Arzuhâl |KaiHun|

By hunbhupendra

8.1K 710 214

"Sehun, sen de ergenliğe girdin mi?" More

| 1 | ergenlik hormonları
| 2 | jongin'le yeni bir deneyim
| 3 | farklı bir tat
| 4 | hislerimle başkaldırıyorum
| 5 | şeyime dokundu!
| 6 | manyak çocuk
| 7 | merak
| 8 | 16'lık
| 9 | yarım akıllı
| 10 | esmerim biçim biçim, ölürüm esmer için
| 11 | bize dokunmayan yılan bin yaşasındı
| 12 | dünya büküldü
| 13 | küstüm senle, konuşma benle
| 14 | kalbimi kırdın, pişmiş kelle
| 15 | lalaalalallalaasextinglololoooo
| 16 | oyun gecesi
| 17 | utanmaz, arlanmaz
| 18 | p*rnhub
| 20 | neşemiz hiç eksilmesin çocuk
| 21 | eyes, nose, lips
| 22 | yeni bir yaşam

| 19 | randevuda ne yapılmaz

225 30 29
By hunbhupendra

"Evlilik konusunda ne düşünüyorsun Sehunnie?"

Sehunnie'n batsın. Bu nasıl konu anasını satayım ya.

"Yaklaşsana bi Jongin."

"Niye ya, vuracak mısın?"

Salak.

"Yok ateşin var mı diye bakacağım."

"Yok ki."

Elini refleks olarak alnına götürürken yaklaştı. Kendi elimle kontrol etmeden inanmak istemediğim için elimi alnına koydum. Harbiden de yoktu. Lan o zaman n'oluyordu bu çocuğa? Kafeye oturduğumuz andan beri böyle abudik gubidik sorular sorup duruyordu. Anlıyorum muhabbet etmek istiyordu ama bizim muhabbetimiz bu tür konuların kıyısından bile geçmezdi ki. Lan Jongin, o kadar mı konusuz kaldığımızı hissediyorsun lan?

"He sen ciddisin yani?"

Başını olumlu manada sallayınca birkaç saniye gözlerine bön bön baktım. Neler olduğunu gözlerinden anlamaya çalıştım ama bakışlarının güzelliğinden başka bir şey göremedim. İç geçirdim bende. Gün içinde garip olan tek şey soruları olmadığından üstüne gitmeme kararı aldım. Çünkü kendisi de garipti, Jongin olmadığı biri gibi davranmaya çalışıyordu. Bir yetişkin gibi?

"Evlilik üzerine pek düşünmedim Jongin. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?"

İçimden 'ne yaşıyorsun olum sen?' diye sormak gelsede, ayıp olmasın diye fikrini sordum.

"Aslında, ben de hiç düşünmedim."

Kafayı yiyeceğim, o zaman neden soruyordu ki? Bir yandan sorgulamak istiyorum bu durumu, diğer yandan üstüne gitmek istemiyorum. Sustum bu yüzden. Çünkü dedim ya, Jongin bugün kendisi gibi değildi. Günün başında plan yaptığını söyleyerek bana "müsait misin?" diye sormuş, bakın, Jongin, bana, müsait, misin, diye, sormuş. Ve benden onay aldıktan sonra dışarı gömlekle çıkmıştı. Bakın, GÖMLEKLE. Jongin ile gömlek giymek o kadar zıt şeylerdi ki, düğüne mi gidecek acaba diye sorguladım. Öyle bir şey yoktu. Peki ciddi bir aile yemeğine mi katılacaktı? Hayır, günün tamamını benimle geçireceğini söylemiş idi. O an içime düşen şaşkınlık tohumlarıyla güne devam ediyordum. Umarım günün sonunda yeşermezdim.

"Gelecek hakkında ne düşünüyorsun peki? İleride olmak istediğin bir meslek var mı?"

Vazgeçtim, günün sonunda dallanıp budaklanmamam yeterli olurdu. Beni daha ne kadar şaşırtabilir derken bir üstü geliyordu çünkü. Artık kendimi sorgulamaya başlayacaktım. Jongin üzerindeki gömlekle, kahveyi elit bir biçimde tutan duruşuyla, bacak bacak üstüne atışıyla ve ciddi konular üzerine konuşuşuyla normal olan mıydı acaba? Ben ise pokemonlu tişörtümle, az evvel içeceğimin dibini pipetle çekerken çıkardığım sesle ve bacaklarımı kendime çekerek oturma isteğimle anormal olan oluyordum sanırım. Yine de düzgünce cevap verdim.

"Bilmiyorum, kendime uygun bulduğum meslekler var ama tutkuyla sarıldığım bir meslek yok sanırım. Bölüm seçimlerimize daha çok var biliyorsun, ona göre seçim yaparım."

Başını anlayışla salladı. İşte şimdi Jongin'in bu şekilde kime benzediğini buldum! Jongin, babasına benziyordu. Ya da benzemeye çalışıyordu?

"Senin var mı?"

Eğer dünden bugüne değişmediyse -ama görüyorum ki değişmek pek âlâ mümkün- olmadığını biliyordum.

"Geleceğe dair tek planım seninle birlikte olmak."

Oha! Bak işte şimdi oldu. Tüm tuhaflığını sollayacak bir cümleydi bu. Hoşuma gittiğini belli edercesine sırıtırken şu kafe ortamında çığlık atmamaya çalışıyordum. Tabii bu, esmere kalp fışkıran gözlerle bakmama engel değildi. Şerefsiz esmer kalbime nasıl indireceğini çok iyi bildiği için gururluydu. Ciddi konulardan bahsederken arada bir başının ardını kaşımak için giden eli ve kararsız bakışlarından eser yoktu.

"Benim de öyle..."

Ne kadar hoşuma gitsede sehun aynı sehun'du, bakışlarımı kaçırmadan duramadım. Kafenin içinde gezindi gözlerim, bir kız grubunun bu tarafa baktığını görünce kısıldı. Jongin'e bakıp kıkırdamaları rahatsızca sırtımı dikleştirmemi sağlarken az evvelki cümlesine tutundum ve keyfimi kaçırmayacağımı tekrarlayarak önüme döndüm. Tek sıkıntı Jongin'in giydiği jilet gibi gömlek yüzünden aramızda bir yaş değil, beş yaş varmış gibi görünmesiydi. Abim gibi duruyordu pis herif.

"Tek ciddi planım bu, seninle birlikte olmak... Diğer her şey yan karakter vasfını taşıyor."

Oley be! Sonunda normalimiz olan bir konu.

"Sen nerede olursan orada mutlu olacakmışım gibi geliyor Sehun. Sana da öyle geliyor mu?"

Ölürüm sana.

"Gelmez olur mu Jongin'im."

Normalde her şeyi açık açık söyleyemezdim ama herif beni bir şekilde kıvama getirmişti.

"Mesela meslek sordun ya, senin yanında nasıl rahat barınabileceksem öyle bir meslek yapmak isterim. Bölüm seçimlerimizi aynı sınıfta olacağımız şekilde yapmayı düşünüyorum. Daha çok var ama üniversiteyi şehir dışında okursan seninle aynı şehirde olacak şekilde tercih yapmayı istiyorum."

Diğer türlüsüne dayanamazdım.

"Ben de Sehun, inan ki ben de. Sen neredeysen mutluluğum orada benim."

Cümlesini kurarken can alıcı bir biçimde gülümsedi. Eritti bu gülümseme beni, bitirdi. Beni sehunluktan çıkardı leyla yaptı, beni sehunluktan çıkardı juliet yaptı.

"Peki bir şey daha sorabilir miyim?"

Başımla onayladım onu. Gömleğinden rahatsız olmuşcasına yerinde kıpırdandı. Sonra spreyle yaptığı çok belli olan saçlarını el yordamıyla düzeltti. Of Jongin ya, sen saçlarına bir işlem uygulamazsın, saçlarını düzelten eline memnuniyetsiz bakışındanda belli oluyor işte bu. Ne yapmaya çalışıyorsun? Bugünün amacı ne?

"Ummm, hayatını geçirmek istediğin bir insanda beklediğin olmazsa olmaz özellikler nelerdir?"

Al işte. Tanrı bana sabır versin. Öylesine hülyalı bir konuşmadan kendisine ait olmayan bir soruya tabii tutuyordu beni. Kendisine ait olmayan diyordum çünkü sorarken ezberlemiş gibi çıkıyordu kelimeleri. Ağzına bir tane vurup "sus ve az önceki konuşmanın etkisinde kalalım" diyesim geliyordu. Hem bunlar benim boyumdan büyük sorulardı. Tamam biraz düşününce cevap verebilirim ama bir şeyleri anlamlandırma çalışmam beni zorluyordu. Bu yüzden bu sefer birkaç saniye gözlerine bön bön bakma hakkını kendimde buldum. Gözlerinde ufak bir heves görünce ise iç geçirerek dudaklarımı araladım. Cevap verecektim ancak tepkimden olsa gerek benden önce davrandı.

"Sıkıldın mı?"

Lanet kalbim sesindeki ufacık endişesinde bile vicdan azabı çekiyordu.

"Hayır Jongin ama sen iyi olduğuna emin misin?"

Şapşal şapşal başının ardını kaşırken başını olumlu manada salladı. Sonra gözlerini masada gezdirip konuştu.

"Tatlı da yesene. Ben ısmarlayacağım bak zaten."

Utanmadan beni geçiştiriyordu. Ama tatlı iyi fikirdi. Hem beleş olacaktı hem de beyefendinin tatlı yerken nasıl şekil ve şemallere gireceğini merak ediyordum.

"Şey, sorumu da unutma civciv."

Civciv kadar başına taş düşsün demek geliyordu içimden. Benimle dalga mı geçiyorsun diyip kahkahalarla gülmek geliyordu. Peki civcivi ne yapıyordu? Sabır dileniyor, çenesini kasıyor, cevap veriyordu. Çok iyi biri olduğum her zaman söylenir.

"Öncelikle hayatımı geçireceğim insanın saçlarına bir kutu spreyi boca etmemesi gerekiyor esmerim."

Menüyü alıp bir yandan tatlımı seçerken gözlerine kısa bir bakış attım. Yüzünün aldığı komik hal bakmaya değerdi. Dalga geçmem birazcık acımasızca olabilirdi ama ne yapayım, olmadığı biri gibi davranması komikti.

"Dışarıya çıkarken başkalarının dikkatini çekecek gömlekler giymemesi gerekiyor."

Gözleri gömleğinde gezindi. Alaylı gülüşümü durduramıyordum.

"Ayrıca kendisi gibi olması gerekiyor, bir başkası gibi değil."

"Yahh! Civciv!"

Seslice güldüm.

"Dalga geçme benimle."

Kendimi şu ana kadar tuttuğum yeterdi bence.

"Ama Jongin, haksız mıyım Tanrı aşkına?"

Yanaklarını şişirdi. Her ne oluyorsa sonunda pes ediyor gibiydi.

"Sabahtan beri zor tutuyorum zaten kendimi."

"Ben de kendimi zor tutuyorum yahu."

Saçlarından sprey bulaşmış ellerine, gömleğine tiksintiyle baktı.

"Söyleyeceğim artık dayanamıyorum ya."

İşler ilgi çekici olmaya başlıyordu. Tatlı seçmekten bile ilgi çekiciydi. Telefonunu alıp çatık kaşlarıyla ekranda yaptığı işlemler ekranı görmesem bile izlemeye değerdi bu yüzden. Telefonu gözüme sokarcasına uzatması değildi tabi. Deli mi ne?

"Bak, al bak, hepsi burda yazanların suçu."

Alnım kırışırken yüzümü geri çekip ekrana baktım. Elime aldım sonra, telefonu gözüme soktuğu için ters bakışlar atıp düzgün bir açıda tuttum. Çatık kaşlarım eşliğinde okuduğum cümleler yavaş yavaş çözülmemi sağlarken ilk kez Jongin karşımda olmasına rağmen ekranla bakışmak tercih edilir geldi.

"Randevuda olmak ne zormuş."

Gün içinde onun hakkında içimden geçirdiğim tüm kötü kelime ve cümleleri geri almaya başladım. Jongin çok ponçik, çok tatlı, mıncırılası bir insandı. Jongin çok şeker bir şeydi. Tapılasıydı. Candy Crush oyunundaki tüm şekerler Jongin'in mayasından çıkmaydı. Tanrı'm! Çok güzeldi ulan. Çok afacandı. Giydiği gömlekten rahatsız olan hareketleri de güzeldi, sorduğu sorular da güzeldi, başının ardını şapşal şapşal kaşıması da güzeldi, saçlarına bir şişe sprey boca etmesi de...

O farkında olmadan bile beni mutlu edebilme yeteneğine sahipti ve dün gece yaptığı araştırmaları bunun en büyük kanıtıydı.

Randevuda neler konuşulur
Randevuda tişört giysem olur mu
Randevuda yapılmaması gereken hatalar nelerdir
Randevum için hazırlanıyorum videoları
Randevuda alman usülü ödemek ayıp olur mu
Randevuda nereye gidilir

Bugünümüzün anlam ve önemi ancak bu kadar mutluluk verebilirdi.

Continue Reading

You'll Also Like

91K 7.2K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
43.9K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
127K 22.2K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
224K 22.1K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.