~Hümeyra~

By Gazmnm

7.5K 472 161

" Beni buradan çıkar lütfen." dedim fısıltıyla. Beni duyar duymaz, anlaşılmaması için yalancı bir gülümseme t... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm.
25 Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm-FİNAL

19. Bölüm

181 15 11
By Gazmnm

İYİ OKUMALAR

------------------------&&&----------------------

Emre'ydi bu. Bir bana bir de kucağımda ki kızıma baktı. Gözlerimde ki endişeyi gördüğü anda hızla arabadan inmişti.

" Ne oldu? Bir sorun mu var ?" dedi en az benim kadar endişeyle. Bana yardım edeceğini bildiğim için mi bilmiyorum ama mutlu olmuştum nedense. Dolu gözümden bir yaş düşerken acıyla gülümsedim.

"Kızım çok hasta Emre. Hastaneye götürmem lazım"

" Tamam. Tamam gel ben sizi götürürüm " dedi. Bizi arabaya yönlendirirken o an Savaş'ın bizi görmesi bile umurunda değildi. Tek korkum kızıma bir şey olmamasıydı.

Emre , bizi arka koltuğa yerleştirirken, kendisi de hemen şoför koltuğuna geçti.

" Çok teşekkür ederim Emre " dedim. Arabayı hızlı ama dikkatli kullanan adama bakarak. Dikiz aynasından baktı.

" Teşekkür lük bir şey yok. Ve kızın iyi olacak ağlama."  Ağlıyor muydum ben?

Kızımı bir şey olacak korkusu ile ne durumda olduğumu bile bilmiyordum. Yanağımı ıslatan yaşları silerken bir yanda da onayladım onu.

Hızlı sürmesi ile kısa sürede hastaneye varmıştık. Hemen arabayı park edip indikten sonra bizim tarafa gelerek kapıyı açtı. Vakit kaybetmeden girdim hastaneye. Hemşireye ağlaya ağlaya kızımın ateşi olduğunu anlatmıştım. Beni hemen acil kısmına aldı ve muayene edeceğini söyleyerek koridorda beklememi istedi.

Sakin olmak adına derin derin nefes alırken onu gördüm. Yine yanında Hale vardı. Uzun koridorda yan yana oturmuş. Hale ona bir şeyler anlatırken o kafasını yere eğmiş dinliyordu. İçim öyle bir nefretle doldu ki. O an kendimi tutamadan hızlı adımlarla onlara doğru yürüdüm.

Beni ilk Hale görmüştü.

Sinsi sinsi bakan gözleri yine ışıldarken, biraz daha yanaştı Savaş'a. Öldürecektim bu kızı başka çarem yoktu.

Gözlerimi hala yere bakan adama çevirerek " Savaş " dedim hafif sinirle. Adını duyunca anında kaldırmıştı kafasını. Gözlerinde kısa süreli şaşkınlıktan sonra ayağa kalkıp yanıma geldi.

" Hümeyra? Ne işi var burada?"

" Onu benim sormam gerekmiyor mu? Gerçi neyi soracaksam ?" dedim hafif alayla. Sinirle soluyarak kaşlarını çattı.

" Hümeyra-"

" ne güzel bahanen oldu değil mi? Beni dinlemek istemedin çünkü ayrılıp tekrar sevgilinle birlikte olmak istiyorsun " dayanamamıştı. Bir adımla yanıma gelip kolumu tutarak sıktı.

" Kes sesini. Saçma saçma konuşup canımı sıkma " dedi tuttuğumu kolumu sert bir şekilde itip bir adım geri gitmeme neden oldu. 

" Keşke seninle evlenmeseydim " dedim kendimi tutamayarak. Yan duran kafası, sözlerimi duyunca bana doğru dönmüştü.  " Utanmadan bahsettin ama asıl utanmaz sensin. "  durduramıyordum kendimi ona olan sevgim neredeyse nefrete dönüşüyordu. " Hala evli olduğun halde, eski sevgilinin peşinden ayrılmayan, geceleri bile onun yanında kalan aşağılık adamın birisin. Sen.-" 

Sustum, çünkü beni susturan yüzüme inan tokat olmuştu. Kafam aldığım darbe ile yana dönerken hissizleştim bir anda. Sanki bütün sesler, görüntüler gitti. Bir kaç saniye kaldım öyle. Sonra biri önüme geçti. 

" Abi ne yapıyorsun sen ?" 

Sesler yavaş yavaş kulağıma gelmeye başlarken, görüntümde netleşmeye başladı. Kafamı kaldırdım. Dolu gözlerimi diktim bana vuran adama. Bana bakan gözlerde pişmanlık vardı. Bunu görebiliyordum ama bir önemi yoktu ki benim için. 

İkimizin arasında olan Zeynep, bir süre sonra bana doğru döndü. 

" İyi misin yenge ?" 

Konuşmadım. Gözlerimizi ayırıp kafamı yan çevirdikten sonra arkamı dönerek yürümeye başladım. 

" Hümeyra " dedi arkamdan ama ben artık onu duymayacak kadar sağırdım. Arkamda adım sesleri hissetmemle adımlarımı daha da hızlandırdım. Ağlamamalıydım. En azından şimdi değil. 

Görüntümü bulanıklaştıran yaşları hızla silip kızımın yanına gittim. Meleğimin ateşi düşer düşmez çıkmıştık hastaneden. Daha fazla kalamadım orada. O ikisini görmek ölüm gibiydi benim için.

-------------------&&&------------------

O günden sonra yine gelmemişti eve. Bir insan hiç mi merak etmezdi?  Bu kadın neden hastanede diye? O etmemişti. 

Her şeyden öte, onun bir çocuğu vardı. Onu bile umursamayacak birine dönüşmesi canımı yakan en büyük nedenlerdendi.

En büyük desteğim de Gül'dü. Ben resimleri almaya Gül ile gidecekken, memlekettin de yaşayan teyzesi rahatsızlanınca tek gitmek zorunda kalmıştım. Beni yalnız bıraktığını düşündüğü için  her defasında arayıp nasıl olduğumu soruyordu. Ona anlatamamıştım yaşadıklarımı. Resimleri aldığımı ve olayın sessizce kapandığını söylemiştim. 

Yoksa asla onu durduramazdım. Bütün gerçekleri herkesin önünde yere sererdi. 

Neden sürekli aklımdaydı anlamıyordum. Son zamanlarda gülmemiz dışında çok güzel zamanlar da geçirmemize rağmen aklımdan hiç çıkmıyordu. Kızım öğlen uykusundayken, ben cam kenarına oturmuş, onu düşünmemeye çalışıyordum ki, kapıdan anahtar sesi gelmesi ile, kafamı oraya doğru çevirdim. 

Gelmiş miydi? 

Bir yanım onu göreceği için mutluyken, bir yanım da ona fazlasıyla kırgındı. Onu beklediğimi düşünmemesi için kafamı tekrar cama doğru çevirdim. Kapı kapandı ve adımlar benim oturduğum odaya doğru gelmeye başladı. 

Ona bakmasam da bakışlarının üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. 

" Hümeyra" dedi. Onun bende geriye bıraktığı tek şey kırgınlık ve soğukluktu. Bana hediye ettiği iki duyguyu da gözlerime yerleştirip kafamı ona doğru çevirdim. 

Gözleri  yorgun bakıyordu. Altları çökmüş hafif kararmıştı. Üstü dağınık olmasa da bayadır değiştirmediği belliydi. Gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama, kafasını yere doğru eğerek elleri ile oynamaya başladı. 

" Gelmedi hala boşanma kağıdı?"  

Anında kaldırmıştı başını. " kaç gün oldu hala göndermedin. Bekledim." dedim asla gurursuz bir kadın değildim. Madem beni dinlemeyip, o kadına gittiyse, bende ondan gitmeyi bilirdim. Acıdan kararmış gözlerini gözlerimden ayırmadan bakmaya devam etti. 

Dizlerim titriyordu ama ben yine de kalkıp tam karşısında durdum. 

" eğer açacak vaktin yoksa ben açarım " 

cevap vermedi. Bir süre bakamaya devam ettik. Ne o konuştu ne ben. Gözlerim doluyordu ona bakarken. Ağlamak istemiyorum onun karşısında ama ne yapsam da engelleyemiyordum. İlk damla gözümden akıp yanağımda kayarak ilerlediği anda bir adım atarak yanıma gelip elini yanağıma koydu. 

Bana dokunmasını o kadar çok özlemiştim ki engel olamadım. Gözlerim onun dokunuşu ile hemen kapandı. 

Baş parmağı ile sildi yaşımı. 

" Özür dilerim "dedi. Yavaş yavaş açtım gözlerimi. " Her ne olursa olsun, asla vurmamalıydım sana." dedi yanağımı okşamaya devam ederken. Yüzüme doğru eğilip, vurduğu yeri öpmesi ile, ona karşı soğumuş yüreğim bir anda ısındı. Ondan sonra tutamadım kendimi. Ardı ardına dökülmeye başladı yaşlarım. 

Geri çekilip diğer elini de yüzüme koyup silse de işe yaramıyor. Sildiğinin yerini diğeri alıyordu. 

" Ağlama " dedi. Onun da gözleri sulanmıştı. Dinleyemedim onu, ellerini yüzümden indirip ona arkamı döndüm. Öyle doluydum ki, tutamıyordum kendimi. Derin sessizliğim hıçkırıklara dönüşmüştü.

---------------------&&&-------------------

Ağlama krizim geçsin diye tam bir saattir koltuğun kenarına oturmuştum. Yine gideceğini düşünürken, bu defa gitmemişti. Karşıda ki duvarın dibine oturmuş bana doğru bakıyordu. 

" Babam hasta " dedi. Aramızda ki sessizliği bozarak. Ekrem baba mı rahatsızdı? Endişe ile ona doğru döndüm. 

" Hasta mı?  Nesi var ?" 

" kalp krizi geçirmiş iş yerinde kaç gündür hastanedeydi."

" Şuan nasıl peki? " dedim gerçekten endişelenmiştim. Bana babamdan çok babalık yapmıştı. 

" biraz daha iyi. Bugün çıktı. Evde şuan " dedi. Onu görmek istiyordum. Ayağa kalktım. 

" biliyorum boşanacağız ama, o benim de babam sayılır. Onu görmeye gidebilir miyim?" 

Boşanacağız dememe mi? Yoksa Ailesinin yanına gitmek istememi? Bozulmuştu anlamadım. Gerilmiş yüzünü düzelterek bana çevirdi kafasını. 

" Onlar senin de ailen, yanlarına gitmek için izin almana gerek yok" dedi. Böylelikle neye bozulduğunu da anlamıştım. Olumlu yönde kafamı salladıktan sonra hazırlanmak için yatak odasına geçtim. Üzerime sade bir elbise giyinip çıktım. Meleğim hala uyuyordu. 

Daha yeni uyuduğundan uyandırmayacaktım. Fazla hareket ettirmeden kucağıma alıp salona döndüm. 

" Hazırım ben " dedim ayakta duran adama bakarak. Bize doğru döndükten sonra yanımıza gelip Meleği kucağımdan aldı. Küçük kızım kollarında kaybolmuştu resmen. Bir süre kızımıza baktıktan sonra eğilip saçlarına uzun bir öpücük bıraktı. 

"Kızımı da çok ihmal ettim " dedi.

İçimde ki kırgınlık yeniden kendini belli ederken, gözlerimi kaçırdım ondan. " Gidelim mi artık?" dedim bir an önce bu durumdan kurtulmak istiyordum. Kapıda gelişi güzel park edilmiş arabayı açıp kızımızı arka koltuğa yatırdıktan sonra üzerinde ki ceketi üzerine örttü. O kendi yerine geçerken, ben de yan koltuğa geçmek için kapıyı açtığım anda öyle ağır bir kadın parfüm kokusu vurmuştu ki yüzüme, bir kaç saniye kalakaldım. 

Anlamıştı neden durduğumu. İçim de ki kırılmış kadın, binme dedi arabaya. Binip de gururunu yerle bir etme dedi. 

Binmedim bende. Kapıyı tekrar kapatıp, arka koltuktan kızımı alacağım anda hızla gelip kolumu tutarak engelledi beni. 

" Zeynep'in. Yemin ederim Zeynep'in parfümü. Hastaneden gelirken sıkmıştı camları açtım ama gitmedi " dedi. Ona inanmam için gözlerimin içine bakıyordu. Biliyordum kolay kolay yalan söylemezdi. Kolumu bıraktırıp arabaya bindim. 

Konuşmasam da ona inandığımı anlamıştı zaten. Sessiz geçen yoldan sonra ailesinin evine geldik. Kapıyı açan Zeynep beni görünce mutlu olmuştu. Gülümseyerek sarıldı. 

" Hoş geldin yenge" 

" Hoş bulduk " dedim gülümseyerek. Savaş ve kızımı beklemeden koluma girip beni mutfağa getirdi. " İyisin değil mi? Yani o gün ki şeyden sonra. Abim gönlünü aldı ve seni bize getirdi" dedi. Gözlerime umutla bakıyordu. 

Kolundan çıktım. " Hayır barışmadık. Sadece Ekrem baba için geldim " Yüzü düşmüştü. 

" Biliyorum yaptığı hiç doğru bir şey değildi. Ama senin sözlerin ona ağır geldi sanırım. Yoksa o sana asla vurmaz biliyorsun, o sen yokken bile seni her zaman savundu, korudu kolladı. Asla abim varken biri sana kötü bir söz etmezdi." dedi. Abisini savunması normaldi. Kızmadım nedense ona. 

Onun için bu kadar güzel konuşurken, beni eski sevgilisi ile aldattığını söyleyemedim. 

"Biz boşanacağız " dememle, şaşkın gözlerle bana baktı. 

" NE ?" Dedi neredeyse bağırarak. " Bağırma lütfen " dedim hemen yoksa herkesi başımıza toplayacaktı. 

" Yenge sen ne dediğini farkında mısın? Ne demek boşanacağız?" 

" duydun işte Zeynep, boşanma kararı aldık ve boşanacağız" dedim. Üzülmüştü. Yanıma gelip elimi tuttu. " Sana vurduğu için çok mu kızdın ona. Yapmaz ki bir daha. Hem sen öyle gittikten sonra ne konuştu ne de doğru düzgün yemek yedi. Eğer babamın hastalığı olmasaydı bir dakika ayrılmaz, sana vurduğu için özür dilerdi " 

" bizim ki özürle çözülebilecek bir şey değil " 

" Neden ki? Başka bir şey mi oldu? " 

" Boş ver " dedim. Onun düştüğü oyun yüzünden, Savaş'ın beni yanlış anladığını söylemeyecektim. Hem pişman değildim. Yine olsa yine yapardım. Onun gibi genç kızları asla yalnız bırakılmaması gerekiyordu. 

Tekrar konuşmak için ağzını açmıştı ki içeri Hale'nin girmesi ile susmak zorunda kalmıştı. Artık 'yine neden burada?' sorularını bıkmıştım. " Zeynep, yemek için.. Aa Hümeyra sende mi buradaydın? " dedi beni yeni görmüş gibi yaparak. Yapmacık olduğu o kadar belli oluyordu ki, kusmamak için kendimi zor tuttum. 

" Ben hep buradayım da senin ne işin var burada ?" dedim Kısa süreli şaşırsa da hemen toparlayıp yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi. "  Savaş istedi de" dedi. Kan beynime sıçrıyordu o konuşunca. 

Aramızda ki gerilimi engellemeye çalışan Zeynep, hemen aramıza girmişti. 

" Abim değil annem çağırdı ya seni Hale abla. " dedikten hemen sonra kafasını bana doğru çevirdi. " Abim gerek yok Hümeyra'yı getiririm yardım eder dedi anneme ama Hale abla yine de gelmek istedi. Yani onun bir suçu yok inan ki " Hale, Zeynep'in açıklamasına bozulsa da belli etmedi. 

" Canım ne var, ben yabancı mıyım tabi ki yardım edeceğim Songül anneme  hem Savaş da istedi gelmemi ama sen duymadın" dedi. Zeynep, Hale'ye cevap vereceği anda durdurmuştum onu. Kolundan tutarak onu kenara aldıktan sonra tam karşısında durdum Hale'nin. 

" Kocamı istiyorsun değil mi ? " dedim gözlerine bakarak. Savaş'ın adı geçince bile gözlerinin içi parlıyordu. " Yenge?" dedi Zeynep, ama elimi kaldırarak susturdum onu. Kafasını hafif yukarı kaldırmış, kendinden emin bir şekilde bakıyordu gözlerime. 

Yüzünü ciddileştirdi bir anda. 

" İstiyorum. Sevdiğim adamı, çocukluk aşkımı geri istiyorum Hümeyra" 

" Madem seviyordun neden bıraktın? Neden onu darmadağın edip de bırakıp gittin?" ciddi yüzü bir anda düştü. Hafiften gözleri de dolmaya başlamıştı. 

" Abim yüzünden onu bırakmak zorunda kaldım. " dedi. Anlatmakta zorlanıyor gibiydi "  Hiç bir zaman onunla olmamı istemedi. Benim yüzümden abimden dayak yemişti. O gün o kadar çok ağladım o kadar çok utandım ki, doğru düzgün karşısına çıkamadım. Abim her defasında beni onu öldürmekle tehdit ediyordu. Benden uzak olsun ama yaşasın istedim. Taşınmayı bahane ederek ayrıldım ondan " gözlerinde ki yaşları yanaklarını ıslatırken uzanıp ellerimi tuttu. 

" Unuturum dedim ama bir an olsun aklımdan çıkmadı Hümeyra. Onu çok seviyorum. O da beni seviyor ama çocuğunuz olduğu için bir şey söyleyemiyor"

" Yalan söyleme " dedim ellerini hızla iterek. Sesim çatallaşmıştı. Ne zaman ağlamaya başlamıştım ki ben? 

" İkinizi restoranttın bahçesinden gördüğüm gece Savaş bana..." 

 "'Varsın herkes, babam istedi diye evlendim sansın. Ben onunla 'O' olduğu için evlendim. ' dedi sözümü keserek. Evet, aynen böyle söylemişti. " Babasına söz verdi Hümeyra. Babası uzun zamandır şeker hastası, onu üzmemek için kabul etti bu evliliği. Gittiğim ilk yıllarda, dayanamadığım için onu bir kaç defa aradım. Konuşmadan sadece, birbirimizin nefesini dinliyorduk. Yine bir gün aradığımda, 'ben evleniyorum, ama sanma ki istediğimden, babam için sadece ' dedi bana. Konuşamadım. Telefonun ne zaman kapandığını bilmiyorum. Çünkü sinir krizi geçirmiştim. Gözlerimi hastanede açtım" 

Konuşamıyordum sanki. Titreyen dizlerim yüzünden ayakta kalmakta zorlu çektiğim için masaya yaklaşıp oturdum. 

" onu.. " 

" Yeter Hale abla. Zamanında ne yaşamışsanız yaşamışsınız. Artık abimin hayatından Hümeyra yengem var ve senin de dediğin gibi bir çocukları var. Onların aralarına girmeyi bırak" 

" Ben mi aralarına giriyorum? " dedi Hale Zeynep'e bakarak. " Bana ait şeyleri  neden hala saklıyor Zeynep? "  Hale, gibi benden döndüm Zeynep'e. 

"  Zeynep? " dedim. Soru onu şaşırttığı gibi korkutmuştu da. 

" Ne eşyaları Hale abla, abimin sana ait bir şey sakladığı falan yok " 

" Var " dedi. Kendinden öyle emindi ki. Delirmemek için kendimi zor tutuyordum. Bana kısa bir bakış attıktan sonra içeri gidip elinde bir kutu ile geri döndü. Zeynep, onu gördüğü için korkmuştu. Zeynep'in bakışlarını umursamadan, yanıma getirip kutuyu açtı. 

İçinde saç tokaları, bileklik, saat ikisine ait resimler gibi bir sürü şey çıktı. 

" Bak bunlara, hepsi onun odasındaydı. Sence beni silmiş olsa bunları saklar mıydı? " cevap veremedim. Gözlerim  ikisin de gülümsediği resimdeydi. Bana bile bu üç yılda neredeyse hiç gülmemişken, Hale'ye en içtenliği ile gülmüştü. 

Artık konuşacak tek şey kalmamıştı

------------------&&&----------------------













Continue Reading

You'll Also Like

753K 41.8K 40
Uğruna öl deseler düşünmeyecek kadar seven bir kadındı Deniz. Ama ölmekten beter edildi. Sevdiğinden ayrılırken ondan bir parça kalsın istemişti. En...
28.1K 809 10
Kısa ve öz bir hikaye çıkarmaya çalıştım. Aşkla kalın. romantik 200 10.04.22 Hikaye 223 24.12.2023 Türkü 1 30.12.2023 Tamamlandı 9 12.04.2023
7.8K 541 37
Yeni bir güne uyanmıştım... Herşey çok güzel olsun istiyordum ama herşey berbattı. Çünkü annemle babam ayrılmıştı ve benim için o gün hayat bitmişti...
79.3K 4.2K 31
Hikayenin başlarında Gece Kuşu 'Robin' hiksyemin 33.bölümüyle çok fazla benzerlik göreceksiniz bu konuda bilgi vereyim. Evet hikayede kopya çektim am...