BEYLERBEYİ HAZERANİ

Por mamalesoirr

4.4M 218K 94.8K

El değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Sev... Mais

TANITIM
"KEFENDEN GELİNLİK "
' GEŞA HAZERANİ '
Zindan
NEFRETİN NEFESİ
AY IŞIĞI
'ÖLÜM GETİREN SESİM'
'KERT-ME'
SAÇIN; ANNEMİN KOKUSU
İKİ YANLI MENDİL : GÖNÜL İŞİ
DİLEFRUZ ;YÜREK YAKAN GÜZEL
'KANLI POTRE : GÜLÜŞE DÖKÜLEN KAN '
"RUHUMU ASTIM"
'KEŞKE MARDİNİ '
'KADER&SÖZ'
'BİLDİN (GERÇEKLER)'
'SARHOŞ GERÇEKLERİ DÖKER DUDAKLAR '
'KOKUNU VER '
"BİR SARILSAK"
LİMON & SARIŞIN
ACIMIZ GEÇSİN (BULDUM)
TEMAS ✨
KOLLARINDA ☄️
12.12.2022 (ARA FİNAL BÖLÜMÜ)
GEÇMİŞ(Geçmezmiş)
KADER & EREN
HAZERANİ 2 : ⦑1⦒ .BÖLÜM
ÖPESİM VAR
KARŞILAŞ-MA (SEN BANA ,HEP BANA)
ATEŞİN YANIŞI
DAHA KÖTÜSÜ
KAHKÜLLER
SANA KESİLDİM
BÖLÜM :XELEF VE MİR
Bölüm:ONU GÜLDÜR LİMON
KÜLÜZ
Kalbime Sevgili
AŞK
RÜYA "Bakma "
AĞIT &ANNE
ÖLÜM&EVLİLİK GÖRÜŞMESİ
1.284✨
DİL ARGEŞE
12.12.2022 Anısına geçmiş
SANA KÜSMEK
BEYLERBEYİ 'GÜLÜNCE
ÖLÜMÜ GÖR'GEŞA'
Ödeştik Gidemezsin
BİR CADI VARMIŞ
BENÍM OLSANA .
YAR'
BUZDAN HÎSLER
HAZERANİ İÇİN"Firavun'un evindeki Musa"
SOL GÖZÜNÜN SIZISI
DOĞUYOR
GÜZELİM
KONUŞ N'OLUR
SEN GİBİ
GEÇMİŞ
BİRAZ UZAKTA
GİTMEZ
YAKUTLU BEŞİK
AİLEYİZ İŞTE
AVREŞ VE MİHRİ 'ÖZEL '
FİKRİMİN İNCESİ
XANİ
KATRE
AY DİLBERE
AVREŞ VE MİHRİ 'devam'
BÜYÜRSÜN
'Tılsımlı kemer'
NENNİ
FİNAL °Sonsuz
ÖZEL BÖLÜM 1 :)
Özel Bölüm -2

CANIN KANI

33.1K 2.1K 700
Por mamalesoirr

Merhaba arkadaşlar ❤️

...

AVREŞ HAZERANİ'NİN DİLİNDEN

Konağın kapısını var gücümle zorladım.Kızgın bir alev damarlarımda akıyor beni koca sancıların eline itiyordu .
İstediğim uyuşturucudan fazlasıydı.

Ölmek .

Abimin o kadına olan bağlılığı ve  o kadının bana olan insanlığı katlanılmaz bir şey.

"Kapıyı açın "diye seslendi Hazerani.

Ve zorladığım o kapı aralandı.
Hızla koşarak çıktım.Saatlerce koştum ama her elimi attığım yer boşa çıktı.
Daha önceden bana uyuşturucu vermek için yarışanlar şimdi beni sokak başında gördükleri gibi kaçıyordu.

Bir berduş gibi ama ızdırap içinde ailemin katledildiği yere gidene kadar köşe köşe bir yudum zehir aradım.
Ama yoktu.

Meydana vardığımda Hazerani'nin tam Mehri'nin düştüğü yerde durduğunu gördüm.Korumalar meydanı uzaktan çeperlemişken abim tam annemizin öldüğü yere bakar halde durmuştu.

Damarlarımda ki kızgın yangın ona doğru koşmama sebep oldu.Öfke bu anlarda zaptedebildiğim bir şey değil.
Mantıklı düşünmekte dahi zorlanıyorum.
Ama ona zarar vermek istemiyorum.

Izdırap içinde olduğumu gözüne sokmaya gittim.Korumalar geçmeme izin verdi o da sanki eninde sonunda buraya geleceğimi biliyormuş gibi asla gözlerini yerden kaldırmadan 'Ava-reşş'dedi.

Boğazımda koca bir yumru vardı.Onu görünce yapmak istediğim tek şey oluyordu o da sarılıp uzun uzun ağlamak.

Eşşek kadar heriftim belki ,ama abim sırtında benim için bir çocukluk pay taşıyordu.Sanki onunla yüz yüze gelince ben ayrıldığımız yaşlara geri dönüyordum.

Ama öyle heybetli bir adam ki ona aniden sarılmaya elim varmıyor.
Çekiniyorum bende,herkes gibi.
Çocukluğumuzda da ona sarılmak hiç kolay değildi ki.

"Dayanamıyorum!"diye bağırdım.

Gözlerini annemin düştüğü yerden kaldırmadan"Neye?"diye sordu sakince.

"Abi !"diyerek elimi koluna şiddetle uzattım.Ama o kolumu havada kavrayıp bütün vücuduyla bana doğru döndü .

"Sen Avreş Hazerani'sin !"diye kükredi yüzüme ."Hamid Hazerani'nin aslanısın lan !"

Gözlerinde kan vardı dilinde acı bir kükreme.Ben de utanıyorum kendimden ,aileme yakışmayan halimden.

"Koçum."dedi omuzlarıma destek verir gibi tuttu."Yapma lan bunu bize !Yapma !
Biliyorum çok zor ."dedi gözaltlarıma bakıyordu.Yanına geldiğim günden beri göz altlarımı siliyor, o karartıların temizlenmeyeceğini bile bile.

"Ama sen hiç direnmiyorsun Avreş !"diye bağırdı.Canı yanıyordu.

Etraftaki kimse umrunda değildi.

Beylerbeyi küçük düşecekti benim yüzümden .

Ama kendimi tutamayıp"Senin yüzünden abi."dedim ona .Omuzlarımı saran elleri gevşedi.Gözlerindeki kan büyüdü.

"Benim mi?"diye sordu şaşırmışça.

"Senin !Senin !"dedim bu kez ben hiddetle."Yaşamak için bir sebep bırakmadın bana ! Evime döndüğüm günden beri huzur arıyorum !Ama yok !Yok!Sana defalarca ben mi yoksa Mardini mi diye sordum .Senin ihanetin ,"dedim gözlerinin içine baka baka ."Yaşamayı değil ölmeyi istetiyor bana."

Kızdı çok.Ne zaman bunu konuşsak böyle bakardı.Cehennem gibi .

"Yeter lan !"dedi çenemi sertçe kavradı."Ben Geşa'ya vaktinde çok acı verdim."dedi çenemi kontrolsüzce sıktığını farkedince elini çekti.Öfkesini sindirmeye çalışırken az önce çenemi sıkan elini saçlarımdan baba şefkati ile geçirdi.

Babam gibiydi o an.
Hiç farklı hissetmedim.

"Oğlum ,o bu davanın en masumu lan ."dedi kısık bir sesle."Anlattım ya sana .Gece gündüz anlattım ya Avreş Ağa."

Anlatmıştı.Kızın hasta olduğundan ,ona yaşattıklarına kadar .Gerçekten gece gündüz anlattı.Ama içim soğumadı onun gibi.

"Avreş ."dedi uyarır gibi ."Ben ona haketmediği çok şey yaşattım.Şimdi nasıl pişmanım bilemezsin.Ben Argeş Hazerani hayatım boyunca yanlızca bir kişinin hakkını yedim !Yanlızca bir kişiye haksız yere zulmettim .Şimdi öyle pişmanım ki geçmişe her baktığımda cehennem ateşine atılmış gibi acı duyuyorum.Çünkü Allah ,bana onu can diye bağışladı.Ben canımı ne çok incittim bilemezsin."

"Hiç mi ağrına gitmiyor onu sevmek?"diye sordum .

Geniş omuzları göğe serildi sanki.Dimdik olan başını sağa sola salladı yavaşça.Gözlerinde o kara ifadesi vardı."Asla."dedi bağırır gibi."Onu sevmekten daha şerefli bir şey bilmiyorum."

Bu kadını açmış gözlerini,diğer her şeye yummuş gibi bakıyor .

"Gözünü kör etmiş Efsa Mardini!"dedim bir yandan da damarlarımdaki yoğun sıcaklığa karşı kafa kaldırıyordum .

Abim iki yanlı çırpınan halimi izledi ve "Kördüm."dedi sol elinin işaret parmağı ayağımızın altındaki kanlı meydanı işaret etti."Burda kaybetmiştim dünyayı gören gözlerimi."dedi .Sonra yüzünde garip bir huzur belirdi ."Ama Efsa Mardini  bana önünü gösteren Geşa oldu .Kör gözlerime girdiği günden beri
yaşadığımı hissediyorum."

"Yeter!"dedim nefretle.
"Dinlemeyeceğim daha fazla ihanetini.
Bunu kabul et!Onu sevmen ailene !"dedim bu kez yeri ben işaret ediyordum."Burda katledilen ailemize ihanettir Hazerani."bu onu delirtiyor.Ama bana olan sevgisi kibrinden büyük ."Şimdi bir kez daha soruyorum .Ben mi  ,o Mardini mi?"

Güldü bir anda.Hiç ummazdım.
Ama saniyeler içinde gülen dudaklarının arasından kanlı bir tükürük yuvarlandı.Yere çarpan o tükürükten gözümü alıp ona baktığımda
"Sen ben mi o diye sormuyorsun Avreş!Sen canın mı,yoksa kanın mı  diye soruyorsun?!"dedi .Canı Geşa'sı olsa gerek zira kanı bendim.

"Ama herkese canı tatlıdır."dedi bir anda.

Bu kez acı bir gülümseme beni buldu.
Belki bende kan tükürürüm ,çünkü canımda can kalmadı.

"Yani Mardini'yi seçiyorsun."

"Hayır ."dedi dümdüz bir sesle.

"Cana kan gerek Avreş."dedi kaşlarımı çattığımda"Hazerani olarak sana ilk ve son  emrimdir , canımı koru."dedi.

Bana verdiği emir bu muydu?
Mardini kızını korumak mı?

"Asla Boran'ın kızını korumam."dedim .Onun mehşur öfkesi beni buldu.

"Durdur birini!"diye bağırdı beni kolumdan iterken.Şaşırmış vaziyette ona baktım. "Rastgele, herhangi birini durdur diyorum!"diye yineledi ısrarla.

"Abi neden?"diye sordum .

"Git herhangi birine Efsa Mardini kimdir diye sor Avreş."diyerek kükredi sinirle.
"Sor bakalım Efsa Mardini Boran Mardin'in neyidir , Hazerani için kimdir diye sor ?!"

Hazerani'nin öfkeli bakışlarına zoraki açık tutduğum gözlerimle bakmayı bırakıp,acıyla gülerek göğe baktım .

"Efsa Mardini kimdir biliyorum."dedim nerdeyse ağlayacaktım."O bizim hayatımızı mahveden adamın kanı !"

Beni omuzlarımdan tutup sarstı.Bakışlarım dengesiz bir şekilde titreyip ona asılınca beni bir kez daha yanmış meydanın içinde itti.

Ailemizin katledildiği yerde savuruyordu beni.

"Sor !"dedi bağırarak.Sesi dahi yüreklere müthiş bir korku veriyor .Ona kaskatı bir halde baktığımda"Sen onun kim olduğunu bilmiyorsun ama bu şehir hatta bu ülkenin hepsi onun kim olduğunu biliyor!Git!Git Avreş.Dilersen onu bir çocuğa sor !"

Sözleriyle beraber beni , ilgiyle uzaktan kaçamak bakışlarla bizi izleyenlerin önüne itti.Bocaladım.Sendeleyen ayaklarımı topladığımda ise yüzüm artık bize korkuyla bakan bir grup insana dönüktü.

Hazerani'nin onlara verdiği korkunun alenen yüzlerinden okuduğum insanlara doğru yürüdüm.Yürüdüm.
Gölgem korkudan gözlerini kaçıran orta yaşlı adamın ve elini sıkı sıkı tuttduğu oğlunun üstüne düştüğünde adımı soyadımla kekelemeye başladılar.

Bu heybet , kesinlikle benim cılız bedenimden değil çok arkamda kalmış olsa da Hazerani'den düşüyordu.
Şüphesiz şuan bu insanları önümde iki büklüm eden şey o'nun varlığı ve kardeşi olduğumu çoktan duyurmuş olmasıydı.

"Söyle!"dedim dişlerimin arasından tıslayarak."Efsa Mardin kimdir ?Söyle ."

Adamın kırışık çehresinde sabit tutuğum gözlerim yaşı çok büyük olmasada bu kadar kırışıklığın neden bu adamın yüzünü gölgelediğini düşünmeme sebep oluyordu .

Titrek dudaklarını aralamadan hemen önce korkan gözleri ardıma uzandı .Bende baktım.Hazerani onu yalan söylemesi için korkutuyor mu diye görmek için bakıyordum ama gördüğüm şey onun meydanı terk etmesiydi.

İzledim,o ve ardındaki koruma ordusu  gözden kaybolana kadar.

"Söyle!"diye yineledim dört bir yanı kül olmuş meydana bakarken .

"M..mardini"diye kekeledi ardımdaki ses .Ona yüreğimi tekleten o öfkeyle döndüğümde elini tutduğu çocuk ürküp babasının ardına geçti .

O an istemsizce geriledim.
Bir çocuğu korkutacak kadar alçalamazdım.Bir Hazerani zalime zalim ,mazluma gark olurdu .Benim bu halim neydi?

Ona devam etmesi için başımla onay verdiğimde "Yani Beylerbeyi'nin eşini mi soruyorsun?"diye sordu.

Boynumu kütletip ardından sindiremediğim bu söze , başımı aşağı yukarı sallayıp onay verdim .

"Efsa Mardini ,"dedi adam gözlerinin içi aniden gülümsedi .Garipsedim ."ya da Geşa Hazerani'dir adı .Allah yokluğunu bu topraklara göstermesin."

"Neden ?"

"Nedeni çoktur Ağa'm."dedi az önce gülen gözleri yavaş yavaş ıslanmaya başlamıştı.

Öfkeyle parmaklarımı avucuma toplarken "Boran Mardini denen köpeğin kızı değil mi bu kadın ?"diye bağırdım.Kendime engel olamayıp daha ne çok saydıracaktım ki
"Ecelidir."dedi adam dondum kaldım.

"Boran Mardini'nin ecelidir Efsa Mardini.Biz böyle biliriz."dedi korkarak söylüyordu.Ama söylüyordu."Beylerbeyi'nin malımı,canımı ,kanımı uğruna veririm dediği kadındır.Gözlerimizle gördük Hazerani vurulur ama Efsa Mardini toprağa düşer.Değil ben   Hazerani ağası ve Hanımağasını tanıyan kimsenin dili varmaz Beylerbeyi'nin karısına Boran'ın kızıdır demeye."

O konuştukça öfkem katlanıyordu.

"Ama öyledir öyle !"diye bağırdım.
"Söyle kimin kızıdır Efsa Mardini?!"

Kendimde olmadan yükseltiğim sesimden korktu.Yüzüne düşen ecel terini görüyordum .Ama o"Sevdaları şu toprağa düşmüş .Namları senin verdiğin korkudan büyük bir halde şan olup göğüsümüze çeperlenmiş.Ben  Borandan bizi yıllarca koruyan vakti geldiğinde bağrına taş basarak Argeş Hazerani'nin hatrına o iblisi vuran Hanımağamıza Boran Mardini'nin kızıdır demem."

Dik başına rağmen ciğerlerinden tüten korkuyu hissediyordum.

Bu korkuya rağmen bu kadını gözünü karartmış bir şekilde savunmasını sadece abimin ve o sözde büyük bir Hanımağa olan Mardini den daha çok korkuyor şeklinde yorumladım.

"Ne kadar korkutmuş sizi Efsa Mardini de babasının adını bile söylemezsiniz."nefretle baktım.Herkes ne çabuk unutmuştu katledilen ailemi."Yalandan o kadına  methiyeler düzüyorsun ! "Dedim işaret parmağımla orta parmağımı birleştirip göğüsünden ittirdim."O zalimden doğan -"

"Ana babanı sen mi seçtin beyim?Kim ailesini  seçebilmiş ki Hanımağamız seçebilsin?"

"Lan sen -"
Sesimi bölen adamın ardında ki çocuğun aniden ittiğim babasının önüne geçmesi ve babasına sıkıca sarılmasıyla beraber söyledikleriydi.

"Herkese  yemek veriyor Efsa.Çocukların üşümesine izin vermiyor.Bir sürü ev yaptı bize .O zalim değil.Hepimizi  seviyor .Bizde Hanımağamızı çok  seviyoruz .Bırak bizi bırak.Seni Mardini'ye şikayet edeceğim ama seni en çok  Beylerbeyi dövecek göreceksin.O Geşa'yı çok seviyor çok."

Beni Mardini'ye şikayet edecekmiş ama beni Beylerbeyi dövecekmiş...

Bunların ardından Hazerani konağına gidene kadar önüme gelen herkesi durdum.Hepsine aynı soruyu tek tek sordum.

"Efsa Mardini Boran Mardini'nin neyidir ? Hazerani için Geşa kimdir?"

Herkes ama herkes onu Beyberbeyi'nin karısı diye ezberlemiş.Yetmemiş bütün aşiretler onu Hanımağaları olarak kabul etmiş .

Bir insan köklerini nasıl unutturur ?Yapmış .Yakmış.Boran'ı öldürüp sanki kanını temizlemiş.

Hem ihtiyaç sahiplerine çok el uzattığından olsa gerek onu çok öven oldu.Ama en çok
'Hanımağamız öyle verir ki sağ elinden sol eli haberdar olmaz.'demelerine hayret ettim.Çünkü Mehri de böyleydi.
Öyle hayır işleri ile meşgul olurdu ki ama bazen babam dahi bilmezdi.

....

İçeri girdiğimde zihnimdeki acı çığlıklar bedenimin serzenişinden daha sancılı dolanıyordu.Abimin arkama uzaktanda olsa beni gözlemesi için taktiği korumalar konağın kapanan kapısının önündekilerin arasına karışırken konağın içinde benim için hazırlattığı ordu hemen dört bir yanımı sardı.

Doktor ve hemşireler de korumların arasına karışıp bana bir ağır yaralı gibi baktığında genzimi yakacak kadar gür bir sesle bağırdım.

Her önüme geleni ittim ,yıktım , dağıttım.

Ne abim evdeydi ne de o kadın.
Sesime cevap verecek tek bir kişi bile yoktu.
Saat akşamı buluyordu ve ben hâlâ korumalarla , doktorlarla uğraşıyordum.

Konağın  çıldırmış gibi altını üstüne  getirdiğim o anlarda konağın kapısı şiddetle açıldı. Geşa ve yakın koruması olduğunu öğrendiğim Şafak içeri girdiler.

Can havli ile bir şeyleri yıkışımı acıyla izledi o kadın.Bakışlarından akan o şevkatten nefret ediyorum.Hele bana abim gibi kardeşim demeleri yok mu işte en çok buna katlanamıyorum.

Avlunun içindeki bir koruma bile beni durdurmaya cesaret edemiyordu ama onunla içeri giren o Şafak denen koruma hızla bana doğru yürüdü.Avlunun içindeki elmastan yapılma su havuzunu ne ara ne şekilde kırmıştım bilmiyorum ama parmakların arasında kristal parçaları vardı.

Ve kanım meşhur Hazerani avlusunun pürüzsüz zeminine çarpıyordu.Koruma arkamdan sarılıp kollarını önümde kilitlediğinde şiddetle başımı geri atıp kafamı kafasına çarptım.

"Şafak!"diye bağırdı Mardini.

Korumasının burnunu kırdım herhalde.
Ardımdaki adam kollarını açacağına daha sıkı sarıldığında var gücümle debelendim.

"Yeter Avreş!"diye bağırarak dibime girdi.

Efsa ,zarar görmesin diye geriye sürükledi bizi o koruma.

Ama yine üstüme doğru yürüdü ."Ne istiyorsun Avreş?"

Direğimi arkamdaki çok sevdiği korumasının gövdesine geçirirken yuvasından fırlamak üzere olan gözlerimi onun üstüne diktim.

"Ne istediğimi biliyorsun Mardini!"

Korkunç görünüyor olmalıyım ki koruması iki büklüm olurken onun da yüzünde acı seyirdi.
Bu benim halime mi yoksa halâ var gücüyle beni tutmak için debelenen koruması için miydi bilmiyorum ama "Şafak ona istediğini ver ."dedi omuzlarını dikleştirip.

Koruması bile en az benim kadar yadırgamış olacak ki beni hemen bırakmadı.Ama kolları gevşedi onun kollarını üstümden savururken o çoktan merdivenlere yönelmişti.

Bir köpek gibi ardına takıldığımda kendimden iğrendim.Ama durmadım o merdivenleri çıkarken hemen bir adım ardından ilerdim "Sakın benimle oynama!Verecek misin gerçekten?"diye sordum.

Abimin korkusundan kimse bana istediğimi vermezdi .Koca şehri uyuşturucudan temizlemişlerdi.Ama bu kadın isterse verir.

Gözleri bana döndü .Saçlarının ucuna örttüğü tül şalı çıkarırken gözleri ellerimdeydi.

"Vereceğim."diye fısıldadı elindeki şalı uzatırken."Hazerani uyuyamıyor,gülemiyor.Swn incinirsin diye o hayatına dönüp yaşayamıyor.Nefes dahi alamıyor.Kendine zarar verme artık."

Elindeki şalı almam için ısrar eden bakışları bir yana abim için söylediklerine bende şahittim.

Elimdeki kana sarmam için uzattığı şalını yere fırlattırken"Ölmemi istiyorsun değil mi Mardini?"diye sordum .Ölmemi istemese abimin köşe bucak sakladığı şeyi bana verir miydi?

"Asla."dedi beni ardında bıraktı.Ağır ağır çıktı kalan  merdivenleri."inan bana vicdanım o günden beri nefes aldırmıyor.Avşin de sen de yüreğimin ortasında kanıyordunuz.Sen geldin ya benim acım biraz  hafifledi."dedi sol gözümden firar eden yaş yüzünden merdivenin koluna tutundum.

"Benim yüzümden ölmedin ya ne mutluyum bilemezsin."dedi sesi kesildi . Ağladığını hissettim ama yüzünü bana çevirmedi.
Odasına girmeden hemen önce fısıldadığı şeyi duydum."Ama Avşin'in sebebi halâ benim. 'Ordalar '..."dedi hıçkırık sesi duydum.

Sesinde aleni bir acı vardı.

Değildi.Yani o Avşin'in ölüm sebebi değildi.

Efsa  , o gün ordalar baba demiş olmasaydı bile  ben ve Avşin çoktan ailemizi korumak için saklandığımız yerden  çıkmaya karar vermiştik.

Çünkü biz de abimiz kadar çok seviyorduk ailemizi.O kız yerimizi belli etmese de biz çıkıp ailemizi abimiz gibi korumaya çalışacaktık.

Ama onun acı çeken  yüreğini ferahlatacak bu gerçeği ona söylemek içimden gelmiyor  .
Canım o kadar yanıyor ki ,onun acı çekmesi zoruma bile gitmiyor.

Hem bu gerçeği  bilmek o kadını abimin gözünde daha da kusursuz kılacaktır.İstemiyorum.

...

Efsa Geşa Hazerani'nin Dilinden

Ağlamayı bir kenara bırakmam odanın kapısının çalınması ile oldu .Yüzümü hızla silip üstüme göz attım.Derin bir nefes alıp zoraki bir tebessümü yüzüme aldım.

'Gel 'diye seslendim.

Kapı açıldığında Şafak elinde içinde  uyuşturucu olan şeffaf bir paketle odaya girdi.

Şafak çok çabuk bulmuştu .Doğrusu biz gelirken almıştık.Hazerani uyuşturucu aldığımı bilse ne der acaba ?
Evden bile çıkmaz olmuştu bugün onun başına bir kaç aşiret liderini misafir mahiyetinde musallat ettim ki biraz dışarı çıkabilsin.

Bende o sıra şuan yan odayı yerle bir ettiğine emin olduğum Avreş için bir şeyler yapabileyim.

Şafak tereddütle vereceğim emri beklerken ben onun arkasında kalan ama siyah saçları ve yere ardı ardına stresle ayağını vuran Mihri'ye bakıyordum.

"Götür Şafak."dedim ayağa kalkarken .

"Efendim bence yanlış yapıyoruz."dedi Şafak.

"Senin gibi mi?"diyerek çattım kaşlarımı.
Gözlerini kaçırıp yakasına dokundu.
"İffetim..."diye mırıldandığına yemin edebilirim ama bunu Avreş'e uyuşturucu vermesi ile bağdaştıramadım.

Ama uzatmadım.Çünkü Avreş halâ durmuyor .

"Hadi sen ona götür şu zehri ."dedim .Şafak olumsuz anlamda başını sallasa da kapıya yöneldi.

"Çekilir misiniz?"dedi Şafak

Bana odaklanmış olan Mihri kapının eşiğinde durduğundan ve Şafak'ın cüssesinden  bir haber olsa gerek aralık olan ayaklarını birleştirip onun geçmesini bekledi.

"Geçsene ."dedi Mihri.
Şafak bir direk zayıflığında peyda olan boşluğa baktı ardından bana döndü .

Gülmemek için kendimi zor tutarken Şafak tekrardan "Çekilir misiniz Mihri Hanım ."dedi dişlerini birbirine bastırarak.

"Ne şişko adamsın ."dedi Mihri Şafak'a omuz atıp odanın içine daldığında "Bak ben hemen geçtim."demeyi de ihmal etmemişti .

Şafak Mihri'ye gıcık olmuş bir vaziyette söylene söylene Avreş'e gitti .

Bende hemen Mihri'ye üstün körü bir tekrar yaptım.Deniyoruz aslında .Yani Avreş hiçbir şekilde durmuyor ve en sonunda bu zehiri illa ki damarlarına almak için bir yol bulacak.O bırakmak istemedikçe bizim ya da doktorların direnmesi hep boşuna gidiyor bunu şu iki ay içinde gördüm.
Hazerani şuan onu hastaneye yatırmaya  ikna olmuyor ama daha kaç ay uyuşturucu delisi kardeşine göğsünü vurması için siper edecek ?

Ve ben aşık olduğum adamın her geçen gün biraz daha hayattan kopmasını,kardeşi için kahrolmasını ,ilk kez elinden bir şey gelememesinin verdiği çaresizlikle kendine acımadan bedenini ,ruhunu  yıpratmasını daha ne kadar izleyeceğim?

İzleyemem.Onun daha fazla daluykunun kıyılarında durmasını.Tamamen gülememesini ,bir çocukmuşcasına devamlı Avreş'in yanında tutuşu ve hüzünle inip kalkan göğsünü daha fazla izlemeyeceğim.

Bugün başka bir yol deneceğim.Evet ,elbette bende Avreş'in yeniden uyuşturucu almasına müsade etmem.Ama biz engel olduğumuz için bırakamaz ki .Ona bırakması için bir sebep bulacağım.

Bu ne yazık ki Hazerani olamıyor.Abisine benim yüzümden o kadar kızgın ki onun için yaşama fikrine uzak ama hayatla hiçbir ilişkisi kalmamış biri nasıl yaşamla bağ kurabilir bunu iyi bilirim.

Sadece deneme.Terste dönebilir.
Ama denemeden görmem.Yani Avreş ,annesi mehri olmadığına inandırmak için günlerce dil döktüğümüz Mihri'yi görünce ne tepki verecek gözlerimle görmem gerek.

Tam uyuşturucuya muhtaç olduğu , tedavisini yarıladığı şu anda ne yapacak merak ediyorum.Bu çocuk kıskacında olduğu  illetten kurtulmak için bir sebep bulmalı.

Bu neden annesine çok benzeyen kuzeni olmasın ki?

Sabaha karşı Avreş evden çıktığında ve Hazerani peşine takıldığında bende Şafak ve bir kaç adamımla , Mihri'nin Urfa'ya iki saatlik uzaklıkta ki evine gittik.

Ona durumu anlatıp, yapmak istediğimden bahsettim.Kuzeni olarak elinden gelecek herhangi bir şey için açık olduğunu söylese de hâlâ Avreş'in peşinden Mehri diyerek koştuğu o anın tedirginliğinin emarelerini taşıyordu.

Kesinlikle Mehri'ye benzeyen bu kadınla böyle bir yolumuzun olacağını sanmazdım.Ama Argeş'e saygısını misliyle bana karşı da koruyan saygısı ve sevecenliğinden bana pay eden bu kıza büyük umutlar bağladım.

Şafak paketi bırakıp geri döndüğünde hızla Mihri'nin elini kavrayıp Avreş'in odasına doğru yürüdüm. O daha içmeye başlamadan odaya gitmemiz gerek.Şafak ardımızdan geliyordu.

Oysa Avreş'in odasında zaten yedi yirmi dört korumalar var.

"Şafak sen hastaneye gidiyorsun .Ve bana hastaneye giriş fişini atıyorsun ."dedim .

Onun ama efendimlerini dinlemeden Avreş'in odasının içine daldım.Mihri'yi son dakika kapının ardında bırakıp kapıyı yüzüne çarpmak zorunda kaldım çünkü  Avreş odanın ortasında ki orta sehpaya boydan boya tozu çoktan sermiş üstüne , tişörtünü çıkarıp siyah atleti ile delik deşik olan vücudunu gözler önüne dökmüştü.

Eminim Mihri onu böyle görsün istemezdi.

"Ellerini kaldır!"diye bağırdım.Koşarak yatağında duran tişörtünü düzeltip ona doğru fırlattım.

Düşük göz kapaklarının altından bana anlamayan bir halde bakıyordu.
Elindeki tişörtü yere atacak oldu .
"Seni görmek isteyen biri var üstünü giy ."dedim.

"Aklın başına geldi .Malı almaya geldim desene.Vermem Mardini."dedi önündeki toza doğru oturduğu yerden yüzünü tam eğdiğinde "Saçlarını düzelt bence ."dedim.

Ne diyor bu bakışları beni doğru kalkınca
"Gerçekten seni görmeye gelen biri var Avreş.Ama biraz daha beklerse gidebilir ."dedim kapıya yönelirken.

Kapı kulpunu tuttuğumda Avreş'in sorgulayan gözleri korumalar ve benim üstümde gezindi.Nerdeyse hepimiz onun zayıf bedenine atılmış kesik izlerine bakıyorduk.İstemsizce olan bir şeydi.

Gözlerimi yüzünde sabit tutmaya çalışsam da o Boran denen pisliğin ona yaptıkları bir kara delik gibi kuyusuna çekiyordu .

Bundan rahatsız olmuş olsa gerek kucağına atmış olduğum tişörtü düzensiz bir halde üstüne geçirdi.

Kaşlarımla saçlarını tebessüm ederek ima ettiğimde o da kaşlarını çatıp saçlarını daha çok dağıttı.Bu çocuk kesinlikle Argeş'in kardeşi,kanı.

Kapıyı araladığımda Mihri'ye aceleyle mahçup bir ifadeyle dudaklarımı oyanatarak minik bir özür hediye ettim.
Diğer yandan önündeki tozu ciğerlerine depolamak için saniye sayan Avreş yüzünden de çok acele ediyordum..

Bir elimle kapıyı itip diğeri Mihri'yi içeri çektim.Avreş o esnada burnuna doğru çekmeye başlamıştı.O kadar bana inanmamıştı kapıya bakma gereği duymadı .

Ama ben "Hoşgeldin Mihri."dediğimde Avreş burun deliklerinden ötelediği o tozu öksürükle beraber savurdu.

Uçar gibi ayağa kalktığında gözleri irileşmiş hatta o düşük göz kapakları ilk kez sonuna kadar kalkmıştı.Gözünün akında ki şeffaf ıslaklık ağzından,burnundan öksürerek defettiği o zehir yüzünden peyda olmuştu.

Ellerini üstüne hızla silip aceleyle tişörtünün eteklerini düzeltti.Yutkunurken yaşaran gözlerinin üstündeki kirpiklere dahi ıslaklık bulaştı.O kadar saf ve temiz bir çocuk ki anlatamam.

Ellerinin tozu tam geçmemişken saçlarının arasından bir tarak gibi geçirdi parmaklarını.
Ve o an hem sevinip hem üzüldüm diyebilirim.

Sevindim çünkü Avreş tam bu saatlerde -şuan arkasındaki saat onun hergün kriz geçirdiği saatleri gösteriyordu -olmasına rağmen o uyuşturucu dışında bir şeyle ilgileniyor.Ve üzüldüm,Mihri onun için bir kuzenden fazlası olmuş ,hemencecik.

Gözlerimi Mihri'ye çevirdim ağır ağır .Onda bir tebessüm olması için içimden yakardım diyebilirim.Mihri'nin kalbine bakıp onu bu halde bile olsa sevsene  diyecek kadar da gözümü karartmıştım.

Olmaz Efsa Hazerani ,olmaz.Sevda zorla olmaz.

Mihri soğuk bir halde bakmıyordu.Ama pürüzsüz teninde peyda olan kabarıklıkta görmezden gelinecek halde değildi .

Korkmuş muydu?
Oysa ona defalarca hep yanında duracağımı söyledim.Neden korumalara ve bana rağmen korkuyordu Avreş'ten ?

Bazı kadınlar fazla  zariftir ,ondan olsa gerek.

Avreş hızla öne adım atıp Mihri'ye koltuğa oturmasını işaret edecek olduğunda Mihri koluma asılıp geriye adım attı .

Bu Avreş'in olduğu yerde kalmasına sebep olurken ben hızla Mihri'yi koltuğa oturttum.

"Oturalım."dedim.
Hemen Mihri'nin yanına oturup Avreş'in üstüne uzandım.Onu da tişörtünün eteğinden  çekip diğer yanıma oturttuğumda üçümüz de ilk başta yerimiz rahat değil gibi kımıldandık.

Rahat değildik.Çünkü bu koltuk üçümüze çoktu.Elimi uyarır gibi Mihri'nin dizine vurup
"Ben şuraya geçeyim."deyip kalktım.

Mihri'nin ardımdan kalkacak gibi bakan gözlerine ricacı oldum.Çocukla arasında benim kütlem kadar mesafe vardı .Tabi yerime oturduğunda halâ rahatsız olduğunu görecek olursam mecbur duruma el atacaktım ama Avreş heyecanla oturma şeklini
Ona doğru çevirdi.Bir ayağını altına alıp bütün bedeniyle ona döndüğünde sırtını da koltuk başına yaslayıp olabildiğince mesafeyi korumaya dikkat etmişti .

"Mehri."dedi ona muazzam bir şeye bakar gibi odaklanmışken.Mihri'nin çenesi bıkkınlıkla aşağı doğru kaydığında "Yani Mihri ."dedi Avreş kabullenmişti ama diline oturtamamıştı bunu belli etmek için gecikmedi.

‌"Evet Mihri.Sonunda kabul ettin Avreş."dedi Mihri.Elleriyle oynuyor olabildiğince Avreş'e bakmamaya çalışıyordu.Aslında onun yerinde kim olsa Avreş'in bu asılı kalan gözleri karşısında utanırdı."Gerçi çocukken de epey kalın bir kafan vardı."

"Kırmıştın."dedi Avreş gülen bir sesle.

"Hayır ."diye itiraz etti Mihri.
"Ben değil Avşin kırmıştı."dedi kendini savunmak ister gibi .Ama ağzından çıkan bu cümlenin Avreş'i nasıl sarsacağından bir haberdi.

Avreş bir an için gülümsemekten vazgeçti ama Hazerani'nin huyları Avreş'in damarlarında akıyor sanki.Kızın utandığını görmesine rağmen çekmiyor gözlerini.Ya da çekemiyor abisi kılıklı.

"Evet  Mihri."dedi Avreş."öyle olmuştu galiba .Ama kalın kafama yazdım .Sen Mihri'sin,Mihri."

Çocuğum benim.Gülümsememe sebep oluyor bu halleri.

" Mihri'sin çünkü  saçların siyah, gözlerin de öyle .Annemin saçlarında beyaz nişanlar vardı."dedi Avreş."Ama senin saçların simsiyah.Kulak bitiminde bir ben var annem de yoktu."Mihri yüzünü hayretle ona çevirirken eli de saçlarına gitti saçını kulağının ardına attığına ben öyle görebilmiştim Avreş'in bahsettiği beni.

O ne ara görmüştü?

"Sen kaşlarını çatınca çukurlaşmıyor bakışların.Abim annemin kaşlarının ortasında peyda olan derin çukura dokunmayı çok severdi."dediğinde Hazerani'nin bazen kaşlarımı çattığımda kaşlarımın arasına dokunduğunu anımsadım.Buruk buruk dinledim onu.
Ama can kulağı ile.Mehri'yi çok merak ediyorum.Mihri de Avreş'in dikkatini sevmiş olacak ki o da merakla dinliyor ."Ağlayınca..Hani o gün seni mehri sandığımda benden korkup ağlamıştn..."dedi Avreş Yutkundu."Sen ağlayınca Mihri çenende çukurlar çıkmıyor.Mehri'nin çenesinde gözyaşlarını dolduran çukurlar vardı ."

Ama bu...Bu bende de var .
Hatta Argeş çenemde ki çukurların sadece ağladığımda belirdiğini söylerdi.Ama o sırf ağlarken çıkıyor diye o gamzelerimi pek sevmiyor sanki.

Durdu Avreş.Durdu ve birden Mehri'nin yüzünü satır satır ezberden anlatmayı bırakıp sordu ;"Peki gülünce ?Gülünce sen nasıl görünüyorsun Mihri ?Benim annem çok güzel görünüyordu.Aynı baharın ilk çiçeği gibi ."

Mihri ne diyeceğini bilemedi.Dudaklarını ıslatıp gözlerini kaçırdığında bende sırf Avreş ve Argeş'i kendine delice aşık eden Mehri'yi hatırladığım kadarı ile düşlemeyi başladım.

Allah'ım benim de çocuklarım beni böyle sevsin diye dua etmeyi de ihmal etmemiştim.

Bir yerden sonra masaya döktüğü toza dalgın dalgın bakmaya başladım.Doğrusu nasıl bir şey ki bu Avreş ve diğer binlerce insanın aklını karşılığında vermesine sebep oluyor merak etmedim değil .

Elimi o toza uzatmıştım ki Avreş
"Heyyy"diyerek masadaki beyaz tozu avucuyla yere doğru itip döktü . Gözlerini hâlâ Mihri'de tutuyordu .Ama benim için konuştu."Bu ne biliyor musun?Beyazların anakondası,bir kere içtin mi en ala keşçi olursun .Abimde benim elimi götüme takar ."dediğinde gülmeden edememiştim.

Mihri ise hem utanmış hem iğrenmiş gibi bakınca Avreş "Siktir! Göt dedim diye öyle bakıyorsun değil mi?"diyerek sesli bir halde hayıfandı."Çok pardon ha.Öyle bilerek demedim Mihri ."

Mihri zoraki bir tebessümle önemsiz der gibi başını sallamaya başlamıştı ki
Avreş  düzelteyim derken  "Ağzımın lastiği gevşek."diyerek daha çok bocaladı .

"Yengesini düşünüyor."diyerek durumu kurtarmak istedim.Avreş'in üstünden okları çekeyim diye yapmıştım aslında .

Mihri benimle birlikte tebessüm edince Avreş avuçlarını birbirine sürtüp elini temizledi.Gözleri yere değer olmuştu, üzülmesi ya da kendini kötü hissetmesine sebep olacak bir şey dememişti ki.

Ben ağzımı ne diyeceğimi bile bilmeden aralayacak olduğumda
Avreş ,Mihri'ye bakıp "Hep itlerle konuştum kızım ben .İtlerle dalaşınca bir yerden sonra senin de itten farkın kalmıyor hani.Kusura bakma ağzım bozulmuş işte ."dedi.

Mihri nasıl tepki vereceğini bilemedi.
Avreş bana düşük göz kapakların altındaki gözlerini usulca çevirdi."Babana ,"dedi tüküren bir sesle "it dedim diye üzülmesin değil mi Mardini?"diyerek kendince canımı yakmaya çalıştı.

Yutkundum hüzünle .Ama bu hüzün Avreş'in beni suçlu görmesi yüzündendi.

Gözlerimde asi Hazerani kadınının ateşi vardı.Ve sesimi zihninden silinmeyecek kadar katı tuttum.

"Leşini ben çıkarmışım Avreş Hazerani,sen it desen ne olur ?"

"Helal be Hazerani."dedi Mihri.Ve ayaklandı.Avreş telaşla doğrulurken Mihri,"Geşa Hazerani ile konuştuğunu unutuyorsun kuzen.O , Beylerbeyi'nin gözdesi, gövdesi hatta gölgesi.Konuşurken küfretmen sorun değildi Avreş,ama  Hanımağamızla düzgün konuşmaman büyük sorun ."dedi ve gözlerini bana çevirdi.

"Hazerani, sen Avreş'i düşünüp beni buraya getirmek için saatlerce yol geldin.Ama görüyorum ki Avreş senin büyüklüğünü haketmiyor.Müsadenle ben gitmek istiyorum."

Hemen ayaklandım.Keşke Avreş'in yanında bunu söylemeseydi.Yani onu Avreş için getirdiğimi dile getirmeseydi.

"Sen benim için gelmedin mi?"diye sordu Avreş.

Hemen "Senin için geldi ."dedim Mihri'nin aksini idda eden bakışlarına rağmen.

Mihri sözlerim ve bakışlarımın arasında sıkışmış bir halde kalmıştı ki odanın kapısı açıldı.Ve şuan şurda yani ayaklarımızın bastığı halının üstü uyuşturucuların anakondası ile doluyken kesinlikle gelen Hazerani olmamalıydı.

Onun önüne attığım herkesi bir kelimesi ile itip buraya gelebileceğini plana katmamış olmam onun "Lan !"diye bağırması.

'ulan tüm şehri şundan temizledim sen yine nerden buldun iki kulaklı?' diyerek Avreş'i merdivenlerin tepesine kadar sürüklemesi ve koca adamı kolaylıkla yüzü aşağıya bakacak şekilde ikinci katın balkonundan aşağıya sarkıtması bir oldu .

Ben ve Mihri Avlunun ortasına çıkmıştık. Ben düşecek gibi duran Avreş'i indirmesi için Argeş'e söylenirken Mihri nerdeyse kahakası eksik bir gülüşle onları izliyordu.

"Abi..abi.. düşeceğim.Vallahi düşeceğim."

Ellerini Argeş'e uzatmaya çalışan Avreş Mihri'yi tepetaklak bir bakışla gülerken görünce elleri de aşağıya sarkancak şekilde debelenmeyi bıraktı.

"Argeş çocuğu düşüreceksin!"diye bağırdığımda Hazerani "Kim verdi lan kim?"diye kızdı.Bir de Avreş'i tuttuğu bacaklarından sallaması yok mu küçük dilimi yutmuş gibi bakakalmıştım. Avreş'i tuttuğu hizaya kadar ilerdim.Düşerse tutabilecekmişim gibi ellerimi havaya kaldırmışken Mihri de avluyu yavaşça gülerek terk etti .

Tüydü diyebiliriz.

"Ben sana vereni bulup -"dedi tam küfredecekken Avreş "Karına küfretme ."dedi .

O anda Hazerani'nin gözleri üstüme çullandı.

Yutkunamadım.

"İsterken böyle demiyordun .Hemen şikayet ediyorsun ."dedim kaçacak yer bakınmaya başlamıştım ki Avreş kahkaha atmaya başladı.

"Ulan cadı,ulan cadı !"dedi Avreş'i çekip ayaklarının üstüne bıraktığı gibi merdivenleri hızla inmeye başladı."Seninde kulaklarının çekilmesi gerek.Ben seni hiç merdivenlerden sarkıtmadım değil mi?"

Allah'ım bu adam neler diyor ?
Gerçekten böyle burnundan sola sola beni merdivenlerden sarkıtmaya mı geliyordu?

"Hazerani bak yine hiçbir şey göründüğü gibi değil ."dedim ama  koşmaya başlamıştım.

"Tam göründüğü gibi ."dedi Avreş.O da Hazerani'nin ardına vermişti.Ben dil döke döke  koşuyordum.Hazerani koşmama yetişmesine ramak kalan koca adımlar atıyordu.

Avreş bir köşede gülüyordu ki en son bir baktım tam Hazerani süs havuzunun bir tarafında ben diğer tarafındayken Avreş aramıza girdi.

Kollarını genişçe açarken nefes nefese duraksadım.Hazerani de garipsemiş bir halde durunca Avreş yüzünü omzunun üstünden bana doğru çevirip "Seni kurtarırım."dedi .

Sırıtarak soluklarımı toplamaya çalışırken
"Ama Mihri'yi bir kez daha getirteceksin."dedi.

Hazerani "Gel buraya cadı ."deyip tam yakalacakken "Engel ol Avreş ,Mihri'yi gerekirse nüfusumuza alırım."deyip ellerimi havaya kaldırarak koşmaya devam ettim.

Galiba Avreş'i sarkıttığında çok korkmuştum.

Hazerani'nin beni yürüyerek kovalamayı bıraktığını hatta benim kontrolsüz bir şekilde Hazerani,Avreş ve avlunun içindeki o havuzun etrafında tur atarak koşmaya başladığını farketmem çok geç oldu .
Beni izlemek yerine durdurmayı deneselerdi de erken olsaydı.

Farketmem dakikalar sonra  Avreş'in nasıl ikna ettiğini bilmediğim Argeş'e doğru beni çekmesi ile oldu.Üstünden tutup çekmiştim ya üstümden tutup çekmişti.

Ellerim havada kalsada yüzüm bedenim gibi Hazerani'nin gövdesine çakılmıştı.Nefes nefese kalmışken kollarını sırtıma sardı.

"Beni merdivenlerden sarkıtma lütfen, lütfen lütfen.Çok yüksek Hazerani çok yüksek."

Avreş" Çekmeyeceğim hatta kendi elimle çöpe atacağım."dedi başımı yan vaziyette Hazerani'nin göğsüne yatırıp,mayhoş eden kokusunu içime çekip gözlerimi yavaşça araladım"Geşa'yı merdivenlerden sarkıtma."diyerek odasına doğru gidiyordu .

Ve dediğini de yaptı .Halıyı komple çöpe atmasına gerek yoktu ama sonuçta ilk kez doktorlardan kendisine yardımcı olmasını o zehiri içmekten daha çok arzuladı.

Hazerani şaşkındı .Ama olanları ona bir-bir anlatıp kafasının etini kemirene kadar söylenince tüm şaşkınlığı geçti .

En son dizlerine uzanmışken buldum kendimi.Kedim kül de konağa getirileli çok olmuştu.O da benim sırtıma uzandı.

Aynı anda Hazerani kedimi ensesinden tuttuğu gibi yere attı .Yetmedi odadan çıkardı.Özel konuşacaklarımız  , yapacaklarımız varmış ,hayır kedi bizim özelimizden ne anlasın?

Hem ben küsüm.Merdivenlerden sarkıtmayı düşünmek nedir ha?

1 ay sonra

Pencerenin önünde oturmuş avlunun içinde duran Avreş'i inceliyordum.Git gide kilo alıyordu.Gözlerinin etrafı da bedeni gibi toparlanmaya başlamıştı.Spor hocaları, eğitmenleri, doktorları ve korumları ile arasını sıcak tutmaya gayret ediyordu.

Mehri  1 aydır bu evdeydi ve bu ona umduğumuzdan bile iyi gelmişti.

Hazerani halâ geceleri tetikte uyuyor olsa da ilk iki ay kadar tedirgin değildi.Hala Avreş kapıya kadar tek başına çıkmıyordu.Hazerani her gittiği toplantıya onu da götürüyordu.

Bu ekseriyette Hazerani'nin yazılım mühendisi olduğunu da yeni yeni öğrenmiştim.Okul anılarını kulağıma gizlice fısıldıyor sonra saatlerce gülmeme de müsade ediyordu.Geceleri bazen Avreş'e aşiretlerinin dünya üstündeki nüfus dağılımını ve bunu kontrol etmek için oluşturduğu uygulamayı anlatıyordu.
Bazen Avreş bile Hazerani'lerin bu kadar büyümüş olmasına hayret ediyordu.

Şu iki ayda çok şey olmuştu.Maraz aşireti ile birlikte yanımıza Urfa'ya taşınmıştı.Selim küslüğünü bitirmemiş olsa da konağa gelip gidiyordu.Hazerani'nin tabi tüm Hazerani'lerin üstünde olduğu gibi hala onların üstündeydi.

Selim'in kızı büyüyordu.
Altan ve Heja çok mutluydu.

Hazerani'yi büyüdükçe bile sevmeye devam ediyordu.Hazerani'nin o bebeği özlediğini hissediyorum.Bahoz'un karısı Karaca'nın ortalıkta olmamasının sebebini de onları ziyaret etmeye gidince öğrendim.Boşanmışlar.Nedense buna karşı ne hissedeceğimi bilemedim çünkü öğrendiğim gerçeklere hayret ettim.Meğerse Hasan Bahoz'un oğlu değilmiş Karaca'nın ilk kocasındanmış.Başta anlamaşmalı bir evlilikleri varmış .Ama Hasan hastalanınca ilik nakli için bir kardeş için Hifa dünyaya gelmiş.Çok aramışlar ama doktor yalnızca kardeş kardeşinin yüksek bir ihtimalle uyacağını söylemiş.Ama ilk çocuklarının ilikleri uymayınca bir daha hamile kalmak zorunda kalmış Karaca.

Hafsa'nın  Hasan yaşasın diye kocasının ikinci  evliliğini gerçek bir evlilik haline getirip ,sürdümesine sessiz kalışına ayrı üzüldüm.Aslında Bahoz ilik nakli için bile olsa istememiş ama Karaca Hafsa'ya anne olarak yalvarmış Hafsa anne olamamın ızdırabı ile kabullenmiş.Ondan diyormuş ben kocama çocuğunuz olsun diyordum diye.Karaca'nın kocam bana dokunurken ağlıyordu demesine de ayrı kırıldım.Bu son doğan çocuğun iliği uyunca Karaca hemen boşanmak istemiş.

Kulağıma fısıldadığı cümleyi unutamıyorum
"Çok sevdim Bahoz Ağayı.Ama  sadece Hafsa'yı gördü.Ve hafsa ablama çocuğumun canını borcluyum.Bazı sevdalar hiç doğmamalı."dedi.Onu korumaya aldım.Bir daha biriyle evlendirmesinler diye.
Coğrafyamız bazen bizi derin kederlere gebe bırakıyor.

Ve bize gelince Hazerani'yle bir ömür o kadar eşsiz geçiyor ki ben bu mutluluğun hayalini bile kuramazdım.

Her şeyim ...tam diyecekken aklıma Eren geldi.Hiç aklımdan çıkıyor mu ki?
Onu 4 aydır hiç aramadım.Ama Hazerani bazen beni İstanbul'da ki evimin karşısında tuttuğu villaya götürüyor.Eren gör diye getirdim demiyor da bir İstanbul havası al diyor .

Ne yalan söyleyeyim onu uzaktanda olsa görmek iyi geliyor.Kızgınım ama onu tamamen kendi haline itemiyorum da.

Kader desen  Mardini avlusunun içinde Eren'i bekleyerek  geçiriyor ömrünün bu güzel günlerini.Arada yanıma geliyor ben çoğu kez ona gidiyorum.Ya da onu aşiret toplantılarına   Hanımağa olarak götürüyorum.Ama hiçbiri yüzünü eskisi gibi güldürmüyor.

Onu defalarca Eren'e göndermeye kalktım ama asla kabul etmiyor.Eren'in döneceğine çok inanıyor ve bu inanç hiç eksilmiyor.

Bense galiba onun kadar umutlu değilim.
Eren'den ilk kez bu kadar uzun zamandır ayrıyız.Ve ben ilk günden beri bu yokluğun beni kemirdiğini hissediyorum.

"Geşa Hazerani!"diye seslendi Hazerani.Yüzümü aniden yüksek bir frekansta çıkmış olan sesinin geldiği yöne çevirmemle elindeki telefonu bana doğru atması bir oldu.Telefonu refleksle kavradığımda camın içinde ki ayaklarımdan biri yere düştü.Bacaklarımı yine kendime topladığımda telefonun açık olduğunu farkettim.

"Efsa."
Diyordu Eren.

Hemen gözlerim ekrana indi sonra da  Hazerani'ye kilitlendi .Eren'i arayıp telefonu bana atmıştı.Eren ile uzun zamandır konuşmadığımızı biliyor.

Bana doğru yürüdü.

Eren halâ adımı tekrar ediyordu.
Ama telefonu kulağıma yaklaştıramamıştım.
Ta ki o gelip telefonu tek avucuma yerleştirip kulağıma dayayana kadar .Şakağımdan sessizce öpüp yüzümüzü hizaladı.

O da Eren'in 'Efsa Sultan.'demelerini duyuyordu.Saçlarımı şevkatle geriye yatırıp yanağımı okşadı.

"Konuş onunla  Efsa Sultan."diye mırıldandı kulağıma doğru .Sonra doğruldu.Göz kırptı, yanağımda duran parmakları teker teker yüzümden ayrıldı.Arkasını bana dönünce  sırtına baktım.

Çıplaktı omuzları.O Eren'in sebep olduğu yaranın sadece tek bir çizgi halinde izi kalmıştı.Ama kalmıştı işte .Kalmıştı.

Aynı benim içimde kaldığı gibi.
Belki dikkat edilmese görülmeyecek o iz benim gözlerime öyle batıyordu ki anlatamam.Ben 1.284 kezden bile çok öptüm o izden.Dudaklarıma bulaştı o iz.Ama geçmedi.Her öptüğümde daha da içime battı sanki .

Eren'in aksayan bacağı bir yanımda nasıl nasırlı bir yara olup kalmışsa, Hazerani'nin omzundaki o çizik gibi duran iz de tam öyle bir yara oldu içimde.

Kabukları kalın ve nasırlı.

Hazerani her günkü gibi buz banyosu için duşa girdi.Ben oda da Eren'in sesiyle kaldım.

"Efsa...
Efsa Sultan.
Efsa .
Efsa."

Bir müddet ağlamalı çıkan sesini dinledim öylece .Efsa , Efsa, Efsa diyordu.Aklımda Hazerani'yi öldürmüş olabileceği ihtimalinin yanında duruyordu bana keşke ölseydin demesi.

"-Efsa"

Konuşamıyordum ta ki

"-Anne."diyene kadar.

"-Eren. "

Dedim pencerenin içindeki minderden kalkıp ,hızla odanın içinde gelgitlere başlamıştım.

Beni annesi olarak görmüyordu ?
Görüyor muydu?
Ben keske ölseydim mi?
İyi ki ölmemiş miydim?

Hani onu keşke büyütmeseydim?

Aklımda dört dönüyordu bu sorular.

O hüngür hüngür ağlamaya başladı.

"A..ağlama Eren ."dedim durdum birden.
"Koca adamsın ne bu sesler?"

"Söylediğim onca şeye rağmen hâlâ anne dediğimde ses veriyorsun ."dedi acıyla inler gibi.

Bir şey diyemrdim .O da biraz daha ağladı sadece.O ağladıkça üzüldüm .Çok üzüldüm.

Artık dolduğum yerden taşacağımı bir kahır olarak akacağımı düşündüğüm de

"Nasılsın ?"diye sordu.

"Çok mutluyum."dedim tereddütsüz.
Hazerani hakkında düşündüklerinden utanmasını umuyordum şüphesiz.

"Ya Kader?"diye sordu bu kez.

"Bilmem!"dedim hiddetle."Karından haberin yok mu?"

Bu çocuk ne zaman eşlerin ayrı olmaması gerektiğini anlayacak merak ediyorum.

"Haberim var ,karım dönmemi bekliyor."dedi ,Kader'in sabah akşam avluda oturarak onu beklediğini de biliyor mu?

"Dön o zaman."

"Sürgünü bitiyor musun ?"diye sordu.

"Şartımı biliyorsun,eğer Beylerbeyi'nden özür dileyeceksen ve aklını başına aldıysan,hemen  çıkıp gel.Ama sakın ona bir daha zarar vermeyi aklının ucundan bile geçirme."

Sustu biraz sonra da bir şey demeden telefonu kapattı.

Neyin inadı bu Eren?Neyin?

Telefonu yatağın üstüne fırlattım.Öyle dayanılmaz bir şey ki sevdiğin birine kırgın olmak , ciğerlerine batan soluklar yüzünden çoğu kez yaşamayı ızdırap sanırsın.

Eren benim gerçekten her şeyim ama Hazerani benim için benden bile ilerisi .
Onu bastırıyorum bütün hislerimi.
Bir küllük gibi değil bir günlük gibi işliyorum ona her duygumu.

Gözlerim banyo kapısına kilitlenmişken üstümdeki tek parça halindeki elbisenin askılarını kollarımdan aşağı bıraktım.Elbisem ayaklarımın önüne düştü .Saçlarımı önüme alıp usulca üstünden geçip banyoya doğru yürüdüm.

Belki buzlarla dolu bir küvette söndürebilirdim ,içimdeki hasretten biçilmiş ateşten gömleği.

Banyonun kapısını aralayıp içeri girdim.
Bedenini tamamen buzların içine gömen Hazerani'nin beni gördüğünde gözlerinde cehennem yandı .

Bildiğim tek bir şey var , onunla yanmak bende sönmekti.Ona karışmak bende toplanmaktı.

O benim en güzel halim,iyi gelenim.

...

Continuar a ler

Também vai Gostar

123K 5.2K 51
Yere çakılmayı, dizlerine batan çakıl taşlarını, avuçlarını delen dikenleri. Hepsini ezberleyecek kadar düşmeyi öğrendim ben... İçini çeke çeke saatl...
33.6K 9.3K 41
Bir varmış, bir yokmuşla başlar her aşk masalı ama her masalın sonu aynı bitmez, onlar eremez muradına. Hüsrana uğrayan aşkların sonunda bir şarkı...
2.5M 122K 37
"Çok mu seviyorsun?" diye sordu Arslan dayanamayarak. Ahsen ise usulca salladı kafasını. "Tamam, gel o zaman." Elini bırakıp Ahsenin korkuyla yere bı...
4.9M 182K 65
🌸#wattys2016 Obur Okunanlar Katagorisi Kazananı❤ 🌸#Romantizm içinde #1 💜Ayaz TÜRKER - Meltem KORKMAZ (TÜRKER)💜 "Umudum yok" cümlesinin yer almadı...