Jeon Jungkook | KS1

By only_jeon97

15.6K 960 2.1K

Ben Jeon Jungkook. Bu kadarı bile sizin için fazla. [Katil sıralamasında 1.] 18.11.2023 [Army sıralamasında 1... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
-55-
-56-
-57-
-58-
-59-
-61-(F)

-60-

182 13 85
By only_jeon97


Vera

Emniyetten çıktığım gibi, arkasından basınında sürüklenmesine neden olan polis arabası durmuştu. Sürgülü kapı açıldığında tüm flaşlar patlamaya başlamış, tüm ihtişamıyla arabadan inen Jungkook'u hedef almışlardı. 

Eli kelepçeli iki çocuğu diğer arkadaşlar araçtan indirdiğinde Jungkook onlara bakıp yan taraftaki kapıyı gösterdi. 

"Sorguya alalım arkadaşlar."

Onlar içeri yönelirken Jungkook yüzüne patlatılan flaşlara karşı sinirle nefes vermişti. 

"Dağılın artık arkadaşlar! Film çekmiyoruz burada, hadi! Dağıl!"

Kameralar yavaş yavaş inerken güvenliklerin yardımıyla kalabalık dağılmaya başlamıştı. Jungkook yorgunca kaşlarını kaldırıp indirerek içeri doğru yönelmişti. Kapının yanında duran beni görene kadar...

"Vera?"

Ufak bir tebessüm ederek bakışlarımı yere indirerek ona doğru bir adım atmıştım. Bu konu hâlâ aşılmamıştı. Jungkook yine Jungkook'tu işte. O gün bana bir sorudan çok isteğini belirttiğini söyleyerek konuyu kapatmıştı ve bunu daha sonra gündeme getireceğinden bahsederek onu çağırdıklarından dolayı gitmişti. Aradan üç gün geçmişti. Ve ilk kez karşılaşıyorduk...

Üç gündür ben devriyede o ise incelediği vakalardan dolayı kapandığı odalardan çıkmadığı için ortada buluşabileceğimiz bir zaman olmamıştı. O da bana ne yazmış ne de aramıştı zaten. Ben yazdığımdaysa geçiştirmişti işte...

"Ben de sana bakacaktım."

Önümde durduğu sırada dediği şeyle sinirime hakim olmak için zoraki bir tebessüm sunup dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Bu kadar acele etmeseydin keşke."

Kaşları dediklerimle çatılırken kendime hakim olamamanın verdiği o ağır hisle nefeslenip bakışlarımı ondan çekmiştim.

"Ne?"

Kaşlarımı kaldırıp iç çekmiş başımı iki yana sallamıştım. 

"Yok bir şey."

Yanından geçeceğim esnada eli sertçe kolumu bulmuştu. 

"Ne bu şimdi, anlamıyorum."

Bıkkınca nefes verip kolumu çekmiş kaşlarımı hafifçe kaldırmıştım.

"Bazen gerçekten boşa kürek çektiğimi hissediyorum. Her açıdan. O yüzden bana gelen neyse ben de aynı şekilde gitmeye karar verdim. Belki anlarsın diyeceğim, sen buna da sağır kalırsın eminim, nasıl her şeye kör kalabiliyorsan."

Hızlı adımlarla emniyete girmiş yukarı çıkmıştım. Toplantı odasına girip kapıyı sertçe çarpmış boş sandalyenin birini çekip oturmuştum.

"Evet, yine gündemimize bomba gibi düşen bir kavga haberiyle karşınızdayız. Şimdi yanımızda kavganın birincil kişilerinden Yunesa Vera Walsh. Sizdeyiz."

MinHyuk'un yumruk yaptığı elini bana mikrofon gibi uzatmasıyla bir süre ona bakmıştım.

"Sorun bende mi ya?"

Titreyen sesime karşı dudaklarını büzüp elini çekmiş bana tebessüm etmişti.

"Jungkook fazla hödük diyelim."

"Hayır gerçekten soruyorum. İnsanları çok mu sıkboğaz ediyorum?"

Kaşları çatılırken başını iki yana sallamıştı hızla. 

"İnsanların kişiliklerinde olan sorunlarını kendi sorunlarınmış gibi görmemelisin hiçbir zaman."

Kollarımı masaya koyup başımı üstlerine koymuş dudaklarımı ağlamamı engellemek için birbirine bastırmıştım.

"Melinda'ya karşı nasıldı?"

Aniden sorduğum soruyla kalakalırken gözümden akan yaş kolumun tarafında olduğundan görmediğinin rahatlığıyla ona baktım. 

"Ne saçmalıyorsun Vera ya?"

"Ciddi soruyorum ve sende öyle cevap ver Min. Ben onun için yeterli değil miyim?"

Sıkıntıyla nefes verip alnını ovuşturmuş başını iki yana sallamıştı.

Yaptığın anlamsız. Bunun yeterlilikle alakası yok."

"Var."

Buruk bir gülümsemeyle gözlerimi kapatıp nefeslenmiştim. Hatırladıkça delirecek gibi oluyordum. 

"Vera..."

"Ayrıldıklarını ve Jungkook'un onu affetmediğinden bahsettin. Buna rağmen onları takip ettiğimde bile ona benden daha yakındı."

Başını hafifçe sağa eğip bana baktığında gözümden bir yaş süzüldü.

"Benim onu takip ettiğimi biliyordu. Sorsan inkar etme hakkı yok. O durumda bile ona hitap şekli bir sevgili gibiydi. Peki ben?"

MinHyuk saçlarını geriye atıp yüzünü sıvazladı. 

"Benle niye öyle değil Min? Yunesa ve Vera'dan öteye varamıyorum. Ya kavga anında ya da gerilmiş olduğumuzda sırf yumuşamam için kullandığı iki kelimeden ibaret. Hiç başbaşa vakit geçirmedik mesela iş dışında. Gerçekten tek sorun ben miyim?"

MinHyuk başını hızla iki yana sallayarak kaşlarını çattı. Gerçekten sinirlenmeye başlamıştı ama kime olduğu şuan umurumda bile değildi...

"Hayır, sorun o."

"Belki de Melinda'yı unutmak için...

"Vera!"

Min'in uyarıcı sesiyle susmuş titreyen çenemi durdurmak için yanak içimi ısırmıştım. 

"Yalan mı?"

MinHyuk cevapsız kaldığında doğrularak elimin tersiyle yanaklarımı silmiştim.

"Ayrılacağım."

"Ne?!"

Bana şok içerisinde baktığında başımı iki yana salladım. 

"Ne ne? Olmuyor işte niye zorlayayım?"

"Saçmalıyorsun Vera! Adam sana evlilik vaadi verdi. Hiçbir şeyle kapatamıyorsan kuşkunu bununla kapat."

Kaşlarımı çatarak alayla gülmüştüm.

"Ciddi misin? Bir evin içinde iki yabancı dolanacaksa o evlilik niye var? İleride çocuğum olduğunda işkolikliğinden ya da umursamadığından veyahut annesini sevmediğinden babasına hasret büyüyecek bir çocuk olmasını istemiyorum MinHyuk. Evlilik vaadi dediğin buysa eğer."

Stresle etrafa bakmış saçlarını geriye atmıştı. Bense başımı iki yana sallayıp derin bir nefes almıştım. 

"Neyse ne. Şu gelen çocukların kaydını kontrol edeyim. Görüşürüz sonra."

Ayaklanıp odadan çıktığımda hafiften kararan gözlerim kaşlarımı çatmama neden olmuştu. Pekte modumuzda değildik anlaşılan.

Harika.

.

.

Jungkook

Boynumu esnettiğim sırada gürültüyle açılan kapıyla irkilmiştim. Min sinirle içeri girdiğinde ona boş boş bakmakla yetinmiştim. 

"Celallenmişsin yine."

Kaşlarını alayla kaldırıp güldüğünde kaşlarım çatılmıştı. Ne oluyordu buna?

"Tabi süre sen keyfini."

Başımı sola eğip sorgulayıcı bakışlarımı üzerinde gezdirdiğimde kaşlarını kaldırdı.

"Vera sana 'ayrılalım' dedikten sonrada bu keyfi ve rahatlığı görmek isterim."

Kaşlarım hızla çatılırken ani gelen ürperti yüzünden elimdeki kalem düşmüştü. 

"Ne diyorsun MinHyuk?"

Ellerini birbirine çarpıp başını salladı.

"Seni gerçekten tebrik ediyorum. Üç beş gün önce kızın kendini yetersiz gördüğünü sana söyledim. Sözde hallettiğin olay, bugün Melinda'ya kadar gitti."

Melinda ne alaydı?
Stresle alnım ovuşturduğum sırada tam sormak için ona bakmıştım ki gerek kalmadan başlamıştı bile.

"Yanıma gelip bana Melinda'yı unuttuğun için onunla olduğunu düşündüğünü, sizi takip ettiği dönemde 'sözde' affetmediğin kıza sevgili ithaflarını sergilerken, gerçekten sevgilin olan kıza kritik durumlar harici isimden öteye geçemediğini ve beyimizin yetersizliğini, eski sevgilisi ona daha layıktı konumuna dahi getirecek kadar umutsuz hâle geldiğini anlattığı o anların en sonunda ne duydum biliyor musun?"

Yanıma doğru adımlayıp yüzünü buruşturmuş ellerini masaya yaslamıştı.

"'Ayrılacağım, olmuyorsa zorlayamam.'"

Kalbim hızla çarpmaya başladığında gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. 

"Evlilik vaadini öne sürdüğümde ne dedi peki biliyor musun?"

Bakışlarım onu bulduğunda kaşları çatıldı.

"Bir evde iki yabancı hayat sürecekse evliliğe ne gerek var? İleri de çocuğum olursa işkolikliğinden ya da umursamadığından veyahut annesini sevmediğinden babasına hasret büyüyecek bir çocuk olmasını istemiyorum."

Gözlerimi sıkıca yumup yanak içimi dişlediğimde hiçbir şeyi algılamamaya yemin eden beynime karşı derin bir nefes almıştım.

"Kusura bakma Jungkook ama kız sonuna kadar haklı. Ona bunu söyleyemedim sana söylüyorum. Melinda mantık ilişkin olmasına rağmen sevgili olduğunuzu herkes anlardı. Vera'yla dışarıdan iş ortağından başka hiçbir şeye benzemiyorsunuz. Daha doğrusu Vera sana platonik biri gibi gözüküyor. Bence bunu acilen sorgula, aksi hâlde aşık olduğun kız anca rüyanda seninle olur."

Hızla odadan çıktığında nefes almaya çalışmış ancak kesik kalan oksijen yüzünden ayaklanıp kabanımı çıkartmıştım. Saçlarımı karıştırırken aklıma gelen son üç gün yüzüme tokat gibi çarpmıştı. 

Benimle konuşmak için ne kadar yazsada onun için hazırladığım şeylere odaklandığımdan onu ikinci plana atmıştım. İyi bok yemiştim.

Hızla odamdan çıkıp sorgu katına çıktığımda Vera'yı dosyaları imzalarken görmüştüm. Yanına gittiğimde bakışları anlık bana dönsede işine devam etmişti.

"Gelir misin biraz?"

Yanımızdaki çocuk bana şaşkınca baktığında onu takmadan Vera'ya odaklanmıştım. Oysa başını iki yana salladı. 

"Şu an gelemem. Acil değilse sonra.

"Acil, Vera."

Bana anlık olarak bakmış ardından elindeki dosyaya geri bakmıştı.

"Neyle ilgili?"

Git gide gerildiğimi hissederken gözlerimi anlık olarak yummuştum.

"Özel."

"O zaman aciliyeti yok."

Mırıltısıyla kalakaldığımda o biraz bile umursamamıştım.

Şuan olmazsa bundan sonraki ilk konuşmanız ayrılık konuşması olur Jungkook, konuşman gerek...

Kolunu hafifçe tuttuğumda bakışları koluna kaymıştı. Bense elindeki dosyayı alıp masaya bırakmış onu kapısı açık olan boş sorgu odasına çekmiştim. Kapıyı kapattığımda bakışları önce kapıya sonra bana kaymıştı.

"Bu ayrılık meselesi ne?"

Gözlerini benden çektiğinde yüzünü ellerim arasına aldım.

"Bana gerekiyorsa çemkir dedim, gerekiyorsa kavga çıkar dedim. Sen n'apıyorsun?"

Gözlerim dolmaya başladığında gözleri bir süre bende durmuş ardından ellerimi tutup indirmişti.

"Olması gerekeni."

Sakince nefes verip bırakmak üzere olduğu ellerini tutmuştum sıkıca.

"Tamam, anlıyorum. Tüm düşüncelerinde haklısın ama emin ol bu üç gün. Bizim için sadece senin çabaladığını düşündüğün bu üç gün, benimde amacım buydu."

Kaşları çatıldığında bakışlarımızı ellerimize indirdim.

"Sabah sana bakacaktım derken de bunu kast etmiştim."

Bıkkınca nefes verip ona baktığımda bana anlamamışçasına bakıyordu. 

"Yavrum sen bütün planlarımı alt üst ediyorsun."

"Ne diyorsun Jungkook."

Bir süre ona bakmış, ardından başımı hırsla sallayarak tuttuğum elinden sürüklemeye başlamıştım. Sorgu odasından çıkarken bana yetişmeye çalışıp kolumu tutmayı denemişti.

Nereye Jungkook? N'apıyorsun? Dursana."

"Susta yürü."

Otoparka indiğimizde hızla ön kapıyı açıp onu oturtmuş ardından kendi yerime geçip arabayı çalıştırmıştım.

"Nereye gidiyoruz Jungkook? Daha sorguya girecektim, bir ton işim var."

Bakışlarım onu bulduğunda kaşlarımı kaldırdım.

"Müdür benim, sana ne?"

Olduğu gibi kalakaldığında anayola çıkmış hızımı artırmıştım. Yaklaşık yirmi dakikanın ardından geldiğimiz evin önünde durduğumda bakışları beni bulmuştu. Bense arabadan inmiş onun tarafına gidip kapısını açmıştım. Etrafa bakarak indiğinde elini tutup bahçe kapısını açmış eve ilerlemiştim. Kapıyı açıp elimi içeri doğru uzattım.

"Buyurun küçük hanım."

İlk bana ardından eve bakmış içeri girmişti. Peşinden girip kapıyı kapattığımda bakışları bana dönmüştü.

"Neresi burası?"

Derin bir nefes verip etrafa bakmış ellerimi iki yanıma açıp omuz silkmiştim.

"Üç gündür sürpriz diye hazırlayıp sana evlenme teklifi edeceğim, kendi hayal dünyama göre ilerideki çocuklarımızla yaşayacağımız evimizdi..."

Yüzü şaşkın bir hâl alırken gözleri yavaşça dolmuştu. 

"Sen benden ayrılmadan önce. Öyle hayal etmiştim en azından."

Adımlarım salona yönelmiş evin havalanması için bahçe kapısını açmıştım. Oysa peşimden gelmişti. 

"Jungkook ben, özür dilerim."

Ona doğru döndüğüm sırada başımı iki yana salladım.

"Bende özür dilerim. Bu kadar değersiz hissettirdiğimi düşünmemiştim."

Başını yavaşça yere eğerken kazağımın kollarını yukarı sıyırmıştım.

"Manipüle etme beni."

Mırıltısına karşı başımı iki yana salladım.

"Öyle bir şey yapmıyorum. Haklı olduğun konuda özür diliyorum. Ben de olsam senin gibi düşünürdüm."

Bakışları bana kaydığında hafifçe tebessüm etmiş kollarımı açmıştım hafifçe.

"Gel buraya aptal."

kollarını belime dolayı yüzünü omuzuma yasladığında gözlerimi huzurla kapatmıştım.

"Bende bir şey itiraf edeyim mi?"

Başını hafifçe salladığında yavaşça ona bakmış ardından dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

"Eğer bu mesafeyi sağlayamazsam aşırı sülük birine dönüşüyorum ve ben bile kendimden bıkıyorum artık. Ayrıca..."

Hafifçe sallanmaya başladığımda o da yavaşça geri çekilmiş bana bakmıştı.

"Normalde bu sülüklüğüme dönecektim son konuşmamızdan sonra, ama bu sürpriz için erteledim bunu."

İşaret parmağımla burnuna hafifçe vurduğumda yüzünde ufak bir tebessüm oluştu.

"Tabi küçük polisin teki kıçımı tutuşturana kadar."

"Seni seviyorum."

Dediğiyle anında tüm bedenim gevşerken alnına uzun bir öpücük bırakmış sıkıca sarılmıştım.

"Ben de seni seviyorum sevgilim. Çok seviyorum."

Aklıma gelen fikirle geri çekilerek orta sehpanın çekmecesinden çıkardığım kutuyu avucuma sıkıştırmış ardından önünde diz çökerek ona bakmıştım.

"Madem planımı bozdun, evet demeden buradan gitmek yok."

Kutuyu yavaşça açtığımda gözünden bir yaş akmıştı.

"Benimle evlenir misin küçük polis?"

.

.

Finalde görüşürüz güzellerim💕

Continue Reading

You'll Also Like

340K 42.8K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 213K 33
okumayın for vanilla baby
16.1K 1.2K 45
jirosé momentlerini paylaşıyorum jirosé shipliyorsanız okuyabilirsiniz ❌RAHATSIZ OLACAKLAR OKUMASIN❌ Pcy x Pjm
49.3K 2.8K 41
[Victory] " O, kış gününde çıkan sıcak güneş gibiydi" Öğretmenim olduğu neyi değiştirirdi? Aşka bunca zaman kim, ne engel olabilmişti? Önümüze çıkan...