Söz // bxb

By celik9822

726K 44.1K 10.5K

+18 "Komutan, geri döneceğinize söz verdin. Unutma." Cevap olarak asker selamı dışında bir şey alamamıştı. Me... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55 - FİNAL
Kitap Mutsuz Bitse Nasıl Olurdu? 1
Reklam

18

14.3K 931 91
By celik9822

Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar

Yorum yapılmayınca bölüm yazma isteğim gelmiyor🥺

Meriç

Yağız'ı öptükten sonrasının böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Her ihtimal vardı kafamda. Ona açıldığım zaman dayak yiyeceğimi falan  bile düşünmüştüm.

Ama hiçbir zaman ona açılma şeklimin onu öpmek olacağını da düşünmemiştim. 

O an Yağız'ı öptükten sonrasının güzel olacağını düşünmüştüm. Hatta karşılık verdiği o kısacık anda kalp krizi geçirecektim. O kadar imkansız gibi gelmişti ama olmuştu işte.

İnkarda etse bana karşılık vermişti. Dudaklarımızı ayırdığım o ilk an tekrar öpmek istiyor gibi bakmıştı. Bu cesaret vermişti zaten bana da. Bu yüzden her şeyin güzel olacağını düşünmüştüm.

Öyle olmamıştı ama. 

Beni iterken de yüzünde ne bir iğrenme ne de bir tiksinme ifadesi vardı. Garipti bakışları. Sanki bunun olacağını biliyormuş da önceden engel olamadığı için kızgın, bir o kadar da kırgın bakıyordu.

Bana git bile diyememişti. Onu öpmeden önce söylediği şeyleri tekrarlamıştı sadece. 

Sonuç olarak şu an evde tek başıma oturarak düşünmekten kafayı yememeye çalışıyordum. 

Bundan sonra ne olacaktı? Görevler dışında beni görünce yolunu mu değiştirecekti?  Timdekilerle ortak bir şeyler yapacağımız zaman ben varım diye gelmeyecek miydi? Ya bir süre sonra beni görevlerde bile görmek istemezse sadece timin pilotunu mu değiştirirdi, yoksa beni başka bir şehre mi gönderirdi?

Ondan uzak da olma düşüncesi bile beni mahvedecek hale getiriyordu.

Hızla oturduğum yerden kalkıp mutfak tarafına geçtim ve tezgahta duran bardağa su doldurdum. Suyu içtikten sonra bardağı tezgaha koymak yerine kendime hakim olamayarak yandaki duvara fırlattım. 

Bardak büyük bir gürültüyle kırılırken sinirle elimi saçlarımdan geçirerek çekiştirdim.

"Aptal Meriç. "

"Her şeyi kendi ellerinle mahvettin. Ne olacak şimdi?"

Bu seferde sürahiyi yere fırlatmıştım. Sinirimi atmama yetmemişti. Karşımdaki koltuğa  da tekme atarak öne doğru gitmesini sağladım. 

"Seni memleketin öbür uçuna sürsün de gör o zaman."

Sırtımı tezgaha yaslayarak yere oturdum. Bir yandan saçlarımı çekiştirip bir yandan kendime söyleniyordum.

"Ama onu öptüğümde sever gibi bakmıştı bana.."

"Gidip öpmen gerekmiyordu, gerizekalı."

"Sıçayım senin olmayan beynine ."

"Ne yapacaksın şimdi onu görmeden?"

Çalan kapıya kısa bir bakış attıktan sonra hemen önüme döndüm. Kalkıp açacak gücü kendimde bulamıyordum.  Küçük çaplı bir sinir krizi geçirirken kimseyi görmek istemiyordum.

Kapının arkasından gelen konuşma seslerinden sonra anahtar sesi gelmişti. Gelen büyük ihtimalle Kaya'ydı. Taburdan erken çıkmış, kimseye bir şey dememiştim. Geldiğimden beri telefona da bakmamıştım, merak etmişti büyük ihtimalle.

Dizlerimi kırıp kafamı dizlerime yaslarken Kaya ve Mert çoktan içeriye girmişti.

"Ne olmuş buraya?"

"Mert dikkat et basma camlara."

Görüş alanıma iki çift ayak girmişti. Biri elini sırtıma koyduğunda yavaşça kafamı kaldırdım. Kaya ile göz göze geldiğimizde zorlukla gülümsedim.

"Bir şey sorabilir miyim?"

İkisi de anlamaz bakışlarla önce birbirlerine sonra bana döndüler.

"Bir insanın gözleri.. Yalan söyleyebilir mi?"

Kaya dizlerini kırıp yanıma oturduğunda endişeyle bakıyordu bana.

"İçtin mi sen? Doğruyu söyle bak valla kızmayacağım."

Kaşlarımı hayır anlamında kaldırıp "Yarın izinli değilim. İçer miyim sence?" dedim. Bu kadar sakin konuşmam beni bile şaşırtmıştı.

"O zaman ne bu halin senin?"

"Sen kendin demiştin ya oğlum. Geçmiş olsun diye."

Ben sırıtarak bakarken Kaya'nın yüzüne o sesli bir nefes verdi.

"Benim bir şey anlamam normal mi?"

Mert'in sorusuyla kafa salladım.

"Normal abicim. Ben bile anlamıyorum çünkü."

Kaya oturduğu yerden kalkıp elini bana uzattı.

"Kalk hadi. Ortalığı toplayalım. Çocuklar Yağız komutanda toplandılar. Bizi bekliyorlar." 

Tek kaşımı kaldırarak "Niye?" dedim. Herife bak ya. Ben burada küçük çaplı bir sinir krizi geçireyim o timi toplayıp evde eğlensin. 

"Bugün taburdan çıkarken Harun komutanı biraz kötü görmüşte. Onu yalnız bırakmak istemedik. Grupta da konuştuk ama sen telefonuna bakmadın komutanım."

Kötü müydü? Neyi vardı acaba? 

Hızla yerimden kalkıp üstümü düzelttim. Eve şöyle bir göz gezdirdikten sonra "Ben gelince toplarım. Hadi gidelim." dedim.

 İkisi değişen ruh halime garip garip baktılar. Tam kapıdan çıkacakken aklıma gelen şeyle durdum.

Görevler ve eğitimler dışında da benimle muhatap olmazsan iyi olur.

Sanırım şu an en son görmek isteyeceği kişi bendim. Ne kadar çok yanında olmak istesem de yapamazdım ki. İstemiyordu beni yanında. 

Ayrıca birkaç saat önce onu öpmüş ve kovulmuş biri olarak yüzsüz gibi çıkamazdım karşısına. 

"Ben gelemem. Siz gidip yanında olun yüzbaşının."

Kaya, Mert'in omzunu sıkarak gülümsedi ve "Sen git. Ben geleceğim birazdan." dedi. Mert kafası karışmış ve hiçbir şey anlamamış bir şekilde bizi onayladıktan sonra evden çıktı.

"Evet Meriç efendi. Öt bakalım ne yaptın da Yağız Komutanın yanına gidermiyorsun ?"

Önce gülümsedim sonrada bir adım geriye doğru gittim.

"Çok bir şey yapmadım ya."

Cevap bekler gibi ellerini beline koymuştu.

"Öptüm."

"Ne!?"

"Baya. Dudaktan olmak suretiyle iki defa öptüm."

"Beyinsiz misin oğlum sen? Ne demek komutanı öptüm? Hadi ilkini geçtim. İkinciyi nasıl yaptın lan?"

"Bulunduğumuz yakınlık bozulmamıştı. Hem kısa bir anda olsa o da karşılık verdi. Duyguları var bence ama kendisi de bilmiyor olabilir."

Kaya kafama hafif olmayacak şekilde vurunca bir elimle kafamı tutarken diğer elimde ona vurdum.

"Ne vuruyorsun oğlum?"

"Belki aklın başına gelir dedim."

Sıkıntıyla nefes aldığında onu umursamadan salona geçerek şeklini bozduğum koltuğu düzeltip oturdum. O da yanıma gelip oturmuştu.

"Yağız Komutan ne dedi?"

"Görevler ve eğitimler dışında mümkünse görüşmeyelim, dedi."

"İyi bari. Hâlâ asker olman bile mucize."

Koltukta öne doğru gelerek ona döndüm.

"Hiç aşık olmamış gibi konuşuyorsun."

"Bilmiyorsun sanki."

"Öğrendiğimde seni dövecektim neredeyse. Başka kız kalmamış gibi benim kardeşime, o zamanlar diğer yakın arkadaşımızla sevgili olan kardeşime aşıktın."

Omuzlarını silkip "Aşk bu yani." dedi ve ekledi. "Ayrıca aşıktın değil, aşıksın."  Kendimi geri koltuğa bırakarak iç çektim.

"Bak ne Ali'ye kısmet oldu ne de bana." 

Böyle dediğinde dolan gözlerimden yaşlar akmasın diye uzun bir uğraş içine girmiştim. 

Ali üç sene önce şehit olmuştu. Okurken bir söz vermiştik birbirimize şehit olursak ağlamayacağız diye. İlk öğrendiğimiz de üçümüzde farklı yerlerdeydik. Hayatımın en kötü zamanıydı sanırım. Yağmur'u teselli edecek hiçbir şey yapamıyordum.

Bunlar aklıma Yağız'ı öptüğüm zamanki pişmanlığım gitmişti. Bana bir şey olacak olursa içimde kalmamış olacaktı.

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢














Continue Reading

You'll Also Like

157K 9.7K 25
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
3.8K 173 15
~Yedinci hikayem~ Sultan ve idrisin bı çocuğu daha varsa hemde kız ve onu küçükken geçirdiği kaza sonucu öldü sanarlarsa ve İdris öldükten sonra kahv...
21.1K 1.6K 40
Sınıf başkanı Jongin sınıf arkadaşı Kyungsoo'dan hoşlanıyor. /texting/tamamlandı/
3.8M 220K 66
05...: Of var ya bi koysan yıkılır buralar Kemalim: ? Kemalim: Yanlış oldu galiba. 05...: Yalnız olabiliriz ama yanlış asla