Şirin Akel (Harry Potter Au)

Bởi ece_7724

205 32 4

Türk asıllı safkan bir aileye mensup Şirin Hogwarts'a gitmektedir. Şirin'in aile sorunları ve üzerindeki bask... Xem Thêm

1
2
3
4
6
7
8
9

5

19 4 0
Bởi ece_7724


Slytherin ortak salonunda koltuğa gömülmüş etraftaki kargaşayı izliyordum.
Herkes ellerindeki çantalarla ordan oraya koşturuyordu. Tren bir saat içinde kalkacaktı ve ben iki haftalık huzura kavuşacaktım. Oturduğum koltuğun çökmesiyle yanıma oturan Severusa baktım. "Konuşmalıyız." Dedi direk. Ona bakmadım. "Lily hakkında dediklerim için özür dilerim." Dedim. Açıkçası Lily takıntısı rahatsız ediciydi ve pek de içten dilememiştim. "Hayır, konu o değil." Biraz sola dönerek ona baktım. "Öyleyse ne?" Bana üstten bir bakış attı. "Lucius'a söylediğin yalanlar." Bütün tüylerimin ürperdiğini hissettim.

"Ne yalanı?" Sesimi alaycı tuttum. Sanki bana yalan söyleyen birisini yakalamışım gibi. "Kaçmaya çalışma Şirin. Lucius'dan hoşlanmadığını biliyorum." Yerimde dikleştim. Sözlü bir satranç oyunundaymış gibiydik. "Başka ne biliyorsun?" Yine alaycıydım. "Sirius'a olan ilgini." Kafamı yana yatırdım. "Bunu en iyi senin anlaman gerekmiyor mu?" Yüzünde hafif sinirli bir ifade vardı. "Aynı durum değil Şirin. Lucius seni seviyor ve senin de onu sevdiğine inanıyor." Gözlerimi kaçırdım ama alaycı tonumdan vaz geçmedim.

"Aslında sana bunu düşündürenin ne olduğunu anlayamadım." Gözlerini üzerime dikti. "Tehlikeli sularda yüzüyorsun Şirin." Kaşlarımı çattım. "Beni tehdit mi ediyorsun?" Yüzünde mimik oynamadı. "Uyarıyorum. Zamanında senin bana yaptığın gibi, sana yapılanı sadece izlerim." Gözlerimi kıstım. "Senden böyle bir şey beklemiyorum Severus. İçin rahat olsun, benim yüzümden ittifakların bozulmayacak. Noel'in kutlu olsun, Severus Snape." Ayağa kalktı. "Seninde." Bir süre siyahlar içindeki çocuğun uzaklaşmasını izledim. Artık bu binada arkadaşım kalmamıştı. Hoş, Severus'la sadece çıkar ilişkimiz vardı.

Koltuğa geri yaslandım. Tek başıma mutluydum. Başkalarına ihtiyacım yoktu. Çokk geçmeden abim ile konuşan Lucius'u fark ettiğimde gözlerim tekrar kısıldı. Muhtemelen abim ona güzel haberi veriyordu. Göz göze geldiğimizde tepki vermedim. Beni izlerken abimle konuşmaya devam etti. Bir çıkış yolu aradıkları beden dillerinden belli oluyordu. Fakat içim rahattı. Ne yaparlarsa yapsınlar beni bu sözde cezadan kurtaramayacaklarını biliyordum.

Lucius bana yaklaşmaya başladığında ayağa kalktım. "Bütün planlarımız altüst oluyor, değil mi?" Diye sordum sahte bir hayalkırıklığıyla. Gülümsedi ve elini omzuma koydu. "Babamla konuşurum. Belki bir çıkış yolu bulabiliriz." Keyifsizce baş salladım. "Bilmiyorum. Gerçekten ailenle tanışmak, ilk noelimi sizinle kutlamak istiyordum." Bazen yalan söyleme becerilerime şükrediyordum. Sağ elimi tuttu ve dudaklarına götürerek küçük bir öpücük kondurdu. "Sen üzülme, bir şekilde çözeriz." Masum bir şekilde gülümsedim. "Sen git, geç kalma. Ailene sevgilerimi iletirsin." Gülümsedi ve onu bekleyen abimle birlikte salondan çıktı.

Artık neredeyse boşalmış olan ortak salonda bir kedi gibi esnedim. Önümüzdeki iki hafta koca salon bana aitti. Derin bir nefes aldım ve koridora çıktım. Tatile çıkmadan önce uğramam gereken birisi vardı. Pek de uzun sayılmayan bir yürüyüşün ardından K.S.K.S dersliğine vardım. Kapıyı araladığımda boş olduğunu gördüm. Odasında olmalıydı, dersliğin içindeki küçük merdiveni tırmandım ve kapıyı tıklattım. "Gel."

İçeri girdiğimde kocaman bir gülümsemeyle karşılaştım. "Nasılsın Şirin? Ben de seni bekliyordum." Gülümseyerek odanın içindeki tekli koltuğa oturdum. El valizini tekmeleyerek kapatmaya çabalıyordu. O, garip bir kadındı. "İyiyim Magie teyze. Hatta şu an o kadar mutluyum ki." Bana baktı. "Aptal gibi sırıtmandan anladım, ben de iki hafta kafa dinleyebileceğimi bilsem öyle olurdum." Uzun sarı saçlarını at kuyruğu yapmış, siyah deri pantolonu ve püsküllü beyaz gömleğiyle her zamanki gibiydi.

"Dalga geçme, neleri göze aldığımın farkındasın." Dedim asası elinde olmasına rağmen boşluğuna gelip asa arıyan kadına. "En son noelde birlikte yemek yiyecektiniz, haksız mıyım?" Gözlerim avuçlarıma kaydı. "Evet, son anda yırttım." Gülümsedi. "Doğru ya, dün Black ile yaptığınız şov oldukça dikkat çekiciydi." Karşımdaki ikili koltuğa rahatça oturdu. "Çok belli oldu mu? Yani rol olduğu?" Gözleri odadaki karmaşıklıkta gezdi. "Aslında seni tanımasam inanırdım. Ama benim merak ettiğim bir nokta var, Black'i buna nasıl ikna ettin?" Sözleri içimi rahatlatmıştı. Koca kalede beni tanıyan tek kişiydi sonuçta.

"Aslında bunu bana kendisi teklif etti." Dedim geçiştirerek. Kaşlarını çattı. "Bizim bildiğimiz Black? Kafası sadece muzipliklere çalışır sanırdım. Söyle hadi neden bu teklifi yaptı?" Bir süre düşündüm. "Fazla vakit geçirmesek de sanırım ailemle ilgili problemleri biliyor. Bu yüzden noelde burada onlarla kalmamı teklif etti." Yüzünde inanmaz bir ifade belirdi. "Biraz hızlı değil misiniz?" Anlamsızca ona baktım. "Ne konuda?" Kıkırdadı ve ayağa kalktı. "Boşver," Kolumu tuttu ve beni kaldırarak kolları arasına aldı.

Margaret Malfoy, yani yeni adıyla Margaret Johnson. Annemin Hogwarts dönemindeki en yakın arkadaşı ve aynı zamanda Lucius'un halasıydı. "Senin yüzünden trene geç kalıcam." Kollarımı ona doladım. "İçin rahat olsun Magie teyze. Bu noel aile dramı olmayacak." Zaten karışık olan saçlarımı tekrar karıştırdı. "Resmen en yakın arkadaşımı büyütüyorum. Bir insan annesine bu kadar benzeyebilir mi?" Bana baktı. "Bu kadar sarılma yeter. Pek sevgili kocana dönme vaktin geldi." Dudaklarını büzdü. Alnıma bir öpücük koydu ve el valizini de alarak kapıya yöneldi. "Hadi küçük hanım. Biricik teyzeni yolcu etme vaktin geldi."

Gülümsedim. "Jason ile trende mi buluşacaksın?" Birlikte önce odadan sonra derslikten çıktık. "Yani, evet. Uzun zaman sonra onunla vakit geçirebileceğim için mutluyum." Burukça gülümsedim. Jason teyzemin oğluydu. Hufflepuff binasındaydı ve benden bir yaş büyüktü. Onunla teyzemle olduğu kadar yakın değildik. Yani iyiydik ama okulda görüşme şansımız fazla olmuyordu. Tatillerde de evden bile zor çıktığım için arkadaşlığımızı sürdüremiyorduk. Aslında annem olmadan önce birkaç kez birlikte oyun oynamıştık. Fakat babam bunu öğrendi mi onunla konuşmamı kati suretle yasaklamıştı. Çünkü babası bir Muggle doğumluydu. Zaten teyzem bu yüzden ailesi tarafından reddedilmişti.

Hogwarts'ın çıkışına ilerlediğimizde ona gülümsedim. "Tatilden sonra görüşürüz. Jason'a yeni yıl dileklerimi ilet." Tekrar saçlarımı karıştırdı. "Bir gün sen de bizimle kutlayabileceksin. Sana söz veriyorum." Eğildi ve bana kocaman sarıldı. Zorlukla nefes aldım. "Tabi beni boğmazsan." Kıkırdadı ve yanımdan ayrıldı. Bir süre gözden kayboluşunu izledim. Ben ise kahvaltı için ortak salona ilerledim. Derin bir nefes aldım, ilk kez bu kadar boştu Hogwarts koridorları. Koşmak, nedense delice koşmak istemiştim. Beni yargılayacak kimse yoktu.

Ensemde bağladığım saçlarımı açtım ve koşmaya başladım. Uzun koridorlarda özgürce koştum. Bacaklarım alışılmadık egzersiz sonucunda yanıyor olmasına rağmen durmadım. Ortak salona yaklaştığımda yavaşladım, nefes nefeseydim. Yüzümde aptal bir gülümseme vardı. Mutluluğun ve huzurun dans ettiği bir gülümseme. İki kanatlı kapıyı açtım. Slytherin masası tamamen boştu. Bu içimdeki son endişe kırıntılarını da yok etmişti. Sonra en solda duran Griffindor masasına baktım. Dört çapulcu çoktan kurulmuş tek başlarına koca salonu kahkahalarıyla dolduruyorlardı. Beni ilk fark eden Remus oldu.

El salladı ve beni masaya davet etti. Gözlerim ilk olarak her zaman oturduğum boş masaya kaydı. Sonra yutkunarak dörtlüye yaklaştım. Sirius sağ tarafındaki Peter'a yanaşarak bana yer açtı. Yanına oturdum. Masada ilk başta sessizlik yayıldı. Herkes bu masaya oturacağımı biliyordu ama ne konuşacaktık? Eminim ki bu aptallar bunu düşünmemişti. Bana ilk elini uzatan James oldu. "Eminim ki ikimiz de birbirimizi tanıyoruz. Ama artık resmi olarak tanışma zamanı geldi. Ben James Potter, Çatalak." Lakabından ikinici ismi olarak bahsetmesi samimiyetinin işaretiydi. Masanın üzerinde asılı duran elini tuttum.

"Şirin Akel, memnun oldum." Hemen sonra Remus uzattı. "Remus, fakat bana Aylak derler." Gülümsedim ve onunda elini sıktım. Ardından Peter bir baş selamı verdi. Öncesinden daha kısa süren bir sessizliğin ardından Sirius konuşmalarına devam etti. "Şimdi, geçen Hogsmeade'e aldığımız koku bombalarını gece Slytherin masasının altına yerleştireceğiz." Remus kaşlarını çattı. "Bütün bombaları mı?" Sirius hınzır bir gülümsemeyle göz kırptı. "Sonuçta Slytherin masasına en uzak masa bizimkisi." James güldü ve tabağına biraz yumurta koyarken konuştu. "Yanlış bir zamanda patlamaması için güçlü bir tılsım yapmalıyız."

Ben yanlarındayken nasıl bu kadar rahat konuşmaları şaşırtıcıydı. Özellikle şakalarının hedefinde ben de varken. Dayanamayarak söze girdim. "Akşam yemeğinde mi yoksa kahvaltıda mı patlatmayı planlıyorsunuz?" Birbirlerine baktılar. "Kahvaltıda." Diye cevap verdi Remus. "Abim kahvaltı etmez. Bella, Lucius ve Severus da kahvaltılarda fazla oturmaz. Akşam yemeğinde patlatırsanız daha isabetli ve beklenmedik bir sürpriz olur." James gülümsedi. "Sanırım haklısın." Sonra gözleri bir anda parladı. "Hey sen yedive altıncı sınfların tam olarak nerede oturduğunu biliyorsun değil mi?" Başımla onayladım. "Genel olarak." Dedim.

"Harika! Bana o Sümsükus'un oturduğu yeri tam olarak göster. O yağlı saçlarının haftalarca kokmasını istiyorum." Yan gözle ona baktım. Ona Severus'un yerini ispikleyecek miydim? Evet, sonuçta bunu yapan ben değil, onlar olacaktı. Kahvaltının devamında onlar sohbet ederken onları dinledim. Benim yanımda rahatlardı. Bana güveniyorlardı. Neden? Bende onlara güven veren şey neydi? Bunu ileride sormak için kendime söz verdim. Şu an sadece tadını çıkartacaktım.

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

157K 14.2K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
21K 1.2K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
2.5M 214K 33
okumayın for vanilla baby
117K 20.3K 16
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting