Zemheri | Tamamlandı

By yericeryazar

3.9M 231K 74K

Yaşadığı travmalar yüzünden ailesi tarafından şımartılarak büyütülen Ahsen'in, yolu diktatör bir yüzbaşı ile... More

Giriş.
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm | FİNAL
Yeni Hikaye.

51.Bölüm

39.2K 3.1K 1.6K
By yericeryazar

Hande'den ;

Adımlarım oldukça yavaş bir şekilde ilerlerken, şehrin pekte dolaşmadığım sokaklarında dolaşıyordum.

Aklım çok karışıktı. Sanki her şey bir anda birbirine girmişti.

Bu zamana kadar çok acı çekmiştim, çok karışmıştı hayatım.

Ama bu zamana kadar olanlar bir yanaydı, şimdi olan bir yanaydı.

Bu sefer her şey çok farklıydı.

Aldığım nefes bile içime sığmazken içime bir can sığmıştı.

Bir elim adımlarım ile birlikte ağır ağır sallanırken diğer elim karnımdaydı. Sanki bir şey hissedecekmişim gibi, öğrendiğim ilk andan beri karnıma gidip duruyordu. Halbuki şuan hiç bir şey hissedemeyeceğimi biliyordum. Şuan çok küçüktü. Yanında getirdiği sorunlardan çok daha küçük.

Derin bir nefes aldım.

Hayatım hiç bir zaman istediğim gibi olmamıştı. Sürekli içen baba ve kendini evin babası sanan ama ondan bir farkı olmayan abi olan bir eve açmıştım gözlerimi.

Çok daha iyisi olabilirdi.

Her şey bu kadar kötü olunca kendimi bildiğim ilk andan itibaren bunu istemeye başlamıştım. Çok daha iyisini.

Ben gecekonduların olduğu bir mahallede, yıkık dökük bir evde, kendine hayrı olmayan bir aile ile yaşamak istemiyordum. Bunu hak etmiyordum çünkü.

Çok daha iyisini hak ediyordum.

Bunun için uğraşmış  mıydım bilmiyorum ama hep istemiştim.

İstediğim tek şeyde bu olmamıştı maalesef. Onlardan bir farkı olmayan bir adamdan sevgi istemiştim. Babamın, abimin vermediği sevgiyi vermesini istemiştim. Ama o da vermemişti o sevgiyi.

Kısaca ömrüm bir çöplükte, kendimi gül sanmakla geçmişti.

Atladığım bir şey vardı ki çöplüklerde gül olmazdı. Eğer o çöplükteysen hak etmişsindir. Eğer o çöplükteysen gerçekten çöpsündür!

Bunu bir kaldırımda ağlaya ağlaya ölmeyi beklerken fark etmiştim.

Abim bir gece öyle dövmüştü ki beni. Daha önce hiç dövmediği gibi.

O gece ilk defa ölmek istemiştim. Çok daha iyisini yaşayacağım bir hayat, çok para, çok iyilerini değil ölmeyi istemiştim ilk defa.

Bedenimin acıları ve ruhumun acıları ağır gelmişti.

Tam her şey bitti derken, işler daha karışamaz derken bir hastanede odasında hamile olduğumu öğrenmiştim

Hamile olmak...
Bir çocuk doğuracak olmak...

Bunlar benden o kadar uzak şeylerdi ki, daha kendimin doğru düzgün bir hayatı yokken başka bir cana hayat veremezdim ki ben. Hele de ufacık bir cana. Bir bebeğe.

Gözlerim yine doldu.
Belki hayatımda biri olsa her şey daha rahat olabilirdi. Sevdiğim adamdan hamile kalsam, sevmeyi bırak en azından hayatımda olan bir adamdan olsa her şey çok daha kolay olurdu.

Ama öyle de değildi.

Zaten bu zamana kadar ne istediğim gibi olmuştu ki bu saatten sonra istediğim gibi olsun.

Telefonum çalmaya başlayınca düşüncelerim dağıldı. Cebimden telefonumu çıkartıp ekrana baktım. Gördüğüm yazıyla iç çektim.

"Efendim?"

"Alo Hande, geldim ben."

"Tamam bende geliyorum."

"Bekliyorum."

Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldım ama içimde ki sıkıntı dağılmadı.

Adımlarımı hızlandırıp yaklaştığım mekana girdim.

Çokta dolu olmayan mekanda onu görmem uzun sürmedi.

Yüzünü görünce, göz göze gelince her şey daha da zorlaştı. Kalp atışlarım hızlandı, ayaklarım titremeye başladı, ellerim bir kaç saniye içerisinde soğuk soğuk terledi.

"Sakin ol." Diye mırıldandım kendi kendime. "Sakin ol."

Masanın yanına gidince ayağa kalktı.

"Hoşgeldin."

Uzattığı eli sıktım.

"Sende hoşgeldin." Diyerek sandalyeye oturdum.

O da oturdu.
Hiç bir şey söylemedim. Söyleyemedim
Söylenecek çok şey vardı ama hiç bir şey söyleyemedim.

Aradan on dakika geçti. Ne o konuştu ne de ben. Ama birimizin konuşması gerekiyordu.

"Hamileyim." Diyerek sessizliği bozdum.

Bu kelimeyi söylemek bile o kadar zordu ki benim için.

Utanıyordum.

Bu zamana kadar çok hata yapmıştım. Hepsinin de bir bedeli olmuştu.

Hiç biri böyle hissettirmemişti. Hiç birinde böyle utanmamıştım.

"Biliyorum." Dedi. "O yüzden buradayım."

O benim aksime oldukça soğuk kanlıydı. Belki de normal haliydi bu. Bilmiyordum ki!

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. O da bana bakıyordu.

"Tamam." Diyerek onayladım onu. "Ne konuşmamız gerekiyor şuan? Onu da biliyor musun?"

"Bilmiyorum."

"Bende." Dedim.

Ne konuşmam gerekiyordu, ne yapmam gerekiyordu hiç bir şey bilmiyordum!

Bildiğim tek şey kendime çok kızdığımdı.

"Emin misin peki?"

"Böyle bir konu hakkında nasıl emin olmadan konuşabilirim sence?"

"Tamam sordum sadece sakin ol."

"Ne yapacağız?" Diye sordum tekrardan.

"Bilmiyorum."

Derin bir nefes aldım. "Çok sinirliyim."

"Bana mı?"

"Kendime."

"Neden?"

"Sence?"

"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum." Dedi.

Sol gözümden bir damla yaş aktı.

"Ağlama."

"Ağlamayayım mı? Ne yapayım şuan? Şu halimize bak, birbirimizi tanımıyoruz bile ama ortada bir bebek var."

"Zamanı geri alabilir miyiz? Hayır. O yüzden şuan ne yapacağımızı düşünelim."

"Ne yapacağız?" Diye sordum tekrardan. "Çünkü benim hiç bir fikrim yok."

Sadece bir şey vardı aklımda.
Öğrendiğim ilk andan beri aklımdaydı. Onun aklına da bunun gelmesine, bunu söylemesine hazırlıklıydım. Çünkü onunda aklına başka bir şey gelmeyebilirdi. Olayı boşuna dramatize etmeye gerek yoktu söylediğinde. Bu yüzden kendimi hazırlamıştım.

Ama bunu yapmaya kendimi ne kadar hazırlayabilirdim bilmiyordum.

İnsan kendini böyle bir şeye nasıl hazırlayabilirdi ki?

"Düşünelim biraz, illa bir yol buluruz." Dedi.

Ama sesinde ki umutsuzluğa bakılırsa hiç bir yol bulmayacağı belliydi.

Masada uzun bir sessizlik oldu. O ne düşündü bilmiyorum ama benim düşüncelerim oldukça karışıktı.

Derin bir nefes aldım ve çekinerek konuştum.

"Aldıracağım."

Bakışlarım masanın üzerinde ki ellerimdeyken bacaklarım titriyordu.

Onun içinde başka bir yol diye düşünüyordum ama vereceği tepkiden de çekiniyordum.

"Ne?" Dedi şaşkınlıkla.

Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Aldıracağım."

"Hande saçmalama."

"Ne demek saçmalama?" Dedim en az onun kadar şaşırarak.

Doğurmamı mı istiyordu bu bebeği?

"Aldıramazsın."

"Başka bir seçenek mi var?" Dedim sinirle. "Bir sana bak bir bana bak. Biz birbirimizi daha doğru düzgün tanımıyoruz bile. Aramızda hiç bir şey yok. Hayatlarımız farklı, biz farklıyız. Tamam bunu en başında düşünmemiz gerekiyordu bende biliyorum ama dediğin gibi zamanı geri alamayız."

"Tamam zamanı geri alamayız ama böyle bir şey yapamazsın Hande." Dedi.

"Ne demek yapamazsın ya? Aramızda bir şey olamayacağını söyleyip benden bu bebeği doğurmamı bekleyemezsin! Ben böyle bir şey yapamam. Ne durumum, ne hayatım buna müsait değil."

Kaşlarını iyice çattı.

"Aramızda bir şeyler olamayacağını söyleyip mi?" Dedi. "Onu söyleyen kim?"

Yüzümde ki gergin ifade yavaşça silindi. Kaşlarım hala çatıktı ama ne söylediğini tam olarak anlayamadığım içindi.

"N-nasıl?"

"Hande aramızda kopmayacak bir bağ var artık. Tamam birbirimizi tanımıyoruz, farklıyız evet ama bunu yapan bizken niye masum bir cana kıyalım?"

Kurduğu son cümle gözlerimin tekrardan dolmasına sebep olmuştu.

"Yani ne yapacağız?"

"Bana aşık ol demiyorum, diyemem zaten. Dediğin gibi aramızda bir şey yoktu. Ama yaşananları da bunun farkında olarak yaşadık."

Bakışlarımı kaçırdım.

"Ben aldırmanı istemiyorum Hande. Gelene kadar düşündüm ne yapabiliriz diye ama bu bir ihtimal olarak bile aklıma gelmedi."

"Doğrumamı mı istiyorsun?" Diye sordum şaşkınlıkla.

Bende bunu bir ihtimal olarak bile düşünmemiştim. Benden önce o aldır der diye düşünmüştüm.

"Evet." Dedi tereddütle.

"Nasıl olacak?" Demedem edemedim. "Hayatlarımız farklı, çok farklı. Zaten benim için her şey yeterince zor. Bir de bu."

Devam etmeden sustum.

"Bu saatten sonra beraber bir hayat kurmamız gerekiyor." Dedi.

Gerçekten duymayı hiç beklemediğim şeyler söylüyordu.

Ben bu kadar düşünceli davranacağını düşünmemiştim. Hayatına benim gibi tek gecelik bir şeyler yaşadığı bir sürü kadın vardır diye düşünüyordum. Beni istemez, böyle şeyler söylemez diye bekliyordum.

Ama o şuan gerçekten bebeği doğurmamı istiyordu. Benimle bir hayat kurmak istiyordu. Tamam bana deli gibi aşık olduğundan değildi bu biliyorum ama yine de beklemiyordum.

"Ben." Dedikten sonra duraksadım.

"Hayatının zor olduğunun farkındayım Hande." Dedi. Gözlerimin içine bakıyordu. Bende kaçırmadım gözlerimi, gözlerinin içine baktım. "Ailenin böyle bir durumu anlayış ile karşılayacağını da düşünmüyorum."

Başımı sallayarak onayladım.
Öğrenseler ne olur düşünmek bile istemiyordum.

"O yüzden." Dedikten sonra duraksadı.

Bir süre devam etmeyince "O yüzden?" Dedim devam etmesi için.

"Bunu söylemek benim içinde kolay değil." Dedi. "Ama, evlenelim."

Gözlerim kocaman açıldı.

"Ne?"

"Sende istersen tabii. En azından öyle her şey daha kolay olur bizim için."

"Ciddi misin?" Diyebildim sadece.

Bu gün neredeyse söylediği her şeye, verdiği tepkilere çok şaşırmıştım. Ama hiç biri bu kadar şaşırmama sebep olmamıştı.

Böyle bir şey söylemesini düşünmeyi bırak, aklımın ucundan bile geçmezdi.

"Evet." Dedi kendinden emin bir şekilde.

Karşıma geçmiş evlenebileceğimizi söylüyordu.

"Hande kabul, bende böyle bir şey beklemiyordum. En az senin kadar şaşkınım. Ama bir şekilde bir yol çizmemiz gerekiyor."

"Benimle bir yol çizmek istediğine emin misin?" Dedim alayla. İşaret parmağım ile kendimi gösterdim. "Parça bu çünkü. Gam, keder, acı, kaos. Bir daha düşün istersen."

Geldiğimizden beri ilk defa güldü.

"Onu bazı şeyler yaşanmadan önce düşünecektik. Artık ikimizde bazı şeylere mecburuz."

"Doğru." Dedim.

"Ama düşününce zaten aramızda bir şeyler vardı."

"Flört ediyorduk sadece. Evlilik gibi bir düşüncemiz yoktu."

"Kabul ettin yani evlenmeyi?" Diye sorunca başımı öne eğdim.

Elini uzattı ve masanın üzerinde duran elimi tuttu.

"Hande. Biliyorum böyle planlarımız yoktu. Ama şuan bu noktadayız, hayat bizi bir şekilde hata yapmışta olsak bu noktaya getirdi. Ben bu konu da senin en az zararı alman için elimden geleni yapacağım."

Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Böyle anlayışlı bir tepki göstermeni beklemiyordum."

"Bende beklemiyordum." Dedi. "İki gündür düşünüp duruyorum. İşler çok karışık, böyle bir şey beklemiyorduk evet ama ben aldırmanı istemiyorum."

"Benden mi diye bile sormadın." Dedim sessizce.

"Hande saçmalama istersen." Dedi bir anda yükselerek. "Birbirimizi yıllardır tanımıyoruz ama böyle bir şey yapacak biri olmadığını bilecek kadar tanıyorum."

"Evlenelim de demeyebilirdin." Dedim.

Beklediğim tepkiyi vermemişti, söylemesini beklediğim hiç bir şeyi söylememişti. O yüzden çok şaşkındım.

"Evlenmek ne kadar mantıklı bilmiyorum. Ama en azından denemiş oluruz, sonuçta ortada bir bebek var."

"Neyi deneyeceğiz?" Diye sordum çekinerek.

Cevabını bilsem de ondan duymak istedim.

"Birbirimizi sevmeyi." Dedi ve elimi bırakarak elini çekti.

"Ya beceremezsek? Yani ya hiç sevmezsek birbirimizi? Hiç aşık olmazsak?"

"O zaman." Dedi iç çekerek. "Çok yakın iki arkadaş oluruz. Sonuçta bir çocuğumuz olacak."

"Çocuğumuz." Diye mırıldandım kendi kendime.

Ben kaç gündür düşünüyordum. Bir bebek diye düşünmekten ileriye gidememiştim. Ama o bu anı bekliyormuşcasına çocuğumuz diyordu.

"Sanırım çok hazırsın baba olmaya." Dedim ona bakarak.

"Söylediğin andan beri düşünüyorum dedim ya. Baştan bende senin gibi en kötü taraflarını düşündüm. Ama alışmaya çalışınca, o kadar da fena değil."

Kaşlarım havaya doğru hareket etti. Söylediği her şeyde beni şaşırtmaya devam ediyordu.

"Ben senin kadar çabuk alışmadım sanırım."

"Çok normal Hande." Dedi. "Sonuçta onu hissedecek olan ben değilim, sensin."

Derin bir nefes aldım.

"Biliyorum her şey şuan çok zor."

"Senin için niye zor değil?" Diye sordum hızla. "Niye sanki bunu bekliyormuşsun, istiyormuşsun gibi konuşuyorsun?"

"Benim içinde zor. Ama bir şekilde devam etmemiz gerekiyor."

"Evlenip?"

"Daha iyi bir fikrin var mı Hande?"

"Bu iyi bir fikir mi? Ne sen benim hayatıma uyum sağlayabilirsin ne de ben." Dedim.

İyice sinirlerim bozulmuştu. Bunu da çok iyi anlayabiliyordum.

"Hande ben aldırmanı istemiyorum dedim. Senin yanında olacağımı da söyledim. Ne yapmamı istiyorsun? Sen söyle o zaman."

"Off!" Dedim sıkıntıyla.

Dirseklerimi masaya koyup ellerimi yüzüme kapattım.

"Ben Ahsen'e nasıl söyleyeceğim?"

"Ahsen ne alaka?"

Hızla ellerimi yüzümden çektim.

"Ne demek ne alaka Barış?" Diye sordum. "Kız bana güvendi, onca dediğim şeye rağmen güvendi evini açtı kız bana. Ne diyeceğim ben şimdi karşısına geçip? Ben abinden hamileyim mi?"

"Evet." Dedi gayet rahat bir şekilde.

"Ciddi misin sen?"

"Evet Hande. Biz kendini bilen yetişkin insanlarız, aramızda olan şeylerden Ahsen'e ne?"

"Ahsen sana Cahit'i söylediğinde de böyle sakin bir tepki mi verdin?" Diye sordum.

Kısa bir an duraksadı.

"Yani."

"Yine de aynı şey değil."

"Hande bu durum aramızda sorun olabilir evet ama etrafımızda ki insanlar bunu sorun edemez. Bu bizim hayatımız."

"Bizim hayatımız öyle mi?"

"Öyle."

"Tamam o zaman Ahsen'i geçtim. Benim ailemi de geçtim, senin ailen ne tepki verecek bu duruma?" Dedim. "Benim aksime bu kadar rahat olduğuna göre oldukça anlayışla karşılayacaklar."

Bakışlarını kaçırdı.

"Sanmıyorum."

"Sanmıyorsun?"

"Evet. Ama dedim ya, bizim hayatımız. Aramızda sorun olabilir fakat başkalarını alakadar etmez."

"Başkaları dediğin ailen!"

"Hande sen ne olsun istiyorsun?" Diye bağırdı bir anda. "Sen anladığım kadarıyla sana kötü davranmamı, kaba davranmamı bekliyordun. Öyle yapamadığım için şuan sorguluyorsun beni ama yapmayacağım. Çünkü bu senin suçun değil. Hoş ortada bir suçta yok ama neyse. Sen tek başına yapmadın sonuçta bu bebeği. Bu olayın yanında getirdiği sorunlar ile tek başına savaşmak, bütün yükü senin çekmene gerek yok. Bahsettiğim şey bu. İkimizde yetişkin insanlarız. Hayatımız değişecek ama buna göre şekil verebiliriz. Yanındayım diyorum. Tek başına değilsin diyorum. Bebeği senin taşıyor olman sadece senin sormululuğunda olduğu anlamına gelmez. Umarım beni anlıyorsundur."

Sinirli bir şekilde konuştuğu halde söylediklerinin bu kadar iyi olması bir anda ağlamaya başlamama sebep olmuştu.

Her şey o kadar kontrolüm dışında oluyordu ki sinirlerim bozulmuştu. Bir anda gülmeye başlıyordum. Gülerken ağlıyordum. Kötü şeyler gülmeme, iyi şeyler ağlamama sebep oluyordu.

"Hande." Dedi az öncekine göre çok daha kibar bir ses tonuyla. "Yanlış bir şey mi söyledim, neden ağlıyorsun?"

Başımı hayır anlamında salladım.

"Yanlış bir şey söylemedin."

"Neden ağlıyorsun o zaman?"

"Bilmiyorum." Dedim iç çekerek. "Her şey o kadar üst üste geldi ki çok sinirlerim bozuldu."

"Tamam." Diyerek yerinden kalktı ve yanımda ki sandalyeye oturdu. "Ağlama, geçecek merak etme."

Ona dönüp yüzüne baktım.

"Doğru söylüyorsun ben senin böyle davranmanı beklemiyordum. Hatta aldırmayı benden önce sen söylersin diye düşünmüştüm."

"Tamam düşünme artık bunları."

"Nasıl düşünme Barış?" Diye sordum. "Sen neden bu kadar sakinsin ben anlayamıyorum."

"Çünkü artık olan olmuş Hande. Zamanı geri alamayız. Önümüze bakmamız gerekiyor tamam mı?"

Cevap vermedim.

"Tamam mı Hande?"

"Tamam." Diye mırıldandım.

"Halledeceğim ben her şeyi."

"Her şeyi?"

"Evet." Diyerek geriye yaslandı. "Sen daha Barış Kara'yı tanımıyorsun."

Ağlamam tekrardan şiddetlendi. "Mesele de bu zaten!"

"O anlamda demedim." Dedi hızla. "Bak her şey yoluna girecek tamam mı? Güven bana."

Derin bir nefes aldım.

"Zaten şuan başka şansımda yok gibi."

"Yani, şartlar böyle."

Derin bir nefes aldım. Masanın üzerinde duran peçetelikten bir iki tane peçete alıp gözlerimi ve burnumu sildim.

"Daha iyi misin?"

"İyiyim." Diyerek başımı salladım. "Ne kadar iyi olabilirsem."

"Daha iyi olacaksın."

"Boş sözler vermiyorsundur umarım." Dedim ona bakarak.

Yanımdan kalkıp tekrardan eski yerine oturdu.

"Ben tutmayacağım sözler vermem merak etme." Dedi kendinden gayet emin bir şekilde.

"Ahsen'e ne diyeceğim?" Diye sordum tekrardan.

"Bir şey demene gerek yok."

"Nasıl gerek yok? Var!"

"Tamama ama Ahsen'den bahsediyoruz. Yani söylemek için gerileceğin en son insan bile değil." Dedi.

"Bir daha asla güvenmeyecek bana." Dedim.

Çünkü Ahsen zaten bana bir şans vermişti aramızın iyi olması için. Yardım etmişti bana. Yaptığım şeylere rağmen güvenmiş, evini açmıştı.

Şimdi o bana güveniyorken ben tekrardan onun güvenini kaybedecektim.

"Ne alaka Hande? Ahsen öyle biri değil."

"Kardeşini tanımıyorsun galiba?"

"Eminim senden daha iyi tanıyorumdur. Merak etme düşündüğün gibi bir tepki vermeyecek."

"Hiç sanmıyorum." Dedim sıkıntıyla.

"Ne diyeyim o zaman tek sıkıntı çıkaran Ahsen olur umarım."

Geriye doğru yaslandım.

"Ailen ne tepki verir?" Diye sordum.

"Bende onu söyleyecektim sana." Dedi. "Ahsen bahsetmiş midir bilmiyorum ama pekte sakin bir ailemiz yok."

"Ahsen değil de Zehra bahsetti biraz."

"O yüzden bir süredir birlikte olduğumuzu söyleyeceğim."

"Tabii." Dedim. "Bir kaç kere gördüğün kızı eve getirip hamile demeni ailen pek hoş karşılamaz."

"Yani." Diye mırıldandı.

"Bebeği söyleyecek misin?"

"Söyleyeceğim zaten söylemezsem rahat bırakacaklarını sanmıyorum."

"Korkmalı mıyım?"

Güldü.

"Ahsen'den daha çok korkman gerektiğini söyleyebilirim."

Bende güldüm.

"Benim korkmam gereken biri var mı?"

Yüzümde ki gülümseme yavaşça silindi.

"Yok." Dedim. "Son olanlardan sonra bir ailem yok."

"Onunla da ilgileniyorum."

"Biliyorum teşekkür ederim."

"Başka biri yok mu?"

"Yani, Cahitler var işte."

"Cahit bana bir şey diyemez." Dedi rahat bir şekilde.

"O neden?"

"Kardeşime evlenme teklifi ettiği için olabilir mi?" Dedi. "Ayrıca Cahit niye sana karışsın?"

"Arkadaşım."

"Arkadaşın? Sana karışacak kadar yakın arkadaşın mı?"

"Evet, çocukluk arkadaşlarım."

"Arkadaşlarım derken?"

"Alparslan var birde. Bak ondan korkabilirsin." Dedim.

Alparslan'ın da son zamanlarda sağı solu belli olmuyordu.

"Sen söyleyecek misin onlara?"

"Şak diye evleniyorum diyemem, eski meselelerde var o yüzden anlarlar ne olduğunu."

"Eski meseleler ne?"

"Boşver." Dedim.

"Peki. Başka yok mu?"

"Yok."

"Anladım."

Kısa bir sessizlik oldu.

"Evlenecek miyiz gerçekten?" Diye sordum.

İnanamıyordum çünkü.

"Evet." Dedi. "Evlilik teklifi etmemi mi bekliyorsun?"

Göz devirdim.

"Tek derdim oydu şuan çünkü."

"Bence şuan tek derdimiz yemek olmalı. Sipariş verelim artık. Ne yersin?"

"Bilmem. Canım bir şey istemiyor."

"Bir bak menüye, belki canının istediği bir şey olur."

Uzattığı menüyü alıp kısaca göz gezdirdikten sonra masaya geri bıraktım.

"Yok."

"Peki." Dedikten sonra garsonu çağırdı. Kendine söylediği şeyden iki tane söylemişti. .

"Niye iki tane söyledin?"

"Masada iki kişiyiz." Dedikten sonra bakışları karnıma kaydı. "Pardon üç."

Utanarak gözlerimi kaçırdım.
Gerçekten hayret etmiştim bu rahatlığına. Sanki adamın tek beklediğini buymuş.

Yemekler geldikten sonra sessizce yemiştik.

"Tatlı?"

"İstemiyorum." Dedim. "Gerçekten."

"Peki, bu sefer ısrar etmiyorum." Dedi.

Yemeği zorla yedirmişti.

"Ne zaman konuşacaksın Ahsen ile?" Diye sorunca bir kaç saniyeliğine aklımdan çıkan gerçekleri tekrardan hatırlatmıştım.

"Bilmiyorum. Sen konuşmak istersen, yani söylemek istersen sen söyle." Dedim.

Sonuçta benim arkadaşımsa onun kardeşiydi. Belki bir bebeği olacağını kendisi söylemek isterdi.

"Sen söylesen daha iyi olur."

"Neden? Hani Ahsen beklediğimiz gibi bir tepki vermezdi?"

"Sana vermez."

"Sana?"

"Kestiremiyorum."

"İyi o zaman beraber söyleyeceğiz."

"Hande yapma." Dedi hızla. "Zaten diline düşeceğim, bari söyleme işini sen hallet."

"Korkuyor musun sen Ahsen'den?"

Derin bir nefes aldı.

"Korkuyor demeyelim de, abi kardeş yeni iyi anlaşmaya başladık diyelim."

"Hı hı." Dedim başımı sallayarak. "Belli oluyor."

"Hemen söylesen iyi olur."

"Neden?"

"Çünkü sonra Bursa'ya gitmemiz gerekiyor."

"Gitmemiz gerekiyor derken?" Dedim.

"Beraber."

"Sebep?"

"Sebep mi? Ne konuşuyoruz Hande biz sabahtan beri?"

"Tamam da benim Bursa'da ne işim var?" Diye sordum.

Az önce evlenmeye karar vermiş olabilirdik ama bu kadar çabuk muydu?

"Ne kadar erken söylersek o kadar iyi."

"Nasıl yani? Ailene söylerken bende yanında mı olacağım?"

"Aynen."

"Ama."

"Merak etme bir şey olmayacak." Dedi.

"Tamam da yine de senin tek söylemen daha iyi olmaz mı?"

"Olmaz."

"Peki." Diye mırıldandım. "Sonra?"

"Sonra nikah işlemlerini başlatırız."

Şuan yaşananlar bir rüya olmalıydı.
Daha bir kaç ay önce tanışıp öylesine konuştuğum adam ile şimdi evlilik planı yapıyordum.

"Hemen?"

"Evet. Bir sorun mu var?"

"Yok ama buna alışmam biraz zaman alacak."

"Alsın, zamanımız var." Dedi. "Babaannem büyük bir düğün yapmak ister."

"Düğün mü?"

"Evet. Ben konuşup ikna etmeye çalışırım biraz zor ikna olur ama hallederim. Yani istersen kendi aramızda bir şeyler yaparız ama o kadar büyük bir şeye gerek yok diye düşünüyorum."

"Bence de." Diye onayladım onu.

"Bursa'ya gitmişken evde bakarız. Babaannemler ile birlikte yaşamaya devam edemeyiz."

"Ne zaman planladın bunları?" Diye sordum. "Belli çünkü her şeyi planlayıp gelmişsin."

"Evet planladım. Düşündüm ve bizim için en iyi olacak şeyleri seçtim. Bir sorun mu var?"

"Yok bir sorun. Bir sorun olabilir mi şuan?"

"Düğün falan dedim ona takıldıysan takılma, babaannemin ki kadar sende istemezsin emin ol."

"Barış ne saçmalıyorsun Allah aşkına? Düğüne takılacak durumda mıyım sence şuan ben?" Dedim hızla.

"Ben söyleyeyim de." Dedi. "Sonuçta zorla evlenmiyoruz, istediğin her şeyi yapabiliriz."

"Teşekkür ederim ama emin ol şuan isteyeceğim son şey düğün yapmak."

"Peki."

"Ben yarın konuşurum Ahsen ile. Zaten onunla konuştuktan sonra diğerleri ile de konuşmam gerekir. Sonra Bursa'ya gideriz. Artık sen ne dersen yaparız." Dedim.

Zaten şuan yapabileceğim daha iyi bir şey yoktu.

"Anlaştık." Dedi gülümseyerek.

Başımı sallayarak onayladım.

Akşama kadar beraber oturmuştuk. Bundan sonra ne yapacağımızı, hayatımızın nasıl olacağını konuşmuştuk.

Barış'a göre zaten her şeyi yaşayarak görecektik. Ama ben onun kadar rahat değildim. Değildim ama beni de oldukça rahatlatmıştı. En azından ne olursa olsun onun yanımda olduğunu biliyordum.

"Buradan sonrasına gelme istersen." Dedim sokağın başında.

"Tamamdır." Dedi.

"Teşekkür ederim."

"Ne için?" Diye sordu.

"Böyle davrandığın için."

"Bunda teşekkür edilecek bir şey yok. Olması gereken buydu."

Tebessüm ettim.

"Olsun ben yine de teşekkür ederim."

"Tamam rica ederim o zaman bende."

Ben konuşacakken o tekrardan konuştu.

"Hande kendini suçlamana gerek yok. Ortada bir suç yok. Ayrıca bütün yük senin değil aynı zamanda benim. Sonuçta sen bu bebeği tek başına yapmadın."

Son cümleye gülmeden edemedim.

"Şöyle gül ya." Dedi. "Bak her şey yoluna girecek güven bana."

"Güveniyorum." Dedim.

Gerçekten güveniyordum.
Barış ile ilk tanıştığımızda, konuşmaya başladığımızda, hatta buraya gelince buluştuğumuzda işlerin bu noktaya geleceğini hiç düşünmemiştim.

Ama gelmişti işte.

Ve ben Barış'a güveniyordum.

"Bende bana güvendiğin için teşekkür ederim."

"Rica ederim."

"Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz." Dedim. "Barış."

"Efendim?"

"Ahsen'e sen söylemek istemediğine emin misin?"

"Eminim."

"Peki. Ben yarın konuşurum, sonra haber veririm sana. Ahsen daha önce de haber verebilir emin değilim." Deyince güldü.

"Siz konuştuktan sonra gelirim bende yanınıza."

"Tamam."

"İyi geceler."

"İyi geceler."

Yanından uzaklaştıp eve doğru yürürken elim yine istemsizce karnıma gitti.

Bu sefer sabah ki gibi hissetmiyordum...

Ertesi gün sabah evden çıkmıştım. Bir kaç işim vardı halletmem gereken. Onları hallettikten sonra Ahsen'i aramıştım.

Eve geldiğimde onun benden önce geldiğini gördüm.

"İyi misin?" Diye sordu koltuğa oturunca..

"Bilmiyorum." Dedim.

Çünkü gerçekten bilmiyordum.
Sanki Ahsen kötü bir şey söyleyecekmiş, kötü tepki verecekmiş gibi geliyordu.

Hoş Barış için de aynı şeyi söylemiş ve yanılmıştım.

Belki yine öyle olacaktı ama bu gerilmeme engel değildi.

"Hande bir şey mi oldu?"

"Evet." Dedim ve başımı kaldırıp Ahsen'e baktım.

"Ne oldu?" Dedi. "Bak Hande ne olursa olsun bana söyleyebilirsin. Yani en fazla ne olabilir ki? Bak hep beraberiz, bir yolunu bulur hallederiz neyse."

"Ahsen ben hamileyim!" Dedim bir anda.

Beklesem bir şey değişmeyecekti. Hatta bekledikçe daha zorlaşacaktı. O yüzden bir anda söylemek daha iyi diye düşünmüştüm.

Ahsen hiç bir tepki vermeden bana bakıyordu. Donup kalmıştı.

"Ahsen." Dedim korkuyla.

Daha olayın en bomba yerini söylememiştim neden donup kalmıştı.

"Ahsen." Diyerek kolunu dürttüm.

Bir anda kendine gelerek "Ne?" Diye bağırdı. Hızla ayağa kalktı.

"Ne diyorsun Hande?"

Bende ayağa kalktım.

"Hamileyim."

"Hamile misin?" Dedi şaşkınlıkla.

"Evet."

"Hande ben." Dedikten sonra duraksadı. "Hande istemediğin bir şey mi yaşandı?"

Hayır anlamında başımı salladım.

Gözleri kocaman açıldı.

"İsteyerek oldu yani?"

"Yani." Dedim.

Bebek istemesekte isteyerek olmuştu işte.

"O zaman bu iyi bir şey!" Diye bağırdı heyecanla. "İnanmıyorum teyze mi oluyoruz?"

"Yok." Dedim ama teyze olmuyorsun hala oluyorsun diyemedim.

"Hande inanamıyorum ya!" Dedi. Benim dediğimi duymuşa benzemiyordu. "Oha ilk defa bir arkadaşım hamile. İnanamıyorum. Ama insan bir bahseder ya hayatında biri olduğundan."

İşte asıl meseleye gelmiştik.

"Sahi kim?"

"Kim kim?"

"Ne demek kim kim Hande? Kim olacak babası kim?"

Gözlerimi kırpıştırdım.

"Ahsen."

"Hande?"

"Şey."

"Ney?" Dedi. "Kız merak ettim kim babası söylesene? Yoksa Davut mu?"

"Hayır hayır." Dedim hızla. "Davut değil."

"Ee kim o zaman? Tanıyor muyuz?"

Gözlerinin içine baktım.
Barış'a söylerken bile bu kadar gerilmemiştim. Çünkü Ahsen şuan bana güveniyordu. Benim için mutlu olmuştu. Ama ben ona yine kazık atmıştım...

"Tanıyorsun." Diye mırıldandım.

"Kim?"

"Abin." Dedim.

Yüzünde ki gülümseme yavaşça silindi. Asıl şoku şimdi yaşıyordu. Gözlerinde ki heyecan bir anda silindi. Dudakları kapandı ve sertçe yutkundu.

Ben bir şey söylemesini beklerken, Ahsen'in gözleri kaydı ve bir anda koltuğa doğru bayıldı!

Yuhanzi diyorum başka bir şey demiyorum. Ama Hande'den böyle bir şey beklenirdiahahajsjekv Barış'tan beklenir miydi tam bilemiyorum ama umulmadık taş baş yarar diye boşuna dememişler.

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi yorumlara yazmayı ve vote vermeyi unutmayın lütfen!💓

Instagram / yericeryazar

Yarın yeni bölümde görüşürüz!❤️

Continue Reading

You'll Also Like

717K 41K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
328K 24.6K 43
0536****: "Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözl...
388K 10.4K 51
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
609K 40.1K 29
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...