.
Nemden rutubetlenmiş, rutubetin iğrenç kokusunun sarıldığı, kan lekelerinin hakim olduğu bu apartman dairesine karşı yüzünü buruşturmuştu herkes.
Jungkook hariç.
Vera bakışlarını dairede gezdirmek yerine Jungkook'a çevirmiş onun ifadesiz yüzünü inceleyip ne düşündüğünü anlamaya çalışmıştı.
Jungkook yavaşça iki artı bir olan bu dairede gezinmeye başlamış, koridorun sonundaki kapıyı açmasıyla küfür savurarak kapatması bir olmuştu. Yanına gelen Vera ona ne olduğunu sorar gibi baktığında Jungkook elini onun yüzüne koyup okşamıştı.
"Sen koridorda herhangi bir iz var mı diye bak."
"MinHyuk bakıyor zaten. Ne var ki orada?"
Vera elini kapının koluna uzatmıştı ki Jungkook hızla belinden tutarak havalandırmış geriye doğru bırakmıştı.
"Güzelim. MinHyuk'u yolla ve sana dediğimi yap. Görmeni istemiyorum."
Vera onun karşısında kifayetsiz kalırken onun dediğini yaparak MinHyuk'un yanına gidip Jungkook'a yönlendirmişti. MinHyuk giderken merak etsede Jungkook'a güvenerek koridoru incelemeye başlamıştı.
MinHyuk, Jungkook'un kapısını aralık bıraktığı odaya girdiğinde o da Jeon gibi küfür savurmuş yüzünü buruşturmuştu.
"Böyle bir iğrençliği senin vakanda bile görmedim, bu ne?"
Jungkook onu takmadan incelediği cesetlere, daha doğrusu ceset parçalarına bakıyordu.
Kanla kaplı kurtlanmış bedenler, yerinden çıkartılmış ve derileri yüzülmüş iskelet parçaları, açık cesetler ve dahası...
"Ya da bir çeşit..."
"Sadistlik."
MinHyuk'un eskisi gibi onu tamamlamasıyla bakışları ona kaymıştı. MinHyuk ise bakışlarını kaçırıp odanın fotoğrafını çekmeye başlayan Jungkook'a bakmıştı.
"Melinda gitti."
Jungkook umursamazca işine devam ettiğinde MinHyuk onun tepkilerini ölçmek için yüzünü inceliyordu.
"Arkandan bayağı ağladı da."
Jungkook hâlâ onu takmadan fotoğraf çekmeye devam ettiğinde bir yandanda açık arıyordu.
"Cidden onu bir çırpıda siliyor musun?"
MinHyuk dayanamadan sorduğu soruyla Jungkook ağır metalik kokusu olan havayı içine çekmişti. Ardından MinHyuk'a dönüp boş boş bakmaya başladı.
"Başkomiserin yaptıklarını biliyordu. Müdürün nasıl ona arka çıktığını. Senin nasıl bir insan olduğunu da aynı şekilde."
MinHyuk onun dedikleriyle iç çekerek bakışlarını kaçırmıştı. Jungkook ise ona bir adım atmıştı.
"Söylesene, Vera'yı sadece benim emniyete dönmemi sağlayıp başkomiserin yapmaya devam ettiği pislikleri üstüme atacağınız o planları ne zamandan beri kuruyorsunuz?"
MinHyuk ona şaşkınca baktığında Jungkook alayla gülerek telefonunu kapatıp cebine koydu.
"Siz kendinizi riske atmaktan korkan insanlardan ibaretsiniz. Sana sırtımı dayadığım her an için kendimden iğreniyorum. Sırf çıkarlarınız uğruna insanları kullanıp sonrada bir şey olmamış gibi davrandığınız için sizden iğreniyorum."
MinHyuk konuşmak için ağzını aralamıştı ki Jungkook işaret parmağını ona doğru salladı.
" Sakın. Sakın ağzını açıp bana tek kelime etme. O kızı kullanmanıza izin vermeyeceğim MinHyuk. Başkandan gizlice hem ona hem kızına kurduğunuz tüm oyunların farkındayım ve size fırsat vermeyeceğim. Bunu bil. "
Jungkook hızla odadan çıktığında MinHyuk öylece kalakalmıştı. Jungkook her şeyin nasıl bu kadar farkında olabilirdi? Nasıl bunca şeyi bir çırpıda öğrenebilirdi? Açık dahi vermemişlerdi...
Jungkook, koridorda oflayarak etrafına bakan Vera'yı gördüğünde tüm siniri uçup gitmiş, gülmesine engel olamamıştı.
Yavaşça arkasından yaklaşıp ellerini kızın beline koyarak başını onun yüzüne doğru hafifçe eğmişti. Kızın irkilmesine gülerek...
"Ödüm koptu, deli misin?"
Jungkook gözlerini kapatıp onun şakağına ufak bir öpücük bırakmıştı.
"Öyle miyim?"
Jungkook'un derin sesi onu ürpertirken Jungkook gülerek geri çekilmişti.
"Bir şeyler bulabildin mi?"
Vera başını iki yana sallayıp kendinden bağımsız dudaklarını büzdüğünde Jungkook uzunca onun dudaklarına bakmış ardından iç çekerek başını sallamıştı.
"İyi, ben alacağımı aldım. Ekibi de yönlendirdiysen gidelim."
Vera ona onay vererek yürümeye başladığında Jungkook arkalarından yaklaşan MinHyuk'u hissederek hızla kızın elini tutmuştu. Vera ona anlamazca bakarken Jungkook bir şey demeden apartmanın çıkışına yönlendirmişti ikisinide.
MinHyuk ise iç çekmiş arkalarından uzunca bakmıştı.
Tek yapabileceği şey olarak.
"Jeon."
Jungkook, MinHyuk'a gıcıklık olması için minibüsün kapısını kapatırken ona seslenen kızına baktı.
"Söyle Yunesa'm."
Vera hafifçe tebessüm edip bakışlarını ona diken adama baktı.
"Gerçekten, gidecek misin bu vakadan sonra?"
Jungkook onun düşen suratına karşı burukça tebessüm etmiş MinHyuk'un gelmediğine emin olup kızın ellerini tutmuştu.
"Bu konuyu burada konuşamayız Yunesa'm."
Vera dudaklarını birbirine bastırıp birleşik olan ellerine bakmıştı. Bu görüntü onun en çok hoşuna giden şey olmuştu.
"Ancak seni böyle bir ortama bırakmaya pek niyetim yok."
Jungkook'un dediğiyle gözleri anında parlamış onun gözlerini bulmuştu. Jungkook onun bu hâline gülmeden edememişti.
"Jungkook."
Jungkook kızın ellerini okşamış açılan kapıya gözleri değdiği sırada Vera'nın sadece onların duyabileceği sesle söylediği şeye karşı kalakalmış, bakışları hızla ona dönmüştü.
"Seni seviyorum."
.
Noluyor orada???