KALP TUTSAĞI +18

By hayaller_umutlarda

3.8M 95.9K 70.4K

"Seni sevmeme izin ver," diye fısıldadı. "Ver ki sana cenneti yaşatayım." _ Sevmek nedir bilmeyen Yavuz Seçki... More

1. BÖLÜM "SATILIK"
2. BÖLÜM "KÖMÜRLÜK"
3. BÖLÜM "GİZLİ KAPILAR"
4. BÖLÜM "KAÇIŞ"
5. BÖLÜM "SEVMEK"
6. BÖLÜM "TANIŞMA"
7. BÖLÜM "TELEFON"
8. BÖLÜM "KORKU"
9. BÖLÜM "ALIŞVERİŞ MERKEZİ"
KESİT
10. BÖLÜM "SİLAH"
DUYURU
11. BÖLÜM "ÖPÜCÜK"
12. BÖLÜM "AİLE"
13. BÖLÜM "GEÇMİŞİN İZLERİ"
14. BÖLÜM "HİSLER"
15. BÖLÜM "NOT"
16. BÖLÜM "EVLİLİK"
17. BÖLÜM "HASTANE"
18. BÖLÜM "ANLAŞMA"
19. BÖLÜM "BIÇAK"
20. BÖLÜM "ARKADAŞLAR"
21. BÖLÜM "ZEYNEP"
22. BÖLÜM "İLK GÖREV"
23. BÖLÜM "BALAYI"
24. BÖLÜM "PİŞMANLIK"
25. BÖLÜM "TUZAK"
Instagram hesabımız🌸
26. BÖLÜM "CEZA"
27. BÖLÜM "YAĞMUR"
28. BÖLÜM "İNTİHAR"
29. BÖLÜM "DOĞUM GÜNÜ"
30. BÖLÜM "ÖZKAN"
31. BÖLÜM "POLİS"
32. BÖLÜM "SARHOŞ"
33. BÖLÜM ''GÜLSÜM DEVRİM''
34. BÖLÜM ''SALINCAK''
35. BÖLÜM ''HAVUZ''
36. BÖLÜM ''ŞANS''
37. BÖLÜM ''BABA''
38. BÖLÜM "PLAN"
39. BÖLÜM "DAVET"
40. BÖLÜM "YENİ BAŞLANGIÇLAR"
41. BÖLÜM "MEZARLIK"
42. BÖLÜM "KARŞILAŞMA"
43. BÖLÜM "TAŞINMA"
44. BÖLÜM "BOŞANMA"
45. BÖLÜM "SENİ SEVİYORUM"
46. BÖLÜM "LOTUS ÇİÇEĞİ"
47. BÖLÜM "SÜRPRİZ"
48. BÖLÜM "ÇİFTLİK VE BAZI İTİRAFLAR"
49. BÖLÜM "MEKTUP"
50. BÖLÜM "KORKUNÇ RASTLANTI"
51. BÖLÜM "YAVUZ'UN ESİLA'SI"
52. BÖLÜM "ÖZÜR"
53. BÖLÜM "YÜZLEŞME"
54. BÖLÜM "TEKLİF"
56. BÖLÜM "YANGIN" (PART 1)
57. BÖLÜM YANGIN (Part 2)
58. BÖLÜM "SİNEMA"
59. BÖLÜM "İSTEME"
60. BÖLÜM "ANLAMSIZ MEKTUP"
61. BÖLÜM "KINA"

55. BÖLÜM "MESAJ"

10.4K 623 314
By hayaller_umutlarda

Yeni bir bölümden hepinize merhaba çiçeklerim.🌸

Umarım iyisinizdir. 

Hepinize keyifli okumalar diliyorum ve sizi çok seviyorum...

_____

Şuan hissettiğim duyguları tarif etmekte o kadar zorlanıyordum ki... İçim içime sığmıyordu ve her an kalp krizi geçirecek gibi hissediyordum. Her şeyden önce mutlu ve sevdiğim adamın kollarında huzurluyum. Mutluluk ve huzur bir süredir bana çok uzak olan iki kelimeydi ama şimdi Yavuz sayesinde bana bir o kadar yakınlardı. Özkan'ın bana yaşattıkları, 1 ay hastane de kalmam, Zeynep'in başına gelenler... Hepsi o kadar çok üst üste gelmişti ki, derin bir çukurun içine düştüğümü ve oradan ne kadar çabalarsam çabalıyım asla çıkamayacakmışım gibi hissetmiştim. Kendimi boşlukta ve sürekli düşünür vaziyette buluyordum. Sonra Yavuz gelmişti ve bana elini uzatmıştı. O eli tuttuğuma asla pişman değildim. 

Aksine iyi ki Yavuz'un elini tutmuş ve benim yanımda olmasına izin vermiştim. 

Şimdi ise bana evlilik teklifi ettiği ve asla unutamayacağım bir gece yaşattığı yerde uzanıyorduk. Uyanalı çok olmuştu. Hâlâ çıplaktık ve tüm gecemizi burada geçirmiştik. Yavuz'la birlikte olduktan sonra yorgun düşmüş ve uyumuştuk. Üstümüze örttüğümüz pike bizi hafif esen rüzgardan korusa da, tam yanımda hissettiğim Yavuz'un çıplak bedeni üşümekten çok sıcaktan kavrulmama sebep oluyordu. Hava aydınlandığında ben çoktan uyanmıştım ama Yavuz uyuyordu. Onu uyandırmamaya dikkat ederek göğsündeki başımı biraz kaldırıp, Yavuz'un yüzüne baktım. 

Saçları dağılmış, dudakları kızarmış bir şekilde uyuyordu. Şu an dudaklarını öpmeyi deli gibi istesem de bu, onu uyandıracağı için sonraya erteledim. Hafif kesilmiş sakalları yüzüne öyle çok yakışıyordu ki, sürekli sakallarına dokunmak istiyordum. Dün gece o kadar güzeldi ki... Uzun süre biriyle birlikte olmamasına rağmen sırf canım acımasın diye kendine hakim olmuştu. Onunla yaşadığım her bir an çok güzeldi. Yavuz'un kaşları hafif çatıldığında ve gözlerini kırpıştırdığında uyanacağını anladım. 

Gözlerini açtığı an bakışları benimle buluştu. "Günaydın," dedim kocaman gülümseyerek. 

Yavuz uzanarak alnımı öptü ve, "Günümü güzelleştirenim..." diye mırıldandı. "Günaydın."

Bana ettiği iltifatlar o kadar güzel ve hoştu ki, yiyesim geliyordu bu adamı.

"İyi uyudun mu?" diye sordu Yavuz. 

"Evet," dedim anın verdiği huzurla, mayışmış bir sesle. "Çok iyi uyudum."

Çıplak sırtımda elini gezdirdi. "Peki canın yanıyor mu? Doğru söyle bana güzelim."

Hafif bir sızı hissediyordum ama bu çok normaldi ve anı bozarak, Yavuz'un benim için endişelenmesini istemiyordum. "Gayet iyiyim, ağrım yok."

"Yaşadığım hayat boyunca geçirdiğim en güzel geceydi. ay ışığım... Sen benim tüm ömrüme bedelsin."

Yavuz'a doğru dönerek göğsüne elimi koydum ve elime de çenemi yaslayarak ona bakmaya başladım. "Sana o kadar aşığım ki, sevgini tüm bedenimde hissediyorum. Sanırım beni sevdiğin için dünyanın en şanslı kadınıyım."

"Öylesin," dedi Yavuz gülümseyerek. "Ve ben de dünyadaki en şanslı adamım, senin gibi bir güzelliğe sahip oldum için."

Elimi uzatarak Yavuz'un saçlarında elimi gezdirdim. "Sana bir şey söylemem gerek." 

Bu anı bozmak istemiyordum ama bunu Yavuz'dan da saklamak istemiyordum. Aramızda hiçbir gizli saklı kalsın istemiyordum.

Yavuz hafifçe kaşlarını çatarak, gözlerimin içine baktı. "Ne oldu?"

"Ben..." Utanarak, alt dudağımı dişledim. En iyisi uzatmadan bir anda söylemekti. "Mektubu okudum."

Yavuz düşünceli bir ses tonuyla, "Ne mektubu güzelim?" diye sordu.

"Bana yazdığın..." Yutkundum. O anları hatırlamak bana iyi gelmiyordu. "Ameliyata girmeden önce bana bir mektup yazmışsın. Ben onu okudum."

Yavuz'un kaşları havalandı. "Sen benim dolabımı mı karıştırdın?"

Hızla başımı iki yana salladım. "Hayır, Aylinlerle çiftlik dönüşü otele gitmiştik ya. Sen banyoya girdiğinde sana kıyafet seçmek için dolabını açmıştım ve... Kıyafetlerine bakarken mektup yere düştü. Ben de merak ettim ve çantama attım."

"Demek o yüzden o gün tuhaf davranıyordun." Sesi kızgın değil aksine keyifli geliyordu.

Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Sadece içinde ne yazdığını merak ettim ve fark eder de mektubu benden alırsın diye korktum."

"Mektubu aldığını biliyordum güzelim." Sözlerine devam etti: "Ve okuduğunu da."

"Nasıl?" diye sordum şaşkınlıkla.

"O anki tepkilerinden mektubu bulduğunu anladım," dedi yanağımı okşarken.

"Peki neden bir şey söylemedin?"

Omuz silkti. "Senin için yazılmış bir mektuptu zaten. O yüzden okumana karşı çıkmak istemedim."

"O mektup çok ağır geldi bana Yavuz. Ben hâlâ aşamıyorum yazdıklarını. Eğer sana bir şey olsaydı..."

"Güzelim," dedi ve sözümü kesti. "Bana bir şey olmadı. Yanındayım ve seninleyim. O yüzden bunları düşünmeye gerek yok. Yaşandı ve bitti. Üzülmeni istemiyorum."

"Elimde değil," dedim mırıldanarak. "Yanında olmadığım için kendime kızıyorum."

"Sen benim hasta olduğumu nereden bilebilirdin ki? Kendini suçlama." Moralimin düzelmediğini fark etmiş olacak ki bir anda üstüme çıkarak, bacaklarımın arasına girdi. "Eğer daha fazla kendini üzersen sana hiç istemeyeceğin şeyler yaşatırım."

Anında moralim düzelirken kahkaha atarak, kollarımı boynuma doladım. "Mesela bayım?"

"Sonsuza kadar burada, içinde olmak gibi..."

Sonlara doğru şehvet dolu sesi bakışlarımın dudaklarına kaymasına sebep oldu. "Bu benim istemeyeceğim bir şey değil. Hatta eyleme geçirmeni isterim."

Fısıltım onu gülümsetti. "Arsız kızım benim."

Dudaklarımız buluştuğunda arzu dolu bir inleme bahşettim onu. Öpüşmemiz kısa sürmüştü. Dudaklarını benden ayıran Yavuz'a kaşlarımı çatarak baktım. "Ne oldu?"

"Seni zorlamak istemiyorum," dedi yoğun bakışlarıyla. "Sana defalarca sahip olmayı istesem de şu an olmaz. Her şey senin için daha çok yeni."

Kollarımı sıkıca boynuna doladım. "Sana aşığım."

Yavuz yüzünü boynuma gömerek kokumu içine çekti. "Tüm hayatımsın."

Bir süre öyle kaldıktan sonra minderlerin üzerinden kalktık ve giyinmeye başladık. Elbisemi üzerime geçirirken son kez etrafıma baktım.  Burada bir gece kalmıştık sadece ama benim için o kadar çok şey ifade ediyordu ki. Her bir yeri aklıma kazırcasına baktım. Tüm detaylarıyla çok güzeldi.

 Yavuz da giyindiğinde elini uzattı. Gülümseyerek elini tuttum ve fanus evden ayrıldık. Yavuz'un arabası biraz ileriye park edilmişti. Arabaya doğu giderek bindik. 

"Evine mi bırakayım güzelim seni?"

Yavuz'u başımla onayladım. "Evet, Zeynep'i çok özledim."

Yavuz başını salladı. "Elif ona çok iyi baktı ama iyi olmadığını görebiliyordum. Yaşadıkları onu fazlasıyla etkilemiş."

"Daha 8 yaşında," dedim. "Etkilenmesi çok normal. Yaşadıkları kolay değil ve ona bunu yaşatanlardan biri de öz annesi."

Yavuz arabayı sürerken anlık olarak bana baktı. "Ne yapmayı planlıyorsun?"

Arkama iyice yaslanarak kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ona gerçekleri uygun bir dille anlatacağım. Ailesinden herhangi biriyle görüşmesini istemiyorum."

"Haklısın. Onların zaten Zeynep'i düşündüğü yok. Tek düşündükleri para."

"Öyle," dedim kafamı sallarken. 

Kısa bir süre sonra evime vardığımızda Yavuz'la geçirdiğimiz o muhteşem dakikaların sonuna gelmiştik. "Sizinle bir daha ne zaman görüşebiliriz beyefendi?"

Yavuz tek kaşını kaldırarak, güldü. "Ne zaman isterseniz hanımefendi."

"O zaman bu akşam," dedim dudaklarımda eksik olmayan gülümsememle. "Sana güzel bir akşam yemeği hazırlamak istiyorum."

Yavuz elime uzandı ve bir öpücük kondurdu. "Olur güzelim, akşam sendeyim."

Yavuz'a doğru yaklaştım. "Akşam olmasını iple çekiyorum." 

Yavuz dudaklarıma derin bir öpücük kondurdu. "Ben senden ayrılmayı hiç istemiyorum."

Gülerek kapımı açtım. Böyle devam ederse hiç ayrılamayacaktık. "Akşam görüşürüz."

Arabadan indim ve evime doğru ilerledim. Zeynep'le 1 aydır görüşmüyorduk. Beni hastane de o şekilde görmesini istemiyordum. Bir süre Elif'te kalmıştı. Dün de Zeynep evine gitmek istediğini söyleyince, Sevgi teyze onu alıp buraya getirmişti. Asansörden inerek, evin ziline bastım. Kapıyı Sevgi teyze açtı. 

"Kızım..." dedi dolan gözleriyle. 

Anında Sevgi teyzeye sarıldım. "Lütfen ağlama Sevgi teyze, ben iyiyim."

Sevgi teyze gözlerini silerek bende ayrıldı. "Nasıl ağlamam Esila. Başına benim yüzümden neler geldi. Kaçırıldın, 1 ay hastanede yattın. Ben o kadına kapıyı açmasaydım bunların hiçbiri başına gelmeyecekti."

Sevgi teyzeye bakarak gülümsedim. Kendini daha fazla suçlamasını ve yıpratmasını istemiyorum. "O adam zaten bize kafayı takmıştı Sevgi teyze. Yani sen o kapıyı açmasaydın bir yolunu bulur yine giderdi eve. O yüzden kendini üzmeyi bırak."

"Olsun kızım, yine de insan kendini suçlamadan edemiyor. Zeynep'in hayatı bile tehlikeye girdi."

Bakışlarımı etrafta gezdirdim. "Zeynep nerede?"

"Sürekli seni sayıklıyor ve dünden beridir odasından çıkmadı. Bir bak kızım sen ona, o da zor şeyler yaşadı. Sana ihtiyacı var."

"Ben bir gidip bakayım," diyerek ilerleyecekken durdum. "Sen de daha fazla canını sıkma. Kapatalım bu konuyu."

Zeynep'in odasına doğru giderek, kapıyı açtım. Zeynep yatağına oturmuş, kitap okuyordu. Beni görünce gülümseyerek yanıma geldi. "Abla!"

"Ablacığım," dedim Zeynep'e kocaman sarılırken. Bir süre sadece sarıldık. Onu o kadar çok özlemiştim ki. Zaten bizim bizden başka kimimiz vardı ki? Ona bir şey olsaydı ne yapardım ben? Zeynep'ten ayrılarak yanağını öptüm. "Seni çok özledim Zeynep, iyisin değil mi?"

Zeynep başını aşağı yukarı salladı. "İyiyim. Sen neden yanıma hiç gelmedin?"

Zeynep'in yatağına oturarak onun da yanıma oturmasını sağladım. "Bazı işlerim vardı, gelemedim yanına," diyerek iç çektim. "Zeynep sana olanları hatırlatmak istemiyorum ama o gün ne oldu ablacığım?"

"Ben odamdaydım. Bir kadın geldi ve Sevgi teyzeyle oturup, konuşmaya başladılar. Sonra kadın yanıma gelip beni zorla evden çıkarttı. Bir arabaya bindirdiler.  Ondan sonrasını hatırlamıyorum abla. Uyandığımda karanlık bir yerdeydim ve yanımda kimse yoktu."

"Sana zarar verdiler mi? Seni kaçıranların ismini hatırlıyor musun?"

Zeynep başını iki yana salladı. "Bana bir şey yapmadılar, hatta benimle ilgilendiler. Sadece bir kadın telefonla konuşurken Yekta dediğini duydum o kadar."

Derin bir nefes verdim. "Tamam ablacığım," dedim ve bir kez daha öptüm yanağından. "Ben sana bunu kimin yaptığını biliyorum."

Zeynep kaşlarını çatarak bana baktı. "Kim abla?"

"Annen," dedim lafı uzatmayarak. "Beni kaçırmak isteyenlerle iş birliği yapmış ve buna seni de dahil etmiş."

"O kötü biri mi abla?"

Sorduğu soru içimi burkmaya yetti. "Zeynep çok üzgünüm ama evet ablacığım. Bundan sonra onlarla görüşmeni istemiyorum." Zeynep usulca kafasını salladığında iç çektim. "Sen kitabını okumaya devam et. Odamdayım ben."

Zeynep'in odasından çıkarak, kapıyı kapattım. Kendi odama girerek yatağıma oturdum ve başımda duran tacı çıkararak yatağımın üstüne koydum. Zeynep'e zarar vermediklerine seviniyordum ama daha 8 yaşındaydı ve korktuğu belliydi. Umarım bir daha başımıza böyle bir şey gelmezdi. Boy aynamın önüne geçerek yansımama baktım. Kırık beyaz elbisemin açık bıraktığı boynumu görmemle gözlerim şokla büyüdü. İnanamıyordum! Ben tüm gün böyle mi gezmiştim?

Hastanede yatarken Yavuz'un bana aldığı telefonu elime alıp boynumun fotoğrafını çektim. Boynumun bazı yerleri kızarmış, bazı yerleri de morarmaya başlamıştı. Diş izlerini saymıyordum bile!

Fotoğrafı Yavuz'a gönderdim.

*fotoğraf*

-Dün gece seninle mi birlikte oldum, yoksa saldırıya mı uğradım Yavuz? 

Anında mesajıma cevap geldi. 

-Benimle çok ateşli bir gece geçirdin hayatım. Ve bunlarda ateşli gecemizden kalan o muhteşem izler...

Sinirle ayağımı yere vurup, Yavuz'a bir cevap yazdım. Bir de ukalaca bana karşılık veriyordu!

-Sabah neden hiçbir şey söylemedin? Senin yüzünden Sevgi teyze beni bu halde gördü. 

Birkaç dakika sonra telefonumun bildirim sesini duydum.

-Güzelim dün gece boynunu bu hale getirirken gayet mutluydun. Şimdi mi sorun oldu? Ayrıca eminim ki Sevgi Hanım bunu görmezden gelecektir. 

Ellerimi saçlarımın arasından geçirerek derin bir nefes aldım. Utanacağım hiç mi aklına gelmemişti? Ya da... Bilerek yapmıştı!

-Sabah bilerek beni uyarmadın değil mi? Senin izlerini taşımam hoşuna gitti.

Sohbetten çıkmayıp, Yavuz'un vereceği cevabı bekledim.

- O izlerle çok ateşli görünüyordun...

Gözerimi devirerek sinirle yeni bir mesaj yazdım. 

- Bir dahaki birlikteliğimiz de vampirlik görevini ben üstleneceğim ve kork benden Yavuz!

Bildirim geldiğinde hızla mesajı okudum.

- O günü iple çekiyorum benim sarışın küçük vampirim.

Sohbetten çıkarak telefonu yatağımın üzerine attım. Resmen yaşadığım bu utançtan zevk alıyordu hayvan herif!

Üstümdekilerden kurtularak duşa girdim. Kısa bir duşun ardından saçlarımı kuruttum ve boynumdaki izleri kapatarak üzerimi giydim. Rahat bir eşofman takımı giymiştim. İçeriye gittiğimde Sevgi teyzeyi mutfakta gördüm. 

Beni görünce, "Aç mısın kızım?" diye sordu. 

Başımı iki yana sallayarak kendime kahve yaptım ve mutfak sandalyelerinden birine oturdum. Sevgi teyze de yanıma oturarak bana bakmaya başladı. "Neler oldu kızım? O adam seni neden kaçırdı?"

"Özkan Arın," dedim. Sesimden nefret akıyordu. "Pelin Hanım'ın yani Yavuz'un üvey annesinin öz oğlu. Özkan doğduğunda Yekta onu Pelin Hanımdan almış ve sokağa atmış. Yerine de Yavuz'u almış. Anlayacağın Yekta kendince intikam almaya çalışmış. Çünkü Özkan, Yekta'nın gerçek oğlu değilmiş."

Sevgi teyze şaşkınca bana baktı. "Peki seninle derdi ne kızım? Sana neden zarar verdi?"

Omuz silktim. "Yavuz'un mutlu olmasını istemediği için beni kullandı. Ben Yavuz'un evinde yaşarken de tehdit mesajları alıyorduk. Hatta Yavuz'la zorla evlendiğim gün Özkan beni vurmuştu. Sonra ortadan kayboldu ve tekrar çıktı işte."

"Ne oldu ona şimdi?"

"Yekta intihar etmiş," dedim. "Yavuz da Özkan'ı sakat bırakmak için bacağından vurmuş. Artık ortada intikam falan kalmadı."

Sevgi teyze üzgünce iç çekti. "Yavuz Bey de çok üzülmüştür."

"Pelin Hanım, Özkan'ı görür görmez Yavuz'dan vazgeçmiş. Onu en çok bu yaraladı."

"Çok şükür geçti gitti," dedi Sevgi teyze. "İnşallah bir daha bulaşmazlar size."

"Sanmıyorum," diyerek kahvemden bir yudum aldım. 

"Esila, bak sana demeyi unuttum kızım," dedi Sevgi teyze. "Buraya dün bir kadın geldi. Kapıyı açmadım ama ben Yavuz'un annesiyim deyince açmak zorunda kaldım. İsmi Gülsüm'dü herhalde. Seni sordu, ben de evde değil deyince gitti geri."

Kaşlarımı çattım. "Gülsüm Hanım, Yavuz'un öz annesi. Beni neden sordu anlamadım."

"Başına gelenleri mi ne duymuş, merak edip gelmiş."

Kafamı aşağı yukarı salladım. "Bir ara uğrarım yanına." Sevgi teyzeye baktığımda gözlerinin parmağımdaki yüzükte olduğunu gördüm. 

"Kızım yoksa..."

Gülümsedim. "Yavuz dün akşam bana evlenme teklifi etti."

Yüzüğümü hayranlıkla inceledi. "Çok güzelmiş kızım, hayırlı olsun. Umarım hep mutlu olursunuz."

"Umarım," diye mırıldandım. "Yavuz gelecek bu akşam yemeğe. Birlikte güzel bir yemek yiyelim, dedim."

Sevgi teyze başını salladı. "Ben sana yardım ederim. Akşama doğru da Zeynep'i alır, evime götürürüm istersen."

"Aslında evde kalması daha iyi olmaz mı?" diye sordum. Yavuz'la yalnız kalmayı ve onunla güzel bir akşam yemeği yemek istiyordum ama Zeynep de iyi değildi ve Elif'ten daha yeni gelmişti. Gitmek isteyeceğini pek düşünmüyordum.

"Ben onunla konuşurum," dedi Sevgi teyze. "Gelmek isterse eğer, götürürüm."

Sevgi teyzeyi başımla onayladım ve kahvemden koca bir yudum aldım. Hayatım neredeyse düzene girmişti ve artık önümüzde bir engel yoktu. O yüzden kendimi fazlasıyla rahatlamış ve mutlu hissediyordum. Sevgi teyze ile biraz daha sohbet ettikten sonra hazırlıklara başladık. Eve 1 ayır gelmiyordum. Her ne kadar Sevgi teyze arada uğrasa da detaylı bir temizlik yapmak şarttı.

🌙

Her şey hazırdı. Tüm gün temizlik ve yemek yapmıştık. Ne kadar yorulsak da güzel bir iş çıkartmıştık. Sevgi teyze bir saat önce Zeynep'i de alıp gitmişti. Zeynep'in gitmek istemeyeceğini düşünmüştüm ama aksine Sevgi teyzeyle gideceği için mutlu olmuştu. 

Ben de bir yarım saat önce banyodan çıkarak saçlarımı kurutmuştum. Üzerime belden oturtmalı, kırmızı renkte, askıları dantelli bir elbise giymiştim. Elbisenin boyu kısaydı ve bunun Yavuz'u çıldırtacağını biliyordum. Aynamın karşısına geçerek elime aldığım fondötenle boynumdaki tüm izleri kapattım. İzleri gördükçe Yavuz'a karşı bileniyordum ve bir dahaki sefere kesinlikle elimden kurtulamayacaktı!

Sarı saçlarımı açık bırakarak yüzümü hafif renklendirdim ve kırmızı rujumu da sürerek tamamen hazır olmuş oldum. Kendime son kez bakarak odadan çıkacaktım ki aklıma gelen şeyle adımlarım duraksadı. 

Yüzüğümü banyoda unutmuştum. Hemen banyoma giderek, yüzüğümü parmağıma taktım. O kadar güzel ve anlamlıydı ki... Yüzüğün ortasında yuvarlak bir elmas vardı ve elmasın iki yanında da ay vardı. Yavuz'un aldığı yüzüğün hayatımızla bu kadar bağlantılı olması benim için çok şey ifade ediyordu. 

Onu gerçekten çok seviyordum. 

Odadan çıkarak salona gittim ve masayı kontrol ettim. Her şey hazır görünüyordu. Masada tek bir eksik bile yoktu. Masanın ortasındaki kırmızı mumları yaktım ve mutfağa giderek çorbaları servis ettim. Tam o anda zilin çalmasıyla çorba tenceresini mutfağa götürdüm ve koşarak kapıya doğru ilerledim. Antre de bulunan aynadan son kez kendime bakarak kapıyı açtım. Yavuz tüm karizmasıyla karşımda duruyordu. 

Gülümseyerek onu içeri davet ettim. "Hoş geldin."

Üzerine buz mavisi bir gömlekle, siyah pantolon giymişti. Sırıtarak içeriye girdi ve beni belimden tutarak kendine çekti. Anında sarılışına karşılık verirken, Yavuz yüzünü boynuma gömdü. Saniyeler sonra ayrıldığımızda, "Hoş buldum ay ışığım," dedi. Birlikte masaya geçtiğimizde ikimizde gülümsüyorduk. 

Çorbalarımız içmeye başladık. Yavuz kaşlarını çatarak önce etrafa sonra bana baktı. "Zeynep nerede?"

Elimdeki kaşığı tabağımın kenarına bıraktım. "Sevgi teyzeyle birlikte gitti."

Kaşlarını havaya kaldırdı. "Benimle yalnız kalabilmek için Zeynep'i gönderdin yani?"

Bu sefer kaşlarını çatan bendim. "Yavuz saçmalama, o gitmek istedi."

"Peki," diyerek boğazını temizledi. Sonra da muzip bir ifadeyle gözlerimin içine baktı. "Yani şu an evde yalnızız?"

Konuyu nereye  bağlayacağını çok iyi biliyordum. Yine de belki beni şaşırtır da başka bir şey söyler diye, "Evet, neden ki?" diye sordum.

Elindeki kaşığı hızla masaya bıraktı. "Güzelim o zaman biz neden yemek yemekle vakit kaybediyoruz?"

Yavuz'a baygın bir bakış attım. "Ne yapmak isterdin Yavuz?"

Sırıttı. "Odana geçelim, ben sana uygulamalı olarak göstereceğim."

Gözlerimi devirdim. "Yemeğini ye Yavuz, senin için o kadar uğraştım."

"Seni yemeyi tercih ederdim ama neyse," diye mırıldandı. 

Onu duymazdan gelerek çorbamı içmeye devam ettim. Çorbalarımızı bitirdiğimizde ana yemeği servis ederek yerime oturdum. Salatadan bir kaşık alarak sakince yemeğini yiyen Yavuz'a baktım. "Aylin nasıl? Onu en son gördüğümde çok kötüydü."

Yavuz duraksayarak bana baktı. "Bugün yanına gittim," dedi durgun bir ses tonuyla. "Çok iyi görünmüyordu ama zamanla alışacak."

Yavuz'daki bu durgunluğu fark etsem de, "Babasını kaybetti, kolay değil," dedim iç çekerek. "Umarım bir an önce toparlar kendini."

"Başka şansı yok," dedi kesin bir dille. "Ona babasını geri getiremem. Gerçi bu elimde olsa da yapmazdım ama öyle bir adam için kendini bu kadar üzmesine anlam veremiyorum..."

"Öyle deme," diyerek sözünü kestim. "Ne olursa olsun onun babasıydı."

Bana anlamsız bir bakış attı. "Seni bana satan baban ölseydi, üzülür müydün?"

Kollarımı masaya koyarak suyumdan bir yudum aldım. "Üzülmezdim ama o adamla benim aramda baba kız ilişkisi yoktu ki. O adamla benim hatırladığım tek bir iyi anım bile yok. Yekta da iyi değildi ama bunu Aylin'e hiç yansıtmadı. Ona daima iyi bir baba oldu."

Omuzlarını düşürerek, iç çekti. "Kızını bu kadar çok seviyorsa intihar etmeseydi o zaman!"

"Yavuz," dedim ve masanın üzerinde duran eline uzanarak tuttum. "Bir sorun mu var?"

Derin bir nefes aldı. "Bugün..." dedi ve sustu. Anlatacakları canını yakıyor gibiydi. "Aylin'i görmeye gittiğimde beni yanından kovdu."

Şokla gözlerimi büyüttüm. "Anlamadım? Aylin neden böyle bir şey yaptı?"

"Annem olacak o kadınla konuşmuş. Bana da Demir söyledi. Yavuz, babanın intihar etmesine engel olmadı, aksine sadece izledi falan demiş. Aylin de bana babamın ölümünden sen sorumlusun, dedi ve beni görmek istemedi."

Destek olmak istercesine elini daha sıkı tuttum. "Kötü bir dönemden geçiyor ve sağlıklı düşünemiyor. Ona biraz zaman tanımalısın sevgilim. Acısı hafiflediğinde emin ol pişman olacak ve yanına gelecek."

Yavuz elimi tutarak, hafif bir öpücük kondurdu. "Hayatıma iyi ki girdin güzelim."

Gülümsedim. "Sen de benim hayatıma iyi ki girdin." Yavuz ayağa kalkarak yanıma geldi ve beni bir anda kucağına aldı. Çığlık atarak kollarımı boynuna doladım. "Yavuz ne yapıyorsun? Daha yemeğim bitmemişti," diye söylendim. "Hem sana ay kurabiye yapmıştım." 

Yavuz beni dinlemeyip odama doğru ilerledi ve kapıyı açtı. "Onu da yeriz güzelim, ama önceliğim her daim sensin."

❗(Kısa bir +18 uyarı. Rahatsız olanlar bu kısmı atlasın.)❗

Beni yatağımın üzerine bırakarak, bedenimi süzdü. "Kırmızı..." dedi yutkunarak. "Beyaz tenine o kadar çok yakışıyor ki." Üstüme uzanarak alnımdan öptü. "Sana her defasında daha da çok aşık olmam normal mi?"

Dişlerimi gösterecek şekilde gülümsedim. Yavuz dudaklarıma gömülerek beni sertçe öpmeye başladı. Ona hiç zorlanmadan karşılık vermeye başladım. Alt dudağımı dudaklarının arasına alarak hafifçe ısırdı ve emmeye başladı. Ağzımdan derin bir inleme kaçarken ellerimle sıkıca kolunu tuttum. Yavuz nefes almama izin vererek dudaklarını benden çekti ve boynumu öpmeye başladı. 

"Yavuz," diye mırıldandım. "Lütfen yeni izler ekleme..."

Beni dinlemedi. 

Boynumun her yerine ısırıklarını ve öpücüklerini bırakırken ona engel olamayacağımı bildiğimden kendimi serbest bıraktım ve inlemeye başladım. Bedenim arzunun etkisiyle kıvranırken, kasıklarım hiç olmadığı kadar ağrıyor, bana tatlı bir sızı bahşediyordu.

Yavuz üstümdeki elbisenin dantelli, kalın askılarını tutarak aşağı çekti ve göğüslerimi açığa çıkardı. Uçları belirginleşmiş olan göğüslerime bakarken, iştahla dudaklarını yaladı ve göğüslerime gömüldü. Her ikisine sırayla öpücük kondurarak, avuçlarının içine aldı ve sıktı. Ağzımdan kaçan iniltiyle bedenimi bedenine sürttüm. 

Onu istiyordum.

 Onun için yanıyordum. 

Daha fazlasını istiyordum. 

(+18 olan kısım bitmiştir. Okumaya buradan devam edebilirsiniz çiçeklerim.)

Gözlerimi kapatarak bu anın tadını çıkardım ve altında kıvranmaya devam ettim. Dudaklarımda eksik olmayan iniltiyle Yavuz'a sürtünmeye devam ederken bir ses duydum. Kaşlarımı çatarak etrafa baktığımda komodinin üzerinde duran telefonumu gördüm. Art arta bildirimler geldiğinde bir elimi Yavuz'un boynundan çekerek telefonuma götürdüm. 

Tanımadığım bir numaradan gelmişti mesajlar. Yavuz bildirim sesini umursamadan göğüslerimle ilgilenmeye devam ederken merakıma yenik düştüm ve gelen mesajın üstüne tıkladım. 

Gönderen: 0557......

-Özkan'ın seni kaçırdığı gün Yavuz'un nerede olduğunu merak etmişsindir illaki.

-Yavuz benimleydi. 

-Benim kollarımda.

-Benim yatağımda.

*fotoğraf*

Kalp atışlarım korkuyla hızlandığında titreyen ellerimle fotoğrafın üstüne tıkladım. Lütfen düşündüğüm şey olmasın... Yavuz lütfen bana bunu yapmış olma...

Karşıma çıkan fotoğraf ise kalbimi bir ateş gibi yakmıştı. Yavuz üstü çıplak bir şekilde Buket'in kollarındaydı. Gözleri kapalıydı ve kolu, Buket'in belini sımsıkı sarmıştı. Buket başını Yavuz'un göğsüne yaslamış, gülümsüyordu. Saçları fazlasıyla karışmış, ruju dağılmıştı. 

Bir mesaj daha geldi.

-Yavuz sadece senin masumluğunu ve imkansız oluşunu sevdi. Ama unuttuğun tek şey, Yavuz'un hayatında senden önce ben olduğumdu. Yavuz hâlâ beni seviyor. Eğer sevmeseydi o günkü teklifimi kabul etmez ve evime gelmezdi. Umarım gerçekleri farkına varır ve Yavuz'un yakasından düşersin.

Gözlerim dolarken, "Yavuz," dedim. "Kalk üstümden."

Sesim titremişti ve Yavuz bunu anında fark etmişti. Başını kaldırarak gözlerimin içine baktı. Beni gördüğü anda ise kaşlarını çatarak hızla doğruldu. "Güzelim, ne oldu? Canını mı yaktım, istemeden sana zarar mı verdim?"

"Evet," dedim hıçkırıklarımı bastırırken. "Bana zarar verdin, ama isteyerek."

Yataktan kalkarak elbisemin askılıklarını üzerime geçirdim. Yavuz da ayağa kalkarak bana baktı. "Esila ne oluyor? Anlat bana." Sesi endişe doluydu.

"Bana yalan söyledin," dedim hayal kırıklığıyla. 

"Ne yalanı?" diye sordu kaşlarını çatarak. Gözümden bir damla yaş düştüğünde Yavuz'un bakışları gözyaşımı takip etti. Bakışları kararırken yumruklarını sıktı. "Bir anda ne oldu sana böyle?" Koluma nazikçe dokundu. "Güzelim neden ağlıyorsun?"

Kolumu hızla elinden kurtarırken, "Bana yalan söyledin," dedim tekrardan. Ama bu sefer sesim fazlasıyla yüksekti. "Sana sadece tek bir soru soracağım Yavuz. Bana doğruyu söylemeni istiyorum."

Yavuz başını aşağı yukarı sallayarak bana baktı. Bakışları yüzümde geziniyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. 

"Özkan'ın beni kaçırdığı gün Buket'e gittin mi?"

Yavuz sıkıca gözlerini yumdu. Verdiği tepki dişlerimi sıkmama sebep oldu. 

Gitmişti. 

Yavuz o kadının yanına gitmişti. 

"Bana cevap ver!" diye bağırdım. Ne olursa olsun ondan bir cevap bekliyordum. Hayır, desin. Hayır gitmedim.

Yavuz gözlerini açtı. Bana olan bakışlarında gördüğüm tek şey, pişmanlıktı. 

Yavuz bana pişmanlıkla bakıyordu. 

Buket yalan söylememişti. Ve Yavuz az önce bunu doğrulamıştı. O fotoğraf gerçekti.

Göğsüne sertçe yumruğumu geçirdim. "O kadının yanına nasıl gidersin! Bana bunu nasıl yaparsın Yavuz?!" Gözümden bir damla yaş daha düştü. "O kadını sevmediğimi biliyorsun. Buna rağmen evine nasıl gidersin." Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. "Ve bana yalan söyledin."

"Güzelim, ne olur sakin ol ve beni dinle..."

"Sus," dedim bağırarak. "Şu an ne sesini duymak istiyorum ne de seni görmek." İşaret parmağımla odamın kapısını işaret ettim. "Git buradan!"

"Esila..."

Bağırışım sözünü kesti. "Git buradan dedim!"

"Açıklama yapmama izin ver, ne olur." Yavuz telaşla ve korkuyla bana açıklama yapmaya çalışıyordu ama şu an umurumda değildi. Bana yalan söylemesini kaldıramıyordum.

Yavuz'un odadan çıkmayacağını anladığımda ellerimi saçlarımın arasından geçirdim ve Yavuz'u arkamda bırakarak odamdan çıktım. Salona geldiğimde Yavuz da arkamdan geliyordu. 

"Beni dinlemelisin güzelim, lütfen konuşalım."

İşaret parmağımı Yavuz'a doğru kaldırdım. "Seninle hiçbir şey konuşmak istemiyorum. Buradan git Yavuz, hem de hemen!"

"Seni anlıyorum ama beni dinlemelisin."

"Seni dinlemek istemiyorum." Göğsüne bir yumruk daha geçirdim. "Söyleyeceğin hiçbir şey bana yalan söylediğin gerçeğini değiştirmeyecek!"

"Haklısın, özür dilerim sana yalan söylememeliydim ama aramız bozulsun istemedim. Her şey düzelmişken ve en önemlisi sen mutluyken bunu söyleyerek aramızı bozmak istemedim."

"Şimdi daha mı iyi oldu?" dedim bağırarak. "Bak bana! Mutlu muyum ben? Değilim Yavuz, yine mahvettin beni. Evet, beni mutlu ediyorsun. Hayatındaki en değerli kişiymişim gibi hissettiriyorsun ama verdiğin mutluluk kadar acı da veriyorsun." Yavuz'u gözlerinde gördüğüm acı dolu ifade kalbimi sızlatsa da umursamadım. Onu kolundan tutarak kapıya doğru götürmeye çalıştım. "Seni görmek istemiyorum, git buradan!"

Yavuz bir şey söylemek için dudaklarını aralamıştı ki bir anda zil çaldı. Kaşlarımı çatarak kapıya doğru ilerledim. Sanırım komşular bağırışımdan rahatsız oldu diye düşünürken, kapıyı açtığımda gördüğüm kişi duraksamama sebep oldu.

"Baran?" dedim şaşkınlık dolu bir ses tonuyla.

Bunun burada ne işi vardı? Ve evimi nereden bulmuştu?

______

Bir bölümün daha sonuna geldiniz çiçeklerim. Umarım beğenmişinizdir.

Bölümü nasıl buldunuz?🍀

Bölümü geç attığım için hepinizden tek tek özür diliyorum, hastaydım ve hâlâ iyileşebilmiş değilim. Ama sizi daha fazla bekletmek istemedim ve bölüm biraz kısa olsa da yayımladım.💖

2000 kişilik bir aile olduk ve hepinizi çok seviyorum, iyi ki varsınız. Ailemizin daha çok büyümesi dileğiyle...🤍

Beni buradan ve instagramdan takip etmeyi unutmayın lütfen. 

Ayrıca oy verip, yorum yaparsanız beni çok mutlu etmiş olursunuz. 

Instagram: kalptutsagi_

Diğe bölümde görüşmek üzere, hepinizi çok seviyorum. Allah'a emanet olun.🙏

























Continue Reading

You'll Also Like

107K 5.3K 152
Çok sevdiğim bir hikayeden esinlenerek oluşturdum. Umarım güzel olur
21.6K 980 30
"her evin bir sırrı, her kalbin bir yarası vardır. bazen de kapıyı aşk çalar..." bugünden yarına umut saklayanların hikayesi... masumlar apartmanını...
606K 18.4K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
1.3M 48.6K 52
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...