KAYBET-ME

By best_writerrr

1.8K 1K 1.1K

Babalarının yaptığı yanlışlar onların hayatını zindana çevirdi. Onlar bu zindan hayatını güzelleştirmeye çalı... More

DİKKAT BAŞARILI BİR YAZAR VE HİKAYE GELİYOR!
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
🎊🗣️DUYURU🗣️🎊

BÖLÜM 6

136 77 109
By best_writerrr

YENİ BÖLÜME HEPİNİZ HOŞGELDİNİZ 💚
BU BÖLÜMÜMÜZ YİNE SENA'NIN ANLATIMINDAN OLACAK🌟SENA'DAN YAZMAYI ÖZLEMİŞİM YA💗
NEYSE BAYA UZATTIM BÖLÜME GEÇELİM 💞

VOTE VE YORUMLARINIZI ALIRIM 🤭

SENA'DAN
     Şu an gerçekten baya eğleniyorum desem asla ama asla yalan olmaz. Tabi siz şu an bana 'ruh hastası' diyebilirsiniz. Ama aynı zamanda haklısınız da. Kaçırılıp nasıl eğlenilir değil mi?

     "Ya ben bunları yerim. Bunlar bizim için ne kadar endişelenmişler ya." Buse kahkahalarının arasından konuşurken bu sefer fren sesi ardından arabanın kapı sesi geldi. Tabi bizde kulağımızı oraya verdik.

     "Yaw abi bunlar bizi keklemis olmasın. Lan ben babamı kaçırsam bile asla böyle güzel bir villaya getirmem vallahi. Anamı da getirmem. Neyse konumuz bu değildi." diyen kişi Görkemdi.

     " Lan abi vallahi çocuk haklı. Bak bu Ayça, Buse ve Sena'nın yapmadığı şey değil Koray. Boşuna mı endişelendik biz şimdi?"dedi Burak Beyy.

     Bu arada biz bunu daha öncede yapmıştık. Plan o kadar güzel ilerliyorken Burak ve Görkem'in de zeki olması tuttu. Gördün mü?

     "Lan doğru bunlar önceden de bizi kandırmıştı. Oğlum eğer bu sefer de böyle bir saçmalık yaptılarsa olay çıkarırım haberiniz ola." dedi Koray abim.

     " Gençler buradaki harcadığınız eforu içeri girmek için harcasaydınız şimdi ne döndüğünü anlardık. Hadi yürüyün fazla boş yaptınız ya." dedi Caner abim. Çok geçmeden Koray abim yine söze girdi.

     "Bu arada Canerciğim sen az önce abine saygısızlık ettin değil mi? Bir daha görmeyeyim. Vallahi alırım ayağımın altına." Bu bu kadar komik olamazdı. Hepsi bir anda kahkalarla gülmeye başladılar. Manyak bunlar yemin ederim ya. Nesi komikti bunun.

     Hepimiz yerlerimizi almış onları bekliyorduk. Zaten onları kafede bırakıp geldiğimizde hava kararmaya başlamıştı. Şimdi de akşam olmuştu. Kafeden ayrıldığımız gibi bu kiraladığımız tek katlı villaya gelip hazırlık yapmaya koyulmuştuk.

     Açık bıraktığımız kapıdan içeri girdiklerinde salona gelmelerini bekleyip ışığı yaktık ve hep bir ağızdan koro halinde bağırdık.

     " İyi ki doğdun Koray Kara."

     " Ben sizin yaptığınız işi var ya." diye bağırdı iki abim birlikte sonra birbirlerine bakıp tebessüm edip önlerine döndüler. Liseli aşıklar ya bayılıyorum şu ikisine birde başka bir mal olan Burak'a. Salak Sülo.

     " Abi ben şimdi anlamadım. Bizim niye bundan haberimiz yok. Ne kadar korktuğumuzu biliyor musunuz?" dedi Burak. Sonra bana baktı bende gözlerimi ondan çekip " biliyoruz" dedim. Hepsi birlikte bana baktıklarında kesin benim zekam hakkında kötü kötü şeyler düşünüyorlardır.

     " Yani öyle bakmayın. Açıklayayım. Şöyle kii. Koray abimin üstüne dinleme cihazı yerleştirdik." Hepsinin gözleri fal taşı gibi açıldı. Benden bundan yararlanıp devam ettim." Yani mesela abilerimin kız kardeşleriden çok şu el kızları için endişelendiklerini duydum. Ayrıca Görkem'in de Merve için ne kadar endişelendiğini duydum." dedim gülerek.

     " O zaman Burak' ın da kim için endişelendiğini duymuşsunuzdur." dedi Görkem. Bunun üzerine Burak gözlerini önce yanındaki Görkem'e daha sonra benim üzerime dikti. Bende gözlerimi hemen kaçırdım.

     " Yok duymadım. Ayrıca biri bu pastayı elimden alabilir mi? Ekim kırıldı. Hiç de centilmen değilsiniz." dediğimde Koray abim Burak'ın omzuna omzunu vurdu. Sonra başıyla beni işaret etti. Burak sanki biraz tereddüt ede ede bana doğru yaklaştı. Pastaya elini uzattığı an pastayı geri çektim. "Ay madem almıyorsunuz bende masaya bırakayım. Ama baştan söyleyeyim. Pastanın yarısı benim" dediğimde Burak'ın arkadan oflama sesi geldi.

     Arkamı döndüğümde başını pencereye çevirmiş dışarıyı izliyordu. Sonra hareketlenip koltuğa oturdu. Yani tamam biraz çocukça davranıyor olabilirim. Ama o beni bırakıp gitti. Şimdi de gelmiş onu affetmemi bekliyor. Çok bekler beyefendi. Sülo işte ne olacak?

     " Şimdi bugün benim doğum günümmüş onu öğrenmiş oldum. Ama böyle bir aksiyona hiç gerek yoktu. Ayrıca Sena hanım biz kardeşimiz için de endişelendik. Mesela seni ne kadar çöpten bulmuş olsak da yine de kardeşimsin yapacak birşey yok." yaa yine beni sinir etmeye çalışıyordu ve gayet de başarılı oluyordu. Herkes bu dediğine tebessüm ederken. Benim gözüm istemsizce Burak'a kaydı. Tebessüm ederek bana bakıyordu. Ona baktığımı görünce de iç çekip başını başka yöne çevirdi.

     " Yaaa abiii. Anneme sordum yokmuş öyle birşey. Neyse bu konuyu burda bir daha açmamak üzere kapatıyorum. Ayrıca pasta zaten büyük yarısı size yeter diğer yarısı da bana."

     " Güzelim ben senin pasta aşkını ne yapacağım? Yani bir çözüm yolu olan varsa lütfen bana iletsin. Tüm param pasta ile heba oluyor da" dedi Koray abim. Abime artık istemsizce göz devirdigim için yine ona göz devirdim.

     Sonra bu sohbetin fazla uzadığını düşünerek gidip abime sarılıp doğum gününü kutladım. Benden sonra herkes büyük bir aydınlanma yaşamış gibi gidip abime sarılıp doğum gününü kutladı.

     Ben hâlâ pastayı yeme derdinde iken Buse abimi almış pasta başına geçmiş. Merve ye poz veriyordu. Gözümü odada gezdirdim. Ayça yüzünde gülümseme ile onları izliyordu. Ne onu bu kadar mutlu etti diye düşünürken Caner abimin yanında oturmuş olduğunu fark ettim. Abim onun saçıyla oynarken ona bir şeyler söylüyordu. Görkem'e baktım o da Caner abim ve Ayça'yı tebessüm ile izliyordu.

     Gözüm yine Burak'a kaydığında yine göz göze geldik. Ben ona 'ne var lan' bakışı atarken o bana bakıp omuz silkip ayağa kalktı. Bu ne yapacak diye bakarken gelip yanıma oturdu. Bu hoşuma gitmedi değil ama daha aklımı yitirmedim Allah'a şükür. Ona ters ters bakarken o bana öyle güzel bakıyordu ki.

     " Sena'm biz niye bu durumdayız?" deyip iç çekti.

     "Bence durumumuz çok iyi mesafeli falan çok iyi değil mi?" dediğimde hiç beni takmışa benzemiyordu. Parmaklarıyla oynarken yüzüme bile bakmıyordu.

     "Ben seni terk etmedim. Ölsem de terk etmem. Sena ben seni çok seviyorum. Yemin de ederim sana. Bak inanmıyor olabilirsin ama..." Cümlesine devam etmesine izin vermeyerek araya girdim.

     "Senin sevgine inanmıyorum dediğimi hatırlamıyorum. O yüzden sus. Ayrıca ben seninle niye muhattap oluyorsam. Kabahat bende."deyip ayağa kalktım. Burak'ın büyük bir sebebi olmasa gittiğini abim öğrendiğinde onu yanıma dahi yaklaştırmazdı. Ama yine de bana hiçbir şey demeden beni bırakıp gittiği için ona çok kızgınım. Bunun kısa süreli olduğunu biliyorum ama olsun.

     " Buse ben bugün pasta yemedim. Yeter bence fotoğrafların. Canım çok pasta çekti. Aslında hiç ağzıma bile sürmem ama niye böyle oldu anlamadım." dediğimde herkes bana inanmaz bakışlar atıyordu. Nee sanki yalan söylüyorum. Ay pastayı da çilekli almışız hiç de haberim yoktu!!

     " Ya ufff bir fotoğraf çektirmiyorsun. Al ye pastanı. Senin bu pasta aşkından dolayı kafayı yemek üzereyim artık." dedi Buse.

     "Sen benim lokmalarımısayıyorsun?"dedim sahte bir kızgınlıkla. Buse bana göz devirip gitti.

     Pastalarımızı da yiyip oturmuş birbirimize bön bön bakıyorduk. Kimsenin sesi soluğu çıkmıyordu. Bu sessizliği bozmak adına ve biraz merakla sohbet başlatmaya çalışıyordum.

     "Abi siz ne zaman evleneceksiniz? Çünkü ben sizden sıkıldım da. Kaç yıldır evleniyonuz artık evlenin bıktım sizden ya bu nedir?"dediğimde abim yine bana göz devirdi.

     "Senaa!! Adamı delirtme canım ha ne dersin?"abimin sesi artık seninle atışmak istemiyorum. Kes sesini der gibi çıkıyordu. Bende başka bir sohbet açmak için yine birşeyler düşünüp açtım ağzımı

     "Ee Caner abi ve Ayça siz ne zaman barışıyorsunuz?"dediğimde ikisi de aynı anda buz kesti. Yine ikisi aynı anda yutkundu. Bu sözlerimin üzerine Görkem'in gülme sesi geldi. Ona baktığımda Caner abime bakıp birden sesini kesti. Artık abim nasıl bir bakış attı ise çocukcağızın ödü koptu.

     Sanırım Merve onlara da geleceğimi bildiği için. Bana kaşlarını kaldırıp lütfen yapma bakışları atıyordu. Neyse sana gelmeyeceğim merak etme. Çünkü senin olayını daha bilmiyorum ki!

   "Güzel kardeşim sen ne zaman sesini keseceksin?"dedi Koray abim. Offf bunlarla hiç sohbet edilmiyor ha.

     "İyi bee. Hepiniz ne haliniz varsa görün. Ben gidiyorum."deyip ayağa kalktığımda benimle birlikte Burak da ayaklandı. Sen hayırdır der gibi baktığımda.

     "Bende evime gidiyorum. Allah Allah evimize de mi gitmeyelim kardeşim anlamıyorum kii." Burak'ın bu saçma isyanı ile herkese iyi geceler dileyip çıktık evden. Tam arabama doğru yol alıyordum kii. Burak'ın boğazını temizleme sesi geldi. Arkamı döndüğümde bana bakıyordu.

     Eteğindeki taşları dökül der gibi baktığımda nihayet artık ne diyecekse ağzını araladı.

     "Sena sana birşey sorabilirmiyim?"kafamı olumlu anlmada sallamakla yetindim."Beni hala seviyor musun? Yani herhangi bir soğuma söz konusu değil değil mi?" bir anda ne diyeceğimi bilemedim. Tabi ki seviyorum. Ama bunu onun bilmesine gerek yok bence.

     "Bilmiyorum kii."deyip omuz silktim ve cebimden anahtarımı çıkarıp arabaya doğru yol aldım ve ordan uzaklaştım. Şimdi sadece ihtiyacım olan güzel bir uyku idi.

*****
     Sabah gözlerimi açar açmaz bir çift mavi göz ile göz göze geldim. Hemen olduğum yerden doğruldum.

     "Bismillahirrahmanirrahim. Yarrabim ne günah işledim ki ben ya?" deyip kafamı sağ tarafıma çevirdim. Buse ve Ayça bana mal görmüş gibi bakıyorlardı. Ee bu ikisinin gözü de mavi. Hangisi az önce az daha gözümün içine giriyordu?

     "Hanginiz az önce zombi gibi gözümün içine giriyordu?"dediğimde ikisi de bir anda kahkalarla gülmeye başladılar. Ama bu komik birşeye güler gibi değilde daha çok tehlike çanı çalan bir kahkahaydı.

     "Hadi kalk kuaföre gidiyoruz."dedi Buse ve benim gözlerimin fal taşı gibi açılmasına sebep oldu. Ben bugün ne kadar çok göz dedim ya. O kadar göz dememe bir nazar değmese bari.

     "Ya ne kuaförü benim kuaförde ne işim var."dediğimde Ayça bana gözlerini devirdi.

     "Kızım sen böyle devam mı edeceksin? Bak Burak da geri döndü. Ona böyle bakımsız mı görüneceksin?"dedi Ayça ve bu sefer benim ona göz devirmeme neden oldu.

     "Ayçacığım. Birincisi ben bakımsız değilim. Sadece böyle başkalarının bana dokunması hoşuma gitmiyor. Bir de bu rahatsızlığın üzerine mal gibi bir sürü para veriyorum onlara. İkincisi ise ben buyum. Kimse için de kendimi değiştirmem. Üçüncüsü döneklik yapıp değiştirirsem bile bu kişi asla ama asla o Sülo suratlı Burak olmaz."dediğimde ikisi de beni kınar bakışlar atıyorlardı.

     "Bu sözlerine konuşmazsam içimde kalacak yengeciğim. Birinci söylediğine şunu söylemek istiyorum. Sen cimri misin? Ve bu cimriliğini de yalandan bana dokunulmasından rahatsız oluyorum diyorsun."deyip suratıma yalandan da olsa tükürmüş gibi yaptı.

     "Ben cimri falan değilim. Sadece enayilik bana göre. Bak tarağım, düzleştiricim, tokam, ojem, ağdam vesaire herşeyim var. Allah'a şükür ellerim de var. Yani başkalarına ihtiyacım yok. Çok şükür ki yok. Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin."dediğimde ikisi aynı anda "AMİN" diye bağırıp beni kolumdan tutup kaldırdılar.

     "Ya bu ne kafadır kızım? Yaşlı nineler gibi bir ton laf ediyorsun. Sonunu da dua ile kapatıyorsun. Yürü hazırlan çıkalım. Bu arada haberin olsun seni temizlemeye götürmüyoruz. Saçını boyayacaksın." diyen Ayça'nın arkasından yalnızca "NEEEE!!!" diye bağırabildim.

*****
     Yalnızca benim yalvarmalarım ve kimsenin beni takmaması ile geçen bir yolculuğun ardından arabayı kuaförün önünde park ettik. Bu arada birşey diyeceğim benim arabamı neden Buse sürüyor. Bu tam anlamıyla yengeliği kötüye kullanmak. Hey Allah'ım ya.

     "Hadi bakalım kızlar saçlarımızı boyamaya gidelim." dedi Buse. Artık konuşmayacağım. Çünkü galiba artık konuşursam Bu kız manyak ya. Bir de kendi saçını da boyayacak.

     Buse kemerini çıkarıp arabadan indi. Hemen ardından da Ayça onu taklit ederek arabadan indi. Ama ben inmek istemiyorum. Bu kuaför benim içime bir sıkıntı soktu. Acaba istemediğim için mi bana öyle geliyor. Buse arabanın önünden geçip arabanın sağ tarafına geçti. Cama ikide defa tıklattı. Bir süre bekledi. Galiba ben umutsuz vaka gibi göründüğüm için kapımı bile açtı kız. Daha ne yapsın kızcağız yani.

     "Gelmek için davetiye bekliyorsan. Seni düğünüme davet edeceğim canım. Koray buna çok mutlu olur."diyen Buse'ye kötü bakışlarımı atarken arabadan indim.

     "Sence ben abimle seni evlendirir miyim? Yazık değil mi benim abime?" deyip arkamı onlara dönüp içeri girdim.

     İçeri girdiğimde yine şaşırdım diyemeyeceğim. İçerde bizimkilerin hepsi vardı. Kadın kuaförün de erkeklerin ne işi var. Daha doğrusu Burak'ın ne işi var. Bu arada ben her gün bunları görmekten sıkıldım.

     İlk beni fark eden kişi Burak'tı. Beni gördüğü gibi ayağa kalktı. Sanki başbakanım ha. Bu çocuk olayı abartıyor. Acaba o kadar mı vazgeçilmezim? Olabilir mi (!)

     Bu arada birşey fark ettim. Merve hanım saçını fön çektirmiş oturmuş. Benim burda ne işim var ya. Offfff.

     "Hiç bekleme yapma Senacığım. Hemen koltuğa otur. Saçını gece mavisine boyayacaksın." dedi Buse.

     "Bak kuaföre zorla da olsa geldim. Saçımı boyatacaksın. Üstüne üstlük gece mavisi mı olacak. Ayrıca siz niye burdasınız. Hani erkeksiniz ya ondan dedim. Neyse onunla ilgilenmiyorum. Abilerim şunları alın başımdan sıkıldım bunlardan. Herşeyi zorla yaptırıyorlar bana."

     Burak bana tebessüm ile baktı. Mal mı var burda neye gülüyorsun? Abimlere baktığımda Koray abim nişanlısını kolunun altına almış. Bana tarafını gösteriyordu. Caner abime baktığımda Ayça'ya büyük bir aşkla bakıyordu. Yani ben anlayacağımı anladım. Bunun üstüne yüzümü abartılı şekilde buruşturdum.

     "Canım benim ilk başta şunu söyleyebilirim. Burası benim o yüzden bugün burası kapalı. Niye diye soracaksan canım istedi. Kapalı olduğu için biz erkeklerin burda olması pek sorun olmaz bence. Sonra ise bunlar hepsi sana komplo kurmuşlar. Kuaföre gelmeyi sevmiyorsun diye seni buraya getirmişler. Sana değişiklik olsun diye. Ama ben ve Burak öyle yapmadık. İstemedik eğer sevmiyorsa gelmesin zorlamayın dedik ama takan kim? İşte böyle ben biraz uzun konuştum galiba o yüzden susucam. Bu kadar sana yeter." dedi Görkem.

     "Hadi fazla konuştun git otur da neye boyatacaksan boyat."dedi Caner abim ve oturduğu koltukta arkasına yaslandı. Gıcık adam. Onlara sinirlenip koltuğa gidip oturdum.

     Bir kadın kuaför geldi. Sanırım ne yapacağını bildiği için direk işe başladı. Önlüğü bana bağlayıp hiç beklemeden saçımı açıcıya buladı. Kafamı folyo ile de sardı. Biraz beklememi söyleyip gitti.

     Bizimkilere baktığımda herkes kendi halinde idi. Onlarla hiç muhattap olamam. Telefonumu çıkarıp video izlemeye başladım. Bir saate baktım. Resmen 1 saat falan geçmiş. Şaka değil mi? İnşallah düşündüğüm şey olmamıştır.

     "Kuaför hanım acilen buraya gelmeniz gerekiyor. 1 saat geçmiş resmen. Dalga mı geçiyorsunuz siz?" dediğimde kadın bildiğin uçarak yanıma geldi.

     "Hanımefendi lütfen kusura bakmayın. Hemen yıkıyorum. Unutmuşum ben sizi?" Ne dediğini duyuyor mu bu kadın?

     Kadın beni hemen lavabonun önüne koyup saçımı yıkamaya başladı. Ama lavabonun içine sarı bir şekilde saçlarım yağıyordu. Hayır olamaz değil mi? Hemen kadının elini çok sert bir şekilde ittirip aynadan kendime bakmam ve çığlığı basmam bir oldu?

     "Aaaahhhhhhğğğğğğ!!!!!!!!"

BÖLÜM SONU🤗

BÖLÜM NASILDI?🤔

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE 💖

    

    










    

    

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 31.5K 43
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
988K 26.8K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kendini bulunduğu durumdan kurtarmakla beraber ona...
100K 3.1K 38
Tamamlandı✔ Zelal: NE! Zelal: mesajlarıma görüldü attın demek! Zelal: demek mesajlarımı gördün ha... Zelal: demek o kadar kızın arasından benim mesaj...
166K 8.9K 35
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...