Andrew ona sürekli yavşayan yaşlı kadının bakışlarından korkmaya başladığını düşündü.
Nine,"Bu çirkinin memesi de yok."dedi kafasını iki yana salladı. "Teee!!" Titreyen elini memesine götürüp sıktı,"Bu kadının en önemli organıdır."
Bilge'ye fenalık geldi.
Andrew 'e dönerek,"Bu gerçekten sapık."diyince Andrew karısının alnına bir öpücük kondurdu ve,"Onunla böyle olmayı sen istedin."diye fısıldadı.
Bilge iç çekti,"Yaşlılara üzülüyorum biz de yaşlanacağız."
Nine,"Beni dinle beni!"diye kızdı Bilge'ye. "Beni dinle bu yakışıklıyı elinde tut. Gider. Bu tipinle arkasına bile bakmaz."
Bilge,"Öf artık nine yeter ya."dedi.
Nine,"Senden bir bok olmaz kızım."diyerek somurttu. "Bu aldatıyordur seni."
Andrew kızdı,"yaşlı kadın, ben karıma aşığım."
"Bende beşinci ve altıncı çocuğumun babasına aşıktım kızım, yedinci çocuğumun babası ile aldattım."
Bilge içi şişince,"Uyusak mı artık?"diye sordu. "Lütfen?"
Nine,"Sen git beni kıymetlimle yalnız bırak."dedi.
Andrew,"Asla."diye gözlerini belerterek karısına sarıldı,"Ben onsuz hiçbir şey yapamam yaşlı kadın. Onun uykusu geldiyse sende uyuyacaksin."
Nine kıza döndü. "Naptın eşek beyni mı yedirdin sen bu çocuğa?" Yüzünü ekşitti,"Kıymetlim bu sana büyü yapmış büyü."
Bilge büyü lafı ile tetiklendiği için susup dişlerini sıktı.
Andrew karısının bu durumunu bildiğinden,"Yapmadı yaşlı kadın."dedi. "Aksine o beni sevsin diye ben büyü yaptım"dedi.
Bilge gülümsedi.
Nine şaşkınlıkla,"Kıymetlim, yoksa sen yarım akıllı mısın?"diye sordu. "Dedemin akılsız başı aşkına." Yüzünü ekşitti. "Sen benim zamanımda olacaktın." Dizine vurdu. "Tüm çocuklarımı senden yapardım."
Andrew ona şaşkınlıkla bakan karısına döndü. "Bu kadının sapıklığı canımı sıkmaya başladı."
Bilge kocasının yanağına elini götürüp,"Sakin ol tatlım,"dedi. "Ben de çok sıkıldım."
Nine birden ayağa kalkmaya çalıştı.
Acı içinde inleye inleye ayağa kalkıp bastonuna sıkıca tutundu ve,"Ayağa kalk kıymetlim bir şeye bakmalıyım."
Andrew kaşlarını çattı,"Yerine otur ihtiyar. Asla kalkmayacağım."
Nine onu dinlemeden ayağa kalktı ve Bilge'ye,"Kalk."dedi.
Bilge oflayarak ayağa kalktı ve neredeyse yarısına gelen kadına,"Benimle derdin ne?"diye sordu.
Nine aniden elini Bilge'nin kalçasına atıp sertçe vurduğunda çığlık attı,"Nine dokunma." Yaşlı kadının elini itip geri kaçtı. "Manyak kadın."
Nine kızı iterek ,"Çekil bakayım."dedi. Yavaşça Andrew 'in yanına oturdu ve adamdan gelen güzel kokuyla,"Erkek dediğin."diye mırıldandı. Sonrasında elini adamın karnına götürdüğünde Andrew sinirle yana kaydı.
Ama o da neydi?
Nine şok içindedi.
"Ulu Tanrım,"dedi yaşlı kadın. "Dedemin kısır döngüsü," kafasını yukarı kaldırıp İsa ile konuşmaya başladı. "Bir tanrıyı yeryüzüne göndermişsin!"
Andrew yandan sırıttı. Tanrı.
Andrew,
Kadın ona tanrı dedi.
Bir daha adama bakıp elini gömleğini attı ve kaslarına dokundu. "Kıymetlimmm,"dedi keyifle. Bilge'ye baktı,"Anlat, gücü kuvveti gösterdiği kadar var mı?"
"Ne yapacaksın nine ne yapacaksın?"dedi Bilge öfkeyle. "Kaç yaşındasın neyin derdindesin."
Nine,"Sus kız!"diye ciyakladı. Andrew 'e baktı,"Sen anlat kıymetlim. Tek seferde kaç kere."
Andrew pis pis sırıttı,"Sana kaç lazım ihtiyar?"diye sordu.
Bilge sinirle ninenin az önce kalktığı koltuğa ilerledi.
Nine,"Dört."dedi elini kaldırıp dört işareti yaparak.
Andrew,"Dört ne?"dedi.
Bilge iyice şaşkınlık geçiriyordu.
"Saat."dedi nine. "Dört saat kıymetlim."
Andrew keyifle,"Azmış."diyince Nine çığlık çığlığa,"JESUS!"dedi "Dedemin kalkmayan siki aşkına!!"
Bilge gözlerini belerterek,"Nine!!!"diye bağırdı. "Ne pis kadınsın sen ya!"
Nine, Bilge'ye doğru diş olmayan ağzını büktü,"Senden bir bok olmaz kızım, kullan bu çocuğu."
Yanına oturduğu Andrew 'in kaçmış olmasını önemsemeden elini bu sefer kollarına götürdü ve kol kaslarını kontrol etti.
"Hey canına yandığım kıymetlim bir boğayla güreşecek kadar güçlü."
Bilge tiksinir gibi bakıyordu,"Abartma nine. İğrenç kaslı bir vücudu yok."
Andrew keyifle,"Sen beni bir yürüyen kabirden mı kıskanıyorsun?"diye sordu.
Bilge yüzünü ekşitti.
Nine,"Dört saatin kaçında ipler elinde?"diye sorunca karısının cevap vermesini beklemedi.
"Partnere bağlı değişir ihtiyar."dedi. "Ben rahatım."
Bilge gözlerini belerterek,"Andrew yüz yaşındaki kadınla ne konuşuyorsun ya?!"diye sesini yükseltti.
Andrew kahkaha atmaya başladı. "Nine yarın Edward'ı da görünce kalp krizi geçirecek ve umarım ölecek sevgilim."
**
"O neydi öyle ya, gece ikiye kadar erkekliğime dokunmak istedi."
Bilge homurdanarak yatağa girdi. "Ne pis kadın ya."
Andrew güldü,"Neden öyle dedin ki sevgilim, bunu yaşamayı isteyen sensin."
"Andrew,"diyerek gözlerini açtı Bilge. "Sana utanmasa benimle seviş diyecek."
Andrew keyifle karısına baktı,"Bende yaşlı kadının ölmeden önce son isteğini yerine-" Bilge'nin attığı yumrukla gülerek kaçtı,"Şaka yapıyorum!" Bilge homurdandığı için devam etti açıklamaya. "İğrenç."
Bilge kafasını salladı,"Bir zahmet iğren."
Andrew birden sırıttı. "Ninenin hayallerindekini sana yaşatmama izin verir misin?"
Bilge ise somurtuyordu. "İzin vermeseydim dokuz tane veledimiz olmazdı."
"Üçüzler birden ortalama sayıyı arttırdı. Yoksa çok bir şey yapmadık be hayatım be."
"Evan da yer kaplıyor,"Diye fısıldadı Andrew karısının dudağının kenarına doğru.
Bilge birden kıkırdadı. "Andrew ya,"dedi. "Evan ile Atilla'nın bebekliği çok benziyor ve sen tıpkı Atilla'ya yaptığın gibi çocuğuma kafayı taktın ya." Heriften uzaklaşarak gözlerine baktı.
Andrew güldü,"Bana benziyorlar."
Bilge iç çekti,"Taktı mı takıyorlar ve kıskançlar."
Andrew,"Aynı zamanda Atilla kimse ile içli dışlı olmuyor. Kardeşleri dahil. Tıpkı ben gibi." Diye böbürlendi.
Bilge göz devirdi,"Atilla gayet sevgi dolu."
Andrew karısını tekrar kendisine çekerek ,"Bende gayet sevgi doluyum sevgilim,"diye fısıldadı boynuna doğru.
Bilge keyifle kocasının saçlarını okşarken Andrew yavaşça kızın boynunu öpmeye başladığında kocasına aşkla dokunan Bilge iç çekti.
Genç adam ihtiyaçla inlediğinde Bilge kıkırdadı. "Sana aşığım kadın,"dedi Andrew yanağını ve sonra dudağını öptükten sonra. "Seni seviyorum"Bilge dudağını öptükten sonra adamın dilini diliyle dans ettirdi ve ANDREW bir kere daha inleyince Bilge iyice heyecanlanmıştı.
Andrew karısının geceliğinin askılarını aşağıya yavaşça indirecekti ki duyduğu ile dona kaldı.
Bilge kocasının ne yaptığını anlamadığı için biraz bekledi ancak sonra,"Ne oldu?"diye sordu.
Andrew,"Bir saniye."diyerek kaşlarını çattı.
Yavaşça ayağa kalktı ve kapıya ilerledi.
Bilge merakla doğruldu.
Genç adam sinirliydi.
Kaşlarını çatmış yumruk yaptığı elini kapının kulpuna götürmüştü.
Birden açtığı kapıyla
"Oddio!"diye korkuyla bağıran ninenin sesi koridorda yankılandı.
Andrew,"İhtiyar!"diye sinirle bağırdı,"NEDEN ODAMIZI DİNLİYORSUN!"
Bilge gözlerini belerterek yataktan fırladı.
Nine adamın bacaklarının arasına baktığında elini kalbine koydu ve,"İsa aklımı korusun!"diye bağırarak geri geri gitti. "Kocaman!"
Andrew şaşkınlıkla yanına gelen karısının arkasına saklandı.
Resmen taciz ediliyordu.
"Nine,"dedi Bilge sinirle. "Pislik yapmaya bir son ver."
Nine,"Sus!"diye ciyakladı. Titreyen elelriyle başına vurdu. "Ah ah! Tam yapıyordunuz nasıl yakalandım! Ah!"
Bigle gözlerini belerterek kocasına baktı. "NE DİYOR YA BU?"
Andrew burnundan soludu. "Bilge al götür bunu yoksa ölümü elimden olacak."
Karısı kafasını sallayınca,"Sen niye gidiyorsun ya?"diye kendisine kızdı.
Sonra öyle bir bağırdı ki,
Tüm saray,
Ayağa,
Kalktı.
"ALFONSO!!!"
**
Matilda abisinin mektubunu aldığı gibi koşarak çalıştığı büyük İngiltere sarayına gitmişti.
Ancak gördüğü manzara karşısında şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi.
Edward 'ı görmüş yaşlı kadın iki kere kalp krizi geçirmiş her bayıldığında ona bir şey oldu diye Alfonso ağlama krizine girmiş, Andrew sevinçten delirmişti.
Ancak yaşlı kadın her seferinde,"Henüz vakti değil!!"diye haykırarak uyanmıştı.
Edward, Andrew gibi değildi.
Kadına kibar davranıyordu ancak Nine sınırı çoktan unutmuştu.
Edward karın kaslarındaki elin aniden erkekliğine inmesi ve beceriksizce sıkılması ile gözlerini belerterek,"İMDAT."diye seslendi.
Nine yüzünü ekşitti,"Bununki istediğim gibi değil,"elini çekti ve diğer yaninda otura Güneş'in memesine elini götürüp sıktı,"Bununki dolgun ama."
Güneş utanç içinde ayağa kalkıp Bilge'nin yanına kaçtığında Andrew ve Bilge kas çatmıştı.
"Alfonso,"dedi Andrew sertçe. "Ninen azgın."
Alfonso terden hep ıslaktı. "Affedin lordum."
"Nineni mi seni mi?"
"Beni lordum."
Andrew kafasını salladı,"Tamma."