Elemkârâne

By derya_dicle_

1.7M 71.2K 41.9K

Yalanların içinde büyüyen bir beyin ile hayatını ailesine adayan bir ruh, evlilik yaparsa ne olur? Farklı kü... More

♣️ Giriş - BEVAN AKSOY ♣️
♣️1. Bölüm - SEÇİLMİŞ AĞA♣️
♣️2. Bölüm - AKSOY AŞİRETİ♣️
♣️ 3. Bölüm - MAYIS AKIN ♣️
♣️ 4. Bölüm - KİMSİN SEN ♣️
♣️ 5. Bölüm - MUTLULUK ♣️
♣️ 6. Bölüm - SANA YAKIŞMIYOR MAYIS AKIN ♣️
♣️ 7. Bölüm - BEN Mİ? ♣️
♣️ 8. Bölüm - HAYATI TEHLİKEDE ♣️
♣️9. Bölüm - EVLENELİM ♣️
♣️ 10. Bölüm - KARANLIĞINA HOŞGELDİN ♣️
♣️ 11. Bölüm - TANIŞMA ♣️
♣️ 12. Bölüm - YENGE ♣️
♣️ 13. Bölüm - ONUN GÖZLERİ ♣️
♣️ 14. Bölüm - TATMİN ETMEK ♣️
♣️15. Bölüm - KINA GECESİ ♣️
♣️16. Bölüm - DÜĞÜN ♣️
♣️ 17. Bölüm - İLK ADIM ♣️
♣️ 18. Bölüm - HAYAL KIRIKLIĞI ♣️
♣️ 19. Bölüm - ZAAFIMIZ ♣️
♣️ 20. Bölüm - PARÇALANIRSIN ♣️
♣️ 21. Bölüm - AŞIK OLDUM ♣️
♣️ 22. Bölüm - AVUKATIMIZ ♣️
♣️ 23. Bölüm - AĞAM ♣️
♣️ 24. Bölüm - YENİDEN BAŞLAR ♣️
♣️ 25. Bölüm - İSTİYOR MUSUN? ♣️
♣️ 27. Bölüm - TEK BEDEN ♣️
♣️ 28. Bölüm - OLABİLİR MİYİZ? ♣️
AİLEMİZE DAVETLİSİNİZ 🖤
♣️ 29. Bölüm - ONU SEVİYORDUM ♣️
♣️ 30. Bölüm - KARANLIK ♣️
♣️ 31. Bölüm - BOŞLUK ♣️
♣️ 32. Bölüm - SUÇU NEYDİ? ♣️
♣️ 33. Bölüm - KAYBETMEK ♣️
♣️ 34. Bölüm - KIYAMIYORUM ♣️
♣️ 35. Bölüm - CANIM YANIYOR ♣️
♣️ 36. Bölüm - ÖZÜR DİLERİM ♣️
♣️ 37. Bölüm - HALSİZ DUYGULAR ♣️
♣️ 38. Bölüm - BİZİM ♣️
♣️ 39. Bölüm - KIZIMIZ ♣️
♣️ 40. Bölüm - SENİN GİBİ ♣️
♣️ 41.Bölüm - DEJA VU ♣️
♣️ 42. Bölüm - TESLİMİYET ♣️
‼️ YENİ KAPAK ‼️
♣️ 43. Bölüm - MELEĞİMİZ ♣️
♣️ 44. Bölüm - RUHUMUN PARÇASI ♣️
♣️ 45. Bölüm - KARA OĞLAN ♣️
♣️ 46. Bölüm - RUHUMU ATEŞE VERDİN ♣️
♣️ 47. Bölüm - KARŞILAŞMA ♣️
!! DUYURU !!

♣️ 26. Bölüm - SARMAK ♣️

33.3K 1.8K 1.1K
By derya_dicle_

Sellam güzel ailem, nasılsınız, Nasıl başladı tatill??

Dün istediğim yorum sayısının gelmemesi ile birlikte kendime de vakit ayırdığımdan dolayı bölüm yazamadım bu yüzden bugüne sarktı..

Evett, bana 750 yorum çok derken en son ki bölümde 1k devirdinizzz, ayıp size! Bir de diyorsunuz ki çok çok! Banane demek ki yapabiliyorsunuz, şaka yaptımm. Hepinizin yaptığı bütün yorumlar için teşekkür ederim.

Sizi seviyorum 🖤

O halde bu bölüm 575 yorum + 500 oy gelirse Çarşamba bölüm geliyorr

Kitap hakkında bazılarınızın aklında soru işaretleri bulunuyor, bunlar nelerdir? Benimle de paylaşın..

Son olarakta şunu söylemek istiyorum.

Arkadaşlar evet çok güzel devam ediyor fakat tamamen kurguya giriş yapamadım bu yüzden dolayı da -aylar, günler, saatler- sonra yapmak zorundayım. Birbirlerine daha adım atamazken çocuk konusu gündeme gelmesi çok mantıksız.

Ben bölüm içinde 'böyle oldu, şunu yaptık' diyerek geçen zamanlarda neler geçtiğini söylüyorum fakat dediğim gibi, kurgu gidişatı için hep aylar sonra filan göreceksiniz..

Evlilikleri yaklaşık 6 ay oldu...

Ve anlatım ile ilgili de bir şey diyeyim.

Bevan'ın kafasını merak ediyorsunuz, ne düşündüğünü merak ediyorsunuz ama bunlar ileride zaten açığa çıkacak merak etmeyin. Sadece lütfen kurgunun gidişatına biraz daha ayak uydurun.

Tek ricam budur..

Keyifli okumalar dilerim 🤍

Bevan Aksoy'dan

23 Eylül 2004

Sıcağın etkisinin arttırdığı akşamlardan birini yaşıyorduk. Kavrultucu sıcak aile ortamını da sarmış bir şekilde, şehir dışından gelecek olan babamı bekliyorduk. Herkes kendi arasında şakalaşıp, eğleniyordu. Ben ise yüzüme takındığım somurtu ile babamı bekliyordum. Ruhuma yerleşmiş bir umut ile korkuluklara kollarımı dayamış, büyük avlunun kapısını izliyordum. Bir süre öylece durup izlemiştim ki annemin beni çağırması ile arkamı döndüm.

"Bevan gel yemek ye!"

Son bir defa gelmiş mi diye kapıya döndüğümde ortada yoktu. İç çekerek arkamı dönüp beni çağıran anneme doğru adımlarımı attım. Dışarıda kurulmuş olan sofranın üzerine oturup ağzıma bir tane sarma attım. Gözlerim hala merdivenlerin üzerinde turlarken en büyük abim:

"Bavê min hat
'Babam geldi."

Deyip merdivenlerden aşağı indiğinde hızla ayağa kalkıp ben de arkasından koştum. Abilerim, ablalarım ve küçük kız kardeşim Zilan da benimle gelmişlerdi. Babam herkesi öperken sıra bana gelmişti ki beni yana itip Zilan'a sarıldı. İçimde bir anlığına beliren umut yok olmuş, heyecan yerini öfkeye bırakmıştı. Gözlerimden yaş gelmemesi için küçük parmaklarımı avucumun içine geçirdim. Babam bütün kardeşlerime sarılırken beni köşeye itmişti. Gururum, sevincim ayaklar altına serilmiş olması bir kez daha ruhumu yaralamıştı..

Küçük adımlarla merdivenleri tırmanırken babam kardeşlerime aldığı hediyeleri veriyordu. Heyecan ile gözlerim tekrar açıldığında omzumdan onlara baktım. Hepsine araba, silah, bebek almıştı ama bana hiç bir şey almamıştı. Elinde kalan son silahı da gözümün içine baka baka Rojhat amcamın oğluna vermişti. Gözlerim yavaştan dolarken bakışlarım oyuncakları taradı. Son kez Rojhat Amcamın oğlunun elindeki silaha bakıp hızla yukarı çıktım.

Annem beni görmüş peşimden gelecekti ki yengelerimin çağırması ile geri döndü. Her zaman üzgün olduğumda dam gibi olan yerde küçük oda bulmuş, kendime dost bilmiştim. Her zaman oraya gidiyor, gösterdiği manzaradan Urfa'yı izliyordum. Çok geniş olmayan yere bağdaş kurarak oturdum. Cebimde olan taşları çıkarıp birbirine sürttüm, tek oyuncağım buydu. Çıkan ses her geçen gün daha da hoşuma gitmeye başlamıştı. Üstüme yüklenen sinir ile taşları çok sıktığımı fark ettim. Gözlerimden yaş gelmemesi için artık uğraşmıyordum oldukça duygusuzlaşmıştım zaten..

Daha 7 yaşındaydım ve babam beni istemiyor elinden gelse sokağa atacaktı. Onunla fabrikalara gitmek istemediğim için bunları yapıyordu. Okumak istediğim için beni evlat olarak görmüyordu.

Bazen insan yerine bile koymuyordu..

Ona karşı geldiğimi söylüyor, benim gibi bir evladı olmadığını dile getiriyordu. Bazen beni döverek sokağa atıyor, başımın çaresine bakmamı söylüyordu.

Daha 7 yaşında olan bir çocuğa kendi başına bakmasını emrediyordu.

O günler dedem beni konağa getirir, bana sıcak davranırdı. Gün geçtikçe babamdan korkmaya başladığım için dedemden de her zaman çekinirdim. Dedem ise bana herkesten farklı davranır, bazen korktuğum için geceleri yanımda yatardı. Günlerce yanında kaldığım için artık ona alışmış, baba demeye başlamıştım..

Bana dede gibi değil, baba gibi davranıyordu. Beni çok seviyor, merhamet gösteriyordu. Her geçen zamanda ona daha çok bağlanıyor, hayran kalıyordum. Ama hiç bir zaman tamamıyla onun yerini dolduramamıştı.

Ne zaman eve gitsem elinde kemer sırtıma vuruyordu. Ama ben hala onu çok sevdiğim için gitmeye devam ediyordum.

Sırtımda kemer izleri her gün daha da fazlalaşıyor, artık canımı acıtmıyordu.

Küçük elim sırtıma uzanırken daha yeni olan iz, tenimi yakmıştı. Ama ben üzülmüyor, sevecekse vurmasını istiyordum. Her vurduğunda beni seviyor diye düşünüyor, acıları kendime dost biliyordum.

Ama beni yok saymasını kaldıramıyordum. Herkesin içinde yokmuşum gibi davranması kalbimi kırıyordu.

Tıpkı doğum günümde bana vereceği silahı kuzenime verdiğinde hissetmiş olduğum duygu gibi..

Evet, bugün benim doğum günümdü fakat babam bana almış olduğu hediyeyi gözümün içine baka baka kuzenime vermişti.

O günden sonra silah kullanmayacağıma yemin etmiştim...

Günümüz

İşte o günden sonra acıları kendime dost bilmiş, hayatımı acı üzerine kurmuştum. Babamın vurduğu kemerleri artık hissetmez bir durumdayken bütün benliğimi, düşüncelerimi dersime vermiştim. Dedem beni okutuyor, uzağa gitmemi istemiyordu. Onun emrinden çıkmayarak Urfa'da olan üniversitede okumuştum. Büyüdükçe benden daha da nefret etmişti. Artık umursamıyor olmam, gün geçtikçe ruhumu da etkiliyordu. Umarsamaz tavırları hayatımda bir çok yerde kullanırken evlendiğim kadının üzerine de kullanmıştım. O da bundan rahatsızlık duyarak her geçen gün daha da ağır kelimeler etmişti.

İzmir'de söylediği kelimeler ağrıma gitmiş olsa da bir süre sonra anlamış olmasıyla beynimden silmiştim. Ama bana okulun önünde kullandığı kelimeleri unutamamıştım.

Bana 'senden nefret ediyorum' değişini, 'insanların sevgisine bu kadar muhtaç kalacak zavallı bir adamsın' demesini her onun yüzüne baktığımda hatırlıyordum. Hayatımda hiç sevgi görmemişken bu sözcükleri kullanması gururumu kırmıştı. Hem de en derinden..

Bana şimdi baba olmak istediğimi soruyordu. Bilmiyordu ben baba sevgisinin çeyreğini görmedim. Bilmiyordu her geçen gün babamdan nefret ettim. Bilmiyordu yaralarıma alışmak için başka bir adamı babam yerine koydum. Bunları bilmezken, hissettiklerimi bilmezken nasıl baba olabilirdim?

Ben baba sevgisi nedir bilmezken o el kadarcık çocuğa nasıl baba olabilirdim!?

Eski anılarım gözlerimin önüne gelirken direksiyondaki elim kasılmaya başladı. Ayağım gazın üzerine daha fazla baskı uygulayınca araba artık uçacak derecedeydi. Sorduğu soruyu cevapsız bıraktığım için göz devirip önüne dönmüştü.

♣️♣️♣️

Hız yapmamla birlikte erken konağa yetişmiştik ki üstümdeki kırıklıkla birlikte yıllardır gitmediğim o yere gittim. Yavaşça içeri kafamı soktuğumda oldukça dar bir yer olduğunu gördüm, oysaki benim evim orası olmuşken.

Tozu umursamadan yere oturdum. Düşüncelerim beynimi kemirirken bir tane konunun dolaşmasına izin verdim.

Aile..

Nasıl bir kavramdı, ya da neyi temsil ediyordu? Aile olan bireylerin ne yapması gerekiyordu?

Aklımda dolanan onlarca sorunun içinde çıkmaza girmiş gibiydim. Hiç bir zaman öğrenemediğim o kavramı şimdi ailem gerçekleştirmemi istiyordu. Babam yüzsüz bir şekilde bana ne zaman baba olacağımı soruyordu. Ben daha ondan bir gram sevgi görmemişken kendi çocuğuma nasıl sevgi verebilirdim. Ben hayatımı acı ve nefretten yaratmışken o çocuğa merhamet ve sevgiyi nasıl verecektim?

İmkansız gibiydi, ama o verirdi. O annesinden sevgi görmüş, anneliğin nasıl olduğunu hissetmişti. Ama ben yapamazdım.

O mükemmel bir anne olacakken ben baba olamazdım.

Korkardım..

Bakışlarımın arasına bacakları girdiğinde yere doğrulttum. Naif bir tonda "gelebilir miyim?" diye sorunca ihtiyacım varmış gibi paylaşmadığım bu küçücük yerde bedenimi yana kaydırdım. Mayıs sırtını eğerek yanıma oturduğunda o da benim gibi Urfa'nın sermiş olduğu ışıkları izledi.

Aramızda büyük bir sessizlik hakimken ilk defa yıllar sonra bu kadar üzüldüğümü hissettim. Takındığım umursamazlık, kimliğinden çıkarak küçük, buruk olan Bevan'a dönmüştüm. Her an kırılan, her an umut bekleyen o çocuğa..

"Ben de hep kaçardım."

değince yandan bakışlarımı üzerine doğrulttum. Ayaklarını kendine çekmiş, ellerini bacaklarına dolamıştı. Öylece karşıdaki manzarayı izliyordu.

"Ben de herkesten saklanmak ister, korkardım."

devam edip susunca konuşmadım.

"Babam -"

diye söze başladığında bakışlarımı kaçırdım.

"Bazen bazı kişiler ile konuşurken çok sinirlenir sanki birini öldürecekmiş gibi konuşurdu. Odama sesleri geldiği için ben de korkardım. Ona alışmam uzun sürerken bu anılar yüzünden daha da uzuyordu. Bir gün annemin olmadığı bir gün çatı katına çıkıp kendime sığınak yapmaya karar vermiştim."

diyerek susarken yüzüne buruk bir tebessüm yerleşmişti. Bakışlarım kıvrılan dudağına uzandığında banyoda öptüğüm an aklıma geldi. Hastaydım ve ilk defa birisi benimle bu kadar derinden ilgilenmişti. Kırmızı giyinmiş beni kendisine çekmişti. Heyecanımı bastıramayarak onu öpmüştüm fakat o hiç bir şey dememişti. O da istemişti nefeslerimiz karışmasını..

"Çocukluk aklı işte, yastıklardan, pikeden yapmaya çalışmıştım. Yaptığım gibi devrilince oturup ağladığım bile olmuştu. Sonrasında bir oda görmüştüm ve korkarak içine girmiştim. Kapıyı açtığımda çok küçük bir oda içinde de küçük bir pencere vardı. Bir kaç eşya dışında ise bir şey bulunmuyordu. Merak ile pencerenin önüne ilerleyip manzarasına bakmıştım. Denize bakıyor, boğazı gösteriyordu. Gözlerim heyecanla açılmıştı."

deyip tekrardan nefes almak amacıyla durdu. Bakışlarımı üzerinden çekmeden yan profilini izliyordum. O anı tekrar yaşıyormuş gibi anlatması daha da güzel gösteriyordu mimiklerini.

"İşte sonrasında sığınağımı bulmuştum. Orası bana alınan hediyelerin eviydi. Babamın bana getirdiği bebekleri oraya koyuyor, babamın sinirli olduğu günlerde günümü orada geçiriyordum. En azından ses gelmiyordu."

deyip artık tamamen susmuştu. Kuruyan dudaklarını emince bakışlarımı kaçırdım. Babasının aldığı hediyeler için oda yapmıştı. Ben ise hiç hediye almamışken..

Bakışlarım tekrardan üzerine kalktığında o da döndü. Gözlerinin vermiş olduğu parlaklığı izlerken o da bana eşlik ediyordu. Derin bir nefes alıp içimden geçenleri söyledim.

"O gün bana kazak almıştın hatırlıyor musun?"

sorduğumda dudağına yayılmış kıvrımla birlikte kafasını salladı.

"Sonra giydiğimde bana neden giydim diye sormuştun."

"Sende geçiştirmiştin."

deyip şaka anlamında göz devirince hafiften gülümsedim.

"Çünkü utanmıştım."

dediğimde kaşları havalanıp, yüzünden gitmemiş gülümseme ile bakarak "nasıl?" sordu. Buraya kadar rahat konuşabilmiş ama tam yerinde yutkunmak zorunda kalmıştım. Sözcükler dilimin ucundan kayıyor, ses tellerim kopuyor gibi hissediyordum. Mayıs'ın bakışları sorgulayıcı bir tavır alırken gözlerimi elime indirdim. Bir süre sessiz kalıp kelimeleri toparlayarak ona bakmadan

"Bana bu güne kadar kimse hediye almadı. İlk defa birisi alınca da utandım."

konuştum. Mayıs bakışlarına eşlik ederek yönünü de bana çevirdi. Saçlarını düzeltip iki elini yanında kocaman kalan ellerime yerleştirdi. Narin ve sıcak olan elleri tenime değdiği gibi gelen hisle gözlerim kapandı. Baş parmağı ile tuttuğu ellerimi okşarken "bana bak." dedi. Dediğini yaparak zorda olsa bakışlarımı ona kaldırdım. Gülümsemeye başladığında saatlerce beni etkisi altına alan o hareketi izlemek istedim. Sadece izlemek..

Mayıs sağ elini elimden çekerek yanağıma yerleştirdi. Gözlerim tekrardan kapanırken uzun zamandır böyle hissetmediğimi anladım. Huzurlu, güvende..

Baş parmağını sakallarımda gezdirirken avcunu boynumun köşesine koymuştu. Bir süre birbirimizi seyretmiştik ki Mayıs:

"Soruma cevap vermedin."

dedi. Çocuk için sorduğunu anlamıştım. Başka bir zamanda olsaydım göz devirip ya da kaçırırdım fakat şimdi bu ikisinin ismini bile unutmuştum. Sadece hapseden göz tonlarını izlemiştim. Onun olmak nasıl bir duygu olurdu bilmiyordum ama eşsiz güzellikte olacağını sezebiliyordum.

Onu hep kendimden uzaklaştırmıştım o ise bana her uzaklaştırdığımda bir adım daha atmış, yaralarımı sarmaya çalışmıştı. Oysaki ben onun yaralarını sarmak isterken..

Onu değerli hissettirmek istiyordum, bir kere bile olsa onun istediği değeri vermek istiyordum.

"Seninleyse neden olmasın."

cilveli tonda söyledim. Mayıs'ın gülümsemesi utanır bir hale geçerken daha özel bakmaya başlamıştı.

"Sana üzerinde etki bıraktığımı söylemiştim."

diyerek göz kırpınca gözlerimi saniyelik üzerinden eline indirdim. Geri kaldırdığımda bilmesi istediği cümleyi kurdum.

"Daha fazlasını yapıyorsun."

Mayıs (Akın) Aksoy'dan

Bana ilk defa hediye aldığını söylemişti. İçimde beliren şaşkınlığı dışa vurmamak için zor durmuştum. Bu yaşına kadar elbette bir insan ona hediye almıştır diye düşünürken bakışları yanıldığımı dile getiriyordu. O yüzden o gün bu kadar farklı durduğunu anlamıştım. Ne diyeceğimi bilemeyerek yönümü ona çevirdim. Gelen cesaret ile ellerimi, ellerine yerleştirdim. Çekeceğini düşünmüştüm fakat hiç bir şey yapmamış öylece izlemişti.

"Bana bak."

dediğimde usulca başını kaldırdı. Bakışları gözlerimde takılı kalmıştı.
Öylece izliyordu ki sakallarına elleme isteğimi geri çekmedim. Sağ elimi kulaklarının arkasına yerleştirmiş, baş parmağım ile yanağını okşuyordum. Gözleri kapanınca dudaklarına değdi bakışlarım, ne kadar da çekiyordu kendine. Aklıma çocuk için ne düşündüğü gelince konuyu değiştirmek istedim.

"Soruma cevap vermedin."

diye sordum. Gözlerini kaçırmasını bekliyordum ki o usulca seyretmişti. Bu andan hiç çıkmak istemedim bir an ama söylediği söz ile utanma duyularım harekete geçti.

"Seninleyse neden olmasın."

yüzüm kızarmaya başlarken utancım yayılmıştı. Hala gülümseyerek ona baktığımda hislerimi dize getirmek amacıyla "sana üzerinde etki bıraktığımı söylemiştim." konuştum. Bevan gülümserken "daha fazlasını yapıyorsun." dedi. Bakışlarım derinleşirken onunkiler dudaklarıma uzandı. Sormak istediğim soruyu "o gün neden öptün?" dile getirdim. Bevan'ın bakışları üzerimden bir kaç saniyelik ayrılarak etrafa dağıldı.

"İlk defa yoğun bir ilgi gördüm."

"İlgi gördüğün için mi öptün?"

"Hayır."

"Neden o halde!?"

dedim şüpheci bir tavırla, Bevan'ın bakışları yüzümde tur attığında onu izledim. Belini eğerek daha fazla yakınlaşınca kalp atışlarım hızlandı.

"Nefesini yakından hissetmek istedim."

heyecanım atışlara eşlik ederken nefesi aralık olan dudağımdan içeri girmişti. Burnuma yerleşen kokusu da araya girince "hmm" diye bir ses çıkarmıştım. Cilveli çıkan ses tonum onu gülümsetmeyi başarmıştı ki "kim kimin üzerinde etki bırakıyormuş." diyerek bedenini geri çekti. Hala yaptığı hareketin etkisinden çıkamamıştım ki dediği şeyi doğruladım.

Bir hareketine bu kadar etkilenirken onun olurken neler olacaktı acaba!?

Bevan'ın bakışları manzarayı bulduğunda onu sinir etmek istedim.

"Kırmızı giydiğim için değildi yani!"

deyince tekrardan bana döndü. Sinsi bir şekilde gülümsedim. Bevan'ın sert bakışları ortaya çıktığında ortamın havasının bozulmasını istemediğim için ayağa kalktım. Sorgulayan bakışlarına karşılık "hadi gidelim." dedim. Omuzlarını silkerek arkasına yaslandı.

"Sen git ben biraz daha kalacağım."

deyince bakışlarımı manzaraya bir kaç saniyelik çektim. İç çekerek tekrardan ona döndüm.

"Hadi Bevan."

"May-"

"Hadi!"

deyince öfleyerek ayağa kalktı. Kedi mi oldu o ya! Herkese gürleyebilirsin Bevan Aksoy, ama bana gelince miyavlamayı öğreneceksin!

Küçük oda gibi olan yerden çıkıp ilerlediğimizde inmek için atlamamız gerekiyordu. Duvara tırmanarak geliniyordu fakat inmek için atlamamız gerekiyordu. Bevan cesurca atlayıp ilerlerken arkasından "nereye!?" dedim. Üstten bakışlarını uzatıp "atlasana kızım." deyince yüksekliğe baktım. Benim yükseklik korkum vardı nasıl atlayacaktım?

"Korkuyorum." dedim küçük çocuk edasıyla. Bevan iç çekerek arkasına döndü. Aşağıda durarak elini açtığında yüksekliğe yine baktım. İçime korku gelirken bacaklarım titremeye başlamıştı.

"Atlayacak mısın!?"

diye bağıran adama çektim bakışlarımı. Bevan sabırla beni bekliyordu ki daha fazla sinirlendirmemek için yavaşça atladım. Bevan geri çekildiğinde yere düştüğümü sanmıştım fakat hala yukarıdaydım. Kapatmış olduğum gözü açtığımda kucağındaydım. Gözlerine bakınca gülümsedi. Omzuna vurarak "öküz! Ya yere düşseydim!?"bağırınca sırıtışını genişletti.

"İzin vermezdim."

deyip göz kırparak ilerlemeye başladı. Hala kucağındaydım ve dedesi görebilirdi.

"İndir beni!"

dedim sinirli bir sesle Bevan umursamayarak ilerlerken "deden görecek, indir!" dedim tekrardan. Bevan:

"Dedem bu saatte ayakta değildir, ama biraz daha bağırırsan ayağa kalkacak sarı ufaklık."

deyip göz kırparak yoluna döndü. İnat etmeyi bırakarak beni taşımasına izin verdiğimde "bacakların titriyor." dedi. Onu izlemeye kapılmıştım ki dediğine cevap bile vermemiştim. Alttan bakışlarıma karşılık verince yutkundum. O kadar etkileyici bakıyordu ki bazen içine gömülmek istiyordum. Bevan sırıtarak önüne dönünce dudağım kıvrıldı. Onunla böyle olacağımızı hayal bile edemezdim fakat tam da şuan bunu yaşıyorduk, o beni taşıyordu hem de gülümseyerek..

Odaya gelmiştik ki ben hala onu izlemenin zevkini yaşıyordum. Kapıyı arkamızdan kapatıp ışığı açmadan yatağa ilerledi. Beni narince yatağa yerleştirdiğinde boynundaki koku burnumu kapladı. Üzerimi örterek geri çekildiğinde mayışmıştım. Ne yaptığını izliyordum ki üzerinde bulunan gömleğin düğmelerini açtı. Gözlerimi çekmeden, dışarıdan gelen ışığın vermiş olduğu aydınlıkla beliren vücut hatlarını izledim.

"Spor mu yapıyorsun?"

diye sordum birdenbire. Bakışları beni bulmadan kafasını salladı. Sıkılaşmış olan vücudunu izlemeyi bırakıp kendi üzerimdeki mavi ceketi çıkardım. Beyaz tişört ile kalınca geri yatağa uzandım. Bevan'ın ne yaptığına baktığımda dolaptan benim ona aldığım kazağı çıkardı. Doğrulup izlerken başımı sola yatırdım. Sırtı oldukça ilgimi çekerken izler aklıma geldi, neydi acaba!?

Düşüncelerim beynimi kemirirken Bevan altını değiştirmek için banyoya girdi. Saçlarımı geri atarak bir kaç saniye etrafıma bakındım. Ayağa kalkarak dolabıma ilerledim. Beni neden yatağa bırakmıştı onu da anlamamıştım. Dolabıma ilerleyerek rahat bir şeyler çıkardım. Bevan banyoda olduğu için ben giyinme odasına ilerledim. Üzerimde bulunan kıyafetlerden kurtularak rahatları geçirdim. Dışarı çıktığımda Bevan'ı yerde yatmak için hazırlık yaparken görünce göz devirdim. Az önce o kadar yakın olmuşken niye yanımda yatmıyordu ki!?

Yanına ilerleyerek açmış olduğu nevresimi elinden aldım. Bana 'ne yapıyorsun' diye bakıyordu. Elini tutarak yatağa doğru ilerledim. Bevan hiç bir şey demeden arkamdan gelince elini bıraktım. Yatağa uzanıp "beraber uyuyalım." dedim. Bevan gözünü ayırmadan beni izliyordu. Kolumu gelmesi için açınca ayağında bulunan terliği çıkarıp yanıma uzandı. Bedenimi ortalarken kolumun arasına girdi. Yanında ince kalan belimi çevreleyip başını kalbime dayadı. Tebessüm ederek saçı ile oynamaya başladım. Nefes alışverişlerini hissediyor o da benim kalp atışlarımı yakından duyuyordu. Bir süre hiç konuşmadan kıvırcık saçı ile oynadım.

"Çok farklı hissediyorum."

diye fısıldayınca gözlerim tavana uzandı. "Ne gibi?" diye sorup cevabını beklerken bakışlarımı yine karşıya diktim

"Farklı, güzel." deyince gülümsedim. İltifat etmekte ne kadar da zorluk çekiyordu öküzüm.

"Özel." diyerek başını kaldırınca gözlerine baktım. Bir kaç saniye dudaklarımı seyredip tekrardan gözlerime baktı.

"Saçımla oynaman hoşuma gidiyor."

"Benimde."

konuştuğumda Bevan gülümsedi. Bugün bana gülümsemesini bir kaç defa göstermişti ve oldukça sevmiştim. Tamamen kalkınca ne olduğunu merak ettim. Sırtını başlığa dayayıp kolunu açarak "gel" dedi. Gülümseyerek bu sefer ben ona sarıldım. Tişört giydiğim için kolumla temastaydı. Parmağı ile okşarken kalp atışlarını dinledim. Kendimi güvende hissettiğimi anlayınca gözlerimi yumdum.

♣️♣️♣️

Yastığım kendi kendine hızla inip kalkıyordu ki gözlerimi açtım. Bir süre kendime gelip kafamı kaldırdığımda Bevan'ın kafasının sağa sola gittiğini gördüm. Ne olduğunu anlamayarak doğruldum. Rüya görüyordu ki bir şeyler sayıklıyordu. Yanaklarına elimi koyarak yavaşca vurdum.

"Bevan!"

deyip omzuna da dokunduğunda Bevan kalkıyor gibi olmuştu. Biraz daha sarsarak ismini söylediğimde sonunda hızla kalkıp doğrulmuştu. Hızla nefes alıp veriyordu ki yataktan çıkıp masanın üzerindeki suyu aldım. Hızla Bevan'a getirdiğimde suyu bir dikişte içti. Yanına tekrardan oturup yüzünü ellerimin içerisine aldım. Benden gözlerini ayırıyordu ki "geçti." dedim. Bevan hala çok hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordu. Sakallarını okşarken "geçti." demeye devam ettim. Dolu gözlerle bana baktığında başımı alnına koydum. Saçlarım sağ tarafımızı örterken "burdayım." dedim. Bevan bir şeyler sayıklayıp dururken birden bire çok öfkelendi.

"Neden Mayıs neden!"

diye bağırınca gözlerim korku ile açıldı. Ellerim titrerken rüyanın etkisinde olduğunu anladım. Hızla kafasını geri çekip elimi de itince korktum. Ne görmüştü böyle!?

"Neden Mayıs neden!?"

Tekrarlayarak yataktan kalktı. Ne olduğunu anlamadan ben de doğruldum. Kapıya gidip kafasına vurarak geri dönünce yanına ilerledim.

"Bevan sakin ol."

diyerek kafasını tutan adama sarılmak istedim. Beni iterek "neden onları dedin? Neden sana adım atamıyorum, hepsi senin yüzünden!?"
deyince gözümden yaş düştü. Ellerim titrerken bir adım daha attım, elini kaldırıp beni durdurunca durmak zorunda kaldım.

"Sevgine inanmıyorum."

deyip gözlerimin içine baktığında bakışlarım boşluğa düştü. Ne dediğinin farkında mıydı bu!?

"Hiç bir şeyine inanmıyorum, çünkü senin gözünü sadece hırs bürümüş."

diyerek kafasını tekrardan tuttu. Kendi etrafında ilerlerken dudaklarım titremeye başlamıştı. Öfke ile hareket ediyordu fakat kalbimi gitgide paramparça ediyordu.

"Beni kendine bağlayacaksın sonra gördün mü bak bana aşık oldun diyeceksin?"

deyince ellerimi sıkmaya başladım. Sinirlerim devreye girdiğinde sinirle bana bir adım attı.

"Kendi dediklerini doğrulamak için her şeyi yaparsın! Çünkü sen sadece kendini düşünen bir kızsın!"

gözlerim tamamen dolmaya başlamışken elimi daha çok sıkmaya başladım. Nasıl bi rüya görmüştü de bunları kuruyordu? Daha gece kollarımın arasında uyurken..

"Seni avukat ettim hadi batır bizi, hadi istediğini yap. Avukat olmak istemiyor muydun? Al işte benim şehrimde, insanların sevgisine aç çocuğun şehrinde, onu batır hadi!"

"Bev-van."

Titreyerek çıkmıştı ki Bevan aynı ses tonuyla bağırıp "sakın bir şey deme!" dedi. Gözlerimin içine nefret kusarken o zaman bir şey anlamıştım beni hiç bir zaman sevmeyecekti..

"Hatırlıyor musun o gün bana şey demiştin!?"

hem bağırıyor hem de sinirle sırıtıyordu.

"'insanların sevgisine bu kadar muhtaç kalacak zavallı bir adamsın' Sende insanlar uğruna kendini hiçe sayacak zavallı bir kadınsın."

deyince bütün bedenim boşluğa sürüklenmişti. Ellerimi sıkmayı bırakmış, dengemi kaybetmiştim. Bir yere ihtiyaç duyarken Bevan hiç acımadan konuşmaya devam ediyordu.

"Benden nefret ettiğini söylemiştin!?"

deyince dikkatimi tekrardan ona verdim.

"Ben de senden nefret ediyorum Mayıs Akın!"

dediği gibi sinirden bir göz yaşı yanağımı ıslatmıştı. Ben ne Aydemir ne de Akın'dım. Ben her şeyim ile onun olmak istemişken o sevgime bile inanmıyordu. Bana bir adım yaklaşıp"etmeye de devam edeceğim." bastırarak konuştu. Vurulmuş gibi bir ağrı sol yanıma oturunca gözlerim kapandı. Ondan duyduğum en ağır cümle bu olabilirdi..

Hızla arkasına dönüp kapıya gidince gitmesini istemedim. Ne yapacağımı bilmeyerek söylediğim sözler için sadece "özür dilerim." dedim. Bevan adım atmayı bırakarak titreyerek söylediğim sözü idrak etmeye çalıştı. Arkasını dönerek bana adım attığında yüzünün kıpkırmızı olduğunu gördüm. Yanıma yaklaşınca bir adım geri gittim. Bunu fark ederek gelmeyi bıraktı. Başını yere eğerek "sana bağırmaya hakkım yoktu, kusura bakma." deyince gözümü kapattım. Sinirlerine hâkim olamadığı için az önce kalbimi kırmamış adeta yıkmıştı.

Her şeye rağmen tek ailem oydu, insan ailesine küsemezdi yanına ilerleyip başını kaldırdım. Onun da gözünün dolduğunu görünce başından tutup kendime çektim. Hızla sarıldığında defalarca 'affedersin, kendime hakim olamadım' gibisinden sözler söyledi. Yaptığı her şeyi unutmaya çalışarak sadece ne gördüğünü merak ettim. Onu kendimden uzaklaştırıp yüzünü avuçlarımın içine aldım. Gözlerini benimle buluşturamıyor, kaçırıyordu.

"Ne gördün?"

diye fısıldadım. Gözlerini yumarak sıkınca açması için kafamı başına yasladım.

"Birlikte olduğunuzu."

deyince kafamı geri çektim. Gözleri kıpkırmızı bir şekilde bana baktığında "kiminle?" diye fısıldadım. Aynı şekilde gözlerini kapatıp "onunla" diye cevap verdi. Aklıma gelen ilk ismi ona söyledim.

"Yusuf mu?"

dediğim gibi elini sıkınca gülümsedim.

"Ama ben seninleyim."

deyip göz teması kurmasını sağladım. Bakışları o kadar öfkeliydi ki neden kin kustuğunu anlamıştım.

"Benimlesin."

dediğinde elimi rahatlaması amacıyla boynuna yerleştirdim. Bel boşluğumdan kendine çekince bedenim ona çarptı.

"Ben özür dilemem ama sen diledim say."

deyince umursamayarak "beni mi kıskandın?" diye sordum. Bakışları üzerimden ayrılmazken hiç bir şey demedi.

Söyledikleri kalbimin derinliklerine oturmuştu ki kaldıramadım. Başımı omzuna koydum. Kulağıma fısıldayınca titredim. Başkası yapsaydı yüzüne bakmayacakken onu kıramamıştım..

"Bevan."

diyerek geri çekildim. Yüzümü izlerken ses çıkarmadı.

"İlk defa birini kıskandım, başkası ile görmeye dayanamadım."

dediğinde diyeceğim bütün her şeyi unuttum. Gözlerime o kadar güzel bakıyordu ki sanki az önce hiç bir şey dememiş gibiydi.

"İlklerini ben yaşatıyorum sana."

dedim, gülümseyerek karşılık verip "evet." dedi. Önüme gelen saçları götürmek amacıyla kafamı salladım.

"İlklerini yaşatıyorsam neden sevgime inanmıyorsun?"

"O sözleri içten kurdun, buraya gelmek istemedin. Nefret ediyordun."

cevap verince imalı bir ses tonuyla "geldim ama, yanında, senin şehrindeyiz" dedim. Bevan pişman olurmuşçasına yüzünü saklamaya çalışıyordu ki eli belimi daha da kavramıştı. Onu rahatlatmam gerekiyordu, kafasındaki soru işaretlerini götürmem gerekiyordu.

O gün söylediğim kelimelerin hepsini tersini söylemek üzere hazırlandım.

"Hayran olunacak haldesin Bevan Aksoy, hiç kimse seni sevmesin ben seni seviyorum. Sevginin en güzelini yaşatan adamsın, bunu duymayı çok sevmezsin ama gülümsemen yüzüne çok yakışıyor. Seni sevmem korkutuyor değil mi? İşte bu kadar cesaretlisin, benim sevgime inanmayıp bana aşık olacak kadar cesaretlisin."

dediğimde yüzüme çok masum bakıyordu. Gülümseyerek devam ettim.

"Sen zavallı değilsin, sen korkak değilsin. Sen hayatımda gördüğüm en muhteşem insansın. Benimle yattığın için, benimle işe gittiğin için, benimle hayatını devam ettirdiğin için, beni karın yaptığın için teşekkür ederim."

deyip sustum. Sözleri hala kalbimde dolanırken nefes almakta zorlandım. Ama kendi yaptığım hatayı kapatmam gerekiyordu, belki şimdi o sözleri yutacaktım fakat kendi hatamı telafi edecektim.

"Sen de ilklerini benimle yaşıyor musun?"

diye sorunca başımı naif bir şekilde indirip kaldırdım.

"Benim ailem yok Bevan, senin var. Kötü bile olsalar var. Seni fazlalık olup görüp başka bir şehre yollamıyorlar. Ama benim ailem yok Bevan, kimsem yok. Sadece sen varsın, o kağıtta sadece ailem sen varsın. Seni kaybetmek istemiyorum, ister inan ister inanma ama ben seni seviyorum Bevan Aksoy."

Gözlerinin dolduğunu hissetmiştim.

"Benim adım bile gerçek değil hiç bir şeyim gerçek değil. Beni gerçek kılan senin vermiş olduğun değer. Söylediğim her şey için affedersin. Şehrine de sana da ön yargılı davrandığım için."

diyerek kolundan çıktım. Elini tutarak yatağa ilerledim. Ağırdı ama yutmam gerekiyordu. Bu gece o kötüydü, yanında olmam gerekiyordu.

Yatağa oturmasını sağlayarak bacağının arasında girdim. Üstten bana bakıyordu ki elimi yanaklarına yerleştirip "bir daha bana Akın deme tamam mı?" yutkuna yutkuna soy ismimden vazgeçtim..

Kazağının ucuna eğilerek üzerinden çıkardım. Bedenini ilk defa bu kadar yakından görüyordum. Gözlerimin içine bakıyordu ne yaptığımı merak ederek. Yanından geçerek yatağın üzerine geçtim. Bana arkası dönük bir şekilde oturuyordu ki parmak ucumu sırtına dokundurdum. Bevan başını kaldırıp çekilecekken "kaçma." fısıldadım. Ne olduğunu bilmediğim izlere dokunmaya devam ederken başını yere eğdi. Elimin vermiş olduğu soğukluk ile ara sıra titriyordu.

"Kemer."

dediğinde anlamsız bakışlarım üzerine kaydı. Kafasını dikleştirip duvara bakarak "kemer izleri." dedi. Gözlerim büyürken bakışlarım sırtına uzandı. Birbirine kilitli duran izler bu yüzdendi o zaman. Peki kim yapmıştı bunları!?

"Babam." dedi düşüncelerimi cevaplar nitelikte. Ağzım açılırken elim kapatmak için uzandı. Gözlerim saçları ve sırtında hareket ederken bana döndü.

"Benim ailem de beni istemedi Asel."

Gözlerim ismimi söylemesiyle büyürken bana bakmıyordu.

"Sen nasıl ailen için ismini değiştirip kendinden vazgeçmişsen ben de dayak yiyerek kendimden vazgeçtim."

diyerek sustu ve elini sıktı.

"Dayak yemekten acıya aşık oldum anladın mı? Seni buraya yolladılar, onlar da beni istemeyip sokağa attı. Senin elini tutacak biri var ama benim kimsem yoktu, dedemden başka."

konuşmaya devam edeceğini anlayarak sustum.

"Dedemden başka kimse bana sevgi vermemişken o duyguyu bilmiyorum. Korkuyorum, ya sen de beni 25 yıl umut içerisinde bekletirsen!?"

bir şey demek ister gibi son cümleyi sesi kısılarak sormuştu. Elini avuçlayıp okşadım.

"Dedin ya senin elini tutacak birisi vardı benim yoktu. Ben varım, ne yaparsan yap burada, seninle olacağım. Sen bana Asel'i hatırlattın ben de sana Bevan'ı yaşatacağım."

dediğimde yüzünde bir ışık parladığını hissettim. Hala umudu vardı, hala hiç görmediği sevgiden umudu vardı.

"Var mısın bu yolda -"

dememe izin vermeden bana eşlik etti.

"Beraber yaralarımızı sarmaya."




Bölüm Sonu...

Ayy bu bölümde birbirlerine biraz bahsetsinler istedim de batırdım sanırımm

Yine beğenmeden attım..

Bölüm nasıldı??

Bevan'ı sevenler, neden seviyorsunuz??

Mayıs'ı sevenler, neden seviyorsunuz??

Bir daha ki bölümde görüşmek dileğiyle, kendinize iyi bakın 🤍

575 yorum + 500 oy: Çarşamba yeni bölüm...

































Continue Reading

You'll Also Like

4.2M 200K 51
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
TOHUM By P!NK

General Fiction

3.3M 99.4K 48
"BAĞIRMA BOŞUNA! BABAN SENİ SATTI!" Duyduğum sözlerle, biraz önce sinirle bağırdığımda gürleyen sesim, aniden içime kaçtı. "Ne... Ne saçmalıyorsun?" ...
6M 325K 56
Ben Zümra Akça... Bu dünyadaki bütün acıları tadan, ufacık kalbinde sarılacak bir yara bırakmayan kadınım. Bu dünyadaki en hissiz olduğum kadar en h...
14M 491K 63
İzmirli 19 yaşında bir genç kız... Babasının yüzünden daha doğru düzgün bir kez dışarı çıkamazken yine babası yüzünden bilmediği bir şehirde , bilmed...