Nigar | (+18) texting

By satanist_kedy

97.1K 3.4K 1.9K

Nigar: bu yeterli geldi mi? Nigar: sence ben yardımsever bir insan mıyım sapık? Nigar: bu seni tatmin edebild... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.7

2.6

2.2K 130 123
By satanist_kedy

Alttaki küçük yıldıza dokunursanız çok sevinirim

Bölüm sonu buluşalımmm.

...

Alptekinde kalmamın dördüncü günüydü bugün. Şu an Alptekin ile oturmuş kahvaltı ediyorduk. Alptekin benimle daha fazla vakit geçirebilmek için gece vardiyasını gündüz vardiyasına çevirmişti.

Her ne kadar bunu yapmamasını söylesem de kendimi ona dinletememiştim. Aslında böyle yapması benim işime gelirdi çünkü eğer gece vardiyasında çalışmaya devam etseydi birbirimizi görmemiz imkansızlaşacaktı.

Ben uyurken o çalışacak, ben uyanıkken o uyuyacaktı.

"Hadi benim kaçmam lazım cadı. Geç kalırsam patronla küçük bi hasbihal yaşamam gerekebilir, sana Piya ile iyi günler diliyorum." dedi Alptekin tabağındaki son patatesi ağzına atıp ayağa kalkarken.

"Ya cidden hâlâ Piyaya alışamadım. Piya diye isim mi olur cidden? Senin yaratıcılığını sikeyim ya. O benim gözümde Miyav olarak kalmaya devam edecek Alpoş kusura bakma." dedim tabağımdaki zeytini öldürürken.

"Asıl sen gördüğün her kediye Miyav diye seslenmekten vazgeç. Benim yaratıcılığımla dalga geçiyorsun ama benden betersin. Keşke dinime laf eden müslüman olsa. Piya ona Miyav diye seslendiğini anlasaydı kendisini balkondan aşağı atabilirdi." diye söylene söylene mutfaktan dışarı çıktı.

"Hayır bi kere ona Miyav diye sesleniyorum ve hemen yanıma geliyor, o bu ismi daha çok benimsedi diye ağlıyorsun şu an. Ağlama Alpoş." diye bağırdım sesimi duyabilmesi için.

"Hayır kabul etmiyorum kızım ismini çok seviyor. Onun dili Miyavca olduğu için sen her ona Miyav dediğinde arkadaş bulduğunu sanıyor. Anladın mı? Kızım ismini seviyor." deyip kapıyı kapatıp kaçtı. Kaçtı diyorum çünkü eğer burda az daha kalsaydı onu söylediğime ikna ettirip hiç şakasız ağlatabilirdim.

Evde saat dokuza kadar tek başımaydım. Aslında tek başıma değildim, yanımda Miyav vardı.

Miyav -namıdiğer Piya- gün içinde bana her şeyi unutturuyor. Hiçbir şeyi hatırlatmıyordu. Kendisi ile baya eğlenip oynuyorduk. Yani doğrusunu söylemek gerekirse ben eğleniyordum fakat o benden biraz bıkmış olabilirdi.

Alptekin'e bu olanları geldiğim günün sabahsı anlatmıştım. Birkaç gün önce kafede bana söylediklerinin aynısı olmuştu. Ben anlatmıştım o dinlemişti. Anlatırken ağladığımı görünce sözümü kesip Adar'ı dövmeye bile gidecekti fakat onu tutmuştum.

Bu olanları duyduktan sonra bana daha hassas davranmaya başlamış gece vardiyasını bu yüzden sabah vardiyasına çevirmişti. Benimle olduğu sürece bana her şeyi unutturmaya çalışıyor. Beni daha da üzmek istemiyordu.

Sabahları tamamdı Alptekin vardı, öğlenleri tamamdı Miyav vardı, akşamları tamamdı Alptekin vardı.

Fakat geceleri, geceleri kimse beni oyalayamıyordu. Geceleri düşüncelerimde boğuluyordum.

Akşam Alptekin'in geleceği saate kadar Miyav ile oynadım durdum. Çoğu zaman benden nefret ettiğini saklamadan bakıyordu fakat ben iyi anlaştığımızı düşünüyordum.

Piya Alptekin'in bir arkadaşının kedisiydi. Bir kaç gün Alptekinde kalmak zorunda kalınca Alptekin Piyaya bi kaç günlüğüne bakabileceğini söylemiş ve o geldiğinden beridir ona kendi kızıymış gibi bakmıştı.

Saat dokuz buçuk olmuştu. Alptekin az sonra gelirdi. Derken zil çaldı ve Alptekin'in geldiğini anladım.

Hemen koşup kapıyı açtım ve içeri girmesini bekledim. "Anahtarın varken neden sürekli kapıyı çalıyorsun anlamıyorum Alpoş." dedim kızgın çıkarmaya çalıştığım sesimle.

"Seni sinir etmek hoşuma gidiyor cimcime." dedi. Sesi bana üzgün gibi gelmişti. Bir şeyler olduğu ortadaydı.

"Alpoş? Bir sorun mu var bilmediğim?" diye merakla yaklaştım ona.

"Söylesem mi söylemesem mi kararsız kaldım. Ayaküstü anlatacağım bir şey değil. Geç içeriye otur koltuğa bekle beni." dedi ve tuvalete doğru ilerlemeye başladı.

Meraklanmıştım ve kötü bir şey duymaktan korkuyordum.

Stresle içeriye geçtim ve koltukta beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra içeriye üzeri değişmiş olan Alptekin girdi.

O da benim gibi koltuğa oturdu ve konuşmaya başladı.

"Bugün ben barda çalışırken Adar geldi mekana." dedi. İlk cümlede onu duymamla kalp ritimlerim rotasından çıkmayı başardı.

"Geldi işte. Akşam üstüydü, çıkmama yakın. Baya içmiş dağıtmış kendini, ilk başta kovmaya çalıştım fakat diretince zorlamadım. Sarhoştu, bok gibi içki kokuyordu. Başladı bana seni anlatmaya. Oturdum dinledim, gitmek mitmek bir şeyler zırvaladı fakat anlattıklarından pek bir şey anlamadım. Ama şunu anladım Nigar. O it herif sana köpek gibi aşık. O günde farketmiş sana söylemiştim. Bugünde farkettim ve yine sana söylüyorum. Yaptığı elbette iğrenç bir şey fakat pişman olduğu gün gibi ortada. Utanmasa ağlayacaktı ulan karşımda." dedi. Vereceğim tepkiden korkarak bakıyordu bana.

Alptekin'in söylediklerini zaten biliyor ve hissediyordum içimde.

"Beni yanlış anlama. Sana onu affet demiyorum. Ki bunu demeye de hakkım yok zaten. Sadece eğer onun sevgisinden şüphe ediyorsan, etme Nigar." dedi kendisini yanlış anlamamdan korkarak.

"Seni yanlış anlamadım, seni zaten yanlış anlamam Alptekin. Ne demek istediğini anladım. Zaten benim içimde herhangi bir kuşku yoktu. Bana bu olayı anlattığın için gerçekten çok teşekkür ederim." dedim ona sarılarak.

"Ne demek cimcime. Ne günler için duruyoruz şurada." dedi. Kollarını benden ayırırken saçlarımı karıştırdı, saçlarımı karıştıran elini ısırdım ve ufak çaplı bir kavga yaşadık.

"Eğer kızmazsan ben bugün erken uyumak istiyorum Alpoş." dedim gözlerimi ovuştururken. Alptekin ile film izlerken birden uyku basmıştı. Saat on bire geliyordu. Normalde gece ikiye kadar oturur davar gibi yer, içerdik.

"Tamam cimcime uyuyabilirsin izin veriyorum." deyince karnına dirseğimi geçirdim. "İzin isteyen olmadı zaten. Hadi iyi geceler diliyorum." dedim ve uzandığım koltuktan kalkarak odama geçtim.

Birden komodinin üzerindeki telefonum gözüme çarptı.

Telefonumu aldım ve yatağın üzerine oturdum.

WhatsApp'tan birkaç mesaj vardı. Merak ettim ve uygulamaya girdim.

Mesajlar ondandı. Adar'dandı.

Derin bir nefes alıp sohbeti açtım. Yaklaşık on beş dakika önce atılmış mesajlardı.

Benimki: Niharım
(Nigarım.)

Benimki: Gyzek kixım
(Güzel kızım.)

Benimki: İstedifin olaçak
(İstediğin olacak,)

Benimki: Gifecehimm bürd₺(
(Gideceğim buradan.)

Benimki: son bi jez ssrilavilit miyiz,
(Son bir kez sarılabilir miyiz?)

Yazdıkları karmaşık ve okunulması güçtü. Ama kahretsin ki ben ne demek istediğini anlamıştım.

Sarhoş olmalıydı, bu saçmalığın başka bir açıklaması yoktu.

Saat sekizden beridir içtiğini düşünürsek baya baya sarhoş olmalıydı.

Gideceğini söylüyordu, gidemezdi.

O kadar kolay değildi.

Hemen uygulamadan çıktım ve onu çarçabuk aradım.

Telefonu tam kapanmak üzereyken açtı.

İlk olarak kulaklarıma arkadaki bangır bangır olan müzik sesi doldu ve onun bir barda olduğunu anladım.

"Alo. Adar nerdesin, konuşmamız lazım." diye bağırdım sesimi duyabilmesi için.

"Aaa Nigarım. Sen misin? Niye aradın beni. Hani uzak durmak istiyordun?" diye bağırarak konuştu diğer taraftan. Kelimeleri yutuyordu ve doğru konuşamıyordu.

"Adar. Nerdesin dedim sana. Bana nerede olduğunu tarif edebilirsen seni almaya geleceğim." dedim nerede olduğunu tarif edebilmesi amacıyla.

"Nerede olduğumu bilmiyorum ama sensizim Nigar." dedi içimi acıtan bir ses tonuyla.

Söylediklerini es geçip "Bana konum atabilir misin Adar." diye sordum. "Konum mu? Ekranı tam olarak göremiyorum. Her şey birbirine girmiş gibi. Konumu ne için istiyorsun, benim için mi? Merak etme ben arabayla dönerim. Sen olduğun yerde düşünmeye devam et." dedi.

Söylediklerine sinirlenerek "Aptal mısın? Ekranı göremediğini söylüyorsun ama araba sürebileceğini de söylüyorsun. O halde araba kullanabileceğini mi sanıyorsun. Süremezsin anladın mı?" diye bağırdım telefona doğru.

"Aa doğru süremem. Haklısın. O zaman Batuyu çağırda beni eve götürsün. Bıktım buradaki seslerden. Uykum geliyor." dedi. Batuyu falan göndermeyecektim. Bana o mesajlarda ne demek istediğini anlatmak zorundaydı.

"Batu falan gelemez. Şimdi telefonu ayık olduğunu düşündüğün sarhoş olmayan birine ver tamam mı?" dedim. Umarım telefonu gerçekten sarhoş olmayan birine vermeyi becerebilirdi.

"Nigar. Ben sarhoş değilim ki zaten. O gün buraya geldiğimde, seni aldığımda sen daha sarhoştun." diyip gülmeye başladı. Onun o geceki barda olduğunu anladım.

"Adar sen o geceki barda olduğuna emin misin?" diye sordum umarım yanlış şeyler söylemiyordu.

"Evet çok eminim. Hatta ve hatta senin oturduğun koltuktayım biliyor musun? İnanmıyorsan bu hanımefendiye sorabilirsin. Hanımefendi bi durabilir misiniz?" diye sordu karşısındaki dişi olduğunu düşündüğüm bireye.

"Buyrun." diye yanıt verdi karşısında ki kadın sesi.

"Buranın neresi olduğunu Nigarıma tarif edebilir misiniz? Kendisi bana inanmıyorda." dedi telefonu kulağından indirmiş olmalıydı çünkü hışırtı sesleri geliyordu.

Daha sonra kulağıma konuştuğu kadının sesi doldu "Merhaba, bu beyefendinin sevgilisisiniz galiba." dedi kadın. Arkadan Adar "Hayır sevgilim değil. İkizlerimin anası." diye bağırınca gülmek istedim fakat olduğum durum buna pek izin vermedi.

"Evet öyleyim. Şu an bana olduğunuz yeri tarif edebilir misiniz rica etsem." diye bağırdım. Kadın hiçbir şey yapmamıştı ve oldukça iyimser davranmıştı fakat içime dolan kıskançlığa engel olamamıştım.

Kadın bana oldukları barı tarif etti ve telefonu tekrardan Adar'a verdi.

Şu an oldukları barın her zaman gittiğimiz bar olduğunu anladım ve Adar'a ne yapması gerektiğini anlattım.

"Şimdi sen o bardan çık dışarı ve kaldırımda otur. Ben taksiyi oraya göndereceğim sen o taksiye bin ve beni ara tamam mı? Bunu yapabilir misin Adar." diye sordum tereddütle.

Adar beni onaylayan cümleler kurunca telefonu kapadım ve taksiciyi arayıp barı tarif ettim.

Taksiyi Eylül ile olduğumuz eve yönlendirecektim. Onunla yalnız konuşmak istiyordum, ne saçmaladığını sormak istiyordum. Eylül şu an uyuyor olmalıydı. Saat on bir buçuktu.

Evime hemen gitmem lazımdı. Adar kısa bi sürede orada olabilirdi. Hemen çarçabuk hazırlandım ve odadan dışarı çıktım. Alptekin kendine mutfakta çay demliyordu.

Benim hazırlanmış olduğumu görünce tek kaşını kaldırdı.

"Beni hemen Eylül ile yaşadığım eve götürmen gerek. Yalvarırım tek bir şey bile sorma. Sana sonra anlatacağım." dedim yalvaran gözlerle. Alptekin el mecbur kabul etmek zorunda kaldı ve motor anahtarını alarak dışarıya çıktı.

Ayakkabılarımı giyerken Adar aradı ve taksicinin gelip onu aldığını anladım.

Aramayı hemen cevapladım ve Adar'a yanında para olup olmadığını sordum. Aldığım olumlu yanıtla taksicinin onu Eylül ile olan evimizin önünde indireceğini, eğer indirirse evimize girmesini söyledim. Anladığını belirtti ve telefonu taksiciye uzatmasını istedim.

Taksiciye evi tarif ettim ve telefonu kapadım.

Hızlıca aşağıya indim ve kaskı takarak motora bindim. Alptekin'e yaklaşarak "Lütfen beni hızla oraya götür." dedim. Komutumu alan Alptekin "Sıkı tutun." dedi ve motoru gazladı.

Tam binamızın önünde durdu. Hemen indim ve kaskı başımdan çıkarıp Alptekin'e verdim.

Gidecekken omzumdan tuttu ve beni kendine çevirdi. "Ne zaman olursa olsun, başın küçücük bir belaya girdiğinde kimi arayacağını biliyorsun değil mi?" diye sordu. Bu sözler benim için çok önemliydi.

Kafamı salladım ve onu yanağından öperek uğurladım. Hemen binaya girdim ve kendi katımıza çıktım. Cebimde olan anahtarları çıkardım ve sessizce içeri girdim. Eylül ortalıklarda gözükmüyordu, odasında uyuyor olmalıydı.

Hemen onun odasına girdim ve onun yatağında uyuyor olduğunu gördüm. Yanına yaklaştım ve onu uyandırmak istemeyerek yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

Aşağıya inerek Adar'ı beklemeye başladım. Kendisinin bana vermesi gereken bir hesabı vardı. Gitmek ne demekti. Kaçıyordu, eminim ki kaçıyordu.

Çalan zille silkelendim ve kendime geldim. Adar gelmiş olmalıydı. Hemen koşa koşa kapıyı açtım, tek elini kapıya yasladığı için içeriye doğru yalpaladı. Onu gördüğüm için kalbim yeniden rotasından çıkmayı başarmıştı.

Kendisinden önce kokusu girmişti. Fakat bu sefer hoş kokmuyordu. Leş gibi içki kokuyordu. Zaten içkiye zayıf bir bünyesi vardı Eylül gibi, bu kadar içerek kendini öldürmeye çalışmış falan olmalıydı.

Göz altları mosmordu, gözleri bayık bakıyordu. Az sonra uykuya dalsa bir sene boyunca uyurmuş gibi geliyordu.

Onunla konuşmadım, daha doğrusu konuşamadım. Onunla böyle konuşamazdım, bilincinin yerine gelmesi gerekiyordu.

Aklıma onu banyoya sokarak soğuk suyla ıslatmak geldi. Bilinci ancak soğuk suyla yerine gelebilirmiş gibi geldi bana.

"Seni buraya attığın mesajları konuşmaya çağırdım fakat böyle konuşamayız. Seni ayıltmamız lazım." dedim utana sıkıla.

"İyi de ben bayılmadım ki, neden beni ayıltmayı düşünüyorsun." diye sordu.

"Sarhoşsun çünkü aptal. O yüzden seni ayıltmamız gerekiyor." dedim sinirlenerek.

"Sinirli sesin çok sexsi geliyor biliyor musun?" dedi gözlerini kırpıştırıp bana bakarken. Benim hiçbir şey söylemeden yerimde durduğumu görünce yanakları kızardı ve kafasını yere eğerek "Sanırım bunu içimden söylemem gerekiyordu. Neyse duymamış gibi yaparsan çok sevinirim." dedi.

"Bir de sarhoş değilim diyorsun. Şu haline baksana bi. Yürü banyoya çabuk." dedim onu elimle alt kattaki banyoya yönlendirirken.

"Beni mi yıkayacaksın?" dedi yürümeyi bırakıp bana şaşkın şaşkın bakarak.

"Hayır, hayır. Ne yıkaması? Sadece seni ıslatacağım." dedim hızlıca beni yanlış anlamasından kuşkulanarak.

"İyi de ben sana her zaman ıslağı-" deyip durdu. "Sanırım susmam gerekiyor değil mi?" dedi.

Ne demek istediğini anlamıştım. Şu an kulaklarıma kadar kızardığımı tahmin edebiliyordum.

Banyonun kapısını açtım ve onu içeriye soktum. Şu an ikimizde banyodaydık ve benim onu yıkamam lazımdı.

"Pekala nerden başlayalım. Üstünü çıkar." dedim birden. "Üstümü mü çıkarayım?" diye sordu bön bön bakarak.

Kafamı onaylar biçimde sallayınca üstünü çıkarmaya çalıştı fakat çıkaramadı. "E çıkaramıyom." dedi bana bakarak. Ne yani benim çıkarmamı mı bekliyordu?

Mecburen ona yaklaştım ve tişörtün ucundan tuttum, kollarını havaya kaldırdı. Bu hali bana çok tatlı geldi ve gülümsedim.

Tişörtü kafasından bi çırpıda çıkardım yere attım. Elini birden kemerine atınca "Ne yapıyorsun ya." deyip arkamı döndüm.

"Ne yani pantolonumlaıslatacaksın beni?" diye sordu bana.

"Tamam haklısın galiba. Ama iç çamaşırını çıkarma sakın." Arkadan onaylayıcı homurdanmalar çıkınca ona doğru döndüm.

Gözüm alt taraflara kaymasın diye ekstra bir çaba sarf ediyordum.

Onu itekleye itekleye duşa kabine soktum ve duş başlığını elime aldım. Suyu açtım ve elimdeki duş başlığını Adar'a doğru tuttum. "Ne yapıyorsun be. Çok soğuk bu." diyerek elini musluğa uzatıp sıcak tarafa getirmeye çalıştı.

Eline vurarak "Soğuk su ile ıslanacaksın." dedim. Ağzımdan çıkan sert sesleri duyan Adar elini çekerek kaderine razı oldu.

Adar'ı güzelce ıslattıktan sonra onu dışarı çıkarttım ve kurulaması için ona kullanılmamış bir havlu verdim.

Adar ayılmış gibi gözüküyordu. Tek eliyle saç havlusunu tutmuş saçlarını kurutuyordu. Elini yukarı kaldırdığı için karın kasları gerilmiş, önümde adeta bana manzara sunuyordu.

Gözlerimi kaçırdım "İşin bittikten sonra pantolonunu giy, seni salonda bekliyorum. Konuşacaklarımız var." dedim ve banyodan çıkarak salona yöneldim.

İçeriye loş bir ışık hakimdi. Koltuğa ilerledim ve tırnaklarımla oynayarak onu beklemeye başladım.

İçeriye üstünde sadece pantolon olan Adar girince ona baktım.

Kendisi benim oturduğum koltuğa aramıza bir kişinin oturabileceği şekilde oturdu ve bana döndü.

"Anlatacaklarını dinliyorum." dedi kısık bir sesle ciddileşerek.

"Ben anlatmayacağım, bu sefer ben sadece dinleyiciyim. Anlat dinliyorum seni." dedim bir bacağımı diğer bacağımın üstüne atarak.

"Neyi anlatmamı istiyorsun? Ne sorarsan sor cevap vereceğim. Sonrasında siktir olup gideceğim zaten." dedi kafasını öne eğerek.

"Her şeyi en başından anlatmanı istiyorum. Bence en azından bunu hakettim." dedim kafamı koltuğun sırtına yaslayarak. Benim kafamı yasladığımı gören Adar aynı benim gibi yaptı ve birkaç dakika öylece bekledikten sonra konuşmaya başladı.

"Seni ilk gördüğüm zamandan anlatmaya başlamak istiyorum. Lütfen sözümü kesme Nigar. Ne söyleyeceksen konuşmam bittikten sonra konuş." dedi onu kafamla onayladım ve onu dinlemeye başladım.

...

Bir sonraki bölüm Adar ile Nigarın kaderlerinin birleştiği ilk anı okuyacağızzz

Aslında o kısmı da buraya yazacaktım fakat sizleri bekletmek istemedim.

Bölümü oylamayı unutmayınnn

Neyse fazla uzatmadan bir sonraki bölüm görüşmek üzereee.

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 31.8K 43
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
50.5K 929 42
Bu kurgu can sıkıntısı yüzünden yazılmıştır ciddiye almayın. - Arkadaşının düğünü için Mardine giden Pırılı neler bekliyor
40K 1.2K 33
Arkadaşı tarafından para için ihanete uğrayan bir kızzın adama mahküm edilmesi ön izleme : 3.bölüm Helin ben çok özür dilerim pişman oldum gerçektenn...
3.5M 73.8K 24
|| Mardin'den Kaçış Serisi: I || * Kurgu ve isimler değiştirildi. "Bazen evler, dört duvar olmaz." Kadın küçücüktü fakat adamın kalbinde adamdan b...