Jeon Jungkook | KS1

By only_jeon97

15.5K 959 2.1K

Ben Jeon Jungkook. Bu kadarı bile sizin için fazla. [Katil sıralamasında 1.] 18.11.2023 [Army sıralamasında 1... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
-55-
-56-
-58-
-59-
-60-
-61-(F)

-57-

178 13 68
By only_jeon97

Jungkook

"Bırak artık, zorlama."

Başkanın kolumdan tutmasına karşı kaşlarımı çatmış geri çekilmiştim.

"Bu şerefsiz ne zaman konuşursa, o zaman bırakırım."

Hala gevşekçe gülen hâline karşı kendime engel olamadan bir yumruk daha geçirmiştim.

"Döküleceksin her şeyi. Burada leşin çıksa bile konuşmak zorundasın."

Hızla bir yumruk daha geçirdiğimde ağzından çıkan kan yüzümü buruşturmama neden oldu.

"Anlat."

Öksürerek bana bakmış ardından başını iki yana sallamıştı.

"Sana anlatacak hiçbir şeyim yok. Sen sadece kendi intikam ve hırsınla sıkışıp kalmış bir katilden ibaretsin."

Boğazına sardığım elimi hiç acımadan sıkarken gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

"O intikamı alacağım kişi sensin. Sıkıştığım yerden çıkacaksam eğer bu seni öldürmekten geçiyor. Şu an hâlâ yaşıyorsan şükretmeni tavsiye ederim."

Başkanın omuzuma hafifçe vurmasıyla geri çekilmiş hızımı alamadan bir yumruk daha indirmiştim.

"Jungkook, tamam. Ben gerekeni yapacağım. Çık biraz hava al."

Sinirle nefes verip saçlarımı geriye atmış son kez ona bakıp sorgu odasından çıkmıştım. 

Tam anlamıyla altı saattir sorgudaydık ve ne avukatıyla ne tek başına bir şey anlatabilmiş ne de savunma yapabilmişlerdi. 

Artık çıldırmıştım ve Başkan eğer yollamasaydı net cesedi çıkacaktı oradan.

Hızla otoparka gidip arabaya binmiş, emniyetten çıkmıştım. Bir yandan da telefondan Min'in telefonunu bulmuş arama kısmına basmıştım.

"Yavşak sevgilin peşimde koşuyor. Sen bekle biraz daha."

Telefonu açtığı gibi boş boş konuşan sesini duyduğumda göz devirmiştim.

"Ne saçmalıyorsun?"

"Baldız baldan tatlıdır atasözünü çok benimsemişsin yavrum."

Hızımı artırırken bir yandan da oflamayı ihmal etmiyordum. Gerçekten sabır gerekiyordu bana.

"Birincisi; o sözün doğrusu 'daldız baldan tatlıdır'. Kültürlen biraz. İkincisi şu kızın yanında abuk subuk konuşma, bir çarpacağım elimde kalacaksın."

Taklidimi yaptığını belli eden sesinin ardından Vera'nın kıkırtısı ilişmişti. Yüzümde ufak bir tebessüm oluşurken MinHyuk konuşmuştu.

"İyi, niye aradın?"

"Vera nasıl?"

Derince bir sabır çekmesinin ardından yapmacık bir şekilde güldü.

"Çok kötü ya, ne yapacağız şimdi? Tüh, ölmüş kız. Çok üzüldüm anlatamam."

"Gevşek gevşek konuşma. Geliyorum, sor ona bir şey istiyor mu?"

"Ara da sor piç! Senin habercin ben miyim?"

Bıkkınca bir nefes vererek gözlerimi anlık olarak yummuş en içten şekilde sabır çekmiştim. 

"Min!"

"Üf iyi be aman. Al karını başına çal."

Birkaç hışırtı geldikten sonra iki tarafta sessizleşmişti. 'Al karını başına çal' mı? Bu herif cidden...

"Efendim?"

Vera'nın çekingen sesi kulaklarıma geldiğinde tebessüm etmiştim.

"Nasılsın?"

"İyiyim."

Tekrar sessizleştiğinde gülmeme engel olamamıştım. Cidden MinHyuk'un dediğine bu kadar utanmış mıydı?

"Peki, geliyorum ben. Bir şey istiyor musun?"

"Hayır, gel sen."

"Yalan konuşuyor!"

MinHyuk'un arkadan atılmasıyla Vera'nın ona vurması bir olmuştu.

"Çikolata diye zırlıyor sabahtan beri!"

Vera ona sessiz olmaya çalışarak kızarken gülmüştüm.

"Tamam, var mı başka bir şey?"

"Ya yok hiçbir şey. Konuşuyor zevzek zevzek. Gel sen."

MinHyuk arkadan sesini duyurmaya çalışsada Vera engel oluyordu. Çocuk gibilerdi cidden...

"Emin misin Yunesa?"

"Değil gerizekalı herif! Sabahtan beri aşeriyor diyorum, kıçınla mı dinliyorsun beni!"

Arabayı marketin önüne park edip durmuş, ardından derin bir nefes vermiştim.

"Aşerdiği şey sadece çikolata mı, onu soruyorum sevgili arkadaşım."

"Hee. Çikolata dedi, ah! Ne vuruyorsun cenabet karı! Bak hep senden alışıyor bunları Jungkook."

Derin bir nefes verip sabır çekerek arabadan inmiş kapıyı kilitlemiştim.

"Başka diyorum Min."

"Bu da meymenetsiz köpek. Aman iyi ki bir sevgilin var."

Telefonu Vera'dan aldığı belli olan yüksek sesine karşı göz devirmiştim.

"Eee, sadede gel artık."

"Çikolata, muzlu süt, banana kick... Kızım vurma diyorum! Neyse Jungkookaşkım. Ne diyordum? He. Bir de ne demişti? Ne demiştin kız? Şu çikolatalı bisküvi vardı ya bizim çay yanına aldığımız fakir malı. Ondan istiyor. Ruhu fakir işte, sen bu kızla n'apacaksın ömür boyu?"

"Sağol Min."

Telefonu suratına kapatrığımda gülmeme engel olamamıştım. Çatlağın tekiydi. Yemin ederim ki biraz aklı varsa şans eseriydi yani.

Marketten alacaklarımı alıp arabaya dönmüş poşeti yan taraftaki koltuğa bırakıp arabayı çalıştırmıştım.

Yarım saatin ardından hastaneye geldiğimde arabayı park etmiş poşeti alarak inmiş hızlı adımlarla Vera'nın kaldığı odaya çıkmıştım.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde Min, telefona doğru eğdiği başını kaldırıp bana bakmış ardından burun kıvırarak eski pozisyonuna dönmüştü. Kapıyı kapatıp yanına doğru adımladığımda Vera'nın uyuduğunu görmüştüm.

"Nasıldı?"

Poşeti kenara bırakırken Min telefonu kapatıp ilk Vera'ya sonra bana bakmıştı.

"Tansiyonu sabahtan beri yüksek çıkıyor. Vitamin değerleri düşük. Onun dışında midesi bulanıyordu uyudu o yüzden."

Sıkıntıyla nefes verip başımı sallamış yatağın boş kısmına oturup sırtımı başlığa yasladım. Elimi saçları arasına koyduğumda Min konuşmuştu.

"Sen ne yaptın?"

Aklıma gelen anlarla başımı sinirle iki yana salladım.

"Biraz daha dursam cesedi çıkacaktı."

"O belli."

Kaşlarıyla ellerimi işaret ettiğinde daha yeni farkına varıyordum. Umursamadan omuz silkmiş saçlarımı geriye atmıştım.

"Ağzından laf alamadık. Adamı öldürüyordum neredeyse yine de yok yani, inat."

"Öldürseydin kanka."

Ciddiyetle kollarını önünde bağladığında derin bir nefes verdim.

"Asayiş müdürü geldi bir de. Yok işte bir katile muhtaç kaldınız, polisimizi katil yaptınız falan diye abuk subuk konuştu."

"Bir o eksikti yani."

İğrenircesine konuştuğunda kaşlarımı kaldırıp indirdim.

"Hiç sorma."

Vera kıpırdanarak gözlerini açtığında yanında olduğumdan dolayı başını bana doğru çevirip baktı.

"Jeon?"

"Günaydın uyuyan güzel."

MinHyuk dediğime kıkırdadığında Vera gözlerini ovuşturarak doğrulmuştu.

"Günaydın mı? Hava kararmış, iyi akşamlar diyeceksin."

Gülerek saçlarını karıştırdığımda o da tebessüm etmişti.

"Emrin olur cimcime."

MinHyuk gerinerek ayaklandığında ikimizde ona baktık.

"Ben devriyeye kaçıyorum. Sizde bana haber verin, bir sorun olursa gelirim."

"E dinlenseydin biraz?"

Ceketini giyinirken omuz silkmiş telefonunu cebine atmıştı.

"Uyudum Vera uyurken. Sıkıntı yok. Hadi haberleşiriz."

O odadan çıkarken Vera bana bakmış ardından kollarını belime dolayarak başını omuzuma yaslamıştı.

"Sende dinlensene biraz."

Gülümseyip saçlarını okşamış ardından geri çekilip ayaklanmıştım. Poşeti alıp ona uzattığımda bir süre bana bakmıştı.

"Gerek yok demiştim."

"Al hadi al, hayatında ilk kez canın bir şey çekti. Ölmeden önce yapılacaklar listemde vardı."

Kaşlarını çatıp bana vurduğunda gülerek kabanımı çıkartmış sandalyenin üzerine bırakmıştım.

"Ellerine n'oldu senin?"

Bileğimden tutup yakaladığında sıkıntıyla nefes almış, bir süre ellerime ardından bana bakan gözlerine karşı bakışlarımı kaçırmıştım.

"Uyumamdan istifade edip sorguya gidiyorsun, sonra bir de bu hâlde mi geliyorsun Jeon?"

"Bir şeyden istifade ettiğim yok."

Alayla gülerek elimi bıraktığında kaşlarım çatılmıştı.

"O yüzden mi söz vermene rağmen gittin o herifin sorgusuna?"

Cevapsız kaldığımda saçlarını geriye atıp derin bir nefes verdi.

"Sana yapma dedim. Hırsına yenik düşmemeni söyledim. Haklısın, bunu kendi aleyhine çevirme dedim."

Başımı iki yana sallayarak sırtımı duvara yaslamış kollarımı önümde bağlamıştım.

"Umurumda değil."

"Benim umurumda!"

Poşeti komodinin üzerine koyup tam anlamıyla oturur pozisyona geldiğinde bir şey demeden onu izliyordum.

"İstedikleri bu! Hırsının ve intikam arzunun farkında oldukları için yapıyorlar bunu. Seni daha da bu yola sokmaya çalışıyorlar, neden anlamak istemiyorsun?"

"Seni benimle tehdit ediyorlar."

Yüzü bıkkın bir hâl aldığında yaslandığım yerden doğrulmuş kollarımı çözerek ellerimi cebime koymuştum.

"Eğer tek dertleri bensem benimle oynasınlar Yunesa. Seninle değil."

"Amaçları bu zaten, bunu sana söyleyeceğimi ve senin beni korumaya çalışacağını biliyorlar. Beni kullanarak seni zora sokacaklar."

Poşetin içinden aldığım banana kick paketini açmış ağzıma bir tane atıp MinHyuk'un kalktığı yere oturup sağ ayağımı sol dizimin üstüne atmıştım.

" Önce kullanmayı becersinler, sonra beni zora sokarlar."

Bıkkınca kendini geriye atmış yatma pozisyonuna dönmüştü.

"Sana gerçekten inanamıyorum."

"Altı üstü küçük bir kızsın. Ne abartıldın anlamıyorum."

Ağzıma bir banana kick daha attığım sırada göz göze gelmiştik. Omuz silkerek paketi ona uzattığımda bana her an ağlayacakmış gibi bakıyordu.

"Al ye, depresyona bire bir."

Oflayarak ağlamış numarası yaparken gülmeme engel olamadığımda sinirli sesi tüm odada yayıldı.

"Jeon Jungkook!"

.

Buyurun biziz??

(arkadaki dansçı abi gibi izliyorum)






Continue Reading

You'll Also Like

315K 17K 56
-HER ŞEYİ GÖZE ALABİLİR MİSİN? -BUNU YAPABİLİRİM...
184K 7.6K 36
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
48K 4.9K 22
"MİNHO EZ BENİ"
27.6K 3K 21
Tekerlekli sandalyesiyle hayatını sürdüren Bongcha, hayata yeni bir sayfa açmak için teyzesinin yanına taşınır. Fakat orada, durmadan tatlılığını göz...