Bölüm 75

1.1K 142 13
                                    

Kral Luie, akşam yemeğinde İngiltere Kralı ile konuşurken gürültülü bir kahkaha attı.

Kraliçe,"Leydi Daisy."dedi. "Umarım sizi rahat ettirebiliyoruzdur. Oğlunuz Lord Harry, çok güzel bir bebek."

Andrew yandan gülümseyerek şarap soslu bonfilesini kesti.

Bilge ağzındaki lokmayı yutarak,"Evet buraya geldiğimden yana çok mutluyum Kraliçem. Lordum ile bana bir farklılık oldu hem. Aynı zamanda beni dava eden Kralı da yakından tanıma şerefine erişebildim."

Kral Luie duyduğu cümleyle şarap boğazında kaldı ve birkaç kere öksürerek boğazını temizledi.

Andrew keyifle tebessüm etti.

Bilge,"Üzgünüm Kral Luie. Yanlış bir şey mi söyledim yoksa?"dedi.

Kral Luie,"Üzgünüm Leydi Daisy ancak sizi tanımıyorum değil mi?"dedi. "Ama sizi bana şikayet edenleri tanır, güven duyarım. Oğlunuz Lord Harry gerçekten de Lord Andrew 'in kopyası olmasa size hâlâ inanmayacağım."

Bilge gözlerini kısarak,"Üzgünüm ancak belli ki Osmanlı genel kültüründen eksiksiniz Kralım."dedi. "Dediğiniz şeyin olması imkansız, zira ben müslüman bir babanın kızıyım ve babam evli olduğumu bilir. Bizim gibiler için bu tarz olaylar gerçekten de çok önemlidir. Hiçbir erkeğin, padişah hariç, evlenmeden ilişkiye girmesi yasal değildir. Dediğiniz şeyin olma ihtimali bile o kadar zor ki, ne diyeyim hiç bilmiyorum."

İngiltere Kralı meraklandı. "Siz hangi dine inanıyorsunuz Leydi Daisy?"

Bilge,"Bunun tanrı ile kendi aramda kalmasını doğru buluyorum, üzgünüm."dedi hızla.

Andrew çatal ve bıçağı bırakıp kafasını kaldırdı,"Kral Luie. Davayı geri çekeceksiniz değil mi?"

Kral adama sinirle baktı ancak Andrew hızla daha da öfkeli ve sert bir karşılık verdi.

Luie,"Evet lord Andrew,"diye iç çekti. "Davayı geri çekeceğim."

Atilla birden kucağında olduğu hizmetçi onu babasına versin diye ağlamaya başladı.

Bilge ve Andrew ikisi de aynı anda arkalarına döndüklerinde Atilla birden kıkırdadı.

Bu ses masadaki herkesi, Kral Luie hariç, gülümsetmişti. Atilla babasına şirinlikler yapınca Bilge,"Olmaz ama Harry,"dedi hüzünle. Böyle bir masada bebeği Lord kucaklayamazdı.

Andrew,"Babacığım,"dedi sevgiyle. Kral ve Kraliçe bu duruma şaşırsa da bozuntuya vermeden gülümsediler.

Kral Luie,"Olacak iş değil."dedi.

Andrew ona bakmadan ayağa kalktı ve Atilla heyecanla olduğu kucakta kıpırdandı.

Andrew,"Gel."dedi. "Gel,"

Atilla kıkırdayarak babasına gitti.

Andrew kucağına aldığı gibi öptü oğlunu,"Sizi bilmem Kral Luie ancak ben çocuklarıma sevgi verirken utanç duymuyor aksine onur duyuyorum."

Tekrar oturdu masaya.

Kral Luie boğazını temizledi. "Düello yapacakmışsınız." Burnunu çekti sertçe. "Ne zaman ve kiminle Lord Andrew?"

"Düşük seviyede dük Gustavo."dedi Kraliçe. "Meydan okuyan o."

Andrew oğlu masaya eliyle vurunca gülümsedi. İngiltere Kraliçesi,"Sizin gibi sert bir lord olacak şüphesiz" dediğinde Bilge çoktan Andrew 'in bu kadını da yatağa attığından emin olmuştu.

Kaşlarını istemsiz çatmış önündeki dana bonfileyi kesmeye odaklanmıştı.

Bıçağı biraz sert bastırınca porselen tabaktan çıkan ses masadakilerin dikkatini çekti. Andrew karısının sinirlendiğini fark etmişti ama sebebini anlamadı. Kral Luie tabaktaki ete bakıp,"Neden domuz yemiyorsunuz Leydim, emin olun muazzam."dedi.

Bilge kafasını kaldırıp adama baktı,"Domuz benim vücudumda kaşıntı yapıyor."

Kral Luie kaşlarını kaldırdı. Tombul göbeğini okşayarak,"Bende müslümansınız sandım."dedi.

Bilge gözlerini devirmek isterken,"Beni bağışlayın,"diye cümleye başladı. "Müslüman olup olmamam neden bu kadar mühim?"

Kral, Kraliçe ve salondaki tüm hizmetliler şaşkınlık nidasıyla tepki verdi. "İsa aşkına, anglikan kilisesi bizim resmi kilisemizdir. Bizim devletimizin dini budur. Lord Andrew benden sonra gelecek olan leydim, bu dediğiniz şey kabul edilir değil. Kilise direkt evliliğinizi fes eder!"

Andrew sinirle,"Müslüman değil!"diye bağırdı. "Leydimin dini sizi ilgilendirmez. Ben onun ne olduğunu gayet iyi biliyorum! Düğünü kılan papazda!" Luie kafasını salladı,"Siz tabi öyle diyorsanız."

Bilge kendi zamanında dünyanın en iyi ülkelerinden biri olan İngiltere'nin bu zamanda yarım akıllıların eline düşmüş olmasına asla inanamıyordu.

Üstelik 19.yüzyıldaydılar. İngiltere'nin en güçlü olduğu dönem 19.yüzyıldı.

Aman tanrım!

Yoksa bu ülkeyi Andrew ve oğlu Atilla mı güçlendirecekti!

Hemde kendi memleketini bir bir parçalayarak!

Bilge telaşla yutkundu.

Hamilelik iyice delirtti onu.

Andrew hem sinirli hem rengi atmış karısının elini tutup,"İyi misiniz leydim?"diye sordu.

Bilge kafasını salladı. "Biraz başım dönüyor sadece."

Kral Luie ve Kraliçe,"Doktor çağıralım mı?"diye sordu aynı anda.

Andrew kraliçeye nazikçe bakıp,"Ben bugün leydimizle doktoru görüştürdüm kraliçem. Yorgun dedi. Yol yormuş olmalı. İzin verirseniz odamıza geçmek isterim."

Kral ve Kraliçe,"Zevkle Lord Andrew,"dedi. "Lütfen."

**

Bilge,'Hoca bana kafayı taktı ya!'espirisini kocasına yapamayacak olmaktan dolayı, zira anlamayacaktı, hüzünlüydü.

"Kral Luie, benim açıklarımı arıyor."

Andrew sinirle güldü,"Bende o yaşlının ne açıkları var bir bilsen."

Bilge şeker bir çocuk gibi yatakta aniden kocasına doğru dönüp,
"Misal?"dedi.

Andrew yavaşça karısına dönerek,"Misal Kral Luie bir zamanlar sırf zevk alıyor diye cinsel ilişkisinde kadın rolüne giriyordu."

Bilge tam gözlerini belertmiş şaşkınlıkla bağıracaktı ki Andrew eliyle kızın ağzını tuttu. "Sişt, aramızda."

Bilge ağzındaki eli tutup yavaşça kaldırdı ve fısıldadı,"Kral Luie gay mi?"

Andrew gülümsedi,"Kral Luie, eşcinsel, pedofili, ölü seçici ve aklına hangi pislik gelirse."

Bilge şaşkın ve korkmaya başladı. Andrew,"Ben seni her zaman o orospu çocuğundan koruyacağım sevgilim,"dedi ve kızın alnına bir öpücük kondurdu.

O an fark etti Andrew, çok şanslıydı.

Çevresindeki hiçbir evlilik bu kadar samimi, sıcak ve gerçek değildi. Bu dediklerini başka bir kadına söylese ne zaman onun ayağını kaydırmak için ispiyonlar onu hesaplardı herhalde.

Diğer lordlar veya leydiler bundan eşlerine karşı soğuklardı.
Çünkü onlar eşten çok birer rakip, düşmanlardı.

Andrew ekledi. "Seni, Atilla ve karnındaki minik bebeği canım pahasına daima koruyacağım."
Bilge adama sokuldu. "Andrew,"dedi.
"Sen çok tatlı ve iyi bir adamsın."

Andrew çaktırmadan gülümsedi ve Bilge'yi sarmaladı. "Sen de çok yaramaz."

Taş yürekजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें