BEYLERBEYİ HAZERANİ

By mamalesoirr

4.3M 215K 94.4K

El değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Sev... More

TANITIM
"KEFENDEN GELİNLİK "
' GEŞA HAZERANİ '
Zindan
NEFRETİN NEFESİ
AY IŞIĞI
'ÖLÜM GETİREN SESİM'
'KERT-ME'
SAÇIN; ANNEMİN KOKUSU
İKİ YANLI MENDİL : GÖNÜL İŞİ
DİLEFRUZ ;YÜREK YAKAN GÜZEL
'KANLI POTRE : GÜLÜŞE DÖKÜLEN KAN '
"RUHUMU ASTIM"
'KEŞKE MARDİNİ '
'KADER&SÖZ'
'BİLDİN (GERÇEKLER)'
'SARHOŞ GERÇEKLERİ DÖKER DUDAKLAR '
'KOKUNU VER '
"BİR SARILSAK"
LİMON & SARIŞIN
ACIMIZ GEÇSİN (BULDUM)
TEMAS ✨
KOLLARINDA ☄️
12.12.2022 (ARA FİNAL BÖLÜMÜ)
GEÇMİŞ(Geçmezmiş)
KADER & EREN
HAZERANİ 2 : ⦑1⦒ .BÖLÜM
ÖPESİM VAR
KARŞILAŞ-MA (SEN BANA ,HEP BANA)
ATEŞİN YANIŞI
DAHA KÖTÜSÜ
KAHKÜLLER
SANA KESİLDİM
BÖLÜM :XELEF VE MİR
Bölüm:ONU GÜLDÜR LİMON
KÜLÜZ
Kalbime Sevgili
AŞK
RÜYA "Bakma "
AĞIT &ANNE
ÖLÜM&EVLİLİK GÖRÜŞMESİ
1.284✨
DİL ARGEŞE
12.12.2022 Anısına geçmiş
SANA KÜSMEK
BEYLERBEYİ 'GÜLÜNCE
ÖLÜMÜ GÖR'GEŞA'
Ödeştik Gidemezsin
BİR CADI VARMIŞ
YAR'
BUZDAN HÎSLER
HAZERANİ İÇİN"Firavun'un evindeki Musa"
CANIN KANI
SOL GÖZÜNÜN SIZISI
DOĞUYOR
GÜZELİM
KONUŞ N'OLUR
SEN GİBİ
GEÇMİŞ
BİRAZ UZAKTA
GİTMEZ
YAKUTLU BEŞİK
AİLEYİZ İŞTE
AVREŞ VE MİHRİ 'ÖZEL '
FİKRİMİN İNCESİ
XANİ
KATRE
AY DİLBERE
AVREŞ VE MİHRİ 'devam'
BÜYÜRSÜN
'Tılsımlı kemer'
NENNİ
FİNAL °Sonsuz
ÖZEL BÖLÜM 1 :)
Özel Bölüm -2

BENÍM OLSANA .

50.1K 2.4K 1K
By mamalesoirr

Merhabalar ❤️

Bölüm çok uzun olduğu için iki bölüm
şeklinde üst üste atacağım ❤️
Lütfen oy ve yorum sınırını dolduralím.

500 oy 💓
500 yorum 💓

Ve gelecek bölümün kesitini Wattpad üzerinden değil yeni açtığım Instagram hesabımdan paylaşacağım ❤️

Hesabım: rozavera1

Keyifli okumalar ...

AVREŞ HAZERANİ'NİN DİLİNDEN

İnanmadı.

Hatta abim benim yaşıyor olabileceğime ihtimal bile vermedi.
Efsa Mardin'in beni teslim ettiği o koruma nikah kıyılana kadar yanlarına gelmeme  izin vermemişti ,abimin ona beni götürmesini işaret eden bakışını da görünce beni o camdan yerin önünden getirdiği gibi hızla alıp götürdü.

Abi diye bağırdım binlerce kez.

Defol dedi her seferinde.

İnanması güç biliyorum.Bana da çok zor gelmişti onun yaşadığını bilmek.Hemde ben bunu Boran Mardini'nin ağzından duymuştum.Beni yaşatma sebebi zaten ölümden kaçırılan abimdi.Birgün Hazerani'lerin geri geleceğini tahmin ediyordu it.Ama elindeki kozu nasıl kullanacağını bilemedi sefil köpek.

Şimdi abimin elinde esirim.Ne hayat ama düzü tersi bir amına koyayım.

Bana bir yerde inandı aslında ama kendinden bile inandığını gizliyor.Öyle olmasa biliyorum beni esir etmez
canımı okurdu.Şimdi karşımda o koruma ile bir evin salonunda oturuyorduk.Sıcak yerlere alışkın değilim içim daralıyor.

"Ot lazım."dedim ter alnıma doğru adım adım çıkarken.

"Ne otu?"diye sordu şaşırmış gibi .

"Eroin ,toz esrar ,pres esrar ,kokain ...Ne olursa ..İstiyorum."dedim üstümdeki ceketi çıkarırken.

Gözaltlarımdaki morlukları yeni keşfediyor gibi baktı.Titremeye başlayan ellerimde gezindi gözleri.Zehir isteyen damarlarım tek tek çekiliyor gibiydi.
Vaktiydi .Sikeyim vaktiydi!

Bana hergün uyuşturucu verdikleri saatlerin tam vaktiydi.

"Bağımlı mısın?"diye sordu ayağa dikilirken.

Kendimi yırtmak üzereyim bağımlı mısın diye soruyordu.Götüme gülüyor heralde.

"Yırtınıyorum ,görmüyor musun ?!Çabuk..çabuk..bir şey bul."

"Olmaz."dedi düşünceli bir tavırla gelip gitmeye başladı."Sana uyuşturucu veremem."

"Seni de  olmazını da...Bulacaksın!"

Koltuğun kenarlarını sıkarak kıvranmayı bırakıp üstüne çullandım.

Yapılı bir adamdı.Refleklesleri de kuvvetliydi.Beni sertçe üstümdeki tişörtten kavrasada yavaşca koltuğa oturtup "Hazerani'nin kardeşine uyuşturucu veremem."dedi gözlerimin içine dik dik bakıyordu.

Verecekti.
Ölmemem için verecekti.

Ellerini üstümden çekip bir adım geriye çekildi."Bunu isteme Avreş Hazerani ,dayanabilirsin."

Beni yerleştirdiği  tekli koltuğun üstüne yayılarak oturdum.Acı dolu bir kahkaha attım.Dayanmak ne bilmiyorum bile.

"Kriz geçirdiğimde de  beni korkudan deşmezsin o zaman sadık koruma."

♣️

ŞAFAK DEMİR'İN DİLİNDEN

Cilibiyetsiz hayat
ne istiyorsun lan benim 21 yıl sonra doğan 24 yaşındaki kız kardeşimden?

Gülsün lan biraz.Mutlu olsun ne var ?
Çektikleri yetmiyor mu? Kızın üstüne saldıklarının bir sonu olsun be !

Ama ben sana inat onu hep koruyacağım.
O iş bende.

Kafamın içi cilalı . Hayata içinden nutuk çekmek ne Şahan?Abilik seni fena bozdu.

Öyle fena ki ,Efsa ve Hazerani biraz birlikte vakit geçirebilsinler diye Avreş'e yana yakıla istediği uyuşturucuyu biraz verdim.

Şimdi karşımda,  masaya döktüğü beyaz tozu boru haline getirdiği küçük bir kağıt parçası ile içine zevkle çeken Avreş Hazerani'yi izlerken düşündüm de Mardini bu yaptığımı duyduğunda bana  sağlı sollu girişebilir.

Cidden korkuyorum lan ,o her şeyi yapabilir.

Valla ben vermemek için çok direndim.

Ama çocuk üç kez kriz geçirdi .
Gizlice ,hastaneye götürdüm her bulduğunu parçalamaya kalktı.Doktorlar bile illallah etti.

Çocuğu fena bağımlı hale getirmişler.
Öyle böyle değil.İstanbul da da çok keşçi tanıdım ama hiçbiri bunun kadar kudurmuyordu.

Kolundaki damarlar delik deşik.
Gözaltları mosmor.Dudakları bile siyaha dönmeye başlamış.Hayatını sikmişler.Bir anda bırakması imkansız.

Kıvranıyor,bir çocuk gibi ağlıyor.Gözlerinden yaş değil kan gelecek gibi bakıp ,kulak delen çığlıklar atıyor.

Bir kaç dakika önceye kadar öyle acınası bir haldeydi ki annesi dahi görse eminim dayanamaz  o zehri verirdi.

Hazerani ,kardeşini bu illetten kurtarmak için çok uğraşmak zorunda kalacak. Ama yalan yok ,ben Avreş'in bu halinin geçebileceğine gördüklerimden sonra zerre kadar  inanmıyorum.

Bulupta vermesek kendine zarar vermekle kalmayacaktı.Evi başımıza indirdi.Kendine vurmalarından korktum en çok.Bana tek parça teslim edilmişti ama engel olmasan kendi kendini parçalayacaktı.Yatağa  bile bağladım Hazerani'nin öz kardeşini.Ama çocuk ölecekti.Bu illetin varlığı da alışıldıktan sonra yokluğu da  öldürür.Emanete bunu yaptığıma bende inanmıyorum.Ama bir kez için diye anlaştık Avreş ile.Sadece bir kez ,bir doz.

Hem haber Beylerbeyi ve karısına gitmeden yapacak bir şeyim yoktu.O zehir biraz olsun verilmeliydi yoksa sikecem diyip duruyor ben iffetimi korumak zorundayım .

Acaba böyle açıklasam,Efsa ne der ?

Oğlum Şafak kafanı siksinler.

Git bavulunu hazırla ,mecburdum falan dinlemez seni yine kovacak.

EFSA GEŞA HAZERANİ'NİN DİLİNDEN

"Seviş benimle."

Bu cümleden hemen önce zaman bir kum saatinden boşalıyordu aralıksız .Biz ise vurdum duymaz zamanın içinden kayıyorduk.Ben hep onu  yarım geçerim ,gecenin bu saatlerinde hiç tam olmadı bizim saatimiz.Buluşamadık  güzel anların sırtında.Hep, her an bir elin tiktak sesiyle bölünmeyi yüreğim ağzımda bekledim;belki o da.

Korkusuz korkak etmişti aşk bizi .

Sanki ayrılık dilinden  düşürmüyordu isimlerimizi.

Her nefesi tenime değip canıma can kattığında ben bir vedanın paldır küldür gelen ayaklarının sesini duydum.

Geşa Hazerani.

Benim duygularımın kan kaybından gömülmüş olan o kadın.Şimdi  Mardin'in yüzük parmağına dolamış aşkını.
Gitmem diyor yana yakıla.

Aslında git diyen yok ki.

Sadece Avreş'i ardında bırakmış,asla ölen kardeşi olduğuna inanmayacağını bağıra çağıra söylemiş Hazerani'nin suskun halleri var.

Git diyen yok.

Ama sanki bir gidecek olan var gibi yüreğimde ciseliyor hüzün.

Buraya geldiğimizden beri o kadar çok zaman geçti ki ben üç kez yemek yedim o da bir yudum su dahi olsa içer umuduyla .Binlerce kelime ettim bir kez konuşur diye çabayla.

Ama umudum da çabam da boşa çıkmıştı.

Bir göktelenin bulutların üstünde kalan son katındaydık.Üç pürüzsüz simsiyah duvar boydan boya cam olan diğer duvara bakıyordu.Odanın geniş gövdesinde demir başlıklı oval bir yatak, simsiyah olan bir örtünün kaygan kumaşını giymişti. Tavandan yansıyan kırmızı ışık ,odanın siyah filimlerle kaplı camlarına çarpıyordu.

Oldukça geniş olan bu özel süit içinde mahremiyeti sağlayan duvarlar yerine tamamen odanın içinden görünen camdan dört köşeye sahipti . Öyle ki oturduğum yerden jakuzili banyonun her detayını görebiliyordum.Ve içinde  deri koltukların hakimi olduğu koca bir oturma köşesi barındırıyordu .

Avreş'i gördüğünde ve Avreş'in belli ki geçmişten kopan o sözlerini duyduğunda bana o kadar kuvvetli sarılmıştı ki omuz başını sıyırıp geçen kurşunun yerine atılmış dikişleri bile  açılmıştı.

Şimdi deri koltukların en genişinde başını geriye yatırmış bir vaziyette gözlerini yummuş , bacaklarını genişçe aralamış,koltuk koluna kolunu yatırmış bir vaziyette beni tedirgin eden soluklar alıp verecek şekilde duruyordu.

Odanın loş, kırmızı ışığının altında bile beyaz gömleğinin içinden  omuz başından  parmaklarına doğru dökülmüş ince bir sızıntı gibi habire tazelenen o kanı görmek mümkündü.

O dağ otelinden bu şehrin göbeğindeki devasa göktelene gelene kadar bir kez dahi konuşmadı.Ve benim endişeyle oyulmuş cümlelerime ,korkudan yarılmış kalbime verdiği tek cevap beni kendinden bir an için bile ayırmamasıydı .Şuan yamacında ona dönük oturmuş hatta bacaklarımı iki bacağı arasına sarkıtmış vaziyetteydim.

Üstünde kan olmayan eli dizlerimin üstünde yatmış ,ara ara bacağımı sakince  okşuyordu .İki elimi birden bacağımda ki elinin üstüne yasladım .Beyaz gelinliğime yer yer bulaşan kana baktım .Galiba artık bu gelinliği de sevmiyorum.

Hazerani,eskiden de duygularını saklardı.Ama yakın zamanda bana karşı savunmasız olmuştu ifadeleri.Bana üzüldüğünü ya da acı çekerse acı çektiğini biraz olsun gösteriyordu.

Ama saatler önce hayatına düşen Avreş ,onu yine durağan ifadelerin kızgın bakışlarına kavuşturmuştu.Öyle ki bana dahi Ağa'lığını hissetiren bir tutum sergiliyordu.

"Kanıyor."dedim bilmem kaçıncı kez.
Çok değildi ince bir akıştı ama kanıyordu işte.Öyle derinden etkilenmişti ,hiçbir şey umrunda değilcesine durgundu.

Ama bu kez de ona bakmama engel olacak olursa ya da onu hastaneye götürmeme mani olacak bir şey derse asla asla durmayacağım.

Geriye yatırdığı başını yutkunup , dudaklarını diliyle ıslattıktan hemen sonra bana doğru çevirdi.Başı dik durmak yerine biraz fazla eğildi .Çenesindeki sakalları boynunun altına sürterken siyah kaşlarının altındaki kanlanmış gözleri bana doğru kalktı.

Öfke miydi onu sersemleten ya da hüzün müydü?Avreş'in gerçekten yaşıyor olmasını çok istediğine adım kadar emin olsam da onu hiç dinlemedi Hazerani.
Hüzündü besbelli yüzünü kavuran , gözlerinin akını kızartan .O sadece öfkeymiş gibi gösteriyordu.

"Hazerani,üzülme daha fazla ."diye fısıldadım.

"Ölüler dirilemez Geşa .Üzüntü değil ,öfkeliyim o kadar."dedi kızgın ama savurmak değil toplamak isteyen bir tonda.Bu hemen kabuleneceğimiz bir şey değildi elbette.Ama şuan daha mühimi vardı onun omuzunun üstünde.

"Omuzun."dememle başını dikleştirirken bacağımda duran elini kaldırıp çenemi yumuşakça kavradı.

Gözlerime baktı .Ben durdum aynı ardındaki saatin tam gece yarısını gördüğünde bir kez yıldızlar rüzgârda dökülüyormuş gibi ses çıkarıp sonra da öylece durması gibi .Gözlerim saatten sıyrılıp kendisini yoklayan gözlerin içine düştüğünde damarlarımda akan kan çekilmeye başladı.

Ve yaldızlı bir sesle o cümleyi fısıldadı.

"Seviş benimle ."

Omuzundan ,elinin üstüne ince ince kanlar sızarken .Yüreğim ondan düşen her damlayı içime toplayıp onun kanında boğulmayı dilerken ,öfkesi ve hüznü yüzünde yarışırken sesi bir pusula kadar
kuzeyden emin halde seviş benimle diyordu .

"Bu koca  odanın her karışında Geşa ,"dedi dudakları boynumun kenarına kuruldu .Karşı konulmaz ,sıcak soluğuna çaresizce yer açtı."Kalbinle ,ruhunla ve teninle seviş."dedi ıslak bir iz boynumda peyda olurken üstüme eğilip  başımın yavaş yavaş  koltuğa uzanmasını sağladı."Benim olsana kadın."Dudakları boynumu devirirken   elimi omuz başından sızan kana doğru ittim .

"Kanıyor.."dedim kıvranarak .

"İçim daha çok kanıyor."dedi yüzümü kavrayıp dudaklarını çenemin altına bastırırken."Öpte sar Geşa .Kanayan yaramı öpemez misin ?"

"Haze-"hassaslaşan gözlerim yanaklarıma yaşlarını devirdiğinde , dudaklarımı hırçın bir halde kavradı iri dudakları.Şiddetle hırpaladı .
"Sus Geşa. Benim yeni dikişlere ,sargı bezine , gözyaşlarına ya da acı çeken  sözlerine ihtiyacım yok.Çünkü bunlar faydasız ,o çocuğun sözlerini unutmadıkça ben hep bir yerimden kanayacağım"dedi bu kez yavaşça dudaklarını dudaklarıma bastırdı.Yüzümü avuçlayan ellerine asıldı ellerim.Kalbim göğüsüne seyiren atımları ile çarparken, dudaklarınımızı biraz ayırıp gözlerimin derinlerine baktı .

"Sana ihtiyacım var Geşa. Sadece sana ."

"Ama Hazerani.."dediğimde bel oyuntuma avucunu yasladı.
"Bu geceyi yüzlerce uykusuz gecede bekledim.Basit bir soru,"dedi nefesimi kesecek kadar ani bir şekilde araladı yüzünün dört bir yanındaki öfkeyi .
"Şimdi, tam şu anda , üstümde diri bir kan varken bile sadece seni istiyorum.Her şeyinle.Peki sen beni istiyor musun ?"diye sordu dudaklarıma kavrulmuş bir açlıkla bakarken.

Omuzuna dokunmaya korkan parmaklarımı gömleğin ıslak yüzüne değdirdim.Onu istiyorum, içimde büyük bir sızıyla.Ama o bu haldeyken...

"Aklımın kuytularında bile sadece sen varsın ."dedi ,gözlerinin koyu gölgesi kirpiklerinin altına düşerken "Hiçbir his,hiçbir düşünce senin kadar tesirli değil kadın."Sanki bir deprem oluyordu içimde ; şiddettini Hazerani'nin nefesi belirliyordu."Dikişlerden önce uyuştururlar Geşa. Ama şuan bir iğnenin ucuyla dahi kanayacak kadar yaralı hissediyorum.Bir hekim fayda etmez ,morfin de . Beni sen uyuştur Geşa."sesi yüksekten kaymak üzere olan birinin  tutunmaya çabalayan haliydi."Sana yakın oldukça, bu yakınlık arttıkça hiçbir şeyi hissetmiyorum.Sıcağı soğuğu bile.Yanlızca seni kavrıyor zihnim. Ve ben en yakınını istiyorum."yutkundu sertçe."Bana açılmanı ,beni içine almanı öylesine değil ,ölesiye istiyorum .Ve bunu nerdeyse gözlerinin derinlerini farkettiğim o günden beri her saat ,her dakika ,her saniye istiyorum.Anlıyor musun?Bu çok uzun bir zaman  anlamına geliyor  Geşa.Düşün senin için sayacaktım ama hesap karmaşıktı içinden çıkamadım."dedi ve var yok arası bir sesle fısıldadı"Görsene  bunu;seni istiyorum kana kana."

Vücudum baştan aşağıya sersem bir serzeniş ile karıncalanıyordu.Üstüme dökülen boğuk nefesleri , sözlerini içime akıtıyordu.Ama zihminim duvarlarında yankılanan şey açık yaraya dokunmanın sarmak olmadığı gerçeğiydi.

"Sen bu haldeyken..."dedim dudaklarının  nemli yüzünden kaçmak için başımı iyice geriye yatırdım.Ama başımı kollarının arasına alıp ,yüzüyle yüzümü hapsetti hemen."Sar diyorum işte Geşa.Dokun kanıma korkma.Sen bana değdiğinde içimin koca oyukları bile kapanıyor kadın.Endişeli bakan bu gözlerin kızılını yukarı çıkar da yanalım; çünkü yanarken kan akmaz.Hiçbir şey düşünme ,bizden başka."diye fısıldadı dudaklarını nemlenmeye başlayan yüzümde gezdiriyordu.Yavaşça tenimi yalayacak şekilde bıraktığı harlı soluklarla derinlerimin ıslandığını hissediyorum.

"Canın yanıcak."diye mırıldandım.Derinlerime emilmişti sesim."Zaten yanıyor Hazerani.Bunu yapma."Karanlığa sıkı sıkıya tutunmuş gözlerimi aralar aralamaz yakaladı ,siyah bakışları.

"Hayır ,iyileştiğimi göreceksin.Sen uyuşturacaksın sonra o dikişler tazelenecek."dedi .Ellerini omuzlarıma indirmesiyle beraber beni yavaşca yan yatırdı."Beni ,benim seni  istediğim kadar istediğini biliyorum."Aklımı esir ediyor arzulu dokunuşları.Gerçekten birleşmemizle iyileşeceğine inandırıyor beni.

"Kanıyor A..argeş ,hâlâ."dedim aramıza sıkışmış saçlarımı yavaş yavaş çekip boynumdan uzaklaştırdı.
Ama elini saçlarımdan çekmedi.Hislerim ,arzularım bacak aramda sızım sızım sızarken konuştum."N'olur doktor çağıralım,ya da hastanye gidelim  ."buraya geldiğimizden beri ben doktor diyordum .Ama hiç duymuyordu .Üstelik ne ondan uzaklaşıp birini getirmeme müsade ediyordu ne de benim dokunmama izin veriyordu.

Saçlarımı yüzümden sıyırdı usulca.

Gözlerim parmaklarından kayıp yüzüne kenetlendiğinde
dudaklarıma bastırdı kan bulaşmış parmaklarını.Bilerek değildi bu yaptığı .Gözlerini yummuş ,derin derin solarken "Sus Geşa."dedi fısıltıyla.Farkındaydım susmamı arzuladığının .Ya da konuşmamı istediği bunlar değil.
"Seni istiyorum."dedi dişlerini birbirine bastıra bastıra."Dikişte sensin , sargı da .Ama sen mecbur değilsin dikmelere de sarmaya da."

Öyle karmaşık duruyor ki şuan sanki dudaklarımı kapatmak için örttüğü o parmakları öpmezsem düşüncelerinde kaybolacakta ben onu bir daha bulamayacakmışım gibi.Sadece bir kaç saniye izledim yüzünü ve kan bulaşmış parmaklarını öpmekten hiç tinsinmedim.öyle hesapsız bastırdım ki dudaklarımı, bilinmezliğe yumduğu gözlerini açtı.Zorlanan nefesleri çarptı dudaklarımın üstündeki parmaklarına, sonra elinin üstündeki kanı farketmiş olacak ki gözlerini sonuna kadar  aralandı şaşkınlıkla.Kırmızı ışık yüzünün gölgesini devirmişti yüzüme.

Elini çektiği gibi dudaklarımın üstüne bulaşmış kanı gördü.Hissediyordum ama şimdi gözlerinde görebilmiştim o kanı.Orantılı dolgun dudaklarım vardı.Şimdi o dudaklarımin pembesine kanının diriliği bulaşmıştı.

Saçlarımın üstündeki parmaklarına baktı nasıl dokunacağını , dudaklarımı nasıl sileceğini düşündü.Bunu kasılan yüzünden anladığımda onun gerçekten kanayan yarasını hissedemeyecek kadar canının  yandığını şuan açıkça  gördüm.

Çünkü dudaklarım kirlenene kadar görmemiş gibiydi kanadığını;oysa elinin üstüne kadar süzülmüştü.

O an her şeyi var gücümle bir kenara itmiş gibi sert çehresini avuçlayıp dudaklarımı dudaklarına teslim ettim ."İstiyorum;her yaranı dikmeyi ve sarmayı da ."diye inledim dudaklarına.

Ve o kan emildi ,dağıldı belki.Bilmiyorum ama ona istediğini verip istediğimi alma derdine düşmüştüm.

O iyi olacaktı bana yakınlaştıkça,ben de iyi olacaktım o iyi olunca.Ve biz sonunda her birbirimize baktığımızda yanan o ateşin bu kez içine atlayacaktık .Bir olacaktık kanaya kanaya .

Sırtım soğuk yatağa değdi.
Ruhum cehennem sokağına.

Ruhuma sızıyordu üstümden eksilen hər bir kıyafetin ağırlığı.Onun tutkusu kadar kararmıştı gözlerim.Her dokunuşu canını yakmama.sebep olacak kadar kusursuz bir tutku taşıyordu.Ama canını bilerek yakmıyorum.

Üstüme biraz daha eğildiğinde bir damla kan teninden yuvarlanıp benim boynumun hemen altına çarptı .

"Sevgilim."dedim titrek bir sesle.
"Canını yakıyorum."

Gözlerini gözlerimle hizaladı.
Gözlerinde tarif edilemez bir şey vardı.

"Aksine Geşa"dedi sonra boynumun hemen altına düşmüş o kan damlasına doğru eğildi.Bir yaprağın üstüne düşmüş yağmur tanesi gibi duran o  damlayı dudakları ile tenim arasında sıkıştırdı ve o sıcak ıslak kanı tenime dudakları ile  yaydı.Bu akıl almaz bir şeydi ama tenimin üstüne sıçramış gibi dağılan o küçük kan damlası sanki kasıklarıma batırdığı iğneler gibiydi .
"Aksine bana şuan bir canım olduğunu hissettiriyorsun.Korkma ve durma."fısıldadı bir kez daha .
"Uyuşturuyorsun beni, devam et Geşa."

Artık bir şeyler düşünemiyorum.Buzdan bir ateş mümkün mü bilmiyorum ama şuan içimde buz gibi bir korku alev alev bir tutkuyla yanıyor.Sırtındaki kana olan korkum bu alevlerin içine gizleniyor ve yüzünü Hazerani'nin memnun soluklarıyla maskeliyor.

O andan sonra bir volkan gibi kaynayan benliğimi ellerine ,gözlerine ,sevgisine teslim ettim.Ulu orta bir aşk koca bir tufan demekti.Lavları, közlerimi harladı.
Gözleri tenimdeki alevin lavlarını yere döktü.Tenim önce yatağımıza değdi sonra en çok ona.Ondaki sıcaklar yeryüzünü yıkar ama beni kendiyle yakardı .Bizde su yoktu.O ateşti ben de ondan olma bir kor.Ateşi ateşle paklayacak şekilde yazılmıştı bizim kaderimiz.

Yandı ,yandım.Bedenlerimizi ruhlarımız gibi kavuşturduk her yerde.Gözlerimden iri yaşlar düşürdü.Ve her düşen yaşı öperek kuruttu.Sonra acı azaldı tutku alevlendi.Seslerimiz genzimizden kopup duvarları isimlerimizle parçaladığında bir yanardağın sıcağı ekili toprakları yaktı.Bizim için basılacak bir yer kalmamıştı.Sular yeryüzünde belki halâ vardı.Ama biz sönmeye değil yanmaya talip olanlardık o yüzden hiç su aramadık.Ruhumu ,bedenimle uçurdu onu kendime kattım.Bir yanardağ patladı korları dağıldı.Zamanın içinde kaybolduk.Ya da biz zamanları kaybettik.
Dünya kalktı Hazerani 'ye Geşa,Geşa'ya Hazerani olup döküldü.Tükettiğimiz nefesler geceyi de bitirdi.Sanki bizde bitip bitip yeniden doğduk.Günün en koyu anından sonrasını bile gördük.Çünkü birbirimize hep baştan başladık.Bir şiir gibi bitmedik.Uzun uzun okuyup son satırda ilk kez okumuş gibi başa döndük.Ezber ettik birbirimizi.Hem de ezberimiz tamken.Sesimde adını, dudaklarında beni ezdi ,ezdim.Çiğnediğimiz şey içimdeki aşkla harlandı .Tutkuyu bölüp bölüp pay ettik.Ellerimiz ruhlarımız gibi kenetliyken biz olduk.Hep biz kalmak üzere .

O muazzam uzun anların hemen sonunda dudaklarını alnıma yaslayıp sürttü, uzun uzun öptü ."Benim kadınım..."dedi gülümsediğim anlarda ,dudaklarını kulağıma indirip heceleyerek "Ha-ze-ra-ni."diye fısıldadı.Ona sıkı sarsıldığımda hala içimdeydi ve galiba buna alışmaya başladım bile.

"Senin kadının, Hazerani.."dedim ve güzel çehresini boynuma gömdü. Tenimi teniyle tamamen örttü.Boynuna sarılı ellerime gözlerimi indirdiğimde göz pınarlarımdan şakaklarıma doğru dolu yağar gibi gözyaşlarım sessizce döküldü.

Derin derin aldığım solukların üstümüze kırmızı ışıklar dökülürken düzene girmesini umdum.

"Bir kez daha ..."dedi terli boynumu öperken.Bir kez daha mı?

"H..hayır.Bittim Hazerani."dedim acıyla.

Usul usul öperken"Beni öldürüyorsun ."diye fısıldadı.
"Ağrın olmak zorunda mıydı?"

Onun istemeyerek  benden ayrılıp göğüsümden başını çekmesiyle beraber yatağın ucuna toplanmış siyah kumaşı göğüsüme bastırarak ayağa fırladım.Beni gülen sesiyle beraber avuçlarına hapsetmek ister gibi  yakalamaya çalıştı ama bu kez atılgan olan bendim .

Karnıma o anda saplanan ağrı belimi bükmeye yeterde atardı ama ben yüzümü ondan tarafa dönerek hızla yatağın başında duran otel telefonunu elime aldım.

"Seni gerçekten öldürüyorum."dedim kanlı göğüsüne bakarken.Yatağın üstündeki kaygan kumaşlardan biride onun alt bedeninin üstünde dağınık bir halde duruyordu .Bacaklarımın ona bakınca yeniden sızlanmaya başlaması da ayrı bir sorun .

Şişmiş kırmızı dudaklarını araladı ve o bembeyaz dişlerinin üstünden dilini kaydırdı."Daha seksi görünemezdin Geşa.Kanımın teninde duruşu beni ne yakıyor .Gel ,ölmek istiyorum."dedi.

Kanı boynuma ,ellerime ,tenime bulaşmıştı.Saçlarím nemlenmiş,tenimin her karışı terden ıslak duruyordu .Tek elimle göğüsüme çarşafı bastırıyordum.Göğüslerimin üstünden ayaklarıma kadar dökülen çarşafa bakarak gülümsedi ve sırt üstü uzattı bedenini.O anda yüzü kısa bir an için buruştu ve benden yana kolunu başının altına koyarak yan bir vaziyette döndü.

Telefonun altındaki resepsiyon numarasını hızla tuşladım.

"Buyrun efendim."dedi daha telefonun ikinci kez çalmasına izin vermeyen görevli.

"Ben ..."

"Bayan Hazerani,buyrun."diye ekledi.

Bu göktelenin tepesinde sadece ikimizin olduğunu bir an için unutup kendimi tanıtma yanılgısına düşecektim.

"Bir doktor çağırın lütfen , dikiş atacağını da belirtin.Hemen gelsin ,hemen."dedim ona yutkunarak bakarken ve telefonu onay alınca kapattım.

Gözleri kamaşıyor gibi bakıyordu.
Telefonu kapattığım gibi "Daha duş alacaktık yavrum."dedi sıcak bir sesle.

İşte utanç o anda ayak tabanımdan kış soğuğu gibi sızdı.Gözlerimi kaçırdım fayda etmedi.

"Cadı,saklandığını mı düşünüyorsun?"Dediğinde gözlerim omuzunun üstünden baktığı yere şaşkınlıkla çarptı. Arkamdaki boydan boya siyah filimlerle kaplı cama yansımam yapışmıştı.Ve bu tam onun gözlerinin önündeydi.

Önümde tuttuğum siyah çarşaf affallamam yüzünden bir an düşecek gibi olsa da hemen kavrayıp bir havlu misali ardıma doladım.

"Ahlaksız zebani."dedim cıklayarak banyoya doğru adım attım.Kasıklarıma iğneler batıyor gibiydi.

"Nereye ahlaksızlıklarımın ortağı?"dedi aniden benim önümü kestiğinde .Burnum koca gövdesine çarpmıştı.

Duşa onsuz giremezmişim.Benimle girermiş.Benimle girerse olacaklar malumdu.Ve ben onun aksine fazla kan kaybettiğinde insanın neler yaşayabileceğini biliyordum.

Duş almayı erteledim. Kıyafetlerimizi bile önceden buraya getirmişti.Hızla çarsafı üstümde bir elbise gibi sabitleyip ona bir şeyler giymesi için yardım ettim.Ve o gözlerinin uslu durmasını umarak kendim için bir şeyler seçtim ama her elime aldığımı yırtarak ıslarla kendi tişörtlerinden birini giydirdi.Yarası olduğu için fazla direnmedim.

Yatağa oturttum onu.Gögüsüne ,tenine bulaşan o kanı gördükçe kendimi paralamak istedim.Ona ,dudaklarına nasıl kanmıştım ?İyi olacakmış.

Evet çok mutlu,hatta bir kez daha düşündüm onu bu denli mutlu gördüğüm tek an yoktu .Ama vücudu zaten kanıyorken kendine hiç acımamıştı.

Bütün pansumanı kana bulanmıştı.Bakmama izin vermedi.Eline aldığı bir üstü ona bastırdı.Diğer parmaklarının arasında dumanı aramıza savrulan sigarası vardı.O yatakta oturuyorken bacaklarının arasında dizlerimin üstüne dikilmiş göğsünü ıslattığım bir kumaşla silmeye başlamıştım."Hastaneye gidelim."dedim.Sigara tuttuğu elinin parmak uçları ile saçlarımı kulağımın ardına itti.

"Doktor geliyor ya yavrum.Hem hastanelik bir şey yok."

Sinirliydim şuan kendime. Derin derin solarken boynuna bulaşmış kanı silmeye koyuldum.Ama farkettim ki teninde sadece kan izleri yoktu.O kızarıklıkların bir çoğu silmekle geçmiyordu.Hatta terli tenini sildikçe tırnaklarımla kazıdığım izler açığa çıkıyordu.Boynunun iki yanından göğüs kaslarına doğru inen tırnaklarımın yerleri fazlasıyla aşikardı.
Ona bunları nasıl yapmıştım?

Halim içmiş birinin ayıldıktan sonra ki hali gibiydi.

Ben ona üstünü biraz kamufle etmesi için bir gömlek getirmek için kalkacakken yanağıma oturdu dudakları.

Öptü yumuşacık bir şekilde.
"Hayatımın en güzel gecesi."diye fısıldadı."Senin içinde öyle olmasını umuyorum."dediğinde ise sesi oldukça sorgular tarzdaydı.Sigarasının biriken küllerini işaret parmağını sigaraya vurup düşürdü.

Yaşadığımız her an büyüleyiciydi.
Elbetteki benimde şüphesiz en güzel gecemdi .

Tek sorun bu muazzam gecede onun açılmış  dikişleriydi.Bir doktordan iyi olduğunu duymaya ihtiyacım var . Çünkü ben Hazerani'nin gülen yüzü ve kanayan yarası arasında ki dengeyi kuramıyorum.

"Alabilir miyim ?"diye sordum kaşlarımı çatarak.

Sigarasını yanakları içeri gömülecek şekilde içine çekmeden hemen önce gözlerinin kısılmasına sebep olacak şekilde çattı kaşlarını."Neyi ?"diye sordu şaşkınlıkla.

Ayaklandığım gibi bir yanağına avucumu yasladım.Ve ardına sigara  dumanı birikmiş dudaklarını ısırarak öptüm.Dudaklarının arasında yavaş yavaş sızıp dudaklarıma çarptı o duman.
"Az önce aldığın aklımı ve bir ısırık."diye cevapladım gözlerine bakarken ,kısık bir sesle .

"Of be kadın..akla zararsın ulan."dediğinde ,göz kırpıp gülümsedim.

Yüzüne ona has o muhteşem tebessümü dağılırken bir gömlek almak için dolaplara ilerledim.Kasıklarıma avucumu bastırmamak için zor duruyorum , bacaklarım da her attığım adımda düşecekmişim gibi hissettiriyor .

O yüzden oldukça temkinli yürüyordum.

"Çok acıyor mu?"diye sordu nefesi ensemde bitmişti.

Bu adam beni kalpten götürecek.

Gömleği elime aldığım gibi o da beni kendine doğru çevirip  tek kolunu kalçamın altından sararak beni kucakladı.

"Hazerani!"diye çemkirsemde indirmedi .Yatağa otururken dahi tek  dizinde oturmamı sağladı.Zemine attığı buruşturulmuş izmarite baktım bacaklarım iki bacağının arasından sarkarken.

"Yürümekte zorlanıyorsun ."diye homurdandı.Suratı asılmıştı.Yüzünü başta göğüslerimin üstüne kapatsa da çok geçmeden çenesini tenime bastırıp kısık bakışlarını bana doğru kaldırıp"Çok dikkat etmeye çalıştım ama söyle yavrum ,çok mu ağrın var?"diye sordu.

Farkedilmemesi için
direniyordum oysa ki.
Ve gerçekten de kendisiyle çok savaştığını  görmüştüm.Hem sorun o değildi sorun alttakinin heybetiydi.

Gözlerim kaçıyordu ."Biraz acıyor ve bu normal bir şey."deyip hemen geçiştirdim.Elimdeki gömleği beni saran kolundan geçirip diğer koluna giydirmeden omzunun üstüne bıraktım.

Düşünceli bir sesle "Geşa.."diye cümleye başladığında odanın kapısı çaldı.Dikildim ve dikildiğim gibi o ağrı katlandı.Evet biraz acımalıydı ama bu kadar değildir heralde.

Acıma kulak asmadan kapıya doğru yönelecekken "43.Kata inin ."diye seslendi Hazerani.

Biz kaçıncı kattaydık bilmiyorum ama beni hiç ağırlığım yok gibi yine kucaklamasına izin vermedim.Elimi kemikli parmaklarının arasına teslim edip ne yapacağını bekledim.Ayaklandı ve odanın içinde duran beni kapı olduğunu dahi yeni farkettiğim alana yürüdü.

Ve onun bir kapı değil odaların içine inen bir asansör olduğunu anladığımda o çoktan 43 .katı seçmişti.İndik ve bu bir asansöre göre oldukça uzun sürdü .
Göktelenin kaç kat olduğunu gerçekten fazlasıyla merak ediyorum.

Odanın içinden asansörün içi görünmüyor olsada asansörün içinden oda oldukça rahat izlenebiliyordu.
43.kattaki odaya indiğimizde  çıktığımız siyah  odanın aksine burası beyazlarla döşeliydi.Her şeyi ama her şeyi bembeyaz ve oldukça ferah bu odanın içine asansörün içinden bakındı.

Odanın kapısı açıldı . İçeri orta yaşlı beyaz önlüklü kadın bir doktor girdi ve kapı kapandı.

Neyi beklediğini üstüme attığı bakıştan anlamam gerekiyordu.Kalçalarımın altında biten bir tişörtle duruyordum.Doktor hanımı görünce kapıyı açtı ve biz de odanın içine geçtik .Doktor hanımla küçük bir selamlaşma faslı yaşadık.İçimde çamaşırlarım ve üstümde kocaman siyah bir tişörtten fazlası yoktu.
Ellerim ve yüzüm ve boynum ne haldeydi hiçbir fikrim yok ama bacaklarımda bazı izler vardı , özellikle de parmak izleri.

Bunları utancıma rağmen egale eden şey doktor hanımın mesleki profesyonelliğiydi.Hemen Hazerani'ye odaklanmıştı .Bir kaza geçirdiğimizi de düşünmüş olabilir ,bilmiyorum.

Hazerani yatağın kenarına bir ayağını altına alacak şekilde oturduğu gibi  doktor hanım tek omuzuna attığı gömleği itecek oldu.Ama gömleğin hareket etmesiyle dahi sırtında peyda olan o izleri anımsayınca tırnaklarımı endişeyle kemirmeyi kesip , hemen  bende tek ayağımı altıma alacak şekilde Hazerani'nin arkasına oturdum .

Doktor hanımın burnunun ucuna kaydırdığı yakın gözlüklerinin üstünden bana attığı o tatlı bakışa tebessüm ederken "Koca bebeğim iğneden korkuyor ."dedim.

Başını yana çevirip beni görmeye çalışırken"Kim ?Ben mi korkuyorum ?"diye alayla sordu Hazerani."İğneden korkan sen olmayasın cadı?"

Ellerimi karnına sarmıştım. Başımı yan tarafından ona doğru uzattım.Ellerimden birini karın kaslarından çekip kırılmış tırnaklarımı ona gizlice yandan gösterdim .Umarım sırtının durumunu anlamıştır. Alt dudağını ıslatıp kısacık gülümsedi sonra  ellerimi yeniden karnına sarıp eliyle de ellerimin üstünü örttü.

"Yaranıza bakabilir miyim ?"diye sordu doktor hanım.

Hazerani başını sallamakla yetinse de ben "Lütfen , hemen."dedim .Endişeli sesimle beraber gömleğin o giydirmediğim tek omzunu aşağıya çekti.
Başımı diğer omzuna yaslayıp hem gömleğin daha fazla açılmasına engel oldum hem de başımı yaranın tersi istikametine çevirebildim.

Tatlí bir sesle ama kızar gibi "Bakmıyorsun değil mi cadı?"diye sordu o sargısının açılışının sesini duyarken.

Bir cevap vermedim ama ellerimi beline daha sıkı sardım.

"Hım..dikişleriniz atmış.Zorlamış olmalısınız."dedi doktor hanım ."Ve çok fazla kan kaybetmişsiniz.Nasıl yaralandınız?"

"Hih.."diye bir ses çıktı dudaklarımdan
"Hastaneye götürelim."dedim başımı bile kaldıramadan.

"Doktor hanım,"dedi Hazerani.Uyarıcı bir tonda "Cadıyı başıma salacak şekilde konuşma . Kurşun sıyırıp geçti ,yeniden at şu dikişleri bitsin."

"Hazerani doktor ne diyorsa o olacak !"diye çemkirdim başımı çekinerek o tarafa çevirdim.Çenemi sırtına yaslamıştım ."Onu dinlemeyin doktor hanım."Göz ucuyla yarasına baktığımda ilk gördüğüm şey çiziklerdi ve biraz üstünde kesik izine benzer bir yara vardı.

Gözlerim dolmaya başlamıştı ki beni kolumdan tutup kucağına doğru çekmesi bir oldu.

"Birilerinin gözlerinin musluklarını açmak için an kolluyor."dedi beni göğüsüne yaslarken.

Doktor hanımın elleri havada kalmıştı.Şaşkın gözlerle ona bakıyordu .

"Ama kolunuz."dedi hayretle ."Dikişleriniz ..."deyip kaldı.

Hazerani'nin geceden beri böyle diye kızmak istesemde şikayet etmeyi bir kenara bıraktım.

Beni altına kıvırdığı bacağına oturmuştu bir eliyle beni sardı yaralı omzunun altındaki elini de yataktan sarkan bacağının üstüne koyduğunda Hazerani yüzüğüne bulaşan kana baktım.

"Lütfen bakın ."dedim bir kez daha .
"Isterseniz hastaneye gidelim doktor hanım."

Doktor hanım sesimle şaşkınlığından sarsılarak sıyrıldı.Artık belindeki izleri görmesinden utanmayacaktım.
Yeter ki Hazerani iyi olsun utanç bedenimde gezebilirdi.Zaten halimizden olan yeteri kadar açıktı.

Baktı.Ve o bakarken Hazerani boynuna yasladı başımı.Kokusunu içerleyerek içime alırken beline sıkı sıkı sarılmıştım.

"Ben açılan dikişleri burda da yenileyebilirim.Ama hastaneye gelmenizi ve kan takviyesi almanızı öneririm.Baş dönmesi,mide bulantısı var mı?"diye sordu.

O daha cevap vermek için konuşamadan"Var mı?"diye yineledim bende soruyu.

"Yok doktor hanım."dedi düz bir tonda.Saçlarımın arasındaki parmaklarından şevkat kayarken
"Hatta uyuşturmanıza da gerek yok."dedi imali bir sesle."Değil mi Geşa?"

"Nasıl ?uyuşturmamı istemiyor musunuz?"

"Hayır hayır.."dedim onu yandan cimdiklerken "uyuşturmadan olmaz ."

"Ellemesene  kadın."dedi Hazerani.

Ve doktor hanım şaşkın bir tebessümle baktı , ben utançla yüzümü gizledim.

"Utandın mı?"dedi dudaklarını saçlarıma bastırmıştı."Kulaklarına bak doktor,kesin kızarmıştır"diyerek  saçlarımın içindeki parmaklarıyla kulağımın üstündeki saçları kaydırdı."Bu kadından başka yok.
O bir tane."deyip ısınan ve her utandığımda kızaran kulağıma kapatmıştı koca avuç içini.

Daha çok utanmamı istiyor olmalı.

"Ağa!"diye çemkirdim.Ne oluyordu bu adama?

Doktor hanım tatlı siması ile bir tebessüm etti.Sonra ne yaptı bilmiyorum ama o işine çoktan koyulmuştu.

Hazerani'nin bedeni hiçbir tepki vermiyordu.Verse tenine yaslı duruyordum illa ki hissederdim.

"Bitmek üzere."diye mırıldandı doktor bir müddet sonra."Hanımefendi korkmayın lütfen."

"Acıyor mu doktor hanım ?"diye sordum sesim titrerken , gözlerim karanlığa bulanmışken."O acısa bile söylemez .
Siz bilirsiniz acıyor mudur?"

"Güven sıfır ."diye homurdandı Hazerani."Acımıyor diyorum kadın."

Affalmış bir sesle "Dikişleri soruyorsanız şuan uyuşturduğum için pek  bir şey hissetmez ."dedi doktor ."Ama yara kapanana kadar omzunu oynatması bile canını bir miktar yakacaktır."

"Şimdi yaktın bizi doktor hanım."dedi Hazerani.

Yok bunun keyfi gerçekten iyi.

Dikişler atıldıktan sonra yarasının etrafını temizledi doktor hanım ve çok dikkatli bir şekilde pansuman yaptı.

Ona bir ağrı kesici iğne de  yaptı.Eğer bahsettiği belirtiler olursa kan takviyesi için hastaneye gitmemizi söyledi.
Hazerani bir doktoru dahi şüphe de bırakmıştı.O kadar kan kaybı varsa böyle iyi durulmaz diye bağırıyordu kadının bakışları.

"Bitti."dedi doktor hanım .Başımı hızla kaldırıp pansumana  baktım.Tertemizdi hiç kan yoktu.Dizlerimin üstüne dikildim .

"Teşekkür ederim doktor hanım "dedim Hazerani hemen  başını göğüsüme yaslamıştı.Saçlarının arasında gezindi parmaklarım.

"Vazifem efendim."deyip çantasını toplamaya başlamıştı ki "Yavrumun da ağrısı var."dedi Hazerani.

Saçlarını çektim usulca güldü karnımın üstündeki dudakları.Susmasını umdum yüzüm kızarırken.Ama susmadı.

"Onun içinde bir şey yapamaz mısınız?"

"Öyle mi?Siz de mi yaralısınız?"diye sordu doktor bana doğru telaşlı bakışlarla dönerken.

"Hayır ."dedim hemen .

Ben başımı da yalanımı kuvvetlendirmek istercesine sağa sola sallarken "Cadıların burnu uzasaydı senin burnun şimdiye kadar havuç olmuştu."diyerek yüzünü karnıma sürttü.

"Bizim dün  nikahımız kıyıldı."dediği gibi doktor hanım üstüme ilk kez dikkatle bakındı.Yanaklarımda ki utanç dalgası gözlerimin kıyılarına çarptı ."Yürürken ağrısı oluyor."diye de söylemekten zerre çekinmemişti.

Ama doktor hanım anlayışlı bir üslupla bir iğnenin ucunu da benim için çıkardığında "B..be..benim için mi?"diye sorup kaldım.

"Ağrı kesici.İyi gelecektir."dedi .

Hemen"Ben iğne olmam.Ben çok iyiyim ki."dedim omuzlarımı sirkelerek.

Bana iğne vuracaklardı.İğne..Allah'ım kurtar beni.

"Yalancı.."Usulca kaçacak olduğumda Hazerani beni kucağına oturtup sırtımı göğsüne yasladı.Tek koluyla sıkıca tutarken."Vurun siz iğneyi, ben tutuyorum.Kaçamaz bizim korkusuz ,korkak."

"Allah rızası için."dedim doktora bakarken "yapmayın doktor hanım ben iğne olmak istemiyorum."

"Korkmayın lütfen ."dedi doktor korkudan inleyen yüzüme bakarken şaşıp kalmıştı.

"Bakın doktor hanım ben sizi çok sevdim ve size açık konuşacağım ben iğneden öyle böyle değil ,çok  korkuyorum."

"Bende korkmayın diyorum."dedi orta yaşlı tonton kadın.Ama  bu kez asla sempatik bulmadım.

Kararlıydı doktor, üstüme üstüme geliyordu elindeki o dev iğne ile .
Tamam çok büyük değil ama bana büyük yeterince.

"Argeş'im.."dedim Hazerani'nin beni saran kolunu açmaya çalışırken "Koca adamım ,aşkım ,tek sevgilim bana iğne vurmasına izin verme."diyerek koca bir  çığlık attım tam  doktor koluma doğru eğilirken.Hazerani den alıyorlar bu emirleri.

Kadına nasıl baktıysa kadın iğneyi vurmak için gözünü karartmıştı .

Debelenmelerim boşa çıkınca sıkı sıkıya gözlerimi yumdum ."Allah'ım Allah'ım..."diyordum ki Hazerani'nin gülen sesini duydum .

İçimden okuduğum sureyi onun yüzünden karıştırmıştım. Avucumun içine bırakılan bir ilaçla beraber tek gözümü araladım.

"Bu da yeterli olacaktır ."dedi doktor elimin icindeki ilacı ima ederken.Derin bir nefes aldım.Hazerani'ye bakıp başını aşağı yukarı salldı.Kocam bana kıyamamış.Korkuyla ciğerlerime stokladığım nefesleri bıraktım.
Tüy gibi kucağına yıkılmıştım.

Doktor bize bakmadan kısık bir sesle"Ve bir kaç gün cinsel birliktelik yaşamamanız ikiniz içinde sağlıklı olacaktır."dedi.

Hazerani hemen "Bir kaç gün derken ?"diye sorduğunda gözlerim yuvasından pörtleyecek gibi oldu .

Doktor bile utandı Hazerani.
Kısa bir an ne diyeceğini bilememiş gibi durdu ve sonra gözlerini bende tutarak "Yani sizin zaten  mümkün olduğunca hareketsiz olmanız gerek . Hanımefendi içinde sağlıklı olan bu."dedi .

O yine konuşacak olunca başımı dudaklarına doğru kapattım.Kolunu sıkmamla da sustu , sağolsun.

Ve doktora al bir ifadeyle başımı sallamakla yetindim.Elimdeki ilacı kullanana kadar bekledi .Biraz bilgi verdi ve çantasını tamamen topladı.Doktora minnetle baktım.Uğurlarken de minnetimi açıkça dile getirdim.

O gittiği gibi yan yatıp beni kollarının içine yatırdı Hazerani .Bende  üstümüzü bembeyaz, mis gibi kokan ipekten bir kumaşla örttüm .

"Yukarı çıkmamız gerek."

"O oda dağınık Hazerani burda uyuyalım."

"Yavrum çarşafları almam lazım."

"Ne?"

"Duydun işte kızım ,sana değen,sana bulaşan ,sana sarılan o çarşafları alacağım."dedi kararlı bir tonda .

"Pisler.Çok kirlendi onlar Hazerani"dedim yüzümü ekşitsem de minik bir tebessümün dudaklarımı iki yana çekmesine mani olamamıştım.

"Pisse pis.Hem bana değil ,sana pis geliyor cadı .Ben alacağım diyorum.Kimse dokunmayacak ,kimse yıkamayacak o kadar ."

"Kıskançlığın zirvesi bu insan azmanı sevgilim."Dedim ,sırıtıyordum artık.

"Azman falan."dedi beni tek koluyla   kucaklarken "O güzel ağzın neler diyor öyle ?Dudaklarının canını yakarım bana öyle şeyler söyleme."

Boynuna şehvet dolu bir öpücük bıraktığımda sızlandı.Boynunun damarları kabarırken parmaklarımla öptüğüm yerin  üstünden geçtim.
Ters bakışları yüzüme döndü "Sen dikkat ette bu dudaklar senin canını yakmasın."diye de  mırıldandım.

"Kapışalım mı güzelim?"dediğinde sabahın ışıkları yatağın üstüne dökülüyordu.

Ve onun gözlerinin içi yine yanıyordu.

Yorgunluktan bitap düşmüş bedenimle hemen ona sırtımı dönüp gözlerimi yumdum.

"Parmağımı kıpırdatacak halim yok ."diye söyledim uykulu sesimle.

Yavaşca ardımdan sokulup, sırtıma göğüsünü yasladı.Koluyla içine almayı arzular gibi sardı.Ona doğru çevirdim yüzümü.Bedeni üstüme gölge misali düşmüştü.

Yüzüme milim milim bakıyordu,boynuma , en çokta şişmiş va birbirine değerken bile acıyan dudaklarıma."Geşa şu halin. .."diye başladı cümleye sesinden dökülen altmetni duymuş gibi örttüm dudaklarını.

Utanarak kaçırdım gözlerimi.
"Acıyor mu?"diye sordum.

"Çok."dedi gülen bir nefesle.

"Hazerani?"dedim korkarak kollarından kalkacak olduğumda beni kendine bastırdı.

Hissettiğim sertliği ile gözlerinin içine donup baktığımda "Ben bir kaç gün bu acıya nasıl dayanacağım?"diye söylendi.

Kızıldan mora doğru renk atıyordum ki gözlerini yumdu."Bakma lan öyle bakma ."dedi başımı boynunun altına bastırdı."Aklıma giriyor o gözlerin ama sende cansın."dedi saç diplerimden öperken "Hem de benim canım."diye fısıldadı.

Öyle yorgundum ki utançın ,pembe hislerle bezeli yanağında ona sokularak yumdum gözlerimi.Huzuru ter diye döker mi bir ten?Dökülüyordu ,onun teninden karış karış huzur dökülüyordu.

Gözlerimi yumunca üstüme çöken gelen o karanlıktan hiç korkmadım.Zaten korkmadığım tek karanlık buydu  işte . Hazerani'nin kokusu varsa gerçek bir  karanlık yoktur, çünkü.

♣️

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 27.1K 6
"Elinin altında atan senin kalbin." Al benimki de senin olsun be adam! Yemin mi ettin beni öldürmeye? Çok zalimsin! Ruhum bedenimi terk etti. Rabbim...
672K 39.7K 63
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
ŞİLAN By mrklikllncj

General Fiction

425K 16.1K 23
"Sevdiğin var mıydı?" elindeki duvağı kenara bırakıp genç kızın gözlerine baktı. Kafasını hayır anlamında salladı, titremesine engel olamıyordu. Genç...
TOHUM By P!NK

General Fiction

3.4M 102K 48
"BAĞIRMA BOŞUNA! BABAN SENİ SATTI!" Duyduğum sözlerle, biraz önce sinirle bağırdığımda gürleyen sesim, aniden içime kaçtı. "Ne... Ne saçmalıyorsun?" ...