Özel Bölüm

1.4K 130 56
                                    

Andrew Bilge'nin üzerinde git gellere devam ettikten sonra sonunda tatmin olduğunda son bir darbeyle bedenlerini kenetledi ve kızın dudaklarına sarıldı.

Karısının içine boşalırken, Bilge bir kolunu adamın omuzlarına dolamış öteki eliyle de yanağını tutarak karşılık verdi.
Hatta biraz yaramazlık yaparak tamamen tesadüfi bulduğu adamın huylandığı o noktayı çaktırmadan dokunup kocasını gıdıkladı.

Andrew, onu öperken aniden dudağının üstüne güldü ve Bilge'nin eline elini atarak o mühim noktadan uzaklaştırdı.

"Yaramaz,"dedi geri çekildiği gibi fısıltıyla.

Bilge güldü. "Ayıp oluyor."

Andrew boynuna eğildi ve öperken,"Kokun, iştahımı kabartıyor."diye inledi resmen.

Bilge kahkaha attı. Kocası geri çekilsin diye eliyle göğsünü itip,"Ter içindeyim yalancı sahtekar."dedi.

Andrew karısının içinden çıkıp kendisini yana attığında Bilge derin derin nefesler eşliğinde soluklandı.

Andrew terli saçlarına elini atıp yavaşça geriye attı,"Yarın seninle yürüyüş,"dedi ve derin bir nefes verdi. "Vov! Yorulduk. Gerçekten de yaşlanıyoruz. Yarın biraz yürüyelim."

Bilge yutkunup kafasını salladı. "Olur."

Andrew karısına döndü,"Nerede yürümek istersin? Londra merkez, orman, göl veya dere kenarı. Ya da seni denize de götürebilirim."

Bilge kafasını salladı,"Ben malikanenin bahçesinde yürümek istiyorum."

Andrew kaşlarını çattı,"Bilge. Sekzi yıldır malikaneden çıkmadın. Büyük bahçeye sahip bir sarayda oturmuş olmaktan ilk defa nefret ettim. Seninle baş başa olmak istiyorum. Başka bir yerde. Sadece sen ve ben."

Bilge iç çekti. "Bende istiyorum. Yani yatak dışında ama yapamıyorum. Denemedim mi sanıyorsun, ben psikolojik danışmanım."

Andrew göz devirdi,"Sevgilim,"dedi. "Güven bana. Sadece bir kere. Yapamazsan geri döneriz. Olur mu?"

Bilge ofladı. Ve birden kocasına dönerek,"Aklıma gelmişken,"dedi. "Andrew sen her sabah antrenman yaparken öncesinde ağır dayanıklılık çalışması yapıyorsun ancak başlamadan yapman gereken kardiyoyu neden yapmıyorsun?"

Andrew güldü. "Yapıyorum ya."

Bilge anlamadı,"Ne demek yapıyorum ya, yapmı-" anlaşmasıyla somurtarak sözünü kesti. "Allah seni bildiği gibi yapsın."

Kafasını çevirip duvara monte edilmiş saate baktı,"Saat yedi buçuk. Sekiz de antrenman yapacaksın ve sen her gün benim bedenimi böyle sömürerek kardiyo mu yapı -"

Andrew kahkaha atınca Bilge susarak adamın koluna bir tane vurdu. "Kullanılmış hissettim!"

Andrew karısına döndü ve bedenini bedenine çekti,"Hissetme seni kullanmıyorum." Dudaklarına ufak bir öpücük kondurdu. "Ama keşke sen beni kullansan,"

Bilge geri çekilen adamın dudaklarına ufak tefek öpücüklerle birlikte üstüne çıkacakken Andrew mutlulukla gülümsedi ancak birden odalarının kapısı çalmaya başladı.

Andrew küfür ederek gövdesine oturan karısına baktı. "Kimsin?"

"Baba." Valeria ve Arthur kapıda duruyor anne babasını bekliyordu. "Anneee... Baba..."

Andrew aniden konuşacak karısının dudaklarını eliyle kapatıp,"Şişttt, gelir gelir giderler. Biz devam edelim."

Bilge kocasını göz devirip itti ve yataktan kalkarak yerdeki geceliğini direkt giyindi. "Ne oldu Valeria?"

Taş yürekWhere stories live. Discover now