5

19 4 0
                                    


Slytherin ortak salonunda koltuğa gömülmüş etraftaki kargaşayı izliyordum.
Herkes ellerindeki çantalarla ordan oraya koşturuyordu. Tren bir saat içinde kalkacaktı ve ben iki haftalık huzura kavuşacaktım. Oturduğum koltuğun çökmesiyle yanıma oturan Severusa baktım. "Konuşmalıyız." Dedi direk. Ona bakmadım. "Lily hakkında dediklerim için özür dilerim." Dedim. Açıkçası Lily takıntısı rahatsız ediciydi ve pek de içten dilememiştim. "Hayır, konu o değil." Biraz sola dönerek ona baktım. "Öyleyse ne?" Bana üstten bir bakış attı. "Lucius'a söylediğin yalanlar." Bütün tüylerimin ürperdiğini hissettim.

"Ne yalanı?" Sesimi alaycı tuttum. Sanki bana yalan söyleyen birisini yakalamışım gibi. "Kaçmaya çalışma Şirin. Lucius'dan hoşlanmadığını biliyorum." Yerimde dikleştim. Sözlü bir satranç oyunundaymış gibiydik. "Başka ne biliyorsun?" Yine alaycıydım. "Sirius'a olan ilgini." Kafamı yana yatırdım. "Bunu en iyi senin anlaman gerekmiyor mu?" Yüzünde hafif sinirli bir ifade vardı. "Aynı durum değil Şirin. Lucius seni seviyor ve senin de onu sevdiğine inanıyor." Gözlerimi kaçırdım ama alaycı tonumdan vaz geçmedim.

"Aslında sana bunu düşündürenin ne olduğunu anlayamadım." Gözlerini üzerime dikti. "Tehlikeli sularda yüzüyorsun Şirin." Kaşlarımı çattım. "Beni tehdit mi ediyorsun?" Yüzünde mimik oynamadı. "Uyarıyorum. Zamanında senin bana yaptığın gibi, sana yapılanı sadece izlerim." Gözlerimi kıstım. "Senden böyle bir şey beklemiyorum Severus. İçin rahat olsun, benim yüzümden ittifakların bozulmayacak. Noel'in kutlu olsun, Severus Snape." Ayağa kalktı. "Seninde." Bir süre siyahlar içindeki çocuğun uzaklaşmasını izledim. Artık bu binada arkadaşım kalmamıştı. Hoş, Severus'la sadece çıkar ilişkimiz vardı.

Koltuğa geri yaslandım. Tek başıma mutluydum. Başkalarına ihtiyacım yoktu. Çokk geçmeden abim ile konuşan Lucius'u fark ettiğimde gözlerim tekrar kısıldı. Muhtemelen abim ona güzel haberi veriyordu. Göz göze geldiğimizde tepki vermedim. Beni izlerken abimle konuşmaya devam etti. Bir çıkış yolu aradıkları beden dillerinden belli oluyordu. Fakat içim rahattı. Ne yaparlarsa yapsınlar beni bu sözde cezadan kurtaramayacaklarını biliyordum.

Lucius bana yaklaşmaya başladığında ayağa kalktım. "Bütün planlarımız altüst oluyor, değil mi?" Diye sordum sahte bir hayalkırıklığıyla. Gülümsedi ve elini omzuma koydu. "Babamla konuşurum. Belki bir çıkış yolu bulabiliriz." Keyifsizce baş salladım. "Bilmiyorum. Gerçekten ailenle tanışmak, ilk noelimi sizinle kutlamak istiyordum." Bazen yalan söyleme becerilerime şükrediyordum. Sağ elimi tuttu ve dudaklarına götürerek küçük bir öpücük kondurdu. "Sen üzülme, bir şekilde çözeriz." Masum bir şekilde gülümsedim. "Sen git, geç kalma. Ailene sevgilerimi iletirsin." Gülümsedi ve onu bekleyen abimle birlikte salondan çıktı.

Artık neredeyse boşalmış olan ortak salonda bir kedi gibi esnedim. Önümüzdeki iki hafta koca salon bana aitti. Derin bir nefes aldım ve koridora çıktım. Tatile çıkmadan önce uğramam gereken birisi vardı. Pek de uzun sayılmayan bir yürüyüşün ardından K.S.K.S dersliğine vardım. Kapıyı araladığımda boş olduğunu gördüm. Odasında olmalıydı, dersliğin içindeki küçük merdiveni tırmandım ve kapıyı tıklattım. "Gel."

İçeri girdiğimde kocaman bir gülümsemeyle karşılaştım. "Nasılsın Şirin? Ben de seni bekliyordum." Gülümseyerek odanın içindeki tekli koltuğa oturdum. El valizini tekmeleyerek kapatmaya çabalıyordu. O, garip bir kadındı. "İyiyim Magie teyze. Hatta şu an o kadar mutluyum ki." Bana baktı. "Aptal gibi sırıtmandan anladım, ben de iki hafta kafa dinleyebileceğimi bilsem öyle olurdum." Uzun sarı saçlarını at kuyruğu yapmış, siyah deri pantolonu ve püsküllü beyaz gömleğiyle her zamanki gibiydi.

"Dalga geçme, neleri göze aldığımın farkındasın." Dedim asası elinde olmasına rağmen boşluğuna gelip asa arıyan kadına. "En son noelde birlikte yemek yiyecektiniz, haksız mıyım?" Gözlerim avuçlarıma kaydı. "Evet, son anda yırttım." Gülümsedi. "Doğru ya, dün Black ile yaptığınız şov oldukça dikkat çekiciydi." Karşımdaki ikili koltuğa rahatça oturdu. "Çok belli oldu mu? Yani rol olduğu?" Gözleri odadaki karmaşıklıkta gezdi. "Aslında seni tanımasam inanırdım. Ama benim merak ettiğim bir nokta var, Black'i buna nasıl ikna ettin?" Sözleri içimi rahatlatmıştı. Koca kalede beni tanıyan tek kişiydi sonuçta.

Şirin Akel (Harry Potter Au)Where stories live. Discover now