NEFRETİN TOHUMLARI

Bởi senaguleryuzz

27.1K 9.8K 22.3K

O gün, "Bir insan kaç kere ölür," demişti silahın namlusunu koluma sürterken. Geçmişi düşünürken acıyla gülüm... Xem Thêm

GİRİŞ "Geçmişin Ateşi"
1. BÖLÜM "Planbozan"
2. BÖLÜM "Kovalamaca Sonrası Tanışma"
3. BÖLÜM "Tehlikeli Sular"
4. BÖLÜM "Eksen ile Bir Gece"
5. BÖLÜM "Beklenmeyen Karşılaşma"
6. BÖLÜM "İsimsiz?"
7. BÖLÜM "Sırların İlk Perdesi"
8. BÖLÜM "Biraz Öfke, Biraz Plan"
9. BÖLÜM "Ölüm"
10. BÖLÜM "Savaşlar ve Şarkılar"
12. BÖLÜM PART 1 "Bir Nefes Uzakta"
12. BÖLÜM PART 2 "Bir Nefes Uzakta"
13. BÖLÜM "Kanlı Davet"
14. BÖLÜM "Mecburi Tercihler"
15. BÖLÜM PART 1 "İtiraflar"
15. BÖLÜM PART 2 "İtiraflar"
16. BÖLÜM "Eksen'deki Cevaplar"
17. BÖLÜM "Hayatımın Ekseni"
18. BÖLÜM "Hayal Kırıklıkları"
19. BÖLÜM "Öfkeye Düşen Kan"
20. BÖLÜM "Bir Ömürden Daha Fazla"
21. BÖLÜM "İlk Temaslar"
22. BÖLÜM "Piyon'un Sahibi"
23. BÖLÜM "Kaçak Dövüş"
24. BÖLÜM "Nefretin Tohumları"
25. BÖLÜM "Kaybetme Korkusu"
26. BÖLÜM "Kasadaki Görüntüler"
27. BÖLÜM "Katil"
28. BÖLÜM "Aşkın Ölümü"
29. BÖLÜM "Araf"
30. BÖLÜM "Kenan Aysar"
31. BÖLÜM "Pişmanlık"
SEZON FİNALİ "Canavar"
DUYURU

11. BÖLÜM "Güç"

696 308 531
Bởi senaguleryuzz

Bölüm Şarkısı: Demir Demirkan- Zaferlerim


(Şarkıyı şu an değil, bölüm ortasındaki bir sahnede okumanızı tercih ederim. O sahnede size haber vereceğim♡)
İyi okumalaarr

~~~

Güç.

Yaşam var olduğundan beri uğruna savaşılan şey.

Sözün hakimiyetini almak, yağmurda herkesten çok kalmak, gözyaşları ile ıslanmamak, yaraların kabuk bağlayıcısı olmak. En çok da lider olmak.

Eksen'in kucağındaki suskunluğum esnasında kendimi düşündüm. Planlarımda başkalarından akıl alabiliyordum, ağlıyordum, yaralarım vardı ve çoğuna kabuk bağlatamıyordum: aldığım soluklar geçmişe dönüktü. Bazı anlar kendimi bile savunamıyordum, tıpkı az önce olduğu gibi. Gücüm yetmiyordu karşımdaki canavaları itmeye. Ne fiziken, ne de ruhen.

Yani ben güçsüz müydüm?

İntikam yemini ile çıktığım bu yoldaki adımlar; bana güçlü olup olmadığımı, psikolojimin hikayemin sonuna kadar ayakta durup duramayacağını sorgulatıyordu. Yine de, en azından seçtiğim yol bile bana güçlülüğün bir eseri olarak geliyordu. Hayır, amacım kendime acımak değildi. Ama zaten bir fanusta yaşarken hastaneye kapatılıp, ardından far görmüş tavşan gibi dünyaya bırakıldığım için birden süper kahraman edasıyla güçlü hissedememeyi kendime hak görüyordum.

Bu yüzden de bunca çabamı göz ardı etmek istemiyordum. Güçsüz olduğumu düşünüp bahane oluşturmak değildi bu, içsel bir karmaşanın son sözüydü yalnızca.

Az önce olanları düşündüm. Gücüm Kenan'ı kendimden uzaklaştırmaya yetmediği gibi Eymen'i uzaklaştırmaya da yetmemişti. Belki sarhoş olmasam bunu başarabilirdim ama ayakta zor dururken bu durum hayli imkansızdı.

Yardımıma koşansa, o olmuştu. Eksen... 'Artık sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim,' demişti, kahramanım mı olmaya çalışıyordu? İsimsiz'den sonra karşıma çıkmış yeni bir kahraman... Bu mümkün müydü?

Devamını düşünmeden Eksen'in boynuna daha sıkı sarıldım. Birkaç adım daha yürümemizin ardından durdu, gözlerimi biraz aralayıp etrafa bakınca motorunun yanında olmadığımızı fark ettim. Ne düşündüğümü anlamış gibi fısıldadı: "Bu halde motorda oturamazsın, taksiye bineceğiz."

Başımı doğrultmaya çalışırken susuzluktan dudaklarımı yaladım, gözlerimi Eksen'e çevirdim. "Bana zarar gelmesini engelleyeceğini söyledin, kahramanım mı olacaksın yani," dedim kısık bir sesle.

Yola bakan başını bana çevirdi. Sokak lambasından yüzüne vuran ışık kirpiklerine gölge yapmıştı, muazzamdı. "Kahramanlık değil bu, başka bir şey. Ne olduğunu belki bir gün söylerim."

Midemdeki alkol midemi ekşitirken yüzüm de ekşidi, "Ama ben gizemlerden yoruldum, bu yaptığın kahramanlık değilse ne," dedim.

"Bir kahramana mı ihtiyacın var," dedi sorumu yanıtlamak yerine.

"Hayır ama," duraksadım, kalbime İsimsiz bana her not yolladığında hissettiğim heyecan ulaştı.

Gözlerimi uykuyla karışık sızma isteğiyle kapattım, başımı göğsüne tamamiyle yasladım ve konuşmaya devam ettim. "Hani seni birine benzetmiştim ya. Sen de sonra bana para avcısı diyerek o olmadığını göstermiş olmuştun," suratım asıldı. "Her neyse. Bana onu hatırlattın."

Bir şey mırıldandı ama algılayamadım. Uyku vücuduma iyice nüfuz ederken kucağından inmek istememe rağmen inemedim, saniyeler içerisinde bir arabaya geçtiğimizdeyse takside olduğumuzu anladım.

Yanıma oturmuştu, başım benden izinsiz Eksen'in omzuna düştü. Camlar açık olduğundan üşüdüm, Eksen anlamış olacak ki şoföre "Camları kapatır mısınız," dedi. Bense bir taraftan üşümeyle diğer taraftan kapalı gözlerimin ardındaki kabusla karışık sahnelerle boğuşmaya çalıştım.

Eymen vücuduma dokunmuştu. Beni zorla öpmüştü. Bunu ben... Düşünmeye devam edemeden uykuya yenik düştüm.

"Süveyda, geldik." Gözlerimi araladığımda başım döndü, içtiğim her ana lanet ettim. İçkiye bağışıklığım sıfırdı.

Eksen'in koluna tutunup taksiden çıktığımda Araf'ın değil, Eksen'in evinin orada olduğumuzu fark ettim. Çatık kaşlarla Eksen'in 3 katlı gecekondusuna bakarken o ise yüzümün önüne düşen saçı geri çekti. Beklemediğim bu hamle ile yüzümde oluşacak gülümseyi tuttum, "Neden evime götürmedin beni," diye sordum.

Beni belimden tutup evine doğru yürütmeye başlarken konuşmaya başladı. "Seni bu halde yalnız bırakamazdım."

Yalnız kalmazdım. Senden nefret eden, intikam almak isteyen adam benimle ilgilenirdi.

Eksen'den sakladığım böyle bir gerçek vardı bir de. Araf'ı tanıdığımdan bahsedebilmem için doğru bir zamana ihtiyacım vardı, her şey yeterince karışıkken bir de bu konuyla uğraşmak istemiyordum.

Sessiz kalıp Eksen'e ayak uydurdum ve apartmanın içine girdik. Merdivenleri tek çıkamayacak kadar başım dönüyordu, Eksen kolumdan tutup yardım etmekle uğraşmaktan vazgeçip bir süre sonra beni kucağına aldı.

Mide bulantısıyla öğürdüm. "Sen de iyi alıştın," dedim öğürtünün arasında.

Kaşlarını çattı. "Umarım sen de üzerime kusmaya alışmamışsındır."

Eksen'in dairesinin önüne geldiğimizde bir çift meraklı göz ile göz göze geldik. 1 metre boyunda, esmer bir çocuğun meraklı gözleriydi bu.

Karşımızdaki oğlan bizi süzüp "Oha Eksen abi," dediğinde Eksen öksürdü ve "Aliş zannettiğin gibi bir şey yok bak, açıklayabilirim," dedi.

Şahit olduğum konuşmayla gülesim geldi, kendimi evli bir erkekle basılmış kadınlar gibi hissettim. Halbuki yalnızca beni taşıyordu ve karşımızdaki küçücük bir çocuktu.

Eksen beni yere indirdi, Aliş gülerek bana döndü. "Eksen abinin yanında gördüğüm ilk kadınsın, hemen tanışmamız lazım." Elini uzattı. "Ben Aliş, alt komşuyum." Güldü ve devam etti: "Kayınçon sayılırım."

Gözlerim sonuna kadar açılırken önce Eksen'e sonra Aliş'e baktım, "Yok, valla öyle bir şey değil," dedim yanlışlıkla bağırarak. "Yürümekten yoruldum diye taşıyayım diye tutturdu ben de acıdım, karşılıksız aşk onunki."

Eksen kendi kendine "Karşılıksız aşk demek," diye fısıldadı. Sonra bana döndü, "Bak sen," dedi şaşkınlıkla. "Ayakta duramayacak kadar sarhoşsun ama küçücük çocuğa yalandan hikaye uyduracak kadar zihnin açık maşallah."

Aliş araya girdi, "Küçücük çocuk falan ayıp oluyor Eksen abi. Hayır madem aranızda bir şey yok böyle konuşup kısmetimi kapatma. Gülümseyerek bana döndü, elimi tutup öptü. "Sizin adınız ne güzel hanım?"

Aliş kısa bir an gözümün önünde çift görünmeye başladı, başımı iki yana salladım. Bu kara kuru haylaz oğlan çocuğuna karşılık vererek "Süveyda, yakışıklı beyefendi," dedim.

Düşmemek için dua ederek dengemi sağlamaya çalıştım ve Aliş'e eğildim, saçlarını karıştırdım. "Seninle başka zaman uzun uzun muhabbet edebiliriz ama şimdilik gidelim, yoksa şuraya düşüp bayılma ihtimalim var."

Kalan son gücümü Aliş ile konuşmaya harcamışken Eksen'in evinin kapısına yaslandım ve Eksen anahtarı çevirir çevirmez kendimi içeriye attım.

İçerisi fazlasıyla rutubet kokuyordu, birkaç gündür hiçbir cam açılmamış gibiydi. Kokuyla midem daha fazla bulanırken lavaboya gittim ve taksiden beri ağzımda dolanan mide bulantısına son vermek için kusmaya başladım.

Ayak seslerinden Eksen'in geldiğini anladığımda yüzümün önüne düşen saçları ensemde topladı, bu an aklıma evine ilk geldiğim günü hatırlattı. "Sesimden çok öğürtü sesimi duyuyorsun sen de." Bunu dedikten sonra yüzüme su vurdum, birden bir parmak gözüme girince "Yine mi parmak atıyorsun bırak beni," diye bağırdım.

Eksen'in yüzünde muzip bir ifade vardı, "O senin parmağın," deyip güldü. "Tam leyla olmuşsun sen."

Kaşlarım çatıldı. "Leyla kim?"

Kahkahasını tutamadı, "Sarhoş anlamında dedim," dedi.

"Pardon o zaman," diye mırıldandığımda açık unuttuğum suyu kapattım, Eksen de ellerini saçlarımdan çekti. Saçlarımı iki yandan kulağımın arkasına attığımda banyo fayansına yaslanıp Eksen'e döndüm. "Uykum var ama yok da gibi. Kafamda sanki kazan kaynıyor."

Eksen başını hafifçe sağa yatırıp yüzünde gülümseyle gözlerime baktı, ardından yüzümü inceledi. "Neden az önce olan hiçbir şeyi konuşmuyorsun, hafızandan gitti mi yoksa?"

Kulüpte olanlardan bahsediyordu. "Yok sayarsam daha iyi hissederim belki." Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu.

Yanaklarını şişirerek yüzüme baktı. "Ama yok saydığında olmamış sayılmıyor, Süveyda." Kısa bir an duraksadı. "İyi hissetmediğinin farkındayım, benim yanımda rol yapmana gerek yok."

Eymen ile sevgili olarak yanında durduğum her an rol yapıyorum zaten. Hatta şu an buradaysam rol sayesinde.

"Bunları sabah konuşalım," dedim bitkin bir halde. "Konuşulup halledebilecek şeyler bunlar." Yaşanan olayı küçültmeye çalışıyordum ki hem Eymen ile ilişkimiz bitmesin hem de Eksen ile Eymen'in arası kötü olmasın.

Düşündüğüm şey istemsizce garip geldi. Uçurumdaki gün araları bozulsun diye fırsat kollarken, şimdi aralarında gerginlik yaşansın istemiyordum.

"Süveyda," dedi Eksen hafif siniri bozulmuş halde. "Eymen seni taciz etti, ben de yumruk attım. Anlayacağın sabah olduğunda hayatımız kaldığı yerden devam etmeyebilir."

Yüzüm düştü. Bu olayların üstüne Eymen'e nasıl yaklaşacaktım, üstelik eve girmek için kurduğum planı yarın uygulamayı düşünüyordum. Derin bir nefes verdim. "Ben alırım onun gönlünü."

Gözleri şok içinde açıldı. "Nasıl yani, gidip af mı dileyeceksin?"

Tartışacak halim yoktu. Konuyu değiştirmek için elimi dövmeyle kaplı sol kolunun üstüne dokundurdum. "Bu dövme kaç yıllık? Fazla yıpranmış duruyor, hiç üstünden geçtirmeyi düşünmüyor musun?"

Koluna bakıp kaşlarını çattı ve bana yeniden baktı, "Daha önce hiç bu kadar kötü konu değiştirme çabası görmemiştim," dedi.

Banyonun eşiğine adım atıp "Çıkalım bir şurdan, salona gel," dedi ve yürümeye başladı.

Arkasından gelirken yüzüme su vurmama rağmen kafamın çorba olmasının geçmemesine sinirlendim, bir yandan da bu geceyi yine Eksen ile kavga ederek geçirmekten korktum.

Salona geldiğimizde tam oturacağım sırada beni durdurdu. "Süveyda," dedi kısık bir sesle. Yüzüne baktığımda elimi tuttu ve beni birden kendine çekti.

Beklemediğim hamle ile şaşırmış gözlerle yüzüne baktım. O ise, çoğu andan daha farklı bakıyordu yüzüme. Ne nefretle, ne alayla. Gözleri loş ışıkla simsiyah gözüküyordu. Elleri buz gibiydi, bakışlarıysa tamamen gözlerimdeydi.

Dünyada benden başka hiçbir şey yokmuş gibi bakıyordu. Öyle bir bakıyordu ki, bir an tüm dünya benim gözlerimden ibaret zannettim.

Yutkunduğumda o da yutkundu. Damarlarımda dolaşan alkolün verdiği cesaretle bana eğik başına doğru kafamı kaldırdım ve alnımı alnına yasladım.

Kesik bir nefes aldı, bunu beklemiyordu. Bir eli elimdeydi, alnı alnıma yaslıydı. Diğer elini belime koyduğunda gözlerimi kapadım.

Birkaç saniye içerisinde "Eymen'in yaptığı-," dediğinde lafını kestim. "Şu an değil," diye fısıldadım.

Bir mucizenin içerisinde gibi hissettim kendimi, savaş meydanının ortasında silahların değil de hislerin savaştığı bir anda gibi hissettim.

Yüzümü delicesine yakan, hissettiğim yoğun ve karışık duygulardan gözlerimi açamadığım bu adamın savaştaki konumunu bir kez daha sorguladım.

Alnına yaslı yüzümü kıpırdattım, "Bir şarkı mırıldanır mısın," dedim hayali bir tebessümle.

Eli belimi daha sıkı kavradı. "En sevdiğin şarkı ne?"

Düşünmeme gerek bile yoktu. "İnanç Şanver, İnanması Zor," dedim bir çırpıda.

Bu şarkının yeri bende çok ayrıydı. İsimsiz'in yolladığı ilk notta yazan cümle, bu şarkıdan bir alıntıydı.

Eksen şarkının adını duyduğunda elleri kısa bir an gevşedi. "Anlamı olan bir şarkı mı senin için?"

İsimsiz'i düşündüm, aylar boyu bana yolladığı kağıtları heyecanla okuduğum her anı hatırladım ve cevap verdim. "Çok..."

Bir şey daha demedi, alnını biraz yana doğru kaydırdı ve kulak hizama yaklaştı.

Ellerinin soğukluğuna zıt nefesi sımsıcaktı. "İnanması zor ama," diyerek başladı mırıldanmaya. "Kendimde değilim bugünlerde"

"Işığını sapladın gittin karanlığıma gizlice..."

Dans ediyor gibiydik, dışarıdan bakan kimse bunlar dans ediyor demeyecek olsa bile.

"Korkular esir almış ruhumuzu kıskıvrak
Tutsam ellerinden yakınlaşsak..."

Hastanede kaldığım istisnasız her gece bu şarkıyla İsimsiz ile dans etmeyi hayal ederdim. Şimdi bu şarkı vardı, dans vardı, ama İsimsiz yoktu.

Bir daha da olmayacaktı zaten.

Eksen dudaklarını kulağıma bastırdığında tüm vücudumdan bir titreme geçti, vücut ısım yükseldi.

"Kim bilir, neden burada kesişti yollarımız,
Belki bir gün iyileşir en derin yaralarımız."

Şarkıya devam etmedi, sustu. Kulağıma değen dudakları başıyla birlikte biraz daha eğildi, boynumda durdu. Ve o an Eksen hiç beklemeyeceğim bir şey yaptı, yüzünü boynuma gömdü.

Tüm yüzü ve yüzünün sıcaklığı boynumdayken nefes alamıyor gibi hissettim. Dudakları boynumdaydı ama öpmüyordu, dudakları alev alıyordu.

Benimse her yanım alev alıyordu.

"Şu anın hata olduğunu biliyorum," dedi fısıldarken. "Yarın hiçbir şey olmamış gibi birbirimizin yüzüne bakacağımızı da biliyorum." Nefes verdi. Ardından bir şey mırıldandı ama söylediği şey anlaşılmadı, ben de ne dediğini irdelemedim.

Salondaki küçük aynanın yansımasına ay ışığı vuruyordu, gözüm oraya kaydı ve yansımamıza baktım.

Eksen ve Süveyda. Aklımdan yakıştığımız düşüncesi geçti, ama bu düşüncelere bir son vermem gerekiyordu.

Amacımdan yeterince sapmıştım.

Derin bir nefes alıp "Eymen'le sevgiliyim," dedim zorlukla. Ondan geriye çekilecek gücü kendimde bulamıyordum, söylediğim üzerine o çekilsin istedim.

"Biliyorum," dedi yüzünü boynumdan biraz geriye çekerken. "Ama onu sevmediğini de biliyorum."

"Ne?"

Geriye çekildi, elini elimden çekmezken gözlerime bakmaya devam etti. "Benim yanımda rol yapmana gerek yok. Artık bu oyundan çok sıkıldım."

Planımıanlamıştı? "Ne oyunu Eksen?" Nefesimi tuttum.

Eksen biraz duraksadı, yüzümü inceledi. "Sarhoşsun ve sabah uyandığında hatırlamayacağın cümleleri şimdi kurmak istemiyorum."

Sesi kulağımda yankılanırken yüzüm düştü. "Sarhoş falan değilim ben. Hem konu bu da değil, ne oyunundan bahsettiğini açıkla bana."

Eliyle ensesini kaşıdı. Yere bakarken konuşmaya başladı. "Aceleye geldi yani sevgililiğiniz, hazır değildin. Sen Eymen'e aşık değilsin."

Kaşlarım çatıldı. "Çabuk sevgili olduk belki de ama, yine de ondan hoşlanıyorum."

Yeniden 'O zaman neden şu an bu haldeyiz,' dese verebilecek hiçbir cevabım yoktu.

Gözleri düşünceli şekilde yüzümde gezindi. "Eymen'den ayrılmayı düşünmüyorsun yani. Üstelik bu geceye rağmen."

Bu gece derken yakınlığımızdan mı bahsediyordu, Eymen'in yaptığı hareketten mi?

"Evet," dedim kendimden emin bir sesle. "Eymen ile sevgiliyim ve ondan ayrılmayı düşünmüyorum."

Elini elimden çekerken gülümsedi, gülümsemesi bir tablo yapılıp yüzlerce anlam çıkartılabilecek kadar farklıydı. Hem bitiş içeriyordu, hem başlangıç.

"Sabah her şeyi konuşacağız," dedi. "Gerçekten her şeyi."

Anlamayarak başımı salladığımda başıma ağrı vurdu, "Böyle sarhoşluğa sıçayım," diye mırıldandım. "Ölme öldürmüyor yaşatma da yaşatmıyor."

Eksen soğuk yapacağını düşünmeme zıt şekilde samimi bir gülüşle "Duşa sokayım mı seni," dedi.

Eymen ile ayrılmayacağımı söylemiştim, o ise asla bozulmayıp üstüne duş yaptırayım diyordu. Şu anki rahat tavrı bana zaten o gözle bakmayıp üzerine alınmadığı için miydi acaba?

"Yok, sonra buz gibi suyla beni yine zatürrenin eşiğinden döndürürsün," dedim esnerken. "Ayrıca çok uykum var."

Eksen "Tamam o zaman," deyip koridora yürümeye başladı, ben de peşinden gittim. Yatağının üzerindeki örtüyü açtığında ekledi. "İstersen çarşafı değiştireyim."

"Saçmalama, rahatsız olmam."

Aksine kokun uyumama yardımcı olur.

Hiç beklemeden artan uyku ile yatağa girmek istediğimde, Eksen kolumdan tuttu. "Bu elbiseyle mi yatacaksın?"

Cevabımı beklemeden dolabından bir tişört uzattı, "Bunu giy," dedi.

Odadan çıkmak yerine arkasını döndüğünde çıkması için zorlamadım. Çünkü zaten ben dön demeden dönmeyeceğini biliyordum.

Hızlıca tişörtü giydiğimde "Yatağa giriyorum," dedim, kendimi yatağa attığımda halime bakıp güldü. "Bazen küçük kız çocuğu gibisin ama bu cidden tatlı."

Gülümsemekle yetindiğimde yastığın yanındaki telefonuna eğildi, onu alıp çıkacakken elinden tuttum.

Bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum. "Gitme," dedim kendime şaşırarak.

O da şaşırdı, birkaç saniye bir şey demeden yüzüme baktı. "Sarhoşluğun hala geçmemiş."

Sarhoş muydum hala, gerçekten sarhoşluktan mıydı? Emin değildim ama ayak uydurmak istedim. "Sarhoş bir kadının emrine karşı çıkmaman gerekir," Ellerimi kaldırıp tırnaklarımı ona doğrulttum. "Yoksa yüzünü çizebilirler."

"Vaov," dedi gülerek. "İşte şimdi korktum." Ve emanet şekilde yastığın yanına oturdu. "Sen uyuyana kadar buradayım, tamam."

Mutlulukla gülümsediğimde yan döndüm, yüzüm bacağına doğruydu. Başımı rahatsızlıkla sağa sola döndürürken "Yastığın çok alçak," dedim huysuzlanarak. "Geçen sefer bunu fark etmemiştim."

"Ne yapmamı istersiniz peki Süveyda Hanım, yastığın altına kolumu mu koyayım yüksek olsun diye?"

Mantıklıydı. "Olur."

"Yok artık," deyip yüzüme eğildi. "Ben dalga geçmiştim."

Ofladım. "Ben geçmiyorum ama."

Başımı hafif kaldırıp Eksen'in elini yastığın altına koyması için alan yarattım, Eksen ikiletmeyip elini koydu. Şimdi yastık daha yüksekti.

Ve artık, ben uyuduktan sonra da gidemeyecekti. Daha doğrusu gitmek için önce beni uyandırması gerekecekti ve gidemeyecekti, kısır döngüye girecekti.

Yüzümü ona döndürüp yüzüne son kez baktım. O da bana bakarken gözlerini kıstı, bakışları derinleşti.

Buruk şekilde gülümsedim. Bana sabah her şeyi konuşacağız demişti, ama sabah ben olmayacaktım.

O uyanmadan önce uyanıp gidecek, planımı uygulamaya başlamak için ilk adımımı atacaktım.

Bu gece yanımda kalsın istemiştim çünkü bu beraber geçireceğimiz ilk ve son geceydi.

Gözlerimi yüzünün her yerini inceledikten sonra kapattım ve uykuya daldım.

**

(Bölüm şarkısını dinlemeniz için en uygun an, şu an.)

Çoğu zaman uyandığım gibi alarmsız uyandım. Saate bakmamıştım ama yüksek ihtimal 10.20 olmalıydı. Bugün, diğer çoğu günün aksine kabussuz, huzur dolu bir uyku geçirmiştim.

Sebebi bugün her şeyin bitecek olmasıydı sanırım.

Biraz gerneşmek için kıpraştığımda, nerede olduğumu hatırladım. Başımı biraz yana kaydırdığımda gördüm ki Eksen uyuyakalmıştı.

Sırtı yatak başlığına yaslanmış, başı duvarda yan duran, sağ koluysa yastığın altında bir şekilde duruyordu.

Burnu çok hoşuma gidiyordu, küçük ve kalkıktı. Gözüm dudaklarına kaydı, ağzı aralık uyuyordu. Uyanıkken çoğunlukla sert olan bu adam, uyurken küçük bir bebeğe benziyordu.

Sessizce yatakta doğrulduğumda Eksen mırıldanmalı bir sesle yastığın altındaki kolunu hareket ettirdi, yüzü ekşidi. Uyanmamasını umdum.

Yoksa uyanırsa birkaç dakika sonraki gidişime bahane uydurmam gerekecekti.

Uyanmadı, yüzünü buruşturduğuyla kaldı. Uyandığında kolunun uyuşukluğunu hissedeceği için üzüldüm.

Yavaşça ayağa kalktım, giysilerimi de alıp odanın ucuna kadar gittim.

Gözüm komidin üzerindeki krem kutularına kaydığında sırtındaki yanıklar için kullandığını düşündüm.

Eksen'in vücudundaki izler apayrı bir davaydı. Kendimi o yanıkların acısını her an hissettiğimi düşündüğümde buna birkaç saniye bile katlanamadım, oysa her an katlanmak zorundaydı.

Birkaç adım daha atıp odanın kapısının oradan son kez Eksen'e baktım.

Bu an, Eksen'in yüzüne baktığım belki de son andı.

Yüzüne bakarken içime umut bulaştı. Belki de bu onu son görüşüm olmazdı. Belki de bugünden sonra Kenan hatta Eymen bile hapse girerdi ve Eksen ile birbirimizi tanırdık.

Belki de birbirimize adım atardık ve ona karşı ne olduğunu anlayamadığım hislerime bir ad verirdim.

Kendimin bile inanmayacağı bir yalana gülümseyip başımı Eksen'den çevirdim.

Belki de Kenan cezasını bulduktan sonra intihar edecektim. Ya da adamları beni öldürmesin diye Araf'ın yardımlarıyla yurt dışına kaçacaktım.

Eksen ile birbirimizi tanımamız bu seçenekler arasında fazla masumhaneydi.

Evin kapısından çıktığımda yüzüme soğuk bir rüzgar çarptı.

Derin bir nefes aldım.

Tuttuğum tüm nefeslere inat.

Çevirdiğim taksiye kağıtta yazan adresi gösterdim, koltuğa yaslanırken yolu izlemeye koyuldum.

Yol bitti, ben indim. Körpe bir mahallenin yıkılmaya yüz tutmuş evleri arasında gezerken kendimi bugüne hazırladım.

Yol bitti, ben planıma ayak bağı olabilecek en ufak aksilik yaşanmaması için buraya geldim.

Yol bitti, ben elime büyükçe bir taş aldım.

Güç ellerimdeydi. Güç bu taşta değildi, bendeydi. Fevriliklerime, öfkeme, korkularıma, travmalarıma rağmen bendeydi.

Taşı tek katlı evin camına fırlattım.

Cam tuzla buz oldu, bu Kenan'ın yolunun biteceğinin ilk sinyalleriydi.

Bugün Kenan Aysar için yol bitecekti.


~~~

BÖLÜM BİTTİİ

Bu bölüm çok uzun olmayan ama bence tadında biten bir bölüm oldu. Yeni bölümü en kısa zamanda atmaya çalışacağım, bu sefer araya 1 hafta girsin istemiyorum.

- Süveyda hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Süveyda ve Eksen'in arasında sizce ne var?

- Sizce yeni bölümde bizi neler bekliyor?

Seviliyorsunuz sizi çok öptüm

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

1.3M 91.5K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
869K 38.8K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
241K 15.1K 28
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
376K 24.4K 24
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...