My Tiny Boy

By aphroditefee

125K 9.8K 9.5K

Küçük bi pastane işleten, defalarca tacize uğramış Jeon Jungkook ve her gün bu pastaneden minik kek alan Mafy... More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
••

•12•

4.5K 391 551
By aphroditefee

"Ben seni anladım zaten, ben senin ufacık şortlar giymeni anladım. Zaten olan oldu, dokunan dokundu bu da görse ne olur kafasındasın sen değil mi?"

Taehyungun dediklerini duyunca başımı dizlerimden kaldırdım ve boş bakışlarla ona baktım.

Taehyung gerçektende kendinde değildi. Ne dediklerini biliyor, ne de yaptıklarını anlıyordu.

Taehyungun dedikleri kulağımda durmadan tekrarlandığı için gözyaşlarım çoğalmış, hıçkırıklarım sesli bi hale gelmişti.

Boğulmaya başladığım için artık odaya sığmayacağımı anladığım gibi koltuktan kalktım ve Taehyunga bakmadan kapıya doğru hızlı adımlarla ilerledim. Kapıya yetişmeme az kalmış Taehyung kolumdan tutup ona taraf dönmemi sağladı.

Gözyaşlarım yüzünden bulanık gördüğüm Taehyung üzerime doğru eğildi. "Nereye gidiyorsun?! Daha konuşacaklarımız vardı! Ha sen Kaini mi özledin yoksa?! Bak eğer öyleyse bırakırım! Söz bırakırım!"

Taehyungun bağırışları kulaklarımda çınlarken hıçkırıklarımın arasında konuşmaya çalıştım "B-bırakır mısın be-ni T-taehyung?"

Sözlerimi duymadan hâlâ kolumu sıkmaya devam ederken bi anda kapı çaldı. "Taehyung iyi misiniz? Bi şey mi oldu?" Bu Kainin sesydi. Bu sesi duyunca az da olsa rahatlamıştım.

"Jungkook orda mısın? Ses verin iyi misiniz?" Kapının gittikçe artan sesiyle Kainin endişelendiğini anlamıştım. Sesimi azıcık yükseltip cevap vermeğe halim bile yoktu.

"Bay Kim, Bay Jeon bi şey söyleyin" bu Sooyeonun sesiydi. O da kapıdaydı. O da merak etmişti

Taehyung bu sesleri duymuyormuş gibi üzerime eğilip bana öldürecekmiş gibi bakmaya devam ediyordu. Bakışları o kadar garipti ki sanki karşısında düşmanı var ama kıyamıyordu. Artık ne kadar kıyabilecekse.

"Ses verin artık. Açıyorum bak kapıyı" Kainin son sözlerini duyduğum gibi kapının gürültüyle açılma sesi geldi hemen ardından.

Ikimizde başımızı kapıya çevirdiğimizde Taehyungun başka tarafa bakıp bana odaklanmadığını  fırsat bilerek hışımla kolumu elinin tutuşundan kurtardığım gibi koşarak kapıya Sooyeon ve Kainin yanına ilerledim.

Yanlarına koşmamla Kai bileklerimdem yakaldı ve baştan aşağı bana bakıp bi şey oldu mu diye konturol etti.

Taehyungun dedikleri hâlâ beynimde dolaşırken gözyaşlarım daha da artmaya başladı, hıçkırıklarım hızlanıp beni boğmaya başladı. "Jungkook iyi misin?" Kainin endişeli sesiyle daha da sesli ağladım.

Kai bileklerimi bıraktı ve hemen uzanıp bana sarıldı. Kainin bu hamlesiyle şaşırsam da  kollarımı onun beline sardım ve başımı göğsüne gömüp mümkünmüş gibi daha da çok ağladım.

Kaç dakka orda öyle sessiz durdum bilmiyorum ama herkes benimle birlikte sesini çıkarmadan öyle duruyordu. Sabahtan beri bağıran Taehyungun nefeslerinin sesi bile gelmiyordu.

Kai beni sakinleştirmek için elini sırtımda aşağı yukarı kaydırırken hafiften gözlerim kapanmaya başladı. Ağlamamın verdiği yorgunluktan şurada ayak üstünde uyuyabilirdim.

Başımı Kainin göğsüne daha da gömüp gözlerimi kapattım. Etrafın sessizliğinden olsa gerek ağırlığım bilinçsiz bi şekilde Kainin üstüne iniyordu.

Her taraf tamamen kararıp, tüm ağırlığım tamamen Kainin üstüne düştüğünde her zaman ağladıktan sonra uyuya kaldığım gibi uykuya daldığımı anladım.

Uyku beni kendine çekerken tek hatırladığım şey Kainin kısık sesi oldu.

"Taehyung ilaçlarını içmedin mi?"

·•·•·•·•·•·

Tüm bedenimin sıkılmasıyla gözlerimi hafifçe aralayıp kırpıştırdım. Uykudan uyanmanın verdiği aptallıkla beynim hiç bi sey alqılayamıyorken ellerimi yumruk haline getirip gözlerimi ovaladım.

Görüş alanım düzelip, beynim aydınlandığı gibi hemen tüm vücudumu sıkan şeyin ne olduğunu oğrenmek için etrafıma baktığımda iki kol tarafından belimin altdan ve üstden sarıldığını gördüm.

Ensemde hissetdiğim bu nefeslerin ve etrafımı saran kolların kime ait olduğunu görmek için arkama baktığımda uyuyan Taehyungu görmemle tüm yaşananlar bir filim şeriti gibi gözümün önünden geçti.

Beynim her şeyi anlayıp, alqıladığı gibi hışımla önce Taehyungun kolları arasından ardından yataktan kalktım.

Taehyungun kollarından aniden kalktığım için kolları boşluğa düştüğü an irkilerek uyanmıştı.

Taehyung yataktan hızla kalkıp sırtımı duvara gömdüğüm endişeli bedenime baktığında gözlerini kırpıştırarak boş bakışları eşliğinde yataktan kalktı.

Endişe dolu bedenime bakıp bir iki adım bana yaklaştı. "Iyi misin Jungkook"

Ben bi şey demeden Taehyungun bana yaklaştığını görünce koşarak yanından geçtiğim gibi kapıyı açıp kendimi dışarıya atdım.

Taehyung artık beni korkutuyordu. Yine her an bi şeyleri kırıp canımı yakabileceği düşüncesi peşimi bırakmıyordu.

Taehyungla ilgili düşüncelerimle birlikte merdivenlerden indiğim gibi koşarak salona girdim ve kendimi koltukta oturup telefonu ile ilgilenen Kainin yanına atdım.

"Uyandı Kai" nefes nefese kalmış halimle Kainin kolundan tutup konuşmuştum.

"Kim uyandı? Taehyungdan mı bahsediyorsun?" Kai hemen telefonunu bi kenara fırlatıp yanında oturup kolunu tutan benimle ilgilenmeye başlamıştı.

"Evet Taehyung uyandı. Buraya gelecek büyük ihtimalle" endişeli sesimle hızlı hızlı konuşurken Kai saçlarımı okşamaya başladı.

"Taehyungdan korkmamalısın Jungkook. Aranızdakileri bilmiyordum ama Taehyung sana evini açmışsa hiç bi zaman seni kırmak istemez. Bundan emin olabilirsin" Kai sözlerini bitirdiği gibi bakışlarını gözlerimden ayırdı ve omuzumun arkasına baktı.

Kainin bakışlarını takip edip arkama baktığımda Taehyungla karşı karşıya geldiğim gibi hemen kalkıp Kainin diğer tarafına oturdum. Bu hamlemle Kainin saçlarımla oynayan eli saçlarımdan ayrılmış, bende kendimi Kainin diğer koluna gömmüştüm.

"Bir az konuşalım mı Jungkook" Taehyungun derin sesini duyunca başımı hafifçe Kainin kolundan kaldırdım ve göz ucuyla Taehyunga baktım. Ardından hemen başımı Kainin koluma yaslarken başımı gömdüğüm yerden ayırmadan inkar eddiğimi belli ederek iki yana salladım.

Kai hafifçe eğildi ve koluna gömdüğüm başımın üzerinden kısık sesle konuştu "Hadi Jungkook kalk. Demek ki Taehyungun sana söylemek istediği bazı şeyler var. Hadi kalk konuş tatlım"

Kainin sesiyle başımı hafifçe kolundan ayırdım ve aşağıdan ona bakarak konuştum "Sen de geliyor musun?"

Sözlerimi duyan Taehyungun iç çekiş sesini duyduğumda Kai hafifçe gülümsedi ve başını hayır anlamında iki yana sallayıp konuştu "Hayır bu sizin ikiniz arasında olan bi şey. Özeliniz yaniii. Hadi geç konuş"

Kainin sesindeki huzurla birlikte çekinceyle ayağa kalktım ve Taehyungun bi şey demesini bekleyerek olduğum yerde kaldım.

"Hadi gel terasta konuşalım" Taehyung elini tutmam için önüme uzatıp konuştyğunda. Elini tutmadım ve aramızda mesafe açacak şekilde yanından geçtim.

Bu hamlemle Taehyungun havada kalan elini yumruk yapıp yanına düşürdüğü gibi arkamdan geldiğini gördüm.

Terasa gelene kadar hiç bi şey konuşmamıştık. Terasa geldiğimizde sessizliği ilk bozan Taehyung oldu. "Jungkook ben özür dilerim senden. Bi özürle affolunacak bi şey degildi yaptıklarım biliyorum ama yine de özür dilerim" Taehyung terastaki camlara yaslanmış bana bakarak mahçup bi şekilde konuşmuştu.

Ben ise parmaklarımla oynamaya son verip cevap verdim. "Sorun değil Taehyung. Asıl ben özür dilerim evine gelip seni rahatsız ettiğim için. Bu gün değil ama emin ol yarın sabah gidiyorum. Söyleyecek bi şeyin yoksa ben bavulumu düzenleyeceğim. Söz veriyorum yarın gideceğim. Tekrar rahatsız ettiğim için üzgünüm" diyip kestırmeden konuştuğum gibi  Taehyungun yanından geçip terastan çıkacakken bileğimden tutup beni durdu.

"Nereye gidiyorsun Jungkook. Ben sana söyledim rahatsız etmiyorsun diye. Ben de seni bi daha böyle rahatsız etmeyeceğim. Gitme bi yere kal burda" Taehyungu duyunca başımı inkar edercesine iki yana salladım ve bileğimi elinin tutuşundan kurtardım.

"Üzgüm Taehyung" diyip yine kestirmeden cevap verdim ve terasın sürüklenen kapısını açıp içeri girecekken Taehyungun sesiyle durdum.

"Jungkook bari beni dinleseydin. Söyleyeceklerim bitmedi, açıklamama izin ver. Beni dinledikten sonra gitmek istersen gidersin. Eğer gerçekten gitmek isteyeceksen söz seni durdurmayacağım"

Arkamı dönüp Taehyunga baktığımda  bana pişmanlık akan bakışlara bakmaya devam ediyordu. Getçekten de pişman olmalıydı ama bu pişmanlığı bana dediklerini unutacağım anlamına gelmiyordu.

Umarım geçerli bi açıklama yaparsın Taehyung. Çünkü ben sana getçekten güvenip sığınmıştım.

"Gel otur konuşalım" Taehyung eliyle salınacağı gösterip oturmamı söylediğimde bende geçip salıncağa oturdum.

Sessiz kalıp Taehyungun konuşmasını beklerken o da yanıma oturmuştu. Taehyung derin nefesler aldığında konuşmak için hazırlandığını anladım.

Taehyung son bi derin nefes daha aldı ve konuşmaya başladı. "Jungkook ben bipolarım, çok sık duygu değişimi yaşıyorum. Bazense bu değişim aşırı oluyor ve ben ben olmuyorum. Aslında psikoloğa gidiyor, ilaç kullanıyorum. Bunlar benim sakin kalmama ve normal olmama yetiyor. Ama bu gün evden çabucak çıktığım için ilaçlarımı içmeği unuttum. Ve kriz geçirdiğim için her şeyin konturolü elimden çıktı. Ne dediğimi bilmiyordum, ne yaptığımı bilmiyordum. Her şeyi hatırlıyorum şu an ama o an olacak hiç bi şeye engel olamıyordum. Tekrar senden özür dilerim Jungkook. Ben hiç bi zaman seni bile isteye kırmam"

Taehyungun up uzun anlattıklarını dinlerken her şey yerine oturuyordu. Onu affetmek istiyordum ama dediklerini hatırladıkca vaz geçiyordum. Bile isteye yapmadığı aklıma gelince yine affetmek istiyordum.

Ben onun yanında olmalıydım. Belki ona destek olursam bu hastalığını atlatabilirdi ama ben hâlâ gidip gitmemek konusunda kararsızdım.

"Sana engel olmayacağım Jungkook, istediğin zamam gidebilirsin. Söz bi daha seni rahatsız etmem. Verdiğin her kararı anlayışla karşılarım. Ama senden bi ricam olucak" Taehyungun sesini duyduğumda düşüncelerimdeki kararsızlığı bi kenara atıp ona odaklandım.

Sorgulayıcı bakışlarla devam etmesini beklerken Taehyung bunu anladığı gibi devam etti.

"Bu gün büyük ihtimalle bu evdeki son günün. Bu son gün sana rahat bi şekilde temas etmeme ve seninle zaman geçirmeme izin verir misin?"

Taehyung konuştuğunda buruk bi şekilde gülümseyip başımı onaylarcasına aşağı yukarı salladım.

Ben Taehyunga yeni kararım hakkında hiç bi şey dememiştim ama o gideceğimden emindi.

Taehyung onayımı aldığı gibi başını salınacaka oturan benim dizlerimin üstüne yan bi şekilde koydu ve dizlerini kırıp ayaklarını salıncağın üstüne uzattı.

Bu hamlesini beklemediğim için şaşırsamda içimden konuşan sese engel olmadım ve onun dediklerini yapıp ellerimi Taehyungun saçlarına daldırdım.

Bi kaç dakika sessizce Taehyungun saçlarıyla oynarken aramızdaki sessizliği yine Taehyung bozdu.

"Jungkook senden bi şey daha rica edebilir miyim?"

Taehyungu duyduğum gibi o beni görmese bile hafifçe gülümsedim. Galiba çok çabuk yumuşamıştım.

"Hı-hım"

"Senin dizlerinde ağlasam ve sen bunu kimseye demesen olur mu?"

Bittiiiiiii

Taehyungla ilgili fikirlerinizi alacağım. Taehyungu sövenler tüm söylediklerini geri alıyor mu yoksa yine sövmeye devam mı ediyor?

Jungkookla ilgili fikirlerinizi de alacağım. Sizce Jungkook Taehyungun arkadaşı olarak ona hastalığı ile baş etmekte yardım mı etmeli yoksa bavulunu alıp çıkıp gitmeli mi?

(Bu arada arkadaşlar bu oylama değil yani ben kendim ne yapacağıma karar verdim sadece sizin düşünceleriniz ilgimi çekti)

Neyse ben artık gidiyorumm

Next bölümde görüşmek üzere bayyy🍡🥛

Continue Reading

You'll Also Like

93.7K 4.2K 25
dikkat! intihar ve kendine zarar verme hikayenin orijinali @iburntapizzaonce 'a aittir
5.9K 470 9
annesinden ceza alan jungkook camdan gördüğü tanımadığı mafyadan yardım isterken karşılığında her gece mafya için çalışacağından habersizdir ukekook...
423K 34.7K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
1.8K 111 6
Çocukluk aşkları Taehyung ve Jeongguk; tenha bir sokakta karşılaşır. Seri katil olmuş Taehyung; karşısında duran çocuğun yıllardır vazgeçmediği çocuk...