Elemkârâne

By derya_dicle_

1.8M 71.4K 41.9K

Yalanların içinde büyüyen bir beyin ile hayatını ailesine adayan bir ruh, evlilik yaparsa ne olur? Farklı kü... More

♣️ Giriş - BEVAN AKSOY ♣️
♣️1. Bölüm - SEÇİLMİŞ AĞA♣️
♣️2. Bölüm - AKSOY AŞİRETİ♣️
♣️ 3. Bölüm - MAYIS AKIN ♣️
♣️ 4. Bölüm - KİMSİN SEN ♣️
♣️ 5. Bölüm - MUTLULUK ♣️
♣️ 6. Bölüm - SANA YAKIŞMIYOR MAYIS AKIN ♣️
♣️ 7. Bölüm - BEN Mİ? ♣️
♣️ 8. Bölüm - HAYATI TEHLİKEDE ♣️
♣️9. Bölüm - EVLENELİM ♣️
♣️ 10. Bölüm - KARANLIĞINA HOŞGELDİN ♣️
♣️ 11. Bölüm - TANIŞMA ♣️
♣️ 12. Bölüm - YENGE ♣️
♣️ 13. Bölüm - ONUN GÖZLERİ ♣️
♣️ 14. Bölüm - TATMİN ETMEK ♣️
♣️15. Bölüm - KINA GECESİ ♣️
♣️16. Bölüm - DÜĞÜN ♣️
♣️ 17. Bölüm - İLK ADIM ♣️
♣️ 18. Bölüm - HAYAL KIRIKLIĞI ♣️
♣️ 19. Bölüm - ZAAFIMIZ ♣️
♣️ 20. Bölüm - PARÇALANIRSIN ♣️
♣️ 21. Bölüm - AŞIK OLDUM ♣️
♣️ 22. Bölüm - AVUKATIMIZ ♣️
♣️ 23. Bölüm - AĞAM ♣️
♣️ 24. Bölüm - YENİDEN BAŞLAR ♣️
♣️ 26. Bölüm - SARMAK ♣️
♣️ 27. Bölüm - TEK BEDEN ♣️
♣️ 28. Bölüm - OLABİLİR MİYİZ? ♣️
AİLEMİZE DAVETLİSİNİZ 🖤
♣️ 29. Bölüm - ONU SEVİYORDUM ♣️
♣️ 30. Bölüm - KARANLIK ♣️
♣️ 31. Bölüm - BOŞLUK ♣️
♣️ 32. Bölüm - SUÇU NEYDİ? ♣️
♣️ 33. Bölüm - KAYBETMEK ♣️
♣️ 34. Bölüm - KIYAMIYORUM ♣️
♣️ 35. Bölüm - CANIM YANIYOR ♣️
♣️ 36. Bölüm - ÖZÜR DİLERİM ♣️
♣️ 37. Bölüm - HALSİZ DUYGULAR ♣️
♣️ 38. Bölüm - BİZİM ♣️
♣️ 39. Bölüm - KIZIMIZ ♣️
♣️ 40. Bölüm - SENİN GİBİ ♣️
♣️ 41.Bölüm - DEJA VU ♣️
♣️ 42. Bölüm - TESLİMİYET ♣️
‼️ YENİ KAPAK ‼️
♣️ 43. Bölüm - MELEĞİMİZ ♣️
♣️ 44. Bölüm - RUHUMUN PARÇASI ♣️
♣️ 45. Bölüm - KARA OĞLAN ♣️
♣️ 46. Bölüm - RUHUMU ATEŞE VERDİN ♣️
♣️ 47. Bölüm - KARŞILAŞMA ♣️
!! DUYURU !!

♣️ 25. Bölüm - İSTİYOR MUSUN? ♣️

39.5K 1.5K 1.5K
By derya_dicle_

Multimedya: Bevan & Mayıs göz tonu..

Sellam güzel ailem, karneleri aldınız mı??

Ayy ben aldım, evet evet ben de daha öğrenci kuşum 🥺

Dün attığım bölümde siz neymişsiniz öyle be!! Helal olsun vallahi..

Küçük küçük artık bir kitlem oluştu ve ben bu kitleye gün geçtikçe bayılıyorum 😚💗

O zaman bugünün tarihini Elemkârâne ailesi olarak not ediyoruz..

20.01.2023 ♣️

Bir gün bu pankartlarla imzada görüşmek dileğiyle..

İmza attığım sıra 20 Ocağı hatırlıyor musun diye sorduğunuzda ağlarsam bana mandalina verin 🥺

Arkada Duncan Laurence - Arcade çalıyor, daha da duygusala bağlamadan sizi bölümle başbaşa bırakıyorum..

Bu bölüm sizden 500 yorum istiyorum, 750 fazla çok oluyormuş..

Keyifli okumalar dilerim 🤍

Mayıs (Akın) Aksoy'dan

Ailemi aşiretler öldürmüştü fakat onların yaptığı davranışları bir diğer aşiretin yapacağı ne malumdu ki, ben hepsi için aynı kelimeleri kullanmıştım!?

Her insan gibi o topluluklarında iyi ve kötüsü vardı, ailemi kötüler öldürmüş olabilirdi ama geldiğim aşiret oldukça iyiydi.

Herkes 'kadınlara önem vermiyorlar' diyordu fakat burada Bevan'ın bütün kız kuzenleri okuyor, ayaklarının üzerinde duruyordu. Dedesi ailesini otoritesi ile büyütmüş, hepsini özel kılmıştı. Bevan'ın o kadar kıskanç aile yapısı olduğu halde hiç biri birbirini diğerlerinin yanında hor görüp, rezil etmiyordu. İçlerinde sorun varken, dışardan birbirleri ile sıkı bağları mevcuttu.

Bu kadar sıkı bir aile yapısı varken bilip bilmeden onca laf söylemiştim ona, ve bunun cezasını çekmeye hazırdım. Onunla bir yaşam sürmek istiyordum ve dediklerimin bedeli neyse eğer, yaşayıp, Bevan'ı kendime aşık edecektim.

Aşiretin ağası herkese soğukken bana hayran olacaktı..

Gözlerim yüzünü bir defa daha turlarken hala uyuyordu. Tüm gece boyunca ateşi çıkar korkusu ile gözüme uyku girmemiş sadece onu ve geleceğimizi düşünmüştüm.

İlk defa annemi düşünmemiş, kollarımda olan adamı seyretmiş, kapılmıştım.

Belki de yaralarıma derman, kalbime yarabandı oluyordu.

Fark etmediği halde, her hareketinde kendisine hayran bırakıyordu. Onu kollarımın arasında sarmalamanın ne kadar özel olduğunu bilseydi bir daha benden kaçar mıydı?

Sorumun cevabını biliyordum fakat beklemem gerekiyordu, benim olması için sabretmem gerekiyordu.

Tebessüm ederek bir süre elimin tersi ile yanağını okşadım. Yüz hatları ara sıra sıkılaşıyor sonrasında tekrardan gevşiyordu. Onu izlemek çok güzeldi fakat kalkmam gerekiyordu, bunu zorda olsa yapabilmiştim. Onu uyandırmamaya dikkat ederek koltuktan kalktım. Üstünü örtüp bir kez daha ateşini ölçtüm. Elime yüksek sıcaklık gelmeyince rahatlayıp, mutfağa geçtim. Açık olan saçımı bileğimdeki toka ile topuz yapıp, yemek için buzdolabını açtım. Burada yeterince eşya bulunuyordu ki yumurta, salatalık, havuç, domates, mandalina, portakal vb. eşyaları çıkardım. Protein alması gerekiyordu, bu yüzden meyve çeşidi daha çok çıkarmıştım.

Yavaş yavaş çıkardığım malzemelerle kahvaltı hazırlarken demliğe de su koyup, ocağa indirdim. Kahvaltılıklar bitmiş, meyve ve çerezler kalmıştı. Portakal ve mandalina suyu çıkarırken bakışlarım hazırladığım masaya uzandı. Oldukça güzel ve çeşitli olmuştu. Dudağıma kıvrılma yerleşirken aklıma bağ evi geldi. Gelen ani korku ile birinin aramaması için dua ettim. Ona o kadar heves ile hazırladığım halde yapmadan çıkmış, içimde burukluk kalmıştı. Bu sefer de öyle olmamasını umarak sıktığım suyu bardaklara boşalttım.

Her şey hazır olduğunda ellerimi yıkayıp Bevan'ı uyandırmaya gittim. Yanına yaklaşıp bir kaç saniye izledikten sonra koluna yavaşça dokundum. Aynı zamanda ismini de "Bevan" dile getirirken yavaştan kalkmaya başlamıştı. Hemen ayılarak doğrulmuştu.

"Hadi kahvaltı hazır." diyerek mutfağa ilerlediğimde yüzünü ovuşturuyordu. Masaya gidip çayları doldururken Bevan da elini yüzünü yıkamış, gelmişti. Karşıma oturup masayı birazcık süzdükten sonra bana bakmadan "ellerine sağlık." dedi.

"Afiyet olsun."

diye cevap verdiğimde çayından bir yudum almıştı. Onu izlerken bir yandan da dünü düşünüyordum. Öpüştüğümüzü hatırlıyordu fakat belli ettirmiyordu, unuttuğumu umarak.

Yumruğumu çenemin altına yerleştirerek bir süre onu izledim. Dünkü laflarını düşündüm. Şarkı sözünü söylediğimde bir süreliğine hiç bir şey dememişti. Uyumamak için kendini çok sıkıyordu, daha fazla dayanamayarak uyumasını söylemiştim. Artık uykunun kollarına sarılacakken son bir defa bana dönük bir şekilde "bana biraz zaman ver, sadece zaman." demişti. Ne diyeceğimi bilememiş, haklılığını düşünmüştüm. Sonrasında o uyumuş, ben onu izlemiştim, her bir zerresini ezberlemek istermişçesine.

♣️♣️♣️

Yemeğimiz bitmiş yine birlikte bulaşıkları yıkamıştık. Bevan'ın ev işlerine yardım ediyor olması oldukça güzeldi. Söylediğim her lafı yanıltmak için bunları yapıyordu diye düşünmüştüm ilk zamanlar, fakat o buydu, bu kadar özeldi..

Bütün her şey bitmiş, çıkmak için hazırlanmıştık. Ben asansörün önünde durmuş aynadan saçımı düzeltiyordum ki Bevan kapıyı kilitliyordu. Sonunda işi bitmiş ikimizde asansöre binmiştik. Aşağıya inerken Bevan gözlerini benden kaçırıyor, utanıyordu. Dün yaptığı davranışın etkisinde olması moralimi bozmuştu. İstemişti, yapmıştı bu kadar.

Dairenin dışına çıktığımız zaman

"Şirkette görüşürüz."

dedim hala eşofmanlı olan adama.

"Bugün hafta sonu ve ben oldukça halsizim. Gitmeyeceğim."

"Nereye gideceksin?"

diye sordum korkulu bir sesle. Bevan bakışlarıma karşılık vermiş "bağ evine" diye yanıtlamıştı.

"Ben de o zaman konağa geçeyim."

dediğimde Bevan'ın bakışları üzerimdeydi. Kafam ile 'görüşürüz' diyerek arabama doğru ilerledim. Bevan'ın yerinde durduğunu biliyor fakat anlam veremiyordum. İstediği bu değil miydi; yalnızlık..

"Gelmiyor musun Avukat Hanım!?"

diye sorunca adımlarımı durdurdum. İçimde bir yerlerde heyecan doğmaya başlarken 'Avukat Hanım' demesi beni bir kez daha gururlandırdı. Bakışlarımla birlikte yönümü ona çevirdiğimde eli cebinde bir şekilde bana bakıyordu.

"Yalnız kalmak isteyeceğini düşündüm."

derken sesim biraz kısılmıştı fakat Bevan'ı da gülümsetmişti.

"Dün kaldım ve işe yaramadığını gördüm."

"Ama sen yalnızlığı çok seversin."

dedim ağzını arama çabasıyla, Bevan parmağını burnuna sürterek yanlara doğru baktı. Bu harekete yenileceğimi hiç düşünmemiştim. Yanıma bir kaç adım atarak aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Severim ama."

dediğinde tamamen önümde duruyordu. Dudağımı ısırıp o cümleyi kurmasını bekliyordum ki

"Ama, sen de gel istiyorum anlasana."

kurunca gözümden yaş akmaması için elimi sıktım. Bevan'a ilaç olmak o kadar özel hissettiriyordu ki! Geldiğim günden beri tek başına ayakta durmuş, ailesinden en koyu nefreti öğrenmiş, hayalleri kırılmış, ruhu çalınmış bir adamı iyileştirmek o kadar da kolay değildi.

"Bu kadar ısrar ettin, geleyim bari!"

diyerek yanında ilerlediğimde kıkırdadığını duydum. Arabasına bindiğimiz zaman emniyet kemerini takması gözlerimi yaşartacaktı. Ben de kemeri takıp yolu izlemeye başladım.

Yolculuğa başladığımızdan beri konuşmuyor, Bevan'ın ara sıra öksürmesini dinliyordum.

"Dün ne yaptın!?"

diye sorduğumda yola dalmış olan bakışlarını bir kaç saniyelik gözlerime kaydırdı. Cevap vermeyince sabırla tekrardan sordum.

"Dün ne yaptın da böyle oldun!?"

"Havuza girdim."

dedi tok sesiyle. Duyduğum cevap karşısında gözüm büyürken ağzımdan "ne!!" çıkmıştı.

"Bevan deli misin? Bu soğukta havuza girilir mi!?"

Sorgulayıcı ve yüksek sesle sormuştum ki Bevan'ın bakışları tekrardan üzerime değdi. Ben ona şok içinde bakarken o sadece tebessüm etmişti.

"İyiyim, merak etme."

dediğinde elimi saçımın arasından geçirdim. Bevan'ın umursamaz oluşu, bir gün çıldırma sebebim olabilirdi. Bu havada kim havuza girerdi ya!?

Bevan hiç bir şey olmamış gibi radyoya uzanarak açtı. Bakışlarım uzanırken Kürtçe parça çalmaya başladı. Slow olan şarkı dikkatimi çekerken nedense hoşuma gitmişti. Bazı sözleri anlamak mümkünken Bevan:

Nava dilêmin bû bi kul û birîn
"Gönlümün içi yara bere oldu."

deyince şarkıyı çevirdiğini anladım. Öyle bir tını da söylemişti ki nedensizce tebessüm etmiştim.

Bi awirê wê ez bûm har û dîn
"Sert bakışlarıyla deli divane oldum."

Bi nêrîna wê ez bûm har û dîn
"Bakışıyla deli divane oldum"

diyerek susmuş şarkının devam etmesine izin vermişti. Bakışlarım onu bulurken onun da beni izlediğini gördüm. Bakışları duygu barındırıyordu, kötü değildi, korku doluydu..

Şarkının fon kısmı araya girerken ikimizde önümüze dönmüştük. Şarkının nakaratı tekrardan başlarken Bevan bu sefer çevirmedi ki ne dediğini merak ediyordum.

"Devam eder misin?"

dediğim sıra çevirmeye hazırlandı.

Şeva hina wê wez bûm sazbendê we
"Kına gecesinde sazcısı oldum."

Awirek da min mîna xençerê
"Hançer gibi bir sert bakış attı."

Nêrînek da min mîna xençerê
"Hançer gibi bir bakış verdi."

Çikasî xweş bû ew rojên berê
"Ne kadar güzeldi o eski günler"

Çikasî xweş bû ew demên berê
"Ne kadar güzeldi o eski zamanlar."

dediğinde şarkı sözü bitmiş tekrardan fona geçmişti. Tebessüm ederken Kürtçe öğrenme isteğimi dile getirdim.

"Ben de Kürtçe öğrenmek istiyorum."

heyecan dolu bir sesle söyledim. Bevan'ın sırıtan bakışları saniyelik beni bulup tekrardan önüne döndü.

"Geç kalmadın mı?"

deyince gözümü düşürdüm. Her şey de olumsuz olmak zorunda mıydı bu öküz!?

"Hiç bir şey için geç değildir Bevancım."

deyip gözüm son söylediğim sözle büyürken Bevan'ın bakışları tekrardan üzerime uzandı. Utanarak önüme çevirdiğimde Bevan sırıtıyordu.

"Yavaş yavaş öğrenirsin, şimdi erken Martcım."

deyince imalı ses tonu sinirimi bozmuştu. Bir dakika bir dakika, o bana 'Mart' mı demişti!? Gel de üstüne atlama şimdi!!

Derin bir nefes alıp cevap vermedim. Verirsem daha çok diyecek, sinirimi bozacaktı. Hem insanların komik bulduğu bu espiriyi, ilk duyuşum değildi.

Bağa yetişmek üzereydik ki, Bevan:

"Gerçekten öğrenmek istiyor musun?"

diye sormuştu. Bakışlarımı ona uzatmadan kafamı sallamakla yetindim. Bir kaç saniyelik bana bakmış tekrardan önüne dönmüştü.

"Beni şaşırtıyorsun."

dediğinde yüzüme tekrardan tebessüm yerleşmişti. Kullandığı ses tonları, mimiklerimi değiştirme yetkisine sahip olmuştu.

"Şaşırtmayı severim."

dediğimde çıkan cilveli sesimle bana dönmüştü. Bakışlarımız bir kaç saniyelik birbirini izlemişti ki Bevan aynı ses tonuyla

"Güzel." deyince utanarak önüme döndüm.

Az kalmış yolculuğun sonunda bağa gelmiştik. Arabadan indiğimde soğuk vücuduma işleyince kabanıma sarıldım. Bevan beni farkedip adımlarını hızlandırınca ben de ona eşlik ettim. Kapıyı açarak içeri girdiğimizde Bevan bir saniyelik bakışlarını bahçede gezdirmişti.

"Hava soğukmuş, içeri geçelim."

deyince başımı olumlu anlamda sallayıp peşine takıldım. Merdivenleri çıkarak kapının önünde durup, açmasını bekledim. İçeri geçtiğimiz gibi Bevan şark odasına girmişti. Şöminenin içinde odun olmadığını görünce üzerini çıkardı. İçerisi de oldukça soğuktu ve tamamen üşümeye başlamıştım.

"Sen otur, ben odun getireyim."

dediğinde başımı sallamamla evden çıktı. Üzerimi çıkarmadan sıcak bir şeyler içmek için mutfağa gittim. Çok bir şey olmadığı için kahve yapmakla yetindim. Yaptığım kahveyi kupalara boşaltıyordum ki Bevan da odunları ayarlamıştı. Elimdeki kupalarla odaya girdiğimde Bevan ateşi yakıyordu. Şömineye doğru çektiği koltukların birine oturup ayaklarımı kendime çektim. O da oturup sol ayağının topuğunu, sağ dizine yerleştirip kolunu da koltuğun başlığına yasladı. Yaptığı hareketleri izlemeyi bırakıp, yeni yeni yanmaya başlayan ateşi izledim.

Bir süredir aklımdan gitmiş olan sahneler, yüklenirken yutkundum. Gözlerimin önünden geçen ateş sesleri, patlama sesleri ruhumu kötü etkilemişti. İyice berbat duruma geliyorken, onların özlemi ağır basmıştı.

Ben kırmızıdan nefret ederken, sevdiğim adam bir tek kırmızıya yenik düşüyordu..

Onunla çok farklıydık, ikimizin ruhu da aynı yerden yaralıydı fakat kişiliğimiz de bir o kadar bağımsızdı.

Bevan beni farketmiş olacaktı ki "iyi misin?" diye sormuştu. Duygularımı ondan saklamak istemiyordum, bilmesini istiyordum. Bu yüzden kafamı olumsuz anlamda sallayarak ayağa kalktım. Bevan sorgulayan bakışlarını üzerime dikmişti ki bir cesaretle yanına ilerledim. Önünde dururken solgun bir ses tonuyla

"Sarılabilir miyim?"

diye sordum. Bevan bir süre ağlamak için zor dayanan irislerimi izlemiş sonrasında elini açmıştı.

"Sıra bende."

deyip gülümseyince karşılık verip güven duyduğum kucağına oturdum. Ayaklarımı kendime doğru çekmiş, bedenin yanında kalan boşluğa yerleştirmiştim. O şeklinden ödün vermezken tek kolunu belime dolamıştı. Bedenini iyice koltuğa yaslayınca, kafamı boyun çıkıntısına yerleştirdim. Tişörtünün kapatmadığı tenine, elimi götürüp okşadım. Vücudu çok genişti böylelikle beni kolayca sarmalayabiliyordu. Onun bedenin yanında küçük bedenim kayboluyordu, sığınıyormuşcasına..

Bir süre öylece kalmış, Bevan'ın kolumda tur atan parmaklarının verdiği hisse kapılmıştım. Kapalı olan gözlerimi açıp hafiften doğruldum.

"Ne kadar zaman gerek?"

sesim sorgulamaktan ziyade ihtiyaç duyuyor gibi çıkmıştı. Başı hafiften eğilmiş olmalıydı ki çenesi saçıma değmişti.

"Bilmiyorum."

"Seninle iyi olmak istiyorum."

diyerek kafamı tamamen kaldırdım. Bakışlarımız birbirine değerken oldukça yakındık. Vücuduma depoladığım cesaretten yardım alarak "iyileştirmek istiyorum." deyip elimi sakallarına yerleştirdim. Kirli sakallarında baş parmağımı tur attırırken Bevan titremişti. Hoşuma giderek ona daha çok yaklaştım.

"Sarmak istiyorum."

dediğimde Bevan narince üst dudağını emdi. Yavaşça dudağına eğildiğimde başını hızla geri çekince yutkundum, yine kaçmıştı..

Sakallarından kendime çekerek "uzaklaşma benden, ben beklerim." dedim ve utanmasını istemediğim için kafamı geri yasladım. Bevan da kafasını koltuğa yaslayınca derin bir nefes aldım. Onu seviyordum ama aynı zamanda korkuyordum. Bana hala intikam dolu bakışlar, hareketler sergiliyordu ve bu oldukça kırıyordu. Onunla bir geleceğim olmasını isterken kaçması beni daha fazla korkutuyordu. O da beni sevmeseydi Ali gilin bir öpüşmesine rahatsız olurken şuan kucağında oturmama izin vermezdi. İstiyordu ama kendine yediremiyordu, buraya intikam uğruna getirdiği kızı sevmeyi gururuna yediremiyordu. Ama ben yediriyordum.

"Ben sana aşık oldum."

dediğimde gülümsediğini hissedebilmiştim. Söyleyeceği cevabı beklerken kalp atışlarım gitgide hızlanıyordu.

"Bana aşık olacağını söylemiştim."

diye yanıt verince gözümü düşürdüm. Beyefendi hiç kendinden de ödün vermiyordu. Sonrasında gülümserken başını eğdi. Konuşmaya başladığında nefesi saçlarımın arasına karıştı.

"Ama inanmamıştın."

Dediğinde gelen ani bir cesaret ile söylemeye karar verdim. Kafamı kaldırmaya hazırlarken "yanılıyorsun." dedim. Doğrulup ondan uzak durmaya dikkat ederek gözlerini izledim. Onun yeşilleri kapalıydı benimkisi ise açıktı. Onun gözleri ormandı benim gözlerim yeşillikti. Onun gözleri korkuydu, benimkisi heyecandı. Onun gözleri sevgiydi benim gözlerim tutkuydu.. biz duygulardık. O benim sevgimdi ben onun tutkusuydum..

Tıpkı arkamızda yanan ateşin verdiği renk gibi. Bakışlarımı ateşe çevirip bir kaç saniyelik çıkardığı sesi dinledim. Tekrardan ona döndüğümde kendinden emin bir şekilde bana bakıyordu öküzcüm!

"İnandırmıştın."

deyip göz kırptım..

♣️♣️♣️

1 Ay Sonra..

Gözlerim Bevan'ın sesi ile açılırken gömleğini giyiyordu. Gözlerimi üzerinden çekip uyumaya devam ettim.

"Mayıs hadi kalk!"

dediğinde homurdanarak yönümü değiştirdim. Ne güzel uykumdaydım, neden bölüyordu şimdi!

"Gitmemiz gerekiyor."

deyince gözümü hafiften açıp uykulu bir sesle "nereye?" diye sordum. Bevan gömleğinin yakasını düzeltiyordu ki "toplantı varmış, hadi kalk." diyerek yanıtladı. Gövdemi yataktan kaldırdığımda saçım yüzümü kaplamıştı. Uykulu gözlerle etrafa bakıyordum ki Bevan odadan çıktı. Derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Banyoya ilerleyip işlerimi hallettim. 'Sabahın bir köründe iş mi olurdu ya!' diyerek isyan ettim. Odaya geri dönüp dolaba ilerledim. Her gün ne giyeceğime karar vermek eziyet gibi hissettiriyordu. İstemsizce gardırobu açıp bakışlarımı raflarda gezdirdim. Sonunda beyaz bir tişört üzerine ve altına turkuaz olan takımı seçerek üzerime giydim. Yüzüme hafif tonda makyaj yaparak, narin bir kolye taktım.

Aynadaki görüntüme baktığımda oldukça ciddi duruyordum. Düzleştirdiğim saçımın birazını kulağımın arkasına yerleştirip son olarakta çantamı kontrol ettim. Her şeyin tam olduğunu görünce odadan çıktım. Şark odasına ilerlerken kahvaltılıklar taşınıyordu. Tebessüm ederek "günaydın." dedim. Zehra Abla da karşılık vererek "günaydın gelin hanım." yanıtladı. Fatma Abla ve kızlarına da selam vererek odaya girdim. Bevan ve dedesi sohbet ediyorlardı, beni farkedip döndüklerinde yavaş adımlarla yanlarına ilerledim. Bevan'ın yanına oturduğumda Kendal Dede her zamanki gibi elini açarak dua etti. Duasının bitmesiylede "afiyet olsun." diyerek yemeye başladı.

♣️♣️♣️

Kahvaltımız bitmiş, Kendal Dede'den izin alarak konaktan ayrılmıştık. Bevan'ın arabası ile şirkete giderken hala uykum geliyordu. Başımı koltuğa yaslayıp gözümün kapanmaması için uğraşıyordum. Yumruğumu başıma dayayıp uykulu gözlerle yolu izledim. Bevan'ın kısa süreli bakışları üzerime değiyor, konuşmadan geri çekiliyorlardı. Bir tane petrola girdiğimizde Starbucks olduğunu gördüm. Bevan önünde durarak hiç bir şey demeden arabadan indi. Bakışlarım onu bulurken oldukça çekici duruyordu. Kafenin içerisine girmiş çok geçmeden elinde iki kahveyle dönünce, yüzüme buruk bir gülümseme takındı. Kapıyı açarak bindiğinde, aldığı kahveyi elime uzattı. Doğrulup uzattığı kahveyi aldım ve bir yudum içtim. Tadından espresso olduğunu anlamıştım. Uykumun gitmesi için aldığını biliyordum bu yüzden "teşekkür ederim." dedim. Başı ile cevaplarken kahvesinden bir yudum aldı. Odağını yola vermiş olan adamı bir kaç saniye izlediğimde kahvenin gırtlağından geçişini seyrettim. Uzun boynuna adım adım uyum sağlıyor, insanı kendine çekiyordu. Önüme dönerek kahvemi yudumladım.

Bir süre sonra şirkete geldiğimizde aynadan görüntüme baktım. Uykum kahve sayesinde biraz da olsa açılmıştı. Arabadan inip şirkete yürürken Bevan'ın biraz arkasındaydım. Dönen kapıdan içeri girerek asansörlere ilerlerken herkes Bevan'a selam veriyordu fakat o bakmadan başıyla karşılık veriyordu. Kızlara bakmaması hoşuma gitse de insanlara biraz daha güler yüz göstermeliydi. Asansör şansımıza aşağıdaydı ki binerek yukarı çıktık. Kapı açıldığında bir çok kişi ayağa kalkarken Bevan eliyle selam verdi. Gülümseyerek ben de selam verip odama ilerledim. Bevan:

"Toplantıya gireceğim."

deyince başımla onayladım. Odama girip kapıyı kapattım. Masama ilerlediğimde bir kaç dosya olduğunu gördüm. Şirketin giriş çıkışları ile ilgili olduğunu farkedince ayakta biraz inceledim. Mantomu çıkararak askılığa asıp saçımı kulağımın arkasına yerleştirdim. Masaya oturarak dosyayı önüme çekip, daha detaylı inceledim. Her şey yolunda gözüküyordu ki incelemeyi bıraktım. Etrafımdaki küçük dağınıklığı toplayarak işime başladım.

♣️♣️♣️

Dosyaları inceleyip notlarımı çıkardım. İmzam gereken dosyaları da tek tek imzalayıp Selim'e teslim ettim. Yanıma sekrete istememiş, Selim ile idare edeceğimi söylemiştim. Bütün her şey tamamen bitmişti ki telefonumu elime aldığımda saat öğlene geliyordu. Biraz maillerimi kontrol ederken kapı çalınca telefonu bırakıp "gelin." dedim. Bevan olduğunu görünce tebessüm ettim. İçeri girmeden kapıdan "fabrikaya gitmem gerek bir de köye uğrayacağım. Sen gitme eve, akşam annem gile davetliyiz." dedi son cümlesini istemeyerek kurduğunu belli eden bir sesle. Başımı olumlu anlamda sallayıp "tamam." diye yanıtladım. Bevan başını hafiften sallayarak "görüşürüz o zaman." deyince tebessüm edip "görüşürüz." karşılık verdim.

Bevan'ın çıkması ile derin bir nefes alıp işime döndüm. Onunla ne kadar rahat konuşursam o bana daha çok ısınıyordu, bunu anlamıştım. O günden beri tersine gitmiyordum.

♣️♣️♣️

Laptobu açarak dosya için topladığım bilgileri düzenledim. Hepsini teker teker okuyarak eksikleri kapattım. Oldukça yorulmuştum ki ekrana bakmaktan gözüm ağrımıştı. Esneyerek bakışlarımı ekrandan çektim. Gözlerimi ovuşturarak kafamı koltuğa dayadım. Kapımın çalmasıyla birlikte bakışlarım uzandı. Doğrularak "gel" deyince içeri elinde iki kahve ile Zilan girdiğinde gülümseyerek ayağa kalktım. Zilan elinde tuttuğu kahveleri masaya bırakıp yanıma geldi.

"Ne yapıyorsunuz bakalım Avukat Yengecim?"

diyerek bana sarıldığında elimi beline doladım. Kısa bir sarılıştan sonra yerime geçip oturdum.

"Hangi rüzgar attı seni böyle!?"

diye sorunca getirdiği kahveden bir yudum alıp bana döndü.

"Abi rüzgarı."

cevap verince ben de yorgunluğun üzerine iyi gelen kahveden yudumladım.

"Niye kız!"

derken gülümsüyordum ki Zilan umursamaz bir tonla "abimin işi uzamış, seni bize götürmemi söyledi. Ben de kalkıp geldim." dediğinde şaşırdım. İşi neden uzamıştı ki!?
Cevap vermeden telefonumdan saate bakacaktım ki Bevan'ın mesaj attığını gördüm.

Gönderen: Bevan 🖤
Ben gecikeceğim seni Zilan alacak bilgin olsun.

mesajını okuyup saate baktım. Saat geç olmaya başlamıştı. 17.38 olduğunu görünce uzun bir süre bilgisayarda vakit geçirdiğimi fark ettim. Ama bütün arsa payının düzeltilmesi için gerekli bilgileri toplamıştım. Telefonumu bırakıp Zilan'a döndüğümde beni izliyordu. Bakışlarına cilveli bakarak "ben senin yengenim ayıp" deyince küçük bir kahkaha attı.

"Böyle yengeye can kurban!"

dediğinde utanarak yüzümü buruşturdum. Gülümseyerek öpücük attığımda o da karşılık vermişti. Aklıma sevdiği çocuk gelince sorma isteğimi bastıramadım.

"Senin çocuğa ne oldu?"

sorduğum sıra yüzü solmuştu. Bakışlarım buruklaşırken ona hatırlattığım için kendime kızdım.

"Hiç konuşmuyoruz."

yanıtladı buruk bir sesle. Bakışlarını kaçırarak önüne döndürdüğünde, ayağa kalkıp yanına ilerledim. Önündeki sehpaya oturarak ellerini avuçlarımın içine yerleştirdim. Baş parmağım ile okşarken ona baktım. Bakışları parmağıma takılmıştı ki gülümsemesi için "görümcem birine çok fena vurulmuş mu!?" manalı bir şekilde sordum. Tahmin ettiğim gibi yüzüne gülümseme yerleşirken karşılık verdim. Bakışları üzerime kalkmış, konuşmak için derin bir nefes almıştı. Açık olan siyah saçlarını düzeltip konuşmaya başladı.

"Çok seviyorum Mayıs, ama abim yüzünden benimle konuşmuyor, uzak duruyor. Kırılıyorum."

İçini boşaltınca sesindeki çaresizlik kalbimi acıttı. Elini tekrardan tutup bir süre okşayarak "istersen konuşurum." deyip bakışlarımı kara gözlerine kaldırdım. Bu sefer başını olumsuz anlamda sallamamış, sadece yüzünü düşürmüştü. Bir kaç dakika düşündüğünü anlayınca üstüne gitmek istemedim. Bevan'ın neden böyle yaptığına anlam veremiyordum. Sonuçta kız seviyordu, neden karşı koymaya devam ediyordu. Onun bu kadar iyi özelliğinin yanında bu ona karşı soğumama bile sebep olabilirdi. Bir kişinin duygularını hiçe sayması bütün kişiliğini kırabilirdi ama o bunun farkında bile değildi.

"Bana Mayıs dedirtecek kadar önemli bir konu yalnız."

diyerek gülmesini sağlamak istemiştim ki öyle de olmuştu. Fakat bu kısa sürmüş tekrardan yüzünü asarak derin bir nefes aldı, hayattan bıkmış bir şekilde.

"Aranız bozulsun istemiyorum."

"Aramız bu yüzden bozulacaksa bozulsun, senin de mutlu olmanı istiyorum."

dediğim gibi bana sıkıca sarılınca tebessüm edip ben de ona sıkıca sarıldım. Bir kaç dakika öylece kalmıştık ki artık gitmemiz gerektiğini biliyordum. Kollarımı gevşettiğimde o da geri çekildi. Yüzünü avuçlarımın içine yerleştirerek dolmuş gözlerini sildim.

"Sen, ben ve Bevan bir gün bunu oturup düzgünce konuşacağız. İtiraz istemiyorum hanımefendi!"

deyip emir verir gibi baktığımda başını sadece sallamakla yetişmişti. O da istiyordu bir çözüm yolu fakat aynı anda korkusuna da engel olamıyordu. Ayağa kalkıp "şimdi geç kalmadan gidelim." diyerek askılığa ilerledim. Zilan da ayağa kalkarak eşyalarını aldı.

Binadan çıktığımız zaman Zilan dokunsam düşecek gibiydi. Çıkarmış olduğu anahtarı alıp sürücü koltuğuna ben geçtim. Zilan sesini çıkarmadan izin vermişti. Onu bu şekilde görmek üzmüştü. Arabayı çalıştırıp kısa saniyelik bakışlarını üzerine doğrulttum. Yolculuğumuz başladığında kafasını dağıtması için radyoyu açtım. Flaşında olan şarkıları bakınırken bir yandan da yolu izliyordum. Sonunda onun piskolojisine uygun hareketli bir şarkı bulunca durdum. Açtığım şarkı ile gülümseyince "At kendini diskolara aşko!" dedim şarkı ismini söyleyerek.

Şarkının hareketli fonu bitip söze girince bende onunla birlikte söylemeye başladım.

Bir gün her şey son olunca

Sahte aşkları bulunca

Keder seni unutur mu?

Yapışır sana kanımca

Unut gitsin dertlerini

Çektiklerin yetmedi mi?

Terk et sevmediyse

Gözyaşların bitmedi mi?

Keşkeleri koy kenara

Süslen hadi bak aynaya

Unutanı sende unut

At kendini diskolara at kendini diskolara

Söyleyip hareketli fona tekrardan giriş yapınca omuzlarımı da eşlik ettirdim. Sırf neşesi yerine gelsin diye bu şarkıyı söyleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi..

Şarkının nakaratı devam ederken Zilan da artık oynuyordu. Bir elim direksiyonda, diğeri havada kendi kendine oynuyordu. Sevdiğim kısma gelince tekrardan bağırarak söylemeye başladım.

Kaldır elleri salla bu gece

Dediğimde ellerini kaldırmıştı. Ona eşlik ederek şarkıyı söylemeye devam ettim.

Haydi, durma dokun tenine

Zaten hayat boş değil mi?

Sende eğlen çoş benimle

Ellerim farklı şekillere bürünüyordu ki Zilan da eşlik ediyordu. O da benimle birlikte söylemeye başlayınca güldüm.

Şimdi sıra sende Dj

Bas playe oynat Dj

Ver müziği zıplat Dj

Artık geceyi sonla Dj

Ben susup nefes aldığımda Zilan şarkıya devam ediyordu. Oynamaya devam ediyorken, yavaştan eve yaklaşıyorduk. Şarkıya kendimi nasıl kaptırmışsam oldukça hızlı kullanmıştım. Görümcem için neler yapmıştım be!

"Bir erkek için üzülür mü be!"

diyerek oynamaya devam eden Zilan'a döndüm. Tamamen keyfi yerine gelmişti ki rahatlamıştım. Şarkının sesini biraz kıstığım halde Zilan ihtiyacı varmış gibi oynamaya devam ediyordu. İçimden 'deli kız' diyerek arabayı park ettim. Şarkıyı tamamen kapattığımda Zilan:

"Ayy çok iyi oldu yengecim."

deyince emniyet kemerimi çözerek

"Ne demek her derde derman oluruz."

cevap verip göz kırptım. Zilan'ın gülümsemesi yüzünü daha çok kaplayınca mutlu oldum.

Onun için Bevan'a adım atmıştım ve aşık olmuştum bu sefer de ben onu sevdiğine götürecektim..

Arabadan inip ikili sitenin girişine yürüdük. Güvenlik Zilan'ı görünce bize karışmadan yerine oturdu. Bloğa giden merdivenleri tırmanırken gözlerim Zilan'ı buldu. Keyfi yerinde olmalıydı ki kendi kendine sırıtıyordu. Daha ne yapabilirdim? Önünde At Kendini Diskolara söylemiştim be!

Asansörü beklerken Zilan:

"Abim gelmemiş."

deyince düşüncelerimden sıyrıldım. Acaba neredeydi, işi neden uzamıştı? Kafamda milyonlarca soru dolaşıyordu ki Zilan tekrardan "köyde işi uzamıştır." zihnimi cevaplarmışçaşına konuştu. Başımı sallamakla yetinirken gelen asansöre bindim. Yukarı çıkarken Zilan aynadan kendine bakıyordu. Üstümde günün yorgunluğu dolaşıyordu ki soruşturmamın da başladığı aklıma geldi. Dava süreci uzadığı halde yorucu bir tempo içinde dosyayı hazırlamıştım.

Yorgunluğun verdiği ağrı ile boynumu sağa sola çevirdim. Asansörün kapısı açılınca dışarı adımımı attım. İstemsizce bakışlarım kıyafetlerime uzandığında gayette güzel duruyordum. Zilan kapıyı çaldığında Sümeyye Anne çok geçmeden kapıyı açmıştı. Bana bakıp gülümseyince karşılık verdim. İçeri geçtiğimde elini öpüp selam verdim. Oturma odasında oturan Bevan'ın babasının yanına giderek istemsizce eline eğildim. Her zamankinden farklı bir şekilde gülümseyip selam vermişti. Saygıdan dolayı karşılık verdim.

"Nasılsan güzel kızım?"

Sorunca istemsizce yüzümü buruşturmuştum. Bana karşı kötü davranmıyordu fakat Bevan'a yaptıklarından dolayı nedense hiç ısınamamıştım.

"İyiyim, siz?"

Cevap verdiğimde yüzünü asmış "ben senin babanım, siz biz yok!" deyip tekrardan tebessüm etti, gülümsemeden "peki." demekle yetindim. Sümeyye Anne konuşmak istemiyor olduğumu anlamış devreye girmişti.

"Ee kızım, işler nasıl gidiyor?"

yönümü ona çevirerek gülümsedim.

"Güzel gidiyor anne, her şey yolunda."

dedim birine laf çarpmak istermişçesine..

Sümeyye Annenin bakışları kısa süreliğine kocasını bulmuş, tekrardan bana dönmüştü.

"İyi iyi, güzel gitsin yavrum."

konuşunca başımı saygı anlamında aşağıya indirip kaldırıp "inşallah." dedim. Zilan yemekleri masaya taşıyordu ki yardım amaçlı ayağa kalktım.

"Yardım edeyim."

diyerek mutfağa ilerledim. Ortam oldukça ciddiydi ve kasılmama sebep olmuştu. Evlendiğimden beri Bevan kimi seviyor ise ben de onu sıcak buluyordum. Kimden nefret ediyorsa ise ben de onu sevmemiştim.

Mutfağa girdiğimde Zilan beni farkederek "sen otur, ben yaparım yenge." dedi. Nedense hala 'yenge' demesi değişiğime gidiyor, istemiyordum.

"Yok yengecim, ben de yardım edeyim."

dediğim gibi kahkaha atmamak için kendini tutmuştu. Bende gülerek yanına yaklaştım. "Yenge sana kurbanke" dediğimde Zilan küçük çaplı kahkahasını salmış "Bevan abim mi öğretti bu Kürtçeyi!?" sorusunu sormuştu.

"Yok kız, öğretmiyor."

dedim üzgün bir sesle fakat Zilan daha çok gülmüştü. Anlamsız bakışlarımı uzattığımda "şuan senin Kürtçe konuştuğunu düşündüm de, ne komik olur yengecim!" konuşarak daha çok güldü. Koluna vurup "ayıp ayıp, yenge ile dalga geçilmez!" diyerek gülmeye başladım. Elimize aldığımız tabaklarla salona ilerlerken yüzümüzü ciddi tavra bürüdük. Masadaki yemeklere baktığımda ismini öğrendiğim Borani ve çiğköfte vardı. Buraya gelmeden önce çiğköfteyi salkım salkım marulun içinde yeniyor sanıyordum fakat aslında tabaklara yuvarlak bir şekilde koyuyorlar, sonrasında yumruklarını basıyorlardı. Meyve tabakları, mercimek çorbası ayrıyeten içli köfte de yapmışlardı. Sofra dört dörtlüktü ki acıktığımı hissetmiştim. İçimden bir ses 'sen hiç doymuyorsun ki!' dediğini duymuştum sanki!

♣️♣️♣️

Her şeyi masaya koymuştuk ki son dokunuşları yapıyorduk. Kapı çalınca onun geldiğini anlamıştım. Zilan kapıyı açmaya gitmişti ki masada olan gözlerimi bir kez daha gezdirip salondan çıktım. Bevan kardeşine sarıldıktan sonra annesinin elini öpüyordu. Beni farkedince gülümsedim. Kafası ile selam verdiğinde karşılık verdim. Üstünde bulunan kabanı çıkararak Zilan'a uzattı. İstemsizce oturma odasına ilerlediğinde arkasından gittim. Babasının elini öpüp geri çekilince sarılamadığı için üzüldüğünü hissetmiştim. Bakışlarım onu izlerken babasının yanında bulunan tekli koltuğa oturdu.

"Nerden gelisen!"

diye soran babasına gitti bakışlarım. Sesi olduğundan sert çıkmıştı ki Bevan alışmış bir şekilde "fabrikaya gittim sonrasında köye uğradım." cevap verdi. Babasındaki gözleri titriyor, elleri sıkılmaya başlıyordu. Babası kendinden işte bu kadar nefret ettirmişti.

Nerden geldiğini sorduğunda bile sinirlendirecek kadar..

Arada geçen soğuk konuşmalar durmuş sessizlik oluşmuştu ki Zilan sevinçli sesi ile "isterseniz sofraya geçelim." dediğinde Bevan'ın babası ayaklandı. Bevan da ayaklandığında biz de kalktık. Bevan'ın babası odadan çıkınca Sümeyye Anne de çıktı. Zilan da hızla arkalarından giderken bakışlarım onu buldu. O da bana ona baktığım gibi bakınca gülümsedim. Derin bir nefes alıp yanımdan geçerken parmaklarımı rahatlaması amacıyla eline değdirdim. Yanımdan giderken yüzümdeki gülümsemeyi silerek nefesimi dışarı saldım. Salona geçip Bevan'ın yanındaki yerime oturdum. Azat Bey elini açarak babasının yaptığı gibi "Afiyet olsun." dedi. Herkes başını sallayarak yemeğe başladı. Uzun bir sessizlik oluşurken Bevan'ın babasının bakışlarını üzerimde hissediyordum. Umursamamaya çalışırken birden bire "ihale davası için dosyaları hazırladın mı?" sordu. Sesindeki küçümseyici tavırı sadece ben değil Bevan da anlamıştı. Elini yumruk yaptığını fark etmiştim. Sağ elimi aşağıya indirerek dizinde bulunan sıkılı elini koydum. Okşarken babasına net bir sesle

"Arsa için olanlar hazır, onların duruşması daha yakın. İhalenin zamanı var."

cevap verdim. Başını sallamakla yetinirken sakal altından sırıttığını gördüm. Gözümü düşürerek Bevan'ın sıkmakta olduğu elini okşamaya devam ettim. Elini o kadar sıkıyordu ki benim elime bile ağrısı geçmişti. Bakışlarımız hafiften birbirine değerken dudak hareketlerimle "her şey yolunda." dedim. Eli yavaştan gevşediğinde elimi çekecektim ki bu sefer parmakları elime dolanmıştı. Elimi sıkıca tutunca heyecanlandım.

İlk defa kaçmamıştı bana sığınmıştı..

♣️♣️♣️

Yemeğimizi bitirmiş Zilanla bulaşıkları halletmiştik. Zilan demlenen çayı bardaklara boşaltırken aklım içeride olan Bevandaydı. Her an sinirlenir korkusu etrafımı sarmıştı. İçimde büyük bir huzursuzluk gezinirken sorun çıkmaması için dua ediyordum.

Zilan eline tepsiyi alınca toparlanarak arkasından ilerledim. O çayları dağıtırken ben sehpaları önlerine bıraktım. Sümeyye Anne'nin yanına oturduğumda Zilan da elindeki tepsiyle birlikte yanımda bulunan sandalyeye oturdu. Biz kendi aramızda konuşurken Bevan ve babası Kürtçe konuşuyordu. Ara sıra bakışlarım onu bulduğunda bardağı ile bakışıyordu. Ailesinin yanında nedense bana çok az bakmış, saygısını korumuştu.

Sümeyye Anne ve Zilan konudan konuya atlarken ara sıra aralarına katılıyor çoğunlukla Bevan'ı izliyordum. Hiç beklemediğim bir an da Bevan'ın babası:

"Torun ne zaman geli!?"

diye sorunca ağzımdaki çayı dışarı püskürtecektim az kala. Yutkunarak sıcak çayın boğazımı yakmasına izin verdim. Yüzüm kızarırken odada sessizlik oluşmuştu.

"Daha değil."

diye cevap veren Bevan'a kalktı bakışlarım. Asla üzülmeyeceğim şeye kullandığı ses tonu yüzünden üzülmüştüm..

"Ne zaman oğlum, bebek evin neşesidir getirin bir tane!"

deyince Bevan bu sefer sessiz kalmıştı. Sümeyye Anne bu sefer bana bakarak "evet kızım çocuk neşedir, olmalı." deyip gülümseyince utanarak karşılık verdim. Şuan kendimi yerin dibine sokulmuş gibi hissediyordum ki Zilan da yanımda kıkırdayınca daha kötü olmuştum. Bu anın daha kötüsü olamazdı.

"Kısmet."

demekle yetinirken bakışlarım tekrardan Bevan'a uzandı. Bana bakmıyor, hatta hiç umursamamıştı.. bu da kalbimi kırmıştı, istiyormuşum gibi..

Zilan çayları tazelemek için kalktığında hızla ben de kalktım. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Sümeyye Annenin bardağını alarak mutfağa girdiğimde Zilan gülüyordu. Zilan'ın da gerçek bildiği evlilik yüzünden daha çok utanmaya başladım.

"Ya ben de hala olmak istiyorum, yapın işte!"

deyince sesi heyecan ve yalvarış doluydu. Yutkunurken ciddiyetimi korudum.

"Bir sürü yiyenin var, bizden ne istiyorsun be!"

dediğimde yüzünü buruşturup "sizinkisi farklı." dediğinde yüzüm kızardı.

"Düşünsene yeşil gözlü, sarı ve siyahın karışımı kumral saçlı bir kız çocuğunun doğdunu, ayy düşüncesi bile çok güzel!!"

dediğinde yumruğunu sıkmış dudağını ısırıyordu. 'Ne diyorsun' bakışlarım üzerindeyken "Allah'ım sabır ver." dedim.

"Ya niye istemiyorsun?"

"Zilan daha yeni işe başladım, bir de daha bir yıl olmadı ne çocuğu ya!?"

yanıtladığımda Sümeyye Anne mutfağa girmiş "öyle deme yavrum, doğsun var ya niye erken olmadı diye üzülürsün." dediğinde yüzüm daha kızarmıştı. Duymasına mı taksaydım, bu konuya mı şaşırmıştım. Yanıma gelerek "Bevan takmaz ama ister güzel kızım. Sen oğluma bakma, utangaçtır o." dediğinde 'Bevan mı utangaç' diye düşünmeden edemedim. Evet bazı konularda utangaçtı fakat her konuda bu geçerli değildi.

"Sen istiyor musun?"

diye sorunca şimdi ne diyeceğimi şaşmıştım. Artık yüzümü saklamak istiyordum ki cevap bekleyen kadına baktım.

"Ya şey, daha erken değil mi!?"

Bakışlarım da sesime göre şekillenmiş, omuzlarım kendini yukarı çekmişti.

"Bevan ağadır ve ona bir çocuk lazımdır. Erken değil güzel kızım."

deyince bakışlarım gitgide yardım çağırıyordu. Ağa olduğu için erken çocuk olmasını gerektiren şey neydi ki!?

"Ayy evet yenge, ağanın çocuğu olmalı." diyen Zilan'a çektim bakışlarımı. Gülüyordu ki yapmacık bir şekilde ben de gülümsedim.

Allah'ım sen kurtar, dört bir yanımdan saldırıyorlardı.

"İnşallah, ne diyeyim."

dediğim gibi Sümeyye Anne:

"Yoksa var mı bir şey!"

deyince gözüm büyüdü. O an daha Bevan'ın yeni dudaklarıma değdiği aklıma geldi. Kekeleyerek "yok, yani hayır." cevap verince Sümeyye Anne de gülümsemişti. Onlar halinden gayet memnunken ben oldukça utanmıştım.

♣️♣️♣️

Bir iki saat daha oturduğumuz sürece bebek konusu bir çok kez farklı yollarla açılmış, daha fazla utanmama sebep olmuştu. Bevan hiç bir konuşmada umursar tavırlar göstermemiş olması dikkatimi çekmişti. Bu normal bir konu değildi, hele de gerçekten evli değilken..

Ama insanlar bizi evli sanıyordu ve bu ilk defa soracakları anlamına gelmiyordu. Bir ara Kendal Dede de çaktırmadan sormuştu fakat onda da cevap bile vermemişti. Böyle yapması kırılmama sebep olmuştu. İçimden bir ses beni istemediğini söylüyordu. Utanmam yerini burukluğa bırakırken kafamı camdan kaldırdım. Bir an gelen cesaretle birlikte Bevan'a sordum.

"İstiyor musun?"

Uzun süren yolculukta ilk defa konuşmuş olmamla bir kaç saniye yoldan bakışlarını bana kaldırmıştı. Önüne tekrardan dönerken "neyi?" demişti. Derin bir nefes alıp saçlarımı düzelttim. Kendimden emin bir ifade ile net şekilde söyledim.

"Çocuk."



Bölüm Sonu..

Not 🔖

Bevan ve Mayıs'ın arabada dinlediği parça.

Not 2 🔖
Avukatlık ile ilgili çok şey koymak istemiyorum, Türk usulü yapıp okumadan geçtiğinizi de biliyorummm

Ve koyduğum zaman çok araştırma yapıyorum bu yüzden zaman çok lazım oluyor. Sıklıkla bölüm atmaya başladığım için zamanım neredeyse artık hiç yok..

Not 3 🔖

Mayıs ve Zilan'ın arabada birlikte söylediği şarkı.

Evett bu sefer de kısa derseniz yok size bölüm filannn

Ay bu bölüm hiç ilham yoktu ve hiç istemeyerek yayınladım. Umarım beğenmişsinizdir..

Bölüm nasıldı!!?

İçim hiç rahat değil bölüm konusunda ya!!

Neyse.. hepinize iyi tatiller dilerim arkadaşlar, çalışmaları, hayalleri bırakmayalımmm

Sizce Bevan çocuk istiyor mu?

Buna vereceğiniz cevapları çok merak ediyorumm

O zaman sizi yorumlara bırakıyor ve veda ediyorum..

Bölüme 500 yorum gelirse pazar günü yeni bölüm..

Bir daha ki bölümde görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın 🤍












Continue Reading

You'll Also Like

2.5M 134K 15
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
18.4M 1M 52
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
677K 41.6K 26
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
Benimsin By Bilinmeyen28

General Fiction

884 87 4
"insan kaderinden kaçabilir mi?" kaçamaz ve,ve sen benim kaderimsin " doğru diyordu biz birbirimizin kaderiydik.Çünkü bütün yollar ona,bize çıkıyordu...