiiim."

-"Eeeefffffyyyaaaa." Yarıya uyuyor gibi hissediyorum. Sesim boğuk çıkıyor. Cidden eridim galiba. Eflatun jakuzinin dibine bak! Gideri kapat! Eriyorum!

Güldükten sonra arkamda kendi kendine bir şeyler mırıldandı ama pelteye dönen zihnimle algılayamadım. "Ulan çocuğu rahatlatalım dedik-"

Kendimden geçmişim arkadaş. Ne ara uyudum ne ara banyo yaptım ve ne ara kurulanıp bir de giydirildim bilmiyorum. Film kopuk ve hala tam olarak kendimde değilim. Bu biberon ne ara ağzıma girdi amık? Neyse güzelmiş içeyim.

Kendime gelemiyorum.

Gözlerim kapanıyor.

Uyuyacağ-

{}{}{}

Eflatun bir büyücü lan.

Sabaha kadar deliksiz bir uyku çektim. Arada bir bilinç altım kaymaması gereken karanlık noktalara kaysa da sanki bunu anlıyormuş gibi bir ışık yanmıştı zihnimde ve rahat uykuma hemen geri dönmüştüm. Fazlasıyla dinçtim fakat geceyi hatırlamıyordum pek.

Güzel bir masaj hizmeti ile tam ayarında ılık süt servisini hatırlıyorum fakat gerisi nanay gençler. Bayılmışım. Uyandığımda ise kendimi her zaman olduğu gibi ultra geniş beşiğimde bulurum diye düşünüyordum fakat gayet de Eflatun'un yatağında, Eflatun'un koynunda ve Eflatun'un çıplak, kaslı kolları tarafından sarmalanarak uyanmıştım.

Ah durun! Uyumadan önce Eflatun'un göğsünü mıncıkladığımı da hatırlıyorum! Ulan be adamda ne mem- hayır hayır meme düşkünü değilim. Sadece çıplak, şefkatli ve sıcak bir göğüsün insanı nasıl iyi hissettirdiğini savunuyorum o kadar. Elimde de sadece kaslı insan olduğu için anca böyle oluyor. Yoksa bende isterdim şöyle seksen beş veya doksan beden yumuşak et parçalarına yatmayı ama... işte... kader.

Öhöm.

Aklım çok başka yere kaydı ortamdan koptum yine. Ana odaklanayım!

Dediğim gibi kendimi odamda bulurum diye düşünmüştüm ayılmadan önce. Niye bu kadar şaşırdın demeyin, bu çok çok nadir yaşanan bir durum. Hatta hiç yaşanmamış bile olabilir yani. Uyumadan önce yanımda olsalar bile uyandığımda muhakkak odamda olurdum. Dün gece sanırım hepimiz bir yönden yıpranmıştık.

Sakin nefesler eşliğinde uyuyan adama döndürdüm başımı. Ulan. Analar neler doğuruyor be! Kadın ols- yoo yoooo.

Bunun devamı gelmeyecek.

Bayım, büyüdüğüm zaman şu kardeş bozuntuları gibi yakışıklı olmazsam var ya size yapacağım şeyleri bırakın Avrupa'yı Anadolu'yu bütün dü-

-"Küçüğüm? Devam etmeni tavsiye etmem."

He, öyle mi diyorsunuz. Susayım o zaman ben.

...

...

Canım sıkıldı lan. Gün daha yeni yeni aydınlanıyor olmasına rağmen benim radarlar erken açıldı. Evin sessizliğine de bakılırsa daha hiç kimse uyanmamış.

Ne yapacağım?

Tam o sıra yanımda ki yakışıklı sesimi duymuş gibi derin bir nefes alarak sırt üstü dönmeye hazırlanıyordu ki son anda beni hatırlamış olacak ki tuttuğu nefesi ile başını kaldırıp bana baktı.

Yastık izi olmuş buruşuk yüzüyle o kadar komikti ki gülmeden duramadım.

Adam hala yakışıklı bu arada.

Mavi gözleri benim gözlerim ile birleştiğinde birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Dudağının bir tarafı yukarı kalktı ve yarım bıraktığı dönme işlemini tamamlayarak sırtını çarşafla buluşturdu. Esnedikten sonra ise tekrardan yan dönüp yeni uyanmış olmanın getirisi ile boğuk bir sesle konuştu. Yüzünde tatlı bir gülümseme vardı.

-"Günaydın paşam. Erkenciyiz?" dedi göz kırparak. Gülümseyip yüzümü yatakla sıcak bedeninin arasına koydum.

-"Ef!"

-"Efendim miniğim."

-"Eeeff."

-"Söyle bebeğim." Sadece seslenmek istedim.

-"Effyaaaa."

-"Buyur paşam." Adını söylediğimde ki minnoş yüzün hoşuma gidiyor.

-"Efff-yaa."

Bu sefer cevap vermeden sadece kıkırdamakla yetindi. Sonra yetmemiş olacak ki yüzünü boynuma gömüp birkaç kuru öpücükle günü aydınlattı.

Hem onun için hem benim için.

Bugün romantik modumdayım galiba.

-"Kedi misin sen ya? Mırıl mırıl adımı söylüyorsun."

-"Efff-yaa-tuun."

Kafasını yastığa kapatıp güldükten sonra işaret parmağı ile burnumun ucuna vurup dirseklerinin üzerinde yükseldi. "Kedi Eren."

Romantik kedi Erendiz.

Hehe.

-"Miyav."

Kahkahası bütün odayı inletirken ağzımdan kaçan şeyle bende avuçlarımı yüzüme kapatıp güldüm. Utandım amına koyayım. Bu adamın üzerimde ki etkisi bambaşkaydı.

Eflatuun, herkese mermi sana papatya. Understand me?

Krosözler.com

Romantik kıro kedi Erendiz.

Ellerimi bir kez çırpıp yerimde doğruldum. Evet! Güne saçma sapan bir enerji ile başladığımıza göre yataktan kalkabiliriz.

Yüzüstü dönüp emekleyerek yatağın kenarına gitmek için hareketlenmiştim ama Eflatun bezli popoma vurduğu için düştüm. Herkes çırpınmamdan zevk alıyor arkadaş!

-"..."

Tekrardan doğrulup yoluma devam ettiğimde abim de doğrulup gülümseyerek bana baktı ve güvenli bir şekilde yataktan indiğimi gördüğünde ise o da kalkıp kapıyı açtı çıkabilmem için.

Boyum kapı kulplarına yetmiyor çünkü. Bok var ta ebesininkine kadar çıkarıyorsunuz onları!

-"Hadi gidip Feza'yı uyandır küçük bey."

-"Damam." Diyerek odadan çıkıp çıplak ayaklarımla pıtı pıtı parkenin üstünde koşarken aklıma gelen şeyle duraksadım. Bir karşımda ki Feza'nın odasının kapısına baktım bir de arkamda ki ıssız koridora.

Geldiğim yolu gerisin geri dönerek Eflatun'un da odasını geçip evin diğer kanadına doğru yürümeye başladım. Dün olaylar durulduktan sonra Merih'in etkilendiğine dair bir şeyler demişlerdi bu yüzden gidip kendi gözlerimle görmek istemiştim. Hobi odasında bana sıkı sıkı sarılırken onun açısından bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım zaten fakat bu kadar sarsılacağına ihtimal veremiyordum.

Merih benim için her zaman şen şakrak, ciddiyetsiz, şerefsiz, umursamaz, komik, salak, geri zekalı, aptal bakır sokumdu. Şimdi böyle olması içimi huzursuz etmişti.

Odasına yaklaşırken kapı kulbuna ulaşıp nasıl açacağımı kara kara düşünürken şansımdan mıdır bilmem kapıyı açık buldum.

-"..."

Sessizce içeriye sızıp girişte ki kısa arayı yürüyerek geniş alana ulaştığımda onu yatağında mışıl mışıl uyurken buldum. Üzerinde gri bir kapüşonlu sweatshirt vardı ve yorgan beline kadar örtülüydü. Kumral saçları dağılmış, evin sıcaklığından kaynaklı yanakları kızarmış, dudakları ise garip bir şekilde yattığı için büzülmüştü. Uyurken biraz daha sevilesi duruyordu Merih. Ya da ben romantik modumda olduğum için hayat şu an toz pembeydi bilemiyorum.

Yatağın yanına adımlayıp uyandırmamaya dikkat ederek tırmandım ve emekleyerek yanına gittim. Yorganı kaldırıp altına girdikten sonra yorganı göğsüne kadar çekip başımı buram buram Merih kokan yastığa bıraktım. Uykum yoktu ama mayışmış hissetim bir an.

Bir süre orada öylece yatıp Merih'e baktım.

Çoğunlukla rahat bir uykuda gibi duruyordu ama bazen kaşları hafifçe çatılıyor sonra geri eski haline dönüyordu. Ne kadar zaman onu seyrettim bilmiyorum. Kaşları iyice çatılıp ağzını şapırdatarak kolunu yastığın altına koydu ve bana doğru dönerek yattı. Sonra da maviliklerini kırpıştırarak açtı.

Beni gördüğünde ise irkilerek geri çekildi.

Ben Chucky miyim amına koyayım! Ne korkuyorsun?

Yatağındakinin kim olduğunu nihayet kavramış olacak ki bir nefes verip yastığına sarılarak tekrardan yattı. Konuşmadı. Şaka yapmadı. Laf atmadı. Mahsunca yüzüme baktı sadece.

Biraz da öyle yattık. Birbirimize bakarak. İyi miyiz değil miyiz kendi içimizde tartarak.

Sonunda ise iyi olmadığı neticesine vardım.

-"Dünaydin."

Yorgunca gülümseyerek cevapladı beni. "Dünaydın."

-"Sen geymedin?" dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Biz Merih'le hiç adam akıllı oturup konuşmamıştık ki. Hep birbirimizi deli etmenin, sinirden kudurtmanın peşindeydik. Şimdi böyle olması bocalamama neden oluyordu.

-"Bugün okul yok ufaklık." Genelde derslere gitmeden önce sırf erken kalktığı için gelip beni de uyandırıyordu inadına. Çoğu sabaha bu elemanın yüzünü görerek uyanıyordum. Sorumun altında ki anlam buydu.

Cevabının anlamı ise hoşuma gitmemişti. Merih dersi olmasa da beni uyandırırdı.

Dudaklarımı büzerek ne diyeceğimi düşündüm kısa bir an. O sırada gözleri yüzümden hiç ayrılmadı. Saçları o kadar dağınıktı ki küçük bir tutamı uzun kirpiklerine takılmıştı ve her gözünü kırptığında hareket ediyordu. O rahatsız olmasa bile benim sinirlerimi bozduğu için elimi uzatıp saçını geriye doğru attım. Yine düşeceğini tahmin ettiğim için de yumuşak tutamları adam edebilmek için küçük parmaklarımla taradım biraz. Düzeldiğine inandığımda ise elimi çekip tekrardan yüzüne baktım. Gözleri kapalıydı.

Uyudu mu lan?

Gözleri dinginlikle açıldığında mayışmış olduğunu gördüm. Sanırım Eflatun'dan büyücülük genini aldım.

-"Uykun mu vay?"

-"Hayır, yok."

-"O jaman yemeyk?" Onunla ne konuşmam gerektiğini gerrrrçekten bilmiyorum.

-"Acıktın mı küçük şey?" dedikten sonra yine yorgun bir gülümseme yer edindi dudaklarında ve elini uzatıp o da saçlarımı geriye doğru taradı. Sonra tekrardan yorganın altına soktu.

-"Hayıy." Saat daha çok erken bir vakit. Yatmadan önce süt içtiğim için karnım o kadar da aç değildi. En sonunda dayanamayıp sordum. Onu böyle görmek beni tahmin edemeyeceğim kadar fazla üzmüştü. "Kaynın mı ayıyo?"

-"Hayır, ağrımıyor."

-"O jamaaan dişyeyin mi ayıyo?"

-"Hayır küçük şey. Bir yerim ağrımıyor."

-"Neden üjgünşün? Efyatun şana kıjdı mı?"

-"Hayır, o da kızmadı." Üzgün olmadığını söylemedi. Zaten bunu doğrulamak için bir onaya da ihtiyaç yoktu.

Dudaklarımı büzerek bir süre ne yapmam gerektiğini düşündüm. Onunla gülüp eğlenecek kadar yakın olup mutsuz anında neyin keyiflendireceğini bilemeyecek kadar uzak olmak canımı sıktı. Hatta birkaç gün bunu kendime dert edeceğime kalıbımı bile basarım-

İyice dibime girip aşağıya kayarak kafasını karnımla yatak arasına sokup kolunu bedenime doladı ve gözlerini kapattı. Romantik Erendiz bu iç burkan görüntü karşısında biraz dumura uğradı açıkçası. Ne olduğunu, tam olarak ne düşündüğünü tahmin edemiyorum bu yüzden nasıl teselli verebileceğimi de seçemiyorum.

Derin bir nefes alarak bende kolumu sıkıca ona doladım. Sarılmaktan daha iyi teselli mi var amık? Ben kaç kez birinin kollarının arasında olmayı istedim hatırlamıyorum bile.

Biraz daha sıkı sarılarak saçları ile oynamaya başladım. Maksadım onu rahatlatmaktı. Bu saadet dolu dakikalarımızı bölen ise kapının açılma sesi oldu. Merih kalkıp bakmadı, tepki de vermedi. Bende yaptığım işe ara vermeden arada bir masaj da yaparak saçlarını okşadım.

Mars yanımıza geldi ve bir süre gülümseyerek bizim bu halimize baktı. Yüzünde çok bariz şaşkınlık da görünüyordu ama daha çok mutlu gibiydi. Merih'in tarafına geçip yatağın kenarına oturarak omzunu okşadı. Sanırım uyumadığını anlamıştı.

-"Merih?"

-"Hm."

-"Konuşmak ister misin?" Yok abi ben sizden önce denedim, kabul etmiyor.

-"I-ıh." Dedim yani size.

Mars başını ikizinin omzuna koyarak bir süre benim gibi düşündü. Hey gidi hey Merih'e bakın siz. Hepimizi buga soktu resmen.

Abimle göz göze geldiğimizde gülümsedi bana. Ama keyfim kaçmıştı bir kere gülemezdim. Kafamın içinde sürekli Merih'in moralini düzeltmek için ne yapabileceğime dair fikirler oluşturuyordum.

Sonuç ise sıfırdı. Hiç biri işe yaramaz gibiydi.

Mars derin bir nefes alarak ayaklandı ve, "O zaman sabah şekerlemesi yapalım! Baya olmuştu yapmayalı." Dedi. Ne dediğini anlamadığım için anlamazca yüzüne baktım ama beni asıl şaşırtan şey Merih oldu.

-"Güneş'i de çağır. O da gelsin." Dedi.

Mars abimin yüzünde güller açarken hemen cebinden telefonu çıkarıp Güneş'i aradı. O an anladım Merih'i kendine getirecek şeyin bu olduğunu. Aynı gün içinde gün sanki iki kere doğmuş gibi neşem yerine geldi aniden. Gülerek kollarımı bakırımın kafasına daha sıkı dolayıp bacağımın tekini de üstüne attım.

-"Ya kendinize yeni uyandırma tekniklerimi buluyorsunuz artık? Pazar Pazar ne uyandırıyorsun beni abi?"

-"Ağlama abim. Yatağından kalk uyanmadan Merih'in odasına gel. Şekerleme yapacağız."

Güneş hiç itiraz etmeden, "Geliyorum." Dedi ve telefon kapandı. İki dakika sonra da odaya girdi. Gerçekten uyanmamış gibiydi. Gözleri kapalı şekilde yürüyüp odanın ortasına adımladığında ayağı halıya dolandığı için Mars yanına giderek onu yatağa getirdi. Arkama geçtiğinde bana doğru dönüp kolunu üstüme attı. Böylelikle hem bana hem de Merih'e sarılmış oldu. Mars'ta onun arkasına geçtiğinde yorganı hepimizi örtecek şekilde yukarı çekip kollarını üçümüze birden doladı.

Güneş çoktan uykusuna kaldığı yerden devam ediyordu ve diğerleri yüksek ihtimalle uyumayacaktı. Ben ise bu sıcaklıkla iyice mayışmaya başlamıştım.

Valla uykum yoktu ya. Çok dinç şekilde uyanmıştım ben.

Uyumuşum.

Uykuyla dünya arasında bir yerde Feza'nın gülerek, "Üçtüler dört oldular." Dediğini duyar gibi oldum ama felç inmiş gibi tepki veremedim. Ama bu aileye herhangi bir şekilde dahil olduğumu bilmek gülümsememe yetmişti.

★★★

Selamlarr. Aşırı yoğun bir dönemdeyim ama bir hafta içinde işlerim bitecek. Yani öyle umuyorum sjdjjd. Evime dönebilirsem de inşallah bölümler arası bu kadar uzamayacak.

(Söz veremiyorum)

Lütfen ama LÜTFEN OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN 🥲💫

💕💕💕

Mai sundu! ✨

Şunu da şöyle fırlatıvereyim.

Neymiş ki bu?

继续阅读

You'll Also Like

55.3K 3.1K 30
"Bir kahvenin kırk yıl hatrı olurmuş, bizim birbirimize olan hatrımız hiç bitmesin."
673K 35.5K 60
"Hiç romantik olamayacağım. Sana o kadar derece yaptırdım, bunun bedelini benimle evlenerek öder misin?" Kendi kurduğu cümleye güldükten sonra sesli...
1.5K 112 9
WattpadFanficsTR okuma listesinde Carlisle vampire dönüşmeden önce bir kez evlilik yapmıştı ve bu evlilikten bir kız çocuğu olmuştu. Carlisle evlen...
1.3K 55 6
Herkes, ikinci bir şansı hak eder.