barbie | g×g

By whoismarcel

200K 11K 18.2K

devin, annesinin en yakın arkadaşının kızı aylin'e aşıktı. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
34
35
36 (m)
37
38
39
40
41

33

4.1K 279 564
By whoismarcel

medya: aylinim

bolum yine geç geldi biliyorum. ama telefonum bozuktu napimmmmm??? yine balkon konuşmami en sona bırakıyorum siz bir an önce bolumu okuyun diye. uzun yazdım en azından bolumu geç gelse de. ins çok yorumlarsiniz beni??? bir de hayirli ramazanlar. eğer orucluysaniz bu bolumu iftardan sonraya saklayin isterseniz. tam smut yok ama yine de birkaç şey var işte. ben uyarimi yaptim okuyup okumamak size kalmış askolar. iyi okumalar 🤍
-----

"Ya her yerim un oldu senin yüzünden Devin."

"Ay aşkım özür dilerim, elimden kaçtı."

"Un mu elinden kaçtı?"

"Hıhım." dedim gülerek.

Unla bulanmış yanaklarıyla fazla tatlı görünüyordu. Ani bir kararla kek yapmak istemiştik. İkimizin de canı çekmişti. Yüzüne unu nasıl püskürttüğüm hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Gülüyorsun bir de." dedi gözlerini kısarak.

Kavanozdan eline çok az un alarak iki yanağıma da sürdü elini. Şu an bembeyaz falan olmuştum.

"Beyaz yakıştı sana."

Elini silkeleyerek kıkırdadı.

"En çok sen yakışıyorsun bana." dedim göz kırparak.

Bakışlarını kaçırarak hazırladığımız kek harcını karıştırmaya başladı. Gülerek tezgaha yaklaştım. Arkasından kollarımı beline sardığımda irkildi.

"Oy oy utanırmış da."

"Utanmadım."

"Yalancı." dedim ensesinden öperek. Gıdıklanmış olmalı ki ağzından bir kıkırtı döküldü. Bu hoşuma gidince tekrardan aynı yeri öptüm.

"Ya yapmasana, keki karıştırıyorum."

"Karıştır canım ne yapıyorsam sanki???"

"Sen bana sarılıyorken odaklanamıyorum ama."

Muzipçe sırıttım.

"Çok etkiliyorum yani seni." dedim kulağına fısıldayarak. Ardından tekrar ensesinden öptüm.

"Evet dersem çekilecek misin?"

"Yoo."

Keki karıştırmayı bırakarak belindeki kollarımı gevşetti ve bana doğru döndü. O bana yaklaşmayınca sorun yoktu ama şu an bana dönmüşken ve dudakları dibimdeyken kalbim fena hızlı atmaya başlamıştı.

"Tamam o zaman çekilme." dedi kollarını boynuma dolayarak. Sıklaşan nefes alışverişlerimle gözlerimi ondan kaçırdım.

"Bu sefer utanan taraf sensin galiba?"

Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Hayır, sadece sen yaklaşınca fena heyecanlanıyorum."

"Hım evet bir de bayılıyorsun." dedi dudaklarının dudaklarıma değmesine izin vererek. Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı.

"Sen bir de alışınca gör beni, arsız Devin nasıl ortaya çıkıyor oynat bakalım."

"Bu hâllerin çok tatlı ama arsız Devin'i de görmek isterim doğrusu."

Dudaklarını sağ yanağıma bastırdı. Ardından sol yanağımı öptü. Yanaklarımın un olmasını umursamıyor gibiydi. Boynumdaki kollarını çektiğinde gözlerimi açtım. İki eliyle yanaklarımı sıkıştırarak dudaklarımın büzülmesine sebep oldu.

"Balık gibi oldun, gerçekten çok tatlısın." dedi gülerek. Büzdüğü dudaklarıma minik bir öpücük kondurarak yanaklarımı serbest bıraktı. Benimle böyle ilgileniyor oluşu oturup saatlerce hıçkırarak ağlama isteği oluşturuyordu bende.

"Yanaklarım acıdı ya, bir daha öp de geçsin." dedim yalandan ovalayarak.

Gözlerini devirerek kıkırdadı.

"Gerçekten fırsatçılığın hâlâ devam ediyor."

Omuzlarımı silkerek sırıttım. Beni zilyon kez öpse yine doymaz yine fırsatçılık yapardım. Yanağımdan öptükten sonra beni geriye doğru iterek tekrardan keke döndü.

"Artık yapalım şu keki. Bana hiç yardımcı olmuyorsun."

"Nasıl olmuyorum???? O kadar yardım ettim, ayıp."

"Bir un dök dedik üstüme boca ettin."

"Sonuç olarak çaba gösterdim."

"O kadar iyisin ki sağol."

"Tamam sen onu yaparken ben de tezgahı toparlar ve silerim şimdi."

Beni onaylayan mırıltılar çıkardı. Tezgahtaki kavanozların ağzını kapatarak aldığımız yerlere geri koydum. Bunu yaparken ağzıma bir avuç damla çikolata atmayı da ihmal etmemiştim. Bunu yapmayı seviyordum. Tezgahı da iyice sildiğimde Aylin de kek harcını tepsiye dökmüş ve fırına atmıştı.

Artık yüzümüzü de temizlememiz gerekiyordu. Ayrıca kıyafetlerimize de un bulaşmıştı.

"Hadi odaya gidelim de şu berbat halimizi düzeltelim."

Gülerek beni onayladı. Mutfaktan çıkarak merdivenlere gittik. Umarım keki fırında unutup evi yakmazdık. Benim Aylin'e odaklanıp unutmam çok muhtemeldi.

Odaya ulaştığımızda önden ilerledim. Kapıyı açarak tek dizimin üstüne çöktüm ve ellerimle odayı gösterdim.

"Buyrun majesteleri."

"Gerçekten şapşalsın."

"Teşekkür ederim efendim, öyleyimdir."

Odadaki lavaboya geçerken peşinden ilerledim. Yüzünü iyice yıkadıktan sonra kenara çekildi. Ben de yüzümü suyla undan arındırdım.

"Kalmış mı un bir yerlerimde?"

Kurulamış olduğu elini musluğu açarak tekrar ıslattı ve sağ yanağımı ovaladı.

"Şimdi oldu." dedi elini tekrar suya tutarak.

"Sağol canım."

Gülümseyerek elindeki havluyu bana verdi durulanmam için. Ardından lavabodan çıktı. Yüzümü kurulayarak yerine astım havluyu.

Odaya geri döndüğümde ise yarı çıplak bir Aylin'i görmeyi elbette ki beklemiyordum. Karşımda siyah sütyeniyle bembeyaz tenini ortaya çıkarmış Aylin'e gözlerimi kırpıştırarak bakıyordum. Gözlerim Aylin'in köprücük kemiği ve göğüsleri arasında mekik dokuyordu adeta.

"Yedin gözlerinle yedin."

"Sen beni öldürmeye mi çalışıyorsun? İtiraf et."

Kekelememek için üstün çaba sarf etmiştim. Bu kadar güzel ve pürüzsüz olmak zorunda mıydı? Harika bir fiziği vardı kesinlikle.

"Hayır, sadece üstümü değiştirmeye çalışıyorum."

Yatağın üzerine bıraktığı tişörtü kafasından geçirerek tüm manzaramın kaybolmasına sebep oldu.

"Orda dikilmeye devam mı edeceksin Devin?"

Silkinerek kendime gelmeye çalıştım. Cidden her yaptığı şeye karşı bayılma ve donma reaksiyonları göstermeye bir son vermeliydim. Ama elimde değildi. Kalbim kaldırmıyordu ulan. O kadar yıl bekledikten sonra bunları yaşıyor olmak aklımı kaçırmama sebep oluyordu. Hayatımda verdiğim en doğru karar Aylin'den hiç vazgeçmememdi kesinlikle.

Beni böylesine heyecanlandırmak hoşuna gidiyordu. Hatta bayılmam bile çok fazla hoşuna gitmişti. Ondan bu kadar çok etkileneceğimi o da beklemiyordu. Deli divane aşığım derken yalan söylemiyordum.

Madem o şovunu yapmıştı. Sıra bendeydi. Biraz da ben dalga geçmeliydim, değil mi?

Lavabonun önünde dikilmeyi bırakarak dolabıma ilerledim. Salaş tişörtlerimden birini alarak yatağın üstüne attım. Aylin ise kaşları havalanmış bir şekilde bana bakıyordu. Tişörtümün eteklerinden tutarak bir çırpıda üzerimden çıkardım. Bu sefer gözlerini kırpıştıran taraf oydu. Bingo. Kızıl saçlarımı savurarak yatağın üzerindeki onun kirli kıyafeti ve benimkini alarak lavaboya ilerledim. Sırf biraz daha böyle durabilmek için bunu şu an yapıyordum. Kıyafetleri kirli sepetine doğru fırlatıp geri döndüğümde Aylin hâlâ aynı pozisyondaydı. Az önce sırtımı delici bakışlarıyla kesiyorken şimdi ise hedefi göğüslerimdi.

"Bana gözlerinle yedin diye tepki verdikten sonra senin yaptığın şey." dedim sesli bir şekilde gülerek.

Üzerimdeki sütyen çok kalın bir şey değildi ve göğüs uçlarım belli oluyordu. Gözleri orda takılı kalmıştı.

"Al senin olsun."

Kafasını iki yana sallayarak bakışlarını gözlerime çıkardı.

"Devin, çok kötüsün ya. Arkamı dönmeme fırsat bile vermedin."

"Yaklaşık birkaç dakikadır bu durumdayım. Ben mi fırsat vermedim, sen mi dönmek istemedin?" diye sordum muzipçe sırıtarak.

Kızarmış yanaklarını saklamak amacıyla arkasını döndü ve deri koltuğa ilerleyerek oturdu. Gözleri kapalı durumdaydı. Bu hâline kahkaha atarak yatağın üstüne bıraktığım tişörtümü giydim.

"Bir de iyice etkileneyim diye saçlarını oraya buraya atıyorsun."

"Sonuçta etkiledim mi etkiledim."

Gözlerinin hâlâ kapalı olmasını fırsat bilerek yanına ilerledim ve bacaklarımı iki yanından sarkıtarak kucağına oturdum. Aynı onun salonda yaptığı gibi. Gözlerini şaşkınlıkla araladı. Benden böyle hareketler beklemiyordu. Tamam şu an kalbim bayıltacak derecede hızlı atıyordu ama yine de birkaç atak da ben yapmalıydım.

"Şaşırtıyorsun beni."

Sarı saç tutamlarını kulağının arkasına alarak çenesinden öptüm. İki yanında duran ellerini belime çıkardı ve beni kendine bastırdı. İtiraf etmeliyim ki bu hareketi fazla etkileyiciydi. Alt tarafım karıncalanmış, midem kasılmıştı. Dudaklarımı yaladığımda gözleri direkt oraya kaymıştı.

Bana doğru uzanarak alt dudağımı dudakları arasına alarak emdi. Gözlerim kapanırken ona karşılık vermeye başladım. Ellerini tişörtümün içinden sokarak uzun tırnaklarını belimde gezdirdi. Tırnaklarının bende yarattığı his bir başkaydı.

Boşta kalan ellerimi saçlarına çıkararak arasına daldırdım. Çekiştirdiğimde alt dudağıma dişlerini geçirmişti. Boğukça dudaklarına doğru inledim. Bir süre daha öpüştükten sonra ikimiz de nefessiz kalarak alınlarımızı birbirine yasladık.

"Arsız Devin'i sevdim." dedi sırıtarak.

"Daha tam olarak görmedin."

Sadece biraz daha alışmam gerekiyordu. Sonra o bile benim hareketlerime şaşıracaktı. Ulan ilk öpüştüğümüzde bayılan bu değil miydi amk diyecekti.

"Hım görmedim mi?" dedi boynumdan öperek. Islak dudaklarını boynumda hissetmek içimi bir tuhaf yapmıştı. Ama sevilecek türden bir tuhaflık.

Bir kez daha dudaklarını boynuma bastırdı. Ağzımdan çıkan memnuniyet dolu mırıltılarla kafamı arkaya doğru yatırdım. Dilini köprücük kemiğimde dolaştırdı. Bir yandan da düşmemem için belimi sıkıca sarıyordu. Aylin sürekli beni şaşırtacak hamleler yapıyordu. Ona en ufak iltifatımda utanıp şu an böyle şeyler yapıyor olması beni deli gibi şaşırtıyordu.

Birden hareketlerini durdurduğunda gözlerimi açtım.

"Devin keki unuttuk." dedi gergin bir ses tonuyla.

"Boş ver pişer pişer durur."

Çalar çalar gider edasında söylemiştim.

"Devin kapıya biri vuruyor demedim, keki fırında unuttuk dedim."

Oflayarak kucağından kalktım. O koşarak odadan çıkarken peşinden ilerledim. Merdivenleri hızlı hızlı iniyordu. Onun aksine merdivenden inmek yerine trabzanın üzerine çıkarak iyice sarıldım ve kendimi aşağı doğru ittim. Aylin hâlâ inmekle uğraşırken yanından gülerek geçmiştim.

"Salak düşüp bir yerini sakatlayacaksın."

"Bir şey olmaz, bunu hep yapıyorum."

Bunu dedikten sonra yere kapaklansam çok komik olurdu. Ama yere başarılı bir iniş yapmıştım. Mutfağa koşarak fırına ilerledim.

"Eldiven tak eline." diye bağırdı Aylin mutfağın dışından.

Beni gerçekten fazla iyi tanıyordu. Çünkü az kalsın eldivensiz tepsiyi alacaktım. Mal olmak zordu gerçekten.

Fırının yanındaki eldiveni elime geçirerek kapağı açtım ve kek tepsisini içinden çıkardım. Eğer zamanında buraya gelmeseydik kül dolu bir keke sahip olacaktık kesinlikle. Şu an çok az yanmış durumdaydı.

"Of yanmış ya." dedi Aylin üzülerek. "Hep senin yüzünden."

"Neyyyy????"

"Evet, kucağıma çıktın ve aklımı başımdan aldın. Keki unuttum."

"Boynumda dilinizi gezdirirken hiç öyle demiyordunuz Aylin Hanım." dedim gülerek.

Bakışlarını benden kaçırarak elimdeki eldiveni çıkarttı ve kendine taktı. Yaptığı eylemlerden asla utanmayıp ben dile getirince utanıyordu. Şu an aşırı tatlı duruyordu ve pembeleşmiş yanaklarını ısırmak istiyordum.

"Neyse ki çok yanmamış ya."

"Üzülme güzelim ben hepsini yerim. Sen yaptın sonuçta." dedim omuzlarımı silkerek. Eğer un dökmek yardım sayılıyorsa ben de yapmıştım. "Kömür olsa bile yerdim."

"Abartma tozu."

Dediği şeye kahkaha attım. Bu kelime beni her seferinde güldürüyordu ya. O da gülerken çekmeceden bıçak almak için yan tarafa geçtim. Bıçağı benim elimden alarak kekleri dilimlere ayırdı. Bir tanesini eline alarak bana doğru uzattığında bir ısırık aldım. Yanık tadı gerçekten gelmiyordu.

"Vay anam babam be bu kek resmen bir harika."

"Cidden beğendin mi?" diye sordu heyecanlı ses tonuyla. Beğenip beğenmememin onun için önemli olduğu sesinden belli oluyordu.

"Evet, hepsini ben yiyeceğim şimdi."

Bileğinden tutarak elini ağzıma doğru uzattım ve kalan keki de ağzıma attım. Gerçekten baya güzeldi. Tepsiden bir dilim daha alarak bu sefer ona yemesi için uzattım. Çok ufak bir parça ısırmıştı.

"Kızım bu ne? Hiç ısırmasaydın."

"Ben senin gibi öküz müyüm?"

Biraz daha ısırması için tekrardan keki ağzına götürdüm. Bu sefer daha büyük ısırmıştı. Kalan parçayı da ağzıma attım.

"Güzel yapmışım gerçekten. Oynaşmasak daha iyi olurmuş."

Oynaşmak kelimesi beni güldürmüştü.

"Fırındaki keke çok tepkiliyim, resmen en güzel yerinde bölündük."

Kapı kapanma sesi gelmişti. Acaba hangi mother eve giriş yapmıştı. Aylin mutfaktan çıkarken ben bir kek dilimi daha alarak onu takip ettim. İkisinin birden geldiğini görünce gülümsedim.

"Anlaşarak mı çıktınız iş yerinden?"

"Evet, öyle oldu." dedi annem gülerek.

"Neyse ki nöbetim falan yoktu da."

Annem salondaki koltuğa oturduğunda kendimi yanına attım. Aylin ve Beril teyze de karşımıza oturmuştu.

"Anne noldu? Yüzün pek bir gülüyor bugün." dedi Aylin sorgularcasına.

"Babanla karşılaştık da. Birkaç sokak serserisinin ona saldırdığından bahsetti. Bana sen mi tuttun onları falan diyor. Böyle bir şey yapmamıştım ama yapan kişilerin eline sağlık. Yüzü tanınmayacak hâlâ gelmiş."

Gülmemek için alt dudağımı dişledim.

"Oh canıma değsin." dedim yine de kendimi tutamayarak.

Aylin tek kaşını kaldırmış bir şekilde bana döndü. Omuzlarımı silkerek benim bu olayla bir alakam yok demeye çalıştım. Başrolü bendim oysaki.

"Yaptıklarının biraz da olsun bedelini ödemiş sanki." dedi annem yarım bir sırıtışla.

"Kesinlikle."

Aylin hâlâ şüpheci bakışlarla beni süzüyordu. Biraz gerilmiştim.

"Neyse akşam yemeğini dışarda yiyelim mi kızlar?"

"Biz hiç aç değiliz Hanzade teyzecim, siz annemle gidin isterseniz."

Hayır, buna izin vermemeliydim. Yalnız kalamazdık.

"Yooo ben çok acıktım."

İşaret parmağını kısa saçlarıyla sararak bırakıyordu. Bunu sinirlendiğinde yapardı. Kesinlikle hesap soracaktı benden.

"Yok acıkmamışsındır Devin, yedik ya biz."

"Olsun ben obur biriyim, yine acıktım."

Annem dirseğini yandan bana geçirdiğinde inledim.

"Kızım sevgilin seninle yalnız kalmak istiyor demek ki niye odunluk yapıyorsun?"

Anne sevgilim derimi yüzmek için baş başa kalmak istiyor senin haberin var mı bundan acaba?

"Neyse o zaman üçünüz gidin yemeğe, ben gerçekten aç değilim. Ders çalışacağım."

Of şimdi de vicdan yaptırıyordu ama. Onu tek bırakıp gidemeyeceğimi çok iyi biliyordu. Her türlü bu konuyu konuşacaktık zaten, kaçıp durmanın anlamı yoktu. Beril teyze de bok vardı da anlattı yani. Bu sorun gelecekteki Devin'in sorunu demiştim ama bu kadar erken bir gelecek beklemiyordum. Benim yalanların yatsıya bile kalmadan ortaya çıkış hızı.

"Tamam o zaman siz gidin, ben Aylin'i yalnız bırakmayayım. Bir şeyler atıştırırım."

"Biz de evde yiyelim o zaman ya çocuklar gelmiyorsa."

Beril teyzeye kalp fışkıran gözlerle bakıyordum şu an.

"Evet ya evde yiyin, dışarı boşa masraf."

"Yok yok, dışarıda yiyeceğiz."

"Hayır yemeyin anne."

"Yiyeceğiz be sana ne?" dedi saçlarımı karıştırarak. Ayağa kalkarak karşı koltuktaki Beril teyzenin elinden tuttu. "Kalk Beril, gidiyoruz."

Şu an shipleyemezdim, çok sinirlerim bozulmuştu.

"İyi madem gidelim." dedi gülerek.

Beril teyzenin ikna olma hızı.

"Afiyet olsun size." dedi Aylin peşlerinden el sallayarak.

Birazdan bana da afiyet olacaktı. Kapı kapanma sesi geldiğinde Aylin bana doğru dönmüş ve bacak bacak üstüne atmıştı.

"Bu olayla bir ilgin olmadığına ikna et beni."

"Ben evde televizyon izliyorum ne olayı yahu?"

"Devin ciddi ol." dedi sert sesiyle. "Sana bu duruma karışma dedim değil mi?"

"Evet."

"Sen naptın?"

Zaten bir kere yalan söylediğim için kötü hissetmiştim. Bu yalanı devam ettirmek istemiyordum. Hem kötü bir şey de yapmamıştım bence.

"Azıcık ucundan karıştım." dedim parmaklarımla ufak işareti yaparak.

"Devin neden sürekli seni hep benimle ilgili bir olayda kavganın içinde buluyorum?"

"Çünkü seni seviyorum."

Verebileceğim en mantıklı cevabı vermiştim. Başka bir sebep yoktu çünkü.

"Her zaman bir şeylerin sonucunu düşünmeden hareket ediyorsun. Ya sana yine bir şey olsaydı, yine seni hastanede bulsaydım. Bunları hiç düşündün mü?"

"Bunlar olmazdı. Çünkü planım gayet güzel işlenmişti."

Sinirle derin bir nefes vererek ellerini saçlarından geçirdi ve saçlarının dağılmasını sağladı. Şimdi bunu söylemenin sırası mıydı bilmiyorum ama sinirliyken fazla etkileyici görünüyordu. Sinirden kasılan çenesi, belirginleşen köprücük kemiği ve ellerindeki damarlar. Gerçekten fenaydı. Birisinin bana tokat atıp kendime gelmemi sağlaması gerekiyordu acilen. Şu an düşüncelerimi duysa bir de buna sinirlenirdi Aylin.

"Hâlâ plan diyorsun. Ya ters bir şey olsaydı ve başka türlü sonuçlansaydı. Aras konusunda da ne kadar sinirlendiğimi biliyorsun. Ve yine aynı şeyi yaptın. Sabah nasıl endişelendiğimden haberin var mı senin? Okula gittiğime bile pişman olmuştum. Hiçbir derse odaklanamadım seni düşünmekten. Ama sen benim sözlerimi önemsemeden hareket etmekle ve bana yalan söylemekle meşgulmüşsün."

Diyecek bir şeyim olmadığı için sustum. Haklıydı. Bir kez daha onu dinlememiştim.

"Anlat bana da bakalım şu güzel işlenen planını." dedi dalgaya alarak.

"Anlatayım mı gerçekten?" diye sordum çekingen bir ses tonuyla.

"Anlat."

Bugün yaşadığımız şeyleri başından sonuna kadar anlattım. Her söylediğimi tepkisiz dinlemişti. Yüzünde hiçbir yumuşama göstergesi yoktu. Anlatmayı bitirdiğimde hiçbir şey söylemedi.

"Bir şey demeyecek misin?"

"Ne dememi bekliyorsun Devin? Kalkıp seni tebrik etmemi falan mı? Milleti de benim yüzümden bu olaya dâhil etmişsin. Gerçekten çok sorumsuzca hareket ediyorsun. İlişkimizin ilk gününden yalan söyleyerek güvenimi sarsmayı başardın, tebrik ederim."

Gözlerim dolu bir şekilde ona bakıyordum. Haklıydı, biliyorum ama kırıcıydı sonuncusu. Babasının ona yaptıkları beni delirtmişti. Düşünmeden hareket etmemi sağlamıştı. Ama düşünsem de aynı şeyi yapardım yine.

"Özür dilerim Aylin. Yaptıklarımdan dolayı pişman değilim sadece sana yalan söylediğim için pişmanım."

Bir şey söylemeyerek ayağa kalktı.

"Nereye gidiyorsun?"

"Ders çalışacağım, birkaç saat gözüme gözükmezsen sevinirim."

Üzgünce kafa salladım. O merdivenlerden çıkarken kendimi koltuğun üzerine bıraktım ve gözlerimi kapattım.
-----

Tutulan boynumu sağa sola hareket ettirdim. Odaya çıkmayarak salondaki masada çalışmıştım. Annemler geldiğinde de aynı odadayken derslere odaklanamadığımızı bu yüzden salonda çalıştığımı söylemiştim. Resmen adım başı yalan söylüyordum he.

Saat biraz geç olmuştu ve çalışmayı bitirmiştim. Artık odaya çıkmam gerekiyordu. Şaka gibi, birkaç saat geçmesine rağmen Aylin'i deli gibi özlemiştim. Trip atsa bile en azından aynı yatakta yatacaktık.

Sandalyeden kalkarak merdivenlere ilerledim. İlerlerken bir yandan da sırtımı kütletmeye çalışıyordum. Yukarı çıkarak odamın önüne geldim. Kapıyı tıklatarak içeri doğru seslendim.

"Gelebilir miyim?"

"Gel."

Soğuk ses tonu moralimi bozsa da içeri geçtim. Hâlâ siniri geçmemişti anlaşılan.

Kapıyı açtığımda çoktan pijamalarını giymiş bir Aylin'le karşılaştım. Ders çalışmayı bitirmişti demek ki. Benim yüzüme bile bakmayarak yatağa ilerledi. Acaba nasıl gönlünü alabilirdim?

Dolabıma ilerleyerek pijamalarımı aldım. Artık kıyafet değiştirmeyi sorun etmiyorduk yan yanayken. Bu yüzden lavaboya girme gereği duymadan alt ve üstümü çıkardım. Aylin'e bir bakış attığımda bana göz ucuyla bile bakmıyor ve telefonuyla ilgileniyor olduğunu fark ettim. Derin bir iç çekerek pijamalarımı giydim ve toplu saçımı saldım.

"Aylin, küs uyumayalım." dedim çekingen bir şekilde. Sinirli bir Aylin beni korkutuyordu gerçekten.

"Sana sinirim hâlâ geçmedi Devin. Birkaç gün de geçmez diye düşünüyorum."

Birkaç gün mü? Abartma tozu resmen ya. Ben nasıl dayanayım bu duruma birkaç gün? Birkaç gün öpücüksüz napardım? Ölürüm falan herhalde.

Yatak başlığına yaslanmış bir şekilde hâlâ telefonuyla ilgileniyor benimle göz teması kurmuyordu. Yanına ilerleyerek önüne oturdum. Bakışlarını sonunda bana çevirmişti. Elindeki telefonu alarak ekranını kilitledim ve yanına koydum. Ellerinden tutarak dudaklarıma götürdüm ve öpücükler bıraktım. Benim af dileme skilleri.

"Özür dilerim, bir dahakine uyarılarını ve sözlerini dikkate alacağım."

Yüzü biraz yumuşar gibi olsa da çabuk toparlayarak eski hâlini almıştı.

"Gerçekten hâlâ sinirliyim Devin, şu an özürlerin bir işe yaramayacak. Sinirliyken istemeyeceğim şeyler söyleyebiliyorum bu yüzden biraz zaman ver, sinirim geçsin olur mu? Seni kırmak istemiyorum." dedi ellerini çekerek.

Dudaklarımı büzerek kafa salladım. Tüm zamanlar onun olsundu.

"Tamam o zaman."

Eğilerek hızlıca yanağına öpücük kondurdum.

"İyi geceler öpücüğü olmazsa olmaz."

Tebessüm ederek gözlerini devirdi. Ben de yatağa geçeceğim sırada beni durdurdu. Yandaki yastığa uzanarak göğüslerime çarptı yastığı. Son anda tutup düşmesine engel olmuştum. Kaşlarım havalanmış bir şekilde ona bakıyordum.

"Bu gece koltuktasın canım."

"Neyy???"

"Aynen öyle, git dolaptan battaniye de al üzerine hadi."

Söylediklerinde ciddi olduğunu fark ettiğimde oflayarak dolaba ilerledim.

"Resmen evli çiftler gibiyiz ya, çok hoş."

Benim olayları yorumlama şekli.

"Ama benim koltukta belim falan çok tutulur ya. Hem benim ağrılarım da oluyor."

Biraz da ajitasyon yapalım, oh.

"Kendini çok düşünüyor olsaydın böyle işlere karışmaz şu an bu duruma da düşmezdin. Ağlanma o yüzden."

Ajitasyon maalesef işe yaramamış ayriyetten bana laf sokmasına sebep olmuştu. 2-0 önde resmen.

Söylene söylene elimdeki battaniye ve yastıkla koltuğa geçtim. Yastığı koyarak battaniyeyi açtım ve üstüme örterek yattım.

"İyi geceler güzelim." dedim havadan öpücük atarak.

"İyi geceler."

Işığı kapatarak o da yatağa yattı.

Gerçekten yatağım dünyanın en rahat yeriymiş, bunu şu an daha iyi anlıyordum. Koltuk o kadar rahatsız ve dardı ki. Sürekli bir o yana bir bu yana dönerek rahat bir pozisyon bulmaya çalışıyordum ama öyle bir pozisyon yoktu. Resmen Tayfun piçi yüzünden koltuk kurbanı olmuştum ya.

Uyuyamayacağımı anladığımda pijamamın cebinden telefonu çıkardım. Birkaç oyun oynarsam belki uykum gelirdi.

"Telefonu kapat ve uyu Devin, yarın erken kalkacaksın."

Uyu demek kolaydı tabii.

"Tamam." dedim sadece.

Telefonun ışığından rahatsız olabilirdi bu yüzden kapatmayı kabul etmiştim. Gözlerimi kapatarak içimden Park Chaeyoung saymaya başladım. Koyun saymak sarmıyordu.

"Devin."

"Efendim."

"Sen şimdi uyurken kesin yere düşersin, deli gibi yatıyorsun çünkü. Yere düşersen de yaralı yerlerin ağrır. Gel yatağa. Sırf bu yüzden yanıma çağırıyorum, affettiğimi sanma sakın."

Işık hızıyla kafamın altındaki yastığı alarak yatağa ışınlandım.

"Bunu dememi mi bekliyordun?"

"Evet." dedim itiraf ederek. Allah'ın bildiğini kuldan saklamamak lazım.

Göremesem de güldüğünü biliyordum şu an. Yastığımı yerine yerleştirerek yatağın içine girdim. Gülerek ona bakıyorken bana arkasını döndü. Kolumu beline sararak onu kendime çektim. Elini yavaşça elime vurdu.

"Çek kolunu."

"Ben de çekmeye çalışıyorum kolumu ama ikna edemiyorum bir türlü. Senin belini daha çok beğenmiş, orda durmak istiyormuş."

Anasını sikiyim o kolun dese gülmekten altıma sıçardım şu an. Ama Aylin bu tarz cümle kuracak biri değildi. Bunu kursa kursa Lilya ve ben kurardık.

"Ben istemiyorum ama." dedi resmen beni dövebilecek bir ses tonuyla.

"Tamam ya çektim."

Kolumu çeksem de bedenimi biraz daha ona yaklaştırmıştım. Buna karışmadı veya geri çekilmedi. Burnuma dokunan saçlarını derin bir nefes çekerek kokladım ve gözlerimi kapattım. Şu an pozisyonum çok rahattı ve artık uyuyabilirdim.

-----

slm askolar nabersiniz?? bolumu nasıl buldunuz??

aylinin tepkisi abartma tozu muydu yerinde mi oldu ???

ayline hak verenler 🙌🏼

devine uzulenler 🙌🏼

ne oldu yani devin babani siktiyse aylin diyenler 🙌🏼

neyse neler yapiyosunuz??? ben aynı ders calisiyorum, ailedeki ve arkadas cevremdeki sorunlarla bogusuyorum. su 2 haftada yasamayacagim kadar olay yasadim. gercekten benim hayatimi reality show yapsalar kim kardashianlari gecerim o kadar soyluyorum. zaten ayle ici olaylar aski memnu yasak elma karisimi ne ararsan var. arkadas cevremde de her gün bi travmatik olay. oyle geciyo yani hayatim. eğer bu sene derece yapabilirsem kendimi ayakta alkislarim he bu durumlar içinde helal olsun derece yapmisin falan derim kendime.

ay bi de babaannem bizim evde kaliyo birkaç haftadır tmm mi? bi hint dizisi var onu izliyo surekli. garrrrip bir şekilde dizi sariyor. ben bile heyecanla oturup izliyom yorum falan yapiyom ya nelere alistim resmen dbwldmzmams. dizinin ismi tatlı bela ve ordaki niranjan midir nedir kel dana aynı tayfun ya. resssmen o. tek fark o karisini dövüyo. gidin adamın fotosuna bakin. artik yeni tayfunumuz o.

bi de arkadaslar 1.5 haftadir telefonsuzum. dunyanin en zor sartlariydi benim için. delirmek uzereydim. yenisini almadilar. babamin kuzeni iphone 11 almis kendine eski tlfsini ben yenisini alana kadar bana verdi. ya bu sarmadi diğer tlfyi versene dedim. (icimden) yazin ise girip para biriktirip ben de iphone 11 alcam çok istiyom 😭😭

balkon konusmam buraya kadardi. oruc tutanlara kolayliklar diliyorum. ben evrene nasil kâfirli enerjiler yolladiysam artik dünden önceki gün regl oldum dbkwdnmdmw.

neyse sizi seviyom gors optum bb 🥺💗

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 72.1K 64
(Düzenleniyor) REKLAM YASAK !!! Hikayede hem mesajlaşma hemde normal yazılan hikaye vardır . Alya bir gün can sıkıntısından , kendi numarasının ilk ü...
371K 20.4K 43
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
1.1M 54.3K 53
Numara sallayıp, komutana denk getirmek mi? 07.12.2022 #beyza etiketinde 1.sıra 29.06.2023 #avukat etiketinde 1.sıra 18.01.2023 #hakim etiketinde 1...
4.5M 266K 83
Her şey; aslında bütün aile fertlerinin yapmak isteyip de yapamadığı, ailenin küçük oğlu Murat ve eşi Nalan'ın isyanıyla aile apartmanını terkedip, o...