~Hümeyra~

Gazmnm tarafından

7.6K 472 161

" Beni buradan çıkar lütfen." dedim fısıltıyla. Beni duyar duymaz, anlaşılmaması için yalancı bir gülümseme t... Daha Fazla

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm.
25 Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm-FİNAL

8. Bölüm

237 15 10
Gazmnm tarafından

İYİ OKUMALAR 

---------------------------&&&--------------------------

Neden bağırıyordu ki bu adam? 

Kızımın kapısını sessizce kapatarak hem bağırıp hem de kapıyı yumruklayan adama kapıyı açtım. Yumruk yaptığı eli havada kalırken öfkeli gözlerini gözlerime dikti.

" Ne oluyor Savaş? " dedim. Bu hali garipti, bu hali çok fazla garipti. 

" Ne demek gece vakti tek başına eve gelmek? Ha? Delirdin mi sen?" dedi bağırarak. 

" Savaş Lütfen.." 

" Ne lütfen Hümeyra? Çocuk musun sen? Sırf kıskançlığın için küçük çocukla kadın başına yola mı düştün?" dedi. Acımasızca. Sözümü kestiği yetmiyormuş gibi, beni dinlemiyordu da. Kalbim de koca bir hayal kırıklığı vardı şuan. 

Dolu gözlerimi gözlerinden çekmeden konuşmayı denedim tekrar. " Eve gelmek zorundaydım. M-Meleğin ateşi vardı " dedim zor da olsa. Çenem titriyordu büyük ihtimalle, konuşmakta zorlanıyordum çünkü.

Bir kaç saniye öyle baktıktan sonra eli ile sert bir şekilde kafasına vurup bana yan döndü. Yine gözlerini sıkıca kapatmıştı. Kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. Bugün gördüklerim yetmiyormuş gibi, bir de  sözleri ile de kalbimi tamamen parçalara ayırmıştı.  

Kafamı eğip göz yaşlarımı sildim. 

" Nerede şuan " dedi sakinleşmiş sesi ile. Ona bakmadan " Odada uyuyor " dedim. Bir- iki  saniye bana baktıktan sonra Meleğin odasına doğru yürüdü. Onun arkasından odaya girmeden kapının önünde durdum. 

Önce ateşine bakmış sonra anlından öpmüştü. 

" Doktora götürelim mi?" dedi. Eli hala anlındaydı. 

Kafamı olumsuz anlamda salladım . " Gerek yok ilacı verdim zaten. Sabaha hiç bir şeyi kalmaz"  rahatlamıştı.

Savaş Meleğin yanındayken, bende üzerimi değiştirmek için yatak odasına gittim. Bu gece kızımın yanında kalacaktım. Tekrar ateşi çıkabilirdi. Dolaba yönlendiğim anda Savaş' ta odaya girip kapıyı kapattı. Sırtını kapıdan ayırmadan bana bakıyordu. Kalbim varlığı ile kasılırken, ifademi korudum. Son bir kaç gündür bana yaptıklarını asla unutmayacaktım. 

" Korktum " dedi. Sesi kısık olsa da benim duyabileceğim şekilde söylemişti. Sesini duyunca öylece kaldım. Konuşmayacağımı bildiğinden kapıdan ayrılıp yanıma geldikten sonra kolumu tutarak, beni kendisine doğru çevirdi. 

Başımı kaldırıp da bakmadım gözlerine. Çünkü biliyordum eğer bakarsam anında affedecektim onu. Yine elini çeneme koyup başımı kaldırmak istedi. Ama bu defa izin vermedim. 

" Seni korkutmak istememiştim. Çok fazla ateşi vardı " dedim açıklama yaparak. Beni kendisine doğru çekip bedenine yapıştırdı. Kalın kollarını zayıf bedenime sarmış, sıkıca sarılmıştı bana. 

Ben şaşırmış bir şekilde öylece duruyordum kollarının arasında. Kalbim yine hızlanmıştı. Kafasını boyun girintime getirip derin bir nefes aldı. Tenim karıncalanıyordu. 

Hızlanan nefesime bir de titreyen bacaklarım eklenince çareyi ona tutunmakta buldum. Elimin birini kaldırarak montunu tutup bütün gücümle sıktım.  

" Korktum be kadın, gece vakti tek başına.."  devam edemeden kollarını biraz daha sardı bedenime. Gerçekten korkmuştu benim için. Yaralı kalbim biraz olsun şifa bulmuş gibiydi. Ona hissettirmeden hafif gülümsedim. 

Geri çekildiği anda yüzümü tekrar eski haline döndürdüm hemen, onu affettiğimi düşünmesin şimdi. Benden uzaklaşmadan bu defa ellerini yüzüme koydu. 

Onunda gergin yüzü yumuşamıştı. Bana içten gülümseyerek, baş parmakları ile yüzümü okşadı. 

" Mehmet'in acı gününden beri,  bir korku sardı beni de. Size bir şey olacak diye ödüm kopuyor" dedi. Gözlerimin içine bakara. O günden sonra daha fazla korumacı olduğunu anlamıştım ama, bu kadar etkilendiğini bilmiyordum. 

Bir şey söylemeden öylece gözlerine bakırken yüzünü yüzüme doğru yaklaştırıp önce anlımdan öptükten sonra anlını anlıma dayadı. 

Yüzüme vuran nefesi yüzünden kalbim durma noktasına gelecekti. 

Gerçekten korktuğunu bilsem de bana bugün yaptıklarını aklıma gelince yüzümde ki ellerini bıraktırarak bir kaç adım geriye gittim. Yüzü düşmüştü, umursamadan dolaptan giyeceklerimi alarak çıktım odadan. 

Tekrar kızımın odasına gelmiştim. Önce ateşini kontrol ettim, neyse ki ateşi tamamen normale dönmüştü. Sonra üzerimi değiştirerek yanına uzandım. Zorda olsa geçen bir saatin ardından sonunda uykuya dalacağım anda arkamda nefes hissettim. 

Kalbim korku ile dolarken, belime dolanan kollar ona doğru dönmeme izin vermemişti. 

" Şş benim" dedi. Savaş. 

Kalbim deki korku yerini kısa sürede heyecana bırakmıştı. Ne oluyordu bu adama? Evliliğimiz boyunca hiç bu kadar yakın olmamıştı. 

Tamamen bana yaklaşarak bedenlerimizi birleştirdi. 

" Neden buradasın ? " dedim fısıltıyla. 

" Sen neden buradasın ?" dedi. Aynı soruyu o da bana sormuştu. Benim bahane gibi görünen, geçerli bir nedenim vardı. 

" Ateşi çıkabilir tekrar " dedim. Kısa bir sessizlikten sonra güldüğünü duydum. 

" Hımm, bana kızgın olduğun için benden kaçmıyorsun yani " ima dolu sorusuna ne cevap vereceğimi iyi biliyordum. 

" Neden kızayım ki sana? Sen beni arayıp sürpriz yapacağım diye heveslendirip sonra bir haber dahi vermeden eski sevgilini teselli etmeye gitmedin ki üstüne bir de eve de bırakmadın. değil mi Savaş bunları sen yapmadın?" dedim. Aynı ima ile.

Gerilmişti. Bunu kasılan bedeninden anlıyordum. Bir kaç saniye sessiz kaldıktan sonra, zaten yapışık olan bedenimizi birazda yapıştı. 

Burnunu saçlarımda hissettim bir anda. Belime baskı yaparak beni kendisine doğru çevirdi. Düzensiz olan nefesim iyice kontrolü kaybetmişken, bu defa kokusuna sokuldum. 

Karanlık odada, zeytin gözleri rahatlıkla bulmuştu gözlerimi. Elini kaldırarak önüme gelen saçlarımı geriye doğru itti. 

" seni aradıktan sonra iş yerinden çıktım yolda gelirken, Hale ile karşılaştım. " her yerden çıkmasa olmaz zaten, 

" ağlıyordu, perişan haldeydi, arabaya almak zorunda kaldım" dedi. Zorlanıyordu anlatırken. Bugün yaşanılan her şeye mecbur kaldığını anlatmak istiyordu sanki. 

"Ne olduğunu sorduğumda Gül teyzenin ölüğünü söyledi" Bir dakika kadının adı gülsen değil miydi?

" Gülsen değil miydi adı ?" dedim araya girerek. Gülümsemişti. Ellerimi yüzümde dolaştırmaya devam ederek " Gülsen ama biz Zeynep ile ona Gül derdik. Eskiden hep gül derlermiş ona" dedi. Gülümsemesi solmuştu tekrardan. 

O da onu seviyordu belli ki. 

" Neyse, sonra Gül teyzenin evine gittik duyan gelmişti zaten. İçeri zor soktum Hale'yi. Giremem deyip durdu. Bizimkiler de gelince biraz olsun rahatladım. Amacım Hale'yi anneme bırakıp eve gelmekti. Ama bir türlü sakinleşmedi" 

" Senden çareyi ona sarılmakta mı buldun?" dedim. 

Yüzüm de ki elini yanağıma koyup okşadı. " Ben sarılmadım , o sarıldı bana" dedi yumuşak sesi ile. 

" Ne olursa olsun sarıldın sonuçta " dedim küskün bebekler gibi çıkıyordu sesim. Yine gülümsedi. 

" Aynı şey değil" 

" Öyle mi ?" dedim tek kaşımı kaldırarak, çirkef kadınlara benziyordum şuan. " İyi o zaman, benim de eski çocukluk arkadaşım gelsin sarılsın bana" sözlerimi duyduğun an  çatmıştı kaşlarını. 

Öfke ile soluyordu resmen. Neden böyle bir hata yaptım ki?

" Ne ?" dedi sert ama kısık bir sesle. 

" H-hiç " dedim kafamı göğsüne doğru eğmiştim. Belki sakinleşirdi.  

Kolumdan sert olmayacak şekilde tutarak beni çıkardı göğsünden. Yine göz gözeydik. " Ne söyledin? Bir daha söyle?" dedi. 

" Hiç bir şey dedim ya " inkar edecektim mecbur. " Hümeyra?" dedi ismimi bastırarak "  Eğer böyle bir şey yaşanırsa kan çıkar haberin olsun ". 

Öyle bir şeyin olması imkansız olsa da beni kıskanması hoşuma gitmişti. Yine de belli etmedim. 
" Öyle bir şey olmaz merak etme. Benim ne çocuklu arkadaşım var ne de eski sevgilim oldu" dedim. Normal bir şey olsa da şuan şu durumda baya işime yaramıştı. 

Memnun olmuş gibi tekrar gülümseyip beni göğsüne çekti. " İyi, en azıdan katil olmayacağım " dedi. Sözlerine bende tebessüm ederken, ayakta tutmaya çalıştığım kuyruğum neredeydi bilmiyorum.

------------------&&&-----------------

Küçük bir el  yüzüme dokunuyordu sanki . Kimin olduğunu bildiğimden tatlı bir tebessüm geldi yüzüme. Huzurlu geçen bir geceden sonra gözlerimi yavaşça açarak beni uyandırmaya çalışan kızıma baktım. 

Güldüğümü görünce oda gülmüştü. İşte şimdi günümde çok güzel geçecekti. 

Uyanmama mutlu olmuş gibi sevinirken hemen uzanıp uzun kollarıma aldım. Ateşi de yoktu şükür ki. Anne kız bir yatak keyfi de yaptıktan sonra yataktan çıkıp aç karnımızı doyurmak için mutfağa gittik. 

Kızımı masa sandalyesine güzelce yerleştirip kahvaltıyı hazırlamaya başladığım anda kapı çalınmıştı yine. Kim ki bu saate? Erken de değil ama Savaş'ın evde olmadığı zamanlarda genelde kimse gelmezdi. 

Her ihtimale karşı dikkatli olmak için önce kapı deliğinden baktım. 

Neyse ki Zeynep'ti. Abim yüzünden kapıları açmaya korkuyordum artık. 

Daha fazla bekletmemek için kapıyı açtım.

 " Günaydın Zeynep, hoş geldin " Neşeli sesim onu da gülümsetmişti. 

" Günaydın hoş bulduk yenge" 

" Gel. Bizde tam kahvaltı edecektik" dedim içeri davet ederken. Nedense mutlu olmama şaşırmış gibi bakıyordu. Bir şey söylemeden içeri girip montunu astı. İkimiz de mutfağa girdiğimizi de Meleğin,  dün gece ateşi çıktığında çok korktuğu için şimdi iyi  görünce mutlu olmuştu. 

" Halam, prensesim benim " dedi kızımı kucağına alırken. Melek de onu gördüğü için mutlu olmuştu. Onu alsın diye yerinde duramıyordu resmen. Onları izlemeyi bırakıp hızlıca kahvaltı hazırladım. 

Bana yardım etmek istese de izin vermemiştim. Zaten bütün gün evde çalışıyordu. 

Hazırlanan masaya hep birlikte oturduk. Zeynep kızımla oynarken bir yanda da ona bir şeyler yediriyordu. 

" Ee görümce hanım, seni bu saate buraya getiren nedir ?" dedim gülerek. Ona hitap şeklim hoşuna gitmiş gibi güldü. 

" Meleği merak ettim  ya, gelip prensesime bir bakayım dedim " dedi elini tutarken. Onlara gülümseyerek baktım sadece. 

Sessizce kahvaltımızı ediyorduk. Arada kafamı her kaldırdığımda göz göze gelmeye başladık. Bu bir şey sormak isteyip soramadığı anlamına geliyordu. 

" Ne  oldu ?" dedim. Onu bu dertten kurtarmak için. 

" Şeyy.. Dün abim çok sinirliydi de" biliyorum bunu zaten, dinlemeden onca laf söylemişti bana. 

" Biliyorum " dedim. Bana söyledikleri tekrar çınladı kulağımda. 

Elini elimin üzerine koydu. 

" Yenge valla tutamadım onu, sen gittikten 5 dakika sonra o geldi. Senin evde olmadığını öğrenince bağırarak nereye gittiğini sordu. Daha nedenin söyleyemeden fırladı gitti evden " Gözlerimde hüzün görmüş gibi elimi tutmaya devam ederek biraz yaklaştı. 

" Çok kızdı mı? " 

" Kızdı. Kızdı ama korktuğu içinmiş. ' Gece gece tek başıma niye çıkıyormuşum 'diye bana bağırıp durdu. Hayır yani o kadar kısa sürede nasıl eve geldi anlamadım. " dedim direk gerçeği anlatarak. 

" Korkmuş demek" o kadar lafın içinden bunu bulmasına şaşırmadım. İmayla Gülümsemişti. 

" Ne oldu? Niye gülüyorsun yine?" 

" Hiç canım " dedi. Geriye doğru yaslanıp kollarını göğsünün altında birleştirerek.

 " Bir de adam beni görmüyor deyip duruyor, adam korkudan yarım saatlik yolu 10 dakikaya gelmiş" sessiz söylediğini sanıyordu ama ben bunların hepsini duymuştum. 

 " Seni duyuyorum " Kollarını çözerek masaya doğru eğildi. 

" Senden ona karşı boş değilsin biliyorum, neden uzaklaştırıyorsun kendinden? " uzaklaştırmıyordum ki? Sadece kızdığımda yanında durmak istemiyordum. 

" Sanki abin bana çok yakında " dedim. Dün gece ki savunmam hala geçerliydi. 

" Yapma yenge ya. Dün ödü koptu adamın, sadece o da değil, ne zaman görsem gözü senin üstünde. Annem ne zaman sana bir şey söylemeye kalksa, her defasında susturdu onu. Hiç izin vermedi. İlk zamanlar 'oğlum bu kızla yapamaz 'diyordu sürekli. Kız bile bakmaya başlamıştı." Beni sevmediğini biliyordum ama, evli adama kız bakacak kadar istemediğini bilmiyordum. 

" 1. yılınızın son senesinde, hiç unutmuyorum eve bir kız gelmişti annesi ile birlikte. Abim de sanırım başka bir nedenden dolayı çağırmış. Gelsin diye. Abim eve gelip asıl nedeni öğrenince neredeyse çıldırdı. Hatta şey demişti " deyip hatırlamaya çalıştı.  " Ha ! Herkesin için de   ' Ben karımdan asla ayrılmayacağım ' dedi. Annem o gün hiç bu kadar rezil olmamıştı " o anı tekrar hatırladığı için gülmüştü. 

Vay be Savaş'a bak sen. Beni asla bırakmayacakmış. Her zaman ki gibi yine gurur duymuştum onunla. 

" Ne o gülüyorsun bakıyorum, hoşuna gitti değil mi?" Gülüyor muyum?

Bana söylemeyene kadar bunun farkında bile değildim. " gülmüyorum, sadece bilmiyordum  " dedim gülmediğimi inkar ederek. 

İnanmamıştı tabi ki. 

" Neyse, işin özü abim de sana karşı boş değil. Bil bunu " dedi kendinden emin bir şekilde. Zeynep yüreğime hiç bilmediğim tohumları ekip gitti. Gerçekten dediği gibi bana boş değil miydi? Bu aralar diğer günlere göre biraz fazla yakındı ama, sadece karısı ve kızının annesi olduğum için yapıyor diye düşünüyordum. 

Bana karşı bir şeyler hissedip hissetmediğini mutlaka öğrenmem lazımdı.

Ama nasıl?

--------------------------&&&---------------------







Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

79.4K 4.2K 31
Hikayenin başlarında Gece Kuşu 'Robin' hiksyemin 33.bölümüyle çok fazla benzerlik göreceksiniz bu konuda bilgi vereyim. Evet hikayede kopya çektim am...
9.2K 388 19
Bir yanda asiliyile tanınmış nefes bir yanda deliliyle tanınmış deli Tahir bakalım bu iki kişinin arasında neler olucak
836K 16.5K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
503K 4.3K 25
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.