BEYLERBEYİ HAZERANİ

By mamalesoirr

4.3M 215K 94.4K

El değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Sev... More

TANITIM
"KEFENDEN GELİNLİK "
' GEŞA HAZERANİ '
Zindan
NEFRETİN NEFESİ
AY IŞIĞI
'ÖLÜM GETİREN SESİM'
'KERT-ME'
SAÇIN; ANNEMİN KOKUSU
İKİ YANLI MENDİL : GÖNÜL İŞİ
DİLEFRUZ ;YÜREK YAKAN GÜZEL
'KANLI POTRE : GÜLÜŞE DÖKÜLEN KAN '
"RUHUMU ASTIM"
'KEŞKE MARDİNİ '
'KADER&SÖZ'
'BİLDİN (GERÇEKLER)'
'SARHOŞ GERÇEKLERİ DÖKER DUDAKLAR '
'KOKUNU VER '
"BİR SARILSAK"
LİMON & SARIŞIN
ACIMIZ GEÇSİN (BULDUM)
TEMAS ✨
KOLLARINDA ☄️
12.12.2022 (ARA FİNAL BÖLÜMÜ)
GEÇMİŞ(Geçmezmiş)
KADER & EREN
HAZERANİ 2 : ⦑1⦒ .BÖLÜM
ÖPESİM VAR
KARŞILAŞ-MA (SEN BANA ,HEP BANA)
ATEŞİN YANIŞI
DAHA KÖTÜSÜ
KAHKÜLLER
SANA KESİLDİM
BÖLÜM :XELEF VE MİR
Bölüm:ONU GÜLDÜR LİMON
KÜLÜZ
Kalbime Sevgili
AŞK
RÜYA "Bakma "
AĞIT &ANNE
ÖLÜM&EVLİLİK GÖRÜŞMESİ
1.284✨
DİL ARGEŞE
12.12.2022 Anısına geçmiş
SANA KÜSMEK
BEYLERBEYİ 'GÜLÜNCE
ÖLÜMÜ GÖR'GEŞA'
Ödeştik Gidemezsin
BİR CADI VARMIŞ
BENÍM OLSANA .
YAR'
BUZDAN HÎSLER
HAZERANİ İÇİN"Firavun'un evindeki Musa"
CANIN KANI
SOL GÖZÜNÜN SIZISI
GÜZELİM
KONUŞ N'OLUR
SEN GİBİ
GEÇMİŞ
BİRAZ UZAKTA
GİTMEZ
YAKUTLU BEŞİK
AİLEYİZ İŞTE
AVREŞ VE MİHRİ 'ÖZEL '
FİKRİMİN İNCESİ
XANİ
KATRE
AY DİLBERE
AVREŞ VE MİHRİ 'devam'
BÜYÜRSÜN
'Tılsımlı kemer'
NENNİ
FİNAL °Sonsuz
ÖZEL BÖLÜM 1 :)
Özel Bölüm -2

DOĞUYOR

35.1K 2K 610
By mamalesoirr

Oluyor .
Doğuyor.

Güneş diyorum ;bu kez bizim için doğuyor .

Ben Hazerani'nin beni sevdiğini hissedince hatta ondan evvel yüzü görünce dahi güneşi hayatıma almıştım.Hazerani içinde karanlığın bittiğini daha doğrusu azaldığını biliyorum.

Ama ilk kez ikimize sıcak sıcak doğuyor güneş . Sebebi ise Avreş.

O günden beri ,yani mücadele edeceğini söylediği o günden beri, gerçekten çok çabalıyor.Açık konuşayım tam  ben konuştum ondan böyle çabalıyor diye böbürlenecek olduğum bir günde yüzüme çarptı 'Aciz olduğumu biliyordum.Uyuşturucu isterken çok sefil göründüğümüde .Ama abimi ağlatacak kadar  acınası durduğumu bilmiyordum.İşte bu yüzden o illetten kurtulacağım."

Abimi ağlatacak kadar demişti.
Abimi ağlatacak kadar .

Anladım o sol gözünün sızısı neymiş .
Bu nasıl ağır geldi işte bunu anlatamam.
Koskoca Beylerbeyi ağlamış ,buna üç gece ağladım.İnce bir hastalık bile tuttu yakamı ,nefesimi.

Ağlamalarımın nedenini çok sordu Hazerani.

Diyemedim.

Sol gözünden bir yaş akmış ona ölüyorum ağlaya ağlaya diyemezdim.

Avreş için ağlıyorum ya da Eren için sızlanıyorum sandı .Çok kızdı ,çok öptü .
Ama geçmedi sol gözümün sızısı.

Üzülüyordu beni öyle görünce.
Bende bu yüzden  ona ağlamayı  yine onun için kestim.

Diğer yandan ona , Avreş'e yardım etmem gerekti.Hazerani'ye Avreş'in yatağa kendi isteği bağlandığını kabul ettirmek çok zor oldu.Daha doğrusu asla onu öyle görmemesi şartı ile kabul ettirdik diyebiliriz.

Avreş'in iyiki güleç bir yüzü ve sivri bir dili var .Yoksa Hazerani'yi nasıl ikna ederdik?İkisi sık sık kabir ziyareti yapmaya başladılar.Avreş ve Hazerani sorun yaşamasın diye onlarla gitmiyorum ama vakit buldukça bende ara ara tek başıma gidip mezarlardaki çiçekleri kontrol ediyorum.

Ama Avreş'te çok sevmiş şakayıkları ,öyle diyordu Hazerani'ye.

Avreş'i mutlu etmek aslında çok kolay.Hatta o çoğunlukla mutlu eden kişi oluyor.Komik üslubu sayesinde de doktorlarıyla arasını çok iyi tutuyor .Velhasıl Avreş her anlamda  iyiye gidiyor.

Ama benim aklımı kurcalayan mevzu ona uyuşturucu verende.Beni tehdit ettiğini sananlarla bir olsa gerek.

Kimse bize aleni düşmanlık besleyemez.
Ama bizi içerden oymayı düşünlerinde haddini bildirmə zamanı geldi.

Adamlarımla iz üstündeyiz.Şüphelerimin üstünde yürüyoruz.Bulacağız.

Kararlılıkla"Bulucağım!"dedim .

Gözlerimin önünde şıklattığı parmağı ile irkildim.Tavana diktiğim gözlerimi ona devirip hemen sağıma dönerek uzandım.

"Neyi buluyorsun ?"diye sordu kaşlarını çatarak.

Çatma kaşlarını,canım.

"Sana soruyorum ,"dedi dudakları iple çekilmiş gibi minicik yukarı kaydı.
"Taş mı taşıdın hanım ağa? Kulakların duymuyor,ellerin tutmuyor gibi yığılmışsın şuraya .Bu kez çok yoruldun gibi."

O gözlerini üstümde gezdirip göz kırptı.

Bende üstüme gözlerimi usulca indirdim
gerçekten yatağa yığıldığım doğruydu.
Taş taşıdığım kısmınıda üstümdeki geceliğin haline bakarak evet diye yorumladım.

Ve onun bakışlarından kaçmak ister gibi yatak örtüsünün altına girdim hemen .

"Yastığa yatır ellerini."

"Hazerani ellerimi yastığa koyarsam başımı ne tarafa yatıracağım?Hem acımıyorlar diyorum ."

Dakiklardır her gece olduğu gibi ellerim acımıyor diliyorum.O daha fazla ellerin kadın ellerin demeden başımı yastığa çabucak yatırıp kollarımı kucağımda birleştirdim ve   ellerimi gizlemeye çalıştım.Karşımda dikilen adamıma büyük büyük tebessüm ettim . Hemen ardından  kedim Kül gibi ölü taklidi yapmaya koyuldum.

"Geşa!"

Dilimin ucunu dudaklarımın arasından yarım yamalak kaydırıp öldüğümü daha çok belli etmeye çalıştım.

Ve onun gazap eden sık nefesleri üstüme yığıldı .Ölü taklidi yapmaya beni sürükleyen sadece onun ellerimin kesildiği günden beridir beni resmen çini bir vazo gibi görmesi.Yoksa uykum bile yokki.

Ben hala ölü gibi dururken onun sinirli soluklarıyla beraber yanıma uzanması ve önüme bağladığım kollarımın altına gizlediğim ellerimi bileklerimden tutması bir oldu.

Gözlerimi açar açmaz dudaklarımı büktüm.Selim gibi "Şeref namus telak "dedim artık
dayanamayarak."Acımıyorlar ekmek Kur'an çarpsın "diyede ekledim.

Değirmenlerin çarkı kadar verimli bir ekindi bakışları.Bileklerimden tuttuğu ellerimi kendine doğru çekti.Parmaklarım tamamen açılmış bir vaziyetteyken iki elimi birden göğüsüne oturttu.

Avuç içlerimle beraber ince parmaklarımıda  tamamen göğüsüne yatırmıştı.Ona şaşkın şaşkın baktım .Bana biraz yaklaşarak kollarını  göğüsüne yaslı  ellerimin üstüne sardı .

"Madem başını yastığa yatırıyorsun o zaman yaralı ellerinin yeri burası."dedi çatık kaşlarının altındaki gözlerinin üstüne kirpilerini kepek misali çekti ."Uyu şimdi.Aklım kalmaz acında.Bende acıtmam korkma."

Göğüsüne yatırıp etrafını hiç  acıtmadan kollarıyla  kuşattığı ellerime baktım .Sonra onun yüreğime kıyan yüzüne.Ellerim kucağına sarılıyken bacaklarımı kendime çekip ona  sokuldum sokulabildiğim kadar .

Öyle sevmek ,böyle hissetmek yangın yeri.

..
Başımın üstünde koca bir ağırlık ve kül'ün aç miyavlamaları vardı.Gözlerimi aniden açtığımda Hazerani hâlâ ellerime sarılmış bir vaziyette uyuyordu .

Derin uykusu için mutlu olduğumdan anlardan biriydi şuan.

Başımı oynatıp ağırlığını boynuma yığan kedimin rahatına çomak sokmaya yeltendim.
Ama uyandığımı görünce kalkmak yerine miyavlama sesini büyüttü.

"Kül ,yaramaz toraman sen nasıl girdin bu  odaya ?"diye fısıldadım gözlerim bir onun koca gri tüylü gövdesinde bir de Hazerani'nin asabi ama mışıl mışıl olan uykusundaydı.

Sinirli uyuduğunda kaşları uyanana kadar hep böyle  çatık kalıyor.

Kül'ün kesinlikle odamızda uyumaya izni yoktu . Hazerani onu sevmeme dahi pek sabredemezken boynuma sokulduğunu görse bu kez tüylerini kestirmekle kalmaz onu kapının önüne atar heralde.

Evet ,geçen gün benimle uyumak isteyen kedimin tüylerini kestirdi.Onu uzun tüyleri yüzünden seviyormuşum.Aslında Kül hiç tatlı değilmiş hatta onu tüysüz görsem hiç sevmezmişim.

Hiçte değil kedimi hâlâ çok seviyorum.

Sadece tüyleri kısayken göbeği biraz fazla göze batıyor o kadar. Patileri minicik  ve kısa bacakları yüzünden koca göbeği  o yürürken yere değiyor .Ve şimdi o göbeği  tam boynumun üstünde.Ön patileri de yüzümün üstünde .Onu kovamıyorum çünkü
ellerimde Hazerani'nin kollarının arasında .

Ve kesinlikle hiçbiri Kül'ün heran Hazerani'yi uyandırma ihtimali kadar boğucu değil.
Ah,şuanki çaresizliğimi anlatamıyorum .

"Hey.Yüzümü yalamayı kes Kül."

Alıngan bir miyavlama sesi istediğim karşılık değildi tabiki.Onu ikna etmek için başımla büyük bir mücadele vermeye başlamıştım.

"Iıhh !gitsene."

Çabalarım boşa çıkıyor .

Şişman kedim resmen evden atılmak istiyor.

Nankör kedimin beni sevesi tutmuştu .
Onu kovmayı çalışmamı oyun sanmış olsa gerek sürtünüp duruyordu.Artık dayanamayarak ellerimi çekip kedimi yataktan aşağıya bıraktım .

Onu yatağın yanına bırakmamla resmen gözlerimin içine o iri sarı gözleri ile sitemli bakıp "miyav!"diye hırladı.

"Sana mivay !"diye çıkmıştım .

Söylenerek yeniden Hazerani'ye doğru yan bir halde  uzanacağımda onun açık ve uykulu gözlerine çarptım.

Evet evet çarptım çünkü benim yastığıma kadar getirmişti başını .Sırt üstü uzandığı için doğrudan üstüne yığılmıştım.

Yüzüne çaptığım yüzümü biraz kaldırıp onunla göz göze geldim.Sinirli bir fısıltı ile "O kedi az önce nerde uyuyordu?"diye sordu ben nefesimi tutarak onu izliyorken.

"H.. Hazerani-"diye kekelemeye başladım.
Çünkü boynuma uzanmış diye söylersem kedimle vedalaşmak zorunda kalırım gibi hissediyordum.

Bir eli geri çekilmemem için  belimi kavramıştı bile.Yatakta yanına uzattığı elinin parmakları göğüsümden yukarı kayarak boynumu sardı.

Uykulu sesiyle "Yine başımın yuvasına sığındı değil mi?"diye sordu parmaklarının altındaki boynuma bakarken . Başımın yeri kalbinden bir kaç karış yukarısı değişini anımsayınca kalakaldım.

Yandık Kül ,yandık.

Kül : miyav miyav.

Evet diyor heralde .

Nasıl oldu bilmiyorum ama büyük olasılıkla göğüsüne yatmış yaralı parmaklarım içindir kızmadı ne kül'e ne onu seven bana.Boynumu saran parmaklarını ensemin üstündeki saçların içine kaydırıp beni kendine doğru çekti .

Yüzünü boynuma yerleştirdiği gibi onunla yer değiştirmiştik.Sırtüstü uzanan bendim artık.
Göğüsünü üstüme yatırıp yüzünü boynuma Kül misali sürttü.

Saçlarına sarılmak için tutuşan parmaklarım yerini almak üzereyken
"Ellerini sırtıma yatır ."dedi.

Bir an için unutsan şu ellerimi n'olurdu ki?

Kokladı tenimi .

Sonra boynum için "Benim meskenim .Benim yerim ama  bir an boş kalmaya dursun kediler bile yurt edinmek istiyor."dedi .

Sözleri diğer bütün kelimeleri gibi mutlu hissettirse de "Kıskanıyor musun gerçekten?"diye sormadan edemedim .
"Kedi kıskanılır mı hiç?"

"Sadece kedi mi?"dedi ciddiyetle."Saçının teline değen yeli ,baktığın göğü,tenini yakan güneşi belki inanmazsın ama bazen içine çektiğin nefesi bile ."

Kıskanıyordu.

Gülen dudaklarımı saçlarına bulaştırınca
"Sen kıskanmıyor musun sanki cadı?"diye sordu bilmişce.

Boğazımı gıcık tutmuş gibi temizleyip
"Benim yok öyle kötü huylarım.
Üstteki kirpiklerin alttaki kirpiklerine dokunduğunda ah edecek kadar az benimki."diye fısıldadım.

Kıskanıyordum.
Onu ,ona ait olandan bile.

"Kadın."dedi iç çekerek öptü koynumu.

"Adam,"derken içlendim bende.
"Hadi uyu."

Avreş mücadele etmeye başladığından beri bir kaç gündür  bir kaç saat de olsa geceleri uyuyor .Doğrusu gündüzlere sarkan uykusu onu hasta edecek diye korkmaya başlamıştım.

Saçlarını okşayarak onu uyutmakla meşgulken dudaklarıma bir mırıltı gibi düşmüştü .

"Geşa'm  "dedi birden ." Kabus görmüyorum şu bir kaç gündür ."

"Ne dedin Hazerani?"dedim heyecanla."Artık kabus görmüyor musun?"

Sesim titredi diye doğrulmak istedi mani oldum.

"Zaten seninle uyuyunca karartıya dönüyor o kabuslar.O çığlık gibi sesler fısıltı azalıyor."dedi gülümsemeden edemedim.Ona iyi gelmek fazlasıyla güzeldi."Ama şu bir kaç gündür ,teninde uyumak bana güzel şeyler gösteriyor."

"Sen güzel rüyalar görüyorsun öyle mi?Çok merak ettim neyi güzel buluyor Beylerbeyi?"söylesinde onu mutlu eden o şeyi var edeyim .Sır ayan olsun.Güz yaz.

Yüzünü boynumdan kaldırdı.
Çehremi karış karış gezindi kara bakışları.Sonra sol yanağıma kilitlendi o kül karası gözler.

Gözlerimi kırpmadan izledim onu .
Kulaklarımı dört açmıştım.
Dudakları sıyrılınca daha da heyecanlandım."Hadi söylesene Hazerani."

O güzelim gülüşünün arasından parıldadı nizami dizilişli bembeyaz dişleri.Aniden kilo almış olmam yüzünden kabaran yanağımı ısırdı.

Sızlanarak yüzünü ittim.
Zoraki ayırdım dişlerini yanağımdan .
Yanağımı koparıp koparmadığını bile yokladım.

Ben yanağımı sıvazlarken
"Seni rüyalarımda yüz kilo görüyorum Geşa.Çok güzelsin ulan ."dedi.

Güzel rüya dediği bu muydu ?
Beni yüz kilo görüyormuş.

"Yat aşağı "dedim kaşlarımı çattım ve
Şiddetle kollarımı boynuna sarıp kafasını  hemen  bağrıma bastırdım.

Sırf mutlu olsun diye yüz kilo olamam.

Bir kaç saniye göğüsümün üstünde gülmüş olsada saniyeler içinde kollarını belime sarıp beni yataktan ayırdı.

İki katım olmanın bütün olanaklarını kullandı ve beni yüzüm karnına yaslanacak şekilde bacaklarının arasına uzanmamı sağladı.

Çenemi karın kaslarına yaslayıp yüzüne pis pis baktım."Yat aşağı ."dedi benim gibi .Ve saçlarıma karıştı parmakları yanağımıkarın kaslarına yatırdı .

Başımı kaldırmama müsade etməyən eli yetmezmiş gibi omzularıma kadar gelen çarşafla yüzümü de tamamen kapattı.

"Boğulacağım Hazerani"diyerek sitem ettim .

Esneyerek "Şşş.Kedi seni görmesin."dedi.

Kedim üstüme yatmasın diye beni öldürmeyi düşünüyor ne kadar da romantik(!)

Bir türlü kalkmama izin vermedi.

Neyse en azından başımın yeri güzel.

2 GÜN SONRA

"Alo! Alo efendim!"

"Şafak ne bu telaş?"

"Mardini ,tahminlerin doğru çıkıyor .
Bu Hazer de bir şey var ."

Uzun zamandır beni o gece bir not kağıdı ile tehdit eden ,sonra kardeşime kendisine saldıracak şekilde konuşan ve Hazerani'ye  sonucunu az çok bilerek Argeş deme cesaretinde bulunan Hazer'in peşine takmıştım.

Doğrudan o gece beni tehdit eden Hazer'di diyemem.Ama bana baş kaldıracak pek adam yoktu .O dikkatimi çeken tek kişiydi.

"N'oldu Şafak?"

"Efendim ,bu adamın bir sürü koruması var.Koca bir konağı da .Bunları söylemiştim."dedi ,işte bu şüphelerimi arttıran şeydi.Gizemli Hazer beyin gerçekten bir bey hayatı sürmesi fazla şüpheli geliyordu .Ama o da bir Hazerani olduğu için ne kadar haddinden büyük bir  lüks içinde olduğunu bilsem de  bu bir şey kanıtlamazdı.

"Evet Şafak bende bu bir şey kanıtlamaz dedim sana."

"Kanıtlayacak çok önemli bir şey duydum."dedi ,sesi sertti ama sanki birileri onu duymasın diye kısık bir tonda konuşuyordu."Ne duydun ?"diye sordum hemen.

"Efsa!"dedi şaşkın bir tonda .
"İnanmayacaksın ama Hazer'in korumaları ona Hazerani diye sesleniyor."

Elimin önünde duran incili antik vazoyu parmaklarım tersiyle şiddetle yere ittim.
Dudaklarım sinirle sıyrılırken buna sadece güldüm.

"Gerçekten duydum !"dedi Şafak .
"Adamlarına şimdilik sadece kendi konağının içinde ona Hazerani diye seslenmesi için baskı yapıyor  .Kendisine öyle demeyeni de vuruyor ."diye açıkladı.Sessizliğime aldanıp ona  inanmadım sanmış olmalı .

Ama işte benim inanmadığım buydu .Kimse isteyerek başkasına Hazerani demez .

Çünkü Hazerani, Argeş'in aşiret ünvanı olmaktan fazlası artık.

"Emriniz ?"diye sordu sonra "Hazerani duysa  Hazer,kendi evinde Hazeranicilik oynuyo olsa bile onu parçalarına ayırıp uzaya gönder derdi bence ."diye de ekledi.

"Ben oyun izlemeyi severim."dedim ona beklemesini emrederek."Bitmesi gerektiği yerde de  en güzel ,en kanlı finali ben yaparım Şafak unuttun mu?"

Telefonu kapatır kapatmaz doğrudan  çalışma odasına yürüdüm,  önüne varınca kapıyı yavaşça çaldım.

"Kadın!"diye seslendi içerden.
"Alış şuna sana açılmayacak kapı yok."diye kızdı Beylerbeyi'miz.

Nezaketen bile bir kapıyı çalmamı sevmiyor .İlla bir kapı çalınacaksa bunu adamlarım benim için yapacak ve ben daha gözlerimi açıp kapatmadan o kapı bana açılacaktı.Açılmayan bir kapı varsa da o saatten sonra orda kapı kalmayacaktı.

Böyle emrediyor Beylerbeyi'miz.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde onun hiddetli bakan çehresine nazlı nazlı gülümsedim.

"Sevgimden maşuk ,aşkın edebinden."dedim ellerimi ardımda bir hanımağa edasıyla bağlamışken ayağımdaki topuklu ayakkabıların çıkardığı zarif seslerle onun oturduğu masanın etrafında  yürümeye başladım."Pervanesi olduğum sana gelirken hep aciz olacağım.Başka kapıları çalmayacağım söz.Bir mabudumun (yaratıcımın) bir maşuğumun (sevgilimin)kapısı hariç ."

"Tatlı dilin,"dedi dişlerini birbirine bastırırken"damarlarımdaki öfkenin zehrini emiyor.Ne diyeyim şu sözlerine?
Gel başımın belası !Gel!"

Bana aralanan kollarına girmek yerine oturduğu yerde arkasına geçtim.Kollarımı boynuna dolarken saadetle yüzümün bir tarafını saçlarına yatırdım.

"Söyle bakalım."dedi hemen .
"Yüzünü ardıma sakladığına göre benim kızacağım bir haber var sende."

Aldığım soluklardan bile anlamlar çıkarıyordu.Hemen bilmiş ona konuşacaklarımı.

"Hazer !"dedim sinirle .Eğip bükmeden ona açıkça konuştum.Zaten biz sadece birbirimize açık konuşmadığımızda üzüldük."Bu adamda bir şey var Hazerani"dedim boynuna sarılı kollarımı açıp önündeki masaya ona bakacak şekilde yaslandım.

Koca sandalyesiyle biraz geri gidip yönünü tamamen bana çevirdi.Yüzünde umduğumun aksine fazla durağan bir ifade seğiriyordu.

"Nasıl bir şey ?"diye sordu.

"Şüphelendim ondan .Ve takibe aldırdım.
Bir Ağa gibi kocaman bir konağı var.Bir konak değil bak !Ağa konağı .Yetmez gibi korumaları ,nizamı , yaşayışı ,emrinde duran küçük aşiretler.. ."dedim ardı ardına sayarken "hepsi hepsi .."deyip takıldım .

Seni taklit etmeye çalışıyor .Diyecektim.
Ama onu hemen de öfkelendirmek doğru mu bilemediğim için durup doğru kelimeyi seçmeye çalıştım.

Ama o bu boşlukta "Bana mı benziyor ?"diye sordu cevap gibi.

Ona hayretle baktım.Çok sakindi.

"Sana benzeyemez.Seni taklit ediyor !"dedim avuçlarım bir şey dökmüş gibi ona doğru açılırken."Kendini bey sanıyor Hazerani."saçlarımın bir tarafını kulağımın ardına iterken "Tamam.Senin kuzenlerin hatta  senin benim yani bizim bütün aşiret üyelerimiz zaten bey gibi yaşar . Şükürler olsun ailemize dahil herkes aşiret olmanın lüksü içindedir ."dedim ve ona şüphemin inini açtım.Mardini yüzüğünü işaret parmağıma takıyordum.Yüzüğümün olduğu parmağımı şahadet eder gibi kaldırırken  "Ama !Hazer herkesten farklı davranıyor! Sanki Avreş ile kendini bir tutuyor ."

Nasıl devam edeceğim diye sorgulayıp nefesimi  bocalamış gibi boşaltırken
"Sanki ben ölsem..."dedi Hazerani gözlerim ona asıldı.Kaşlarımı çattım."Ben ölsem yerime o geçermiş gibi davranıyor değil mi?"

Ardımdaki masaya yarım yalak oturdum.Bir ayağım hafif yerden kesildi.Diğeri sertçe yeri itiyordu.Dudaklarıma kuru soluklarım çarpmaya başladı.Gözlerim üstünde titrerken , bakışlarımda sert bir poyraz vardı.

Hazerani o Hazer'in kendi kendine kuruduğu beylikten haberdardı.

"Hatırlıyor musun Fecr'im?"diyerek ellerime uzandı.Fecrim..Bana oturduğu yerden  iyice yaklaştı."İntikamı mı aldıktan sonra yaşamaktan kurtulmak gibi bir planım olduğunu ve bu yüzden aşiretimin başına benden sonra  geçecek bir kişi seçip onu kendi ellerimle ve kurallarımla  büyüttüğümü  sana söylemiştim.Ve büyüttüğüm kişi günü geldiğinde yerime geçeceğini biliyordu.İşte o kişi ..."

"Hazer."dedik aynı anda.

Derhal ayaklandım.

Tam karşımda ayaklandı o da.Ellerini masaya uzattı .İki yanımı tutmuştu kollarının içinde kalınca yeniden oturdum.Tedirgin gözlerimi ona iğneledim.

"Çok tehlikeli.Hâlâ senin yerine geçmeyi bekliyor olamaz değil mi?"

"Sakin ol."dedi sakince.
"O çocuk yıllarca benim emrimle benim yerime geçmeyi bekledi ama ben ..."dedi gözlerime sıkkın bir ifade ile baktı .Sonra gözleri alevlendi."Bir çift göz hatrına yaşamayı seçtim.Ve onun hayalleri üstüne devrildi."

"Ama !"
Dudaklarımı örttü dudaklarıyla.

"Aması yok.Şimdi yerimdeyim , olacağım da.O da bunu biliyor.Ve artık yerime geçmeyi  beklemiyor.Bekleyemez."diye fısıldadı kelimeleri dudaklarımın üstüne . Yüzünü avuçladım.Kemikleşmiş aşkımı erittim .Dilimle akıttım ona.Karşılığını verdi pare pare nefeslerin arasında."Bahsettiğin o zenginliği ve sınırsız lüksü de   ona haksızlık olmasın diye ben verdim .Onca yıl bekledi.Büyük bir zenginlik hakkıydı ,Geşa."

Geri çekildiğinde ben bir yığın sorunun içinde kalmıştım.Dudaklarımı kuruttum dilimle. "Ya vazgeçmediyse.Ya senin verdiğin zenginlikten fazlasını hâlâ düşlüyorsa?"diye sordum.

"Öleceğini bilir."dedi kendinden emin tonda ."Hazer'e öğrettiğim ilk şey bu; eğer yerini ve adını istediğini dile getirene  sabır ve merhamet gösterirsen zaten oturduğun makamdan düşmüşsün demektir .Benim yerimde olmayı isteyen çok insan var Geşa."
Dedi , başımı salladım."Beylerbeyliği en son yüzyıl önce sahibi olan  bir makamdı.Bugün ise ben o markamın üstünde oturuyorum.Yerimde olmayı istemeleri konumumun güzelliğindendir ,bu beni kızdırmaz aksine mutlu eder.Ama ..."dedi ikaz ediyordu sanki yeri göğü."Ama yerimi istediğini dile getiren olursa işte o zaman bana baş kaldırmış demektir .Bir nevi meydan okumadır.Ve ben daha o meydana adım atan babayiğit görmedim ."

"Ya Hazer de Beylerbeyi Hazerani olmaya sevdalanmışsa?Ya  ellerimle büyüttüm dediğin Hazer birgün o meydanda karşına çıkarsa n'olcak?"

"Sence n'olur?"diye sordu buz gibi sesle.

..



Dünden sonra Kader'i yeniden Eren'in yanına gitmesi için ikna edecek bir konuşmayı uzun uzun düşünüp Mardini konağına geldim.

Mardini'leri halâ ben yönetiyorum ama Kader de bu evde durarak ocağımızın sönmesine izin vermiyor.

Bir yandan bu kapının böyle hayırlı bir şekilde açık tutuluyor olması beni mutlu etse de diğer yandan Eren'in yanlız başına geçirdiği günler için üzülüyordum.Beni hayatında istemediğini artık anlıyorum.Hayır anlamıyorum.Ama en azından çok karısıyla yaşayabilmeli.

Beylerbeyi'nin eşi olmak sandığımdan daha büyük sorumluluklar verdi .Artık giyim şeklim  önümde el pençe duran insan sayısı kadar ağırlaştı.Ama şıklığı kesinlikle elden bırakmadım.

Kapılar bana sorgusuz açılırken Kader'i bulacağım yeri ezbere bilir gibi avlunun orta yerine serili köşeye baktım.

Kader umduğum gibi ordaydı .
Ama umduğum gibi ıslak gözleriyle karşılamadı beni.Avlunun ortasına boylu boyunca serilen narin bedeni adını bir çığlık gibi atmama sebep olmuştu

Sesimle birlikte korumalar içeri hücum etmiş,evin odalarında ki,kilerinde ki çalışanlar da koşa koşa gelmişti.Kader'in yüzünü avuçlayıp ona seslenmeye devam ettim.Baygın duran bedenine göz gezdirip
"N'oldu?!"diye bağırdım.Çalışanların korkmuş ve hiçbir şeyden haberi olmayan bakışlarından gözlerimi çekip ona yeniden baktım.

"Su getirin!"

Onlar su için koşarken ben sesime ve dokunuşlarıma karşın huzursuz bir uykudan kopar gibi ayılmaya çalışan Kader'in başını dizlerime yatırdım.

"Kader!Kader!"

Yüzünü saran parmaklarımı kavradı gözlerini
yavaş yavaş açarken bile "Eren"diyordu.

Bir kaç saat sonra ,yani Kader'i ayrılmasına rağmen hastaneye getirmem ve yapılan onlarca tetkikten sonra öyle bir haber almıştım ki eminim Urfa ilk kez sesimi bu kadar neşeli duymuştur .

"Kaç aylık dediniz?"diye sordum bana şaşkınlıkla bakan doktora .

"En az üç ,üç buçuk aylık efendim."

Çocuklar gibi zıplamam galiba asla beklenilen bir şey değildi.Ama Kader'in sırf onu Eren'in yanına kesinlikle göndermemi sağlayacak diye bana söylemediği  bu haberin benim hayalim olduğunu gerçeğini tüm dünyaya haykırasım vardı.

Çakır'ım baba oluyordu.
Var mıydı daha güzeli ?

Karşımdaki doktor , koridorda duran onca korumam hatta beni izleyen diğer gözlere bile aldırış etmeden havalara zıpladım .
Yetmedi seke seke Kader'in odasına kadar zılgıt çekerek gittim.

Koridorda duran Urfa kadınlarının zılgıtlarıma eşlik etmesi ,hastane ne bilmesini bile istemediğim ama hastanede olan o çocukların benim gülüşüme eşlik etmesi hatta doktorun dahi sevinmesi diğer güzel detaylardı .

Odaya girdiğimde kapıyı var gücümle ittim.Kendini tutmak zor bir şeydi .Kanatlarını
tuttuğum kelebeleklerle berabar hür bıraktım kendimi.Hem zıplıyor hem de çocuklar gibi kendi etrafımda dönüyordum.Benim yaşımdaki bir kadın özellikle de bütün aşiretlerin en büyük hanımağası olmama hiç yakışmasa da ben el çırpmadan duramıyordum.

Bu Eren'in emeklerken izlediğim anlardaki sevincimle birebir aynıydı ama bu mutluluğun önüne geçmiyorum.Küçük çığlıklar bile atıyordum.Şüküler edip beni dolu dolu gözlerle izleyen Kader'in baş ucuna kadar gittim.

Benden  bunu saklamış olmasına dargındım.3 buçuk ay ne demekti?O kadar zayıf ki bu hiç belli olmuyor .Ama yine de ona kızmaya dilim varmadı.Nasıl varsın canında canımızı taşıyor.

Dudaklarım sonuna kadar açıkken kaşlarımı hafif çatıp-onu da pek beceremedim-"Kötü gelin ."dedim en fazla ."Bunu benden nasıl saklasın."

Sonra yanaklarını sıktım.
Şaşkınla baktı Mardini'ye.

Gözlerime bir anda dolan yaşlar da neydi bilmiyorum ama Kader'in üstüne kontrolümde olmadan yağdılar .

Hemen geri çekilip ellerimi bağrımda birleştirdim.Bir yandan gözlerimden yaşlar akarken diğer yandan gülümsemeyerek"Kader ,sana ipekten elbiseler alacağım.Altından taçlar.Dünyaları ayağına sereceğim ,yemin ederim ."dedim .

Derin bir nefesle gözlerimi pencerenin ötesine uzattım."Bu haberin tüm Urfa'da 40 gün 40 gece düğünü olacak.Yetmeyecek cihana duyuracağım;Mardini doğuyor ."

İsmimi paylaşacağım bir bebek olacak .Bunu düşünmek ,onu hayal etmek bile eşsiz.

"Sen çok sevindin Mardini"dedi Kader.O da ağlıyordu."Eren de böyle sevinir miydi?"

Ne ?

Eren bilmiyor muydu?
 

.....

"Şurayı da şurayı da."dedim koltukta oturmuş Hazerani'min arkasından yüzünü ellerimle hapsetmiş ,zoraki öpücükler kondururken .

"Kadın!"diyordu sitemle.

Boynuna arkadan  sıkı sıkı sarılıp saçlarını dağıta dağıta öpüyordum.

Bebek haberini aldığım andan beri duramıyorum.Bütün şehri ayağa kaldırdım.Kader'i ipeklere sarıp altınlarla, yakutlarla bezedim.Def sesleri ,saz sesleri davul sesleri yeri göğü inletiyor .Kendimde meydana indim davul sesleriyle çekilen halaya karışacaktım haberi alan Beylerbeyi'miz gelip beni aldı.

Ama onunla evde halay çekme şartıyla ikna olmuştum.Konağımızın avlusunda sözünü tutmuştu.Ve ben sevincimi ona yansıtmayı o andan beri bırakamıyorum.

Onu sıka sıka seviyorum .Tıpkı bir çocuk gibi .Bundan pek hazettiği söylenemez ama hiç kesilmeyen mutluluğumu izlemekten de asla şikayetçi değil.

Kader hemen yan odamızda onu günde bin beş yüz kere nasılsın diyerek rahatsız ettiğim için olsa gerek uyuyor numarası yapıyor .

Bende el mecbur Hazerani'ye sarıyorum.

En son kulak kepçesini ısırırken
dayanamadı ve kollarını başının üstünden arkasına uzattı.Beni koltuğun arkasından çekti.Başımı dizlerine yatırıp uzanmamı sağlarken "Kimse bir bebek haberine senin kadar sevinmez."dedi kalkmamam için başımın üstüne yasladığı elini kavradım öpe öpe yüzüme sararken "Aslında hiçbir insan doğmadan bu kadar sevilemez."demeye başladı.

Ay bebeğimizi de kıskanmasın.

Elini saçlarımın üstüne yeniden bırakırken yan yatırdığı bedenimi sırt üstü uzatıp ,dizinde duran başımı yüzüm tamamen ona bakacak şekilde güzelce dizine yeniden  yerleştirdim.

Gözlerime düşürdü gözlerini .

"Bebeğimiz mi olacak bizim."diyerek gülümsedim.

Soru biraz farklı olmalıydı ama Eren ve Kader'in bebeği benim  bebeğim demek.
Benimki de onun .

Kalbim dehşetli bir şekilde gümbürdüyordu.
Farklı bakıyor bugün de .

"İnşaallah."dedi keskin bir sesle.

Sonra gözlerini gözlerimden çekip karşıya baktı sert bir çehreyle.

Saçlarımın üstündeki eli yanağıma sarıldı.
Parmak uçları yanaklarımı okşarken onu izledim.Bir çocuğu olmasını elbette istediğini biliyordum.Bana birgün bile huzur vermeyişinden de bunu anlamak mümkün .

O bunu sadece sana doyamıyorum şeklinde yorumlasada ben içten içe Beylerbeyi'nin şerefine yakışır evlatlar istediğini görebiliyorum.

"Bir kızımız olduğunu gördüm."dedi onu izleyen bakışlarımın sustuklarından haberdar gibi."Yani rüyada."dedi gözleri yeniden gözlerime tutundu."Gözleri bana benziyordu Geşa, ama bakışı sana."

Yutkundum bir tebessümle.

"Daha çok erken Hazerani .Yani biz birlikte olalı ,bir kaç ay var yok."dedim utana sıkıla .
"Elbette birgün bir çocuğumuz olur ,ama dilerim her şeyi sana benzesin .Bakışı da ."

Kızaran kulağıma  kaydı parmak uçları.
Yüzünde buhranlı bir bakış vardı.Sislerini dağıtıp aydınlattı beni."Bence sen hamilesin ."dedi bir anda.

Kirpiklerimin üstüne yağmur tanesi düşmüş gibi çırpınımasının ardından ,ona baktım öylece .

Emin gibi bakan rahat tavrı beni iyice şaşkına çevirirken "Yok öyle bir şey ."dedim muallaktaki sesimle .

Güldü kısacık.

"O zaman hemen olsun öyle bir şey ."dedi yanağımdaki eli , tişörtün ince yakasından kavrayıp yüzümü kendisine kaldırdı .

Salondaydık.
Sorundu.
Değildi,kilitlenen bir kapıydı.

Zaten burun buruna gelince üstümün yırtılma sesini işittim daha fazlasını değil.

...

"Gidiyoruz."dedi ben saçlarımı kururturken "Sıkı giyin İstanbul'da hava yağışlıymış."

"İstanbul' a mı gidiyoruz?"diye seslendim ardından ama cevap vermedi.Onun yerine aralık bıraktığı kapının ardından
birine "Git Kader hanıma söyle, Beylerbeyi hazırlansın İstanbul'a gidecekmişsiniz diyor de ."dedi.

Belli ki aylardır avlunun içinde kocasını bekleyen Kader'in hamilelik haberinden sonra kocası ile Hazerani birleştirecekti.

Doğrusu Kader'e bebeği Eren'e söylemesi için ne yaptıysam karşılık alamadım.Ben söylecektim.Çünkü ne olursa olsun Eren bu güzel haberden mahrum kalmayı haketmiyordu.

Beylerbeyi emredince Kader mecbur bebeğinin babasının yanına gidecekti .

...
Hazırlandık saatler sonra .
Bile bile uzatmıştık hazırlanma işini .
En son Kader'le karşı karşıya oturduk tek kelime etmeden .

Hazerani'nin gittiği bir  Ağa cenazesinden dönmesini bir cenaze havasında bekliyorduk ki benim gözlerim Kader'in hiç büyümeyen karnına asıldı.

Doğru düzgün kilo almamış ,almıyor  .Hamile olduğu hiç belli değil.Bu başta korkmama sebep olmadı değil.Ama doktoruyla bebeğin durumunu görüştüğümde iyi olduğunu ve bazı anne adaylarının vücut yapısından dolayı böyle olabileceğini söyledi .

Ama ben yüz kilo olmuş bir Kader görmeyi isterdim.Bence bu sadece annenin fizyolojik yapısından dolayı değil ,kahrolması doğru düzgün gülüp ,doğru düzgün yememesi yüzündendi.

"Şu üç ay da ben senden daha çok kilo almışım."dedim sitemle.

Kader'in bir eli karnına yaslanırken gözleri ıslaklığına inat tebessümle doldu.

"Belki sende hamilesindir Efsa Sultan."dedi.

Biran ne diyeceğimi bilemesem de
"Kilo aldım çünkü yemek yiyorum ben Kader.Gülüyorum da .
Eğleniyorum bile.Çünkü biz Eren'i terk etmedik.Bunu yapmayız."dedim gözlerinde ki o sular rüzgarın kum tanelerini bir yığın haline getirmesi gibi birikti .

Doğrulup yanına gittim.Başını derhal karnıma yaslayıp belime sıkı sıkı ellerini doladığında çaresizliğini hissettim.
"Biz kalanız Kader.Onun evi gibi bekleyeniz.Hem pişmanlık, gidene yük olmalı kalana değil .Bak ,sen onu beklerken kendine hiç  acımıyorsun ama lütfen bebeğinize acı."

Hıçkırıklarını duydum.
Yüzünü sildim ,yamacına oturup ona uzun uzun sarıldım.

"Ne olursa olsun ."dedim uyarırcasına
"Bu bebek üzülmeyi haketmiyor .İyi bakılmalısın ona ."

"Eren dönmüyor"dedi benden ayrılırken.

"Biz ona gideceğiz ve sen olması gerektiği gibi  onunla kalacaksın"dedim omuzları düştü ."Bebeğini ona nasıl şimdiye kadar söylemezsin?"diye buruk bir sesle sitem ettim.Ama nazik bir sesle ricacı oldum."Bu haddinden büyük bir ceza .Eren zaten kaybettiği aylar ve senin bu halin için eminim çok üzülecek.Bari ona kalan mutluluğu yaşaması için fırsat ver,Kader."

Sözlerimi tarttı içinde.

Haklı olduğumu görüyordu.Evet , Hazerani'ye yaptığı haksızlık için kalması, Eren'in döneceğine inanarak mücadele etmesi  beni de Argeş'i de onure etti.Ama onların ayrı olması asla bizi mutlu etmez.Hele Argeş'i hiç güldürmüyor bu durum.

Sürekli bana "Sen kardeşinle küs diye değil ,sadece bana dön diye o silahı Eren'in eline verdim."diyor.

Kendini suçluyor bu konuda da.

Evet suçluydu silahı elleriyle beni vur diyerek verdiği için.Ama Eren ne olursa olsun ona bunu yapmamalıydı ,en azından benim için.

Küsmedim hem.
Eren beni anneliğinden kovunca ,selamı sabahı az olan bir abla oldum o kadar .
Ve bunun sorumlusu o değil.Eren.

Hazerani, Avreş ben ve Kader İstanbul'un yolunu tuttuk.Avreş gelmek istemedi ama Hazerani Avreş olmadan asla evden çıkmıyor.Özel uçakla inmemizin hemen ardından eve geçemedik çünkü Hazerani artık dünya çapında 'Kültür Lideri' ünvanını almış biriydi.Bu yüzden attığımız her adımdan bir şekilde gazetecilerin haberi oluyordu.

Beylerbeyi,manşetlerin ilk sayfasında büyük puntolarla atılmış 'Beylerbeyi Hazerani bugün burda , şurda 'başlıkları altında haber oluyordu .

Pek tabi özel hayatı yani ben, dünyanın en büyük merak konusu olmuş durumdayım.
Çünkü Hazerani eşinin resmini yayınlayana asla merhamet etmeyeceğini aleni bir duyuru yaparak bildirdi.Hangi gazete benim yüzümü içeren bir resim paylaşırsa,onları tarihe gömeceğini yine bir gazete haberiyle duyurdu.

Koca adamım  asabi.
Doğrusu bu benim de isteğimdi.
Zaten Mardini Ve Hazerani isimleri insanların bu kadar diline yayılmışken özelimize de karışsınlar istemiyordum.

Bu çok büyük tartışmalara yol açsa da ne karakteri ne de kendinden zerre kadar ödün vermeden namı  dünyaya yayılıyor.

Ama bu kez gzetecilerin birbirine kenetli ellerimiz ve yüzlerimizin görünmediği Ağa ve Hanımağa duruşlu yan yana fotoğraflarımızı çekmelerine müsade ettik.

Bakanlıklardan aldığımız davetler ve dünya kamo oyunun bastırılamayan merakı için yaptık bunu.

Sonra habersiz gelmemize karşın saatler içinde milyarderlerin sırf bizimle görüşebilmek adına  hazırladıkları özel davete katılıp yemek yedik.

Ve o yorucu günün ardından Eren'in yanına gitmek için yola koyulduk.Ben Hazerani bir araçtadık.Avreş ve Kader hemen önümüzdeki araçta ve korumlardan oluşan bir konvoy çakırlı araçlarıyla önümüzde ve ardımızdan geliyordu.

Bizim korumlarımız yetmezmiş gibi artık devlette bizi özel bir korumaya alıyordu.
Zırhlı araçlarla takip ediliyorduk.Çünkü Hazerani dünyaya devletimizin de gücünü gösteren büyük yatırımlar yapmaya başlamış.Siyasi bir kimlikte edinmişti .

Bunlar benim olmadığım 2 yıllık süreçte başlamış söylermiş.Ama hiçbirine önem vermemiş.Ben döndükten sonra işlerine odaklanması ve istediklerine ulaşması sadece bir iki ay sürdü.

Hazerani her zaman ki gibi başımı göğsüne yaptıracağım şekilde beni tek koluyla sararken başını ,limuzinin konforlu koltuğuna yaslayıp gözlerini yummuştu.

"Üç davet daha var."dedim bitkin bir sesle.
"Geldiğimizi saklıyoruz ama bir şekilde öğreniyorlar."diye de söylenmeden edemedim.

"Gitmiyeceğiz kızım."dedi kesin bir sesle .
Saçlarımın içinde gezinen parmakları huzur veriyordu.

"Ne diyeceğiz ?Senin için sıradan bir hazırlık yapmıyorlar ki.Servet döküyorlar bir kaç saat için."

Gerçekten sırf gözümüze girmek, desteğimizi alabilmek için etrafımızda pervane oluyordu hem ülkemizin hem de dışardaki ülkelerin büyük yatırımcıları .

"Kızım yorgun diyeceğim o kadar."dedi .
Doğru ya daha önce de bunu yapmıştı.
Kızım yorgun diyor ve kimsenin sızlanmasını umursamıyor.Bize haber vermeden bizim için davet verenler de aslında pek diyecek bir şey bulamıyor.

Tek bacağımı bacaklarının arasına atıp kolumu beline sardım sonra başta gülen dudaklarımı sonra da bütün yüzümü üstüne gömdüm.Topuklu ayakkabımın onun tertemiz ve jilet  pantolonunu kirletmemesi için usulca parmaklarımı kasarak ayağımdan düşürdüm.

Arabanın hareket ettiği bile doğru düzgün anlaşılmıyorken ve o bu kadar mükemmelken biraz kestirmeyi planlıyordum .

"Yine gördüm."dedi kısık bir sesle .
Usulca başımı yan yatırıp,kulaklarımı merakla dört açtım ."Gülüyordu bu kez .
Dudakları bana ,gülüşü sana benziyordu ,Geşa."

Kabusları silindi .Neredeyse her gece bir kız çocuğunu rüyasında görüp duruyor.
Doğrusu, artık bende
gözleri ona bakışı bana ,dudakları ona gülümsemesi bana benzeyen o kızı görmek isterdim.

Ceketinin koltuğa doğru kaymış yakasından tutup yüzümün üstüne çektim.Benim zaten koca bir bebeğim vardı.Çok ünlü bir markanın parfüm kokusunun altında bile onun kendisine has o bebek kokusunu içime çekerken "Sen daha güzel gülüyorsun.
Daha özel."diye mırıldandım."Sana benzesin."

En çok  bana gülüyordu Hazerani.
Çocuğumuz da öyle olsun.
Gülüşü bana özel.

...

Eve ulaşınca üstümüze çeki düzen verip arabalardan indik .Kader ve Avreş çoktan inmiş villanın önündeki korumaların buyur etmelerine omuz sirkmeye başlamışlardı.

Tamam Kader'i anlıyorum da Avreş kime trip atıyor anlamıyorum.Galiba onu getirip ,Mihri'yi konakta bırakmış olmamızdan şikayetçi.

Yanlarına ulaştığımızda kapılar açıldı .
Eren'in evinin önünde duran korumalarım cadde boyunca dizilmişti.Beni görünce sevinçle yanıma kadar geldiler.Hepsi özel seçili kişilerdi.Ve Eren'in yokluğunda onlara epey kıymet vermiştik.

Selamlaştık kapılar açıldı.

Kader'in heyecanının güçlü atımları vardı .Sesini duyduğum kalbinde koca bir hasret sirkeleniyordu.Hasret tozlarını savuruyor ,gözleri bu yüzden yine bu denli çok  dolmuş olmalı.

Ben ona bakarken Avreş , Argeş'in yanına gitti.Kulağına bir şeyler fısıldadamak istedi ama çekindi.Onun bu  çekinen halinden Hazerani'nin haberi bile yok.Eminim kardeşi diğerleri gibi ondan çekinsin istemez.

"Abi."

Hemen "Paşa."dedi Argeş.

Avreş tebessümle bakarken "Ben bir İstanbul havası alayım.Sonra yanınıza gelirim."dedi Avreş.Belliki Eren'i görmek istemiyor beni görmek istemediği gibi .

Hazerani kaşlarını çattı ve hızla Avreş'in elini bir çocuk misali tuttu.Elini ilk günlerde de uzun süre bırakamamıştı.Ara ara Avreş'in gerçekten döndüğüne inanamadığını hissediyorum.

"Olmaz.Gözümün önünde dur."dedi onu kendiyle aynı hizaya çekip elinini bıraktı.

Avreş sitemli baksa da abisinin telaşını anlıyor olmalı.Fazla bir şey demedi.İçeri girmek için Kader'i çekiştiren bir adım attığımda Eren'in sesini duyduk .

"Görüşürüz."diyordu yorunca.

Gözlerimiz avlunun içine kilitlenirken bizi farketmemiş kardeşimin uzaktan eve girişini ve süper mini etekli ,oldukça bakımlı ,uzun tırnaklı gözlerinde tonlarca boya olan ,her an sağa sola devrilecek gibi yürüyen bir kadının bize yani çıkışa doğru geldiğini gördüm.

Gördük.

Kader de gördü.

Kader'in kolumu asıldığı o anda ,pek süslü hanımefendi dibimize kadar ulaştı.O oyulası gözleri Hazerani'nin üstünde hepimizden uzun seyirdi sanki.Ama Kader'in geriye düşen adımı yüzünden bundan emin olamamıştım.

"İyi misin ?"dedim Kader ile göz göze gelince .

İkimizinde yüzünde ölümcül bakışlar peyda olmuş olsa gerek Avreş "Eren'i yer bunlar ."dedi.

Hazerani olayı tek anlamayan olsa gerek
"Yürüsenize .Ne diye durdunuz ?"diye sordu rahatça.

Avreş "Yok abi onlar bir müddet yürümeyi bırak nefes bile almazlar.Şuan öfke yükleme aşamasındalar .Şu giden kadın caddeyi bir dönsün yüz de yüz öfkeye ulaşmış olurlar .Biz de anca öyle devam ederiz."dedi.

Ben ve Kader yüz felci geçiriyorduk ki
"Lan  o kadın Eren'in doktoru doktoru."dedi Hazerani.

Aynı anda öfkeli bakışlarımızı Hazerani'ye mızrak gibi çevirince Hazerani şaşkınla Avreş'e haklısın der gibi baktı.

Avreş ise ben biliyorum abi bakışlarını eksik etmemişti .

"Asu mu Aysu mu neydi adı ."dedi Hazerani."Ama Eren'in fizyoterapistlerinden biri ."

Resmen şok dalgası yüzümde seyirirken Avreş " Hazerani,kendine niye durup dururken şut çekiyorsun?"dedi.

Evet bu çocuk yüz okuyor ,içimi bile okuyor olabilir.

"Ne şutu oğlum ?Eren'in doktorlarını bilmemde ne var?Ablası can sağlığı Eren'in sağlığından geçiyor ."Dedi ama ben nedense hala öfkeden dört dönüyordum.Oysa Eren'in doktorlarını bilmesi çok  güzeldi.

Avreş"Ama Allah var güzel kadındı."dedi.

Sırf beni daha çok sinir etmek için söylediğini biliyordum.Hazerani de bunu farkedince hemen kulağından tuttu."Ulan iki kulak ,sen ne yapmaya çalışıyorsun?"dedi .

Korumalar bu kez Avreş beyimize gülerken Kader'in elini koluma asıp içeri yürüdüm .

Avreş kıvranırken,peşi sıra onlarda içeri girdi.

Evin kapısının önüne vardığımızda Kader kapıyı çalmayı beklemedi.Arka bahçeye doğru uzanan   boydan boya cam kapılara doğru yürüdü.

Birinin açık olduğunu farketmiş olmalı.
Hazerani ve Avreş avlu da kalırken ben ve Kader açık kapıdan  içeri girdik .

Evimize uzun bir aradan sonra girmiştik.
Kader'in en mutlu anılarını burda biriktirdiğini biliyorum .Duraksadık ve etrafa bakındık.

Her şey aynıydı.Koltukların yerleri halının duruşu hatta Kader'in Eren'e terlik atarken yanlışla başını kırdığı vazonun masada ki duruşu bile aynıydı  sadece bir şey farklıydı.Bir şeyler fazlaydı .

O da bana , Kader'e üçümüze ait fotoğraflarımız.

Sanki  özledikçe duvara yeni bir çivi çakmış ve bizi anılarımızla berabar gözünün önüne asmıştı.Doğrusu o kadar çok fotoğrafımız vardı ki gözlerim boşluk aramaya koyuldu .

Merdivenlerin yaslı olduğu duvarlar bile resimlerle doluydu.Resimler özleme iyi mi gelirdi?Ben neden onun fotoğraflarına gizli gizli  bakarken acı duyuyordum o zaman?

"Seni çok özlemiş,Kader."dedim Kader'in komik fotoğraflarından birine bakarken "Baksana , ayıcıklı pijamalarınla olan resimlerini bile çerçeveletmiş."dedim gülümserken.

"Seni de."dedi Kader hamilelik onu olduğundan daha da duygusal birine çevirmişti.Kızaran yanaklarına düşen yaşları silerken "Seni de çok özlemiş Efsa Sultan.Baksana o çok söylediği şalvarlı resimlerini bile  altın kaplama çerçeveler içinde  duvarlara aşmış."

Aslında Eren  bana şalvarı ,kalın postlu ceketleri de çok yakıştırırdı.

Güldüm kuru kuru yutkunurken.

O güldü ıslak ıslak.

"Hadi Kader,"dedim Kader'in omzuna dokundum sirkelenerek."Onu dünyanın en mutlu adamı yap."

..

Continue Reading

You'll Also Like

Kusurlu By Gaye

Teen Fiction

6M 351K 63
Beklenmedik, trajik bir kaza... Kazadan sonra ruhunu teslim etmiş genç bir kız... Yitirilmiş umutlar... Toprak altına gömülmüş hayaller... Ve ansızın...
2.3M 191K 101
Bir genç kızın aşka ilk uyanış hikayesi... İlk aşklar için 'özel' derler, 'unutulmaz' derler. Peki yüzünü görmediğiniz, gerçek sesini duymadığınız, m...
672K 39.7K 63
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
643K 39.9K 38
• Ölümü göğsünde avutan bir kadının, ölüm kokan adamın parmak uçlarında taşıdığı ölümü sobelemesinin hikâyesi. •