Zemheri | Tamamlandı

By yericeryazar

3.9M 231K 74.1K

Yaşadığı travmalar yüzünden ailesi tarafından şımartılarak büyütülen Ahsen'in, yolu diktatör bir yüzbaşı ile... More

Giriş.
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm | FİNAL
Yeni Hikaye.

49.Bölüm

48K 3.2K 649
By yericeryazar

"Benimle evlenir misin Çakma Muhabir."

Diktatör Yüzbaşı bana evlilik teklifi etmişti...

Böyle bir şey beklemiyordum. Cahit için değil genel olarak hayatımda daha önce hiç evlilik teklifi alırım diye düşünmemiştim. Almayacağımı düşündüğümden değil de sadece böyle bir şey düşünmemiştim.

Kalp atışlarım hızlanırken, nefes alışverişimde düzensizleşti.

Salak gibi olmuştum bir anda.

Cahit bana evlenme teklifi etmişti.

Ve ben mutluydum. Daha önce hiç düşünmemiştim ama şuan çok mutluydum.

"Cahit." Diye mırıldandım. Duyduğundan bile emin değildim.

Heyecandan bayılacak gibi hissediyordum. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki.

Kars'a gelmem zaten büyük bir şeyken, bir de burada aşık olmuştum. Üç ay duracağım diye düşünürken bir anda buraya yerleşme kararı almıştım.

Şimdi daha Cahit'e nasıl aşık olduğumu bile anlayamamışken Cahit bana evlenme teklifi etmişti.

Her şey çok hızlı olmuştu ama içimde en ufak bir tereddüt bile yoktu.

Cahit'in sevgisini, aşkını hissedebiliyordum.

Belki de bu hisse yabancı olduğum için bu kadar çok hissediyordum.

"Ay." Dedim heyecanla. "Çok heyecanlandım. İlk defa evlenme teklifi alıyorum!"

Cahit söylediklerime şaşırmış olacak ki yüz ifadesi değişti.

"Çok normal sevgilim. Bende ilk defa evlenme teklifi ediyorum."

"O ne demek?" Diye sordum hemen. "Ben evlenme teklifi alamam mı?"

Cahit bir anda yüzümü ellerinin arasına aldı. "Sevgilim, birtanem! Biliyorum heyecandan saçmalıyorsun ama önce cevap versen."

Cahit'de en az benim kadar heyecanlı bir şekilde bana bakarken "Evet!" Dedim heyecanla. "Evet tabii ki! Evet."

Cahit'in yüzümde olan ellerini umursamadan kollarımı sıkıca boynuna sardım.

"Evet." Dedim tekrardan. "Seninle evlenmeye de evet, seninle olan hayata da evet, seninle olan her şeye evet!"

Kolunu belime sardı ve ayaklarım havalandı. Cahit beni de tutarak kendi etrafında dönünce sevinçle kahkaha attım.

Boynumu kollarından çektim ve ayaklarım tekrardan yere bastı. Ayaklarım yere basıyordu ama bulutların üzerinde gibi hissediyordum.

Cahit bir şey söylemeden kutuyu tekrardan açtı ve yüzüğü çıkarttı. Elimi ona doğru uzattım. Yüzüğü parmağıma taktı.

"Çok şaşkınım şuan." Dedim elime bakarak. Başımı kaldırdım ve yüzüne baktım. "Hiç beklemiyordum."

"Bende beklemiyordum."

"Ne zaman karar verdin?"

"Göreve gidince."

"Evet diyeceğimi nereden biliyordun?" Diye sordum hemen.

"Bilmiyordum. Hatta hayır diyeceğini daha çok düşünüyordum."

"Neden? Seni affetmediğimi düşündüğün için mi?" Dedim.

"Hayır. Beni affetmesen buraya da gelmezdin."

Yani doğru söylüyordu gelmezdim.

"Erken diye." Dedi.

"Evet erken." Diye onayladım onu. "Ama bekleyince ne değişecek?"

"Hemen evlenebiliriz diyorsun yani?"

"Yani." Dedim gülerek. "Ben senin gibi güzel bir adamı bulmuşken kaybetmek istemiyorum Cahit."

"Artık istesende kaybedemezsin." Dedi yüzüğüme bakarak.

"Beni daha önce kimse senin kadar sevmedi." Diye itiraf ettim.

Daha önce kimse bana böyle hissettirmemişti. Kimse bu kadar sevmemişti beni. Sadece sevgili olarak değil, hayatımda kimse onun kadar sevmemişti. Ve ben bunu her an hissedebiliyordum. Bu benim gibi sevgisiz büyüyen bir kız için o kadar kıymetliydi ki.

Cahit sert duruşuna rağmen sevgisini göstermekten çekinmiyordu. Hatta benden daha çok gösteriyordu sevgisini.

"Hep seveceğim." Dedi. "Ömrüm yettiği sürece ben seni seveceğim."

"Teşekkür ederim." Dedim gözlerim dolarken. "Bana böyle güzel hissettirdiğin için."

"Teşekkür edecek biri varsa o da benim."

"O neden?"

"Benim gibi bir adamı sevdiğin için."

Sağ gözümden bir damla yaş aktı.

"Ağlama." Dedi hemen.

"Mutluluktan."

"Olsun. Gözünden tek bir damla bile yaş aksın istemiyorum."

"Ama çok mutluyum."

"Benimle evleneceğin için mi?" Diye sorunca göz devirdim.

"Böyle güzel bir adamla yollarımız kesiştiği için."

"Benimle evleneceğin için yani?"

"Tamam seninle evleneceğim için. Ama ben evet dedim diye hemen öyle yükselme, daha bunun abisi var , ailesi var."

"Onları şuan düşünmesek?" Dedi.

Kısa bir an bende düşünür gibi olmuştum ama sonra hemen vazgeçtim.

Fakat düşünmesekte bunlar maalesef olacak şeylerdi.

"Düşünmeyelim ama sonucu değiştiremeyiz."

"Olsun. Yine de böyle güzel bir anı bozmayalım."

"Doğru söylüyorsun." Dedim gülümseyerek. "Hem beni sana vermezlerse bende kaçarım sana."

Gözlerini büyüttü.

"Diyorsun?"

"Tabii! Zaten Kars'a da kaçarak gelmiştim."

Güldü.

"O zaman bende seni kaçırırım."

"Anlaştık!"

Evlilik teklifinin üzerine kaçmak için anlaşma yapmakta bize yakışırdı.

Kısa bir sessizlik olunca, elimi hafifçe kaldırdım ve yüzüğe baktım.

"Cahit." Dedim bakmaya devam ederken.

"Efendim?"

"Rüya değil değil mi?"

"Değil sevgilim." Dedi ve yanağıma bir öpücük bıraktı.

"Bana erken dersin dedin." Diyerek başımı kaldırdım. "Ama ya sen erken davrandıysan? Ya ileride pişman olursan?"

Elini belime sardı ve beni kendine doğru çekti.

"Ben içinde senin olduğun hiç bir şeyden pişman olmam." Dedi gözlerimin içine bakarak.

"Şımartıyorsun artık beni çok."

"Şımar ne olacak."

"Of." Dedim nefes alarak. "Çok seviyorum seni."

"Of mu?" Dedi kaşlarını çatarak.

"Of derken öyle değil yani böyle çok seviyorum. İçim içime sığmıyor."

Başını hafifçe eğip dudaklarımı öptü.

"Gidelim mi artık?" Diye sordum.

"Gidelim."

Elimi tuttu ve arabaya doğru yürümeye başladık.

"Bunun adı ne olsun?" Dedim arabaya binince.

"Ne bileyim." Dedi.

"Biraz düşün." Dedim. "Şaziye'ye uygun olsun."

"Sen daha iyi bulursun diye düşünüyorum."

"Ay tamam bulurum." Dedim ve düşünmeye başladım.

Yol sessiz geçmişti fakat içimde büyük bir şenlik vardı. Kalbim hala yerinden çıkacak gibi atarken karnımın içinde bir kelebek ordusu parti veriyordu.

Gözüm Cahit ve parmağımda ki yüzük arasında gidip geliyordu.

Araba evin önünde durunca birlikte indik.

"Şimdi işte evlenmiş olsak, aynı eve girecektik." Dedi Cahit.

"Sanki hiç girmedik aynı eve." Dedim alayla.

"O başka bu başka."

"Aşkım ne yapalım?" Diye sordum. "Nöbetçi nikah memuru mu bulalım?"

"Mahallenin imamını çağırayım hemen." Deyince büyük bir kahkaha attım.

"Önce halletmemiz gereken başka şeyler var." Dedim.

"Mesela?"

"Mesela, ailelerimiz."

"Hallederiz."

"Abim?"

"Abini sen avcunun içine almışsın, onu herkesten kolay halledersin gibi geliyor."

"Valla bana da öyle geliyor ama Barış Kara bu, hiç belli olmaz." Dedim.

Abim ile ne kadar şuan çok iyi olsakta hiç güvenemiyordum. Ayrıca bu konu da daha önce karşısına çıkardığım bir konu değildi. Bu yüzden ne tepki vereceğini kestiremiyordum bile.

"Hayır derlerse?" Dedi tereddütle.

"Artık bir kere kaçırırım dedin." Dedim hızla. "Geri dönüş yok."

Küçük bir kahkaha attı.
Gülüşü o kadar güzeldi ki her seferinde tekrar aşık oluyormuş gibi hissediyordum. Ve Cahit çok az gülüyordu. Hele böyle sesli güldüğünü bir kaç kere falan görmüştüm herhalde.

"Abine söyler misin hemen?" Diye sordu.

"Abime güvenemiyorum." Dedim açık açık. "Zehra burada diye sürpriz yapıp gelirler falan, hiç belli olmaz. Böyle bir manzara ile karşılaşmasını istemem."

Elimi kaldırıp yüzüğü gösterdim.

"O yüzden hemen söyleyeceğim."

"Ben hep yanındayım biliyorsun değil mi?" Diye sordu ellerimi tutarken. "Ailen ya da başkaları ne derse desin, ben her zaman senin yanındayım."

"Biliyorum sevgilim." Dedim. "Zaten o yüzden evet dedim!"

Heyecanla verdiğim cevap yine güldürmüştü onu. Bu sefer dayanamadım ve parmak uçlarımda yükselip gülüşünden öptüm Cahit'i.

"Çok güzel gülüyorsun." Dedim fısıldayarak.

"Benim senin gülüşüne iltifat etmem gerekirken, sen benim gülüşüme iltifat ediyorsun."

"Çünkü çok güzel gülüyorsun!" Dedim hızla.

"Senin gülüşün kadar güzel olamaz."

Biraz daha oylandıktan sonra konuştum. "Şimdi bu güzel gecenin üstüne sana gelmek isterdim sevgilim ama bu haberi kızlara vermem gerekiyor."

"Kızlara söylemek benden daha mı önemli?"

"Yani." Dedim düşünerek. "Şuan için daha önemli."

"Peki o zaman."

"İyi geceler sevgilim." Dedim ve yanaklarından öptüm .

"İyi geceler birtanem." Dedi o da aynı benim gibi yanaklarımı öperken.

Vedalaştıktan sonra eve girdim.

Kızlar ışığı kapatmış, televizyon izliyorlardı. Benim gelişim ile ikiside bana döndü.

"Hoşgeldin." Dedi Zehra.

Kelimenin tam anlamıyla otuz iki diş sırıtarak yanlarına geldim.

"Nasıl geçti?"

"Yüzünden güzel geçtiği belli." Dedi Hande.

Bir şey söylemeden karşılarına oturdum.

"Barıştınız mı tamamen?" Diye sordu Zehra.

"Zehra'cığım." Dedi Hande. "Zaten geçen gün full hd gösterdiler bize barıştıklarını."

"Canım bölmeseydiniz biz daha iyi barışırdık ama." Dedim.

"Ay." Dedi Zehra neden bahsettiğimizi yeni anlamış olacak ki. "Sizin yatak odanız bizi alakadar etmez. Hem ben bu geceyi soruyorum."

Derin bir nefes aldım.

"Artık sevgili değiliz."

"Ne?" Diye bağırdı Zehra bir anda. "Ne demek artık sevgili değiliz? Kızım neden otuz iki diş gülüyorsunuz o zaman? Artık sevmiyor musum sen bu adamı? Madem sevmiyorsun neden o kadar ağladın? Hadi ağladın bizi niye o-"

"Çünkü evlenmeye karar verdik!" Dedim Zehra'nın lafını kesip.

İkiside bir anda kaldırıp onlara doğru gösterdiğim elime kitlendi.

Uzun bir sessizlik oldu. Ben onların şoka girdiğini düşünürken ikisi de aynı anda çığlık attı.

"Ay." Dedim korkuyla. "Aklım çıktı be!"

Zehra ayağa fırladı.

Kolumu tutup yüzüğe bakmaya başladı. "Ne demek evlenmek? Ne demek evleniyoruz?"

"Zehra şoka mı girdin bu nasıl tepki?" Dedim.

"Oha." Diyerek ayağa kalktı Hande'de. "Cahit sana evlenme teklifi mi etti?"

Derin bir nefes alıp başımı salladım.
Kızların uzun süreli şaşırmasından sonra ne kadar bağırdıysak Tülin üst kattan ne oldu diye gelmişti. Söyledikten sonra aynı tepkileri hatta daha fazlasını o da vermişti.

"Ee." Dedi Zehra. Sonunda sakinleşebilmişti. "Barış abim."

Mutluluğumuz, şaşkınlığımız, hayallerimiz bir yana hayatın gerçekleri bir yana...

"Nasıl söyleyeceksin?"

"Bilmiyorum." Dedim.

"Nasıl tepki verir ki?" Diye sordu Hande. "Karşı mı çıkar?"

"Bilmiyorum."

"Ne zaman söyleyeceksin?" Dedi Tülin.

"Onu da bilmiyorum."

"Bence çok fazla bekletme. Bu sefer daha çok kızar." Diye konuştu Tülin.

"Bende öyle düşünüyorum." Dedim. "Hatta kesin bir şey olur benden öğrenmez. İşler daha da karışır."

"O zaman en iyisi hemen söylemek?" Dedi Hande.

"Aynen."

"Kızmaz bence." Diye konuştu Zehra. "Son görüştüğünüzde her şeyi fark etti diye düşünüyorum."

"Ya yok zaten Cahit'i biliyor. Ama evliliğe ne der?"

"Abini boşver şimdi." Dedi Tülin. "Sen ne düşünüyorsun evlilik hakkında?"

Bak yine heyecanlanmıştım.
Derin bir nefes aldım.

"Bilmiyorum Tülin. Daha önce hiç düşünmemiştim."

"Nasıl yani?"

"Basbayağı. Hayata hiç o kadar ciddi bir pencerede bakmadım ki ben. Evlenmek, birine evlenecek kadar aşık olmak falan düşündüğüm şeyler değildi." Dedim.

"Peki şuan ne düşünüyorsun?" Diye sordu Hande de. "Hiç düşünmedim diyorsun, korkabilirsin, istemeyebilirsin, erken diyebilirsin."

"Tuhafıma gidende bu biliyor musunuz? Hiç olumsuz bir şey gelmiyor aklıma. Acaba bile diye düşünmedim. Cahit ile bir hayat kurmak o kadar heyecanlandırıyor ki beni anlatamam."

"Gerçekten aşıksın çünkü." Dedi Tülin.

Güldüm.

"Çok aşığım."

"O zaman düğünümüz var!" Diye bağırdı Tülin bir anda.

"Ay aklım çıktı." Diyerek Tülin'e döndü Hande. "Ne bağırıyorsun?"

"Kızım heyecanlandım. Düğün var düğün!"

"O kadar erken değil belki?" Dedikten sonra hepsi bana döndü.

"Erken mi?" Diye sordu Zehra.

"Beklemeye ne gerek var?" Dedim çekinerek. Ne tepki vereceklerini ölçmeye çalışıyordum.

"Doğru söylüyor." Dedi Hande. "Yani şu ortamda keyfinize limon sıkmak istemem ama Cahit'in işi ortada. Bir gün beklemek bile geç kalmak için yeterli bir süre."

"Bende böyle düşünüyorum." Dedim.

"Ben her zaman yanındayım." Diye konuştu Zehra. "Babamlar, amcamlar, Barış abim, dedemler ne derse desin ben her zaman senin yanındayım! Düğününüzde de halay başıyım kız."

Zehra'nın söylediklerine duygulanırken son söylediği büyük bir kahkaha atmama sebep oldu.

"Çok duygulandım." Dedi Tülin bir anda. "Kız daha dün gibi aklımda gelip çaydanlık istemen."

"Çaydanlık mı?" Dedi Hande.

"Evet biz öyle tanıştık." Dedim. "Çaydanlık istedim ben Tülin'den."

"Ama ben daha o zaman anlamıştım."

"Neyi anlamıştın Tülin?" Diye sordu Hande.

"Cahit ile aralarında bir şey olacağını. Çünkü ne hikmetse aylardır boş duran ev bir anda Bursa'dan gelen, sarışın güzel, sürekli Cahit ile kavga eden bir kıza kiralandı."

"Abartma kız sende." Dedi Hande. "Ev kiralamanın neresinden anladın? Asıl ben anladım."

"Sen nereden anladın Allah aşkına?"

"Karakola gitmiştik o ara yemekhane için, Cahit'i daha önce hiç öyle görmemiştim. Oradan anladım."

"Ay inanır mısınız bende Kars'ta kalacağını duyduğum ilk an anladım biri olduğunu."

"Oha!" Diyerek Zehra'ya döndüm. "O zaman Cahit ile tanışmıyorduk bile."

"Tamam ama çok belliydi."

"Ne belliydi Allah aşkına?"

"Kızım kusura bakma ama sen Barış abimin sözünü dinleyip burada kalacak insan mıydın?" Diye sordu Zehra. "Bir şey gördün ki o yüzden kaldın burada."

"Doğru. Ama Cahit'i görmedim."

"Ne gördün?"

"Sizi." Dedim Tülin'e. "Ben evi tutarken bile en fazla bir ay kalacağımı düşünüyordum. Ama sizin samimiyetiniz, gerçekliğiniz beni o kadar etkiledi ki yıllarca ailemde hissedemediğim sevgiyi iki haftada sizinle hissettim. Tamam Cahit'in de çok büyük etkisi var ama siz beni böyle kabul etmeseydiniz ben burada kalamazdım."

"Ben kabul etmedim." Dedi Hande açık açık.

"En azından en başından beri açık sözlüsün."

"İki yüzlülük bize göre değildir canım benim." Dedi Hande gülerek.

"Yani kısaca iyi ki varsınız işte."

"Duygulandım kız gel buraya."

Yerimden kalkıp Tülin ve Hande'nin arasına oturdum. İkisine sarılırken, Zehra'da arka tarafımıza geçip bize sarıldı.

"İyi ki varsınız." Dedim.

"Ay evet ya." Dedi Zehra. "Benim de Ahsen sayesinde çok güzel iki arkadaşım oldu."

"Biraz daha duygusallığa dayanamayıp ağlayacağım." Dedi Hande.

"Hande'yi bile duygulandırdıysak."

"Aşk olsun ben duygusuz bir insan mıyım?"

"Genelde."

Duygu dolu geçen bir kaç dakikadan sonra Tülin eve çıkmıştı. Bizde odalarımıza çekilmiştik.

Pijamalarımı giyip yatağa yattıktan sonra elimi kaldırdım ve yüzüğüme baktım.

Gülmeme engel olamadım. Sinirlerim bozulmuş gibi kahkaha atarken sesimin duyulmaması için elimi ağzıma kapattım.

Bir süre güldükten sonra yanımda duran Şaziye'yi elime aldım.

"Şaziye evleniyoruz şaka mı?"

Sanki Şaziye cevap verecekmiş gibi bekledim.

"Şaziye!" Diye bağırdım heyecanla.

Evlenecek olmam değildi beni bu kadar heyecanlandıran, gerçekten bir aile kurma hayaliydi.

Cahit ile mutlu bir yuva kuracak olmak beni gece gece yatakta kahkaha attıracak kadar mutlu ediyordu.

Hayat bu zamana kadar bana hiç gülmemişti. En azından aile konusunda hiç gülmemişti. Mutlu bir yuva da büyümemiştim. Beni çok seven anne ve babam ile de büyümemiştim. Bu yüzden bir yanım hep eksik olmuştu. Uğraşmıştım. Başka şeyler ile o boşluğu doldurmaya çalışmıştım. Ama o boşluk hiç bir zaman dolmamıştı.

Tek başımaydım.
Zamanla o boşluğun içinde kaybolmaya başlamıştım.

Bir boşluk içinde oradan oraya savrulurken yolum buraya düşmüştü.

Nereye çeksen oraya gitmeye açık bir haldeyken, Cahit tutmuştu ellerimden.

Beni büyük bir boşluğun içinden çekmişti. Zamanla da içimde ki o boşluğu doldurmaya başlamıştı.

Şimdi bir aile kurmak o içimde ki boşluğu tamamen dolduracak gibi hissediyordum.

Ayrıca çok aşıktım.

Kendime hiç bir zaman yalan söylemezdim.

Çok aşıktım işte Cahit'e. Bunu inkar etmeye ne gerek vardı? Ben inkar etsem kalbimde olanlar değişecek miydi? Hayır.

Sevgilimdi ve ben daha önce kimseyi sevmediğim kadar seviyordum Cahit'i.

Bu hayatta hep en çok kendimi severim diye düşünüyordum. Hayatımda bana değer veren biri olmadığı için bende sadece kendime değer veririm sanıyordum.

Ama öyle değilmiş.

İnsanın hayatına ona değer veren, sevgisini hissettiren biri girince insan seviyormuş. Çok seviyormuş.

Cahit'i düşünerek geçen gecenin ardından en az gece olduğum kadar mutlu uyanmıştım.

Sabah kızlardan önce uyanmış ve kahvaltı hazırlamıştım. Uyanınca masayı gören Zehra oldukça büyük bir şok geçirmişti.

"Tamam tamam." Dedi sandalyeyi çekerken. "Olmuş bu kız. Evlenebilir artık."

"Üf kahvaltı hazırlamak ile ne alakası var?" Diye sordum çayları doldururken. "Cahit bey ona kahvaltı hazırlasın istiyorsa kendine uşak tutabilir."

"Katılıyorum." Dedi Hande.

"Hande kız." Dedi Zehra. "Sende yok mu birileri?"

Hande'nin içtiği çay boğazında kalmıştı. Hızlı hızlı öksürmeye başladı.

"Yanlış bir şey mi söyledim be?"

"Yok." Dedikten sonra yutkundu Hande. "Bir anda sorunca."

"Yani var birisi?"

"Yok hayır."

"Yalan söyleme." Dedi hızla Zehra.

"Yok Zehra niye yalan söyleyeyim?"

"Hiç doğru söylüyorsun gibi gelmedi."

"Sen beni boşver." Dedi Hande. "Asıl sende yok mu biri?"

"Bende yok ya, hiç olmadı."

"Hiç olmadı?"

"Aynen."

"Allah'ım keşke geçmişim böyle temiz olsaydı." Dedi Hande gülerek.

"Yani kafam rahat en azından."

"Nasıl olmadı ki hiç?"

"Karşıma öyle önem vereceğim, seveceğim biri çıkmadı." Dedi Zehra.

Hande'nin bir anda gözleri parladı.

"Zehra."

"Efendim?"

"Seni bizim Alparslan'a yapalım kız."

Zehra'nın gözleri kocaman açıldı.

"Ne?"

Hande aklımdan geçenleri okumuştu. Geçen gece aynı şey benimde aklımdan geçmişti.

"Alparslan mis gibi çocuk işte."

"Adam evli." Dedi Zehra hemen.

"Evli olmasa olur yani?" Dedim imayla.

"Ya hayır olmaz. Adam büyük benden."

"Dert ettiğin şeye bak, Cahit benden 8 yaş büyük."

"Ay istemem." Dedi Zehra hızla. "Alparslan falan hiç gerek yok, konuyu uzatmadan kapatın."

"Biz eşeğin aklına karpuz kabuğunu sokalımda gerisi eşeğe kalmış." Dedi Hande.

"Bana eşek mi dedin sen?"

"Sevimli bir eşek."

Kahkaha attım.

"Bak Alparslan'a falan bir şey söylemeyin. Yanlış anlar adam."

"Ayy." Dedi Hande uzatarak. "Kız yanlış anlamayı bırak o anlamaz bile. Saf kız o."

Hande'nin söyleme tarzı o kadar komikti ki sinirlerim bozulmuştu. Kahkaha atmaya başladım.

"Bu da çok mutlu evleneceğim diye. Sen önce abinle konuş."

"Konuşacağım ya." Dedim hızla.

"Ben hazırlanıp çıkacağım." Diyerek ayağa kalktı Hande.

"Nereye?"

"Biraz işim var. Geç gelebilirim merak etmeyin."

"Peki. Yardıma ihtiyacın var mı?"

"Yok yok." Dedi. "Huriye ablaya falan uğrayacağım zaten, konuşmam gerekiyor."

"Anladım."

"Ahsen." Dedi Zehra.

"Efendim?"

"Bizde bir yerlere gidelim mi?"

"Benim işim var." Dedim.

"İyi ben tek çıkarım."

"Kaybolma bir de seninle uğraşamam."

"Ay haspam, senden daha iyi öğrenmişimdir."

"İyi git kız." Dedim. "Kaybolursan beni arama ama."

"Ne seni arayacağım be? Jandarmayı ararım."

"Sevgilimi yani?"

"Polisi ararım." Dedi.

"Alparslan'ı yani?" Dedi Hande.

Büyük bir kahkaha patlattı.

"Of be." Diyerek ayağa kalktı. "Kayıpta olmam, sizi de aramam."

"Nereye?" Diye seslendim.

"Odaya. Hazırlanacağım." Dedi.

"Bende çıkayım."

"Görüşürüz."

Hande çıktıktan sonra bende kahvaltı yapmaya devam ettim. Arkasından Zehra'da çıkmıştı.

Oldukça yavaş ve oyalanarak kahvaltımı yaptıktan sonra mutfağı topladım.

Abimi aramak için telefonumu aldığım sırada telefonum çalmaya başladı.

"Alo abi." Dedim heyecanla. "Hissettin mi? Tam seni arayacaktım."

"Hissederim." Dedi gülerek.

"Ne yapıyorsun?"

"İyiyim." Dedi. Koltuğa oturup geriye yaslandım. "Havaalanındayım."

Bir anda gözlerim büyüdü.

"Nereye gidiyorsun?"

"İş için şehir dışına çıkmam lazım."

"He." Dedim rahatlamış bir şekilde. "Buraya geliyorsun sandım bir anda."

"Çok sevinmişe benziyorsun."

Güldüm.

"Merak etme." Diye ekledi. "Haber vermeden gelmem."

"Sen?"

"Ben Ahsen'ciğim. Sen neden aramıştın?"

"Şey." Dedikten sonra duraksadım. Bende abime buraya gel diyecektim ama nasıl alışmışsam buraya gelmemelerini söylemeye adamın lafı bitmeden yapıştırmıştım gelme diye. "Ay bende sana buraya gel diyecektim."

"Buraya gel mi diyecektin?"

"Evet."

"Neden? Bir şey mi oldu?"

"Yani." Dedim. "Konuşmamız gereken bir şeyler var."

"Ahsen kötü bir şey mi oldu?" Diye sordu telaşla.

"Yok kötü bir şey değil."

"Bu aralar gelemem Ahsen." Dedi. "İşler çok yoğun."

"Hadi ya."

"Ne konuşmak istiyorsun ki sen benimle?"

"Yüzyüze söylesem daha iyi olurdu ama gelemem diyorsun."

Derin bir nefes aldı.

"Gelmek isterim ama işler işte."

"Bir sıkıntı mı var?"

"Yok sıkıntı değilde yeni ortaklıklar falan derken çok yoğunuz."

"Anladım." Dedim.

"Sen ne söyleyecektin?" Diye sordu. "Söyle telefonda."

Derin bir nefes aldım.

"Tamam. Madem gelemezsin bu aralar, telefondan söyleyeyim."

"Dinliyorum."

"Abi."

"Efendim Ahsen."

"Şey."

"Ney?"

Cevap vermeyince tekrar konuştu. "Ahsen söylesene abiciğim."

"Söyleyeceğim zaten." Dedim. "Zaten biz konuştuk değil mi? Ben ne dersem sen saygı duyacaksın."

"Evet abiciğim."

Tekrardan derin bir nefes aldım.

"Abi... Cahit bana evlenme teklifi etti."

Uzun bir sessizlik oldu. Abimin bir şey söylemesini bekledim ama söylemedi.

"Abi?"

"Ne?"

"Cahit bana evlenme teklifi etti." Dedim tekrardan.

"Anladım onu." Dedi hızla. "Şaşırıyorum."

"Hıı tamam o zaman. Ben susayım sen şaşır."

"Sen ne dedin?" Diye sordu.

"Abi sana söylediğime göre hayır demedim."

"Yani? Ne dedin?"

İlla bana söyletecekti.

"Evet dedim." Dedim sessizce.

Sesli bir şekilde nefes alıp verdi.

"Evet dedin?"

"Evet."

"Evet dedin?"

"Evet abi. Evet dedim."

Yine sustu.

"Abi, bir şey söylemeyecek misin?"

"Çok şey söyleyesim var ama hiç bir şey söylemiyorum Ahsen."

"Niye?"

"Kalbini kırmak istemiyorum."

"Ama abi."

"Ahsen, abiciğim bu çocuk oyuncağı değil biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum abi." Dedim hemen. "Bunun ne kadar ciddi bir şey olduğunu, büyük bir sorumluluk olduğunu biliyorum. Ve bunu bilerek kabul ettim."

"Biliyorsun yani?"

"Evet biliyorum. Sen ne dersen de abi benim kalbim kırılır ama üzülmem. Mutluyum çünkü. Çok mutluyum. Ben yıllarca içimde kocaman bir boşluk ile yaşadım. Eminim aynısından sende de var. Sen başka şeyler yaparak bu boşluğu doldurabilirsin belki ama benim için bu boşluk sadece gerçekten mutlu olduğumda dolacak. Biz neler yaşadık abi? Hiç bir şey olmamış gibi yapabildik mi? Hayır. Sen benim kadar dışarıya vurarak yaşamadın acını ama biz aynı acıyı yaşadık. Bizim annemiz öldü abi. Babamız yüzünden annemiz öldü. Biz bu acının gölgesinde büyüdük. Şimdi ben mutlu olmak istiyorum. Evet yaşanılanlar unutulamaz ama sürekli karşıma çıksın istemiyorum. Doğduğum aile beni mutlu edemedi ama kendi kuracağım aile beni mutlu edecek abi."

Abim iç çekti.

"Aynı şeyi yani evlenmek istediğini bana bundan bir iki ay önce söylesen inanmazdım. Sana insanlar değişemez demiştim ya, senin birini değiştirmek istediğini sanmıştım. Yanılmışım."

"Neden?"

"Çünkü değişen senmişsin Ahsen. O gece telefonda konuştuğum, azarladığım küçük kız çocuğu yok artık benim karşımda. O kız büyümüş. Aşk onu büyütmüş."

Gözlerim doldu.

"O yüzden bir şey söylemiyorum. Söyleyeceğim her şeyi de yutuyorum sayende. Sen büyümüşsün Ahsen. Şımarık bir kız çocuğu değilsin artık. Ne yapıp ne yapmayacağına da ben karar veremem. Bundan sonra ben sadece senin mutluluğunu desteklerim."

"Yani?"

"Yani." Dedi iç çekerek. "Hayırlı olsun. Sen nasıl mutluysan öyle yap kardeşim."

"Abi." Dedim heyecanla. "Çok teşekkür ederim."

Güldü.

"Asıl ben teşekkür ederim."

"Seni çok seviyorum abi."

"Bende seni çok seviyorum kardeşim."

"Abi hemen evleniyorum desemde aynı tepkiyi mi gösterirsin?" Diye sordum.

"Ahsen, şansını fazla zorlama istersen. Hem sen ondan önce buradakilere nasıl söyleyeceksin onu düşün. Herkes benim gibi kolay ikna olmaz."

"Aman abi." Dedim uzatarak. "Beni desteklemedikleri için üzüleceğim bir aile mi var sanki? Sen arkamda ol bana yeter."

"Arkandayım."

"Tamam o zaman gerisini salla."

"Sen o kadar da sallama yine de."

"Abi bak kimseye bir şey söyleme."

"Söylemem. Zaten şuan hayatımda daha büyük şeyler var." Deyince kaşlarımı çattım.

"Ne oldu?"

"Bir şey yok."

"Ne demek bir şey yok abi? Evleniyorum diyorum hayatımda daha büyük şeyler var diyorsun. Ne olabilir hayatında daha büyük bir şey?"

"İş."

"İş?"

"Aynen."

Zil çalınca kapıya kısa bir bakış attım.

"Neyse kapatıyorum abi şimdi. Konuşuruz yine."

"Tamam. Bir daha ki konuştuğumuzda da evlendim falan deme."

Gülerek ayağa kalktım. "Abartma sende o kadar da değil."

"Ben baştan uyarayım da." Dedi.

"Kapatıyorum." Dedim uzatarak ve kapattım.

Kapıyı açınca karşımda Cahit duruyordu.
Yüzümü hemem düşürdüm.

Sen benim elime düşmeyecektin Cahit bey.

"Cahit." Dedim sıkıntılı bir şekilde. "Bende sana gelecektim şimdi."

Bir şey olduğunu anlamış olacak ki kaşlarını çattı. "Bir şey mi oldu?"

Kapıyı açıp yana doğru çekildim.

"Geçsene içeriye."

Ayakkabılarını çıkartıp içeriye girdi.

Koltuğa oturunca yanına oturdum. Ellerimi dizlerimin üzerine koydum ve parmaklarım ile oynamaya başladım.

"Ahsen bir şey mi oldu? Korkutuyorsun."

"Abim." Diye mırıldandım.

"Ne olmuş abine?"

"Abim ile konuştum."

"Ee?"

"Söyledim evlenme teklifi ettiğini."

"Ee." Dedi yine.

"Kavga ettik."

Birden kahkaha attı.

"O." Dedi gülerek. "O bir kere olur. Bir daha yemem."

Başımı kaldırıp ona baktım.

"Cahit gülüyor musun şuan ya?" Dedim sinirle. "Dalga geçiyor gibi bir halim mi var?"

"Bak aynı şeyi yapıyorsun bu sefer inanmam."

Öyle bir inanırsın ki Diktatör Yüzbaşı, öyle bir inanırsın ki. Aklın şaşar.

"Cahit ben ne diyorum sen ne diyorsun ya!" Diye bağırdım bir anda. "Sen evlenecek yaşta mısın dedi, o adam benden büyük dedi. Dinlemedi bile beni."

"Ahsen-"

"Cahit dinlemedi bile diyorum."

Yüzünde ki gülümseme yavaşça silindi.

"Ciddi misin sen?"

"Evet!"

Gözlerimi bir kaç saniye kırpmayarak sulanmasına sebep oldum.

"Kalbim çok kırıldı."

"Güzelim, söyleseydin ciddi olduğumuzu."

"Cahit dinlemedi diyorum."

"Hay anasını satayım ya." Diye mırıldandı. "Ne yapacağız?"

"Bilmiyorum."

"Konuşsan tekrar."

"Çok sinirlendi, dinlemez tekrar. Eğer dinlemezsem siler beni bu sefer." Diyerek başımı öne eğdim.

"Güzelim tamam hallederiz, bak bakayım sen bana."

Elini çeneme yerleştirip yüzüme bakmaya çalışırken büyük bir kahkaha attım. Yüzünde ki ifadeyi hörince gülmem daha da şiddetlendi.

"Ay." Dedim geriye yaslanıp karnımı tutarken. "Ay Cahit. Bir de bu sefer inanmam diyorsun. Yüzüne bak."

"Çok fenasın sen."

Kahkaha atarak cevap verdim.

"Bir gün bu şakaların yüzünden abine patlayacağım o olacak."

"Aa aşkım abimin günahını hiç alma. Hiç bir şey söylemedi."

"Hiç bir şey söylemedi mi?"

"Evet."

"Bu adam bir şey söylemiyorsa sen niye bu kadar çekiniyorsun bu adamdan? Gayet iyi davranıyor sana."

"Tabii canım."

"Ee öyle."

"Değişti değişti. Abim de değişti." Dedi.

"Böyle değildi yani?"

"Değildi. Hatta kendi de dedi, bundan bir kaç ay önce söylesen asla böyle tepki vermezdim dedi."

"Anladım. Ama sonuç olarak şuan her şey yolunda?"

"Aynen." Dedim. "Abimi konuşurken unuttum, sen neden geldin? Bir şey mi oldu?"

"Göreve gideceğim onu haber verecektim sana."

"Yine mi?" Dedim hemen.

"Merak etme bu sefer kısa sürecek."

"Ne kadar kısa?"

"En geç yarına gelmiş oluruz."

"Tamam iyi o zaman."

Güldü.

"Çok mu özlüyorsun sen beni?"

"Çok!" Dedim uzatarak. "Sen özlemiyor musun?"

"Özlüyorum." Dedikten sonra saate baktı. "Gitmem gerekiyor."

Cahit ile vedalaştıktan sonra gitmişti.
Akşama kadar tek başıma oturmuştum.

Arada bir yüzüğüme bakıp aydınlanma yaşıyor ve tekrardan seviniyordum. Sanırım fazla mutluluktan delirecektim. Ee bünye de alışık olmayınca...

Akşam olmasına rağmen ne Hande ne de Zehra gelmişti.

Hande işinin uzun süreceğini söylemişti ama Zehra'yı merak etmeye başlamıştım.

Telefonumu alıp Zehra'yı aradım. Bir kaç kere çaldıktan sonra açtı telefonu.

"Alo Zehra?"

"Ahsen."

Sesi bir tuhaf geliyordu.

"Neredesin? Neden gelmedin hala?"

Kaşlarımı çattım.

"Gelmedim değil." Dedi. "Gelemedim."

"Ne demek gelemedim."

"Ahsen ya of." Dedi uzatarak.

İyice telaşlanmıştım.

"Zehra ne oldu söylesene?"

"Ahsen ben kaybo-"

Lafı bitmeden telefon kapandı.
Tekrardan aradım ama telefonu kapalıydı.

Sakin olmaya çalışsamda içimi büyük bir korku kaplamıştı.

Zaten ağız tadıyla bir mutlu olabilsem dişimi kırardım...

Ay geldim geldim!!!
Bir 13 dakikayla günü kaçırdım ama olsun geceye yetiştim sonuçta.

Bölümü dün yazamamıştım. Bu günde evde değildim. Ne zaman fırsat bulsam bölüme yazdım bir şeyler ama anca şimdi bitti. Size akşama gelecek dedim diye de geç olmasına rağmen atıyorum. Beni anlayacağınızı düşünüyorum ❤️

Bölüm hakkında ki düşüncelerinizi yorumlara yazmayı ve vote vermeyi unutmayın lütfen 💓

Instagram / yericeryazar

Pazartesi yeni bölümde görüşürüz!

Continue Reading

You'll Also Like

296K 26.6K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...
1M 59.2K 40
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
2.2M 70.3K 55
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
1.5M 24.9K 32
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...