NEFRETİN TOHUMLARI

Galing kay senaguleryuzz

27K 9.8K 22.3K

O gün, "Bir insan kaç kere ölür," demişti silahın namlusunu koluma sürterken. Geçmişi düşünürken acıyla gülüm... Higit pa

GİRİŞ "Geçmişin Ateşi"
1. BÖLÜM "Planbozan"
2. BÖLÜM "Kovalamaca Sonrası Tanışma"
3. BÖLÜM "Tehlikeli Sular"
4. BÖLÜM "Eksen ile Bir Gece"
5. BÖLÜM "Beklenmeyen Karşılaşma"
6. BÖLÜM "İsimsiz?"
7. BÖLÜM "Sırların İlk Perdesi"
8. BÖLÜM "Biraz Öfke, Biraz Plan"
9. BÖLÜM "Ölüm"
10. BÖLÜM "Savaşlar ve Şarkılar"
11. BÖLÜM "Güç"
12. BÖLÜM PART 1 "Bir Nefes Uzakta"
12. BÖLÜM PART 2 "Bir Nefes Uzakta"
13. BÖLÜM "Kanlı Davet"
14. BÖLÜM "Mecburi Tercihler"
15. BÖLÜM PART 1 "İtiraflar"
15. BÖLÜM PART 2 "İtiraflar"
16. BÖLÜM "Eksen'deki Cevaplar"
17. BÖLÜM "Hayatımın Ekseni"
18. BÖLÜM "Hayal Kırıklıkları"
20. BÖLÜM "Bir Ömürden Daha Fazla"
21. BÖLÜM "İlk Temaslar"
22. BÖLÜM "Piyon'un Sahibi"
23. BÖLÜM "Kaçak Dövüş"
24. BÖLÜM "Nefretin Tohumları"
25. BÖLÜM "Kaybetme Korkusu"
26. BÖLÜM "Kasadaki Görüntüler"
27. BÖLÜM "Katil"
28. BÖLÜM "Aşkın Ölümü"
29. BÖLÜM "Araf"
30. BÖLÜM "Kenan Aysar"
31. BÖLÜM "Pişmanlık"
SEZON FİNALİ "Canavar"
DUYURU

19. BÖLÜM "Öfkeye Düşen Kan"

476 213 415
Galing kay senaguleryuzz

Bölüm Şarkıları:
Yedinci Ev- Anlat Ona
Duman- Bal
Sezen Aksu- Geri Dön
Cem Adrian- Yalnız da Ayağa Kalkabilirim

İyi okumalar dilerim, vote vermeyi unutmayın...♡
~~~~
Hastaneden kurtulduğum, Araf'ın beni uyuşturucu bağımlılığından kurtarmak için gerçek bir kliniğe yatırdığı zamanları düşündüm.

O zamanlar bu hayatta beni yıkabilecek tek şeyin intikamımda başarıya ulaşamamak olacağını düşünürdüm. Kenan Aysar'ın yaptıklarının cezasız kalması, benim tek yıkımım olur diyordum. Beni yıkabilecek bir şeyin aşk olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

Ama şu an beni yıkan da, boğan da, aşktı.

Çırpınmaya çalıştım, yüzmeyi denemek istedim ama vücudum kitlenmiş gibiydi. Hareket edemiyordum, nefes dahi alamıyordum. Halime gülen kahkaları dinliyor, belki de ölümümü bekliyordum.

Biliyordum ki beni şu an kimse kurtaramazdı. Kim fark edecekti ki denize düştüğümü? Uyuşturucu çeken ve üzerine kapı kilitlediğim Eymen mi, Dora ile öpüşen Eksen mi?

Beni kimse kurtaramazdı. Benim bir kahramanım yoktu.

Beynimdeki sesler konuşmaya devam etti. 'Peki ne yapacaksın, ölümünü mü bekleyeceksin gerçekten? Korkaksın, korkak, korkak, korkak...'

Değildim, korkak falan değildim. 'Kes sesini aptal ucube,' diye bağırdım başım suyun üzerine çıktığı an.

Öfkeyle vücudumu hareket ettirmeye çalıştım. Soğuk suyun vücudumda yarattığı donma hissine rağmen yanıyor, tutuşuyor gibi hissediyordum. Sanki az önce öyle bir yanmıştım ki beni okyanus bile söndüremiyordu.

Batıyordum.

Gözlerimi artık açamazken, nefes alabileceğim tek bir boşluk yoktu.

Çocukken annem beni kumsala götürmüştü. Orada da boğulmuştum, tıpkı şu anki gibi.

Anne, boğuluyorum. Kurtar beni.

Anne.

Boğuluyorum.

Kurtarma beni.

Zihnim kendi kendine konuşmaya devam etti. 'Seni, sen kurtarabilirsin Süveyda. Seni şu an yalnızca sen kurtarabilirsin,' dedi ruhum.

Beni yalnızca ben kurtarabilirdim. Bir kahraman olacaksa, o kişi bendim.

Gözlerimin önüne düşen çocukluğum çırpındı, ayaklarını palet misali hareket ettirmeye başladı.

Ayaklarımı oynattım.

Çocukluğum kollarını hareket ettirmeye başladı, ben de kollarımı oynattım.

Çocukluğum suyun üstüne çıktı, ben de suyun üstüne çıktım.

Çocukluğum kendisine yüzen annesini gördü, ben hiç kimseyi görmedim.

Sakinliğimi korumaya çalışarak yüzmeye devam ettim.

Şanslıydım ki merdiveni yukarı çekmemişlerdi, böylece yata geri çıkabilecektim.

Merdivene tutunup yukarı çıkmaya başladım. Baş dönmem geçmişti, sesler de susmuştu. Ama içimde yanan ateş sönmemişti. Vücudumun titremesinin aksine yanıyordum, merdiven basamaklarına basan ayaklarım kora basmış misali eriyordu.

Nihayet yukarı çıktığımda üzerimden sular damladı. Ruhsuz hissediyordum. Az önce beni öldürmeyecekmişcesine, denize geri baktım. Hala şoktaydım. Beni kimse kurtarmaya gelmemişti, beni çocukluğum kurtarmıştı.

Olduğum yerde titrerken gözümü korka korka Eksen ve Dora'yı gördüğüm odaya çevirdim. Işık açıktı ama içerisi boştu.

Güldüm. Belki de yataktaydılar. Komikti, çok komikti. Kahkaha attım.

Görüş açıma içeriden bana doğru koşan Eksen ve Eymen girdi. Eksen kaşları çatık ve şok içinde bana bakıyordu, Eymen'in gözleri ise hala kan çanağıydı. Arkalarında Itır, en arkada Bora ve Dora.

Ben boş gözlerle hepsine bakarken, az önce gördüklerimin hayal olup olmadığını sorguladım. Eksen'e baktım, her an yanıma koşabilecek gibiydi.

Ama koşmuyordu, bana sarılmıyordu. Onu tutan bir şeyler vardı sanki. Belki de az önce yaptıklarından utanıyordu. Doğru ya, az önce Dora ile öpüşüyordu.

Saçlarımdan yüzüme damlayan sular tenimi ürpertti. Itır "Noldu sana böyle," diyerek yanıma koştu. "Kahretsin, titriyorsun!"

Dora adımlarını hızlandırdı. Bir an yanıma gelecek zannederken, bana doğru adım atacak olan Eksen'in elini tuttu. Parçalanıyordum sanki. Eksen de beni Eymen ve Tan ile gördüğünde böyle mi hissetmişti? Yoksa ben öyle zannederken o aslında hep Dora'ya mı aşıktı?

Itır'ın kollarımı saran ellerini silkeledim, yalpayarak yürüdüm ve Eksen'in karşısına geçtim. Gözlerim önce sıkmaktan morarmış ellerine, sonra gözlerine kaydı.

Her şeyin canı cehenneme.

Kalan son gücümle Eksen'in yanağına tokat attım.

Ses kulaklarımda çınladı, gözlerim Eksen'in kızarmış yanağında kaldı. Gözleri kapalıydı, yüzünde tepki yoktu.

Eymen "Süveyda noluyor," derken sesinin desibeli kulaklarımda azaldı, kulaklarım tamamen tokat sesiyle doldu. En son Itır'ın "Denize düşmüş ya şoka girmiş," deyişini duydum.

Eksen'e bakan gözlerim kaymaya başladı, bedenim ve gözlerim karanlığa gömüldü.

**

Gözlerim yavaşça aralanırken görüş açıma Itır'ın endişeli gözleri girdi. Arabanın arka koltuğundaydık, başım omzundaydı ve saçlarımı okşuyordu.

"Sonunda uyandın," dedi Itır gülümseyerek.

Biraz doğrulup üzerimdeki kıyafetlere baktım. Itır'ın olduğunu düşündüğüm bir sweat ve eşofman giyiyordum, üzerimde hırka vardı. Ön koltukta arabayı süren Eymen vardı, diğerleri yoktu.

"Diğerleri nerede," dedim sesimi zorlarken.

Eymen "Sen rahat edebil diye ayrı araç kiraladılar," dedi ve arabayı yavaşlatırken arkasına dönüp bana baktı. "Sana bir şey olacak diye çok korktum."

Kaşlarım çatıldı. "Artık benim için endişelenmene gerek yok. Benim seninle alakam kalmadı."

Eymen'in yaptıklarını hatırlamışcasına yüzü düştü, "Bunu sonra konuşalım," dedi. Kavga edebilecek halim yoktu, susmayı tercih ettim.

Yarım saatlik sessizliğin ardından yazlığın bahçesine giriş yaptık, Eymen arabayı arka bahçedeki garaja park etti. Arabadan ineceğimiz sıradaysa yüzüme baktı. "Abime tokat attın yavrum, şoktan da yapmış oksan bir özür dile bence."

Başımı tepkisizce salladım ve kapıyı açtım. Aşağı inerken yüzüme rüzgar çarptı, ürperdiğimde Itır koluma dokunarak destek oldu.

Gece olduğundan hava soğuktu. Garaja göz gezdirdiğimde gördüm ki Eymen'in kendi aracı ve Bora'nın aracı dışında bir arazi arabası daha vardı, anlaşılan bu araç yeni kiraladıklarıydı ve eve gelmiş olmalıydılar.

Eve girdiğimizde Itır "Ben sana hemen kalın battaniye getireyim, hasta olma" dedi ve ilerideki odaya yöneldi. Sahiden boğazlarım ağrımaya başlamıştı ama umrumda değildi. Gözüm koltukta tek başına oturan, bacak bacak üzerine atmış Dora'ya kaydı. Bana bakıp gülümsedi, bu gülümseyiş zafer gülümseyişi gibiydi.

Bir saniye. Dora neden Eksen ile öpüştü diye Eymen'in sevgilisi olan bana gülümsüyordu ki?

Tüm günü düşündüm, Dora'nın manasız bulduğum tüm laf sokmalarını. Dora'ya bakan gözlerim kısılırken aklıma bir seçenek geldi. Bora öpüştüğümüzü Dora'ya söylemiş olabilir miydi?

Düşüncem ile onları gördüğüm andan beridir ilk kez normal bir nefes aldım. Kendimi mi kandırıyordum bilmiyordum ama cevabı bir an önce Eksen'den duymak istedim.

"Eksen nerede," dedim bir hışımla.

"Çamaşır odasından eşyalarını alıyor," dedi Eymen ve ekledi. "Özür falan mı dileyeceksin?"

Başımı aşağı yukarı salladığımda "Tamam ama çabuk gel aşkım, sana kuşburnu kaynatacağım," dediğinde tepki vermedim, arkamı dönüp yürümeye başladım.

Itır yan odadan kalın battaniyeyle geldiğinde konuşacaktım ki, birden arkamızdaki ev kapısı açıldı.

Refleksle arkamı döndüğümde gördüm ki gelen kişi Cesur Saraçlı'ydı.

"Baba," dedi Itır şaşkınlıkla. Aynı şaşkınlık Cesur Saraçlı'da da vardı ve herkese teker teker baktı şok içinde. "Siz ne arıyorsunuz burada?"

"Baba kafa dağıtmaya geldik işte," dedi Itır. ""Asıl senin ne işin var?"

Cesur hepimize bakarken gözleri bende biraz fazla oyalandı, gözleri kısıldı. Bir an beni tanıyor mu diye düşünmeden edemedim.

"Burada olmamanız gerek," dedi Itır'ın elini tutarken. Yüzünde dehşet verici bir ifade vardı. Itır'a duygulu gözlerle bakarken bir anda bağırdı. "Neden buraya geldiğinizi söylemedin bana!"

Bağırma sesi ile Bora başta olmak üzere diğerleri yaklaşmaya başladı, üst kattan da Eksen indi. Göz göze geldik ama başımı Itır'a geri çevirdim.

Itır babasının elini tuttu. "Babacığım aklımdan çıkmış, ki 15 dakikaya çıkarız zaten. Neden böyle bir tepki veriyorsun?"

Adam birden Itır'ı kendine çekti, sımsıkı sarıldı. Hepimiz garip bulduğumuz bu olayı izlerken Cesur Itır'ın kulağına eğildi, fısıldadı. "Buraya saklanmak için geldim. Tehlikedeyim."

Diğerleri duymamıştı ama en yakında ben olduğumdan ve kulaklarımın hassaslığından ötürü dediğini anlamıştım.

"Sabah 6'da tekneye bineceğim," dedi Cesur biraz uzaklaşırken. "Bu gecelik buradayım ama lütfen hemen gidin."

"Baba," dedi Itır gözleri dolarken ama Cesur onu susturdu, "İkiletme lafımı," dedi ve gülümsedi.

Babası telaşlı şekilde üst kata çıkarken hepimiz Cesur Saraçlı'nın buradan çabuk gitmemizi istediğini anlamıştı. Bunun üzerine Eymen çayın altını kapattı ve arabayı garajdan çıkarmaya gitti.

Merdivenin trabzanlarına yaslanmış Eksen'e baktığımda gözgöze geldik. Anladım ki, uzun süredir beni izliyordu.

Ona baktığım an hissettiğim yoğun acı duygusu harlandı, Eksen gözüyle yukarıyı işaret ettiğindeyse sakinlik maskemi takıp ağır adımlarla peşinden yukarı çıktım.

Cesur Saraçlı aceleci adımlarla üst kattaki bir odaya girmişken biz çamaşır odasına girdik, Eksen kapıyı kilitledi.

"Kilitlemene gerek yoktu Eksen. Yakınlaşmayacağız nasılsa."

Derin bir nefes verdi. "Süveyda, kafanda neler dönüyor bilmiyorum ama yemin ederim zannettiğin gibi değil hiçbir şey."

Kollarımı göğsümde bağlarken duvara yaslandım. "Anlat o zaman."

Derin bir nefes aldı. "Bak denizde yüzerken anladım ki Dora'nın haberi vardı dün gece olanlardan. Az önce de yanıma geldi, Bora gerizekalısı anlatmış olayları Dora'ya, o da 'benimle sevgili olmazsan Eymen'e anlatırım her şeyi,' dedi. Senin beni zorla öptüğünü düşünüyor ve bu olayın onunla bir araya gelmemiz için bir işaret olduğu kanısına varmış. O yüzden el eleydik ama her şey mecburiyettendi, yemin ederim."

Ruh hastası Dora'nın düşündükleri umrumda değildi.

"Sadece el ele miydiniz Eksen Aysar?" Üzerine doğru bir adım attım, yüzüne öfkeyle baktım. "Öpüştüğünüzü gördüm. Ne yaptınız Eksen, sırf Eymen'e söylemesin diye seviştiniz mi? Eymen bizi öğrense bence planın bozulmaz, elbet bir gün bizi öğrenecektir zaten. Sırf öğrenmesin diye bana bu acıyı çektirmeye hakkın var mıydı?"

Bakışlarında geri adım atmamaya kararlı bir ifade vardı. "Güzelim Dora istediği için yaptım, ikimizin için yaptım ben memnun muydum bundan sanki? Zaten dayanamayıp ittim, devamında tartışmaya başladık. Hem-" sinirle lafını kestim.

"Bunu kabul etmen hata direkt Eksen. Başka yollar bulabilirdik, onu başka türlü oyalayabilirdin tamam mı? Öpüştünüz ya öpüştünüz, ve ben bunu gördüm. Ötesi var mı?"

Derin bir nefes alıp gözlerime baktı. "Ne yolu bulacaktım, göt kadar yatta denizin ortasındayız, Eymen'e söylemek istese onu nasıl durduracaktım? "

Sinir bozukluğuyla güldüm. "Anlamıyorsun, değil mi? Bok gibiydim Eksen, bok gibi! Eymen kendini uyuşturucuya vermişti," Bunu duyduğu an gözleri şok içinde açıldı. "Ayaklarıma kapanıp yalvarmıştı, yanından zor kurtulmuştum sana sarılmak istemiştim. Gördüğüm manzara ise o kadar zordu ki." Duraksarken yutkundum. "Beni sevmediğini düşündüm Eksen, sonra düşüncelerim çığlıklara dönüştü, ben de kendimi denizde buldum." Gözlerimin dolmasını engelleyemedim. "Ölüyordum Eksen. Kitlendim, hareket edemedim. Ama sen o an Dora'yla kavga etmekle meşguldun." Konuşurken boğazlarım ağrıdan zonkluyordu ama umrumda değildi.

Ellerini başına geçirirken çenesi oynamaya başladı, sinirleniyordu. "Bu sinirin bana mı, kendine mi Eksen?"

"İkimize de." Sırtına acı saplanmış olacak ki bir an duraksadı, eli sırtına giderken konuşmaya devam etti. "Ne olursa olsun, nasıl Dora'yı sevdiğimi düşünebilirsin?" Derik bir nefes aldı. "Bak ben zorundaydım, bizim için zorundaydım. Eğer Eymen öğrenseydi Kenan'a bizi anlatabilirdi çünkü bu artık Eymen için kritik bir konu. Hem ben deşifre olurdum böylelikle, hem de sen."

Ben cevap verecekken elini kaldırdı, lafımı kesti. "Ben yapabileceğim en mantıklı yoldan ilerleyip bir seferlik ona boyun eğdim. Senin gibi onca seçeneğin arasında en mantıksız planı uygulamaya kalkmadım. Gözünün önünde bile isteye o kızla öpüşmedim."

Öfkeden ellerim boğazımı sardı, konuşacakken hapşırmamdan dolayı cümleye geç başladım. "İnanamıyorum sana Eksen," dedim gözlerimi kısarken. "Haksızsın ve bunu bildiğin için okları bana yöneltmeye çalışıyorsun şu an."

Dudaklarını ısırırken fısıldamaya devam etti. "Benim ok yönelttiğim yok. Söylediklerim yalan mı, yalansa sen söyle. Ben o an olabilecek en mantıklı planı uyguladım, ya sen ne yaptın? Boktan bir plan kurup kardeşimi kendine aşık ettin, hem de içinde görüntülerin olduğundan bile emin olmadığın kasaya ulaşabilmek için."

"Beni yargılama," dedim kalbim acırken. "Tutunduğum tek dal o görüntülerdi, başka çarem yoktu."

"Eve başka şekillerde girebilirdin ama."

Gözlerine bakarken, içimde tuttuğum bir sırrı açıklamak için yanıp tutuştum. Zaten birbirimize karşı öfke kustuğumuz bu anda, ne olacaksa olsun diye düşündüm. "O fikri bana Araf verdi."

Yüzündeki öfkeli ifade, kısa bir an tepkisizliğe döndü. Alnı gerildi, gözleri boş şekilde yüzüme baktı. "Araf derken?"

"Araf işte. Senin düşmanın olan."

"Şaka yapıyorsun herhalde," dedi Eksen zoraki şekilde gülerken. "Şaka, değil mi?"

"Hayır Eksen. Ben hastaneden kurtulduğum günden beri Araf'ın evinde kalıyorum. Yaşadığım neredeyse her şeyi ona anlatıyorum, birlikte vakit geçiriyoruz, birbirimize destek oluyoruz. Eymen Planı da ben bağımlılık kliniğinde intihar ettikten sonra hayata tutunayım diye sunduğu bir fikirdi."

Eksen dili tutulmuşcasına baktı yüzüme. Gözlerinden milyonlarca kırgınlık geçiyordu sanki. "Sen," dedi ağır ağır. "İntihar ettin?"

İlk soracağı sorunun bu olmasını beklemiyordum. "İyi değildim, o an en mantıklısının bu olduğunu düşünmüştüm.

Gözlerini yumarken "İntihar ettin," dedi duyabilecek en kısık sesle. Birkaç saniye ardından gözünü açtığında acı dolu bir bakışla yüzümü inceledi. "Bana söz vermiştin. Ne olursa olsun, yaşayacaktın."

Hastanedeyken mektuplarımdan birinde artık dayanamadığımı, intihar etmek istediğimi söylemiştim. Eksen ise bana söz verdirtmişti: böyle bir şeyi asla yapmayacaktım.

"Özür dilerim," dedim başka diyecek hiçbir şey bulamayarak.

Bir adım geriye gitti, benden uzaklaştı. Gözleri beni baştan aşağı süzerken diğer süzüşlerinden daha farklıydı bu. "Bana, her an yalan söyledin. Belki de beni sevmen bile yalan."

Az önce güveninden bir parçayı da az önce alıp götürmüştüm sanki.

"Ne," dedim şaşkınlıkla. "Eksen böyle bir şeyi nasıl düşünebiliyorsun?."

"Araf ile tanışıyor olup bana söylemeyeceğini de düşünemezdim." Sakin gözüküyordu ama gözlerinden anlıyordum, içinde hayal kırıklıkları ve patlamalar vardı. "Bizi depoda gördüğün gün de yalan söylediniz, değil mi?"

Eksen ileri geri yürümeye başlarken elini tutup durdurdum, gözlerime bakmasını sağladım. "Evet, o beni tanımamazlıktan gelince ben de onu tanımamazlıktan gelmek istedim. Sonra gittim hesap sordum ona, bana Sedef olayını anlattı." Aklımı kemiren düşüncelere rağmen dudaklarımdan inkar çıktı. "Ama planı için beni kullandığı falan yok, gerçekten. Beni bulması tamamen tesadüftü."

"Kendini kandırmak istiyorsun," dedi Eksen bana doğru adım atarak. Kısa bir an düşündü. "Kurtarılmıştın ama ben yoktum, bir amacın yoktu, kimliğin bile yoktu. O da bu anı fırsat bilip senin yanında olmuş, sana güven vermiş. Ve sen şimdi onca iyiliğinin onun kendi planı uğruna olduğunu gururuna yediremiyorsun, değil mi yeşil gözlü kız?"

"Ama kimse oyun için bile olsa bu kadar şefkatli davranamaz ki," dedim nefesim sıklaşırken. Kalbim fazlasıyla hızlı çarpıyordu. "Eve yavru kediler getirip onları tedavi eden bir adamdan bahsediyoruz yapma!"

Eksen ellerini başına vurdu. "Sana çok basit bir soru soracağım. Tan beni nasıl biliyor o zaman?"

"Eksen birisi Araf ile benim konuşmalarımı duymuş olabilir, her şey olmuş olabilir! Kesin hüküm veremezsin. Ben zaten İstanbul'a dönünce bu durumu anlamak için bir plan uygulayacağım."

Sinirle güldü. "Ne yapacaksın, Tan'ı kendine aşık etmeye mi çalışacaksın?"

Sabır dilermişcesine gözlerimi yumdum. "Anlatmıyorum planımı. Dalga geçiyorsun resmen."

"Bence sen dalga geçiyorsun," dedi az önceki gülüşü yüzünden silinirken. "Ulan o Araf, en basitinden Kenan'ı biliyor, bile bile nasıl sana böyle aptalca bir fikir verebiliyor?"

"Eksen aptalca bir fikir değil, eğer odaya başka biri girince mesaj geliyor olmasaydı gayet makul bir plandı. Ama Kenan'ı neden bilmezden geldiğini bilmiyorum." Beynimdeki kuşkuları dile döktüm. "Bak ben bu işin peşine düşeceğim tamam mı?İstanbul'a dönünce Tan aracılığıyla anlayacağım Araf dostum mu düşmanım mı. Böyle bir şey yaptıysa hesabını beraber sorarız."

Sakinleşelim diye sarılmak istedim, ama yaklaştığım an burnuma Dora'nın kokusu doldu. "Üzerinde hala Dora'nın kokusu var," dedim iğrenerek.

Eksen bunu duyunca birkaç adım geriye attı. "Süveyda benden nefret eden bir adamla aynı evde kalıyorsun ve bunu benden sakladın, sözünü tutmayıp intihar ettin... Sence şu an konu Dora mı?"

"Konu hepsi Eksen," dedim sinirle. "Bu kapıdan çıktığımızda ne olacak, sırf Eymen öğrenmesin diye Dora'yla sevgili mi olacaksın, nereye kadar sürecek bu?" Kendi kendime mırıldandım. "Ömür boyu sürecek hali yok herhalde."

"Ömür boyu," diye fısıldadı sessizce. "Ömür boyundan da çok sürecek bir şey var ama o bu değil."

Kaşlarım çatıldı. "Neymiş?"

"Şu an söylemeyeceğim, sinirliyim," dedi durgun bir sesle.

Başımı iki yana salladım. "Bak haklısın, çok üst üste geldi. Araf ile tanıştığımı senden sakladığım için özür dilerim ama bana güvenip anlattığı şeyler varken onu sırtından bıçaklamak istemedim."

"Benim de sana güvenip anlattığım şeyler oldu. Sedef'in ölümü gibi." Öfkeyle güldü. "Ama sen biliyordun zaten, Araf anlatmıştı," dedi ve duraksayarak gözlerime baktı. "Ben o gün, Araf ile Sedef dışında kimsenin bilmediği o uçuruma getirmiştim seni ve zorlansam da her şeyi anlatmıştım. Sense içinden 'Araf'a mı hak versem, Eksen'e mi,' diyordun acımı anlamak yerine. Değil mi?"

Aslında biraz böyleydi. Cevap verecektim ama konuşmaya devam etti.

"Bak, milyonda bir ihtimal olarak Araf sana karşı samimi bile olsa, sevdiğini söylediğin adama düşman, Süveyda. Bir gün dostun olduğunu düşündüğün adam beni yaralayacak. İşte o gün kimin tarafında duracağına şimdiden karar ver."

Eli kilitli olan anahtara gittiğinde elini tuttum, gitmesine izin vermek istemedim. "Senin yanındayım," dedim gözlerine bakarak.

"Dora konusunda tekrardan özür dilerim, dediğim gibi o tehditlere bizim için boyun eğmek zorunda kalmıştım. Ama Araf konusunda gerçekten kırıldım Süveyda," dedi ve gözlerini benden çekti, tavana baktı.

Yüzüm iyice düşerken aramıza giren soğukluk moralimi bozdu. "Seni seviyorum," dedim ona ikinci defa. Duyduğu söz ile gözlerime geri baktığında gözlerindeki kırgınlık hala yerli yerindeydi.

"Sonra konuşalım Süveyda, bu halde konuşmaya devam edip seni üzersem sonrasında pişman olurum."

Anahtarı çevirdi ve kapıyı açıp çıktı, odada bir başıma kaldım.

Ben ona ikinci defa seni seviyorum demiştim. Ama o, bunu daha hiç doğru dürüst dememişti.

Öfkeliydi, çok öfkeli. Eksen şu an beni anlamıyordu, belki ben de onu. Bir yılımı geçirmiştim ben Araf ile, intihara meyilli bozuk psikolojili bir kızı hayata döndürmüştü o. Bana yeni kimlik çıkartmıştı, klinikte tedavi görmemi sağlamıştı, her türlü maddi ve manevi desteği yapmıştı. Somut bir şey olmadan nasıl hiç edebilirdim ki onca emeğini? Ama tüm bunlara rağmen kanıtlar bulmak için çabalayacağımı, öyle bir durum varsa kendisiyle beraber onun karşısında duracağımı söylemiştim. Yine de bunun Eksen'de etkisi olmamıştı.

Ne olursa olsun Araf ile bir olup Eksen'in karşısında durmazdım, böyle bir ihtimali düşünmesi bile hataydı.

Yutkunurken düşündüm. Birbirimizi seviyorduk da, güveniyorduk da. Ama sanırım birbirimizin sevgisine o kadar da güvenmiyorduk.

Sinir bozukluğuyla olduğum yerde dururken 'İğrençsin,' dedi kafamdaki sesler. Bıkmıştım. "Susun artık!"

Çıktığımda hızlıca aşağı indim, Eksen de inmiştir diye düşündüm ama yoktu.

Aşağının gündemi, Eymen'in hala gelmemesindeydi.

"Garaj fizanda olsa anlardım da alt tarafı arka bahçede, hayır bir de telefonu da meşgul. Kiminle konuşuyor bu? Halletse de gitsek!"

Dora söylenirken Cesur Saraçlı aşağı indi, Itır direkt boynuna sarıldı ama Cesur temkinliydi. "Neden hala gitmediniz?"

Itır gülümseyerek konuştu. "Baba bak tamam Eymen arabayı getirince çıkacağız."

O sırada Eksen de aşağı indi, koltuğun arkasına geçip ellerini koltuğa yasladı.

Eksen'i gören Dora koşarak Eksen'e doğru gelmek istedi. Ama ben buna daha fazla katlanmayacaktım. "Eksen'e yaklaşma," dedim Dora'nın karşısında durarak. Dora kaşlarını kaldırarak yüzüme baktı, bense ona arkamı dönerek koltuğun arkasındaki Eksen'in yanına yürüdüm.

Bora, Dora, Itır hatta Cesur Saraçlı. Hepsi bize bakarken ben Eksen'e baktım. "Ben aslında Eksen'i-"

Sesim, kırılan cam sesleriyle bölündü.

Saliseler içinde her şey birbirine girdi. Ev kurşunlanıyordu, ben şokta gibi ayakta kalakalmışken Eksen üzerime kapandı.

Kızlar çığlık atarken Eksen'in üzerimdeki baskısı arttı, ağırlığına dayanamayıp sırtüstü yere düştüm. Eksen de yüzüstü şekilde üstüme.

Ne olduğunu anlamamışken Eksen'in sırtına elimi koydum, elime gelen ıslaklık ileyse...

Dünya durdu.

"Ek-eksen," dedim kekeleyerek. Cevap gelmedi. "Eksen!"

Sırtı kan içindeydi. Aceleyle vücudumu yana kaydırıp yüzünü bacağıma yasladım. "Eksen," dedim fısıldayarak. Gözleri açıktı. "Eksen, iyisin tamam mı?"

Saniyeler içinde gözlerimden yaşlar akmaya başlarken hıçkırıklarımı tutamadım. "Eksen vuruldu," diye bağırdım duymaları için. "Eksen vuruldu!"

Dora çığlıklar atarken Cesur Saraçlı "Ben size gidin dedim," dedi bağırarak. "Bulmuşlar beni!"

Panikle elimi cebime attım telefonumu bulmak için, ama yoktu. "Yalvarırım biriniz ambulansı arasın," dedim bağırarak. Zangır zangır titriyordum. Korkuyla "Eksen!" dedim yüzünü tutarken. Gözleri açıktı ve bana bakıyordu ama konuşmuyordu. "Eksen konuş benimle!"

"Sırtım," diyebildi zar zor. "Acıyor."

Dişlerini sıkıyordu, kendini tutmaya çalışıyordu. Saçını okşarken "Sevgilim ağlayacaksan tutma kendini, her şeyi yap ama yeter ki gözlerini kapatma," dedim hıçkırarak.

Çok kan vardı.

Kendini kötü hissetmesin istedim, elimi yüzüne koyarken "İyi olacaksın," dedim. Ama kan öyle yoğundu ki kokusu her tarafı sarmıştı.

Gözyaşlarından Eksen'in yüzünü zar zor görürken üzerimdeki Itır'ın sweatini çıkardım, sütyenle kalırken sweati Eksen'in sırtına bastırmaya başladım.

Şu an cehennem ateşi ne diye sorsalar, Eksen'in elime bulaşan kanları derdim.

Silahlar camları kırmaya devam ederken Eksen'in üzerine cam düşmesin diye mümkün olduğunca üzerine eğildim. Eksen kendini tutamayıp acıyla inlerken, ben ağlamaya devam ettim. "Gitsinler artık," dedim bağıra bağıra ağlarken. "Eksen çok kan kaybediyor!"

O an birisinin daha çığlık sesi duyuldu, Itır'ın. Cesur Saraçlı da vurulmuş olmalıydı.

"Eksen," dedim korkum artarken. Eksen'in gözleri kan çanağıydı. Bastırdığım sweat kan dolmuşken yüzüne yüzümü yasladım, yanağını kokladım. Gülümsedi. Ama gülümserken canı yanmış olmalı ki inledi.

"Nolur dayan," dedim ağlarken. "Ölürsen ölürüm."

Dudakları kıpırdanırken "Güçlüsün," dedi fısıldayarak. "Bensiz de güçlüsün."

"Eksen sensizlik yok, öyle bir ihtimal yok tamam mı? Birazdan bitecek, iyi olacaksın, ben hep seninle olacağım, nolur kendinde,-" cümlemi tutamadığım hıçkırıklarım böldü.

Eksen ise son gücünü kullanırmışcasına başını biraz yukarı kaldırdı, dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Boşta olan elimi başının altına koyarak kendisini yormasını engelledim. Herkes çığlıklar atarken ve korkuyla ağlarken koltuğun arkasında olan biz, birbirimizi öptük. "Son değildi," dedim dudaklarımız ayrıldığında. "Bu öpücük son değildi." Tekrar öpmek istiyordum ama bunun onu yorabileceğini düşünerek vazgeçtim.

"Yeter," dedim nefessiz kalırken. "Yeter gidin artık!"

Eksen bir şey demek için ağzını açtı ama geri kapattı, titreyen elimi yanağına geri koyup iyice yaklaştım. "Söyle nefesim," dedim mırıldanarak. "Noldu, söyle."

"Sana olan aşkımdı," diye mırıldandı. Anlamayarak yüzüne baktığımda devam etmeye çalıştı. "Bir ömürden daha çok," yutkundu, acıdan olacak ki gözünden bir damla yaş aktı. "Daha çok seviyorum seni."

Bir ömürden daha çok seviyordu beni.

"Ömür boyundan da çok sürecek bir şey var ama o bu değil. Şu an söylemeyeceğim, sinirliyim," demişti çamaşır odasında.

O an Eksen'in kapanmaya hazır gözlerine bakarken, ne kadar aptal olduğumuzu fark ettim. Birbirimizi bulmuşken, birbirimize açılmışken saçma sapan meseleler yüzünden kavga etmiştik. Şimdi ne olmuştu peki, Eksen yerde kanlar içinde yatıyordu ve ben ona sarılarak ağlıyordum.

"İntikamını al," dedi Eksen dudakları zor kıpırdarken. Tam kızacaktım ki devam etti. "Ve çok ağlama."

"Eksen saçma saçma ko-"

Cümlemi tamamlayamadım.
Çünkü Eksen'in gözleri kapandı.

Ve benim elimden, çığlık atmaktan başka bir şey gelmedi. "Eksen!"

~~~~

Bölüm bitti...

Üzücü bir son ile kapattığımız bir bölüm oldu.

Sizce Eksen yaşayacak mı?

Yeni bölüm biraz gecikebilir, baştan söyleyeyim. Ama beklemenize değecek bir bölüm olacak.
Minik bir spoi vereyim, 19 bölümdür adı geçen ama henüz hiç yüzyüze görmediğimiz bir kişiyi göreceğiz: Kenan Aysar'ı.

Yeni bölümde görüşmek üzere, sizi seviyorum 🥹

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

456K 6.7K 9
"Bedenim özgür, ruhum sana esir." ~ Eylül&Yiğit
1.3M 91.3K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
3.9M 234K 65
Şu an tam olarak neredesiniz? Yirmi numaralı otobüsün üçüncü koltuğunda mı? Evde, okulda ya da iş yerindesiniz. Kısa bir mola verdiniz ve pencere ken...
25.6M 909K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...